Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 İkinciteşrin 1938 CUMHURİYET TERBlYE BAHİSLERİ: Atatürk ve kültürümüz 1 Yazan: KÂZ1M NAM1 DURU Atatürk, 1925 eylulünde Karadeniz kıyılarmda şehirlerimizi dolaşırken Sarasuna da uğramış, tnuallimler tarafından şerefine verilen çay ziyafetinde bir nuruk söylemişti. Bu nutku sırası gelince mevzuubahs edeceksem de, bu yazılarıma, ondan birkaç cümle alarak, başlamak istiyonım. Ziyafet esnasında kadm erkek muallimlerden birk§çı söz söylemislerdi. Atatürk onlam cevab verirken şöyle diyor: «... M u h t e r e m ve hassas arkadaşlarımız, u z a k maziyi çok işaretlerle tavzîh ettiler. Yakın mazinin acılarını d a h a k i k a t e n kalbleri dilhun edecek t a r z d a b e y a n buyurduIar. Bu vesile ile şahsıma aid çok teveccühatta b u l u n m a k nezaketini ibraz buyurdular. Bu teveccühatın samimî kalblerden sünuhu itibarile şüphesiz çok m e m n u n u m , raütehassisim ve müteşekkirim. Yalnız, sizden olan bir şahsa sizden fazla ehemmiyet atfetmek, herşeyi bir ferdi milletin şahsiyetinde temerküz ettirmek, maziye, hale, istikbale b ü t ü n b u e d v a r a aid b i r heyeti içtimaiye mesailinin tavzih ve tebarüzünü yüksek bir heyeti içtimaiyenin münferid bir şahsiyetinden beklemek elbette ki lâyık değildir. Elbette ki lâzım değildir. «Muhterem kardeçler! Memlek e t ve milletin h a y a t ve atisine olan m u h a b b e t ve h ü r m e t t e n dolayı h u z u r u n u z d a bir noktai hakikati iz a h a mecburum» «Vatandaşlar, vatanınızda herhangi bir şahsı, istediğinizi sevebilirsiniz. Kardeşiniz gibi, arkadaşınız gibi, babanız gibi, evlâdınız gibi, sevgiliniz gibi sevebilirsiniz. F a k a t bu sevgi sizi tnevcudiyeti milliyenizi bütün muhabbetlerinize r a ğ m e n h e r h a n g i bir şahsa, h e r h a n g i b*ir sevdiğinize vermeğe saik o l m a m a h d ı r . Bunun aksine h a r e k e t k a d a r h a t a olamaz. Ben, mensub olduğum büyük milletimin böyle bir hatayı irtikâb etmiyeceğine dair kemali itimad sahibi olmakla müsterih ve müftehirim.» Biz Atatürkü canımız kadar, canımızdan fazla seviyoruz. Onun ölümü bizi yüreçimizin erişilmez yerinden yaktı. Ona ağlıyoruz, onun için içimizi yara yara h'ckınyoruz. Bundan tabiî ne olabilir? Bizi, sevdiklerimizin en scvgilisi için ağladığımızdan dolayı kim kınıyabilir? Onu canımızdan da fazla sevmekle, uğrunda aa gözyaşları dökmekle, kendimizi harab etmeğe hakkımız olmadığını da gene O bize söylüyor. Eşsiz acımızı, onun çizdiğ: yolda millet için çalısmak üzere en büyüV, en verimli bir enerji kaynağı yapmalıyız. Onun bize biraktığı miras, yalnız bu kudretli devlet, bu hayat fışkıran millet değüdir; onun bize biraktığı miras, bu ferefli Türk mületini ebediyete kadar kudretle, şehametle, medeniyetle götürmeğe yanyacak olan «Kemalizm» dir. Kemalizm, sosyal ve siyasal bir felsefedir. Bu felsefenin esaslarını Cumhuriyet Haîk Partisinin, Anayasamıza da geçen a'tı ck sembollü altı prensipinden başka Büyük Millet Meclisinde, kongrelerde, toplanblarda, gezintilerde, ziyafetlerde söylediği sözlerde bulabiliriz. Atatürk, yalnız büyük bir kumandan, eşsiz bir kurtarıcı, kurucu, yapıcı, siyasetç!, inkılâbcı değildir; Atatürk, ayni zamanda modern hakikatlere dayanan esas fikirlerile derin bir filozoftur da. Onun bu felsefesi, spekülâsyon değildir; görülmüş, yaşanmiş kakikatlere dayanılarak ifade ve tatbik edilmiş realiteler felsefesidir. Ben, bütün aczimle beraber, ona olan içten bağlılığırmn ve sonsuz sevgimin sevkine tutularak, kültür bahsinde ileriye sürdüğü temel mevzulan burada ele almak, açmak istiyorum. Bunun için de sözlerin kronolojiğini takib edeceğim. Birbirini velyeden sözler içinde bazı fikirlerin tekrar edilmiş olduğunu gÖreceğiz. Bu tekrarlar, o sözlerin üzerinde hususî bir ısrar ifade eder; çünkü onlann hükümleri, bugün olduğu kadar yarın için de, eksilmeyip artan bir ehemmiyet ve kıymeti haizdir. Atatürk, Sakarya harbine tekaddüm eden günlerde, 15 temrnuz 1921 de Ankarada toplanan Maarif kongresinde bir nutuk söylemişti. Bu nutuk, Cumhuriyet Maarif siyasetim'n ilk hatlarını çiziyordu; bu nutuk, Atatürkün eşsiz bir kültür adamı, bir terbiyeci olduğunu da gösteriyordu. Nutkunun hemen başlangıcında şu cümleyi görüyoruz: «Asırların m a h m u l olduğu derin bir ihmali idarinin vücude getirdiği yaraları tedavi için masruf olacak himmetlerin e n büyüğünü hiç şüphesiz irfan yolunda ibzal etmemiz lâzımdır.» Bu sözler, Istiklâl savaşınm birçok ümidleri sarstığı bir sırada söylendi; bununla beraber, bu sözler, hiç sarsılmıyan bir imanın eseri idi, ve dinliyenlere sarsılmıyan bir iman telkin ediyordu. Bu sözler, mutlaka kurtulacak bir vatanın yaralarını tedavi için nasıl büyük bir himmetle çalışmak Iâznn geldiğini anlatıyordu. O kongreyi, bu nutku hatırlarım. Zaten, o sıraiarda, nasılsa anî bir yeise kapılacak olsam, doğru Meclise koşar, Atatürkün gözlerine bakar, üroidimi, imanımı tazelerdim. Gerçekten bu millet asırlardanberi süren «derin bir ihmali idarî» altında ezilmişti; Meşrutiyet onun yaralanna merhem olamadı, belki artaıasına sebeb oldu. Bunu çok iyi gören ve bilen Atatürk, o yaralann ancak «irfan yolunda ibzal» edilecek en büyük himmetlerle iyi edilebileceğini söylüyordu. Konya Şehir Meclisinin toplantısı Ikinci celsede encümen intihabı yapıldı Konya, (Hususî) Şehir Mecl' i ikinci içtimaında ruznamedeki maddelerin müzakeresine geçmiştir. Evvelâ ihtısas encümenleri intihabı yapılmış ve bu intihab sonunda bütçe ve hesab encümenine: avukat Fahri Ağaoğlu, Nail Erer. Nuri Küçükkeleş, Hazım Bakırcı, NaHz Tahralı, Zühtü Çeran, AhmedÜlker, Feyzi Çelik, idare ve mülkiye encümenine: avukat Rüştü Altunel, Ali Haydar Eralp, Fuad Anadolu, Mustafa Işık, Ali Rıza Cansu, Mustafa Cimcime. Bayındırlık encümenine: Nuriye Bardakçı, Ali Çekirdekçi, Mustafa Dayacık, Mehmed Rüştü Keleş, Ali Haydar oğlu, Nasib Ertüzün, Süleyman Taşpınar. Sıhhat encümenine: Nuriye Bardakçı, Taliha Üçok, Mehmed Haydaroglu, Memduh Çivil, Kadir Yıldınm, Hüseyin Borucu, Nafiz Tahralı seçilmi|lerdir. Intihabdan sonra, 1938 masraf bütçesinin muhtelif fasıllannda ilâve ve tenzil suretile icrası teklif olunan 6500 liralık münakalenin yapılması ittifakla tasvib edilmiştir. 1937 kat'î hesab cetvelile senelik mesai raporunun meclisin şubat toplantjsında tetkik edilmek üzere mesai raporunun teksir edilerek azaya ve encümenlere tevziine karar verilmişür. Ruznamenin bir maddesini teşkfl eden çay sularile sulanan bağ, bahçe, sebze ve ekin tarlalarmın tahriri işi, miizakere sonunda lüzumsuz görülmüş, bu cihetin hususî muhasebedeki tahrir komisyonu defterleri almarak temini münasib görülmüştür. Daimî encumen azalıklan içîn yapılan gizli seçim sonunda 22 mevcuda karşı 16 reyle Feyzi Çelik, 14 reyle Mehmed Haydaroglu, 12 reyle Ali Çekirdekçi azalığa intihab olunmuşlardır. c FlLlSTlN MEKTUBLARI: Atamızın ölümüne ağlayan Filistin yalnız sizin değil, fakat ayni zamanda bizim de babamızdı Kndüs, 16 ikinciteşrin kadar mücadele ettiniz, biz de öyle yapaAtatürkün ölüm haberi, hiç şüphesiz, bütün dünyayı müteessir etmiştir. Fakat, dünyada hiçbir memleket yoktur ki bu ölümden dolayı Filistin kadar müteessir olmuş bulunsun. Uç gündenberi bütün Filistin Arablığı, radyolann baş\nda toplanarak Ankaranın neşriyatını dınli yor. Bu dinliyenlerin arasmda gözyaşı dökenler pek çoktur. Fakat, bütün Filistin Arablığı, yahud bu memleket halkının şimdi büyük bir nasyonalizm duygu sile ateşlenmiş olan pek büyük bir kısmı, ağlamıyorsa bile muhakkak pek mütees sir ve mahzundur. Bunlardan bir tanesi, ileri gelen bir nasyonalist bana dedi ki: « Atatürk, bize daha bugünden elle tutulur derecede iyi neticeler vermiş olan mücadele fikrinin de babasıdır. Sizin Atanız olduğu kadar O, bizim de Ata mız oldu. Ingilterenin taksim siyasetine karşı mücadele fikrini biz Ondan aldık; cesaret, azim ve sebat duygularımızı Onun ve Türklerin bize verdikleri misalden topladık.» cağiz. Sizin devlet, askerî cephe yapmı§ ve buna dayanan açık bir devletti; bizirn karşımızda Îngiltere bulunduğu için bi zim devletimiz de şimdilik gizli bir devlet olacak, fakat Filistinde İngiliz hükumetinden daha fazla kuvveti haiz bulunacaktır. Atatürk ayaklandığı zaman herkes Ona deli demişti. Bizim Baş Müfti mukavemet kararını verdiği zaman da herkes ona deli dedi. Fakat, görüyorsunuz ki o kadar deli değilmişiz. Gittikçe kuvvetleniyoruz. Türkiye gibi, biz de muzaffer olacağız!» *** Evet, bütün bu Filistin mücadelesi misalini Türkiyeden almıştır; burada Atatürk bundan dolayı çok sevilirdi. Baş Müfti, Elhac Emin Elhüseynî, henüz burada bulunduğu sıraiarda ve bilhasöa ilk ingiliz anket komisyonunun burada tetkikler yaptığı zamanlarda etrafındakilere daima Türkiyeden ve Atatürkten bahsederdi. lcabında, «Onun gibi» silâha sarılmaktan başka çare kalmıyacağı fikrini, silâha sarılmazdan çok evvel, Baş Müfti kendi muhitine hararetle tel kin etti. Bunun için taksim projesi ilân edildiği zaman, Filistin hareketi, evvelden hazırlanmış br hareket olarak, birdenbire meydana çıkıverdi. Hakikaten, vaktile bizde olduğu gibi, burada da ilk hareket müteferrik çetecilik şeklinde başladı ve yavaş yavaş teşkilât tekemmül etti. Dört beş aydanberi artık çeteler ortadan kalkmış, yerine seyyar bir askerî teşkilât kaim olmuş bulunuyor. Bugün bu askerî teşkilât memlekete hâkimdir. Birçok yerlerde İngiliz askeri ve İngiliz otoritesi kâmilen meydandan kalkmıştır. Meselâ, Lut denizinin şimal ucunda ve Kudüse iyi bir şose ile bağlı, Kudüsün yanıbaşında denecek kadar yakın bir mesafede Eriha şehri kaç aydanberi asilerin elinde idi. Ingilizler, son günlerde büyük bir askerî haTeket yaparak asileri buradan çıkardılar. Fakat, hiç şüphe yok ki onlar oraya tekrar gelecekler. Halen Ingilizler yalnız Ku düsle Tel Ebib'e hâkimdirler. Diğer taraflarda bugün hâkim olurlarsa yarın geri çekiliyorlar ve Arab askerî teşkilâtı, bugün çıktıklan bir yere birkaç gün sonra tekrar giriyorlar. Siyasî otorite bakımından da ayni hal vardır; meselâ, Ingilizler geçende kadı teşkilâtım lâğvettiler. Çünkü kadıların mücahidlerle birlikte hareket ettiklerini görüyorlardı. Fakat, onlar bu teşkilâtı kaldırınca mücahidler de yeni bir «ka nun» neşrettiler. Filistinin her tarafında gizli hâkimler teşkil eden bu kanuna göre, her kim, isyan hükumetinin her tarafa tayin etmiş olduğu gizli kadılardan başka bir yere, yani İngiliz mahkemelerine müracaatla bir hak dava edecek olursa mücahidler tarafından idam edilecektir. Bu ilândanberi Filistin Arabların dan hiç kimse resmî mahkemelere müracaat edip herhangi bir dava açamıyor. Her iş Filistinin gizli hükumetinin tayin ettiği gizli kadıların elile hallediliyor. Safd dağları artık çetelerin makarn değildir. Muntazam askerî teşkilâta sahib, fakat gizli ve seyyar bir nasyonalist or dusunun cevelângâhıdır. Arük, ingiliz dostlarından mürekkeb olan İngiliz mu hibbi Naşaşibi fırkasının taraftarları kalmamıştır. Çünkü bu fırkaya taraftar olanlar perişanlığın son haddine gelmiş bulu nuyorlar. Bizzat bu ailenin bir çok efradı katledilmiş, malikâneleri ve bahçeleri tamamen harabeye dönmüştür. Demek oluyor ki, Türkiyenin ve AtaHirkün verdiği nümune üzerine kopya edilen Filistin hareketi artık muvaffak olmuştur. Bu muvaffakiyetin ilk maddî neticesi, taksim fikrinin resmî surette ortadan kaldınlrnasıdır. Bir haftadanberi ilân edilmiş olan bu karar bir emrivaki olmakla beraber Filistin nasyonalistleri bununla da memnun olmuyorlar. «Biz înRilizlerin bu oyunlarma avlanmıvacağız. Yahudiîere karşı tam karar ve Arab hakimiveti için tam teminat isteriz.» diyorlar. Tıpkı Atatürkün Türkiye icin söylemiş olduğu gibi «Millî hududlar içinde millî istiklâl» istiyorlar. Filistin Atatürkün ölümü karjismda ağlıyor. Mubalâğa ettiğime zahib olmaymız. Evet, ağlıyor ve gözyaşı döküyor. Çünkü bu memleketin yaptığı, iki senedenberi verdiği kurbanlarla varmak is tediği gaye, Türkiye misalile o kadar alâkadardır ve herkes bunu o kadar iyi biliyor ki Onun ölümü, burada kendi PENCERESİNDEN O, Ankarada nkarayı tarih, belki yirari asır, yetim bir şehir olarak tanıdu Onun etrafına yüksek duvar çevirenler, kalesi kapısına kitabe nakşedenler ve içinde mabedler kuranlar ol madı değil. Fakat Ankara tarihin he men her devrinde bir öksüz siması taşıdı: Çıplak ve hatta su bulamıyan bir öksüz!. Böyle bir şehrin özünde neş'e, yüzünde tebessüm olamazdı. Nitekim Ankara da uzun ömür yıllarını hep bahtına küskün ve daima ölgün yaşadı. Onun melâle alışkın, her ihmale mütehammil ve mütevekkil yüzünde ilk gü lümseyiş 27 birincikânun 1919 da belirmişti. Çünkü Atatürk o gün saadetler ;etiren, güzellikler ve inkişaflar vade den bir güneş gibi onun sinesine doğ muştu. Ankara o sayılı günden sonra tarihine ve bütün hatıralarına hayret çevirdi, gözlerini Atatürkün iradesine bağladı ve neş'eli bir ümid içinde bekledi. Hergiin yeni bir bahtiyar hatıra ile süsleniyordu, sürur ve gurur hâleleri içinde nuranî bir sima alıyordu. Türklüğün hürTİyete ve necata kavuşacağını müjdeliyen ilk Büyük Millet Meclisi onun koynunda açıldı, birinci ve ikinci Inönü zaferlerini kazanan miralay Ismet Bey onun ağuşunda alkışlanarak general oldu, Sakarya harbinin en büyük heyecanını bu şehir yaşadı. Mustafa Kemal Paşayı Türk ordularına Başbuğ yapan, ona Müşürlük rütbesi ve Gazilik unvanı veren millet kararlarım ilkin Ankara duydu, Dumlupınar zaferi ve Izmirin istirdadı müjdeleri bütün Türk yurduna ve bütün cihana Ankaradan yayıldı. Saltanaün ilgası karannı her yçrden evvel Ankara duy du, Cumhuriyetin ilânını ve Gazi Mus tafa Kemalin Cumhur Reisi seçilmesinî gene her yerden önce Ankara gördü. Bütün bu bahtiyar hatıraların ebedî bir şerefle tekemmül etmesi de mukadderdi ve bu hâdise 13 teşrinievvel 1923 te vukua geldi, Ankara şehri (Türkiye Cumhuriyeti) nin merkezi oldu. O günden sonra Ankaranın inanılmaz bir hızla, fakat pek ince bir plânla güzelleşmesi devri başlar. Tarihin yirmi asırdanberi tanıdığı kara ve kuru Ankara. artık bir medeniyet goncası gibi renk içinde, ziya içinde serpilip açıhyordu, büyüyüp güzelleşiyordu. Eski coğrafya telâkkilerin* göre Asyalı olan Ankara, Atatürkün yapıcı, güzelleştirici, kuvvetlendirici dehasmdan bol bol aldığı feyizle Avrupanın göbeğinde kurulan şehirleri imrendirecek bir inkişaf içindeydi. Yollan mükemmeldi, binaları muhteşemdi, parklan zarifti, abideleri birer şaheserdi ve o, asfalt caddelerin gümüş kollan arasında yükselen nefis bir mamure oluvermişti. ı Yabancılar, yüz yıl içinde yapılmasına imkân olmıyan, fakat on beş yılda kurulan bu yepyeni Türk şehrini hayretle ziyaret ve hayraniyetle seyrediyordu. Bütün Türkiye, Cumhuriyetin beşiği ve kalbi olan Ankara ile iftihar etmekten geri kalmıyordu. Ankara, medeniyet dünyasınm en enteresan mevzuu idi. Kürenin her yerinde onun güzelUkleri konuşuluyordu. O güzel şehrin tarihine bugün yapılan cenaze merasimile yepyeni bir sahife katılmış oluyor ve Türkiye Cumhuriyetinin merkezi Ankara, bugünden sonra tarihî bir sıfat daha kazanıyor. Atatürkün türbesi şeklinde ifade edilmesi icab eden bu srfat Ankarayı evvelkinden çok fazlâ kıymetlendirecektir. Ankaraya bu şeref ve Ataturke de kendi eseri olan Cumhuriyetin merkezi gibi bir türbe yakışırdı. KÂZ1M NAM1 DURU Hareket müfettişliği imtihanları Devlet Demiryollan idaresi tarafından hareket müfettişi yetiştirılmek üzere mühendis, yüksek ticaret, mülkiye ve hukuk mektebi mezunları arasmda bir müsabaka imtihanı açılmıştır. Bu ayın virmi sekizinde yapılacak olan imtihanda muvaffak oln gencler, müfettiş namzedi olarak şimdilik yüz otuz lira maaşla alınacak ve bilâhare kabiliyet gösterenlerin maaşlan yükseltilerek mü fettişliğe geçirileceklerdir. tç Ticaret Umum müdürünün Izmirdeki tetkikleri İzmir (Hususî) İktısad Vekâleti İç Ticaret Umum müdürü Mümtaz Rekin, îzmirde pazarîıksız satış tatbikatı üzerinde yaptığı tetkikler neticesinde, bazı satıcılann ihtikâra saparak etiketlere yüksek fiatlar koj'duklan nazarı dikkate ahnmıs ve fiatları kontrol için bir komisyon vücude getirilmesi kararlaştırılmıstır. Bu korrrsyon, Ticaret Odasile Belediye memurlarından mürekkeb olacak. toptan satışlara nazacan satıcılann ka zanclarını tayin etmek suretile kona cak fiatlsrm nisbeti üzerinde çahşa caktır. Sen öîmedin ! Hakka tapan hukukçular en yüksek hakların en yılmaz kahramantm son kanağına bırakiT ve artık dünyamn en mvkaddes noktası olan bu konağın cmÜTide sonsuz tazimlerle eğilirken gözleri, içleri kan dolarak, sesleri yas hıçkmklarile boğnlarak ağlıyorlar. Atatürk! Sen cihamn bütün hakikî millet damarlanna milliyet dersi verdin, tutulacak yollan gösterdin. Her ne zaman bir millet ve memleket haksızhğa uğrar, mazlumluk duyarsa en büyük mülî kahramanımızı, Türklerin Atasını ansın, hakkmı korumak, yurdunu kurtarmak için kenâisine taze kuvvet, taze can ve heyecan bulacaktır. En büyük ve faziletlı insan! Sen dünyamn bütün insaniyet muhiblerine de nümune oldun. Onlardan da her ne vakit insanhk mefhumuna bağlı bir ümidi kaybeden olursa bu ebedî karargâhını ziyaret etsin, yahud hayattnı ve vedzelerini dikkatle mütalea etsin, Senden ilham alsın, insanlann tekâmülü hakkında yeni ümid ve fikir kazanır. Bu da bir gün olacak, senin yattığtn yer en hür ve faziletli gönüllerin tavaf yeri ve ilham kaynağı olacdktır. Milletler ölmez, adalet vicdanlarda yaşar, insanlik alçaltılmaz. Ümid kesmeğe hiç yer yoktur. Değil mi ki, dünya, Mustafa Kemal gibi tam insan da yeüştirebilmiştir, her zaman ümidli ve imanlı kalabüiriz. Ey necib ve fedakâr Atam! Ey Türklerin tarihî Vlu KahTamanı! Müsterih uyu! Kalblerimtze ve bütün insanlann kalblerine ebediyyen hâkim kalacaksın. Senin bu hâkimliğinden jaydalanacak gene blz insanlanz. Ey hukufctcn da Atası Atatürk! Fuad Hulusî DEM1RELLÎ Bu sözler çok doğrudur. Bütün Filis tin hareketi, iki senedenberi hep, Türkiyede Atatürkün elile idare edilmiş olan istiklâl mücadelesinin ruh itibarile aynen kopyası halinde cereyan ediyor. Bunu her harekette görmek kabildir. Bunun için bu mektubumla size bu noktalan biraz olsun izah edeceğim. *** Bundan sckiz ay evvel, henüz Filistin hareketi, dağınık, aralarında tam bir hareket insicamı bulunmıyan çeteler elile rasgele idare edildiği sıraiarda, nasyonalistlerin ileri gelenlerinden ve Kudü sün en münevver Arablanndan bir zatla konuşurken îngiiterenin malik olduğu büyük tedib kuvvet ve vasıtaları karşısmbu mücadelenin neticesiz kalmasından Ilgm (Hususî) Ilgımn Bulcuk köşüphe edip etmediklerini sormuştum. Muyünde Orman koruma erlerine teslim olmıyan ve silâh çeken orman kaçakçılarile hatabım, bana takriben şu cevabı vermişti: koruma erleri arasmda bir musademe ol« Ayni suali siz, on sekiz sene «wel muş, bu musademe sonunda bir kaçakçı Mustafa Kemal Paşaya da sorabilirdi yaralanarak ölmüştür. niz. Nitekim soranlar da çok olmuştu. Hâdise şöyle cereyan etmîştir: Halbuki netice, onun pek doğru bir yolIlgınuı Bulcuk köyü ormanlannda dan gitmiş olduğunu gösterdi .Biz de üdevriye gezmekte olan orman koruma ermid ediyoruz ki ayni neticeyi elde edeleri burada orman kaçakçılarma tesadüf ceğiz. Filistin Yahudi istilâsından ve ederek bunları ellerindeki ağaclarla bir hatta İngiliz mandasından kurtulup müslikte yakalamak üzere geçid yeri olan takil olacak. Arablık âlemine modern 1 ercüman köprüsüne geçmişlerdir. Biraz milliyetçlik nümunesini biz Filistinliler sonra kestikleri ağaclarla birlikte köprüye vereceğiz!» gelen kaçakçılar koruma erlerinin ağaclaMuhatabım bu sözlerî söyledikten sonrı teslim etmeleri hususundaki teklifini ra bana Türk hareketile Filistin hareketi kabul etmemişler ve erlerin bunlan zorla arasında uzunuzadıya bir mukayese yapmusadere etmek teşebbüsüne silâhla mu miştı. Bugün bu mukayeseyi hulâsaten kabele etmişlerdir. Bu vaziyet karşısmda nakledeceğim: koruma memurları da silâh kullanmak « Sevres muahedesinin gayesi Türmecburiyetinde kalmışlardır. Çarpışma kiyeyi parçalamak ve onun her praçasını büyümüş,bu sırada kaçakçılardan Veli Avrupalılar arasmda taksim edip bu parkasığmdan yaralanarak ölmüştür. Diğer çaları birer müstemleke lokması yapmakkaçakçılar yakalanmıştır. tı. Balfour'un Filistinde Yahudiîere yurd verme projesinin ve bu projenin buTahkikat devam etmektedir. Dilsiz bir dilenci zehirlenerek öldü günkü tatbikatının da gayesi bazı hususî farklarla ayni şeydir: îngiltere bir taşla Dilsiz olup adı bilinemiyen dilencilerüç kuş vurmak istiyor. Kuşların biri, înden sermaye Münevverin babası, geçen giiterenin dünya siyaseri üzerinde mühim akşam yatmak üzere istasyonda geçid tesirleri bulunan İngiliz Yahudi! erini bekçisin* aid kulübeye girmiş ve bulduğu memnun, ikincisi Süveyş kanahna yakın kömürleri mangala koyarak uyumuçtur. bir sahada hem zamanı gelince Siiveyşi Dilsiz dilenci kömürün neşrettiği gazle müdafaa etmek üzere bir istinad noktası zehirlenerek ölmüştür. vücude getirmek, hem de bütün Aarabistana hulul için daima kendisine açık duBalyada ziraî işler racak bir kapıda varlıkları kendisine bağBalya (Hususî) Kaymakam Bedri lı olan Yahudiîerden m:ireV^»b bir bekçi llhanın başkanlığında toplanan Bele kuvveti teşkil eylemektir. Üçüncü kusa diye heyeti ve Partiler, kazanm ziraî işgeÜnce, o da Arab nasyonalizminin ılerleri üzerinde görüşmelerde bulunmuş leme?ine mâni olmak, yani tedricî surette lar ve kararlar vermişlerdir. Filistini Yahudile«tirİD Arb 3'emi ara Toprak mahsulleri veriminin arttırılsma bir de Yahudi kuvveti karı=jtırmakması için devlet tohum ıslah istasyon tır. larmdan mıntakaya uygun ve verimli tohumluklar getirilmesine ve bilhassa Türkiye hakkında da Loid Corc'un yulaf ekiminin çoğaltılması için koylü hesabları hemen hemen ayni mahiyette ile temaslara geçilerek istihsalâtın ar şeylerdi. Ancak, Îngiltere Türkiyenin tırılması hususu karar altma alınmıştır. başına küçük Yunanistanı musallat etmişKaza mıntakasmm ağaclandırılması ti; Filistinin başına da bilâhare Yahudi için de kaza fidanlğında yetiştirilmelcte leri musallat etmek üzere evvelâ işe bizolan meyvalı ve meyvasız fidanların köylüye parasız verilmesı temin edil zat girişti. «Türkiyede, memleketin işlerini ln miştir. Balyanın meşhur olan Bozkır kara gilterenin arzusuna göre idare etmek istisığır hayvanlarınm lâyık olduğu fiatla yen ve başında zamanın padişahı bulunan piyasaya sevki için çareler düşünülmüş bir İngiliz Muhibleri Cemiyeti vardı; bizve köylüye faydalı olacak tedbirler a de de bir Naşaşibi ailesi ve bu ailenin pek hnmıştır. az taraftarlarile birlikte fırkası vardır. Sizler sultanlara karşı mücadele ettiniz, Ermenak Belediye reisliği biz de bu aileye karşı mücadele ediyoruz. Ermenak, (Hususî) Ermenak ka Göreceksiniz, onlar mahvolacaklar. zası Belediye Reisliğine Umumî Meclis Siz de işe çetelerle başladınız, biz de azalanndan ve Daimî Encümen uyesi öyle yaptık. Siz de neticede bir ordu yapHami Koçaş^ intihab olunmuş ve bu in tınız, bizde de yavaş yavaş ordu teşek tihab Vilâyetçe tasdik ediîmiştir. Hami kül ediyor. Siz Ankarada bir devlet kurKoçaş, bu intihab uzerine encümenden is dunuz, biz de Safd ve Nablus dağlarında tifa ederek yeni yazifesi başına gitmiştir. bir devlet kuruyoruz. Siz de ölünciye Ilgında orman kaçakçıları M. TURHAN TAN Beyşehirde bulunan kömür Konya (Hususî) Vilâyet Maden Arama mütehassıslarınm Beyşehirdeki eski ocaklarda kömür aramasını faydalı bulduklarını ve ilk sondajın Bekdemir köyündeki ocaklarda yapılacağını bildirmiştim. Ocakta yapılan sondajda 56 metre aralarında su tabakasile beraber kömüre tesadüf ediîmiştir. Araştırmaya devam olunacaktır. Yaralanma Haydarpaşa Hayvan Sağlık okulu talebesinden Salâhaddin, mektebin bah çesinde koşarken düşmü§ ve bu sırada elinde bulunan bir çakı kasığına batarak yaralanmasma sebebiyet vermiştir. Yaralı tedavi altına almmış ve tah kikata baslanrmstır. millî mücahidlerinden birinin ölümü kadar tesir yaptı. Filistinin hayatı halen bütün insanlar için bir cehennem hayabdır. Sinirlerin nekadar gergin olduğunu tasavvur edebilirsiniz. İşte bu gergin sinirler içindedi] ki Atatürkün ölüm haberini aldık. Bu * nun için, Türkiyeden sonra, Atatürk için hakikaten ağlıyan tek bir memleket varsa o da burasıdır I V. MtHRt