Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET TERBtYE BAHtSLERl: 28 tkinciteşrin 1938 Atatürk ve kültürümüz 3 [*] Yazan: KÂZIM NAM1 DURU Rokfellerin mirası Okuyucu Meşhur milyarder, varis lerine iki düzine şampanya bardağı bıraktı diyor ki: Bana öyle geliyor ki Atatürkün de de yaratılmıyor, halka yayılmıyor muy Dünyanm en zenHasmdaki hususiyetlerden biri de her ya du? Türk, hilkaten mantıksever bir rril gin adamı diye şöh«Bir müddettenberi Kınahadada her evin kapısına € Sıtma Mücadele Komispacağı yeni işi zıhnindt yarattıktan sonra, letken, medreselerin, tekkelerin, üfiirük ret bulan ve bun yonu> tarafından bir kontrol cetveli aonu içten içe işlemek, olgunlaştırıp kı çülerin, sırf kendi menfaatlerini yürüt dan bir buçuk sene sılmıştır. Bu cetvele nazaran Sıhhiye vamlaştırdıktan sonra ortaya çıkarmak mek için uydurdukları mantıksız ve za kadar evvel John D. Vekâletinin muzır haşarata karşı ciddî nevralji, kmklık ve bütün ağnlannızı derhal keser. tır; fakat zihninde doğan yaratıcı fikir, rarlı akide ve an'anelerle uyutulmamu Rockefeller'in, 26 tedbirler almakta ve bu yolda büyük ^ B B M îcabında günde 3 kaşe alınabilir. J ^ tam gerçekleşmiş olarak değıl, nasü di mıydı? Öyle ise, ilk iş Türkü bu kötü milyon 905,182 do külfetlere katlanmakta olduğu aşikâr yeyim, derece derece tezahür eder. O marazdan kurtarmaktı. Bundan ötürü larden ibaret bir dır. Bu mücadele esnasmda mühim bir miras bıraktığı an nun vücude getirdiği bütün inkılâbların Atatürk, sözüne devam ederek: Karışık ve nasıl yapıldığı belli olmıyan bayat nokta hakkında mercıinin dikkat nazarlaşılmıştır. her ilk nüvesi ruhlarda hlçbir aksülâmel larını celbetmek isterim. «Evvelâ fikir ve içtimaiyat Müteveffamn ser çocuk gıdalarile yavrunuzun sıhhatini uyandırmadan kendini gösterir ve gözövetile kıyas kabul Kınahada fınnınrn arka sahü tarafınkuvvetlerinin menbalarını tathirnünde tenemvü ede ede bir gün gerçekleda sivrisinek ve sair muzır haşarat yatehlikeye koyarsımz. den başlamak lâzımdır. Memle etmiyecek kadar eşiverir. hemmiyetsiz olan bu miras, ve tağı olan ufacık bir gül halini alan bir keti, milleti kurtarmak istiyen raset vergisinin tenzilinden sonra beş körfez bulunur. Bu göl iki metre eninAllahın yarattığı gibi saf ve tabiî Bize kültürün zeminle mütenasib, zeler için hamiyet, hüsnüniyet, fe milyon dolardan ibaret kalmaktadır. de bir kanalla suyunu denizden alır ve minin de milletin seciyesi olduğunu ilk hububattan yapılmış dakârlık elzem olan evsaftandır. Bunun sebebi, milyarderin, bütün ser bahkçı kayıklarmın fırtınalı zamanlarsö'yliyen Atatürk 27 ilkteşrin 1922 de Fakat bir heyeti içtimaiyedeki vetini, hayatmda iİcen dağıtmış olması da muhafazasına yarar. Her büyük fırBursada Istanbul ve Bursa muallimlerine marazı görmek, onu tedavi et dır. Rockefeller'in açılan terekesi, hay tınalardan sonra lodosun getirdiği ça verdiğî nutukta: mek, heyeti içtimaiyeyi asrın i retle karşılanacak hâdiseler meydana kıllarla kanalm ağa tıkanır, körfez de «Bu dakika muvacehenizde çıkarmıştır. göl halini alır. Gölün bu suyu orayı bir cabatına göre terakki ettirebil • duyduğum en samimî hissi mübatakhk haline koymuş ve yazm o cimek için bu evsaf kâfi gelmez. Meselâ, müteveffamn harikulâde bir varda çok fena bir koku intişar etmeksaadenizle söyliyeyim: lsterdim iş adamı olduğu, hasablarında hiçbir zaBu evsafın yanında ilim ve fen man yanılmadığı iddia edilirdi. Halbu le beraber milyonlarca sivrisinek memki çocuk olayım, genc olayım ve lâzımdır. İlim ve fen tesebbüsa ki, Petrol Kralının bıraktığı evrak ara baı olmaktan hali kalmamıştır. sizin nur saçan dairei tedrisiniztının merkezi faaliyeti ise mek sında, 1904 senesinde satın aldığı 27733 Sözü geçen körfez bu gölün etrafm de bulunayım... Sizden feyz alatebdir. Binaenaleyh mekteb lâ tane hisse senedi görülmüştür. Bu hisse da bitmez çakıllar vardır. Acaba bu çayım, siz beni yetiştiresiniz. O zazımdır...» hakikatini ortaya koyuve senedleri, aid olduklan şirketin çoktan kıllarla gölün bataklık kısmı doldurulaman milletim için daha nâfi, çok beri iflâs etmesi yüzünden, bugün hiç rak kanalın da muhafazası elzem ise riyor. nâfi olurdum; fakat tnaalesef bir kıymet ifade etmemektedir. her fırtınadan sonra ağzının tıkanma gayri kabili istihsal bir arzu karBundan maada, müteveffa milyarde masına dikkat edilmek suretile, agac Atatürk mektebden bahsederken çok şısında bulunuyoruz... Bu arzu mukaddes birşeye el sürmüş gibi heye rin, Standard Oil kumpanyası hissele 3ile yetişmiyen adanm rüzgârmdan sivnun yerine başka bir talebde bu canlanıyor, vecde geliyor, karşısmdaki rinden, topu topu bir tanesine sahib ol risinek kolaylıkla yok edılmiş olur.» Kınahadada emlâk sahiblerinden lunacağım: Bugünün evlâdları lere de ayni hcyecanı, ayni vecdi veri duğu görülmüştür. Bu hissenin kıymeti de 43 dolar 96 çentten ibarettir. ' Aram Alacan nı yetiştiriniz. Onları memleke yor: Terekede, hiçbir kıymeti olmıyan te, millete nâfi uzuvlar yapınız... «Mekteb namını hep beraber yaldızlı bakırdan altı tane kol düğmesi, Bunu sizden taleb ve rica ediyohürmetle, tazimle zikredelim: dört beş tane ecnebi devlet nişanı ve Az daha bitler boğacakmış rum...» gibi çok alçak gönüllüce, çok Mekteb!» buna benzer ehemmiyetsiz birkaç par Bursa, (Hususî) Orhaneli köylerinden birinden iş aramak üzere şehrimize şevk verici bir mukaddemeden sonra: Bu mekteb «akıl ve mantıktan ça şey bulunmuştur. gelen 20 yaşlannda Kâmil isminde bir «Bir milleti duçar olduğu her Bunlann en garibi, milyarderin bı delikanlı, misafır kaldığı handa iken âri, bifaide ve muzır bir takım raktığı miras arasmda, on iki tane kok sar 'alı olduğundan iş bulamıyarak bühangi bir felâketten kurtarmakakideler ve an'aneler» yatağı olan ta, bir milleti irşad etmekte, ri o eski mekteb elbette değildir. Bu eyl bardağı ile bir düzüne kadar şam tün vüeudünü bitler istilâ etmiştir. Hanpanya bardağmı da zikretmiş olmasıdır. dan çıkarılan Kâmil, Zafer meydamncalinin haiz olduğu büyiik ehem«mekteb, genc dimağlarda in daki itfaiye garajı karşısındaki mağaramiyet gayri kabili inkârdır. Hatsanlığa hürmeti, millet ve memBursanm müstakbel plânî lardan birine iltica etmis ve .f ed bir seta diyebiliriz ki, bugünü görmek, lekete muhabbeti, şerefi ittikBursa, (Hususî) Bir müddetten be falet içinde büsbütün bitler kendisini millet ricalinin iffet ve namusu, lâli öğretir... lstiklâl tehlikeye i şehrimizde tetkikler yapmakta bulu sarmışlardır. Polis, mağarada yatan Kâgayreti milliyei vatanperveranediiştüğü zaman onu kurtarmak i nan Şehircilik Mütehassısı Profesör mili bulmuş ve üstündeki elbiselerin si ve bilhassa menafii istihkar çin takibi muvafık olan en salim Prost Istanbula dönmüştür. Profesör, kum gibi bitle kaynadığını görerek derhisleri sayesinde müyesser ol şehrimizde kaldığı müddetçe Bursayı hal Belediye tephirhanesine götürmüş, yolu belletir...» muştur. Fakat bugün, vâsıl olbaştan aşağı gezmiş, ve yeni yapacağı orada elbiselerini yaktırmıştır. KendisiŞu halde mekteb, Türk gencinin kafa ılân için pek çok not almıştır. Ayrıca, de bir hamamda yıkattıktan sonra duğumuz nokta, halâsı hakikî sında ve vicdanında mantıksız ve zararlı Bursanın şimdiye kadar yapılmış olan köyüne göndermiştir. noktası değildir. Bu fikrimi izah edeyim: Bir milletin maruzu fe akide ve an'anelere karşı profilâktik se ımar plânları üzerinde etüdler yapmış; Arkadaşini yaralamiş ! romlar hazırlıyan, bundan başka da bü aritalan, plânları gözden geçirmiştir. lâket olması demek, o milletin tün insanlık ve milliyetperverlik fazilet Mütehassıs, Belediye Dairesinde kendisi Kalyoncukulluğunda bir arsada 05^18hasta, mariz olması demektir... lerinin aşısını yapan bir laboratuardır. e ayrılmış olan bir büroda çalışmıştır. makta olan Kenan ismtnde bir çocuk, Binaenaleyh halâs, heyeti içtima Insan kafası, insan vicdanı, ilk şuurlu 'rofesör, aldığı notlan îstanbulda işle Dimitri admdaki bir arkadaşının küfretiyedeki marazı teşrih ve tedavi terbiyeyi mektebde alır. Bu sayededir ki meye devam ederek çalışmalarını kısa mesine kızarak cebindeki çakısmı çıkaretmekle elde edilir... Marazın te mekteb, medrese ve tekkelerin halk gay ir zamanda neticelendirecek avan pro mış ve onu iki yerinden hafifçe yaralaÇocuklarınıza yedirlniz. En yüksek evsafa mallk davisi ilmî ve fennî bir tarzda rişuurunda bıraktığı izleri silecek, yerine eyi hazırandan evvel Belediyemize ve mıştır. Kenan çakısile beraber yakalanrebilecektır. Profesör Prost'un Bursa plâ mıştır. olduğu glbl olursa şifabahş olur. Yoksa bilâ hertürlü hurafeyi, kötü an'aneyi kaldı nında en mühim yerleri alacak âbideler, II1IIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIII1IIIIIIIIIUIIIIIMIIIIIII1 kis maraz müzmin olur ve gayri rarak yerine «akıl ve mantık» üzerine tarihî ve mimarî eserlerdir. Meselâ: bunkabili tedavi bir hale gelir. Bir müesses bir müfekkire koyacakbr. ardan Yeşil Türbe ve camiinin her taheyeti içtimaiyenin marazı ne oOnun için Atatürk «Mekteb ıaye aftan görünebilmesi için Atatürk caddesinin son kısmı ve Sedbaşı civarı bir "î labilir? Milleti millet yapan, tesinde, mektebin vereceği ilim ve park haline getirilerek bu iki büyük erakki ve tefeyyüz ettiren kuvvet|lt!barlle dUnyada mevcud çocuk gıdalarının en mUkemmellcHr, fen sayesindedir ki Türk mille er tamamen meydana çıkanlacaktır. ler vardır: Fikir kuvvetleri ve ti, Türk san'ati, Türk iktısadiya Ayrıca şehirdeki asırlık çınarlar yerleriPirinc, Yulaf, Mercîmek, Bugday, îrmik, içtimaî kuvvetler...» tı, Türk şiir ve edebiyatı bütün ni muhafaza edecekler, caddeler, bu çınarlarm bulunduğu mmtakalara göre abedayiile inkişaf eder.» diyor. «Fikirler, manasız, mantıksız, çılacaktır. Patates, Mısır, Türlü, Bezelya, Badem, Akıl ve mantık yalnız raison değil, safsatalarla malî olursa, o fikirler marizdir. Kezalik hayatı içti bonsens karşılığı olarak da alınmaiıdır; Galatada yangin Çavdar Özü Unlarını Çocuklarınıza Yedirînîz. maiye akıl ve mantıktan âri bi çünkü ilim ve fen, yalnız zihni değil, ru Dün sabah Galatada Muradiye hanınfaide ve muzır bir takım akide hu da tenvir eder. Atatürk bu nutkunda daki tütün deposunda bir yangm çıkmış ler ve an'anelerle mesbu olursa pek esaslı, pek canlı kültür noktalarına ve ateş, on iki tütün balyası yandıktan sonra bastırılmıştır. Yangınm ne suretdokunmuştur: mefluc olur.» «Görülüyor ki, en mühim e çıktığı tahkik edilmektedir. Atatrükün en canlı ve en ceyyid Türk milletini asırlardanberi ezen büyük ve ve feyizli vazifelerimiz maagramın esaslı noktaları ikidir: rif işleridir. Maarif işlerin esaslı hastalığa nasıl parmağını koyuyor: «1. Hayatı içtimaiyemizin ha> de behemehal muzaffer olIstîklâl caddesi No. 437. Tel: 43752 «Hayatı içtimaiyenin akıl ve yata tetabuk etmesi; mak lâzımdır. Bir milletin hamantıktan âri, bifaide ve muzır lâsı hakikisi ancak bu suretle oDünyada meshur Pariste KLAVERINÎN en son sistem «2. lcabatı asriyeye tevafuk et bir takım akideler ve an'anelerve metin GENLERİ, yeni şekilde SKANDAL ve son ıllUlll/ıı. lur. Bu zaferin temini için hepi mesidir.» le rneşbu» olması. moda metin KESTOS SÜTYEN GORJLARI mizin yek can ve yek fikir olarak KÂZIM NAMİ DURU Kullamşı güzel bir tualete çok delâlet eder. Bu mantıksız, faydasız, zararlı akide Pariste (Otöy) Auteuıl de yapılan esaslı bir program üzerinde çasonbahar at yarışlarında nazarı dıkkati tsmarlama Lüks ve sıhhî korseler yapılır. ve#an'aneler, onun biraz sonra yıktığı (*) Blrlncl ve lısması lâzımdır. Bence bu pro ıltesrin tarihll lkincl yazılar 21 ve 22 ikln celbeden iki zarif manto. ntlshalarımızda çıkmıstır. bir takım eski ve orta çağ müesseselerin Kınalıadada sıtma mücadelesi Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, Hasan özlü unlarını Viîamin Kalori Gıda A. L E T U A L L. HOVAGIMYAN Şimdi bunlan bırakalım, demek is senin yüzünden çıldırdı!.» diye babasına tiyor gibiydi. bile çatarmış. Zavalh Hacı Efendi, bir Onun yerine Hajmet: aralık gene bir iş için Mısıra gitmişti. Şim llkönce bizbize konujalım da, diki karısı ile işte daha o zamandan tanışsonra hangi yoldan gideceğimizi gene bir mış. Fakat... likte düjünürüz. Şimdi anlatayım da baBedriye Satvet, o zamana kadar, bir kınız. Yalnız, iji daha iyi kavnyabilme elile yüzünü örtmüş, bizi dinliyordu. niz için, bajından başlıyacağım: Biliyor Haşmet, bir aralık elindeki sigarayı atsunuz ki Hacı Hüsameddin Efendi, iki mak için masanın başına kadar gitti. O defa evlenmiştir. îlk karısı, Mısırda ta zaman genc kadın, elini yüzünden çekti. Nakleden: nınmıj bir ailenin kızıydı. tyi bir kadıncaKEMAL RAGIB Oturduğu yerde biraz kımıldadı, biraz ğızdı amma hastalıklıydı.. Hastalık sinirdoğruldu. Bana dedi ki: Acaba yalan, gösteriş olmasm, diye kin bir kadın olmaktan sıynlmıs, o da lerini bozmuş, dayanılmıyacak kadar Biz kadınlar, birbirimizi daha çabir saniye için bile şüphe edilemez. Belli çarpışmağa, didişmeğe hazırlanmıştı. O hırçmlaştırmıştı. Bu hırçmlık, bu sinir, son buk anlarız. Onun için ben anlatayım, nun da gözlerinde acı bir parılh var. zamanlarda delilik denilecek bir hale gelki bu kadını pek seviyor!.. Haşmet, gene bana döndü: mijti. Hacı Hüsameddin Efendi olmasa, daha iyi... înanınız ki, yalan söylemeğe Sonra biraz daha k,atı, biraz daha acı Eksik olmayınız, dedi. Siz, ilk gü bu zavallıyı mutlaka tımarhaneye götü bir zorum yok. Hepsi gelmiş, geçmiş... O bir sesle yeniden başladı: zamanlar, ilk karısımn sağhğında Hüsa Artık, dedi, boş durmak olmıya nündenberi, bizim bütün acılanmıza, bü rürlerdi. Fakat o, çok iyi yürekli bir acak, iş bize diiştü!.. Kendi başirnızın ça tün üzüntülerimize ortak oluyorsunuz. damdı. Hiç yüksünmeden, yıllarca bu meddüıle beni birbirimize bağlıyacak hiç resine bakmahyız. Vapurdaki kalabalı Onun için, ne yapacağımızı size de anlat kadına baktı. Onun yüzünden her sıkıntı bir yakınlık yoktu. Birbirimizi pek seyğın, bütün bu kaptanlann, doktorların, mayı düşündük. înanınız ki, sizden baj ya katlandı. Halbuki, yeryüzünde kem rek görüyorduk; o da ya bir misafirlikte, komiserlerin bir iş yapacağı yok. Madem ka hiç kimseye açılmadım; hiç kimseye gözlü, kem sözlü insanlar eksik olmuyor. ya bir toplanhda... Yoksa öyle bazılanki hastamız da iyileşti, ayağa kalktı. Ne inanamıyorum, bu kalabalığm içinde hiç Hacı Efendi, arasıra bir iş için bir yere nın ortaya çıkardığı dedikodular gibi, dagidecek olsa bunu bile çok görenler var ha o zamandan birbirimizi sevmiyorduk. birisine güvenemiyorum. yapacağımı ben biliyorum!.. Ne yapacaksmız?.. Bilmem amma, kejki bir kere kap dı. En başta kendi oğlu Orhan, babasını Gizli gizli görüştüğümüzü söyliyenler biDemek ister gibi ayrı ayrı ikisinin de tanla da konu§sanız... Çok iyi, pek can hiç sevmezdi. Ben bu çocuğun yüzünü le oldu, hepsi baştanbaşa yalan... Belki görmedim. Fakat çok hırçın, pek kavga kocam, beni ilk günündenberi seviyordu; yüzüne baktım. Demek ki beni bunun için dan bir adam... çağırmışlar. Acaba benden ne istiyecekBedriye Satvet, yorgun bir bakışla ba cı imiş, derler. Annesinin deliliği biraz da olabilir. Fakat, evli bir adam, çoluğu çoona geçmi} olacak!.. Üstelik: «Annem cuğu var. ben hep bunlan düşünüyordum. ler?.. Bedriye Satvet bile artık hasta, bit şmı çevirdi: Tefrika No. 51 Üstelik Mısırm en yüksek mahfillerinde tanınmış bir san'atkârdım. Bu dedikodular, beni pek çabuk lekeliyebilirdi. On dan korktum. Uzak durmağa başladım. Zavalh Hüsameddini yakından tanımazsınız, bilmezsiniz, yaşı biraz ilerilemişti ama içinde bir türlü sönmiyen bir genclik ateşi vardı. Çok ince, çok kibardı. Bütün bunlar, beni de ona yaklaştırtnağa elverirdi. ö y l e iken, dedikoduya yol açılmasın, diye yavaş yavaş kendimi çektim. Onun gittiği yerlerde bile görünmez oldum. Günün birinde ilk karısı b'ldü. Biz de neden sonra evlendik. Melek Hanımm kocası, verem oldu, öMdii. O zaman Orhan, îstanbulda da oturmak istemedi. Annesinin Mısırda bfr çiftliğı var, oraya gitti. Baba oğul, arbk birbirlerinin adını anmaz oldular. H a a Efendi, oğlundan hiçbir haber alamıyordu am i ma, işittiğime göre Orhan teyzesile sık ıık mektublaşıyormuş. Bedriye Satvet, gene kendi bajîndan geçenleri anlatmağa başladı: Bilseniz, diyordu, onlari banjtır H mak için nekadar uğraşhm. Geceli gün düzlü kocama yalvarırdım. En sonunda yumuşattım. Adamcağız, beni kırmamak Haşmet, yeniden sb'ze karıştı: Bu yüzden de işte Orhanla babası için, oğluna kaç defa mektub gonderdi; nın arasmda dargınlık çıktı. Daha babası para yolladı. Hiçbirine cevab alamadı. evlenmeden önce, Orhan, gezip yürüdü Üstelik mektublar da, paralar da tersyüğü yerde adarncağız için söylemediğini züne, geri geliyordu. Bu çocuk, «ahiden bırakmıyormuş; hatta benim babam yok, pek hırçın bir yaratılışta olacak. Annesi demeğe kadar varmış, daha sonra da, evi ölmüş, aradan yıllar geçmiş. Ben neden ni barkını bırakmış, teyzesinin, Melek sonra babasma varmışım. Artık bütün Hanımm yanma gitmiş; onun yalısında bunlar, yavaş yavaş kapanıp unutulmalı oturmağa başlamış. Melek Hanım da iş değil miydi?.. ö y l e iken hâlâ bana diş bite o aralık, Orhanın arkadaşlarmdan bi liyordu. Ona sorarsanız, babasmı ben rine vardı; hemen hetnen Orhanla bir baştan çıkarmışım; annesi de bu yüzden yaşta denilecek kadar genc bir doktora... deli olmuş!.. Sonra herkes gördü. ÖğünGörenler karı koca değil, ana oğul sanır mek için söylemiyorum. lar... Çok geçmedi, bu zavalh çocuk, Urkan varl