Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 İkincitesrin 1939 CUM1IÜRİYET Son Hükumetimiz için dahilde ve haricde çok esaslı bir pazar siyaseti takib etmek lâzımdır İhracatın men ve tahdidi kararile ser oestinin iadesi arasında geçen miiddet zarfında memleketin iktısadî muvazenesı bır sarsıntı geçirdi. Fevkalâde olarak ve nagehanî surette zuhur eden şartlann zarurî neticesi bulunan bu sarsıntı bir buhran yapü. Bu buhramn köy ve şehir muhitlerinde yaptığı tesirlere bakmak, bu memleketin iktısadî hayatının hali ve istikbali bakımlarından son derece büyiik bir ehemmiyeti haizdir. Geçen eylulün birinden itibaren tahaddüs etmiş olan vukuatın Türkiye ticaret hayatı üzerindeki tesirleri iki mühim vakıanın neticesidir. Bunlardan biri harbin zuhuru üzerine ihracatın men'i ve tahdidi diğeri de Almanya ile olan ticarî anlaş manın birdenbire inkıtaa uğramasıdır. İhracatın men'i, hükumet tarafmdan bir kısım mahsullerin himaye edılmesi hakkmda alınmış olan tedbirlere rağmen. fiatların birdenbire sukutunu mucib oldu. Kolayca depo edilmesi mümkün olan mallardd nispeten az, kolayca depo edilmesi mümkün olmıyan maddelerde de çok olan bu sukut, iki ay devam ettiği için, köy iktısadiyatının bundan ne derecede müteessir olduğunu izaha hacet yoktur. Almanya ile olan ticaret anlaşmasının birdenbire durması da, köy mahsulleri arasında ihracat tahdid edilmemiş bulunan maddeler üzerinde dahi büyük bir fiat sukutunu mucib oldu. Incir, üzüm ve fındık gibi, mutad müşterisi Almanya ve merkezî Avrupa olan mahsullerdeki bu fiat sukutu sade ticaret anlaşmasının birdcnbire inkıtaa uğramasından değil, bundan daha başka sebeblerden de ileri gelir? Enternasyonal münakale ve mübadele sisteminin, harble beraber uğradığı büyük buhran bu sebeblerin başındadır. Denizler birdenbire İngilterenin kontrolu altına geçmiş, hatta bitaraf memleketler arasındaki ticaret hareketleri dahi harb kaçağı zümresine girmiş, münakale hatlarının bir kısmı birdenbire durmuş, işliyenlerin navlunları sür'atle birkaç misli artmış, sigorta pahalanmış, bilhassa harb riskleri he sab edilemez hale gelmiştir. Her nekadar, Türkiye için, Almanya ve merkezî Avrupa ile yapılacak mübadele bakımından emin ve normal tarifeli bir yol olarak Karadeniz ve Tuna hattı mevcud ise de münakale sisteminde bu kadar anî bir değişme vukua gelmesi, hatta Alman ticaret anlaşması devam ettiği takdirde dahi piyasayı muvakkaten olsun altüst etmeğe kâfi idi. Bütün bu şartlara ilâveten Al manya ile olan alışverişte tatbik edilmesi icab eden para ölçüsünün, harb şartları içinde, ne gibi bir değişmeye tâbi olacağı meselesini düşünürsek eylulün ilk haftaları içinde haricî ticaretimizin nekadar büyük bir buhrana uğradığım anlıyabıliriz. *** Bu buhranın köydeki tesirlerini yukarıda söyledik: Bütün piyasa yıkılmış, hükumet tarafmdan ittihazı mümkün tedbirler nekadar sür'atle ittihaz edilmiş olursa olsun, bu fiat çöküntüsünü karşılamağa kâfi gelememiştir. Buna mukabil şehırdeki fıatlarda seri bir yükselme hareketi başgösterdi. Her nekadar köy mahsullerinin fiatça düşmesi veya ahcısız kalması köyün mubayaa kudretini tamamile denecek derecede düşürmüş olması şehirde de pıyasanm büyük bir durgunluğa uğramasmı intac etmişse de köydekinin aksine olarak, şehirdeki malların yeniden ithali, ancak daha yüksek fiatlar tediyesile mümkün olabileceğinin muhakkak bulunması »tha lâl eşyasının kısmen fiatlarının sağlam kalmasını ve kısmen de yükselmesini mucib oldu. Cihan Harbinin tatlı kazanc ha buhran arasında köy ve şehir Ticaret vekili muhtelif tıralarını unutmıyan spekülâsyon ticareti, şehirde derhal hareket geçti. Bir kısım mallar yüksek fiatlarla satılmıya başladı vc bir kısım da hatta piyasadan büabütün kaybolacak dereceye geldi. iki ay içinde köyle şehir eşyası arasmdaki fiat dalgalanmasını bır çok mıiyon larla hesab etmek hiç de yanlış değildir. Bu milyonlar hareketinde köy yalnız zarardadır; şehre gelince, o, ithalât maddelerinin istihlâki sırasında zararda, ticareti halinde de kârdadır. Şu kadar ki şehir müstehliki, istihlâkinin yalnız bazı muayyen maddelerinde yüksek fiat öüemeğe mecbur kaldı; buna mukabil, köy maddelerini daha ucuz aldığı için neticedc zararlı değil, kârlı çıkmış olsa gerektir. j taraft 1 inci sahifede) bir devre geçirmiş olması tabiidir. Ancak iki aylık bir tereddüd ve intizar devresinden sonra bugün vaziyelin inkişafını daha iyi görebiliyoruz. Harb, hiç değilse, şimdilik Avrupanın garbında çerçevelenmiş gıbidir. Komşumuz büyük devletler bitarafhklarını muhafaza ediyorlar. Bu vaziyette hükumetimiz normal ticaret hayatının binnispe iadesinde bir mahzur görmemiş ve bunu en kısa bir zamanda yapmıstır.» Nazmi Topçuoğlunun beyanatı lini ayni esas dahil'nde istedik. Yeni anlaşma yap.ibılmek ıçın bugünün bütün dünya için yeni olan şeraitine intıbak lâzımdır. Bu vaziyette Almanya ile normal yollardan tekrar temaslara başlanacağını ümid ediyorum.» Şehrin i ç i nden meseleleri izah ediyor Millî piyangonun ilk çekilişi Birinci keşidenin birinci talihlisi, Karagümrükte dört yaşında minimini bir kız çocuğudur Asrî sinemanın loş salonunda evvelki gün bilhassa göze çarpan şey, Şehir bandosunu teşkil eden genclerin süslü üniformaları oldu. Yenilik bu kadarla kalmıyordu. Biribirinden şirin on kadar yavruyu bir köşesinde «Millî Piyango» ibaresini taşıyan göğüslükler giydirerek sahneye çıkarmışlardı. Fakat bilseniz ne sevimli, ne şeker şeyler, hepsi de... «Melek» e benzemek için sırtlannda yalnız birer kanadları eksik.... Saat tam on... Şehir Bandosu, Millî marşı çalıyor ve biraz sonra, millî renklerimizi tasıyan kordelâlarla süslenmiş dolablar, ilk defa olarak Millî Piyango hesabma, sağdan soldan yükselen, «Hayırlı olsun..» temennileri arasında vazifelerini görmeğe başlıyorlar. Minimini eller, on binlerce fiş içinden, talihin hakikaten kör olduğunu gösteren gelişigüzel yakalayışlarla, yüzlerini görmedikleri, admı sanını işitmedikleri kimseleri, bol keseden zengin ediyorlar. GözIer, tatlı bir şangırtı kopararak mütemadiyen dönen dolablara dikilmiş, kulaklar okunan numarlarda, öyle bir bekleyiş ki, hiçbir intizar bu kadar yakıcı ve merakı gıdıklayıcı olamaz. Küçücük parmakların, küçücük bir hareketi ve rasgele bir teması, bütün bir hayatın şirazesi, bir an içinde değiştirebileceğini düşünmek insanı heyecandan heyecana düşürüyor. Sinema salonunun kapısından cebinde üç buçuk kuruş tramvay parasile giren bir vatandaş, buradan, seksen bin onda bir hesabile sekiz bin liralık bir adam olarak, kollarını sallaya sallaya dışarı çıkabilir. Her an, büyük ikramiyenin kendisine çıkmasını umanlar için bu alâkayı nasıl haklı bulmazsınız?.. Ikramiyeler, ellişer, yüzer, hatta biner lira üzerinde seyrederken pek aldırış eden yoktu. Şöyle bir kulak kabartılıp geçiliyordu. Fakat seksen bin Iiraya gelince, salonun içi, mahşer yeri gibi karıştı. Bayiler, kolları altında çantaları, birer iLi r fırladılar. Millî piyangonun ilk talihlisile her kesten evvel tanışmanın zevkli bir şey olacağını düşünerek, ben de bunlardan birinin oe«ine takıldım. Defterdeki kayda nazaran bu talihli, Karagümrükte, 27 numaralı dükkânda tütüncülük eden Kemalin dört yaşındaki kızı değil miymiş?.. m Şuna buna talih dağıtan minimini el ™ ler, ilk çekilişte, tuhaf bir tesadüf, hatta büyük bir isabetle kendileri gibi bir miniminiye dü^ürmüşler ilk piyangoyu... Karagümrükte 27 numaralı dükkânı bulmak, güç olmadı. Biraz sonra, küçücük zengini de yanımıza getirdiler: Adı «Ayninur» muş! Nurtopu gibi bir çocuk! Etrafında derhal meraklı bir halka teşekkül etti: Sana yirmi bin lira çıktı!.. Yirmi bin lira çıktı... diye haykırışıyorlar. Fakat o, hiç de memnun görünmüyor. Sanki, hal dilile: «Piyango çıktı ise, bana çıktı. Bundan size ne?» demek istiyor. Fakat babası, oldukça heyecanh... Mütemadiyen ellerini uğuşturuyor: Şu son senelerde pek fena sarsılmıştım, diyor, dükkânım tezgâhım dağılmıştı. Yirmi bin lira, tam zamamnda imdadıma yetişti! Millî piyangonun ilk zenginleri arasında bulunan «Ayninur» un bir kaç gün evvel, bir kardeşi daha dünyaya gelmiş. Bakkal Kemal diyor ki: Şimdi gidip bir bilet de onun için alacağım!.. Millî piyango, «Ayninur» a yirmi bin lira kazandırdı. İnşallah gelecek aya da, kardeşinin, yüzbin lira ile gönlünü alır!.. Dördüncü made memleketleri Köy bu memleketin halis Türkünü, şehir ise bunun karışık unsurunu temsil eder. Bu karışık unsur içinde yalnız pasaportları Türk olanlarla ne olduklan belli olmıyanlar ve bir kısım da yabancılar vardır. Şu halde, son iki aylık buhran esnasında bu memlekeitin halis Türkü büyük bir ikTütün mahsulü etrafında tısadî darbe yemiş ve şehrin müstehliki umumiyetle bir zarar görmedıği halde butedbirler alınıyor nun ticaretle iştigal eden karışık, kozmoSaym Ticaret Vekilimiz piyasa mesepolit ve yabancı unsuru da bir hayli hava lelerinin bugün için en canlısı olan tütün mahsulüne dair şunlan söylemiştir: parası kazanmıştır! « Tütün piyasası açılmak üzere buMaalesef, bu bir dalgadır. Fevkalâde lunuyor. Hükumet icab eden tedbirleri ve anî olarak zuhur eden şartlar netice sinde meydana gelen bu vaziyet, daha almıştır ve almaktadır. Her halde fiatlafazla devam ettiği takdirde Türkiyenin rın düşük olmaması için çalışıyoruz. Tütüt^mellerini teşkil eden kütlenin iktısaden nün, müstahsilin elinden, asgarî geçen sefevkalâde ağır neticeli yeni bir hayat nekinden daha aşağı fiatla çıkmamasını temin edeceğiz.» devrine girmiş olacağı muhakkaktı. İşte, bunun içindir ki ihracata serbes tiyi iade etmek ve ithalât işlerini de kolaylaştıracak bir nizam tesis eylemek lâzım geliyordu. Hükumet bunun birincisini yapmakta vakit geçirmedi ve ikincisi nin tanzimi de büyük bir mesele değildir. Zaten piyasa da bunu pek iyi bildiği için, artık spekülâsyon durmuştur. Ortadan kaybolmuş bazı maddelerin bu günlerde tekrar meydana çıkmalan mümkün olduğu gibi, bir hafta evvel sizden herhangi bir ithalât maddesi için fazla fiat istiyen satıcı da bugünlerde iddialarını değiştir meğe ve sizinle daha mülâyim bir şekilde konuşmıya başlamıştır. *** Son iki aylık iktısadî hâdiselerin bir de bu bakımdan tahlıli gösteriyor ki Türkiyeye yeni dünya şartlarile hemahenk olarak işliyecek iktısadî bir muvazene lemini lâzımdır. Bu muvazenenin köy iktısadi yatını sür'atle kaldıracak bir istikamet takib etmesi de şarttır. Esasen, son senelerde köy iktısadiyatı, buhranındanberi bozulan muvazene de, bir türlü eski vaziyete, yani buhrandan evvelki seviyeye gelmiş değildi. Sarfedilmiş olan bütün emeklere ve bilhassa Al manya ile yapılan alışverişin köy mahsul lerine cihan piyasalarındaki normal fiatlaı fevkinde bır fiat seviyesi temin eylemesıne rağmen, Türk köylüsü belini bir türlü doğrultamamış ve şehir karşısında daima ihtiyaclı ve zayıf bir vaziyette bulunmuştu. İki aydanberi değişen enternasyonal mübadele şartları, Türk köylüsünün iktısadî hayatında salâhtan ziyade fenalaşma unsurunun kuvvetlenmesine sebeb oldu. Bu halle mücadele etmek, tarlanın yüzünü güldürmek, bahçeyi şenlendir mek, Türk devleti için büsbütün ehemmiyet kazanan bir vazife oldu. Bu vazifenin ifası için, Türk hükumeti için dahilde ve haricde çok esaslı bir pazar siyaseti takib etmek iktıza ediyor. Ticaret Vekâletimiz için bu pazar siyasetini tayin edip onun üzerinde esaslı surette işlemenin tam zamanıdır. * * * « Suriye, Filistin, Kıbrıs gibi dördüncü madde memleketlerile münasebatı genişleterek ihracat piyasamıza daha fazla ferahlık vermek istiyoruz. Bu arada bilhassa sanayi erbabının ham madde ıhHenüz serbest bırakılmıyan mevad tiyaclarını karşılayacak serbest dövizi teNazmi Topçuoğlu ihracından memnu min edeceğiz.» iyetin henüz kaldırılmadığı mevad bahsiRumanya ile anlaşmamız ne de temas etmiştir: « Rumanya ile 15 gündenberi de« Bununla beraber hükumetin henüz vam eden müzakerelerin tam bir anlaşma serbest bırakamadığı bir takım mevad var ile neticelendiğini biliyorsunuz. Amerikadır. Bunlar üzerinde de çalışıyoruz. Or dan açık döviz tediyesile aldığımız petrolu dunun ihtiyacını tespit edip hükumetin bu Rumanyadan klering yolile temin edecemiktarı piyasadan satm alarak stok yap ğiz. Anlaşmaya memleketimizin bir seneması ve mahsulün üst tarafının normal lik petrol ihtiyacını karşılayacak bir «flaşekilde ihracma müsaade vermesi çareleri fond» konmuştur. Müzakerenin iki esaaranmaktadır.» sından biri bu idi. Diğeri de şudur: Tüccarımız Rumanyaya gönderdiği malın bedelini almakta müşkülât çeker dururdu. Bu derdin halli için de gönderdiğimiz malın bedelinin hususî bankalara yatırılması, fakat bu bankalarm, nihayet on beş gün zarfında, tahsil ettikleri paraları Rumanya Millî bankasına bırakmalan şartında Rumen dostlarımızla mutabık kalınmıştır.» Amerika ile münasebetlerimiz Türk Alman ticaret münasebatı Nazmi Topuoğlu bundan sonra muharrir ark^daşımızın bir sualine cevaben Türk Alman ticaret münasebetlerinin bugünkü vaziyetini şöyle hulâsa etmiştir: « Türkiyenin bitaraf siyaseti ticaret meselelerinde bütün diğer memleketlerle normal münasebet idamesinde hiçbir mahzur bırakmamıştır. Her şeyden evvel şu noktaya işaret edelim: Almanya ile bugünlük inkıtaa uğramış gibi görünen iktısadî münasebatm siyasî vaziyetle alâkası yoktur. Almanya ile tabiî müddeti ağustoita hitam bulacak olan ticaret anlaşmamızı yeni esaslar dahilinde tekrar yapmak için müzakereler devam ederken Avrupa harbi patlak verdi. Ve Almanya döviz ihtiyacını karşılamak gibi harb halinde bulunan bir memleketin pek tabiî gördüğümüz zarureti olarak bize sevkedeceği bazı mallann bedelini açık döviz halinde tediye etmemizi istedi. Biz de kendilerinden vereceğimiz malların bede C Sayın Nazmi Topçuoğlu muharrir arkadaşımızın Amerika ile olan vaziyetimize dair bir sualini de cevabsız bırakmamış ve demiştir ki: « Yakın zamanda alınacak tedbirlerle Amerika ile ithalât ve ihracat meselelerimiz tanzim edilecektir. îhracatı kolaylaştırmaya çalışacağız. Ve ithalât için accredilif kolaylığını temin edeceğiz. Bu yeni nizamın teessüsünden sonra Amerikadan gelecek malların dövizleri peşinen ödenecektir.» Nazmi Topçuoğlu, Italya ile ticaret münasebatımız hakkında münhasıran îtal'ya için alınrrnş bir tedbir bultinmaAğını, fakat son zamanlarda ihrac maddelerimfzden bir kısmının ihracma müsaade edilmesi üzerine tabiatile diğer ecnebi memleketlere olduğu gibi îtalyaya da ihracına müsaade olunan maddelerin gidebileceğini söylemiştir. Tîcaret Vekilimiz bayTamdan sonra Ankaraya dönecek ve faaliyetine her zamanki yorulmak bilmez gayretile devam edecektir. Salih Bozokun bir mektubu Meb'us Salih Bozok, dün bize gön derdiği bir mektubla Atatürke aid hatıratının bazı kımıslannı aydınlatıyor. Mektub şudur: «Kardesim Salâhaddin Güngor; Bugünkü (12/11/939) tarihli Cumhuriyet gazetesinde ve bana aid yazı larınızda tashihe muhtac bazı cihetler gördüm. Meselâ; Afyon taarruzunun ilk günü intihar etmiş olan fırka kumandanının elli yedinci fırka kumandanı olup olmadığını bilmediğim gibi intihar vak'ası da sizin yazmış olduğunuz gibi değil, şu şekilde cereyan etmişti: Kalecik sivrisi nin sukutundan sonra teoeler birer birer sukut ediyordu. Yalnız ismini hatırlıya madığım bir tepede düşmanın tutunmakta olduğunu gören Başkumandan bu nun sebebinin kolordu kumandanından telefonla sorulmasını emir buyurdular. Kolordu kumandanı da şu cevabı vermişti: «Fırka kumandanı yarım saate kadar tepeyi zaptedeceğini vadetmiştir.» Yarım saatten fazla bir zaman geçtiği halde elan tepenin sukut etmediğini gören Baş kumandan sebebini anlamak için tekrar sorulmasını emir buyurdular. Buna mukabil verilen cevab şu olmuştu: Fırka kumandanı vadini yerine getiremediği için intihar etmiştir. İşte vak'a bundan ibarettir. Halbuki siz bunu başka şekilde yazmışsınız ki, doğru değildir. Su baskmından korunmak için ^ Muğla, Aydm, HakkSri Ve Elâzıg valihklerinde bu lunrmış olan; Karaferye eşrafın dan merhum İstanbul Defterdarı Hüseyin Avninin kardeşi, Trakya Em niyet müşaviri Ahmedin kayın pederi ve Yeşilköyde Karaferyeli Os man încekara, Sümer Bank muhaberat müdürü Hasan Şuşut, diş doktoru Ekrem Şuşutun amcaları ve Karabük fabrikalan ağır sanayi mühendisi Feridun Şuşutun babası iandarma miralaylığından mütekaid Halil Rifat Şuşut vefat etmiştir. Bulunduğu vazifelerde dürüstlügü ve çalışkanlığı ile temayüz eden merhum, kendisini herkese sevdirmiş bir.s zattı. Cenazesi, bugün Taksimde, Talimhane meydanında, Avdede caddesinde Sema apartımanından kaldırılarak Yeşilkövdeki aile makberine defnedilecektir. Allah rahmet eylesin. *** Bayan Maria A. Topuzoğlunun zevcî, Galatada hırdavatcı tüccar Aristobeli Topuzoğlunun, Sultanhamamında kazmııci tüccar Anastas Topuzoğlunun ve Galatada komisyoncu Yani Topuzoğlunun pederleri tanınmış tüccarlardan Eftat Topuzoğlu 12 ikincitesrin 1939 pazar günü vefat etmiştir. Cenaze merasımi 13 ikincitesrin 1939 pazartesi günü saat 15 te Kadıköyünde Aya Efımıya Rum ortodoks Kilisesinde icra edilecek ve gene Kadıköyündeki mezarlığında defnedilecektir. Not: Köprüden saat 1.50 ve 2,35 te hareket eden vapurlar merasim saatine tesadüf etmektedir. Cenaze levazımatı M.Pistof Tel. 44236 *** Sadrıazam Benderli Ali Paşa hafidesi Gedik Ali Paşa kızı merhum General Esad Gedik Zevcesi, Iğdır Kaymakamı Selâhaddınin annesi Daimî Encümen azasından Ekrem Turun kayınvalidesi, Ham di Akif, Ethem Akif, Âdnan Akif, Kenan Akıfin teyzesi Bayan Emme Faika Gedik vefat etmiştir. Cenazesi bugün saat 11,30 da Şişlıde Ebekızı sokak Gristi apartman 6 numaralı daireden kaldın larak Feriköy camiinde namazı kılındıktan sonra Feriköy mezarlığına defnedilecektir. naat hasıl edeceklerine şüphe yoktur. Çünkü yazınızdan herkesin kanaatine hürmet etmediğim anlaşılıyor. Böyle bir yanhşlığa sebebiyet vermiş olmamak için mümkünse yazınızın tashihini rica ile gözlerinizden operim kardesim.» c ÖLÜM «Yanlış kitab» meselesi kitablann da sıkı bir elemeden geçirilecemi Süleyman Şevketin reisliği altında top ği anlaşılmaktadır. Komisyonun mühim kararlart lantılarına devam etmektedir. Ankara 12 (Telefonla) Edebiyat Maarif Vekâleti kütübhane salonunda yapılan bu içtimalarda, lise edebiyat pro muallimleri içtimaında muhtasar edebi gramları inceden inceye tetkik edilmekte yat tarihine mukabil izahlı büyük Türk ve bu meyanda Divan edebiyatının bu dili ve edebiyat etnolojisi yapılması, yargünkü şeklile tedrisinin fayda ve mahzur dımcı kitablar yazdırılması, liselerde buIarı üzerinde ehemmiyetle durulmaktadır. gün okutulmakta olan edebiyat kitablanKomisyon, çahşmalarmı bitirdikten nın çok dikkatli bir tashihden geçirilmesi sonra, raporunu Maarif Vekâletine vere kararlasmıştır. Komisyon çalışmalarına İstanbulda decektir. Lıse edebiyat programlarındı esaslı bazı tadilât yapılması kuvvetle muhte vam edecektir. Ayrıca ortamekteb türkçe kitabları üzerinde de tetkikat yapıl * meldir. ması takarrür etmiştir. Muharrir ve edib İsmail Habib tara (Baş taraft 1 inct sahifede) fından yanlışlarla dolu olduğu ileri sürüYugoslavyada benzin lerek esaslı surette hırpalanan «Metinlersarfiyatı tahdid edildi Je muasır Türk edebiyatı» kitabmın ortaBelgrad 12 (a.a.) Nazırlar mecya attığı dava, esaslı ve cezrî bazı karar lisi tarafmdan neşredilen bir kararname ların ahnmasını icab ettirecek bir mahiyet ile benzin sarfiyatı ve motörlü vesaitin arzetmektedir. Bu arada liselerdeki bazı seyrüseferi tahdid edilmiştir 2 Herhangi bir mesele hakkında Atatürk kat'î karannı vermiş olduğu halde ayni meseleyi yanında bulunanlarHava taarruzlarmdan dolayı su altında kalmasını önlemek için yeraltı hatla görüşürlerken yanındakiler kim olurlanna yeni tertibat yapılmaktadır. (Resimde Vaterloo tüneli için yapılan sa olsun hepsinin ayrı ayrı fikir ve müsu baskmmdan korunma kapısı görülmektedir.) talealarını sorarlardı. Meselâ bir gün benim de bulunduğum bir mecliste herekese sorduğu gibi benim de ne düşündüğümü sormuştu. Ben kendilerinin sordukları mesele hakkmdaki kat'î kararlarını evvel den bildiğim gibi mühim işler hakkında da Atatürke karşı bir mütaleada bulun maktan teeddüb ettiğim için bir şey söylemekten çekinirdim. Buna binaen sorduklarına karşı, Paşam, ben fikren meşguldüm, görüşüleni anlamadım şeklinde cevab vermiş ve bilâhare yalnız kalınca kendilerine demiştim ki, Paşam, sorduğunuz mesele hakkında kat'î karar ver miş olduğunuz halde bunu ne için tek rar soruyorsunuz. Kararınızı değiştire cek misiniz? Bana şu cevabı vermişti: Herkesin kendine mahsus bir fikri ve bir düşüncesi vardır. Belki benim hatınma gelmiyen bir şey, senin hatınna gelmiştir. Niçin ondan istifade etmiyeyim, demiş lerdi. Bunu da siz o şekilde yazmışsınız Fransada biı İngiliz bisikletü keşif kolu ki, okuyanların benim alçyhimde bir ka