23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 19 îkincikânun 1937 Olümden kurtarüan bir san at Feci bir kaza Güreşçilerimiz Peşteye davet edildiler 80 yaşında bir kadm yanmak suretile öldü Türk tezyinî san'atlar şubesinde bir tetkik Güzel San'atlar Akademisi bu işi üzerine almakla memlekete büyiik bir hizmette bulunmuştur Türke has, Türkün öz malı öyle güzel, ince san'atlar vardır ki, bugün bunların adlarını hatırlamak için bile zihin yormamız lâzım geliyor. Müzelerimizi dolduran en kıymetli eşya hep bu sanat sahalarında yapıaln eserlerdir. Yavaş yavaş ihmal yüzünden bu iş Ierle uğraşanlar o kadar azaldı ki, yarm müzelerimizdeki eserleri tamir, tasnif, yahut kıymetlerini takdir için adam bulmaktan âciz kalarak, yüreğimiz yana yana hatta bir hayli de utana utana Avrupadan mütehassıs çağırmak mecburiyetini duymamız mukadderdir. Bir misal getirmek için, Sultanhamammdaki (Altınvarakçılar) sokağının bugün adından başka bu san'atla bir alâkası kalmadığını ve koca Türkiyede bu işin ehli bir kişi kaldığım söyliye bilirim. Tezhib, cildcilik, minyatür, hâk, sedefçilik, çini nakışlan, ahar ve ebru san'atlarının da altın varakçılıktan daha mes'ud bir halde olduklarını kimse iddia edemez. Işte, bütün bu ince san'atların arka smdan bir uzun hüvelbaki çekiyorduk ki, Güzel San'atlar Akademisi çok hayırlı bir hamle ile imdada yetişti. Gazete havadisleri arasmda kayna yıp giden (Akademide açılan Türk Tezyinî San'atla» Şubesi) ni dün ziyarete gittim. Ve evvelâ, Akademi Direktörii Bür han Toprağı bularak ,ondan bu şubenin tarihçesini dinledim: « Türk Tezyinî San'atlar şubesi namı altında açılan şube evveldenberi mevcuddu. Bu mektebi Meşrutiyetin ilânından bir sene sonra Şeyhülislâm Ihtilâlciler Barselonu bombardıman ettiler General Franco Havas ajansmın muhabirine şayani dikkat beyanatta bulundu [Baştaraft 1 inci sahifedei kumet kuvvetleri çok miktarda telefat vermişlerdir. Küçük bir liman olan Marbella, hü kumetçilerin Malaga yolu üzerinde son bir istinad noktasıydı. çıkmış olduğunu söylemektedirler. M. Eden'nin salı günü Cenevreye gitmeden evvel Avam kamarasında ls panyol harbinin beynelmilel akisleri hakkında pek mühim beyanatta bulunacağı söylenmektedir. Siyasî müşahidler bilhassa îspanyol bankasının memaliki ecnebiyedeki altın lanna ambargo konması hakkındaki îtalyan Alman talebinden endişe etmektedirler. Bu meselede ne Fransanın, ne Ingilterenin ve ne de Sovyetler Birliğinin Al manya ve İtalyaya müzaheret edecekleri suvvetle tahmin edildiği için eğer Almanya ile italya ambargo meselesin3e ısrar edecek olurlarsa Londra komitesinde neticesi vahim olabilecek bir aynlık husule gelmesi ihtimali vardır. Çengelköyünde Tarlabaşmda 11 mr Peştede Turan cemiyetinin tertib et maralı evde oturan 80 yaşlarında Eleni, tiği güreşlere güreşçilerimiz de davet dün saat 16,30 da odasında mangal edilmişlerdir. başında oturmakta iken ayağı ile manKadıköy spor kulübünün gah devirmiştir. Evvelki gün saat 10 da Kadıköy spor kulübü üyeleri toplanarak senelik kongrelerini akdetmişlerdir. İlk evvel eski idare heyeti raporunu okudu ve bir senelik varidat ve masraf hesablan okundu ve üyeler tarafından kabul edildi. Ondan sonra yeni idare heyeti seçi mine geçildi. Yeni idare heyetine: Reis: Talât Kurt, ikinci reis: Orhan Termiyeci, umumî kâtib: Mano Askaridis, muhasebe: Aleko Kulakoğlu, idare memuru: Mehmed Aydemir, umumî kaptan: Nevzad Tuggun, murahhas: tspiro Bados seçildiler. Yeni idare heyetine muvaffakiyetler dilendi ve toplantıya nihayet verildi. kongresi Devrilen mangaldan dökülen ateşler Eleninin üstüne gelmiş ve kadıncağız yanmağa başlamıştır. Eleninin feryadı üzerine komşular yetişmiş, fakat ev tutuşmağa başladığından itfaiyeye haber verilmesine zaruret hasıl olmuştur. Bir müddet uğraşılarak ateşin Önüne bir yorgan, bir jilte yandıktan sonra geçilmiştir. Bu arada ağır surette yanan Elini hastaneye kaldmlmışsa da orada ölmüştür. General Franconun beyanatı Elektrik Şirketi müdürü Hanses öldü [Paştaraft l tnci tahije&e] ölümünün sebebi yolda üşüyerek zatürrieye yakalanmış olmasıdır. Üç gün evvel buradan hususî bir vagonla Viyanaya götürülen Hanses daha buradan yola çıkerken fena bir halde idi. 18 senedenberi şehrimizde bulunan M. Hanses aslen Belçikalıdır. Buraya gelmeden evvel makine ve elektrik mühendisi olduğundan Fransa ve Bel çikada Yüksek Mühendis mekteblerin de muallimlik yapmıştır. Kendisi İstanbula ilk geldiği zaman elektrik abone lerinin miktan 12,000 ken muntazam ve müsmir çalışması neticesinde bu miktar bugün 110,000 e, elektrik şebekesi 284 kilometro iken 1320 kilometroya ve fabrikanm takatı 4000 volt ken 92,0000 volta çıkmıştır. Muhakkak olan birşey varsa o da Umumî Direktör Hanses'in idare ettiği işlerde çok ehil bir adam olduğudur. Kendisi memleketimizi sevmiş ve o nun haynna hizmet ettiğine kani olduğu işlerin muvaffakiyetinden daima memnun olmuştur. On sekiz yıldır bu memleketin umumî hizmetleri cümlesinden bir takım tesisatta faaliyetleri sebketmiş olan müteveffayı, hayata gözlerini kapadığı şu sırada, hayırla anmak kadirşinaslık iktızasıdır. Madam Hanses'e ve mütevaffanın ailesi erkânına taziyetlerimizi sunanz. Hanses'in ölümile hakkındaki ka çakçılık takibatı kendiliğinden sukut etmiş olmaktadır. Hanses'in teminat olarak yatırdığı 40,000 lira da veresesi ne iade edilecektir. ölüm haberi kendisini tanıyanlan müteessir etmiştir. Elektrik ve Tram vay şirketi dün öğleden sonra matem alâmeti olarak kapanmıştır. Uçüncü Kros müsabakası İstanbul Atletizm Ajanlığmdan: 1 İstanbul Kros şampiyonasmın ü çüncü müsabakası 24/1/937 pazar gü nü Veliefendi sahasında yapılacaktır. 2 3000 ve 5000 metro olan bu mü sabakalara kulübler üçer kişi olmak üzere istedikleri kadar takımlarla işti rak edebileceklerdir. 3 Müsabaka yapacak atletler pa zar sabahı Sirkeciden 8,50 da hareket edecek hususî otobüslerle yarış yerine götürüleceklerdir. 4 3000 metro 10,15 te, 5000 metro 11 de başlıyacaktır. 5 Müsabakaya iştirak edecek ku lübler 22 kânunusani cuma akşamma kadar listeleri Mmtaka Atletizm Ajanlığma vermiş olmalıdırlar. Büyük bir takdir kazanan Türk tezyini san'at nümunelerinden bir tabak Hayri Efendi, Medresetülhattatin un vanile, Babıâlide Tahsin Hocanın mektebinde açmıştı. O zamanlar yazı ve tezhib dersleri verilirdi. Bu mekteb son zamanlara kadar birçok istihaleler geçirdi. Nihayet medreseler lâğvedildiği sırada o da kapandı. Ve bir müddet sonra Hattat mektebi olarak açıldı. Niha yet altı sene evvel buraya, Güzel Sanatlar Akademisine nim müstakil ola rak nakledildi. Dört tane de hocası vardı. Senelik tahsisatı da.. Bürhan Toprak yüzüme manalı ma nalı bakarak, bir lâhza susuyor, sonra inandıramıyacak bir şey söyliyenlerin halile; Senelik tahsisatı, diyor, üç yüz lira idi. Ve devam ediyor. Bu sene bu şube de Akademiye bağlandı ve bizim her hangi bir şubemiz gibi idare edilmeğe başlandı. Hocalarm sayısı da on bire çıkarıldı. Ya talebe? Şimdilik otuz beş talebemiz var. Şimdi Türk cildciliğinden bahsedi yoruz. Akademi Direktörü: Türk cildciliği çok pahalı ve lüks bir iştir, diyor. Cildcilik hocası, ak sakalını okşıya rak, direktörün sözünü tasdik cdıyor: Yani bu işte tebeşir yerine altm kullanılır. Binaenaleyh bir hayli emekle mey dana gelen normal bir cild otuz, kırk liraya mal olmaktadır. Bugün yarım liraya en güzel eserlere bile müşteri bulamazken bu lüks şeyleri hayata sokmak biraz zor olacaktır. Avrupada ise işler başka türlüdür. Her hangi bir kitabcıdan bir liraya alınan tamnmış bir muharririn eseri lüks tabılarda bazan yirmi, elli, hatta beş yüz liraya kadar satılıyor. Gözleri faltaşı gibi açılan ak sakallı hocalar koltukla*rında doğrularak so ruyorlar: Bir tek kitab beş yüz liraya mı dediniz? Bürhan Toprak yazıhanesinin üzerinde bir kitabı eline alarak havada yel paze gibi sallıyor: Evet, işte böyle bir kitab... Elbette bir gün gelecek, bizim memleketimiz de de san'at bu bahtiyarlığı elde edecektir. Tezhib için, minyatür için, hatta sedefçilik için de ayni şeyler söylene bilir. Ve Türk güzel san'atmm ereceği bu saadetin hayaline dalmış gibi süzgün gözlerini yummuş dinliyen hocayı göstererek: Meselâ, Bay Necmeddinin elinde Hamdullahm bir Kur'anı vardır ki, bugün Mısırlılar dört bin lira teklif edi yorlar. Gene hocalarımızdan san'atkâr Vasıf geçenlerde bizzat yapmış olduğu sedef masayı Müzeye üç bin liraya sattı. Demek ki bu şubelerin eserleri ya vaş yavaş hayata girmektedir. Hatta talebelerimizden birçokları tezhible yaptıkları portföylere, sigara kutularma, resim çerçevelerine, sömen lere, fincan ve tabaklara oldukça iyi müşteriler buluyorlar. Diğer taraftan yaptığımız Ebrular kâğıd fabrikaları tarafından ticarete sevkolunabilir. Nitekim Almânlar biz den celbettikleri modellerle vâsi mik yasta imalâta başlamışlardır. Hep beraber Tezyinî San'atlar şube sinin atölyelerini geziyoruz. Basülbadelmevte eren Türk san'atı birbirinden güzel, birbirinden değerli eserlerile gözlerimizi ve ruhumuzu okşuyor. İşte talebeden birinin elinde zevk hazinesinin ve göz nurunun izlerini taşı yan bir çini tabak. Ve şu genc kız, önündeki parlak taşa, eski Türk bahçelerinin renklerinden katre katre serpiyor. < Ankarada açılan Küçük San'atlar sergisinde Atatürkün beğenmiş olduğu Nefis Türk işlerinden bir kitab kapağı Türkiye Kros şampiyonası Atletizm Federasyonu tarafından hazırlanan Türkiye Kros şampiyonası mart ayı içinde Ankarada yapılacaktır. Bu müsabakalara İstanbul, İzmir, An kara, Balıkesir, Bursa, Eskişehir takımları iştirak edeceklerdir. Yumurta fiatları çok düşkün Son günlerde yumurta ihracatımız haricî fiatlarm çok düşük obnasmdan dolayı adeta durmuş gibidir. Fiatlar çift sandık 24 liraya kadar düştüğü halde el'an haricî fiatlardan yüksektir. Manisada el ve ev i§leri sergisi Manisa (Hususî) Burada el ve ev işlerinden mürekkeb çok muvaffak sayılabilecek bir sergi açılmıştır. Teşhir edilen eserler arasında bir mızıka çavuşunun kadife üzerine Atatürkümüzün el ile işlediği resim her türlü takdirin fevkinde bir san'at örneğidir. tabak.. Bu da talebemizden Muhsinin eseridir.> Ayrılırken, Direktör Bürhan Toprağın son sözlerini not ediyorum: € Hiç şüphe yok ki Türk Tezyinî San'atlar şubesi Akademinin en mü him şubelerinden biridir. Ziyarete gelen ecnebiler ve san'atkârlar bilhassa burada hayretle durmaktadırlar. Nitekim Paristen gelen meşhur ressam Leopold Levy bu şubenin eserlerile Pa riste muhakkak bir sergi açmamızı istiyor. Gene bu ayın yirmi ikisinde Atinada açılacak (Balkanlararası Güzel San'atlar Sergisi) ne bu şubemizin eserlerini götürüyoruz. Eminim ki bu eserler Atinada da pek çok hayret ve takdir toplıyacaktır.> Bir daha hiç, hiç dirilmemek üzere solmağa yüztutmuş Türk tezyinî sanatlarını taze bir canla yaşatmağa çalı şanların altmda toplandıkları bir temiz çatı ki, havasını bir lâhzalık teneffüs bile içe emniyet ve sevinç veriyor. Saray tütüncüleri malî müzayakada Saray (Hususî) Eskidenberi tütünlerile meşhur olan kazamız köylerin den Büyük Manikada bu sene 20 bin kilodan fazla tütün istihsal edilmiştir. Fakat gerek tüccar ve gerekse İnhisar idaresinin mübayaata başlamamış bulun maları köylüyü malî müzayakaya dü şürmüştür. Alacaklılar tarafından sıkıştırılmakta olan köylü, İnhisar idaresinin biran evvel faaliyete geçmesini sabırsızlıkla beklemektedir. Salamank 18 (A.A.) General Franco Havas Ajansınm muhabirini kabul ederek kendisile yarım saat görüş müştür. Mülâkat fransızca olmuş ve General muhabirden kendisjne vazih sualler sormasını istemiş ve bunlara açık c«vablar vereceğini söylemiştir. General, Fas meselesi hakkında de miştir ki: « îspanyol Fasında Alman askerleri yoktur. Şimalî Afrika müstemlekemi ze Alman kıtaatının veya gönüllülerinin ihrac edilmiş olduğunu kat'î olarak tek zib etmiştim. Hatta bu mıntakalarda hiç bir zaman bugünkü kadar az sivil Alman bulunmamıştır. Zaferlerimizin her birinde yalan ve iftira neşriyah daha ziyade şiddetlenmektedir. Millete aid olan topraklardan hiçbir parçasınm başka birisine terki dün olduğu gibi bugün de millî hükumet için mevzuubahis değildir.» Harbin beynelmilel mahiyetine dair General Franco şunları söylemiştir: « Bu mahiyetî dahılî harbimize veren biz değiliz. Biz münhasıran komü nizmi memleketten çıkarıp atmak için mücadele ediyoruz. Memleketimizi kendisine tamamen yabancı olan bir akide den kurtaracağız, ve yalnız bunu yapmak istiyoruz. Almanya ve İtalya da ayni mücadeleyi yapmışlardır. Bize olan teveccühlerinin sırrı da işte buradadır. Vakıâ birçok ecnebi mütehassıslarımn yardımından istifade ediyoruz. Fakat harbedenler, lejiyonlanmıza nizamı dahilinde kaydedilmiş bir avuc gönüllü haric olmak üzere hep Ispanyollardır.» Müteakıben General Franco, lngıltere ve Fransayı komünist tahrikâtına karşı teyakkuza davet etmiş ve demiştir ki: « Kendilerile daima iyi münasebetler idame etmiş olduğumuz Fransa ve Ingiltere müstemlekelerini sıkı bir nezaret altında bulundururlarsa çok iyi ederler. Çünkü buralarda tehdid altında bulunuyorlar.» General Franco Madrid etrafında yapılmakta olan muharebeler hakkında da şunlan söylemiştir: « Kızıllar Madridi terketmemekle bir cinayet işlemişlerdir. Fakat biz bu sehri tahrib etmeden gene zaptedeceğiz. Sonra marksistler guya bizim esir alma dığımızı işae ediyorlar. Şefler ve katiller müstesna olmak üzere bütün esirlere ve mültecilere hayatlarını bağışhyoruz ve onlan bittabi ihtiyatla hareket ederek yeni devletin bir unsura yapıyoruz.» Sovyet cevabı Londrada Londra 18 (A.A.) Sovyet sefiri gönüllüler meselesi hakkındaki 10 kânunusani tarihli İngiliz notasına Moskovadan verilen cevabı Ingiltere Hariciye Nezaretine vermiştir. Diplomatik mahfiller bu cevabın ba • zı ihtirazî kayidleri ihtiva ettiğini söyle mekte ve cevabın metni neşredilmeden tefsırlerde bulunmaktan ictinab etmektedirler. Fransız cevabı Sovyet cevabtnın ayni imiş Berlin 18 (A.A.) Berlin siyasî mahfilleri, Fransa hükumetinin Ingilte renin gönüllüler meselesi hakkındaki notasına verdiği cevabın kimseyi hayrette bırakmadığmı söylemektedirler. Çünkü notanm tevdiinden evvel Fransa hüku • meti parlamentoda bu hususta beyanat « ta bulunmuştu. Sovyet cevabının, bazı kayidler ihtiva eden Fransız cevabma tamamile tetabuk ettiği söylenmektedir. Berlinde, Paris ile Moskovanın şimdi gönüllüler meselesini ilk plâna koyduklan beyan edilmekte ve bu meselenin ağus tosta Almanya ile İtalya tarafından teklifler yapıldığı sırada mevzuu bahsedil mesi lâzım geldiği kaydedilmektedir. Ayni mahfiller, Moskova ile Parisin müdahalenin siyasî ve ikhsadî sahalarda da yapılmakta olduğunu ımutmuş gibi göründüklerini iddia etmektedirler. Madrid önünde dün ölen ihtilâlciler Madrid 18 (A.A.) General Miaja, dün Üniversite mahallesinde cereyan eden muharebelerde asilerin bin ölü ve yarah verdiklerini bildirmiştir. SON MEKTUB Yazan: Feridun Osman Ademi müdahale komitesi kat'î kararlar arifesinde En halis memleket hikâyeleri Fiatı 40 kuruş Bir ekspreste çıkan yangın Hongkong 18 (A.A.) Canton Hongkong ekspresindc çıkan yangm neticesinde 72 kişi ölmüştür. Bu yangının suiniyetle çıkanldığı söylenmektedir. Biı cehennem makinesi vagonlardan ikisine yerleştirilen içleri selüloid bir takım eşya ile dolu iki sepeti ateşlemiştir. tıklar vardı. Biz bu artıklan tahlil ettirdik. Hiçbirisinde şüpheli birşey göremedik. Zehire aid bir emare yok. Hatta kahve telvelerini bile araştırdık. Sonra şurası da muhakkak ki Hasan Azmi ayn tabaktan değil, Fikret Beyin yediği tabaklardan kendi tabağma yemek almış, onun yediklerini aynen yemiştir. Halbuki Hasan Azmi Beyin hastalandığına dair bana hiç bir iş'ar vaki olmadı. Bilâkis yemekten kalkar kalkmaz, Azminin tayyareye binerek seyahate çıktığı da sabit tir... Vali muavini hayretle: Öyle mi? dedi. Bu ne kadar şüpheyi calib birşey.. Şimdi bundan da bahsedeceğim. Fakat şimdiden size şunu söyliyebilirim ki Hasan Azminin bu seyahari Fikret Beyle birlikte kararlaştınlmış ve onun malumatı altında yapılmıştır. Kendilerine hizmet eden garson sivil memur bu ci heti gayet sarih olarak teyid ediyor. Bir nokta daha var ki onu zikretmeden geçmemeliyim. Fikret Bey bir sigara îçmiş ti... Bu sigara lokantanm salonundan getirilen sigara kutusundan alınmış ve valiye ikram olunmuştur. Halbuki Hasan Azmi Bey kendi kutusundan aldığı siga KANDEMtR dan yaralanmış olarak çıkmıştır. Onun yaralarının vahametini doktorlar gizliyememişlerdir. Bu son tafsilât bizce de malumdu, çünkü bu malumatı gazeteler de verdiler. Fakat, gazetelerin ve belki kimsenin ha berdar olmadığı vakayi hakkındaki ihbaratmdan dolayı polis müdürüne teşekküre borcluyuz. Bununla beraber, son derece esrarengiz bir mahiyet alan bu suikasd teşebbüsü hakkında çok etraflı malumat almak, faillerini elde edemesek bile kimler olduğunu öğrenmek zaruretin deyiz. Çünkü bugün mevkiin en yüksek memuruna tevcih edilen bu suikasd, bütün îstanbul için bir tehdid ve tehlikedir. Kendimizi, mevkiimizi, şerefimizi müdafaaya mecburuz. Bence bugüne kadar hiç ihmale uğramadan takib edilen suikasdin daha büyük bir şiddet ve süratle, sonra kimseye belli edilmeden takib edilmesi de lâzımdır. Bu mütaleayı hepsi tasdik ettiler ve polis müdürü tekrar söz alarak dedi ki: Size ilk tahkikahmın neticesini bildirdim. Hem de mavak'alarla bildirdim. Evvelâ Fikret Beyin Hasan Azmi ile başbaşa yemek yemesi.. Bu yemek pek mükellefti. Tabiî birçok tabaklarda ar Paris 18 (A.A.) Başhyan hafta zarfında İspanyaya ademi müdahale işinde kat'î bir karar ittihaz edileceği ümid edilmektedir. Filvaki ademi müdahale komitesindeki îtalyan ve Alman mümessilleri eksperler tarafından tanzim edilen kontrol plânı hakkında hükumetlerinin ne düşündüğünü bu hafta zarfında bildireceklerdir. Bazı gazeteler gerçi yeni İtalyan müfrezelerinin îspanyaya gitmek üzere ge çende Napoliden Cadix'e hareket ettiğini yazmışlardı. Fakat nikbin olanlar bu müfrezenin Roma hükumetinin gönüllü »evkini resmen menetmesinden evvel yola rayı içmiştir. Yani, valinin içtiği sigara zehirli mi? Bilmiyoruz, bunu da tahkik edi yoruz. Çünkü sigaranın parçası bulun muştur... Bakalım... Ya ikinci suikasd hakkındaki emare? İkinci suikasd de şoförü çıldırtan hâdise... Kazaya uğnyan otomobili tet kik ettirdik. Anlaşıldı ki direksiyonu idare eden vidalar gevşetilmiş, yahud gevşemiş ve arabayı ağaca çarptırmıştır. Bu araba, valinin meşhur arabası öyle mi? Nasıl olur? Evet, bu otomobilin kendiliğinden bu hale gelmesi ve böyle bir kazaya sebebiyet vermesi imkânsız görülüyor. Fakat bir mütehassıs bunu da tetkik ediyor. Klod Anenin en güzel romanı Ateşin Rus aşkı ve bir üıtiras macerası GENÇ RUS KIZI ARYAN Çerirenler t Fetht Varal ve Fertdun Osman Köşe minderinin esrarı j Zabıta romanı : 29 Burada ciddî bir tedaviye tâbi rutulacağı muhakkak olduğundan... Vali muavini, polis müdürünün sözünü kesecek oldu. Öteki bir saniye müsaade istedi: işte ilk suikasd teşebbüsü beyler... Bunun bir suikasd olduğuna zerre kadar şüphe yoktur. Bütün deliller meydanda dır. Muavin dayanamadı: Hayret ediyorum, dedi. Halbuki sizin matbuata verdiğiniz malumat bu nun tamamen zıddıdır. Böyle birşeyden hiç bahis yoktur. Siz bir otomobil ka zasından bahsediyordunuz... Tabiî efendim, başka çare var mıydı? Biz kaza olduğunu bildirdiğimiz halde gazetelerden bazılannm heyecanlı haber vermek için neler yazdıklarını görüyorsunuz. Ya suikasdi itiraf etseydik!.. Kazayı görenler var... Otomobil kazasını!... Bu nasıl şey?.. Anlatayım efendim... Otomobil kazası, daha doğrusu ikinci suikasd de vakidir. Hem birincisinden ya yirmi dakika, ya yanm saat sonra... Maksad Fikret Beyin birinci suikasdden herhangi bir surette kurtulduğu takdirde ikincisinden kurtulamamasmı temin etmektir. îşte bu suretle zehirlenen Fikret Bey, otomobilin içinde ve doktorun kollan arasmda hastaneye taşmırken doktor ona ilk tedavileri yapmakta devam ediyor. Önde şoför ki bu adam valinin çok eski ve emektar şofÖrüdür emin birisidir. Onun yanında da memurlanmızdan birisi oturmaktadır. Tam Istinyeden yukan çıktıklan ve vi rajları geçecekleri sırada şoför birdenbire kendisini kaybediyor, deliriyor. Evet, bu mazbut ve pek makul adam orada bir denbire delirmiştir. Direksiyonu sağa sola çevirdikten sonra artık idare edemi yecek bir hale gelmiştir. Araba birdenbire büyük bir ağaca çarpmış, tekerlenmiştir. Bu facianın sonu sizce de malumdur. Doktorla şoför bu kaza neticesinde öl müşler, memurumuz son derece ağır bir surette yaralanmış, zehirden henüz kendini kurtaramamış ve baygın bir halde olan Fikret Bey, bir ayağı kınlmış, başın niyor, Hasan Azmi Bey kurtuluyor. Sonra Hasan Azmi alelâcele tayyareye binip memleketten savuşuyor. Hem de şehirden uzak olan bu lokantâdan Hasan Azmi, validen daha evvel çıkmış, onu lokantada bırakmıştır. Neden? Bu sual de doğru. Acaba Hasan Azminin tayyare ile nereye gittiği ma lum değil mi? Polis müdürü cevab verdi: Atinaya. Evet. Ne diyorduk? Valiyi lokantada bırakıp çıkan, kendisine son derece muhtac olduğumuz sırada bir ecnebi memlekete kapağı atan .Tütün şirketi müdürü bence şüphelidir. Bahusus bu adamm Prens Rızkullah ismindeki şüphelî ve daima karanlık işlere girip çıkan şahısla sıkıfıkı görüştüğü de malum olunca. Müddeiumumî dedi k i : Polis müdürü cevab verdi: Hulâsa; evvelâ zehir meselesinde Biz de bu noktadan hareket etmelt aydmlatılmak icab eden nokta hangi zeistiyoruz. Eğer Hasan Azmi hakikaten hir ve hangi vasıtalarla Fikret Beye verilmiştir?.. Hasan Azmile başbaşa ve çok Atinaya çıktıysa iki gün sonra bir memusamimî geçen bu yemekte kim ve nasıl rumuz kendisini Atinada bulacaktır. Müddeiumumî: yalnız Fikret Beyin yemeğine, yahud sigarasına zehir kattı? Çok iyi, dedi. Bence kendisini nezaret altında bulundurmak ta lâzımdır. Doğru!.. {Arkası var) Diğer taraftan Fikret Bey zehirle
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle