Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 îkincikânun 1937 CUMHUBITET Boğazın ve Istanbulun tehlikeler geçirdiği o kanlı günlerde Atatürk Anafartalarda düşmanı mağlub edip geri attıktan sonra, hemen Conkbayırına koşmuştu... Merhum Nuri Conkerin ruhuna ithaf Nuri Conker ve Conkbayrı muharebeleri Ismet Inönü dün akşam Ankaraya ^ hareket etti (Baştarafı 1 inci sahifede) Eserler arasında ) Fransada tezvirle hakikat çarpışıyor Yakılacak Kitab Nobel mükâfatı hep garb ediblerine ve âlimlerine verilir. «Manzumei Sulhu Lâhey» adlı eserinden dolayı otuz yıl önce Nobel sulh mükâfatını alan îranlı diplomat Mirza Rıza Daniş Han istisna edilirse hiçbir şark romancısı, şairi, filozofu, kimyacısı, fizikçisi, doktoru dinamit kâjifinin ekmeğini yemedi, yiyemedi. İstanbulda çıkan Yücel mecmuası bu acıklı mahrumiyeti cürmünce ve kannca kaderince telâfi etmek istemiş olacak kı Nobele karşı Yücel mükâfatı tesis etmif ve «dünya edebiyatından seçilecek şaheserlere» verilmesini kararlaştırdığı bu nıükâfatm ilkini Haluk Şehsüvaroğlu imzasını kullanan meçhul bir muharririn (Za~ ferden Sonra) adlı hikâyesine vermiştir. Nobel mükâfatı, malum olduğu üzere, beş kısımdır ve her kısma 6500 8000 sterlin arasında tehalüf eden bir para ayrılmıştır. Otuz beş yıl içinde Edebiyat mükâfatını alan edibler şunlardır: Bjönterne Björnson, Kipling, Moris Meterlink, Edvard Hauptman, Tagaro, Hamsun, Anatol Frans, W . B. Yeast, Henri Bergson, Sinclair Levvis, John Galswrthy!.. Yücelin Edebiyat mükâfab ise üç beş liradan ibarettir ve bunu kazanan muharrir de, dediğimiz gibi meçhul bir hüviyettir. O muazzam Nobel mükâfatını beynelmilel şöhret sahibi olanların ve mütevazı Yücel mükâfatını da kendi yurdunda bile tanmmıyanlann kazanması, şüphe yok ki, üzerinde durulacak bir nokta değildir. Çünkü mükâfat lar hakikatte muharrire değil, esere verilir. Yücel mecmuasının da şöhreti mühimsemeyip kıymeti ölçmüş olması mümkündür. Fakat, esefle söylüyoruz, «Zafer den Sonra» hikâyesini okuyanlann bu imkâm görmeleri imkânsızdır. Hikâye eda bakımından son derece basit, müedda bakımından ise gayet çirkindir. Âlaliirhiln çocuhluk, genclik, askerlik, harb ve inkılâb arkadaşı merhum Nuri Conkere, ge ne Atatürk sou adı oîarak Conkeri vermişlerdi. Çün • kü merhum, Çanakkale muharebeleri esnasmda Conk • bayırında kahra • manca herbeder ken yaralanmış ve fırkası parlak bir zafer kazanmışlu Merhum Nuri Conkere ve ailesine büyük bir ad bıra kan ve ebedı bir $eref kazandıran bu Nuri Conkerin Büyük Şef Atatürkle beraber muharebenin nasıl otomobilde iken alınmış bir resmi cereyan ettiğini ve kendisinin nasıl yaralandığmı anlatmak zaptetmek üzere Suvlaya yeni ihrac yaisterim. Bu uazımı merhumun ruhuna parken diğer taraftan da şimal grupumuithaf etmeği bir kadirşinaslık vazifesi zun sağ cenahmdan taşarak Conkbaymnı almağa ve oradan da Kocaçimen tebilirim. pesine ulaşmağa uğraşıyorlardı. Anafartalar grupu kumandanı, düşmanı Anaîngilizlerin batkım 1915 senesi ağustosunun ilk on günü fartalarda durduktan sonra, Conkbayıiçindeyiz. Gelibolu yarımadasında yeni rında da geri atmağa karar vermişti. bir buhran vardır. Boğaz ve İstanbul çok büyük bir tehlike geçirmektedir. 25 nisandanberi Boğazı karadan zaptetmeğe çalışan Ingiliz Fransız ordusu, bir sürü kanlı muharebelerden sonra, deniz kenarına mıhlanıp kalmıştı; Türkün sine ve süngüsü, aşılmaz, çelik bir kale gibi önlerinde dikilmiş duruyordu. General Sir Jan Hamilton, 65,000 kişilik taze bir ordu ile bu geçilmeî kalenin sağ yanını anî bir baskınla çevirmek istemiş ve Suvla limanma yeni kuvvetler ihrac etmişti. Bu ihrac ve taarruz, muvaffakiyetle neticelendiği takdirde, 5 inci ordu tamamen esir olacağı ve Boğaz sukut edeceği için Ordu Kumandanı Liman von Sanders Paşayı fena halde şaşırtmıştı. Çünkü, o, bermutad, yeni bir ihracın buraya yapılacağına inanmıyor ve böyle bir hareketi başka yerlerden, Bolayırla Anadolu tarafmdan bekliyordu. Yalnız, 19 uncu fırkanın kahraman kumandanı Mustafa Kemal Bey (Atatürk) böyle biı ihracın, Anburnundaki şimal gnrpumuzun sağ yanma yapılacağını bir müddel evvel keşif ve tahmin ederek Ordu Kumandanına bildirmişti amma Liman von Sanders kendi bildiğinden şaşmamışü. Onun için ihrac günü, Alman Generali, tam bir baskına uğramıs ve şasırmıştı. ingilizler, burada, 67 ağustos gecesi şimal grupunun sağ yanmdan taşarak yaptıkları anî taarruzlarla Conkbayırına doğu ilerlemeğe muvaffak olmuşlardı. Düşmanı ilkönce Ağıldere müfrezesini teşkil eden ve Alman miralayı Kannengisser'ın kumandasında bulunan 9 uncu fırka karşılamıştı. Fakat, Alman miralay, yaralandığı için kumandayı vekâleten fırka erkânıharbi binbaşı Hulusi Bey deruhde etmişti. Düşmanın yeni ve üstün kuvvetlerle burada da taarruza geçmesi üzerine, cenub grupu kumandanı Vehib Paşa, kaymakam Cemil Bey kumandasındaki 4 üncü fırkayı ağabeyisi Esad Paşanın kumandasında bulunan şimal grupunun yardımına göndermişti. 4 üncü fırka, 10 uncu ve 11 inci piyade alaylanndan mürekkebdi. Bu fırkanın kumandanı Cemil Bey 7 ağustos günü, Kocaçimen mıntakasındaki kıt'alann kumandasını deruhde etti ve evvelce miralay Kannengisser'e verilen emir ve talimat mucibince düşmanın Ağıldere mıntakasından tardına ve Geliboludan o gün hareket eden 7 inci ve 12 nci fırkalar yetişinciye kadar, îngilizlerin Anafartalar cihetine, şarka doğru ilerlemesini men'e memur edildi. Alman binbaşısı Wilmer'in kuBirinci Anafartcdar maharebesi mandasındaki Anafarta müfrezesi de Çünkü yeni ıhracm yapıldığı sahada 4 üncü fırkanın emrine verilmişti. Alman binbaşısı Wilmer'in kumandasın7 ağustos günü, şimal grupu kumanda 2 buçuk tabur piyade, 4 tüfekli bir danlığından Şahinsırtı işgal eden düşmaAlman makinelıtüfek bölüğü, 40 atlı nın geri kaçtığı bildirilerek Conktepesi dan ibaret bir süvari bölüğü ve 3 sahra cihetinden Şahinsırta taarruzun daha kobataryası, yani haydi haydi 2500 kişi lay olacağı, düşmanın derelere dökülebivardı. Bu müfreze, karaya çıkanlan iki leceği ihtar edilmiş ve böyle bir teşebbüs fırka kuvvetindeki düşmana uzun müd yapılması istenilmişti. 4 üncü fırka bu det karşı duramazdı. Bu vahim ve buh maksadla 25 inci alaya bir taarruz yapranlı vaziyet üzerine Liman von Sanders, tırdıysa da Şahinsırü istirdad etmek sağdan soldan eline geçirdiği kuvvetleri mümkün olamadı. hemen ihrac mevkiine doğru yolladı. Conkbayınna ikincl taarruz Alman Generali, Anafartalara doğru İngilizler 8 ağustos sabahı, 23 piyade ilerliyerek Conkbayınnı ve Kocaçimen tepesmi ele geçirmek, böylece evvelâ şi taburu, 1 istihkâm taburu, 2 dağ batarmal grupumuzu sağ yanmdan, sonra da yasile Conkbayınna üç koldan yeniden cenub grupumuzu arkasmdan çevirmek taarruz ederek azim zayiata mukabil, istiyen düşmanın karşısında toplanan yalnız Conktepesine çıkıp 100 metroluk kuvvetlere, ilkönce miralay Ahmed Fey bir kısmmı işgale muvaffak olmuşlar, dizi Beyi, sonra onun yorgun ve henüz ğer taarruz hedefleri olan tepelere yaktoplanmamış kuvvetlerle taarruz etmek laşmışlarsa da hattı balâları işgale muistememesi üzerine 19 uncu fırka ku vaffak olamamışlardı. Fakat, vaziyet, kumandanı Mustafa Kemal Beyi (Ata tehlikeli ve buhranh bir şekil almışb. türkü) tayin etmişti. Yeni kumandan, Anafartalar grupu önceden 8 ağustos geceyansı yeni vazifesinin başma gelerek günü yapılması mukarrer fakat sonra 9 sabahleyin 12 nci fırka ile az mevcudlu ağustos sabahı yapılan taarruzu 4 üncü ve yorgun 7 nci fırkayı taarruza sevket fırkaya da bildirerek yardımmı istemiş mişti. Bu fırkalarımız, 9 ağustos günü, olduğundan Cemil Bey, bu taarruzun 13 tabur piyade, 3 buçuk batarya top ve muvaffakiyetle neticelenmesi için, 8 a12 makinelitüfek tarafmdan müdafaa e gustos günü saat 10 da Conkbaym tepedilmekte olan Kocaçimen tepesini Zaptet sine taarruz etti. 64 üncü alay kaymamek için taarruza geçen düşmanın sol kam Servet Beyin kumandasında bu tayanma yüklenerek düsmanı geri attılar arruzu yaptı. Fakat yalnız hattı balâ nın işgaline muvaffak olarak düşmanı anve taarruzunu durdurdular. O gün Salâhaddin Adil Beyin ku cak 1520 adım geri atabildi. Düşman mandasmdaki 9 taburlu 12 nci fırka, hattı balânın biraz aşağısında tutunarak tam mevcudlu 15 İngiliz taburunu, düş yerinde kalmıştı. manın sayıca üstünlüğüne rağmen mağIşte, böyle buhranh bir zamanda idi lub etmişti. ki merhum Nuri Conkerin kumandasınDüşmanın Conkbayırına taarruza da bulunan 8 inci fırka, 8 ağustos akşaİngilizler, bir taraftan Anafartalar o mı şimal grupu emrine girdi. Bu fırkaya, vasından ilerleyip Kocaçimen tepesini Conktepesine giderek Conkbayırındaki r Müdürü Galib de Partiye gelmişler ve beraberlerinde getirdikleri dosyalan toplantı halinde bulunan Başvekil ve Dahiliye Vekiline vennişlerdir. Getirilen dosyalann muhteviyatı malum olmamakla beraber Başvekil ve Dahiliye Vekilinin son günlerde gazetelerde mevzuu bahsedilen ve cidden şikâyeti mucib olan Istanbulun yollan ve İstanbul şehrinin iman işlerile alâkadar olduğu ve Başvekille Dahiliye Vekilinin bu işler hakkında İstanbul Valisinden uzun izahat aldıklan zannedilmektedir. Başvekil ve Dahiliye Vekili saat altıyı on geçe Parti Vilâyet merkezinden aynlmışlar ve bir müddet yürüdükten sonra, otomobillerine binerek Dolma bahçe sarayına gidip Atatürke arzı veda etmişler, bilâhare Çankaya motörile Haydarpaşaya gelip saat altıyı çeyrek geçe hareket eden hususî trene binmişler ve Ankaraya dönmüşlerdir. Başvekil Haydarpaşa istasyonunda Riyaseticumhur seryaveri Celâl, îstanbul Valisi, İstanbul Kumandanı ve pek çok zevat tarafmdan uğurlanmıştır. Başve kilin treni Ankara ekspresinden on beş dakika sonra hareket etmiştir. İsmet İnönü Haydarpaşa garında kendisini uğurlıyanlar arasında bulunan Üniversite Rektörü Cemil ile görüşmüş ve Üniversitedeki bazı inşaat için tahsis edilmiş olan bir milyon iki yüz bin lira ile yapılan işler hakkında malumat istemiştir. Malum olduğu üzere bu para ile üç sene zarfında hariciye, göz tedavi, doğum, kulak ve boğaz klinikleri ile kimya enstitüsü ve eczacı mektebi yapılacaktır. Rektör Cemil yapılacak işlerin hazır olduğunu, fakat plânlann hazırlanması işinin alâkadar dairelerce tetkik ve ikmal edilmek üzere bulunduğunu söylemiştir. Türk dostlarımıza karşı nankörlük ediyoruz! [Baştarafı 1 inct sahifedei Yenigümüş paraların miktarı artırılıyor IBaştaraft 1 inct sahifedel ceğine dair olan bu kanun lâyihası hazırlanmıştı. Lâyihanın birinci müzakeresi yapılarak kabul edildi. Bundan sonra Türkiye ile Romanya arasmda mün'akid (Dobricedeki Türk ahalisi nin muhaceretini tanzim eden) mukavelenamenin tasdikı hakkmdaki lâyiha ile, hazerde yarsubaydan asyüzbaşıya ve seferde bütün subaylarla skerî memurlara elbise ve çizme verümesine dair olan kanunun, jandarma ve gümrük muhafaza kıt'alanna da tatbikı hak kındaki lâyiha görüşüldü ve kabul e dildi. Meclis çarşamba günü toplana caktır. düşmanı oradan atması emredilmişti. 8 nci fırka düşmana taarruz ediyor Fırka kumandanı, Nuri Bey bu emri alınca fırkasının 24 üncü alaymı doğruca Conk tepesine sevketmiş, 23 üncü alayını da aldığı emre tevfikan, şimal grupunun ihtiyatı olarak bırakmıştı. Kendisi karargâhile 8 ağustos akşamı saat 7 da Conk tepesine geldi. Bu esnada, esasen orada bulunan 9 uncu fırkaya mensub 64 üncü alaym takriben 300 neferi geçmiyen bir kıt'asmın muharebe ettiğini görmüş, Conk tepesinin şimal ve cenu bunda da 9 uncu fırkamn 25 inci ve 64 üncü, 4 üncü fırkanm 11 inci alaylarının kıt'alannı karmakanşık bir halde bulmuştu. Nuri Bey, aldığı emir mucibince 24 üncü alayla hemen düşmana hücum etti. 24 üncü alay, birinci taburu sağda, ikinci taburu solda olarak iki taburunu birinci hatta koymuş, üçüncü taburunu da sağ cenahta, birinci tabur gerisinde ihti yatta bırakmıştı. Birinci hattaki iki taburdan 3 bölükle sık bir avcı hattı teşkil edilmiş, mütebaki kuvvet yanaşık nizamda, avcılann gerisinde »üngü takmış olarak hücuma hazır tutulmuştu. Alay, gece, saat 10,30 da Allah, Allah naralarile düşmanın üstüne saldırdı. Mehmedcikler, karanlıkta, aslanlar gibi dövüşerek düşman hattına çullandılar. Soldaki ikinci tabur muvaffak olmuş, düşmandan bir de makinelitüfek iğtinam etmişti; fakat asıl Conk tepesine taarruz eden birinci tabur, düşman siperlerine 2030 adım kala yere yatmağa mecbur olmuş, müthiş bir ateş altmda kalarak daha ziyade ilerliyememişti. Taburun kumandanile üç bölük yüzbaşısı yaralanmışlardı. Mu harebe hattı, Conktepesi hattı balâsınm 1015 metro garbinde kalmıştı. Geceleyin, bu hattın son gayretle tahkimi için emir verildi. Bu vaziyet karşısında, fırka kumandanı Nuri Bey, şimal grupuna müracaat ederek grup ihtiyatı olarak bıraktığı 23 ün cü alayı geceden kendi cephesine celbetmek ve 9 ağustos sabahı, 24 üncü ala yın birinci taburunu bu taze kuvvetlerle takviye ederek Conkbayınna yeni bir hücum yapmak teklifinde bulunmuştu. lArkası vari ABİDİN DAVER sönmez bir husumet mevcud olduğu esasına dayanan tezimizle taban tabana zıd imiş. Saint Brice, makalesini, şöyle bitiri yor: «Bu yeni tçklife bakılırsa, Türkiyenin tekmil Suriye işlerine müdahale hu usunda gizli bjr fikir beslediği seziliyor. Şimdiye kadar buna inanmak istemiyorduk; fakat, Atatürkün, lâik ve askerleştirilmiş bir millicilik namma, büyük pan islâmizm hulyalanna dalmak niyetinde olduğunu iddia eden şayialarda bir nebze hakikat bulunduğuna banmamak elden gelmiyor.» Saint Brice'in, bu pet bayağı tezvirine mukabil, Fransız gazeteleri arasında, gareze kapılmadan hakikati görerek ve mantığa kıymet vererek Türk Fransız dostluğunu müdafaaya koşan gazeteler de vardır. Tribune des Nations gazetesinîn dün kü posta ile gelen en son nüshasında «Fransız Türk dostlugu» başlığı altında Gerard Tongas imzasile intişar eden makalenin aşağı naklettiğimiz kısımlan, Le Journal muharririnin garezkâr tezvirlerine kâfi bir cevab teşkil ediyor. «La Tribune des Nations» Türklerle Fransızlar arasında teessüs etmiş bulu nan dostluğun pek eski tarihlere racil olduğunu ve Türkiyede, Fransızlara karşı beslenilen takdirkâr hislerin buna delil eşkil ettiğini söyledikten sonra diyor ki: «Maalesef, biz, bu muhabbet eserlerine, umumiyetle, lâkaydane mukabelede bu unuyoruz. Hatta, bu dostlanmızı çokluk anlamıyoruz ve kendilerine karşı nankör davranıyoruz. Fransız Türk münasebaında husule gelen engellerin başlıca sebebi budur. Fransa, kendisini takdir edenlere karşı daha az kibir ve gurur gösBasit dedik. Zira hikâyenin üslubunda termenin zamanı geldiğini artık anlamahususiyet, tasvirlerinde zarafet, tahlille !ıdır. Atatyrk Türkiyesi, Fransız Türlc rinde tabiilik itibarile isabet yoktur. Hemen her sahifede: «Yeter ki şimdi biraz daha sabırlı ol» veya: «Vicdanının İBattaraft l tnci sahitede] i rahatlığı için ebedî körlüğe razı gelmiş bir Dörtler Misakı veya müstemlekeleri ti» gibi kaideye, şiveye aykın sözler gönin iadesi mukabilinde îspanyaya karjı ze çarpmaktadır. Bir eser, edebiyat çertakrb ettiği siyasetteo vazgeçecek mi?» çevesine girebilmek için fasih ve beliğ Fransız matbuatı bu hususta birbirine olmalıdır. Kaide ve ;ive aykınlıklarile uymıyan mütalealar yüriitmektedir. fesahatin, belâğatin birleşmesi ise elbette Matin gazetesinin Roma muhabirine kabil değildir. göre Göring ile Musolini îngiltere taraEğer müedda ve daha doğrusu mevzu fmdan evvelce tasvib edilen bir Dörtler orijinalite taşımamakla beraber tabiî, misakı projesini tetkik etmişlerdir. yahud hakikî olsaydı biz Yücel mükâfaEcho de Paris gazetesinin Londra mutını kazanan hikâyenin eda bakımından habiri îtalya ile Almanyanm kat'î bir ihtiva ettiği düşüklükleri, kırıklıklan, sa ademi müdahale siyaseti taleb etmege kakatlıklan dile almazdık. Henüz emekli rar vermiş olduklannı ve Sovyetler Biryen bir kalemin ayağa kalkabibnesini ko liği Valencia hükumetine yardım etme laylaştırmak için teşvik vazifesini de te ğe devam ettikçe gönüllü sevkiyabnı mereddüdsüz yapardık. Lâkin eserin mev netmeğe razı olmıyacaklannı bildirmekzuu tahammül olunamıyacak kadar çir tedir. kindir. Ayni zamanda başkalanndan Esasen îtalya îspanyada bir sosya alınmış yerler de vardır. list hükumetinin teşekkülüne muvafakat dostluk bağlannı tarsin etmeğe amade dir. Halbuki, Türkiye, Fransada hâlâ tanmmıyor. Fransız gazetecilerinin ekserisi, anket yapmak üzere Türkiyeye gittikleri, yahud tetkik için orada oturduklan zaman hiçbir Türkkle konuşmuyorlar, Türk ruhunu anlamağa çalışmıyorlar ve Avrupaya, ekseriya kendi muhayyelele rinin mahsulü olan son derece hatalı rö portajlar gönderiyorlar. Hemen hemen her gazetecinin Türkiye hakkmdaki bilgisi, Istanbulun kozmopolit mahallesi olan Beyoğlundan ibarettir. En iyi ma lumat sahibi olanlann, Fransadan daha büyük olan bu memleket hakkmdaki fi kirleri, Anadoluda yapılan bir şimendifer seyahatinin bıraktığı müphem hatıradan öteye geçemez. Bu vaziyet karşısında, Fransada, Türkiyeye aid işler hakkında bu derece gaflette bulunmamış ve Tür kiyeyi, hâlâ Pierre Loti'nin veya Claude Faırere'in romanlanna ve yahud binbir gece masallanna göre tahayyül etmemiz hiç te şayanı hayret sayılmamalıdır. Gündelik gazetelerimizin, mübalâğalı bir iki haber alınca, ezcümle Atatürkün «teşrinievveldenberi mukarrer bulunan» Adana seyahatini duyunca, Sancak hâdisesi dolayısile yakmda Fransa ile Türkiye arasında bir harb çıkacağını yaza rak Fransız efkân umumiyesini telâşa düşürmelerinde de şaşılacak birşey yoktur. Böyle bir şayiayı ortaya atmak, Kamâlistlerin eserini ve onlann mülhem olduklan fikirleri bilmemek demektir. Türk matbuahnın üç aydanberi, va tanperverliği ve milliyetseverliği saika sile Frama hakkında şiddetli neşriyatta bulunduğu nek^dar doğru ise, Kamâlist Türkiyenin sulha ve bizim dostluğumuza derin surette merbut bulunmakta devam ettiği de o d«rec« doğrudur. Roma mülâkatları ne netice verecek? olur.» Le Jour gazetesinin Cenevre muhabiri de, M. Hitler'in 30 kânunusanide söyli* yeceği bir nutukla Fransaya bir iktısadî iç birliği teklif edeceğini kaydettikten sonra Fransız Sovyet muahedesini Al manya aşılmaz bir mania olarak telâkki ettiği içm bu teklifin siyasî sahaya intikal edemiyeceğini tasrih etmektedir. îngiltere dörtler misaktna fimdilik taraftar değil Evet. Mevzu çirkindir. Çünkü İstiklâl Savaşı gibi eşsiz bir hamaset sahnesi kahramanlanndan birini igrenç bir seviyeye düşürmektedir. O sahnenin hâliki olan Türk zabitlerinden hiçbiri muharririn tasavvur ve tasvir ettiği şenaatin, redaetin, fezahetin mürtekibi olamaz ve hiçbir Türk yazıcısı böyle bir kepazeliğe müfekkiresinde, muhavyilesinde yer veremez. Vatanı zilletten kurtarmak için kanını seve seve döken aslan ruhlu, aslan yürekli bir zabitin harb sahnesi haricinde sırtlanvarî hareket edeceğini, silâh arkadaşınm namusunu kemireceğini tasavvur etmek zaten natüralizme de, realizme de sığmaz. Bir genc ötede merd, necib, feOeuvre gazetesi bu hususta diyor ki: dakâr, kahraman ve asil olsun, beride «Romanın takib ettiği gaye îngilterenamerd, pespaye, riyakâr ve sefil görünnin yüzüne gülmek ve Sovyetler Birliğini sün. Psikoloji düsturlarile böyle ruhî bir Avrupa manzumesinden dışan atmaktır. tezad nasıl telif olunabilir? İtalya ile Almanyanın cevablan şarta Dediğimiz gibi hikâyede başkalanndan muallâk Londraya karşı mültefit ve alınmış yerler de vardır. Saf fet Nezihinin Fransa ile Sovyetler Birliğini uzaklaş «Zavallı Necdeb> ini, Salâhaddin Enisin bracak mahiyette olacaktır. Dörtler mi«Cehennem Yolculan» nı okuyanlar, sakma gelince bu misakm akdinden evvel Haluk Şehsüvaroğlunun hikâyesine o e İtalyamn arzusile bir Alman İngiliz serlerden çok kuvvetli gölgeler düştüğü muvakkat anlaşması yapılacaktır. îspan nü görmekten geri kalamazlar. Fakat o yada ise son Roma anlaşmalarınm mad iki muharrir, İstiklâl Savaşı kahraman dî bir delil olmak ve Hitlerle Mussolini larından tipler seçip te eserlerinde onlan arasmda kararlaştınlan son faaliyet plâtezlil etmemişlerdi ve dasitanî bir hayatı nı hakktnda efkân umumiyeyi daha ge cehlen de olsa kirletmemişlerdi. niş mikyasta tenvir etmek üzere, harb yeBizce böyle hikâyeler mükâfatlandırıl niden canlanacaktır.» maz, yakılır!.. Le Populaire gazetesi de şunlan yaz*** maktadır: Londra 18 (A.A.) Bu sabah Londrada söylendiğine göre Dörtler m r sakımn ihyası şimdilik İngiltere hüku metince derpiş edihnemektedir. Esasen Göring ile Musolininin bu hususta müdavelei efkârda bulunduklanna dair resmî bir haber mevcud değildir. Sir Eric Drommond'un, yann Londraya muvasalat ettikten sonra bu meseleyi etmiyecektir. Diğer cihetten M. Hitler de aydınlatacak malumat vereceği ümid eîspanyaya kargı takib ettiği siyaseti ter dilmektedir. ketmek için vesile anyacak ve bu fırsatGöring Napolide büyük tan istifade ederek Alman müstemleke merasimle karşılandı lerini geri almak için pazarlığa girişe Napoli 18 (A.A.) M. Göring bücektir. tün teferruaü ihtimamla hazırlanmış parFigaro gazetesinin Roma muhabiri §u lak bir merasimle karşılanmıştır. Şerefine saürlan yazıyor: verilen öğle yemeğinde 60 davetli hazır «İtalya ile Ahnanya, Îngiltere He bir bulunmuştur. itilâf zemini bulmağa gayret ediyorlar. Fon Hessel Berline döndü İtalya ricalinin Îspanyada, sol cenah mlıfRoma 18 (A.A.) Von Hessel saritleri haric olmak üzere, bütün siyasî te at 740 ta Berline hareket etmiştir. Dün mayülleri temsil eden bir «millî cephe» akşam M. Göring ile uzun bir mülâkat hükumetinin kurulmasmı kabul edecek ta bulunmuştur. leri zannedilmektedir.» İCÎRKTTL Beşinci cildte intişar etti ÜstadTaTTd Ziya Uşaklıgilin hatıraları ! 5 cildden mürekkeb olan bu : kıymetli eser memleketin sij yasî, içtimaî, fikrî hayatının 140 yıllık canlı blr levhasıdır. : Baştanbaşa cazib ve hakikî bir • roman hükmünde olmakla be: raber blrçok parçaları müsta• kll blrer hikâye gibidir. Yunanistanda fırtına ve soğuklar devam ediyor Atina 18 (Hususî) Altı gün evvel başlıyan şiddetli kış bütün Yunanistanda şiddetini muhafaza etmektedir. Hava Vekâletine gelen haberlerde Avrupa ve Akdenizde şiddetli kış hüküm sürdüğü de bildirilmektedir. Dün burada hararet derecesi sıfırdan aşağı 2ye düşmüştür. Gaze telerin Korfu adasından aldıklan telgraflarda dün gece bütün adaya çok miktarda kar düştüğü ve hararet derecesi sı fırdan aşağı 2 dereceyi göstermekteydi. «Romanm, Berlinîn ve Lizbonun cevablarına hâlâ intizar ediliyor. Fakat bu üç faşist hükumet Büyük Britanyanın teşebbüsüne engel olmak isteseler dahi bu tamir edilmez bir hareket sayılmaz. Çünkü, bir kere daha tekrar edelim, Londra ile Paris kat'iyetle isterlerse ademi müdahale ve kontrol işlerini temin etmek kabil OKUYUNUZ! Haleb Sancak iskenderunda Jan R. KUrdi Cumhuriyet gazetesinin tevzi yeridir. KANSIZLIK beoizsizlik Icln yegâne deva kanl ihya eden O|p/Yp Emnuntalıipetıbbatarafındaatertifiedilmiştir. Ollvv/l Norasteni, zaflyet Te Chlorose i, PARİS