Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 21 İkinciteşrln 1938 Sahte çek 38 ioci sokağm ve büyük bulvarın tam köşesini teşkil eden mahalde, aeon tüpleri renkli ateşböceklcri gibi yanıp sönerek Filadelfya'nın en büyük berbcri olan «Jhon Crystal» in adını ilân eder. 38 inci sokakta, bu dükkâmn azametine yegâne rakib, kuyumcu ve antikacı «Federy Peterson ve Ş.sı» müessesesidir. Fakat bu rekabet iş hususunda olmayıp yalnız estetik sahasmda kaldığından, M. M. Jhon Crystal ve Federy Peterson iyi eski dostturlar. Bu dostluk, bilhassa Mr. Crystal'in antika ve müzeyyenata karş.ı olan meyli dolayısile pek eski zamandanberi tesis etmiş bulunuyordu. 19.. senesi cereyan eden bir hâdise. bu iki dostu iki düşman vaziyetine sokmuş ve dedikodusil* de gazetecileri epey meşgul etmişti. Eylul ayının sıcak ve güneşli bir cumartesi gününe tesadüf eden bu vak'a, Mr. Crystal'in dükkânına, tıraş olmak üzere Filadelfya tüccarlarından Morti mer Show namındaki müjteriyi getirrnişti. Kendisi gayet iyi giyinmiş, orta boylu, jişmanca bir zattı. Son zamanlarda, Filadelfya'da Mr. Shovv'un işlerinin hiç iyi gitmediği, hatta iflâs tehlikeleri bile geçirdiği rivayet olunuyordu. Fakat Mr. Crystal, ne bu keyfiyeti, ne de Mr. Shovv'u tanımadığı için, tekmil mümtar müşterilerin* gösterdiği ihtimamı, bu iyi giyinmiş kibar müşteriden de deriğ et medi ve onun hizmetine bizzat koştu. O gün Mr. Shovv çok telâşjı görünüyor, patron kendisini tıraş ederken mütemadiyen çabuk olmasını ihtar ediyordu. Bir aralık cebinden bir saat çıkardı, baktıktan sonra: Rica ederim Mister Crystal, dedi. Size zahmet amma benim saatim bu son günlerde pek iyi i*,lemiyor, gen« geri kaldığını zannediyorum, sizinki ile ayar etmek lutfunda bulunur musunuz? Mr. Crystal elinden usturayı bırakarak, kendisine tevdi edilen işle meşgul olmak üzere saati eline aldı. Ayar ederken üzerinde gördüğü işçilik nazarı dikkatini celbetti. Görünüşte gayet kıymetli antika bir eşyaya benziyordu. Tekmil etrafı taşlarla süslenmişti. Mr. Crystal, gittikçe artan bir alâka ile bu eseri san'atı ihtirasla evirdi çevirdi ve kendi kendine: «Yarabin ne güzel şey, 5u eşyayı kolleksiyonuma bir dahil edebilsem!» diye düşündii. Sbnra müşterisine dönerek: Affedersinız, Mister... ~ Mister Shovv, Mortimer Show. Meraknnı affedin Mister MortPmer Show, dedi. Bu saati nereden satın aldınız? Çeviren: Vedad C. Atatürk Ankaranın kucağında [Basmakaleden devam} Bu saati bana satar mısınız? Mr. Show biraz düşündü, sonra cevabmı heyecanla bekliyen berbere döne rek: Hay hay Mister Crystal, dedi. Yalnız bu saat işçilik, eskilik ve etrafındaki taşlan dolayısile çok ktymetlidir. Size... 400 dolardan aşağrya bıraka mam. Bu fiatı işiten berber, saatin etrafm daki taşlan düşünerek istenen fiatı pek ucuz buldu ve iyi bir is, yapmak sevincile pazarlık etmeği bile düşünmedi. Fakat tam manasile bir tüccar olduğu için, ihtiyath hareket etmeği bir an bile aklından çıkarmıyarak: Peki Mister Show, dedi. Yalnız müsaade ederseniz bu saati bir de karuna göstereyim. Olmaz mı? Rica ederim, buyurun. Mr. Crystal, bir anda müsterisinin işini bitirdikten sonra, saati kapınca dısanya fırladı ve kuyumcu dostu Federy Peterson'un fikrini sormak üzere onun mağazasına koştu. Eski dostuna vak'ayı anlatıp saati gösterir göstermez Mr. Jhon Peterson'u bir telâş aldı. Ne diyorsun? diye y«rinden fırladı. Yahu, bu saati kırk beş dakika evvel, bir çek mukabilinde, Mortimer Show isminde bir adama 950 dolara ben sattun. Bu kadar acele ile, yan fiata onu elden çıkarmak istemesi hiç de hayra alâmet değil. Bu adam muhakkak bir dolandırıcıdır, bana imza ettiği çek de sahte olacak. Hemen polise haber verelim. Bu karar düşünülmesile beraber mevkii tatbika konulması bir oldu. Acele olalark çağınlan polis, vak'a mahalline toplanan gürültücü bir meraklı kalabaltğı arasında Mr. Shovv'u polis merkezine sevkettL Bu hâdise, cumartesi günü ögle vakti cereyan ettiği için 0 gün, ertesi gün ve millî bir bayram dolayısile bunları taki ben diğer iki gün zarfmda, bu vak'a hakkmda tahkikat yapılamadı ve çekin sahte olmadığı ancak beşinci gün anlaşılarak mevkuf 90 saat kadar hapiste unutuldu. Mr. Mortimer Show, tahliye edilir edilmez, Filadelfya'nm en iyi avukatlarından birine müracaat ederek kuyumcu ve berber aleyhinde bir dava açtı ve mevkufiyete sebeb olmak ve hatanın agırlığı dolayısile, 20,000 dolar maddî ve marvevî tazmio&t taleb etti. Ona herhangi bir yer mezar olamaz, nesilden nesle Türk mületinin kalbi Onun mezarı ve bundan sonra daha ziyade büyüyecek ve yükselecek yeni Türikye, Onun abidesidir. Atatürk, hür r e müstakil Türk milleti ve modern Türkiye demektir. Zatî jahsiyetlerimiz fani, millî şahsiyetimiz ebedidir. Her sahıs cemiyetin bir cüz'ü ve millî tarihin bir devamıdır. Atatürke gelince, O Dâhi simasını bütün Türk milletine ve mazisile, halile ve istikbalile bütün Türk tarihine ebediyet için nakşetmiş. eşsiz millî bir dehadir. Onu kucaklıyan Ankara bahtiyardır, fakat onu Ankarada bütün millet kucaklıyor. Ankara memleketimizin o güzel talihli şehridir ki Atatürk millî kurtuluş ve yükseliş hareketi için bundan tam on sekiz yıl önce orasını karargâh ittihaz etti. Tarihimizde Büyük Şefçe her ikisi de sevilen iki büyük Türk ordusunun karşılaştığı bu Çıbık ovasmda ne sihir vardı ki Atatürkü oraya cezbetti? Bu suale vehIeten cevab vermek kolay değildir. Fakat şurası muhakkakhr ki, hususile Istanbul en yakın tehlike ve tehdidlerle çok nazik bir vaziyet arzetmeğe başladığı dakikadan itibaren azçok düşünen herkesimizin Anadolu üzerinde dolaşan fikirleri hep Ankara üzerinde karar kılmıştır. Anadolu yaylasının bu bozkm gözlerimize en cazib bir cennet mamuresi halinde görünüyordu, ve hâlâ da bu cazibesini, belki hergün artan bir kuvvet ve kudretle, muhafaza edip gitmektedir. Ve Atatürk Türkiyesinde biz, bu bozkırdan hakikaten bir cennet çıkarmasını da bildik. Ankara bütün Türkiyenin ulaşacağı medeniyet merhalesinin bütün dünyaya parmak ısırtan bir timsalidir. Sade Ankaranın biraz evvelini bilenler değil, onu ilk defa şimdi görenler bile Anadolu yaylasının bu havalisindeki step manzarasına bakarak çölden bir mamure fışkırmış olduğunu hayretle görmekte ve hayranhkla ifade etmekte müttefiktirler. Devlet idaresinde tstanbulla Ankaranın farkı sudur ki saltanat idaresi güzel tstanbulu bütün memleketi değil,. hatta burnunun dibini göremiyen kör bir idare haline koymuştu. Onun neticesidir ki bütün vatanda alh asırlık bir ihmalin harablıklarile karşılaşhk. Ankaraya gelince o harablıklar içinden fırlayıp yükselen örnek vatan parçası oldu. Kendisini imar eden ve kendi halindeki bütün parçalarını imara el atan ve bu meyanda güzel îstanbulun kalkınıp yük?elmesini de ilk plâna koyan bir başşehir: lşte modern Türkiyede Ankara!... Ve bu mucize, çok değil, on, on beş yıl içinde tahakkuk etmiş bulunuyor. Bugün memleket için bütün bu ferah verici saadetlerin Baş yapıcısı sevgili Atamızı Ankarada ebedî istirahatgâhına tevdi ederken gözlerimiz ta?an hüzün ve elemlerimizin yaşlarile ıslak olacaktır. Bütün Türklerin kalbi o Büyük Kurtancı ve Yapıcıya adeta bir ebedî hayat isterdi. Heyhat, tabiatin kanunu değişmiyen bir sağırlıkla hükmünü yürütüp gitmekte hiçbir istisna kabul etmiyor. Onun için bizi canevimizden vuran bir matemin elemlerile dilhunuz. Teselli noktamız yok mu?.. Bereket versin var, ve çok kuvvetli. Maddî hayatmda faniliğe karışan Atatürkümüz, manevî hayatile daima içimizde olacak ve bu manevî varlık bizden sonra gelecek bütün Türk nesillerinde ebediyete sürecektir. Böyle kahraman ve dâhi bir evlâdım kaybetmekten çok mustarib olan Türk milleti ayni zamanda bütün eserlerini ve prensiplerini kendisine hareket düsturu ittihaz edip gidecegi böyle büyük bir evlâd yetiştirmekten do'.ayı da elbette müftehir olmakta haklıdır. Atatürk, mensub olduğu miüetin büyüklüğüne derin surette ve zaman zaman hayretlere düşecek veçhile inanmıştı. Buna binbir misal göstermek mümkündür. Fakat, ne hacet: îşte Atatürk misali. Böyle Büyük adamı, böyle Büyük insanı, ancak kendi cevherinde zaten büyük olan bir millet yetiştirebilir! Atatürkü bugün Ankarada ebedî karargâhına, fakat bütün Türk kalHerinde en nurlu, en canlı mezarına tevdi ediyoruz. Büyük Türk milleti ıstırabın büyüktür. Başın sağ olsun, sen sağ ol. Ve Atatürkle eserlerine lâyık oldukları mevkii vermekte devam ettiğin müddetçe Büyük ölünün daima senin aranda yaşamakta devam edeceğinden emin ol. Izmit, büyük kasaba, sanki yüreğinin ale vini gözlerinin içinde toplamış gibi.. Atatürk, üç yüze yakın çelenkle son Ankara seyahatinde bütün bir milleti ağlattı Yazan: SALÂHADDİN Ankara 20, Telefonla (Sureti mahsusada göndefdiğimız arkadaşımızdan) Zaferden sonra £umhur Reisi sıfatile Istanbulu ilk ziyareti idi. Onu Izmitte karşılamağa gelmiştik. Treni ağır ağır istasyona yaklaştığı sırada yaverlerinden biri perdeleri inik hususî vagonun basa mağında görünerek selâm havası çalmağa hazırlanan mızıka şefine elile sükut işareti vermişti: « Henüz uykudadırlar, mızıka çalınmasm.» Izmit istasyonunda halkın, mektebülerin göğüsleri Onu uyandırmamak için nefes almaktan korkar gibi derhal hareketten kesildi. Tren ağır ağjr gara giriyordu. Fakat tam bu sırada beklenmedik bir müdahale, bütün hesablan altüst «tti. Limanda Yavuz ve diğer gemiler vazi yeti anlatmağa imkân bulunamadığı için hep birden Büyük S*fin geldiğini velveleli top seslerile ilâna başladılar. Yaver telâşla tekrar sahanlığa fırladı. Fakat iş işten geçmi;ti. Dağlardan dağlara ses nakleden bu hırçın topların uykusu son derece tetik olan Atatürkü uyandırmamasına imkân yoktu. Alınan tedbirler boja gitti. Ve îzmitliler Atalarını doya doya seyretmek bahtiyarlığma erdiler. 19 teşrinisani cumartesi akşatnı, Sus vapurile Atatürkün mukaddes naajına refakat eden biz bedbahtlar, îzmit îskelesi önünde gene Onu bekliyorduk. Bir aralık Yavuzun toplan o günkü gibi gümbürdemege başladı. Kalbimizde elim sarsıntılar uyandıran bu sesler, heyhat ki Onu ebedî uykusundan uyandıracak kudrette değildi. Atatürkün millî heyecana karşı lâkayd kaldığına ilk defa şahid oluyorum. Halkla başbaşa geçirdiği saatlerin haürasını hayatmın en büyük zevkleri arasında tutan Atatürk, bugün hususî vagonunun penceresinde sadece bir tabuttan ibaret... Yavuzun karanhkları inkâr eden kuvvetli projektörleri bir bakışta insanm ruhunu okuyan gözler gibi, Onun gözleri gibi lzmitin karanlık gecesini perde perde gündüze boyamakta idi. Ölü çıkan evlerde bile örneğine raslanmıyan acıklı bir hüngürtü sari bir hastahk halinde insan saflan arasında dolaşıyor, bütün bir kasaba halkı herkes için ayni kıymette olan bu ölüye yüreğinin çarpıntısını durdurarak, gözünün yaşını kanayan yarası üstüne merhem gibi bastırarak acı acı hıçkınrken Yavuzda görülmemiş bir faaliyet var. Al bayrağın kıvnmlan içinde yatan emaneti îzmitliler bir an evvel bağırlarına basmak istiyorlar. Cenazenin denizaltı gemisile karaya nakli uzun sürdü. Haîk iskeleden istasyona gıden yol üstünde büyük bir intizamla yer aldı. lşte nihayet O geliyor. Büyük Şef, şu anda bayraktan elbisesile omuzların üstünde ay yıldızlı bir apolet gibi idi. Bir tek tunc madalya uğruna bütün hayatmı vererek mukabilinde bir vatan yaratan adam Izmite geliyor. Yavuzun her on beş dakikada bir boslukta ağlıyan sesini duyuyoruz. Cenaze iskeleye çıkan'dıktan sonra Sopen'in matem havasile harekete peçen mızıka, bize Onun ebedî uykusunda asla rahatsız edilmiyeceğinin haberini gehrivor. Ellerde meş'aleler ve yüreklerde Onun hüznünden hâsıl olan yangmlar var. Bütün bir kasaba sanki ateşe verilmiş, yüreğinin alevini gözlerinin içinde toplamış gibi... Yavuz, aydınlattığı denizin ortasında şimdi yapayalnız... Nereye gitt; diye onu arastırıyor. Atatürk, 300 e yakın çeîenkle son Ankara seyahatine, îşte böyle çıktı. Tren hep o tren, lokomotifi sevkeden makinist Onu İstanbula ilk defa getıren adam... Seyahatlerinde birlikte götürdüğü tren şefi Paşa Kâzım, onu her zamanki gibi bu sefer de yalnız bırakmıyor ve biz Onu neredeyse kendi vagonunda görecekmişiz gibi heyecanlıyız. Paşa Kâzımın bir aralık yanına sokuldum: « Ah, diye inledi. Ben bugünü görmemeliydim. Atatürkün Ölüsünü Ankaraya götürmek talihsizliği benim omuzlanma yüklenmemeliydi.» Gecenin ilerlemiş saatlerinde bütün îstasyonlar başında kandiller yakılan birer gönüller türbesi olmuştu. Trenin arkasından yalınayak kojuşan çocuklar, «Gitme... Gitme...» diyen anacıklar vardı. Eskişehire kadar 20, 30 kilometrede ayni iştiyak, ayni ateşle hasret devam etti. Atatürk treni köyden köye teslim sdilerek ve eller üstünde taşınamadise gözyaşlarile sulanarak ilerliyordu. Sabaha karşı saat üçte Eskişehire vardık. Burası hakikî bir ana baba mey danı idi. İki karış boylu çocuklar bile, durmadan: (Ata, Ata...) diye haykın yorlardı. Biçer istasyonuna geldiğimiz zaman fecrin ilk ışıkları belirmeğe başlamıştı. Gazi istasyonunda lokomatifler bir ağızdan acıklı bir vaveylâ kopardılar. Ağır ağır yolumuza devam ettik. Nihayet Ankara... Toprağının her kanşında binbir mücadele hatırası fışkı ran Ankara... Onun Ankarası... Istasyonda baş tehrimizin bütün seçkin simalarını bir araya toplanmış bulduk. Ismet Inönü, ebedî Şefinin mukaddes tabutu bulunan vagona doğru ilerledi, yüzünün kuvvetli çiz^ilerinde Tüjk vatanının bölünmez haritası ve parçalanmaz millî birliğin kat'î ifadesi okunuyor. Istırabın bu kadar derin vakarla birleşebilmesi ancak Türkiyenin kalbi olan bir şehirde mümkün olabilirdi. Ankara nın havası, bizi Atatürkün yalnız maddî varlığmı kaybetmiş olduğumuza ağır, fakat yüksek, mustarib, fakat kuvveli, derin ve fakat manalı sükutile bir kere daha, bin kere daha inandırdı. Ebedî Şef, şu dakikada bir top arabasındadır. Ve şe hir, 101 pare topla Onun ebediyetini ilân ediyor. Ankaraya doğru... GÜNGÖR nalar vermiş ve şairlerin en güzel ve en yüksek sözlerle tasvir etmiş olduklan ideale o, realist nafhası ile can vermjitir. O sözleri icraata kalbetmiştir ve büyük icr raatın lisanı kendindedir.» Yunan gazetelen Atina, 20 (a.a.) Atina ajansi bHdiriyor: Gazeteler, Türk milletinin matemi hakkmda hususî muhabirlerinin göndermi| olduklan yazılan neşretmekte berdevamdırlar. Eleftron Vima gazetesi, bilhassa Atatürkün siyasî ve sosyal reformlannm gaıjf bî sistetnlerinin basit bir kopyası olmadi* ğını, belki Türk ibdaı olduğunu ve b\İ reformlann kuvvet ve hayatiyetlerinin Atatürkün millerin teceddüdü için hususî bil1 sistem bulması ve bunu tatbik etmesi kejH fiyetinde mündemiç bulunduğunu yaı* maktadır. Atatürkün ölümile başlıyan ye* ni devrin nişanesi, Onun eserine bağlıht Onun direktif lerine bağlılık ve Onun prensiblerini tatbik etmek olacaktır. M. M. Federy Peterson v« Jhon Crystal göz göre göre dolandırıldıklannı bildikleri halde, mahkemede iddialarını ispat edemedikleri için, bu tazminatı verm«k mecburiyetinde kaldılar ve iki eski Onu mu> Hindistanda bir seya dost bu felâketin scbebini birbirlerine hatim esnasında. Bir müzayede salonun yükliyerek, bir kavga neticesinde, o günda nazarı dikkatimi celbctmUti. denberi birbirlerine selâm vermediler. l^alyan Yugoslav I ticaret müzakeresi *Belgrad 20 (a.a.) Sonteşrinde başlıyan îtalyan Yugoslav ticaret müzakereleri 17 sonteşrinde halen mer'iyette olan ticaret muahedesinin esaslarına uygun bir ticaret itilâfınm imzasile neEicelenmiştir. ttalyadan yapılan ithalât bu itüâfla eskisi gibi tamamile serbest kalacaktır. Yugoslavya, Italyadan yapılan ithalâtı çoğaltmağa çalışacağı gibi mümkün olduğu kadar ttalyan endüs trisine sipariş verecektir. Bu müzakereler esnasında Yugoslavya, îtalyaya ihrac ettiği odun, hayvan. sellülos ve sair eşya için daha büyük rontenjanlar elde etmiştir. NÖBETÇİ ECZANELER Bu gece jehrlmlzin muhtellf aemtterindekl nöbetçi eczaneler şunlardır: Istanbul ciheti: Bminönünde (Hüseyin Hüsnü), Küçtikpazarda (Bensason), Alemdarda (Sırn Raslm). Kumkapıda (Belkls), Baiırköyde (Hllâl), Fatihte (İ. Haül), Eyübde (Arif Beçer) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: Tünelde (Matkovlç), Yüksekkaldınmda (Vingepulos), Galata Topçularda (Yiçepulos), Parmakkapıda (Kemal Rebül), Os manbeyde (Şark merkez), Halıcıoğlunia (Barbuid), Beşiktaşta (Süleyman Receb) •eczaneleri. Kadıköy Muvakkithane caddesinde (Halid), Büyükadada (Halk) Heybelide (Halk), Üsküdarda (Ahmediye), Sarıyerde (Os man) eczaneleri. Beynelmilel bir resim sergisi Romanyada Gagavoz mekVenedik 20 (a.a.) Vened'k nahyesi teblerinde türkçe tedrisata 1939 senesi ilkbahan için 16 ncı asrın başlandı anınmıs ressamlanndan Paolo Veroueie'in en kıymetli eserlerini bir araya oplıyan beyenlmilel bir sergi vücude jetirecektir. Sergi, geçende tamir edilen ve Grande :analma nazır olan Giustiniani sarayııın geniş salonlannda 25 nisanda açı acaktır. Bükreş (Hususi) Basarabya ve Dobrucada yaşıyan Gagavoz Türk yavrularına türkeç ders vermek üzere bu sene 12 Türk muallimi tayin edilmiştır. Bükreş sefirimiz Suphi Tanrıöverin teşebbüs ve gayretleri sayesinde birkaç yıldanberi ana dillerıle okutulan bu Türk yavruları büyük bir şevk ve se vincle derslerine devam etmektedir. Almanya ile Polonya aragında müzakereler Frankfurt 20 (a.a.) Polonya Alnanya hükumet komisyonları Almana ile Polonya arasındaki ticaret mualedesinde tespit edilen ticarî mübade sye aid işlerin ve rakamların müsaid ir şekilde inkişafı üzerine iki memleet arasında gelecek üç ay zarfında yaılacak mübadelelerin miktannı tespit frnişlerdir. Teşekkürleir ^ Baltık antantı konferansı Riga 20 (a.a.) Litvanya ve Estona Hariciye Nazırlan bugün Riga'dan areket etmişlerdir. Üç Baltık memle etinin Hariciye Nazırı zaman zaman >planan Baltık antantı konferansımn elecek toplanma tarihlni tespit etmiş>rdir. Konferans 19 ilkkânunda Kovno'da »planacak ve üç gün devam edecektir. Teşekkür Büyük Atamızm unul maz acısile günlerdenberi yanan kalblerimiz, kanlı yaşlar akıtan gözlerimiz kaderin acı bir cilvesi olarak kızımız Bilunun henüz baharı ömründe bir kazaya kurban gitmesile bir kat daha yaralandı, bir kat daha kızıllaştı. Bu hiç beklenilmiyen felâketi haber alarak matemzede ailemizi telgrafla, telefonla, yazı ile, ziyaretlerile ve yavrumuzun cenazesine iştirak etmek, çelenk göndermek suretile taziye ve teselliye ve büyük elemimizi paylaşmağa şıtab eden muhterem büyüklerimize, dostlanmıza, akraba ve taallukatımıza ayrı ayrı te şekküre ve arzı minnete derin matemimizden mütevellid elem ve ıztırab kudretbahş olmuyor. Giryan kalblerimizin sonsuz ve samimî teşekkür ve minnet hi5İerini kendilerine iblâğa sayın gaze tenizin lutufkâr vesatetini dileriz. Raufi ve Feridun Manyas ve e§leri YUNUS NADI Messager Athenes gazetesi, muharrirn lerinden Moschopoulos'un Kemalizm ik" tısadî doktrin hakkmdaki bir makalesinl neşretmiştir. Muharrir, bu yazısında Ce« Iâl Bayann Fnansiyal Times'te intişar; eden bir makalesine işaret eylemektedir* Messager d'Athenes muharririnin, Ke* malist rejimin memleketin mutlak istiklâi lini temin ettikten, Türkiyenin sosyal va siyasî bünyesinde bütün reformlan yap* tıktan ve bugün pek az milletin nail olduğu istikrar ve itimadı tesis ettikten sonra Türkiyeyi ikhsadî bakımdan, en kısa müddet zarfında ve tamamile rasyonel vasıtat SALÂHADDİN GÜNGÖR larla dünyanın en ileri memleketlerinin seviyesine çtkarmağı gaye edinmi} olduHalkevlerinde ğunu yazmaktadır. Şişli Halkevinden: Ethnos gazetesi de, husueî muhabirii Ebedî Şefimiz Büyük Atatürk adına nin uzun bir yazısmı neşretmektedir. bugün saat 11,45 te Şijli Halkevinde bir Bütün gazeteler, cenaze merasimine aîd tören yapıl acaktır. hazırhklara uzun yazılar tahsk etmişlerTörene tştiklâl marşile başlanacak, dir. Halkevi Başkanı tarafından Atatürkün hayatı ve yarattığı eserler hakkmda bir Amerika Cumhur Reirinin tees$üra söylev verilecektir. Ankara 20 (Telefonla) Ebedî Öğleden sonra saat tam ikide, Harbî Şefin ölümü dolayısile dünyanın h«r taye meydanında, Yedek Subay Okulu 5 rafından taziyctler gelmekte devam edinünde Yedek Subay Okulile Şişli Hal yor. Bu arada Amerika Reisicumhurü kevi, Şişli Cumhuriyet Halk Partisi tara Ruzvelt de teessürlerini ?u kelimelerle izfından müştereken hazırlanan büyük bir har etmiştir: tören yapılacaktır. Tören programı: «Benim teessürüm iki türlüdür. Ev1 Istiklâl marşı (Taşkışla askerî velâ böyle bijvük bir adamm zryaından dolayı bütün dünya gibi müteessirim. bandosu tarafından) 2 Şopen ve Bethovenin matem Ikinci teessürüm ise,, bu Büyük Adam la tanışmak hususundaki şiddetli arzumun havalan. husulüne artık imkân kalmamış olması 3 Şİ5İİ Halkevi ve Şişli Halk Pardır.» : tisi tarafından hazırlanan çelenklerle d Romanya Türklerinin matemi ğer çelenkler Büstün önüne konacakrır. Bükreş, (Hususî) Bütün dünya 4 Şişli Halk Partisi Başkanı taraTürklüğünün Atasmın vefan, Romanya fından bir söylev, 5 Belediye adına bir söyîev, Türkleri arasında derin bir teessür uyan6 Genclik adına Yedek Subay O dırmıştır. Dobrucanm Pazarcık kasabaku'nndan bir gencin söylevi, smdaki Türk Gencler Birliği binasmın ü7 Şişli Halkevi Başkanı tarafın zerine siyah bayrak çekilmiştir. Bütün dan bir söylev, Atatürkün gencliğe hita halk, Birlik binasına toplanmış, Ulu ö n bı, and içme, derin ruhunu taziz için beş dakika sükut 8 Tam saat 16 da üç dakika sü edildikten sonra dernek heyetinin söylediği Istiklâl marşile ihtifale başlanmıştır. kut Reis Mehmed Kemal, Ulu Atanm hayat 9 Altı tneş'ale yanacaktır. 10 Büyük geçid resmi yapılacak ve eserleri hakkmda uzun bir hitabede bulunmuştur. Ahmed Bakinin okuduğu 19 tır. Şişli, Nişantaşı ve civarındaki bütün o Mayıs şiiri hazır bulunanları ağlatmış ve kullar ve halk bu törene iştirak edecek merasime koro heyetinin söylediği «Cumtir. Okullar öğle üzeri Halkevinden kro huriyete and» marşile nihayet verilmiştir. kide kendilerine ayrılan yerleri öğrenecek Türk genclerinden öğretmen Şaban îbrahim, Mustafa Emin, ve kasaba müftisi lerdir. ateşin sözler söylemişlerdir. *** Bundan başka Eski camide Ulu KurFatih Halkevinden: tarıcınm ruhuna bir mevlidi nebevî okut1 Ulu Şefimiz ve eşsiz Atamızm yüksek ve ebedî hatırasını anmak ve bağ turulmuştur. Duada pek kalabalık bir celılığımızı sunmak üzere bugün saat 11,45 maat bulunmuş ve Rumen valiyi 3nik te Ev kurağındaki toplantı salonunda bir sek bir memur temsil etmiştir. Dr. Corcesku Primar, Sulh Hâkimi, Maarif Müdütören yapılacaktır. rü, Rumen heyeti talimiyesi, Bulgar, A Istiklâl marşı. Rum, Musevî, ve Ermeni cemaatleri müB Söylev. messilleri hazır bulunmuştur. Cemaat reC Atatürkün gencliğe hitabeleri. isi Dr. M. Nuri, ikinci reis Hayreddin, Ç Üç dakika ihtiram vakfesi. avukat Ömer Halid, Sancak Müftisi M. 2 Bu toplantıya herkes gelebilir. Hüseyin türkçe ve rumence hitabede buEcnebi matbuatta lunmuşlardır. Tiran, 20 (a.a.) Alba ajansı tebliğ ediyor: Demokratia gazetesi, «Asrımızın en mümtaz siması Atatürk» başhklı makalesinde, Büyük ölünün tercümei halinden ve eserlerinden bahsetmektedir. Bu gazete ezcümle şöyle diyor: «Atatürk, asnmızın en mümtaz simasidır. Füozoflann muhtelif metafizik tna f Bir hava faciası Nevyork 20 (a.a.) Honoluluda bombardıman hava filosunun talimleri es nasmda tayyarelerden biri limandaki vapurların üstüne düşmüştür. Tayya renin iki pilotu ölmüş ve beş kişi yaralanmıştır. Hava kuvvetlerinin kuman danı miralay Ashworth yaralananlar arasındadm. Bulgaristan Türklerinin teestürü Sofya, (Hususî) Ulu Atanm vefah haberi Bulgaristan Türklerini mateme boğmuştur. Türkler namma mümessiîler Sofya sefarethanemize giderek sefir Şevki Berkere teessürlerini arzetmlşlerdir. Büyük, küçük bütün kasaba ve köylerde Atamızın ruhuna mevlid ve hatim duaları okunmağa başlamışhr.