Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 İkincikânun 1937 CUMHURİYET Gider ayak Milletler Cemiyetî hakîkaten bitaraf bir müessese midir? Cemiyet, Hatay davasile yeni bir imtihan geçiriyor İngilîz Kralının taç giyme merasimî Şenlikler tam 11 hafta devam edecek ingilîz gazeteleri İngiltere Kralı AlUncı Corcun tac giyme merasimi hakkında tafsilât vermektedirler. Bu tafsilâta nazaran merasim 5 mayısta başlıyacak, ve 11 hafta devam ettikten sonra 22 temmuzda bitecektir. 1937 merasimini mümkün olduğu kadar şa'şaalı ve mutantan yapmak için 11 hafta zarfmda birçok eğlenceler ve şenlikler tertib olunmuştur. Bir sürü saray balolan, devlet ziyafetleri, garden partiler, askerî, bahrî ve havaî tezahürat bu meyandadır. 14 mayıs ile 26 mayıs arasmda sarayda iki balo verilecektir. 25 mayısta Başvekil Downing Street'de bir ziyafet verecektir. Haziranın 27 sinde Kral eski muharibleri teftiş edecektir. Temmuzun beşi ile 12 si arasmda Kral ve Kraliçe İskoçyayı ziyaret ede • cklerdir. 1 4 1 5 temmuzda Gal memleketi ziyaret olunacaktır. Kralın doğum günü 9 haziranda tes'id olunacaktır. Her nekadar müşarünileyh 14 kânunuevvelde doğmuşsa da merasimin 9 hazirana talikını emretmiştir. Kralın yüz binden fazla eski askeri teftişine mahsus tribünlerde (85,000) kişilik yer olacaktır. 30,000 kişi de merasimi gene tribün • lerden ayakta seyredebilecektir. Istanbul Ermenileri Taşnaklara ateş püskürüyor «Türkiye Ermenileri, millî davalarda Türk kardeşlerile beraberdirler. Bu hakikati kabul etmiyen Ermenilerin aramızda yeri yoktur» [Pa$taraft 1 inci sahıtede\ kiyedeki Ermeniler bütün millî dava larda tamamile Türk kardeşlerile ayni şekilde düşünmekte, ayni şekilde hareket ermektedirler. Bu hakikati kabul etmiyen Ermenilerin aramızda yeri yoktur. Bazı Ermeni gazetelerinin tahrifatı ve efkârı umumiyeyi yanlış yola sevkedici mahi yetteki neşriyatını şiddetle protesto ederiz. Haricdeki düşmanlan teşvik eden bu gibi neşriyata nihayet vermek zamanı gelmiştir. Bu münasebetle muhterem «Cumhu riyeb> ten bir ricamız vardır. Türkiye Ermenilerinden bahsederken «Ermeni ekalliyeti» tabirini kullanmasın. Türki yede azlık veya çokluk adile birşey ta nımıyoruz. Başmuharririniz muhterem Yunus Nadinin dediği gibi Türk vata nında ırk ve din farkı olmaksızın bütün çevremizdeki insanlann insanca bir kardeş hayatı yaşamalannı istiyoruz.» Bu itibarla Suriye Ermenilerinden bahsederken Taşnaklan ayırmak lâzım dır. Çünkü bizzat Ermenilik aleyhine çalışan bu adamlan Ermeni addetmek caiz değildir. Suriyedeki Ermeniler arasmda Türkiyeye karşı büyük bir sempati var dır ve Türkiyedeki Ermenilerin mes'ud hayatına gıpta ile bakıyorlar. Taşnaklar yüzünden sefalete düşen ve diyar diyar sürünen adamlann Taşnaklarla teşriki mesai etmelerine imkân yoktur.» kuyuculanmdan biri yazıyor: «Fıkralarınızda, musahabeleri nizde, tefrikalarınızda arasıra büyü kelimesini kullanıyorsunuz ve büyüledi, büyülendi diyip duruyorsunuz. Büyü nedir ki?» Aziz okuyucuma lugat ve tarih bakımmdan büyüyü tarife, izaha kalkışırsam sözü çok uzatmak icab eder. Kelimenin dilde ve hele tarihte aldığı yer hakikaten büyüktür. Bunu bir musahabe mevzuu yapmak daha doğru olacak. Şimdilik büyünün eskilerce denildiği gibi yârini cami, ağyarını mâni surette bir tarifini, temsilî mahiyette, bir izahını yapayım: Büyü zekânm belâhetle eğlenmesidir. Büyülenmek te ahklığm akıllılığa vergi vermesidir. Ermeni matbuatının neşriyatı Cenevrede Milletler Cemiyetinin yeni sarayı Cenevre yolundan: tinden aldık. Son kararı da gene o verecektir. Türkiye, Fransaya diyor ki: Ve Milletler Cemiyetine gidiliyor. Sancak bir Türk ülkesidir. Ahalisi îlk münakaşanın neticesi şudur: San yüzde pek büyük bir ekseriyetle Türk cak ihtilâfmda Türkiye ile Fransa, ratür. Tarih ve coğrafya bunu böylece portör M. Sandler'in de yardımile, kentesbit etmiştir. Binaenaleyh Suriye di di aralarında anlaşmağa çalışacaklar, ye yakın zamana kadar muhayyel arayerde Sancağa bir müşahid heyeti bir toprak parçasına istiklâl temin etti yollanarak orada münasebetsiz hâdiseğiniz zaman, Türkün kırk asırlık Hata lerin zuhur etmemesine nezaret olun yını sadece, gelişigüzel bu istikâlâ bah muş olacak, ve nihayet 21 kânunusanişayişinin hududları içine koyup geçe de toplanacak olan Konsey, meseleyi az mezsiniz. çok pişmiş olarak eline alabilecek... Fransa, Türkiyeye diyor ki: Malum olduğu üzere bitaraf heyet Biz, Milletler Cemiyetinden Suri Sancağa gitti; orada vaziyeti yakından ye mandasını alırken bu devletin hari gördü ve nezaret vazifesini yaptı. Türtasının her ne şekil ve suretle olursa kiye, ancak hakkından emin olanlarda olsun parçalanmıyacağını garanti et bulunan bir soğukkanlılıkla hakkını tik. Binaenaleyh müstakbel bir Suriye müdafaada devam ederek neticeyi bekvahdeti içinde Hataya ayrı bir istiklâl lemektedir. Tabiî müşahidler heyeti de vermek Suriye topraklarını parçala Konseye bir rapor verecektir. # mak olur; ve bu, mandater devlet vaziAcaba bu müşahidler heyeti, denildiyetinde bulunan, biz Fransanm taah ği gibi cbitaraf> bir heyet midir? Belki. hüdlerimizi yerine getirmemize mâni Bunu, rapor hepimizce malum olduk dir. tan sonra anlıyacağız. Fakat asıl anlıyacağımız bir nokta daha var: Hataya giTürkiye diyor ki: Bu mandayı Milletler Cemiyetin den heyet bitaraf ta olsa, acaba Milletden aldığıruz, yahut daha doğrusu Mil ler Cemiyeti bitaraf bir müessese miletler Cemiyeti vasıtasile onu kendi ken dir? Burada şüphelerimiz daha fazla. dinize mal edindiğâniz zaman Suriye Vaktinden evvel doğmuş bir acibei hilnin çizilmiş hududları yoktu; esasen kal gibi pek güzel nizamla¥î ve "pek çok Suriye diye eski Osmanh împarator eksikleri olan Cemiyetin küçük tarihi luğunun bir vilâyetinden başka ve on kendisinin pek lehinde değildir. Her dan daha geniş bir mefhum da yoktu. halde Cemiyet, bu Türk Fransız ihtiMuheyyel hududlar içinde bir muhay lâfile bir defa daha imtihana çekilmiş yel ülke tasavyur edip mandasını de bulunuyor. ruhde ettiniz. Şimdi ki bu toprakların Türkiye, bütün dünyanın gözleri 5 istiklâli mevzuu bahsolmıya başlamış nünde adalet terazisine hakikatin o tır ona kendi keyfinize bir takım hu hiçbir ölçüye sığmıyan ağırlığile oturdudlar çiziyor, ve böylelikle vücude muştur. getirdiğiniz Suriye çerçevesi içine ADOĞAN NADl rablıkla hiç alâkası olmıyan Hatay Türk toprağını da sokmak istiyorsunuz.. Fransa diyor ki: Biz size (1921) Ankara muahede namesi mucibince Sancağa ayrı bir idare kuracağîmızı ve kültür istiklâline riayet edeceğimizi vadetmiştik. Türkiye diyor ki: Güzel, fakat bu taahhüd ki zaten hiçbir zaman yerine getirilmemiştir Fransanın Suriye topraklarmdan alâ kasını kesmeğe karar verdiği zaman başka surette ve yepyeni bir şekilde yürütülmek lâzım gelir. Yeni taahhüdlere giriştiğiniz zaman nasıl olur da talihin bir kara yazısı olarak anavatandan ayrı düşmüş Hataya aid eski taahhüdleriniz için Türkiye Cumhuriyetinin fikrini sormaz, reyini almazsmız? Fransa diyor ki: Biz bu mandayı Milletler Cemiye Patrik kaymakamının beyanatı Hac maksadile geçenlerde Suriye yolile Kudüse giden Patrik kaymakamı piskopos Kevork Aslanyan da Suriyedeki vaziyet hakkında şunlan söylemiştir: « Suriyeden geçerken beni ziyarete gelen Ermeniler, Taşnaklar müstesna olmak üzere, Sancak Ermenilerinin Türklerle teşriki mesai ettiklerini müjdeliyerek Suriyenin diğer taraflanndaki Ermenilerin de politikacılara alet olmak isteme diklerini, kısmı azamı Adana civarından Suriyeye iltica ettikleri için vaktile Fransızlann Ermenileri nasıl yüzüstü bırak tıklannı unutmadıklannı, bir daha ayni akıbete maruz kalmamağa çalıştıklannı ve yaldızh vaidlere kapılmıyacaklarını söylediler. Eski Kralın hayatı Dün şehrimize gelen Daily Telgraph gazetesinin Viyana muhabirine atfen neşrettiğine göre Windsor Dükü Enzesfeld şatosunu, sahiblerinden birkaç ay için kiralamışhr. Dük bilâhare Londradan gelecek olan kızkardeşini şatoda misafir edecektir. Dükün buradaki hayatı tam bir sükun içinde geçmektedir. Gazeteleri okuyor, biraz spor yapıyor ve resmî ziyafetler • den bilhassa içtinab ediyor. Geceleri mutad veçhile Londra ile muhakkak surette telefonla görüşüyor ve son buhrandan sonra bozulan sinirlerinin sükun bulması için tam bir istirahat dev resi yaşıyor. Dün akşamki «Jamanak» gazetesi dünkü yazılanmızı birinci sahifesinde altı sütun üzerine iri harflerle neşrederek çerçeve içerisinde şu mütaleaları dermeVaktile Anadolu şehirlerinden birinde yan ediyor: dinlediğim şu hikâyede de büyünün tem«30 senelik neşriyat hayatile Ermeni silî bir izahı görülebilir: Hikâyenin kahmatbuatının doyeni bulunan gazetemiz ramanı eşini kaybetmiş, evlilikten bekârdaima memleket ve milletinin menfaat lığa geçmiş bir adamdır. îyi bir mevki ve lerini müdafaa etmiştir. Gazetemiz San hayli para sahibidir. Haremli, selâmlıklı cak meselesinde de derhal vazifesini ifa koca bir evi vardır. Bekâr kaldıktan sonederek Suriye Ermenilerini Taşnaklara ra selâmlıkta yatmayı itiyad edinmiştir. karşı teyakkuza ve onların gizli maksad İşte bu adamm kızkardeşleri, halaları, larına alet olmamağa davet etti. Bu tav teyzeleri, yeni bir düğün yapmak ve siyemiz müspet netice verdi? Ve Sancak eve yeni bir gelin getirmek istiyorlar, dul. taki Ermeniler Türk kardeşlerine ve erkeği zorlayıp duruyorlar. O, bekârlığın Türk ana vatanına bağlı kaldılar. Bu sultanlık olduğunu tecrübe ile anladığınhareket bilumum Ermeniler tarafından dan aldırış etmiyor, evindeki emekli bir da takdir edildi. Her meselede olduğu beslemenin hizmetini kâfi görüyor. Berigibi Sancak davasmda da Taşnaklann kiler ise her fırsatta tekliflerini tekrar etErmeniler için bir belâ kesildiklerini yaz mekten geri kalmıyorlar, boyuna kız bedık. Bütün Ermeniler artık tahammül e ğendirmeğe çalışıyorlar. DENÎZÎŞLERI Galatada yapılacak asrî , yolcu salonu Galatada asrî bir yolcu salonu inşası için Liman şirketi tarafından yaptırılmakta olan tetkikler ilerlemiştir. Yeni yolcu salonu Galata İthalât güm rüğünün tahliye ettiği binanın yerin de ve Karaköye nisbeten daha yakın bir yerde yapılacaktır. Burası şehrin denizden harice bir kapısı olacağından yolcu salonunun ecnebiler üzerinde iyi bir tesir yapması için konforlu, mun tazam ve temiz olmasına çalışılacaktır. Şimdiye kadar burası için bir çok plân ve maketler yapılmıştır. Önümüzdeki şubat ayının altısmda bu proje ve nümuneler bir hakem heyeti tarafm dan tetkik edilerek içlerinden bir ta nesi seçilecektir. Esrarengiz bir ölüm Beyoğlunda Venedik sokağında Bri tanya otelinde yatmakta olan Viyola • nida admda, oldukça zengin bir kadm evvelki gün odasmda ölü olarak bulunmuştur. Zabıta memurlan tahkikata başladıkJarı sırada bu kadının yattığı odanm pencerelerini açmak suretile odanın soğutulduğu ve bu yüzden kadı nın öldüğü, bu işin de kadının mirasçıları tarafından yapıldığı hakkında bir ihbarla karşılaşmışlardır. Bu ihbarın doğru olmadığı yapılan tahkikatta anlaşılmıştır. Fakat cesedi muayene eden doktor Morga kaldırılmasma lüzum gös terince mesele şeklini değiştirmiştir. Morg raporunu bugün verecek, bu suretle hâdisenin esrar perdesi yırtıla caktır. îskele kazinosu kiraya verilecek Köprünün yeni Kadıköy iskelesi ye rine konalı epey zaman olduğu halde kira miktarı üzerindeki bazı ihtilâflar dan dolayı iskele üstündeki kazino henüz kiraya verilemfemiştir. Fakat bu ihtilâflar halledilmiş ve kazinonun kirası tesbit olunmuştur. Müzayedeye konan kazino yakmda ihale edilecektir. Antakya Tarihi yarınki sayımızdadır dir. Her fikir mücerred olarak alınm ca hem doğru, hem yanlıştır. Lehinde söylenecek şeyler kadar aleyhinde söylenecekler de vardır. Sonunda (isme) bulunan bütün meslekler mücerred, boş, neticesiz kelime oyunlanndan başka bir şey değildir. Hiçbir felsefe bizi hakikate götüremez. Hakikat, hayatın kendisindedir. Musahabe, herkesi alâkadar etmeğc başlamıştı. O zamana kadar geri plinda kalarak kendi aralannda konuşanlar da yavaş yavaş sokuluyor ve dikkatle dinli ybrlardı. Demir, bütün söyliyenlerin aralarmdaki aynhklara rağmen sanki gizlice ve belki de bilmeksizin ona hücum için birleştiklerini hissediyor, her birine ayrı ayn cevab verirken, onlann karşı karşıya geldikleri zaman birbirini boğazhyacakmış gibi düşman göründükleri halde, farkedilmez bir kuvvet tarafından adeta kendi aleyhine sevkedildiklerini an lıyordu. Kendi kendine şöyle düşündü: «Ayn ayn perdelerden, hatta zıd ma kamlardan sesler çıkardıklan için insan ilk bakışta bunlan, guya büsbütün baş ka kaynaklardan geliyormuş zanneder. İşte bu durumda bir gün bekâr adam dilmez bir hale gelen Taşnaklann meş um faaliyetini nefretle reddetmektedir bir ziyafete gidiyor, yiyor, içiyor, gülüp eğleniyor ve geceyarısmdan sonra evine ler. dönmek üzere sokağa çıkıyor. Yanında Türk meslektaşlanmız Taşnaklann arkadaşlan da var, önlerinde fenerler Ermenilerle Türklerin başma belâ kesil çekile çekile bu kafile yavaş yavaş yol diklerini kaydermekte haklıdırlar. alırken adamcağıza bir kann ağrısı musallat oluyor ve terlemeğe başlıyor. FaMÜZELERDE KÜLTÜR tŞLERl kat o devirde karın ağrısı değil, ciğer Tunç zannedilen eserler altm Orta tedrisat şube müdürü sancısı çekilse erkeklerin dost yanında hissettirmemeleri yiğitlik ve edeb lâzimesi çıktı şehrimizde sayılıyor. O da dişini sıkıyor, terini içiAlacahöyük hafriyatmda elde edilen Maarif Vekâleti orta tedrisat şube bazı madenî eserler, temizlenmek üzere müdürlerinden Fuad, dün şehrimize yor, derdini sezdirmemeğe çalışıyor. LâMüzeler kimya lâboratuarına gönderil gelmiştir. Fuad bugün Üniversite kon kin ıstırabdan da düşecek hale geliyor. ferans salonunda ilk tedrisat muallim Tam bu sırada fizyolojik bir hâdise imlenerek bugünlerde Ankaraya sevkedi lerine bir konferans verecektir. dadına yetişiyor, ağrı geçiyor, içi ferahlecektir. lıyor. r Bir terfi Topraföân ttınç halinde çıkân ~bu eJ Adamcağız bu înşirah içinde eve geserler temizlendikten sonra bir kısmıOrta tedrisat şube müdürlerinden nın altm ve gümüş olduğu görülmüş Halil Vedad, terfian Vekâlet Umumî lince görüyor ki çamaşır değiştirmek zatür. Gönderilen eserler Ankara Etnoğ müfettişliğine tayin edilmiştir. ruretindedir. Bu sefer utanıyor ve değişrafya müzesinde teşhir edileceklerdir. tirdiği çamaşırlan kimse görmesin diye Fakir çocuklara yardım İstanbul müzelerinde kıymetli eser sobaya atıp yakıyor. O, ihtiyarsız işlediMekteblerde fakir ve kimsesiz ço lerin temizlenmesi ve muhafazaları için ği suçun belgelerini ortadan kaldırıdığıntesis edilen lâboratuar hizmetinde kul cuklara yardım etmek maksadile teşkil dan dolayı için için sevine dursun, evde lanılmak üzere iki fırın satın alınması edilmiş olan himaye heyetleri, cumarbirkac gün sonra fiskoslar başlıyor, halaMaarif Vekâletince tensib edilmiş ve tesi günü öğleden sonra Fırka merke zinde Vali Üstündağın riyasetinde bir lar, teyzeler gizli gizli müzakerelere giribu hususta sarfedilmek üzere sekiz yüz şiyor, sonunda bekâr adama ültimatom liralık bir tahsisat Müzeler Umum mü toplantı yapacaklardır. veriliyor: dürlüğü emrine gönderilmiştir. Her nekadar himaye heyetlerinin mesailerinin tevhidi etrafında bir arzu Ya evleneceksin, yahud evdeki ePasajlara vitrin izhar edilmişse de henüz bu hususta bir mekli hizmetçiyi kovacaksın. karar verilememiştir. Heyetler şimdilik konulmıyacak O, soruyor: Bir kısım pasajlarla bir çok apartı istiklâllerini muhafaza ederek mesaile Evlenmeği unutun. Fakat hizmetmanlarm kapılanna bir takım vitrinle rine devam edecelkerdir. çinin kusuru ne? rin konmuş olması son zamanlarda naBelediye telefonlarile çok zari dikkati celbetmiştir. Bu vitrinlerin Sana büyü yapıyor. Biz bunu keşkapı ağızlarına konması bir yangın vukonuşuluyormuş fettik. kuunda itfaiye vesaitinin buralara girBelediye şubelerinde telefon muha Adamcağız alık alık bu keşfin içyümesini müşkülleştirecek dereceye gir beratının fazla yapılmakta olduğu gö zünü anlamak isterken halalar, teyzeler diği halde yapılmasını men için Bele diye talimatnamesinde madde bulun rü]müş ve bunun önüne geçilmesi için izah ediyorlar: mamaktadır. Bu halin önüne geçilmesi tedbirler ahnmağa başlanmıştır. Her şu Senin iççamaşırlannda eksik var. lüzumlu görüldüğünden alâkadar ma benin bir sene zarfmda nekadar telefon kamlar Belediye Daimî Encümenine muhaberesi yapmak ihtiyacında olduğu Hizmetçinin onları büyücüye verdiğine müracaat ederek keyfiyeti bildirmiş ve tesbit edilecek ve buna göre şubelerin şüphe yok. Bir gün büyülenip te beslepasajlarla apartıman kapılarına vitrin telefon muhabere adedlerini gösteren meyi mi nikâhhyacaksın?.. yapılmamasmı ve yapılanlarm da kaldıİşte büyülerin ve büyülenmelerin ha nlmasını temin edecek bir maddenin bir liste hazırlanacaktır. Bu liste bütün talimatnameye konması istenmiştir. Da şubelere verilecek, şubeler de listede kikati hep bu şekilde aldanmaktan ve alimî Encümen tetkikat yapmaktadır. Ya gösterilen miktardan fazla muhabere datmaktan ibarettir. kmda bir karar verecektir. yapamıyacaklardır. M. TURHAN TAN cının doktrinlere hücum ederken dokunduğu bir hakikat var: Birbirine zıd gibi görünen bütün bu fikirler müşterek bir membadan geliyor. Hepsi birden, yeni meydana çıkmakta olan burjuvazinin mahsulleridir. Hepsi ayni sınıfın hakikatidir.» Demir bunlan düşündüğü sırada cevab vermeyi unutmuştu. Onu tenkid etmesi lâzım gelirken gülerek ba kıyordu. İhtimal ki bu yüzden ona istihfaf eder gibi göründüğü için, kaşlannı daha fazla çatarak, başım her zaman kinden fazla yükselterek yeniden taar ruza hazır bir vaziyet almasına sebeb olmuştu. Aklından geçenleri ona anlata madığı için epeyce geç zihninde tasarladığı şu cümleleri söyleyiverdi: Fikirlerin izafiliği meselesinde sizinle beraberim. Şu farkla ki onlann izafiliği her zaman için değil, fakat tarihî bir seyir içinde ve sınıflar arasındadır! Diyeceksiniz ki bu da bir fikirdir. Şüphesiz! Nitekim sizin doktrinleri reddet meniz de bir fikirdir. Böyle düşünmek zihni bir devri batıla sokmaktır. Bana gelince, (isme) lerin hiç te düşmanı de ğilim, şu şartla ki müşpet ilmin temeli olan determinisme'e dayansınlar. Genclerin üstad diye çağırdıklan ihtiyar siyasî meşrutiyetin başmdanberi îttihadcılar arasında mühim roller oyna mış olduğu halde son zamanlar birden bire sahneden uzaklaşmış, yahud ihti mal uzaklaştınlmış olduğu için, bu sayede şimdi İstanbulda bulunabiliyordu. Ocak, onun siyasî ihtirasım doyuran scn muhit vazifesini gormedeydi. Bütün toplantılarda hazır bulunur, sabahlara kadar münakaşalara kanşır. Fikir kavgası mevzuu bahsolduğu zaman genclerden dah gene görünürdü. O adeta bu zümrenin siyasî zihniyetini temsil eden bir sembol halinde idi. Derin bir ilimden ziyade etraflı bilgisine dayanan kültürü her mevzu etrafında konuşmasma imkân veriyordu. Meclise henüz yabancı olan gene muharrirle demindenberi Feriha Fıkretin yanında kısa cümlelerden başka birşey konuşmamışlardı. Şimdi ihtimai onu söyletmek ve gene kadmı da meşgu! edebilmek niyetile ortaya yeni bir mevzu attı: telâkkimiz esaslı surette değişiyor. Hele harbden sonra öyle tiplere güzel diyorlar ki kusura bakmaym biz ihtiyarlar buna adeta delilik gözile bakıyoruz. Bana kalırsa bu, harbin doğurduğu bir nevi zevk buhranıdır. Cazband merakı, fokstrot cinneti gibi bu da bir dalâlettir. Fakat herhalde bir gün gelip hızını alacak, ve dünya durulunca gene normal vaziyete dönülecektir. Siz ne dersiniz? Feriha Fikret esmer, uzun boylu, bir erkek vücudünü andıracak kadar geniş omuzlu, adaleli bir kadındı. Kara saçlan, koyu kırmızı boyası hiç eksilmiyen ve sanki bembeyaz dişlerini göstermek istiyormuş gibi geniş tebessümile daima a çılmağa hazırlanan ağzı, kışmırî denecek derecede mat bir cildin üzerinde daha derin, daha kuvvetli görünen yeşil gözlerile bu çehre hakikaten klâsik güzellik fikrine ahşkın olanlan rahatsız edecek kadar keskin, mütenevvi ve parlak renklerle dolu bir tezadlar mecmuu, Afrika ormanlarının hararetıni Hındın bahara Azizim Feriha Hanım. Bakalım tına ve eski Yunanın tenasübünü şarkın gene mütefekkirlerimiz ne diyecekler. sihrine katmış gibi duran garib ve çarpıcı Bir meselemiz var: Şu meşhur güzellik bir renkler senfonisi halinde görünüyortelâkkisinden bahsetmek istiyorum. Ga du. liba son zamanlarda bizim klâsik güzel (Arkası var) adatrt Cumhuriyetin içtimaî romanı: 96 Yazan: Hilmi Ziya Kütlenin henüz kendi kendısine dayanacak kadar kuvvetli olma dığı zamanda yalvarmak, acımak ve ümidini ayn bir âleme bağlamaktan başka kıymet olabilir mi? Fakat bugün dünyanın çehresi büsbütün değişiyor: Kütle yalnız kendi kuvvetine dayanacak ve kendine inanacak hale gelmiştir. Devrini yapmış, rolü kalmamış kıymetlere inanabilir mi? Misal olarak aldığınız Fransız edebiyatına gelince, o, bir milletin değil, ancak bir zümrenin temayülünü gösterir. Bu zümre kimdir? IVgŞsıhafazakâr burjuvaziye dayanan, zengin bir vakıf sayesinde devam eden kuvvetli bir kilise! Fransada bu sınıf kaldıkça, bu artakalan kıymet te zaman zaman Öteki temayüllerin karşısmda meydana çıka cak. Bir nevi mizandan, günahtan bahseder gibi, muhatabınızı itham için bu nu ikidebir ortaya çıkarıvermekte ne fayda var? Sosyalizm veya değil.. Mesele işin tabiî zaruretini, hâdiselerin ar zulanmıza hâkim mukadder gidişini görmektedir. Hakikate dokunmak eğer in ce hislerimizi, maziye karşı zâfımızı in citiyorsa ondan vaz mı geçeceğiz? O zamana kadar çayla meşgul olduğu için, yalnızca söylenenleri tenkid süzgecinden geçiren romancı, meseleyi kö künden kesip atmak istiyen bir fakih gururile kaşlannı çatarak ve gözlükleri a zerinden bütün meclisi süzerek söze gi rişti: Öyle görüyorum ki burada herkes bir doktrinin avukatlığmı yapıyor. Ayni meseleyi ayn ayn cephelerinden alıp Münakkid §air, müstehzi bir tarzda gü bu suretle günlerce söz söylemek ve netiFakat kulak alışhkça nihayet ayni lerek: cede hiçbir şeye ulaşmadan gene karşı yerden çıktıklan, ayni sesin muhtelif a O... İşte gene sosyalizminiz de kafşıya kalmak mümkün. Bence hakikat, doktrinlerde değil, doktrinlerin üstünde kisleri olduğunu farkeder. Gene romangil mi?