23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
20 Şubat 1938 CUMHtTRİYET f Terbiye bahisleri tktısadî hareketler Millî gelir ve ticaret kudreti Ideal bir dağcılık kulübünde neler dinledim? Yazan: SELİM SIRRI TARCAN Çamlıcada Alemdağı yolunda küçük Neden güldünüz? bir tepecikte benim üç odalı bir evim Bizim de böyle bir kulübümüz var. var. Yazın fırsat buldukça Oraya gider, Fakat çok mütevazı! Bilmem kulüb detam bir köylü gibi yaşarıtn. Toprağı bel mek caiz midir? Bir senelik hayatımız lerim, ağacların diplerıni kabartırım, var. On beşi kız olmak üzere elli azakendi elimle diktigim fidanları sularım. y.z! Geçen sene Kısıklı kazinosunda esYemeğimi pişirir, soframı kurar, kaldı ki bir müderris arkadaşmız biri etrafına rır, bulaşığımı yıkarım. Sonra akşamü toplar. Açık havada yaşamıya, büyük zeri dağarcığımı omzuma vurur dağ taş,yürüyüşler yapmıya teşvik ederdi. Hatta dere tepe yürür giderim. Bu açık hava kendisi de birlikte birkaç kere Kayışdahayatı benim fikir yorgunluklarımı gide ğına, Alemdağına, lçerenköyüne, Başırir. biıyüge yürüyüşler yaptık. Kulübümü PAZABDAN PAZAQA PENCERESİNDEN Dilenciler çoğalıyor Radyoda şubat programı Harb iddiaları Zehrayı bir gören, bilen var mı? Kırk paraya hayat! Geçen yıl yaz başında gene Çam zün binası çok iptidaidir. İki ta; odadan lıcadaki yuvama gitmiştim. Öğleden son ibarettir, uzak da değildir şuracıkta Tanra saat altıya doğru ortahk biraz serin tayi çiftliğinin yanında. Yalnız masa, lemeğe baslayınca bcn d? biraz idman koltuk, bilârdo, pinkponk ve dans salonu japmak için ucu demirli bastonumu al gibi şeylerden mahrumuz. Kendi yağımızdm ve asfalt yolun karşı tarafından Bü ia kavruluyoruz. y'ikçamhca tepesine çıkan yamaca tır Fazla birşey konuşmadan yola çıktık. 1 r Büyük Edib Namık Kerrialin de saygî Mektubda şu satırlar var: mandım. On dakika sonra zirveye var Yirmi dakika sonra asfalt yolun solunda susta ihtı«as sahibi olanların ileri sürdük y«lnız derin bir merhamet deği . ku\ vetli leri iddialara bakılırsa yeni bir Umumî bir tecessüs de yolunuzdan alikoyabilir. «Gazetenizde «Korkuyorum» ünvanı gösterdiği bir Babıali münşisi vardı, adı dtm. Kuvvetli poyraz insanı devirecek ka bir bahçe ortasında küçük bir katlı taş •dar şiddetli esiyordu. Oradaki kazinoda bınanın kapısında «Ideal dağcılık kulü Harb karşısında büyük devletlerden Bir Bu iki duygunun birincisinden kurtulsa altında tefrika edilen ve Server Bedi im Ken'an Beydi. Rivayete göre gece günterımı üşütmemek içın kuytu bir yer anbü!» levhasını Haluk parmağile göster Ieşik Amerika, Büyük Britanya împara mz bile ikincisine yakaianır, dilencinin zasını taşıyan bir romanda Sivrihisarın düz içerdi, fakat vazifesini ayılmaz bir torfuğu ve Sovyet Rusya kendi kendile yüzüne bakakalırsınız. Çok defa bu naKepen köyünden Zehra adında bir kızdan sarhoş olmasına rağmen imrendirici bir yordum. Etrafı camekânla çcvrilmiş bir di ve ilâve etti: rini mehmaemken yaşatabılecek bir vazi hoş vaziyetten kurtulmak için de sadaka bahsediliyor. Bu kız benim kardeşimdir. ayıklıkla yapardı. Hafızası inanılmıyabölmeden bir ses yükseldı: Üsküdardan buraya elli dakikada, yettedirler. Bunlardan sonra gelen Ital verdiğiniz olur. Bundan tam yirmi sene evvel yetim ve cak kadar kuvvetliydi, vükelâ meclisbde Hocam gelmez misin? Burada si Kadıköyünden bir saat yirmi dakikada ya, Almanya ve Japonyanın ise en ziyaDılencılerin çoğalmasından ziyade ye bakımMz kalan bu kardeşim, babam ta geçen müzakereleri safha safha hatınnda zi seven talebeleriniz var! geliyoruz. de muhtac oldukları maddelerin başında nileşmeleri insanı sıkıyor. Belediye bun rafından, yeni aldığı karıya bar olmamak tutardı, o mecliste verilen kararlan keliYanlarına gittim. Oradaki tahta ma Tramvay yok mu? dedim. petrol gelmektedir. ları mademki tamamile ortadan kaldıra üzere, üç yaşmda iken o zaman kazamız me kelime hikâye edebilirdi. sada açık duran tavlayı kapadılar. Bil Beşi birden haykırdı: Hulâsa olafak ilk maddeler vaziyetini mıyor, bari taksiler gibi sayılarını tahdid da şube rei?i bulunan yüzbaşı Cevad Onun Nişancı Cafer Çelebiye Te şaîr mem neden bir kabahat jşlemiş gibi içle Dağcılık kulübü azalan 8yakların şöyle toplamak kabildir:Miktan yirmi ve çalışacaklan mıntakaları, semtleri, kö Beye evlâdlık olarak verilmişti. Sonra Nef'iye atfolunan bir yazı mucizesine rinden biri sıkılarak: dan baska nakil vasıtası bilmez! bire baliğ olan ilk maddelerin on seki şebaşlarını tayin ederek ellerine birer ve kasabamızdan aynlan Cevad Bey çocu nazire yaptığı da söylenir. Malum olduğu Can sıkıntısı, yapacak bir jcy yok Kulüb iki büyücek odadan ibaret. Bi zınden Almanya, on beşinden Italya, ğu da beraber götürmüş idi. Bugüne ka üzere Cafer Çelebi Yavuz Selimin kâtibsika verse!.. ki!.. dedi rinde kış sporlarına mahsus duvara sıra on dördünden Japonya mahrum bulundar kendisinden hiçbir haber alamadık lerindendir. O sert hükümdar, en mühim Radyoda şubat programı Oturduk. Dikkat ettim. Hepsi de es ile dizili on çift kayak (ski) vaıdı. ve nerede olduğunu da bilmiyorduk. Ga bir yazının kaleme almması için ancak maktadır. Evvelki gece Budapeşte belediye tiki bir dosta veya akrabaya kavuşmuş giöteki odada tahta örtüsüz bir masada bir hafta izin verirmiş. Cafer Çelebi böyGıdaî maddelere gelince; Birleşik A yatrosunda muhteşem bir konser vardı. zelenizi Kepen köyündeki evimin kuy bi gözlerile beni okşuyor ve memnuni bir genc bir şeyler yazıyordu. Bizi görün merika ile Sovyet Rusya lüks nev'inden Radyoda dinlemek istedim. Fakat kâ tu bir köşesinde okurken kızkardeşimin le bir mühlete bağlı müsveddeyi nasılsa yetlerini bakışlarile ifade ediyorlardı. ce yerinden fırladı. Beni derhal tanıdı? olabilecek maddeler haricindeki yaşatık nun aylarına, bilhassa şubata mahsus bir bir roman mevzuu teşkil edecek macera unutur, ansızın huzura çağınlınca da boş Içlerinden biri, benim sualıme mey Nasıl olur hocam! Burasmı nasıl maddelerini kendi kendilerine tedarik e nevi parazit bu konsere de musallat oldu: da bulunduğunu ve bu itibarla kendisin bir kâğıd alarak gider ve istenilen yazıyı dan bırakmadan: keşfettiniz? Bu kırık iskemleleri size debılecek vazıyettedırler. Fransanın yıye Tıyatro salonunu dolduran halkın öksü den çok açık bir surette bahsedildiğini kaleme almıs gibi davranıp okumak kudceği de aşağı yukan kendisine kâfi bulun rükleri ve aksmklan sazların sesini ikide öğrendim. Server Bedi Beyin bu romanı retini gösterir. Ustad bizleri belki hatırlamazsı göstermek istemezdim, dedi. maktadır. Britanya adaları ise yiyeceği ir kesiyor, zımbahyor, delik deşik edi muhayyel değildir, hakikattir.» n»z, müsaadenizle arkaddşlarımı ve kenHaluk cevab verdi: Nef'i de Dördüncü Muradm b'nünde nin yüzde 49 unu haricden getirtmeğe yordu. Düğmeyi çevirdim. Öteki istas dimi size tanıtayım. Haluk! Zeki! Eminl Mektubun sahibi, «Korkuyorum» ro meshur Müsammetin'i böyle ezber okuya Hocayı biz getirdik o eşyayı deBedri ve bendeniz Kadri. Haluk ile ğil, bizim nasıl çalıştığımızı görmeğe gel mecburdur. Bu da eğer harb vukuunda yonlarda da ayni hal: Berlin, Paris, manının hakikat olduğuna o kadar inan rak irticalî şiir yolunda en parlak bir nüşimdiki müstemlekeler İngilterenin elinde Roma, Viyana, her taraf öksürüyor ve mış ki, kızkardeşinin bugün nerede oldu mune yaratmıştı. Kenan Bey o büyük üsZeki Kabataş lisesinden şimdi Tıb fa di. Bana da dönerek: kültesinde, Emin İstanbul lisesinden şimğunu biliyorsak insaniyet namına kendi tadlarla adeta yarışa çıkmış ve AbdülâKulübümüzün reisi doktor Şükrü Çe bulunursa müetemlekelerden temin olu aksırıyor. nabilecektir. Îtalya da kendi kendini di Edebiyat fakültesinde. Bedri ile biz tin! dedi. ziz zamanında vükelâ meclisinin bir yıl§u günlerde, radyo programlarında sine bildirmemizi rica ediyor. zorlukla besliyecek vaziyettedir. Fakat hafif bir tadilâta ihtiyac var. Şöyle: Galatasaraydan şimdi hukuktayız. İlkönce, kızkardeş hasretile yanan za lık müzakerelerine, kararlarına aid bir ^Doktor bir küçük tabakta bizejpkum Almanya bu durumeîa değiîdir." Bilhassa' Viyana 18,40 aksırık korosu. vallı okuyucumuza şunu haber verelim raporu boş kâğıddan okumuştuî Benim mukabeleme meydan vcnae • ikram etti. Ben acele sordum: et, çavdar, yefelması ve bilumum yağ Paris 20,30 öksürük senfonisi. îstan ki, romanımızın kahramanı Zehra hakiden Haluk sordu: îşte bu zat bir gün gene çakırkeyif, Kjli'kat değil, tamamile muhayyeldir. Onu belki de mest Babıaliden yaya çıkıp bu' 21,30 hapşu sazsemaisi ilâh.. Siz tabiî tavla, iskamrjil bitmez bü!» yazılı. Dağcılıkta idealiniz nedir? dır. bizim hayalhanemizden başka yeryüzü evine giderken arkasından bir sayha yükHarb iddiaları siniz amma Avrupada çok bulunduğu Bana söyler misiniz? Smaî kudret meselesinde bugünkü fanuz için briç veya poker oynarsınız! deîspanya ve Çin harbleri alabildiğine nün hiçbir noktasında bulmak kabil de seldi ve gür bir ses, zeki yazıcının kulaDoktor ?unları söyledi: şist devletler grupile bunun haricinde ka devam edip gidiyor. Büyük bir şehir zap ğildir. Hatta, Sivrihisarlı Zehraya aid ğına şu sözleri aksettirdi: ğL mi? «Biz tabiatle mücadele etmek, onun lan grupun vaziyetleri şöyle mütalea edil tedilmedikçe, resmî tebliğlerden hakikati macera yazılırken kulağa çalınan buna Terakki, on paraya Terakki! Gülerek cevab verdim: zorluklarını yenmek, yüce dağlara tırmektedir: Amerika, Fransa ve Büyük ?nlamak pek zor olur. Ufak tefek harb benzer hakikî bir vak'adan da ilham a Kenan Bey güldü, yanıbaşında yürü Arkadaşmız biraz evvel tavlayı manmak, sarp bayırlardan inmek istiyoBritanyanın umum istihsal kuvvetleri vaziyetlerinde ıkı tarafın da tesmî teb lınmamıştır. Esasen okuyucumuz, kızkar yen arkadaşına fısıldadı: can sıkıntısına bir deva gibi göstermişti. ruz. Dağların en büyük terbiyeci oldukuvvetindedir. lğleri şunun gibi bir şeydir: «Kıtaatımız deşinin üç yaşından sonraki hayatına dair Ne tedenni ki terakki satılır on paBenim hiç canım sıkılmadığı için ne tavğunu bildığimiz için onun tabiî zorlukla 2,137,600,000 beygir Halbuki Almanya, îtalya ve Japonya dün de ileri hareketlerine devam etmiş hiç birşev bilmiyor; halbuki bizim mu raya!. İa, ne iskambil, ne briç, ne de pokor öğ rından ders almak istiyoruz. Bazan nefes lcrdir. Düşman hatları üzerinde muvaf hayyel Zehramız, romanda, on üç, on Hayatın hakikatte pek ucuz ve hayat renmeğe lüzum görmedim ve oyun na nefese bir yamaca çıkmak, bazan bir ar nın kudreti bunun dörtte biri kadardır. lşte müstakbel harblerin cereyanından fakiyetli bir uçuş yapan tayyarelerimiz dört yaşından sonra yaşamağa başlar. pahalılığının kuru bir söz olduğunu bile mına hiçbir şey bilmem. Benim en büyük kadaşın elinden tutarak ona yardım etevvel gözönünde bulundurulan rakam düşmanın mühim mevzilerine bombalar Fakat okuyucumuzun kızkardeşi ha bile ben de «kırk paraya hayat» avazezevkim toprakla oynamak, dağlarda, mek, bazan elele verip sarp kayalıklaratmıslardır ilâh...» kikî Zehranın nerede olduğunu bilen lerini duyunca mırıldanmaktan geri kalaormanlarda, kırlarda gezmek. îsveçte, dan geçmek, bir de tabiatin güzellıkle ların hulâsası. Her memleket bir daha umumî harbin açlık, sefalet ve yoksulluğile Vaktile îspanya ile Fransa arasında varsa insaniyet namına onun adresine madım: Danimarkada, Almanyada, Ingilterede, rinden de doya doya istifade etmek istikarşılaşmamak için elinde olmıyanları zuhur eden bir muharebe esnasında, Is bildirmesini ben de rica ederim ve böyle Zavallı hayat, bu kadar mi ucuzİsviçrede yazın pazarları kız erkek da yoruz. her ne pahasma olursa olsun tedarike ça punyol dilencileri, vatanpervarane şarkı ce romanımm hayırlı bir işe yaradığmı Iıyacaktın?.. ğarcıkları omuzlannda genderın kafile, Evet hocam, açık hava bir taraftan lar söyliyerek Madrid sokaklannda dile öğrenirsem ben de memnun olurum. M. TURHAN TAN kafıle şehir haricinde köylere gittiklerini ciğerlerimizin, bir taraftan adalelerimi ışıyor. nırlermiş. Bu şarkıların «Fransızlardan F. G. SERVER BEDİ görür ve çok kere peşlerine takılırdım. zin, bir taraftan gözlerimizin gıdasıdır. Evvelki sene Avrupaya gitmiştim. Av Bu temiz gıdayı bol bol dağcılıkta buludette Balkanlarda çam ormanları kena yoruz. Ne alkış toplamak, ne mükâfat Türkkuşu teşkilâtma lüzumu olan rırda bir kasabada eski bir dostuma üç kazanmak, ne baskalarının fevkinde olparaşütlerin memleketimizde yapılması gün misafir oldum. Bir pazar sabahı ha mak bizi alâkadar etmiyor. Biz kendi kararlastırılmıştır. Bursada açılacak oUmumî hapisane yıkıldıktan sonra Vbsını, suyunu pek metettiği biı saat me kendimizi geçmek, her gün biraz daha lan paraşüt fabrikasında şimdilik yal safede bir dağ yamacında yüz elli evli yüksek, hergün biraz daha kudretli, biraz Istanbulda ikinci bir hapisane yapılmınız Türkkuşu için paraşüt imal edile • bir Ulah köyüne tırmanıp çıktık. Biz o daha cesur, biraz daha gözü pek, biraz yacaktır. Mahkumların vilâyetlere nacektir. Bu maksadla tecrübeler yapıl « rada iken ayaklannda çarıklar, sırtların daha becerikli olmak için dağcılık yapı kil işine pazartesi gününden itibaren mış ve paraşüt imalinde lâzım olan ipbaşlanacak ve badema mahkumiyeti tatidaî maddelerin memleket dahilinden da dağarcıklar, ellerinde ucu demirli a yoruz. karrür eden cezahlar da münhal bulu temin edileceğl de anlaşılmıştır. salar kız, erkek on beş kadar genc geldi. Bunlardan başka bir emeümiz daha nan vilâyet hapisanelerine gönderile var. $ehir haricinde pazarları toplu ola ceklerdir. Bu iptidaî maddelerin hava şartlan • Arkadaşım bana bunların üç saat öna dayanıklık nisbetleri tesbit olun rak yaptığımız büyük yürüyüşlerde yotede bir şehrin dağcılık kulübüne mensub îstanbulda yeniden bir umumî hapimuş ve neticede Hava Kurumu merkelumuza tesadüf eden köylere medenî, içolduklarını söyledi. sanenin yapılmamasmm sebeblerinden zine bildirilmiştir. Fabrikanm temel attimaî, ilmî, bilgiler götürmek, onlara n mühimmi, mahkumların îstanbuldaÖnü çardaklı kahvede oturdular. Beş ma merasimi yakında yapılacaktır. Cumhurıyetın nasıl mükemmel bir idare ki ailelerinden daimî surette yardım cüakika kadar dinlendiler. Sonra iki ses j olduğunu anlatmak, onlara yaşama bıl görmeleridir. Halbuki. mahkumlar mem Plânörcü ve pilotlar tesçil üzerine köy türküleri çağırmağa başla gilerini öğretmek istiyoruz. lekelterinden uzakta oldukları takdirde dlar. Bütün evlerden çoluk çocuk bu ediliyor lşte idealimizin ana hatları. Bu gaye bu gibi yardımlardan mahrum kalacakgüzel türküleri işitmek için sokağa fırla Türkkuşu plânörcülük kampında C. Tetkik seyahatine çıkanlar Kırklarelinde ar ve bu suretle de mahkumiyet acısıdılar. Kahvenin etrafmt çabucak yüz mizin tahakkuku için hiç kimseden yar nı tamamile anlıyabileceklerdir. brövesi, motörlü tayyarelerde de tu Edirne (Hususî muhabirimizden) Edirneye dönmüştür. kadar insan toplandı. Kulüb gencleri a dım beklemiyoruz. Bu küçücük taş bina rizm brövesi almış cdan pilotlann tesçiDiğer vilâyet hapisanelerine sevkedi Edirne Turing ve Otomobil kulübü Hemen hemen her tatil gününde se line yakında başlanacaktır. rasında ağız armoniği, mandolin ve gi bizim için bir saraydır. lecek mahkumların faydalı birer unsur Trakya dahilindeki gezilerine devam yahatler tertib etmeyi kararlaştııan EdirDoktor çok doğru sövlüyordu. O buntara çalanlar da vardı. Bunlar ortaya haline getirilmeleri kararlastırılmıştır. îsviçrede yabancı «ermaye çîktı, ötekiler etrafını bir halka olup sar lan söylerken duvarda küçük bir levha Bilhassa ziraat sahasmda çalıştırılacak ediyor. 25 kişilik bir kafile Trakya U ne Turing kulübü bu gezileri gittikçe gemumî Müfettişliği Ekonomi müşaviri nışleterek Çanakkale, Anafartalar, Truc.lar. Bir horodur başladı! Hepsi de bir gözüme ilisti. «iki el bir baş icin.» olan mahkumlara toprakla çalışmanm resme tâbi tutulacak Saffetin riyaseti altında hususî bir oto vaya kadar uzatacak ve azalarına yalnız Güneş gurub etmis, ortahk kararmağa zevki tattırılacaktır. kuş hafifliğile sıçrıyorlaıdı. Onlar oy Cenevre 19 Beş milyar İsviçre franbüsle Kırklareline gitmiş ve çok neşeli şphir ve kasabalan tanıtmakla kalmıya kından fazla olduğu tahmin edilen İsnarken köylüler de etrafta cl çırparak başlamıştı. Hep beraber çıktık. Ben bir gün geçirmiştir. cak; ayni zamanda Trakyanın koru, dağ, viçredeki ecnebi sermayesinin bolluğu Çamlıcada evımde kaldım. Onlar altı artempo tutuyorlardı. Bir sandal battı Kafile Kırklareli Edirne yolu bo Istranca.. gibi tabiatin bütün zenginlik hükumet makar^larını ciddî bir endişeGenclerden biri köylüye hitaben bir kadaş Usküdar yolunu tutlular. O gece Cahide. Şazimend ve üç arkadaşı dün yundaki bazı köylerde durarak köy tetve güzelliklerine malik şirin köşelerini de ye sevketmektedir. hep sayıkladım: .«oyler söyledi. Arkadaşım o genrin ziraat öğleden evvel Kasımpaşadan bir san Resmî bir tebliğde ecnebi altm ve döIdeal Dağcılık Kulübü! îdeal Dağ dala binerek Cibalive gecmişlerdir. Fa kikleri yapmış ve Trakyanın ileri örnek göstererek turizmin hakikî gayesi olan enstitüsünde olduğunu ve kümes hayvaköylerinden biri olan İnecede Atatürk mpmleketi tanıma ve sevme duygusunu vizlerinin İsviçreve akınını durdurrrak cılık Kulübü! ratının verimli olmasın"n çarelerinden kat sandal Cibali Sandal iskelesine yaiçin almacak tedbirlerin tetkik edil SELtM SIRRI TARCAN naşmak üzere iken iskelede bulunan heykelile köy parkını, köy okul ve oku kökleştirmeğe çalışacaktr. bahsettiğini söyledi. Sonra dağarcıklarınmekte olduğu bildirilmektedir. ma odasını ziyaret ettikten sonra saat 12 vapurun arkasından geçerken uskurun d& getirdikleri soğuk yemekleri yediler, Bugün K a d ı k ö y H a l k e v i n d e Malî mahfiller tsviçreve sığınan ecc'e Kırklareline varmıştır. köylüler onlara süt ve ayran ikram etti Balkan şimendiferleri konfe birdenbire harekete gelmesi üzerine nebi sermayelerinin şekli ne olursa olyapılacak merasim Misafirler Kırklarelinde doğruca andalın içine su dolarak batmıştır. İer. Dağarcıklarını gene omuzlarına vur 1 Saat 14 te Evlmiz salonunda İstiklâJ sun bunların hususî bir resme tâbi turansına iştirak denlere dular ve gene türkü söyl'yerek yamaç Civardan yetişenler, denize düşenleri Halkevine gitmiş ve orada kendilerini marşile merasime başlanacak, kütübhane tulacağını zannetmektedirler. karşjlıyan Kırklareli valisile samimî bir yayın şubesi başkanı Iffet Halim Oruz taziyafet verildi tan aşağı indiler. Köylüler arkalanndan muhakkak bir ölümden kurtarmışlar Alman müstemleke ofisi reisi hasbıhalde bulunmuşlardir. Bundan son rafından söylev. Balkan şimendiferleri konferansma dır. Yalnız bu kazadan fazla müteessir hep bir ağızdan uğurlar clsun! Uğurlar 2 Saat 15 te Evimiz spor şubesinln yera Kırklareli valisi ve K:rklarelı müneviştirak etmek üzere şehrimize gelmiş o olduğu görülen Şazimend Haseki has îtalyaya gitti clsun! diye haykırdılar. ni açtığı gureş salonunda güreş gosterileverleri misafirlerine şehrin görülecek ri. lan Balkan devletleri murahhasları şeMünich 19 Alman müstemleke oBen bu seyahat hatıramı anlatırken bu refine dün akşam Tokatlıyan salonla anesine kaldınlmıştır. yerlerini gezdirmişler, Kırklareli vilâyeti 3 Saat 16 da Evimiz ar şubesinin ter fisi başkanı General von Epp, Mareşal bfs delikanlı birbirine bakışıp gülüşüyor rında bir ziyafet verilmiştir. Ziyafette Kaza hakkındaki tahkikatla Müddei hakkında faydalı malumat vermişler ve tib ettiği resim serglsinin açılması. 4 Saat 16,30 da Evimiz temsll kolu Balbo ile Senatör Federroni'nin daveti lardı. bütün murahhaslar hazır bulunmuşlar umumî muavinlerinden Orhan Köni kafile gece geç vakit büyük bir neşe içintarafından (Ceza kanunu) Kuşdili tiyat üzerine, müstemleke işlerini tetkik için dır. Merak edip sordum: meşgul olmaktadır. j de geçen iki saatlik bir yolculuktan sonra rosunda. Romaya ve Trablusa gidecektir. aldırımlara düşmüş bir kitabm mı, kapanmış bir mecmuanm Harb sonrasında bütün memleketler mı, modası geçmiş herhangi bir birkaç yıl, harbin bıraktığı işlerin nesnenin mi adıdır, bilmiyorum. Fakat elli bin esir aldık» tarzında nakaratları tasfiyesile uğraştıktan sonra yeni bir Dilenciler çoğalıyor sokaklarda zemheri günlerile istihza harbin getireceği felâketlerden sakınmak İstanbul dilencileri gene çoğaldı. Ara varmış. Bir gün bir ecnebi bu dilencilerden bi eder gibi yalınayak, başıkabak uçuşan istercesine hep birden hazırlanmağa baş Iarmda pek yeni simalara tesadüf ediyoboy boy çocuklann «kırk paraya hayat» ladılar. Bu hazırlığın görünen kısmı harb rum. Bilmem siz de benim gibi misiniz? rine yaklaşarak sormuş: Siz Fransızlardan elli bin esir al sattıklannı duydum. malzemesi imalât ve inşaat'.dır. Fakat bu Tanımadığım dilencilerden daha fazla Bu duyuş ilkın bana hayat pahalılığı nun yanında gözden uzak kalan bir kı sıkıhrım. Çünkü sık sık gördüklerim hak mışsınız. Peki, ya Fransızlar sizden ne hikâyelerile hayat ucuzluğu hakikati arasim vardır ki o da vücude getirilen harb kında az çok bir hüküm ve bir fikir sa kadar esir almış? sındaki müstehzi tezadı hatırlattı. MaDilenci şu cevabı verir: stoklarıdır. hibi olmuşumdur. Hangisi yalancı, han Bunu da Paristeki Fransız dilen lum ya, hayat, var olduğu gündenberi Denilebilir ki, devletler harb stokları vü gisi aktör, hangisi ayyaş, hangisi muh sudan ucuzdur, çünkü maddî ve manevî cude getirirken Umumî Harbin tecrübe tac, az çok tahmin ederim. Fakat yeni bir cilerine sorunuz! lerile bugünün ihtiyaçlarını telif etmekte dilenci karşısında keskin bir p^ikolog, bir Zehrayı bir gören, bilen var mı? binbir derd hayata musallattır ve zaten dirler. Umumî Harbde hemen hiçbir fiziyonomist oimıya mecl^ursunuz: Kar Cumhuriyet sütunlarında, «Korkuyo sayılı günlerle mukayyed olan o fani akış memleket yokluktan, buhrandan kurtu şınızdaki meçhul adam, sizden kopardı rum!» isminde bir romanımız çıkmıştı. her saniye yok oimıya mahkumdur. Bunlamamıştır. Harbden sonra bütün mem ğı sadakayı herren bir lokma ekmeğe mi Bu romanın kadın kahramanı, Sivrihisarın dan dolayıdır ki et, ekmek ve tıız, biber leketler kendilerine mevcud olmıyan kalbedecek, yoksa kirli çıkınına atarak, Kepen köyünde doğup biiyümüş, sonra fiatlarınm yükselmesile yoksullar ağzmmaddeleri bulmağa veya bulamazlarsa ay sonunda, öteki sadakalarla beraber kazaya gelerek bir tüccann evine bes da şikâyet mevzuu haline gelen hayat slok vücude getirmeğe çahştıkları halde bankaya mı verecek? Bu meçhul adamın leme olarak girmiş, nihayet Istanbula pahalılığı gülünc bir mana ifade etmekte bugün dahi her memleketin muayyen Ayazpaşada bir apartıman yaptırmıya selerek asrıleşmiş ve tüccarla evlenmiş ve bir bakımdan da garib bir tezad teşkil eylemektedir. Hazin olan bu bahsi maddelere karşı ihtiyac ve zâfı büyüktür. hazırlanmadığına emin olmak icin ağrıklı Zehra adında bir kızdır. Harb stoklannda evvelâ ham madde ve çapaklı gozlerinin yalvarışındaki sami«Sivrihisarın Kepen köyünden, Bos geçeyim; sokaklarda kırk paraya satılan ler, sonra yiyecek maddeleri ve nihayet miyet derei|psini anlamadan elinizi cebi tan Imam oğullarından Mehmed oğlu hayat'ın bana hatırlattığı bir fıkrayı anlatayım: smaî mamulât yer almaktadır. Bu hu nıze atmak ıstemezsınız. O zaman sizı Fehmi» imzasile bir mektub aldım. Istanbulda ikinci bir hapisane yapılmıyacak Edirne Turing kulübün gezileri ilk paraşüt fabrikamız
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle