27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 tkincikânun 1937 CUMHURtYET Reisicumhur şehrimizde Atatürk dün gece Istanbulu şereflendirdi Akşam Atinadan dönen Hariciye Vekili derhal Büyük Şefe mülâki oldu. Atatürk kendisine mesaisinden memnuniyetini bildirdi [Baştarafı 1 inct sahifedel la istikbal edilmiştir. Reisicumhurumuz, garda, kendilerini istikbale gelenlerin ellerini sıkarak ilti fatta bulunmuşlardır. Atatürke hemşiresi Bayan Makbule, Nafıa Vekili Ali Çetinkaya ve saylavlanmızdan Ali Kılıc, Ismail Müştak, Mustafa Mecdi ve Ziya Naki refakât «tmektedir. Reisicumhur, Haydarpaşadan Akay Idaresinin Kalamış vapurile Dolmabahçe sarayı rıhtımına çıkmış ve oradan otomobille Park otele gitmistir. taksasla Rüştü Aras arasında tam bir görüş birliği olduğu tesbit edilmiştir.» Bir Türk kızınm muvaffakiyeti Nermin Okyar Ingilterede scholarship oldu 13 maznun dün Adliyeye verildi ve sulh hâkimi tarafından isticvabdan sonra Tevkifaneye gönderildi Komünistlik tahrikâtı yaptıklann dan dolayı zabıta tarafından nezaret altına ahndıklarını yazdığımız Nazım Hikmet, Dr. Hikmet, bastoncu Fey • zi, Hasan Basri, Sü leyman, Zeki, Mustafa Refik, Bekir Ali, Cenab Şeha beddin, İhsan, Ke mal, Şükrü, Süleyman Kadri isminde ttermın Okyar ıtardeşi Osmanla 'beraber kı maznunlar, dün polis tarafından AdBugün okuyucu liyeye verilmişlerdir. larımıza Türk kadıMaznunlar, Şulta nmın yüksek kabilinahmed sulh ceza yetinin yeni bir örhâkimliği tarafın • jeğini göstermek is dan sorguya çekil tiyoruz. Memnuni dikten sonra tevkif yetle haber aldığı edılmişlerdir. mıza göre Londra Komünistlik tahrikâtı yapanlar tevkif edildi Yılbaşı ski Türklerde yıltaşı güneşle ayın, arablarca Delv, frenkierce urne diye anılan koğa bürcünde birleştikleri günlerin biri olarak kabul edilmişti. İbni Mühenna'nm rivayetine göre Türkler, yılbaşı olarak seçtikleri bugüne Yengi gün derlerdi. İranlılar da, fakat on günlük bir ara ile, ayiıi felekî hâdiseyi esas tutarak yılbaşılarını tesbit etmişler ve bu takvim başlangıcma N e v ruz admı vermişlerdi. Aradaki gün farkı, Türk Nevruzunu şubata, Iranlılannkini marta tesadüf ettirir. Takvim meselesini fennî şeküde tetkik ettiren Türk hükümdarlarmda^ Sdçuklu Melekşah'ın yaptırttığı takvimde de yılbaşı olarak Nevruz kabul edilmiştir. Fakat tarih başı, hicret olmayıp Selçuklulann Türk Anadoluyu yen'dea Türk bayrağı altına sokmıya giriştıkleri yıldır. Meşhur Malazkird harbinden bir kaç yıl sonra yapılan bu takvim, Milâdî tarihin Avrupaca kabulünden dört ve garb takviminin Papa Onüçüncü Gre guvar tarafından ıslah edilerek bugunkii sekle konulmasından tam beş yüz yıl evvel vücude getirilmişti. Takvim işlerinden anlıyanlar Melekşah takviminin Gregoriyen takviminden daha sahih olduğunu leri sürüyorlar. Hindistanda saltanat süren Türk hü" kümdarlarından Ekber Şah ta Hicri tarihî ve kamerî ayları kaldırarak yet.ı bir takvim yapmış ve Nevruzu büyük bay ram saymakla beraber takvim başmı kendi saltanatının ilk yıh olarak kabul etmişii. Din alimleri Melekşahın da, Ekber Şahın da takvimlerini küfür sayarak ptal ettirmişlerdir. Fakat Türkler içinde takvim işile gerçekten alimane surette uğraşanlar Nas" reddin Tusî ile Uluğ Beydır. Bunlardan birincisi Meraga'da İlhan'lılar zeycini, kincisi de Semerkand'de Gürgânî zeycini .yapmrçlar. Meraga'da mükemme' bir rasadhane kurmuş ve dört yüz bin cild kitab toplamış olan Nasreddınin zevc eri, 1652 de Ingilizlerin yaptıklan tul ve arz cetvellerine de mehaz olmaştur. Bu büyük alimin bu büyük işleri başardığı s;ünler, Gregoriyen takviminden üç vüz vıl evvele tesadüf eder. Türk takvimine sonradan süryanî, arabî, farisî ay ve gün adlan gırdı, hesablar gene kameriye çevrildi ve mevzuun hem millî, hem ilmî kıymeti bozuldu. Osmanı devleti, neden sonra, tutulan sistemin saçmalığını anlıyarak malî ve rumî adile yeni ve biraz daha sıhhate yakın bir takvim kullanmak yolıına girdi. Fakat bu suretle de resmî muhabere evrakı altına ki türlü tarih atmak gibi gülünc bir vaziyet vüzgöstermisti. Rumî ve Milâdî tarihler arasmda sene sayısı gibi gün farkı da vardı. Rumî aylar, Milâdî aylardan on üç gün sonra baslıyordu. Mesrutiyet devrinde bu fark kaldırıldı, fakat rumî tarihin hicrete bağlı kalışı ipka edildi. Cumhuriyetin ilânile beraber tahakkuk ettirilen inkılâblar sırasında bu garibe dahi giderildi ve bütün medenî âlemce kullanılan takvim kabul olundu. Şimdi bizim de vılbaşımız ikincikânunun birinci günüdür. Avrupanır avni günü yılbaşı olarak tanımas; ve milâdî tarihin tesbit ve tamim olunması 1078 tarihinde vukua gelmişti. O sırada Papalık makamını Yedinci Greguvar isgal ediyordu. Takvimin, Romal'.lar devrinden müntakil pürüzlerini düzelten ve bugünkü sabit sekli ortaya koyan ise Papa Onüçüncü Greguvardır. Bütün bunlar, yılbaşınm hikâye tarafı. Onun bir de hakikat tarafı vardır ve bu hakikat her yılbaşı gününün beşikle mezar arasmdaki hayat yolunu biraz daha kısaltmasından ibarettir. Takvim başlangıcı ne olursa olsun her yılbaşı, ömür kitabmdan bir sahifenin koptuğunu göste* rir ve biz bu vakıayı güle oynıya kutlularız. Ne acıklı gaflet?.. M. Antonesko Ankaraya geliyor Atina 31 (A.A.) 5 şubatta tesbit edilmiş olan Balkan Antantı Konseyi toplantısı ayni aym 15 ine talik edilmiştir. M. Antonesko şubat başlangıcında Ankarayı ziyaret edecek ve sonra Rüştü Arasla birlikte Atinaya gelecektir. * * * . Balkan Antantı tehlikeye düşüyormuş! Daily Telgraph gazetesi, Paris mu habirine atfen şunlan yazmaktadır: Haber verildiğine göre Yugoslavya ile Bulgaristan arasında imzalanmak ü zere bulunan siyasî anlaşmanın tatbik sahasına konulması halinde, Balkan An tantmı ciddî surette tehlikeye düşürecs ğinden korkulmaktadır. Yeni muahedenin esası, Bulgaristanın, Yugoslavyanm şimdiki hududlannı ta nımasına mukabil, Yunanistan, Türkiye ve Romanyaya karşı arazi taleblerinin muhafazasından ibarettir. Bu itibarla yeni muahedenin, Balkan Antantı azasınm birbirlerinin şimdiki hududlannı tanımak hususundaki mütekabil anlaşmalannm ruhuna mugayereti aşikârdır. Istikbalde Bulgaristanın Ege denizinde bir mahrec talebi hususunda daha musırrane hareket etmesine de intizar olunabilir. Hariciye Vekilimiz dün gece geldi Hariciye Vekilimiz Doktor Tevfik Rüştü Aras dün gece saat on buçukta Recele Karol vapurile Yunanistandan şehrimize dönmüştür. Hariciye Vekili mizle beraber, Cumhur Riyaseti Başkâ tibi Hasan Rıza ile Emniyet İşleri U mum Müdürü Şükrü de ayni vapurla lstanbula dönmüşlerdir. Heyetimiz Galata rıhtımında Vali muavini Hüdai ile Polis Müdürü Salih Kılıc tarafımlan karşılanmıştır. Hatay Erginlik cemiyeti tarafından da bir murahhas Hariciye Vekilimize beyanı hoşa" medî eylemiştir. Doktor Tevfik Rüştü Aras Galata rıhümında kendisile görüşen bir arkadaşımıza şunlan söylemiştir: « Paristen dönerken Yunaniîtana giderek dost ve müttefik devletin ricalile samimî görüşmelerde bulundum. Atinada bana karşı gösterilen fevkalâde hüs nükabulden mütehassisim. Bu itibarla Atinadan pek çok memnun olarak geli yorum. Sancak meselesine gelince: Bu davanın Milletler Cemiyeti konseyinde tek rar müzakere edileceğini biliyorsunuz. Bu toplantıda bulunmak üzere gene Cenevreye gideceğim.» Dr. Rüştü Aras doğru Park Otcle giderek Atatürke mülâki olmuş ve Reisi cumhura Cenevre, Paris, Atina temaslan hakkında izahat vermistir. Maznunlardan Naztm Hıkmet ve doktor Hikmet tevkifhaneye giderlerken Sandıklıda yeni bir mekteb yapıldı Ali Çetinkaya mektebi 'Atatürk Hariciye Vekilimizin me Afyon (Hususî) Vilâyetimız kazasaisinden bir daha memnuniyetini larmdan ve Antalya Demiryolu üzerinbeyan etti de bulunan Yeşil Sandıkh çizilen imar İstanbul 31 (A.A.) 3031 kânu nuevvel 1936 gecesi üçe çeyrek kala An* karadan hareket eden Reisicumhur Atatürk senebaşı gecesi buraya muvasalat buyurmuş ve Avrupadan avdet etmekte o lan Hariciye Vekilimiz doktor Tevfik Rüştü Arası gece saat 11 de vapurdan çıkar çıkmaz kabul ederek yılbaşmı beraber geçirmek üzere Park otelinde yanında alıkoymuştur. Atatürkün, Arasın vazife ifa edişin • den bir defa daha izharı memnuniyet e y ledikleri haber alınmıştır. Atinada neşredilen resmî tebliğ plânı ve tatbikatile günden güne güzelleşmektedir. Asrî mezarlık tamamile bittiği gibi yakında su ve elektrik tesisatının in şasına başlanacaktır. Kazada mevcud üç mektebe bir yenisi daha ilâve edil miş ve Ali Çetinkaya tesmiye edilen bu bina merasimle açılmıştır. Ucuzluğun hâkim bulunduğu bu kasabanın bir saat mesafesinde şifah bir ılıca ve bir de çamur banyosu vardır. Bilhassa romatizma, bel ve kemik ağ rılarına karşı iyi gelen bu yere çok uzak yerlerden her yıl pek çok kimse gelmektedir. Atina 31 (A.A.) Dün akşam neşUludağda dört buçuk metro redilen resmî tebliğde deniliyor ki: kar var «Türkiye Dış İşleri Bakanının Ati nada ikameti esnasında dost ve müttefik Bursa (Hususî) Şehrimize ve ciiki memleketi ve Balkan Antantını alâ vara 40 santim kadar kar yağmıştır. Orkadar eden muhtelif meseleler büyük bir samimiyet havası içinde tetkik edilmiştir. haneli kazasmın yolu kapanmış olduğundan vilâyet Nafıa idaresi oraya amele Balkan Antantı Konseyi başkanı Dr. sevketmiş ve yolu açtınnağa başlamışhr. Rüştü Aras tarafından verilen izahat, Uludağda dört buçuk metro kar varBalkan müttefikleri arasmdaki münase betlerin kuvvet ve tesanüdünü bir kere dır. Bursada hararet geceleri sıfırın al daha ispat etmiş bulunmaktadır. M. Me tında ona kadar düşmektedir. büyük elçimiz Fethı Sorgu esnasında hâkim, Nazım Hik | maznunlardan bastoncu Feyzi, bir suçu Okyann kızı Ner mete, komünistlerin îstanbuldaki reisi ol olmadığını, esasen eli ve ayağı tutmadı min Okyar, İngil mak, tahrikâtta bulunmak, Taksimd; biı ğı için ne kitab basmak ne de yazı yaz terede, tahsil haya Nermin Okyann ba pastahanede arkadaşlarile buluşarak pa mak kabiliyetinde bulunmadığını söyle tında büyük bir mu bası Londra elçivıu. rola ile konuşmak ve bir cemiyet kur mistir. Fethl Ok ar vaffakiyet kazan y Bastoncu Feyzi ve diğer maznunlamağa teşebbüs etmekten maznun oldu • mıştır. Ingilterede, liseleri çok iyi not ğunu ve buna karşı ne diyeceğini sot «endüstri dokumacılar cemiyeti» adile larla bitiren genclerden her sene bes ta muştur. bir komünist cemiyeti teşkil etmekle it • nesinin üniversitelerde meccanen okuttuham ediliyorlardı. Bu hususta bir fabrirulması usuldendir. Buna İngiüz'.er Nazım Hikmet, bir şevden haberi kada çalışan Mustafa Refik te şuniarı olmadtğım söylüyor scholarship derler ve Ingiliz tahsil gencsöylemiştir: liği arasında scholarship olmak büyük bir Nazım Hikmet şu cevabı vermistir • « Biz, kanunların verdiği müsaade şereftir. Bu sene, Nermin Okyar, erkek « Bunların söylenmesile suç s^bit çerçevesi dahilinde ve her vatandaş gibi ve kız birçok îngiliz genci arasında te olmuş sayılmâz. Bana arfedilmek istenibir endüstri dokumacılar cemiyeti kur mayüz ederek bu büyük muvaffakiyeti len ve isbat edildiği iddia olunan yegâmak istedik. Para topladık ve Vilâvete kazanmış ve Oxford Üniversitesine ne suç, 1 mayıs tevkifatı esnasında do'^toı müracaat ederek polisin tahkikat yapn>ascholarship olarak girmiştir. Nermin Ok Hikmetin bana bir kitab vermiş olnns' yar, [Langues vivantes] Yaşıyan Diîler dır. Mevzuubahs kitab, marksizm hak sını istedik. Evrak şimdi vilâyettedir. Komünistlikle alâkası olan bir cemiyet şubesindedir. kında yazılmış ilmî bir eserdir ve Ba^ıâVilâyete ve polise müracaat eder mi? Türk kadınlığı namına iftihara değer lide her kütübhanede satılmaktadıı. KerKabahatimiz yoktur, tahliyemizi istenz.» gördüğümüz bu şerefli muvaffakiyetin kes için serbest olan bir kitabı benim sihn Maznunlardan Kemal de kendisini kazanılmasında Nermin Okyarın zekâsı, almış olmam bir suç mudur? Halbukı ben dikkati ve çalışkanlığı kadar, böyle gü bu kitabı da almış değilim. Burada bu • şöyle müdafaa etmiştir: « Benim Mahmud Kemal adınrla zide bir evlâd yetiştiren ana ve babanın lunanlar arasında yalnız doktor Hikn.etda hisseleri vardır. Büyük elçi ve kıy le Zekiyi tanırım. Diğerlerinin hiç biri bir arkadaşım vardı. Geçen sene öldü metli diplomat Fethi Okyarla sayın eşle sini tanımam. Aramızda «kibritin vaı Kitablarını ve evrakını bana bıraktı rmi ve zeki olduğu kadar çalıskaa yav mı?» gibi bir parola bulunduğu ve bir ye Bunlar bizim evde duruyordu. Haberim rularını can ve gönülden tebrik ve Ner re gidince masanın üzerine evvelâ san olmadan polis evi aramış ve bunları almış. Ben, bu suçtan dolayı mevkufum nrin Okyara Üniversitede daha büyük kayı, sonra da üstüne gazeteyi koym*!» Komünistlerle alâkam yoktur.» muvaffakiyetler temenni ederiz. suretile ve bu parola ile arkadaslarımızla Kunduracı İhsan da bundan iki sene anlaştığımız iddia ediliyor. Aşağı yuka evvel bastoncu Feyzının bir gün kendısın' rı herkes bir yere gidince şapkasını çıkarır. Böyle bir paroladan hiç haberim yok doktor Hikmete f göndererek 55 kurus tur. Binaenaleyh ben ne komünistlik tah mukabilinde 5 ki ab satın aldırdığını ve bu kitabların nelerden bahsettiğini bi! Kayseri (Hususî) Vilâyet, köyle rikâtı yaptım ne de cemiyet kurdtım.» mediğini söylemiştir. rin kalkmması hakkında esaslı tedbirler almaktadır. Bu meyanda her pazar, Doktor Hikmetin verdiği ifade Maznunlardan Şükrü; Zeki ve K» köylere tertib edilen yaya gezisi devam Bundan sonra isticvab edilen doktor malle tanıştığmd~i dolayı tevkif edüdı etmekte ve gittikçe de rağbeti artmak Hikmet te şunlan söylemiştir: ğini, Süleyman Kadri de 10 sene ;\vp] tadır. Bundan başka vilâyet, gezilen « Benim bütün kabahatim şirrr her köy için tarihî, iktısadî ve coğrafî diye kadar marksizm hakkında eser basfoncu Feyzin'n yanında çırak old'j vaziyetler ve kalkmmasına yarayacak yazmış olmaklığımdır. Burada bulunan ğundan dolayı yakalandığını söylemiştir tedbirler hakkmda ayn ayrı birer de Hâkim Salâhaddin, maznunların >lic diğer maznunların da kabahatleri yazdr broşür neşretmeğe başlamıştır. ğım kitabların yastıkları altmdan çıkmış vabını bitirdikten sonra hepsinin tevkifine Yepyeni bir ilerleyiş hareketi olan bu olmasıdır. Bu eserlerin sahşlan serbestti. karar vermistir. Maznunlar Tevkifan^ye broşür işi, her köyün karanlık vaziyet Ben sağa sola bu kitablardan satıyorsim lerini aydmlatması itibarile tarih ba bu, bir suç değildir. Ben komünistlik tah sevkedilmislerdir. kımmdan şayani takdir ve hürmet bir rikâtı yapmadım. Niçin tutulduğumır hareket olduğu kadar, gene her köye hakkında bize değil, biz size sual sor Müreftede üzüm ve şarab aid bir çalışma ve kalkınma programı mak mevkiindeyiz.» vaziyeti olmakla da köylülerimizin ve köyleri Maznunun bu sözü üzerine hâkim SaMürefte (Hususî) Bu seneki şarab mizin en mühim bir noksanmı karşılalâhaddin; hâkimlerin kimse tarafından istihsalâtmın yekunu bir milyon yüz maktadır. Vilâyetin rehberliği ve halsorguya maruz kalamıyacaklannı, bir bin kilodur. Geçen sene bu miktar iki kın da bir kütle halinde buna iltihakile maznunun sorulan suallere ancak cevab buçuk milyon kilo ıdi. Bu tenezzüle sebaşlıyan bu kalkınma hareketi şimdiki vermeğe mecbur bulunduğunu ihtar ve beb, bir taraftan üzümlerin yemeklik hızile devam ettiği takdirde, öyle ümid maznunu sükuta mecbur etmiştir. olarak tahmin edılemiyecek derecede ederim ki, Kayseri köyleri en yalnn bir fazla sarfedılmiş bulunması, diğer ta Diğer maznunlar neler atide Türkiyenin en muntazam ve moraftan da Inhisar idaresinin şarablık söylüyorlar? dern köyleri bulunan vilâyetler sırasma geçecektir. Bundan sonra sorguya çekilen diğer iki milyon kılo üzüm satın almasıdır. Kayseride köy kalkınmasına verilen ehemmiyet Cumhuriyetin ictimaî romanı: 77 Yazan: Hilmi Ziya ... Matbaa ve gazetesinin sahibi siz misiniz? Evet.. Yangmdan dolayı kimseden şi kâyetiniz var mı? Hayır. Yançın akşamı o civarda dolaşan bir çocuğu polisler şüphe üzerine yaka lamışlar. Türk polisince sabıkası olduğu için onu sıkıştırmak istiyoruz. Para ile kundakcılık etmesi mümkün. Bir düşmanınız var mı? Hayır. Bu çocuğu görmek ister misiniz? H a y , hay!.. Polis içeri perişan kılıkh, korkudan gözleri faltaşı gibi açılmış bir çocuk getirdi. Demir onu görür görmez tanıyarak ihtiyarsız! Yusuf!.. diye bağırdı. Etrafına ğ yılgın bakan çocuğun, bu söz üstüne gözleri parladı. Kendini emniyette hissederek gülümsedi. Kumandan sordu: O n u tanıyor musunuz? Evet, ilk defa İstanbulda tanıdım. iyi çocuktu. Sonra bir gün polise rastladım. Acıyarak kefalete bağlatmıştım. Bir kere de burada gördüm. Boyacılık yapıyordu. Ooo!.. Demek onu pek iyi tanıyorsunuz. Güzel!.. Sonra ilâve etti: Bu çocuktan şüpheniz var mı? Demir başmı salladı: Hayır, kat'iyyen! Çocuğu çıkardılar. Kumandan, yanındaki zabitle rumca konuşuyordu. Bir gün evvelki komiser görünmediği için «anla • şılan defteri kurcalaıoadılar» diye sevi niyor, ve hemen gideceğini düşünüyordu. Bir müddet sonra kumandan tekrar ona hitab etti: Kozahanedeki isyandan haberiniz var mı? Demir titredi, yavaşça: Kulağıma çalındı.. Bunun hakkında ne düşünüyorsu nuz.1 H i ç . . . Kumandan, gözlerini dikerek baktı ve bir müddet sükuttan sonra: Bu isyanı teşvik etmekle itham ediliyorsunuz! Demir, korku ve halecanla yerinden f ırlayıp: Fakat imkânsız! N e münasebet? diye bağırdı. Kumandan, kalemini masaya vurarak sert bir tavırla: Oturunuz! Gazetenizde ameleyi patron aleyhine teşvik eden makaleler yazdığınızı haber verdiler. Bu doğru mudur? Demir, sesi heyecandan titriyerek: Evet.. Yani demek istiyorum ki ameleyi teşvik etmedirn. Yalnız, patronları insafa getirmek için doğru yolu göstermeğe çalıştım. Doğru yolu gösterdiniz, öyle mi? Pekâlâ.. Bize bu kadarı kâfi. Siz yol gösterdiniz, amele de oradan yürüdü. Maksad hasıl oldu. Demir, ihtiyarsız elini masaya uzattı: Bunu size kim söyledi? diye ba ğırdı. Kumandan kalemini hızla vurarak onu sükunete davet edip, gene cebrî bir gü lümsemeyle baktı: Mutlaka öğrenmek istiyorsanız, gene sizinkiler.. (Önündeki bir kâğıdı gözden geçirdi) debağlar reisi Hacı Kâmil Efendi. Demir, hayretinden masaya atıldı: Hacı Toran mı?.. Ya deliller?.. Kumandan, ayni şeytanî gülümsemeyle önündeki bir yığın gazete parçasını gösterip: İşte! dedi. Demir, yeis içinde yerine çöktü. Söyliyecek bir kelime bulamıyordu. Kumandan, müstehzi: Başka bir diyeceğiniz yok mu? Demir, heyecandan sesi titriyerek: Fakat onlar hep ilmî yazılar.. Bu adamlarla hiçbir münasebetim yok. Kumandan, fazla münakaşaya mey dan vermiyeceğini göstermek için kestir me tonla fikrini hulâsa etti: Siz nazariye kuruyorsunuz, onlar tatbik ediyorlar! Artık anlaşılıyor ki onu bu yüzden muhakeme edecekler, belki boş yere ayIarca uğraştıracaklar. Mesele bittiği için, meyus bir itaatle kararı bekliyordu. Fakat kumandan, az sonra yeniden söze başladı: Söylemeğe mecburum, sizi ayni zamanda matbaayı yakmakla itham ediyorlar. Demir, bu sefer hayretinden do nakaldı. Bu kadar açık manasızlık ö nünde kızmağa bile imkân bulamadığı için, şaskın bakıyordu. Kumandan, yeniden söze girişti: Müdafaanız var mı? N e müdafaası? Matbaa kendi malım! Sigortası yok.. Onunla birlikte ben de yıkıldım. Kardeşlerimin hakkını ye dim. Karşılarına nasıl çıkacağım? Bü tün bu belâlar yangın yüzünden başıma gelsin de, kendi malıma ateş vereyim? Allah aşkına gülünc şeyler söylemeyin. Bu işin müdafaası olur mu? M. TURHAN TAN H: 1 Bir Azerî imzasile mektub yollıyan okuyucuya: Sorduğunuz yazı Yedl Gün mecmuasının 197 nci sayasmdadır. 2 Talât ve Mithat imzalarlle mektub yollıyan okuyuculara: Hakkmız var. Fakat kitab basılıp dağıtılmıştır. Bu galiz yanlışm tashihine imkân yoktur. Bununla beraber muharririne söyledim ve adamcağızm utandığını da sezKumandan, gülecek veya kızacak yer dim. M. T. T. de soğukkanlılıkla kâğıdlarına bakıyor du. Tercümanın sözü bittiği zaman ba Geyvede 4 ev yandı şını kaldırdı: Geyve (Hususî) Geyvede bir yan Söylediklerine göre, matbaada gın çıkmış, dört ev yandıktan sonra tehlikeli evrakınız vardı. İsyandan sonra tevsiine meydan verilmeden söndürülbaskına uğrıyacağından korktunuz. On müştür. lan kaçırmağa vakriniz kalmadı. Bir Yangın, Askerlik şubesi reisi binbaşı kundakçıya para verip bu işi temiz etti Kâzımm evinden çıkmış, ev halkı gece niz. uykuda olduğundan ancak canlannı Demir, artık kendini zaptedemeden: kurtarmağa muvaffak olmuşlardır. Eş «Yalan!» diye bağırıyor, fakat bu yalarıle ev yanmıştır. Yangmın sobada kalan ateşten çık maskaralık.. lnsan buna inanmak için tığı söylenmektedir. budala olmalı! (Arkası var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle