04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
27 tkinciteşrîn 1938 CUMHURÎYET SON Slovakyada Cumhurreisi intihabına başlanıyor Intihabata Çekler ve Yahudiler iştirak edemiyecektir, Yahudi partisi lâğvedildi Bratislava 26 (a.a.) Yeni kanu nu esasile vücude getirilen Slovak diyeti için seçim, ikincikânunun ilk on günü zarfında yapılacaktır. Slovaklar, Almanlar, Macarlar ve Rütenler müşterek bir surette tek bir namzed listesi irae edeceklerdir. Slovakyada oturan Çeklerin ve Yahudilerin seçim hakkı olmıyacak ve bunlar diyette temsil edilmiyecektir. Slovakyada yaşıyan ekalliyetler için, Slovak hükumeti nezdinde müsteşarlıklar tesis olunacaktır. Yalnız Macar ekalliyeti için bir müsteşarlık tesisi, Budapeşte hükumeti nezdinde de Slovak ekalliyeti için bir müsteşarlık tesisi aşrtına muallâk bulunmaktadır. zerine tahdidi hudud işlerine, takib edilen usul dairesinde devam edilemiyeceği an laşılmıştır. Dün 25 sonteşrinde Silezyanın harekît trupuna mensub kıt'alar PoloB yaya aid olduğu tasdik edilen Ezadca mıntakasmdaki araziyi derhal işgal et mişlerdir. Pragdaki Polonya elçisi Çekoslovak hükumeti nezdinde hâdiseyi protesto ederek tarziye taleb etmiştir. Ayni zamanda yeni vaziyet karşısında takib edilen usulün değiştirilmesini, Çekoslovakya tara fından Polonyaya bırakılan ve henüz işgal edilmemiş olan arazinin derhal tahliye edilmesini ve bu arazinin I ilkkânunda değil, 27 sonteşrinde Polonya askerî makamlarına devredilmesini istemiştir. Polonya elçisinin bu talebleri Çekos lovak hükumeti tarafından kabul edilmiştir. Ezadca mıntakasının işgali esnas'nda jandarma karakolları ve Çekoslovak kıtalarile çarpışmalar olmuştur. Çekoslovak ordusunun mümessilleri Ezadca arazisi ni işgal eden Polonya kıt'alarının kumandanına müracaat ederek bu arazinin işgalinin 25 sonteşrinde bitirilmesine kumandanla birlikte karar vermişlerdir. Prag 26 (a.a.) Resmî bir tebliğde bildirildiğine göre Cadze ve Orava'da çıkan hâdiseler diplomasi yolile halledilmiştir. İlk plebisif ve yeni bir vazife Büyük matemimizin ilk günü çıkan bir yazımın adını (Vazife başına!) koymuştum. Öyle bir saatte böyle bir başlık tuhaf görünebilirdi. Zira en realist, en objektif görüşlülerimiz bile hayretle matem arasında sıkışıp kalmıştı. Haksız da değildik.. Birdenbire deseler ki utnmanlar kurudu ve güneşin ışığı bitti, ne oluruz?. Karanlık hakikati bilmekle beraber, ruhumu7un bu durumunu değiştiremiyorduk.. Fakat düşüneceğimiz ilk şey gene birdi: Vazife! Ve bütün millet oraya koştu. Çünkü bağrından cihana Atatürk armağan etmiş bir ulusun mateminden de büyük düşüncesi ancak şerefi ve vazifesi olmak lâzım gelirdi. Nitekim öyle oldu. Ağlıyarak, hıçkırarak fakat zerre kadar vakar ve ciddiyetimizi bozmadan hem Başbuğumuza son tazimlerimizi arzettik, hem de bizi önce şüphe ve arkasından saygı ile gören ışıklı insanlığa yolumuzun da alnımız gibi açık olduğunu gösterdik. Yani millet yolunun, ilerleme ve yükselme yolunun... Anlaşıldı ki inkılâb davasının yalnız şuuru değil, bütün aşkı ve vecdi de kalbimizin ortasında kaynıyor. Bundan sonraki muazzam hâdiseyi hep biliyoruz. Fakat bunun asıl adı nedir? Hemen cevab verelim: Tam manasile bir plebissit! Başka memleketlerde bir takım siyasî manivelâların işlemesile husule gelen bu hareket, bizde kendiliğinden oldu: Bütün millet canı gibi reyini de vermeğe hazır olarak ayağa kalktı. Mütecanis bir kütle, ve idealden bir blok halinde! Atatürkün prensiplerine en harikulâde alemdarlığı etmiş büyük adamı, derhal lâyık olduğu mevkie çağıran umum millet sadasının başka adı yoktur: Plebissit. Fakat başka adı olmıyan bu ulu birlik Çağlıyanının çok mühim manalan vardır. Hem çok mühim, hem çok geniş. İşte bunların ta başta gelen bir tanesi: İnkılâb davasına tam sadakat, onun temel prensiplerine tam bağlılık! Cumhur Reisi lsmet Inönü, kudret ve enerji dolu ilk nutkunda bu umdeyi şimşek gibi çaktırdı. Cenaze töreninin sonunda millete sunduğu beyanname ile ise yenid«n göstermiş oldu ki yol daima birdir ve her zaman olduğu gibi bugün dahi orada kendisi en ileride yürüyor. Ellerinde insanı hayretle hürmete düşüren bir meş'ale tutarak! îşte bu saatte tekmil yurddaşlar îş başına döndü. Lâkin acaba kalem, fikir ve ilim adamlarına düşen hususî bir ödev yok mu? Bence bu sorgunun ilk ve en isabetli cevabını veren Bay Yunus Nadi olmuştur. Bayramdan evvel çıkan son Cumhuriyet nüshasının baş yazısında gayet yerinde bir teklif okuduk. Coşkun bir zindelik ve keskin görgülerle bilginlikler fışkırtan sütunların neticesi şuydu: Kemalist Türkiyede bir Kemalizm Enstitüsü kurmak... Gerçekten bu iş, hiç vakit kaybetmeden yapılması gerekli görünen verimli vazifelerden biridir. Kemalizm Enstitüsü olarak vücud bulacak bir kurumun önünde simdiden dağlar kadar hazır iş vardır diyebiliriz. Ruhiyatçıların, içtimaiyatçıların ve tarihçilerle, edibler ve şairlerin nihayet serbest mütefekkirlerle, romancılar, tiyatrocular ve sairenin bugüne, yarına, öbür güne nakledebileceği nice ve nice inkılâb işi cnevcuddur. Ve bunların ana kaynağına, şüphe yok ki Atatürkün askerî, siyasî, inkılâbî harikaları kadar düşünceîeri, sözleri ve yazıları arasmda raslarız. Demek ki... Evet bunda tereddüde lüzum yok. Tıpkı Yunus Nadi ustamızın düşündüğü gibi bir Kemalizm Enstitüsü kurmalı. Ve aziz yurdun her irfan amelesi, kurulacak yeni fikir anıtlarının mimarisinde bir bir yer tutmalıdır.. Hasılı yepyeni bir ordu; ilim, san'at, fikir ve zekâ unsurlarından yapma bir kültür ve ideal ordusu! Tabiî önlerinde Başbuğun hatıra«ı ve eserleri olarak' Düşünceler Kırtasiyecilik ve ondan kurtulma çareleri Yazant Prof. M. SEKİB TUNÇ Kırtasiyecilik denen şey, halkın ve hükumetin işlerini müspet ve menfi bir neticeye ulaştırmak için medenî cemiyetlerde icad edilmiş bir idrak, hıfz ve nakil vasıtasından ibaret ise Dahiliye Vekâletin:n teşebbüsü üzerine Başvekâletin kırtasiyecılıği ıslaha tesebbüs etmesi bu üç ameliye üzerınde olacak demektir. Dıkkat edılirse bu üç ameliye ayni zamanda insan makinesinin ameliyeleridir; kırtasiyecilik de bu insan makinesinin kendine benzer bir halde yaparak çalıştırdığı ikinci bir makinedir. O halde bütün meseie, canlı bir makine ile cansız bir makine arasmdaki münasebette toplandığından kırtasiyeciliğin ıslahı, bunları, birbirlerıne daha sürat, daha kolaylık ve daha verimle intibak ettirmek çarelerinin aranması, daha doğrusu bu makinelerin işlemesin de sarfedilen zaman ve cehdin tasarruf edilmesidir. Miskin olmamak şartile her insan az yorgunlukla çok iş çıkartmak ister ki ruhun umumî bir kanunıından gelen bu arzunun tahakkuk etmesi binnetice hal kın da refah ve servetini artırır. İş âle minde bu meseleye rasyonalizasyon de nildiği ve son zamanlarda işin kesafet peyda ettiği bütün memleketlerde büyük bir ehemmiyet kazanarak bu hususta tetkik heyetleri kurulduğu malumdur. 1927 de Cenevrede kurulan beynelmilel ekonomik bir konferansta, milletlerarası ş organizasyonu enstitüsü direktörü M. Urwich, rasyonalizasyonu şöyle tarif ediyor: «Biz rasyonalizasyondan cehd yahud malzemenin asgarî zıyaını temin edecek teknik ve organizasyon metodlarını anlıyoruz. Rasyonalizasyon, işin ilmî tensikini, hem malzeme, hem de mahsullerin standardizasyonu, çalışma tarzlarınm sadeleştirilmesile birlikte nakil ve satış metodlarınm tadilini ihtiva eder.» Haricî ticaret işlerimizdc tatbik edilmeğe çahşıldığını zannettiğim bu metodarın smaî ve idarî hayatımızda da tatbik edilmesi ihtiycı, iş hayatımızın kesafeti nisbetinde tabiatile artacaktır. Dikkat edılirse görülür ki ticaret, sanayi ve idarede tahakkuk ettirilmek istenen, asgarî cehd ile azamî verimin tayini meselesi ayni zamanda bir psıkoloji meselesıdır. ünkü bu verim, kullanılan alet yahud makineye tâbi olduğu gibi bunları kullanan ınsanın davranışlarına da tâbidır. Aletin öğünmesi için elin de ilşemesi lâ zımdır. lşlerin binnisbe en basiti olan ve memleketimizde milyonlarca insanı geçindiren rencberliği alalım. Rencberlik, bir kazma ve bu kazmayı kullanan bir adamla yapılır. Çapalama veya kazma için de bir takım hareketîer yapılmak lâzım gelir. Bu hareketîer nasıl ve kimler tarafından yapılmalıdır ki, en az cehd ile en çok verim elde edilsin. O halde bir taraftan kazmayı kullanacak adamlann istıdad ve temayülleri bılınmek, diğer ta raftan bu istidadı haiz olanlara kazmayı en elverişlı bir surette kullnacak teknığı bulup göstermek lâzımdır. Birinci iş ruhiyatçıların hazırlad:kları testlerle, ikıncı işi de yorgunluk ve dinlenme kanunlarını bilen bir ruhiyatcı ve kazma tekniğini tetebbü etmiş teknikçi bir iş ustasile temin edilir. Bu kücük ve ba^it misali kırtasivec.lıSe Vadar teşmil edersek burada memurlar ve ıdare âmırlerile bunların kulland'kîarı kırtasive usulıle karsılaşırız ki mesele cok daha karısık ve biivük olmakla beraber esas itibarile aynidir. Her ikisinde de ayni «urpMe cö'ph]prpl< irb'maî ve ferdî bakımlar vardır. Burada da yapılacak şey en ehliyetli memur ve âmirlerin seçilmesi ve bunların elindeki kırtasiyecilik makinesinin en kolay, en süratli ve en verimli bir surette işlemesidir. Bir taraftan işçileri işlerine göre ıstıfaya tâbi tutmak, diğer taraftan kırtasiyeciliğin zaman ve cehd israf ettiren püriiz ve sakatlıklarını gidermek. Yalnız bu mesele rencberlik mesele si gibi basit olmamakla beraber hiç halledilemiyecek bir muamma da değildir. Elverir ki ise ciddiyetle başlansın ve ehernmıyeti nisbetinde sebatla devam edilsin. Bu hususta tam manasile ilmî ve tecrübî psikolojik te'kikler kâfi derecede yapılmamış olmakla beraber mevcudundan istifade etmek kabil olduğu gibi pişkin ve dürüst memur ve âmirlerin gerek meslektaşlarını ve gerek kullanılan kırtasiye makinesinin her türlü hususiyet ve cüvelerini tanımaktaki ampirik tecrübeleri bü yük işler görebilir. Her şeyden evvel, az zamanda çok kıymetli iş çıkardıkları sabit olan memur ve âmirler yapılacak ıstıfanın başında bulunmak ve diğer ıstıfaları bunların dürüst kılavuzluklarile yaparak zaruret hasıl olan yerlerde ilmî ve tecrübî araştırmalara müracaat etmek öyle zannediyorum ki şimdilik en pratik ve isabetli bir yol olacaktır. Nitekim bir tramvay kumpanyasının kendi ampirik tecrübelerile en müstaid vatmanlar olarak kaydettiği kimseler psikoloji lâboratuarlarında bu husus için hazırlanmış olan testlerle yapılan tecrübelerde de ayni notu almışlardır. Esasen ilim de ampirik tecrübelere dayanır. Yalnız ilmî tecrübenin ölçüleri daha sarih ve kat'î olduktan başka sarih kanunlara kadar yükselmek gibi daha şümullü bir iktidarı haizdir. Hâdiselerin tetkikinde bu dereceye yükselmek bir ideal olmakla beraber bir işe baUamak için bir zaruret değildir. îş, başlanmakla açılır ve devam edilmekle başarılır. Mükemmeliyeti beklemekle hiçbir iş yapıl maz. İrade, düşüncede değil, kararda ve işe başlamaktadır. En mükemmel düşünceler bile başlıbaşlarına bir iş değildir. Bunlann kıymetlerini tayin edecek olan gene iştir. Düşünce işle beraber yürü medikçe yerinde sayar veya kıymetini göstermekten mahrum bir takım tasavvurlar halinde kalır. Zaman ve cehd israf ettirdiği tecrübelerle sabit olan bir makinenin karşısında bunun en mükemmel bir ıslahı tasavvurlarile oyalanıp durmaktan ise işe girişmek ve mümkün olanı yapmak çok daha tabiî ve ayni zamanda hayırlıdır. «Yapacağız, yapılacak, yapmalı» gibi işi hep ileriye atan, daha doğrusu baştan savan sözlerin artık hiçbir hükmü kalmamıştır. Gelecek, hal olmadıkça hiç birşey değildir. Hatta karar vermek bile birşey değildir. İşe balşamak lâzımdır. İş işi açtığı gibi fikri, düşünceyi ve çareleri de açar. îşe başlanmadıkça yapılacak işi düşünmekten birşey çıkmaz. Söylenecek şeyi söylemeden evvel bilmek istemek neyse yapılacak işi yapmaya başlamadan biltıek ıstemek de odur. Düşüncemiz başta yürüyecek gibi yapılmamıştır; yapacağı şey leri sadece düşünmekle kalan bir adam hiç birşey vapamaz. Bir dağa çıkmak istiyen bir adam geçilebilecek yollan dağa bakmakla hirbir zaman bilemez. Yoliarı bulmak için dağa tırmanmağa baslamak Iâzımdır. Hayatımız işi düşünce ile, düşünceyi de iş ile imtihan etmekle başlar ve öyle devam eder. IHEM T NALINA MIH1IMA Ray Babası lsmet Inönü ürkiye Cumhur Reisliğine îsmet İnönünün intihabı münasebetile yeni Devlet Şefimiz hakkında Avrupa matbuatında bir çok güzel yazıar çıktı. Bunların arasında bir tanesi, smet İnönünün Başveküliği esnasında üyük bir muvaffakiyetle tatbik ettiği deıiryolları siyasetinden kinaye olarak "umhur Reisimize «Ray Babası» denildi ğini kaydediyordu. Cumhuriyetin on beınci yıldönümünden birkaç gün evvel rzincana varmış olan demiryolunun, kinciteşrinin 20 sinden itibaren münakaâta açıldığını dünkü gazetelerde okuduum zaman, o ecnebi gazetesinin Cumhur Reısımiz hakkındakı «Ray Babası» söünü hatırladım. îsmet İnönü, hakikaten Ray Babasıdır. ]!ünkü, onun imanla, ısrarla, azimle, taib ettiği demiryolu siyasetidir ki bize 5 yıl içinde 3000 kilometre yeni demirolu kazandırmış ve şirketler elindeki eski atların hemen hemen kâmilen devlet taafmdan satm alınmasını temin etmiştir. 1937 nisanında, Karabük demir ve çek fabrikalarının İsmet înönü tarafından riyaset edilen temelatma töreninde bulunmuştutn. Bu muazzam eserin temeli atıllıktan sonra, Kayseriye gittik. îsmet înöü Kayseri fabrikasını gezdi, oradan Conya Ereğlisine gittik. îsmet İnönü buradaki, ince pamuklu fabrikasını açtı. Bütün bu seyahat, Ankaradan Karabüke, Karabükten Kayseriye, Kayseriden Conya Ereğlisine ve oradan Ankaraya kadar, hep İsmet înönünün eseri olan demiryolları üstünde, geçti. Üç gün üç gece, hep, onun Türk toprakları üstüne seriği çelik raylar üstünde dolaştık. Vaktie kuş uçmaz, kervan geçmez dağlarda ve ıvalarda şimdi lokomotif uçuyor, tren geiyordu. Ankarayı Karadenize ve Akdeıize bağlarken Karadenizle Akdenizi Je ki defa birbirine bağlamış olan bu çelik yollarda üç gün üç gece dolaştıktan sonra Ankaraya döndüğüm zaman, er:rin kâd ve harita üstündeki büyüklüğünün aazi üzerindeki hakikî azametini ifadeden ciz olduğunu anlamış bulunuyordum. O zman «Yeni İnönü» ler diye yazdığ'm ir yazıda, «devlet adamı vardır ki büük işler başarır ve kendisi de bu eserleri drak eder, halk ve memleket de onUrı kdirler ve teşekkürlerle karşılar. Böylee, o devlet adamı, eserlerinin abideler alinde yükseldiğini ve halk tarafından ükranla karşılandığını görmek gibi çifte bir zevk ve saadete. iki katlı bir mükâfata mazhar olur. îşte, îsmet İnönü böyle talihli bir devlet adamıdır» demiştim. Yeni Cumhur Reisimiz hakkında, bir ecnebi gazetesinin kullandığı «Ray Baba sı» sözü çok yerindedir. Devlet Şefimiz. hakikaten Türk demiryollannm babası ı olmuştur. Cumhurriyaseti namzedi Prag 26 (a.a.) Slovak reisi Tiasso, dün, reisicumhurluğa namzedliği konan Hacha'yı ziyaret etmiştir. Millî Slovak partisi parlamento grupu, dünkü toplantısmda, reisicumhur seçiminde müttefikan Hacha lehine rey vermeyi kararlaştırmıştır. Reisicumhur seçimi, kuvvetli bir ihti male göre, çarşamba günü yapılacaktır. Seçim tarihini kat'î olarak bugün öğleden sonra toplanacak olan nazırlar meclisi kararlaştıracaktır. Almanlar müstenkif kalacaklar Prag 26 (a.a.) Kundt tarafından idare edilmekte olan Çekoslovak parla mentosundaki Alman nazi grupu reisı cumhur intihabında müstenkif kalmağa karar vermiştir. Bu kararın Alman gru punun müstakbel reisicumhura karşı cephe almak istediği şeklinde telâkki edilmemesi lâzımdır. Almanlar, mumaüeyhin kıymetini takdir ermekle beraber yalnız Çekleri ve Slovaklan alâkadar eden böyle bir meseleye müdahale etmek isteme mektedırler. Çek hududlarımn garantisi Varşova 26 (a.a.) Çekoslovakyanın yeni hududlarımn garantisi hakkında tefsirlerde bulunan matbuat, Karpatlaraltı Rütenyası meselesi halledilmed.kçe bu meselenin halihazırda mevzuu bahso lamıyacağını kaydetmektedir. Rütenyada Alman Konsolosluğu Prag 26 (a.a.) Karpatlaraltı Rusyası hükumet mahfillerinden verilen bir habere göre Karpatlaraltı Rusyasmın hükumet merkezi olan Chust'te bir Alman Leh Çek hududu hâdiaeleri Varşova 26 (a.a.) 24 sonteşrinde General konsolosluğu ihdas edilecektir. Yahudi partisi dağıtıldt Polonya Çekoslovakya tahdidi hudud Bratislava 26 (a.a.) Slovak hükukomisyonundaki Polonya heyetine Çe meti Yahudi partisini dağıtmıştır. koslovakya arazisinde yapılan tecavüz ü Macaristanda kabine buhranı Von Ribbentrobun Paris seyahati Talebeler, Yahudi gaze Fransa, hasmane bir telerinin idarehanelerini nümayiş yapılmaması için tebdîrler alıyor taşladılar Budapeşte 26 (a.a.) Nazırlar meclisi saat 18 de toplanmıştır. Halk ve bıihassa talebeler tarafından yapılan te sanüd tezahüratı dün bütün gün devam etmiştir. Birçok talebeler Esti Kurier ismindeki liberal Yahudi gazetesinin işgal ettiği binanın önüne giderek camlan ve pencereleri kırmışlardır. Talebeler bundan sonra gene bir liberal Yahudi gazetesi olan Azest'in bulunduğu binanın önür.de nümayiş yapmıştır. Naib Horti istişarelerine devam et mektedir. Devlet reisinin İmredi'nin istifps^.ı kabul edip etmiyeceginin bu akşam anlasılacaoı tahmin edilmektedir. Başvekâlete Darany veya Kont Teleki'nin petirilmesi muhtemeldir. Paris 26 (a.a.) Hariciye Nezareti mahfilleri Fransız Alman beyanna mesini imza etmek üzere von Ribben trop'un ne zaman Parise geleceğini tayin edememektedirler. Zannedildiçipe göre, Fransa hükumeti, dahilî vaziyet dolavısile evvelce 20 sontesrin olarak tesbit ed'lmiş olan zvaret tarihinin bir kac gün daha tehirini Alman hükume tinden istemiştir. Bu zivarptin umumî grevin arifesi olan bu avın 29 uncu sah günü vapılmasına da ihtimal verilrn°ktedir. Fakat bu takdirde von Ribben trop. Pariste ö^leden evvel birkac saat kalabilecek ve öğleden sonra Berline avdet edecektir. Hariciye Nazın Bonnet. dün bu huta Almanva sefirile görüsmüstür. Her ne olursa olsun komünistlerin tehd'di dolavısile Almanva Hariciye Nazırı tarafından vaoılacak olan bu ziyaret esnasında hâdiseler cıkmasma ve hasmane nümayiş yaüilmasına mevdan vermemek icin Fran^a hükumeti istisnp* te^birler pt l İsoanvada dahilî harb Salamanka 26 (a.a.) Umumî karargâh tarafından neşredilen bir tebligde şöyle denilmektedir: «Muhtelif cephelerde kayde şayan birşey yoktur. Hava kuvvetlerinin faaliyetii 2324 sontesrin gecesi bombardıman edilen askerî hedefler sunlardır: Barselon imanının Malgat ve Pinera istasyonlan ve Mongat fabrikaları. Bu fabrikalarda vangın çıktığı görülmiistür. Dün Barselon imanının askerî hedeflerinin bombardı manı esnasında iki vapura bomba isabe» etmis, antrepolarda yangın çıkmıştır. Kartagena limanında üç vapura bomba isabet etmiştir. Cereyan eden bir hava muharebesi esnasında bir düşman tayyaresi dii«ürülmü«tür.» Macaristanda galeyan M. SEKİB TVNC Budapeşte 26 (a.a) Çek makamlarımn Rütenyada oturan Rütenya ve Macar milletinden birçok kişileri memleket haricine çıkarması üzerine Macar gazeteleri müttefiken hâdiseyi protesto ederek bu keyfî tedbirlerle kendi mu kadderatına hâkim olmak istiven memleketm aslî sekenesinin korkutulmak istenildiğini kaydetmektedirler. Bütün Macar efkârı umumiyesi, Cek hükumetinin komşularile normal mü nasebetler tesisine çalıştığma dair yapılan resmî beyanata tevafuk etmiyen bu g bi hareketîer üzerine bulunduğu tesebbüslerden dolavı Macar hükume tini tasvib etmektedir. StLüsi adasmda müth?<* indifa... Kücük adada, lâv selleri yüz kî*«r»m öRimüne sebeb oldiu Lucie isminde küçük bir ada vardır. Teşrinisaninin yirmisinden itibaren bu adanm üstü koyu renkli bulutlarla ör tülmüş, ada, tufanâsa bir yağmur teh didi altında bunalmağa başlamıştı. Adanm başlıca şehri olan Port Cas tries'nin hepsi cesur gemicilerden ve balıkçılardan mürekkeb 6000 nüfuslü halkı büyük bir endişeye düşmüştü. Zira, 370 kilometre murabbamdan ibaret bir saha işgal eden bu ufak adaya, bu derece devamlı yağmur düştüğü nadir bir hâdise idi. Fakat, halkın duyduğu endişe tahakkuk etmiş, yağmur gitgide şiddetini artırmış, nihayet, bir sabah, dağlarda heyelân alâmetleri belirmiştir. Ayni günün akşamı, bardaktan boşanırcasma yağan yağmur devam eder ken, uzaktan ıızağa gökgürültüleri i§i Amerika, Almanyanın gümrük tenzilâtından istifade edemiyeceğini resmen bildirdi Vaşington 26 (a.a.) İngiliz A merikan ticaret muahedesinin akdi dola yısile ecnebi memleketler lehine yapila cak olan gümrük tarifeleri tenzilâtından Almanyanın istifade edemiyeceğinin bildirilmesi için Ruzvelt tarafından Ma'iye Nazırı Morgenthau'a salâhiyet verilmiş tir. Almanya, Amerikan eşyasını kıymetten düsürmeğe matuf bazı tedbirler alma sı üzerine Amerika, Avusturya borcları nın tediyesi icin de ayrıca ısrar edecektir tilmiş, gürültüler gitgide artarak adaya yaklaşmış ve yer sarsılmağa başla mıştır. Duvarları çatlatan, evleri sarsar bu yer titremesi esnasında korkudan sokaklara fırlıyan ahali, birdenbire müt hiş bir infilâk işitmişlerdir. Bu infilâki, dağdan yükselip etrafı kızıla boğan a levler takib etmiştir. Ayni zamanda da korkunç bir lâv seli, önüne geleni sü pürerek akmağa başlamıştır. Yüz kadar insanm hayatına mal olan bu indıfaı ertesi sabah ikinci bir indif takib etmiş, bu da yüzlerce insanm ölü müne sebeb olnıuştur. ' Belçika, Franko'yu tanıyor Brüksel 26 (a.a.) Siyasî Belçika mahfilleri Spaak'ın gelecek salı günii parlamentoda hükumetin Burgos'a karşi ittihaz edecegi tarzı hareket hakkında yapacağı beyanatı sabırsızlıkla beklemektedirler. Zannedildiğine göre Hükumet Reisi Fr?^ko nezdine bir mümessil gönderme5e karar verdiğini bildirecektir. Müfrit sol cenah partilerinin bu karara itiraz edecpkleri tahmin edilmekte ise de hükumetin ekseriyeti kazanacağından şüphe edi'nnemektedir. ve Rumen polisleri arasında cereyan e den musademe neticesinde Rumenler üç Bulgar polisini tevkif etmişlerdir. Hâdise, Bulgaristanda büyük bir galeyan u Balkan Erkânıharbiye Reisleri Atinada Atina 26 (Hususî) Balkan An tantı erkânıharbiyeleri toplantısına iştirak edecek olan Türk Rumen ve Yugos lav askerî heyetleri bugün Atinaya rmtvasalat ettiler ve istasyonda askerî merasrmle karşılaştılar. Erkânıharb heyetleri konferansı pazartesi günü mesaisine başlıyacaktır. Veliahd Prens Pol, misafir asker* heyetler şerefine bir ziyafet verecektir. Ayrıca Başvekil General Metaksasl'a Yunan erkânıharbiye reisi General Pa pagos tarafından da ziyafetler verilecektir. Fazd Ahmed AYKAÇ ( Kısa haberler Martinik adasmın ) dar cenubunda, İng kırk kilometre kaltereye aid Sainte Hududu eeçenler yakalandt Budapeşte 26 (a.a.) Beregszasz'dan bildiriliyor: Salı akşamı Rüten hududu civarında kâin Salank nahivesinde hududu geç meğe tesebbüs eden Cekoslovakvalı 4 jandarma ile 6 hudud muhafızı ve 12 asker tevkif edilmiştir. Pirov, Brüksele gidiyor Brüksel 26 (a.a.) Öğrenildiğine göre, Cenubî Afrika Birliği Millî Müda faa Nazırı Pirov, 1 kânunuevvelde Brük sele gelecektir. Pirov, Belçika konfe ransile cenubî Afrika Birliği arasmda bir tayyare servisi tesisini müzakere edecektır. Çin Japon harbi Şanghay 26 (a.a.) Japonlar ce nub Çinindeki yeni taarruzları esnasında doğu nehrile Hongkong arasmdaki araziyi düşman bakiyesinden temizlemilşer ve Hongkong'un işmal hududuna varmışlardır. İngiliz mıntakası Çinli mültecilerle doluduc. * Stokholm, 26 Lsveç Bahriye Nezareti bu son günler zarfmda, sene içinde Vosper tipinde dört torpido inşa ve teslim edilmesi için iki ingiliz fabrikasile mukavele imza etmiştir. * LONDRA, 26 Polonya hava müdafaa teşkilâtı müfettLşi General Zajone buraya gelmiştir. Mumaileyh bazı İngiliz hava merkezlerini ziyaret edecektir. * VARŞOVA, 26 Polonya Litvanya müzakereleri 28 sonteşrinde Kovno'da başlıyacaktır. Polonya heyetine Hariciye Miisteşarı Wszelaki, Litvanya heyetine de Norkaitis riyaset edecektir. * LONDRA, 26 Silâh imalâtında çalışan Wickers fabrikasmın iki bin makinisti mensub olduklan sendikanın arzusu hilâfına çrev ilân etmişlerdir. * BELGRAD, 26 Başvekil ve Hariciye Nazırı Stoyadinoviç, dün İtalya ve Macaristan sefirlerini kabul etmiştir. * VATİKAN. 26 Papa. geceyi rahat geçirmiştis. Süohi yaziyetl lyüeşmektediı, Elç/si, Bu'.^r Rjnıen
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle