27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 Mayıs 1938 CUMHURfTET Ingiltere ve Yakınşark Ingilterenin Türkiyeye kredi açmasının manası Bir Viyana gazetesine göre, Ingilterenin Türkiyeye karşı siyasetini değiştirmesinin sebeb ve hikmeti nedir? Eskidenberi Viyana nın mühim gazetelerinden biri olan Neue Fre.it Pres.se son nüshasında, Yakmşarktaki değişikliklerden bahisle şu makaleyi neşretmiştir: «Gürültüsüz ve sessizce diplomatik sebat ve ikdam» için yeni bir misal aramak icab ederse, İngilterenin Yakınşarktaki politikasının devam ve istikran gösterilebilir. Geçen iki asır içinde îngiltere, her devletten ziyade harb etmiş, siyasî düğümler bağlayıp çözmüştür. îngiliz imparatorluğu pek çok buhranlar atlatmış, Ottava konferansını tertib ederek Îngiliz imparatorluğunu yeni bir hayat ve Rönesansa mazhar etmek teşebbüsünde bulunmuş ve bunda bir dereceye kadar muvaffak da olmuştur. İngiliz hükumetinin yeni fecri henüz belirmiş iken İtalyanın Akdenizdeki politi kasmın muvaffakiyetleri imparatorluğun havası üzerine yayılmıştır. Filvaki son zamanlarda Yakınşark iş leri nadiren resmî surette mavzuubahs edilmiştir. Bununla beraber Yakınşark havalisinin yeni bir nizam ve intizama sokulması için mütemadiyen gayret sarfedilmiştir. Her nekadar bu mesai her zaman muvaffakiyetli olmamış ve ayni tabiye daima takib edilmemiş ise de Ingiltere, şu gayeyi mütemadiyen gözönünde bulundurmaktan hali kalmamıştır: Basra körfezinin şimalindeki havalide Hindistan kalesi için bir şiv ve müdafaa hattı temin ve muhafaza etrr.ek. Umumî Harbden sonraki devirde, îngiltere yeni Türkiyeye karşı bidayette eski esas politikasını, İngilterenin tasvibi ile Anadolu sahillerinin Yunanlılaştırılması teşebbüsü Atatürkün temelleşmiş mukavemetinin karşısında akamete uğradıktan sonra da, pek az değiştirmiştir. 1932 de mev'ud istiklâli verilmiş olan Irakm ayrılmasile Ankarada, küçük Asyanın tek bir elden idaresi için belirmiş olan emellere karşı, bir kale duvan teşkil edecek rr.uayyen hududlu bir devlet meydana geür gibi olmuştur. Hararetli çekişme ve mücadelelere sebeb olan Musulun petrol hazinesi Irak boru hattile Akdenize akıtıldığından 1935 senesindenberi Akdenizdeki İngiliz donanması susadığı mayie iyice kanmış bulunuyor. İngiltereyi havadan Hindistana ve Avustralyaya bağlıyan İmperiyal hava yolIarı tayyareleri de mebzul petrol membaları bulunmıyan Bahreyn adalarında is tasyon yaparak istedikleri kadar benzin alıvorlar. Bundan sonra Ankara, İngiliz Hind hesabında artık yalnız kayde muhtac bir noktadan ibaret kalmıştır. Ankarada, Boğazlar mukavelesi i!e Moskovaya karşı va7İyetini acık olarak tanzim ettıkten sonra, iz'ac edilmeden ve İngilterenin menafiini nazarı ifıbara almıyarak memleketın iktisadî ve ıdarî binasını yenıden kurmak işine koyulmuştur. Lâkin şimdi muhtelif ahval İngikerenin Yakınşark nolitikasmın yen den ve hepsini değiştirmek üzere bulurrluğunu anlatmaktadır. Bu tahavvüIÜT haricî alâmeti, cüzdanı di' "'at ve hha ile kapalı ve gizli tutulan bir Tü>k malî heyetinin İrgiltereye seyahaf etmiş olmasıdır. Türkiyenin salâhiyettar malî müesse selerinden Devlet Bankası, Eti ve îş Bankalarını temsil eden heyetin sıfat ve maHyeti, Türk bankacılarının Londrada istikraz plânları üzerinde konusacağı zannını doğurmustu. Zaten Londranın malî merkezi City'de Türkiyeye önce beş milyon, daha sonra on milyon ingiliz lıraLk bir kredi açılması imkânından birçok d°fa bahsedilmişti. Şimdi bu husustaki müzakereler neticelenmiştir. Londradan bildirildiğine göre İngiliz malî, iktisadî ve sınaî mehafıli Türkiye hükumetine 16 milyon isterlinlik bir esya kredisi vermişlerdir. Bu meseleye aid mukavele, alâkadar İngiliz grupu ile Londradaki Türk malî heyeti arasında imzaIanmıştır. Halbuki üç Türk bankerinin Londra seyahaH münasebetile malî kombinezon lar yapılacağı hakkında çıkan haberler bidayette hararetle tekzib edilmişti. Lâkin İngiliz parasınm Türkiyenin sınaî kuruluşuna iştiraki tabiî sayılmalıdır. Şimdiye kadar İngilterenin harice karşı koyduğu kredi ambargosunu gevşetmiş olması yaînız Türkiyenin malî ihtiyadarını tatmin noktasmdan mütalea edilmemektedir. Çünkü, îngilterenin haricdeki memleketlerde uzun vadeli kredi suretinde sermaye yatırmak memnuiyeti, ilk defa kalk*nış oluyor« Ankara, millî sanayiinin biran evvel kurulmasını ve tamamlanmasım istemekte olduğundan Türkiyenin tekrar ecnebî maIı vesaitinden istifade etmek arzusu tabiî bir şeydir. Fakat, İngilterenin âşikâr bir surette bunu vermeğe arzukeş ve hazır bulunmasının hikmeti nedir? Şimdiye kadar İngilterenin Yakınşarkta takib ettiği politikaya hututu esasiyesi itibarile kısaca bir nazar atfetmek; eski den tutulan îngiliz siyasetinin değişmiş olduğunu anlamak için kâfidir. Türkiyenin iktisadî plânlanna dair şimdiye kadar elde edilmiş malumata göre, deniz ticaret filosunun yenileştirilmesi; Karadeniz ve Akdenizdeki muhtelif limanların yapılmas: bu plânlara dahildir. Bu limanlardan biri de Toros dağlarının cenubundaki Mersindir. Mersin dar bir hatla Adanaya merbuttur. Adana ise, tamamlanmak üzere bulunan Bağdad demiryolu üzerindedir. Bu noktadan Bağ dad yoluna iştirak edebilmek için İngiliz parası verilmiş oluyor. İç Anadolunun mahreci olan Mersine îngiliz sermayesi evvelce de alâkadar olmuştu. Çünkü Mersin Adana dar hatlı demiryolu vaktile îngiliz parası ve malzemesile yapılmıştı. Bu suretle Mersin uzun müddet îngiliz kontrolu altında bulunmuştu. Eğer Anadoludaki muvasala yolları, bidayette, îngilterenin tasavvur etmediği bir şekilde inkişaf etmeseydi, şimdi İngilterenin eski bir Alman teşebbüsüne yeniden bağlanması hayrete şayan olurdu. Büyük Britanya Süveyş kanalına hâkim bulundukça, Hind yolunu denizden karaya nakil ve tebdil etmesine hiçbir sebeb yoktur. Bu kara yoîunu 1832 senesinde îngiliz seyyahı Albay Francis Chesvey'in keşfettiği malumdur. Lâkin Habeşistan harbindenberi, şarkî Akdeniz havzasmdaki umumî vaziyetin değişmiş olması ve îtalyanın bu hav zada îngiltere ile ortakhk davasında bulunması Londranın nazarlannı «Hindistana kestirme yol» denilen eski kara yo luna çevirmiştir. Otedenberi ön Asyada demiryolu poIitika meselesini teşkil etmektedir. Sevr muahedesinin tanzimi zamanındanberi bu vaziyet, Sykes Picot anlaşması Bağdad demiryolunun ikmaline mâni olmasına rağmen değişmemiştir. Filvaki Fransızlar Bağdad demiryo lunu Suriye Irak hududuna kadar uzatmışlardı. Lâkin burada îngilizler mezkur hattın Iraktaki kısmı ile birleştirmemişler, ve arada açıklık bırakmiflardı. Irak demiryollarmın garba ve Akdeniz limanlarma doğru uzatılmasına îngiltere uzun müddet mümanaat etmiştir. Lâkin ön Asyadaki milliyetçilik cereyanının önüne geçilemiyeceğini anladıktan sonra îngiltere bu mümanaati gevşetmiş, şimdi otobüsle birbirine merbut bulunan Musul ile Suriye Irak hududu üzerindeki Telköçek mevkii arasında yapılacak demiryolu tahmin edildiği veçhile, 1939 senesinde ikmal edildiği zaman, Berlin Bağdad demiryolu tasavvuru tamamile tahakkuk etmiş olacaktır. Garibdir ki bu hattın şimdi garba doğru temdid edile cek kısmı Bağdad Musul yolunun inşasına gene Alman sermavesi iştirak etmiş bulnnuyor. Şöyle ki Irak hükumetile yaptığı bir mukavele ile bu yolun tesisatı için para veren îngiliz petrol inkişaf şirketi sermayesinin yüzde 51 i bidayette İngiliz parasıydı. Fakat muahharen İngiliz sermayedarları istirdad hakkı bâki kalmak kaydile şirketin ekseriyetinden çekılmışler ve hisselerini bir îngiliz konsorsiyomuna bırakmışlardı. Mezkur şirketin yüzde kırk sermayesine iştirak eden Alman konsorsiyomu Otto Wolf, Ferrostahk Manuesmann ve çeîikçiler ittihadı Vereinigte Stahl müesseselennden müteşekkıldır. Lâkin bu iştirak münhasıran malzeme itasına aiddir. Çünkü demiryolunun inşa malzemesine ve müteharrik mevaddına aid siparişlerin yüzde otuz sekizinin Alman konsorsiyomuna dahil fabrikalara verileceğine dair mukavelede bir kayıd vardır. Irak demiryollarmın Türkiye demir yollarile birleşmesile ön Asya memleketlerinde, nakliyat ve muvasala politikası noktasmdan sınırlarının uçları Avrupaya uzanmış bir belkemiği meydana gelmiş olacaktır. Seksen sene İngiliz demiryolu menafiinin hâkim bulunmuş olduğu Mersinde, Ingiltere, müntehası Irak olan büyük demiryolu hattına iştirak etmekten kendisini vareste tutamamıştır. iktisadî hareketler İplik meselesinin son şekli Son senelerde trikotaj, fanilâ ve çorab sanayiile meşgul olanlan, bilhassa yur dun her tarafına dağılan pamuklu bez tezgâhları sahiblerini çok sarsan pamukipliği rejiminde bir değişiklik yapıldığmı görüyoruz. Iplik fabrikaları sahiblerinin Ankaraya davet edilmelerinden sonra iki senedenberi sürüncemede kalan bu işte bir şekli halle varılabileceği anlaşılmaktaydı. Doğruyu söylemek icab ederse, pamuklu mensucat sanayiimiz ve bilhassa tezgâh sahibleri için hayatî ehemmiyeti haiz bulunan pamukipliği için iki senedenberi tecrübe edilen şekillerin hepsi menfi netice vermiştir. Pamukipliğine nark konuldu; ihtikâr ortalığı aldı ve tezgâh sahibleri üçüncü, beşinci, hatta ye dinci elden paket başına üç dört lira fazlasile iplik tedarikine mecbur kaldılar. İplik ithalâtı işi uyuşturucu maddeler inhisarının eline verildi; sanayi erbabı ve tezgâh sahibleri uzun zaman buna intıbak edemediler. Nihayet istiyenin ithalât yapması şekline gidildi; bundan da yerli iplik fabrikalan zarar gördüler ve bir aksülâmel husule geldi. Şimdi şöyle bir karara varılmış bulunuyor: Yerli iplik fabrikaları mevcud kudretlerinin azamî haddine çı karak imalâtta bulunacaklardır. Bu suretle dahilî pamukipliği ihtiyacınm tamamen karşılanmasma çalışılacaktır. Eğer bu kabil olmazsa, devlet elinde bulunan pamuklu mensucat kombinaları bir kısım imalâtlan yerine pamukipliği imal ede ceklerdir. îyi tatbik edilmek şartile bu şeklin iyi bir netice vermesi beklenir. PAZABDAN PAZAPA PENCERESİNDEK Asrî ve mezarlık işinde yolsuzluk ve ve ilmî Saçlar KÖŞE Gül etekler Tercüme yanlışları Sertlere dair Argo tercümeler Asri mezarltk işinde yolsuzluk Asrî mezarlık i şinde yolsuzluktan bahsediliyor. Aslı olup olmadığını henüz bilmiyoruz. Devlet Şurası veya Temyiz mahkemesi son sözünü söyleyinciye kadar bize bir şey demek düşmez. Fakat şöyle bir rivayet kulağımıza çalındı: Evvelki gece yaşlı bir adam Asrî mezarlığın önünden geçiyormuş. îçeride bir ses duyarak, merak içinde, yaklaşmış; bakmış ki Abdülhak Hâmid, mezarından başını çıkarmış, sesleniyor: Yolcu! Yolcu! Yolcu hemen şapkasını çıkarmış: Emret! demiş. «Makber» şairi sormuş: Bizim mezarlığa dair bir yolsuzluktan bahsediliyor. Artık ahirete de mi yol kalmadı? Saçlar ve etekler Bir gün Akdenizdeki hâdiseler dola Kadın etekleri gene kısalmağa başladı. Kadın saçları da modasına göre kısalıp uzuyor. Bir termometrenin cıvası gibi sabit bir hizada durmıyan kadm etekleri ve kadın saçlan, acaba daima bir denize benzetilen kadın ruhu F.G. nun meddücezirle rile mi alâkadardır? yısile Süveyş kanalı tehlikede kaldığı za Belki bu deniz taş man, îngilterenin bir noktai istinad haline tıkça saçlar ve etekgetirdiği Hayfadaki mevkii tezelzüle uğ ler, ipek dalgaları ramıyacaktır. Lâkin buradan Basra kör halinde uzuyor: sular çekildikçe onlar da fezine bir demiryolu yoktur. kısalıyor. Yahud Şopenhaver'in ölçüsü Bağdad demiryolu ise Suriyede değil; doğru: Bu kısalıp uzanışların kadm ak Mersinde denize çıkmakta ve öbür ucu lile bir münasebeti var. Güzel cinsin aklı da Basrada bulunmaktadır. Yani tehli uzadıkça saçı ve eteği kısalıyor. Sanki kede kalacak Süveyş kanalmın iki tara uzun saç, onun başında ilmiklenerek fikirfındaki denizlerin arasmda îngiltere ka lerini boğan, uzun etek de onun bacaklaradan muvasalasını temin edebilecektir. rına dolanarak terakki yolunda serbest îran dahi Basra körfezine doğru de adım atmasına mâni olan birer kemend miryolunu uzatmaktadır. Bu hat ön As dir. Eğer böyle ise ne kolay! Bir kadın yayı Sovyetlerin iktisadî menafiine aça berberi ve bir kadın terzisi, makasının caktır. Bu münasebetle şurasmı da kay tek bir hareketile, ona düediği zekâyı ve dedelim ki İtalvan maliyecileri de tekrar radeyi verebilir. Belki bunun için kadınların çoğu kitabdan ve mektebden ziyade Irakta ispatı vücud etmişlerdir. îngiliz petrol inkişafı şirketinden Ital berbere ve terziye koşuyorlar. Tercüme yan grupu vaktile uzaklaşmıştı. Şimdi ise Bir çok tanınmış Banka di Roma şarktaki en ileri karakol olarak Bağdadda bir şube tesis etmiştir. muharrirlerimizin, a îngilterenin Yakınşarktaki tavruha lelâde bir gaflete dereketini simdi değiştirmiş olması ve daha ğil, lercümesini yapdoğrusu Paîmerston'un Yakmsarka aid tıklan ecnebi lisanını siyasî telâkkiyatma rücu etmis bulunması bilmediklerine delâ let eden yanlışlan büsbütün gaynmantıkî savılamaz. Dahası var: Atatürk, Karadeniz Bo meşhurdur. Bunlara ğazinda Hasta Adam efsanesini Küçük dair pek çok şeyler yazılmıştır. KendileAsyanın kuvvetli devleti haline getirmiş rini üzmemek için bunlan unutalım. Fatir. Türkiyenin îngiliz kredisi yardımile kat bana yeni bir yanlıştan bahsettiler, sisanavilesme plânlarmı hazırlamıs olması ve muva«a!a ve münakale sıyasetindeki tebeddül dahi bunu gösteriyor. Yakınsarktaki ingiliz politikasının esas prensipı Bağdadın arkasında durmaktadır. Fakat bundan İngilterenin Hindistan kalesi için Yakınsarkta bir kale şivi vücude getirmek Etayesinden feragat manası arlaNilmamalıdır. Lâkin şurası da kayde şayandır ki nüfuz mmtakalan esası üzerinde kurulan Stokholm 28 Danimarka, Fenlanempervalıstlık zamanlarından kalma bir diya, İzlanda, Norveç ve îsveç mümessilYakınşark pohtıkasmdan dönmek zama leri, dün Hariciye Nezaretinde bir bitarafnı, Versay muahedesinin Avrupa kıt'ası lık beyannamesi imzalamışlardır. nın karasma aid prensiplerinden dönmek Bu beyanname, 1912 de Danimarka, zamanı gibi artık gelmiş bulunuyor. Norveç ve Isveç arasında ımzalanmış olan C U M H U R İ Y E T Viyana ga bitaraflık paktımn esas hükümlerini ihtizetesinin, bütün bu mütalealarmda bir va eylemekte ve bu hükümlerin bütün görüs yanlışı vardır ki o da, Atatürk âkidlerle konsültasyon yapılmadan evvel Türkivesile Osmanlı İmparatorluğu ara değiştirilemiyeceğini bildirmektedir. Beındaki farkı kavrıyamayışıdır. Osmanlı yannamede, avnca 1907 Lahey prensipleİmparatorluğunda limanlar veya demir ri de mevcuddur. 1912 paktına iîâveten yollar bir iktisadî ve siyasî hulul politika askerî tayyarelerin bitaraf arazi üzerinde sının aletleri olarak yapılırdı. O liman uçmaları ve radyoîarın kullanılması meselan ve demiryollarını, bunlan yapan ec leleri hakkında yeni hükümler konulmuşnebi şirketleri işletir ve siyasî gayeler de tur. takib ederlerdi. Atatürk Türkyiseinde ise, Bu bitaraflık beyannamesi âkid dev limanları ve demiryollarını devlet yapar Ietler tarafından tasdik olunacak ve bunu ve bunların hiçbir ecnebi politikasına a müteakib mer'iyete girecektir. (a.a.) let olmasına imkân yoktur. Meselâ, Almanyanın Bağdad demiryolunu yapma Fransız hava ordusu kumansile İngiliz sermayesinin ve sanayiinin danı Londraya gidiyor yardımile Mersin limanını Türkiyenin Paris 28 Hava ordusu genel kur yaptırması arasında Toros dağları ka may başkanı General Villömen, refakadar fark vardır. Bağdad demiryolu Os tinde beş hava generali olduğu halde manlı împaratorluğunun topraklannda pazar günü İngiliz genel kurmayımn bir Alman hattı idi; Mersin limanı ise în daveti üzerine, Londraya hareket ede giliz sermaye ve sanayiinin yapacağı ha cektir. Heyet, İngilterede bazı mektebis bir Türk limanı olacaktır ve yalnız leri ve muhtelif hava karargâhlarını geTürk menfaatlerine hizmet edecekthvOr zecektir. tada, bir liman ve demiryollanmıza iştiŞanghayda kolera rak temin eden imtiyaz yoktur; sadece, Şanghay 28 Dün burada kolera salbir kredi yardımı ve bir inşaat taahhüdü gım başgöstermiş ve 18 vak'a kaydedilvardır.. ' miştir. j Şimal devletleri arasında bitaraflık devlet bir beyan Alman ve İtalyan filoları name imzaladı da bekleniyor Belgrad'da açılan ilk havacılık sergisini ziyaret etmişlerdir. ze yetiştirmekten kendimi alamıyacağım. Fransızcada Asie Mineure «Anadolu» demektir. Gene fransızca «mineur» kelimesi «madenci» manasına gelir. Mütercim «Anadolu» diyeceği yerde şöyle yaz> mış: «Madenî Asya». Bu hata, o mütercimin madeniyat veya coğrafya âlimi geçinmesine hiç de mâBununla beraber gül, bütün beşeriyetni değildir. Biz böyle nelerini biliriz. te sevilmiş, baş tacı ve göğüs madalyonu Sertlere dair yapılmış bir çiçektir. Garb mitolojisinde onu Venüs'ün halkettiği mukayyeddir. O Bir gazetenin saaşifte ilâhe, guya, gülü gözdesi Adonis'in hib ve muharrirlerin kanından yaratmıştır. Rivayete göre Merden birinin soy adı rih, Venüs'le Adonis'in sevişmelerini kıs«Sertel» dir. Diğer kandı, bir yabani domuz kılığına girebir muharrir arkadarek âşık delikanlıyı yaraladı. Gül, işte şımızm da soy adı o yaradan akan kanlardan vücud buldu. «Sertoğlu» dur. HaNasıl ki şakayik çiçeği de, Adonis'in göz ber alıyoruz ki bu yaşından gene Venüs'ün elile halko arkadaşımız o gazeIunmuştu. teye intisab etmiş. Bakalım bütün bu Hakikatlerin hürafelere karşı üstün * sertlerin yanyana lük kazandığı devirlerde beceriksiz di * gelmesinden ne çımağlar bu efsaneyi taklide özenmişler kacak? «Keskin sirve beyaz gülün Mirac gecesi kudsî bir ke küpüne zarar!» heyecan ile titriyen Hazreti Muhamme" Argo ve ilmî tercümeler din terinden vücud bulduğunu söylemiş * Gazetelerde hâlâ sonu gelmiyen argo Ierdir. Gene onlar san gülün o Hazretl ve küfür bahsine, birde, yaşhbaşh bir ka göklerde dolaştıran bürakın, pembe gü» dın muharrir karıştı. Arada bir, kendi lün de o yolculukta rehberi olan Cebrailin terinden yaratıldığmı söylerler. Bxi mezhebine uygun ilacemi hürafeciler garb mitolojisini bil • mî tercümeler de yamedikleri, Peygamberden önceki asırlarpan bu mubarek hada büyük bir devlet kuran Romahlanrf tunun adeta argoyu güle çok kıymet verdiklerini ve mesela müdafaa eder gibi ziyafetlerde üç yüz bin lira tutannda gül bir hali var. Ben ilmî sarfolunduğu gibi gül eğlenceleri sırasmeserlerde argonun da gül tufanına tutulup ölen Romalılar nasıl kullanılabileceğini merak ettim. bile bjılunduğunu işihnedikleri cihetle btl Kendimi o mubarek masalı uydurmaktan çekinmemişlerdir. hatunun yerine ko Bunlar ve bütün mitolojik sözler bir yuyorum ve gene onun tercüme ettiği bir yana bırakılsa bile gül, tarihin de çiçeği kitabdan aldığım cümleleri argoya çe sayılabilir. Gülün iştirak etmediği ve etvirmeyi deniyorum. İşte cümlelerin asıl tirilmediği merasim yoktur. Her sofrada, larile argoya çevrilmiş şekilleri: her neş'eli ve nekadar yazık her matemCümlenin aslı «Kapitalist cemiyet li cemiyette gül görülür. Beşiklerin süsü, şimdiye kadar görülmemiş bir menfaat gelinlerin tacı olan gül, mezarların da avı halini aldı. Kadınlar bu avda erkek çelengidir, hatta bekçisidir. Ölüler, toplerden daha zayıf olduklan için çabuk av rağa münkalib olduktan sonra ıtn, mezarlanıyor, kuvvetle istismar ediliyorlar. larında açan güllerden alırlar. Makinelerde daimî yapılan ıslahat, iş İşte bundan dolayıdır ki güI.Türk şiibölümünün artmasile iş tarzmın birleştiril rinde solmaz bir çiçek gibi yaşar. Gülii mesi, münferid sermayeler arasmdaki reterennüm etmiyen Türk şairi yok gibidir. kabet mücadelesi kadın işçi miktannı arHele eskiler güle ve ona âşık olarak tatırıyor.» savvur olunan bülbüle divanlar tahsis etArgoya çevirdiğim şekli «Kapita mişlerdir. Fakat öyle sanıyorum ki gülii list cemiyet dedıkleri şu anaforcular ala şiire en çok yakıştıran şair Nedimdir. yı, şimdiye kadar görülmemiş bir mangiz Çünkü o: «Vücudü ham gümüşten be ve papel avı halini aldı. Kadmlar erkek yaz olan» sevgilisinin «gül» kadar da lerden daha mıymmtı ve saloz olduklan i nerm olduğunu söylemekle ve: «Gülüm çin çabuk avlanıyor, imanlan gevriyor.. şöyle, gülüm böyle demektir yâre mutaSirkaflar aynalaştıkça dalga bölümünün dım Seni ey gül sever canım ki canane artmasile dalga yolunun birleştirilmesi, hitabımsın» demekle gülü bir yandan gütek sermayeler arasmdaki aşık atma yanzelliğin bir vasfı, bir yandan da bizzat gü§ı, kadın dalgacı sürüsünü artırıyor.» zellik olarak tasvir etmiştir. Demek oluAcaba argoya taraftar görünen bu ha yor ki gülde kadmlığm muattar tarave \ tun neden yaptığı tercümede ikinci şekli tini de bulabilmek Nedim gibi düşünihtiyar etmemiş? Hiç olmazsa pek beğen mek şartile mümkündür. diği halk tabirlerini kullanabilirdi! Evet, gül, bu kadar engin bir mavzuSERVER BEDt dur. Onun hayatımızda ne geniş bir yer tuttuğunu gül mevsimi olan şu günlerde her kucağın minimini bir gülşen haline gelmesinden de anlıyoruz. Tabiatin gülü bir tebessüm olarak bütün dünyaya tattırmak istediğine ise 1400 çeşid gül yaratmasından istidlâl ediyoruz.. Lâkin, esefle söylemek lâzım, gül de bütün gülüşler ve bütün hayat gibi fani. Onun da rengi, ıtn, zarafeti ve şatareti muvakkat!.. İşte güzel bir mevzuun haBelgrad 28 Yugoslav ve ecnebi zin tarafı!.. Keşke güller olsun solma matbuat mümessilleri dün öğleden sonra saydı!.. ül, tabiatin en rengin tebessümü demektir. Gülen insanın hissettirdiği neş'eyi güllerle bezenen toprakta da sezeriz. Yalnız bu benzeyiş delâletile hükmolunabilir ki gül kelimesi lugatlerin yazdığı gibi farisî değil, türkçedir. Çünkü gülmek haletile gül arasında muhakkak bir yakınlık, birbirini hatırlatan bir münasebet vardır ve Türk bu karabeti, bu münasebeti gözönünde tutarak gülmeği gül aslına takrib veya gülü gülmeğe teşbih etmiştir! Belgradda açılan hava sergisi M. TURHAN TAN Alman, İtalyan filoları da bekleniyor Belgrad 28 Havacılık sergisi devam ettiği müddetçe birçok ecnebi tayyarelerinin ve bu arada bir Alman filosunun, bir îtalyan avcı tavyare filosunun ve birçok Çekoslovak, Polonya ve sair memleketlere aid tavvarelerin sergiye gelmeleri beklenmektedir. Otomobille devriâlem • seyphati İktısad Vekâleti. Vilâyete gönderdiği bir tezkerede beynelmilel otomobil ittihadı kulübleri tarafından 938/939 kış mevsimi icin bir devri âlem seyahati tertib edildiŞini, bu seyahate iştirak edecek otomobil kafilesinin önümüzde ki ikinciteşrin ayınm ikisinde Bulgaristandan hududumuza dahil olarak Edirne İzmit Bolu Ankara Kırşehir Kayseri Niğde Pozanti yolunu takiben ayın sekizinde Suriyeye geçeceği nin Türkiye Turing ve Otomobil kuluj bü tarafından Vekâlete bildirildiğu haber vermektedir. Bolu Ankara yoîunda Kurtboğazı Etimes'ud arasmdaki 50 kiîometrelik" inşa halindeki yol, yağmurlu za manlarda geçid veremiyeceğinden ha vanın fazla yağışlı olması halinde (İzmit Bolu Ankara) yolundan sarfı nazarla (Izmit Mudurnu Nallıhan Ankara) yolunun takib edilmesinin münasib olacağı ayrıca kaydedilmektedir. Vekâlet, bu seyahat zamanma kadar yollara beynelmilel işaretlerin konul masmı ve bozuk yerlerin düzeltilmesiı istemektedir. I Bozburunda iki motör çarpıştı Gemlik 28 (Hususî muhabirimizden) Dün gece Bozburun açıklarmda Kumla ve Kaplan motörleri çarpıştılar. İkisi de yaralandı ve karaya oturdular. Motör lerdeki esya harab olmuş, fakat insanca zayiat yoktur. Tekerleği çıktı.. Dün sabah saat yedide, Topkapı Sirkeci hattında çalışan şoför Fahreddi nin idaresindeki 3303 plâka numaralı otobüsün, Sirkeciye giderken Murad paşa camii önünde sağ tekerleği çıkmıştır. Yuvarlanan tekerlek, dilsiz bir kıza çarpmıştır. Zavallı kız vücudünün muhtelif yerlerinden yaralanmıştır. Şoför kaçmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle