20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 18 Eylul 1936 Küçük hikâye O sustu, deniz çağırdı! nüs gibi ıslak endamlannı kumlara a tarken Rebiinin garib bir ahenkle bağırdığı duyuldu: Yetişin, boğuluyorum. Kumlara uzanan kızlar güldüler ve cevab verdiler: Biz de boğuluyoruz, fakat sıcaktan! Suya batıp çıkışları kahkahalarla karşılanan Rebii artık bağırmıyordu, acı acı inliyordu: îmdad, imdad! Boğulan adam taklidi yapmakta çok usta olan Rebiinin çırpmışları, haykınşları alkışlarla karşılanıyordu. Fakat o nun son bir dalışta kaybolup çıkmaması üzerine iş değişti, telâş ve ıstırab yüzgösterdi. Lâkin geç kalınmıştı, Rebii bo ğulmuştu. * * * Nedim, Nilüferin hıckırıklarile uyandı. Genc kız dövüne dövüne ağlayıp, «Rebii, Rebii» diye saçlarını yoluyordu. Nedim. sersem, sersem sordu: Rebiiye ne oldu ki? Nilüfer, umulmıyan felâketi inledi: Boğuldu! Nedim, şimdi bir suçlu gibi vicdan azabı duyuyordu. Birahanede otururken dudağına kadar yükselen sesi geri çevirmeseydi şüphe yok, bu facia vücud bulmıyacaktı. Çünkü Rebii, kendini görünce plâja gitmekten vazgeçecekti. O sesi yutmakla yeğenini denize yutturmuş demekti. * * * Bugün Rebii bir avuc topraktır. Lâkin Nedimin vicdanındaki ateş hâlâ yanıyor ve ömrü oldukça yanacak. Bibliyoğrafya Türk sularında deniz hareketleri Deniz Matbaası 1936 Fiatı 150 kuruş Alman Resmî Deniz Harb tarihinden icab eden haşiyelerle genişletilerek yazılmış olan bu büyük kıt'a sekiz yüz küsur sahifelik eserin müellifi Amiral Lorey, mütercimi de deniz yarbayı Tekirdağlı H. Samidir. Esere metin harici yirmi iki harita da ilâve edilmiş olduğundan iptida fiatının ucuzluğunu tebarüz ettirmek bir vazife oluyor. 150 kuruşa böyle bir kitab satabilmek bir muvaffakiyettir. Kitabm müellifi Amiral Lorey vak tile Barbaros ve Turgudreis zırhlıları irtibat zabiti imiş ve bu eseri resmî vesikalardan, hatta İngiliz ve Fransız resmî membalarından istifade ederek yazmış. Eser hakkında düşüncelerini kaydederken mütercim: <Harbdeki teşkilâtımız ve harbdeki kanunlarımız ve harbde emir ve kumandayı bilfiil bir yabancıya terkedişimizdir ki bizi bu gün geçmişten ders almak hususunda da yabancıların eserine muhtaç kılmıştır> demekte ve bazı hususları tevsik için resmî vesikalarımıza müracaat ettiği zaman: «Bunlarm da maksada vefa etmediğini gördüm. Çünkü vesikaların hemen hemen hepsi ya yoktu, yahud da var olanlar maksada yarayacak derecede yazılmış değillerdi> kaydini ilâve etmektedir. Kitab okunursa görülecektir ki mü ellifin fazla gayretkeşliğini müterci min yerinde olan himmeti güzelce te lâfi etmekte ve bu suretle hakikat an laşılmaktadır. Tabiatile kitabda bütün vak'alar Alman görüşile yazılmış ve Alman denizciliğini yükseltmek düşüncesile hare ket edilmiştir. Fakat işin iç yüzünü bilenler kitabm satırları arasında yazılı diğer hakikatleri okurlar ve bu defa olduğu ve mütercimin yaptığı gibi her kese yalnız hakkmı verirler. H. Sami pek doğru olarak: «Harbi yapan materyel değil, insanlardır> diyor. Bu itibarla vak'alan tetkik eder ken onların ruhî haletlerini ve ne gibi şartlara bağh olduklarmı da gözönün de tutmak icab eder. Bu eser türkçeye çevrilirken buna çok dikkat edilmiş, tashihe muhtaç olan noktalar da ayrıca işaret olunmuştur. Bu suretle cTürk sularında deniz hareketleri» Büyük Harbde Türk do nanması için bir harb tarihi mahiyetini kazanmıştır. Vekillerin seyahati RADYO Celâl Bayar ve Fuad Ağralı dün Zonguldak maden ocaklarında tetkikat yaptılar Iran sefirinin «Cumhuriyet» e beyanatı [Baştarafı 1 inci sahifede] kadar sürdü. Öğle yemeği Kömürişin kantininde yendi. Öğleden sonra da muhtelif yerler ziyaret edildi. Saat 18 de Halkevinde Iran sefirile müsteşan Vekillere veda ettiler. Gördükleri hüsnü kabulden dolayı teşekkür et tiler. kayı canlı bir şekilde ispat etmektedir. Zonguldağm toprakaltı serveti ve coğ rafî mevkii dolayısile Türkiyenin endüstriyel hayatında gittikçe genişliyecek mühim bir rolü vardır. Bu bakımdan da havzayı daha ışıklı bir istikbal bekle mektedir. Şunu da işaretten hakikî bir zevk duyarım ki Zonguldak havzası yalnız modern sanayii sevenleri memnun etmekle kalmıyor. Burasaı lâtif manzarası, daima yeşil kalan tabiati ve ormanlarile turist leri de cezbedecek güzelliktedir. Seya hatimizden ve Zonguldakta geçirdiğimiz günlerden en güzel intıbalan taşıyorum.» iktısad ve Maliye Vekilile refakatlerindeki heyet seyahatlerine devam etmek üzere yann Ege vapurile buradan hareket edeceklerdir. Bu akşamki program J ISTANBUL: #2,30 plâkla Türk musikisi 12,50 hava, dls 13,05 plâkla hafif müzik . 13,25 muh, tellf plâk neşriyatı 18,30 çay saati: Dans musikisi ve Gavin kardeşler . 19,30 kon ferans: Doktor Ali Şukrü tarafından . 20 Türk musikisi saz heyetl 20,30 Münir Nureddin ve arkadaşlan tarafmdan Türk mu<< sikisi 21 solo plâklar . 21,30 stüdyo or « kestraları 22,30 ajans havadisi. VTYANA: 18.35 piyano konseri 19,40 konuşma, saat, haberler, hava raporu, ulusal yayın . 20,55 musikili piyes . 23,05 haberler, hava raporu 23.15 eğlenceli konser 23,50 konuşma . 24,05 konserin devamı . 24,50 gramofonla dans havalan. BERLİN: 18,35 edebî yayın 18.55 hukukî nasihatler 19,05 musiki . 20,05 gelecek haftanın programı . 20,25 piyano musikisi 20,50 günün akisleri 21,05 haberler 21,15 ak. şam konseri 23,05 hava raporu, havadia, spor 23,35 eğlenceli konser. BUDAPEŞTE: 18,35 salon orkestrası, spor haberlerl a 20,10 konferans . 20,40 musiki 21,25 Viyanadan naklen musikili piyes 23,05 haberler . 23,30 ç^ngene orkestrası 24,25 cazband takımı 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 19,05 konser, konferans 20,40 gramofon, havadis 21,10 gramofonla opera yayını, istirahat esnasında haberler ve spor 23,50 fransızca ve almanca haberler 24 haberler. LONDRA: 18.20 çocukların zamanı 19,05 orkestra konseri, havadts 20,25 memleket yayını 20,45 müzikhol numaraları 21,15 konuş. ma 22 musiki 22,25 operet yayını 23,23 havadis • 23,35 dans musikisi, havadis . 24,45 gramofon. PARİS [P. T. T.]: 18,05 orkestra konseri 18,35 konuşma 19,05 orkestra konseri ve viyolonsel kon * seri 19,35 havadis . 20,40 orkestra kon . seri, konuşma 21,35 edebî hatıralar 23,35 havadis. ROMA: 18,20 dans havalan, yabancı dillerde konuşma, liman haberleri, turizm haberleri, gramofon 20,10 Holanda dillnde turizm haberleri . 20.25 eğlenceli musiki, fransızca haberler 20,55 Yunanistan için yayan 21.10 havadis, gramofon 21,45 operet yayını, istirahat esnasında konuşma ve tu . rizm haberleri sonra dans havaları . 24,20 ingilizce haberler. Vapur iç gıcıklıyan gıcırtılarla iske leden uzaklaştı. Hava, sakin. Haziran var kuvvetile kendini belli ediyor, tanı tıyor. Yandançarklı vapur, yüreği açığa fırlamış yorgun bir ihtiyar çarpıntısiie kağşamış vücudünü sürüklüyor, Mar maranın incilerine doğru gidiyor. Nedim, yeşil çimenler kadar düz ve yumuşak suyu ancak didinerek, köpük leşmiş terlere bulanarak aşmağa savaşan hrapurun kalabalık güvertesinde hasır *şapkasını çıkardı, bir sigara yaktı, günün havadislerini okumağa başladı. Vapurun insana hep geri gidiliyormuş hissini veren çırpmışından sinirlenmişe benziyordu. Nihayet ilk inciye, Kınalıya gelindi, ve vapur adayı değil, kendisinin biraz durup dinlenmek için yakalıyabildiği fırsatı uzun uzun selâmladı. Marmaranın incileri artık birer birer yolcuların gözlerine pırıltılannı açıyor du, Burgaz ve Heybeli selâmlanıp geçiliyordu. Nedim, Büyükadaya yaklaşı lınca ayağa kalktı, ölü kardeşinden ar mağan kalan yeğenlerini, Nilüferle Rebiiyi düşündü. Onlar, beklemedikleri bir saatte amcalannı görünce kimbilir nekadar sevineceklerdi? Vapurdan çıktıktan sonra Nedim biraz serinlemek istedi, midelere tatlı, ceblere tuzlu gelen kazinolardan birine girdi, bira ısmarladı, ve gelip geçenleri seyre daldı. Garib tesadüf. Havanın herkesi evlerinde oturmıya zorladığı bir saatte Nilüferin tatlı sesi sokakta dolaşıyordu. Nedim, bira bardağını bıraktı, gözünü dışarıya çevirdi, yeğenlerile iki arkadaslannm sakalasarak geçtiklerini gördü. Bağıracaktı, «Rebiî! Ben buradayım!» diyecekti ve bu kelimeler içinden doğup dudaklarına kadar gelmişti. Fakat onları e^lencelerinden alıkoymamak düşünce sile sustu, bira bardağını ağzına götürerek icinden dudaklarına yükselen keli meleri geri çevirdi. Biraz sonra o, yeğenlerinin evindevdi ve onların gelmelerini uyuyarak bekliyordu. Sefirin beyanatı Iran sefiri bu akşam saat 23 te Istanbula müteveccihen Zonguldaktan ayrıldı. Ayrılırken kendisile görüştüm. Cunr huriyete aşağıdaki beyanatı verdi: « Muhterem İktısad ve Maliye Vekillerinin lutufkâr refakatlerinde olmak üzere Zonguldağa yaptığımız bu zevkli seyahatten ben ve refakatimdeki Nuri îsfendiyari fevkalâde memnun kaldık. Bu gezintide muhterem Vekillerin hakkr mızda gösterdikleri samimî alâka bizi çok mütehassis etti. Zonguldak Valisinin ve hükumet er kânının olduğu kadar, Zonguldak halkr nın da hüsnü kabulü, Türkiş Umum müdürü Esadla, Kömüriş Umum müdürü Islâm Soyakın ve arkadaşlarının misafirperverliği bizde unutulmaz intıbalar bıraktı. Kömür havzasını ziyaretimiz, Cumhuriyet hükumetinin diğer sahalarda olduğu gibi bu sahada da tahakkuk et tirdiği ilerlemelerin genişliğini ve büyüklüğünü bizzat gÖrmemize vesile oldu. Bu ileri vaziyet, Türkiye Cumhuri yeti hükumetinin memleketin ve halkın yüksek menfaatine karşı gösterdiği alâ MEKKt SAtD Dün *** Zonguldağa gidenler iktısad Vekâleti Başmüşaviri Sami, Eti Bank müdürü îlhami Nafiz, Maliye Vekâleti Tahsilât müdürü Şevket dün Ege vapurile Zonguldağa hareket etmişlerdir. Bu heyet Zonguldakta bulunan İktısad ve Maliye Vekillerine mülâki olacak ve Vekillerin yapacaklan tetkik seyahatinde kendilerine refakat edeceklerdir. iktısad ve Maliye Vekillerinin refikalan da dün Ege vapurile Zonguldağa hareket etmişlerdir. Meziyet Kadri TEM1ZEL Belcikamn korkusu [Baştarafı 1 inci sahifede] zünden meydana gelmiştir. şevik sisteminin dehşetini göstermek için Liberal partisi konseyi, Portekizin îskâfi bir ihtar mahiyetindedir.» panyaya yapılacak silâh sevkiyan üzerine İngiliz liberallerinin karart ambargo konulması işine müessir bir suLondra 17 (A.A.) Liberal partisi konseyi, bir karar sureti kabul etmiştir. rette iştirak etmesini temin maksadile Portekiz hükumeti üzerinde kuvvetli bir Bunda ezcümle şöyle denilmektedir: «Liberal partisi konseyi, bütün sulh tazyik yapılması lüzumunda ısrar etmekve hürriyet dostlannın nazarı dikkatini tedir. Avrupadaki vaziyetin vahametine celbeKonsey, İngiliz tayyarelerinin kaça der. Avrupada demokrat hükumet sistemak yolile Ispanyaya gönderilmesine mâmile esasî hürriyetler, diktatör, faşist ve ni olmak için icab eden tedbirlerin alınkomünist hükumetler tarafmdan tehdid edilmektedir. îspanyol ihtilâlcileri, faşist masını istemektedir. hükumetlere dayanarak, İspanyada kanunu esasî ahkâmı dairesinde intihab edilmiş olan hükumeti devirmeğe uğraşı HALK OPERETi Halk Opereti yorlar. îhtilâlciler, bundan başka İngiliz gazetelerinin en kuvvetlilerinin bir takr Bu akşam mından ve muhafazakâr partiden de mu21,45 te zaheret görmektedir. Eğer îspanyadaki / ^ r \ HALİME bu ihtilâl hareketi muvaffakiyetle neticeYarın akşam lenecek olursa diktatörlük, Avrupanın hâkim hükumet şekli olacak ve Fransa Büyükadada üç cepheden faşistlerle çevrilecektir. Bu SEVDA OTELİ vahim vaziyet, demokrat hükumetlerin Milletler Cemiyetine muzaheret etmek Usküdar H  L E Sineması için yapmış oldukları korkakça teşebbüsGOLEM DEL1 KRAL lerin felâketli bir akamete uğraması yü Harry Baur Ege mıntakasında mahsul sabşları Tütün piyasası henüz açılamadı NÖBETÇİ ECZANELER Bu gece nöbetçi'olan eczaneler şunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda (Şeref), Alemdarda (Sırrı RasiırO, Bakırköyde (Hilâl), Beyazıdda (Asador Vahram), Eminönünde i'Salih Ne. cati), Fenerde (Hüsameddin), Karagüm rükte (Kemal), Küçükpazarda (Necati), Samatyada (Teofilos), Şehreminlnde (A. Hamdi), Şehzadebaşmda (İsmall Hakkı). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (Yeniyol), (Mustafa Nail), Hasköyde (Barbut), Kasımpasada (Vasıf), Merkez nahiyede (Galatasaray), (Matko viçi, Şişlide (Asım), Taksimde (Kürkçi . yan), (Zafiropulos), 'ErtuğruD. Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakller: Büyükadada fMerkez), Heybelide (Yu , KadıTcöv Muvakkithanede (Saadet), Kadıköy Söğüdlüçesmede (Osman Hulusi), Üsküdar Çarsıboyımda fittihad). Dört genc uçar gibi plâja doğru gidi , yorlardı. Rebii, her zamanki şen tavrını îzmir 16 (Hususî) înhisarlar îdatakınmıştı, bülbülleşip duruyordu. Plâja resi, şimdiye kadar şarablık 600,000 ki" gelince bağırdı: lo çekirdeksiz ve misket üzümü satm al Ben bir dakika bile bekliyemem. mış ve hepsini de şaraba tahvil etmiştir. Dunlar bir muddet sonra Tekhdağı şaNilüfer itiraz etti: rab kavlarına gönderilecek, bir sene son Hayır, hayır, olamaz. On dakika ra satışa çıkarılacaktır. olsun bekle. Geçen sene de böyle terli Idare, suma imali için de hurda incir terli denize girdin, zatürrieye tutuldun. ve kuru üzüm mubayaasına devam et Rebii yaramaz bir çocuk şımarıklığile mektedir. Bu mubayaa, epeyce fazla otepindi: lacaktır. Geçen sene hasta olacağım var Alsancakta Kültürpark civannda momış. Şimdı öyle bir hevesim yok. dern ve büyük bir depo inşa edilecektir. Ve münakaşayı kesmek için haykırdı: Plân ve projesi, umumî müdürlük feıı Haydi: Bir, iki, üç! heyetinde tetkik edilmektedir. Öbürleri bu kumandaya uyduklann îdare, tütün mübayaası hazırlıklannı dan Nilüfer de oyun bozanlık etmedi, da tamamlamıştır. Eksperleri, diğer alıcı üç gence uyup denize girdi. ecnebi firmalar eksperleri gibi, tütün mınRebii, suyu bağrına geçirmek ister gi takalarmda mahsulü tetkik ve tesbit et bi kulac atıyordu, şen şen söyleniyordu: mektedirler. Bazı yerlerde mahsul henüz denk haline getirilmediğinde.n piyasanm Ne güzel, ne güzel. Ve birden arkadaşlarını coşturacak açılması biraz gecikecektir. Maamafih 15 teşrinievvelde açılması da muhtemeldir. kelimeyi buldu: İdarenin tütün mübayaası da mühim ola~ Yanş! Şimdi dördü de genc kollarının bütün cak ve bu suretle piyasada nâzımlık rolü gücünü denizin yumuşak göğsüne dökü yerine getirilecektir. Son yağmurların tütünlere zaran ol yorlar, köpüklü bir inadla birbirlerini geçmeğe çalışıyorlardı. Rebii öndeydi ve mamıştır. Çünkü mahsul sergiden kal dırılmış bulunuyordu. Çekoslovak, Yu geridekilere nisbet veriyordu: goslav ve Avusturya reji idarelerinin Yasasın şampiyonluk! ' Bir arahk Nilüfer kesildi, arkadaş mmtakamızdan epeyce tütün alacaklan ve bunun fiatlar üzerinde müessir olacaı lanna seslendi: ğı haberi iyi tesirler yapmıştır. Maruf Yenildim, çıkıyorum! Hüsniye onu örnek tutmakta gerik Geri kumpanyasının müdürü M. Geri de şehrimize gelmiş ve tetkikata başlamıştır. medi: Amerika kumpanyaları geniş mikyasta Ben de çekiliyorum. iki kız köoükten besiSini terkeden Ve mubayaat yapacaklardır. Yeni kaymakamlat4 fn c Inebolu kaymakamlığına tayin edilen Belediye Levazım şubesi müdürü Mah mudla Tire kaymakamlığına tayin edilen Muvazene şubesi müdürü Cemal, yeni vazifelerine başlamak üzere dün Bela diyedeki vazifelerinden ayrılmışlardır. TAKSIM BAHÇESINDE YENİ ESERLER Kastamonuda Uryani Eriği LÜKS BİR TOPLANTI YERİ Istanbulun ilk lüks sineması olan eski Elhamranın yerine yeni «SAKARYA» sineması bütün san'at severlerin müstesna bir toplantı yeri olacaktır. Uryani eriğine bayılanlarımız çoktur ve bu erik, o ad altında yetişen çeşid lerin en nefisidir. Fakat uryani eriği nin nasıl yetiştiğini, nasıl devşirildiğini ve bu erikten neler yapıldığını bileni miz pek yoktur. İşte bu bilgisizliği Mahir Öğütçünün Kastamonuda Uryani Eriği adile yazdığı kitab gidermektedir. Uryani eriğine taalluk eden ve nebatî, smaî, ticarî bütün safhaları gösteren resimlerle süslenmiş olan bu güzel kitabı okumakla erik severler şüphe yok ki manevi büyük bir tad alacaklardır. B u AKŞAM Sinemasınd Fransızca dersleri Kış mevsimi, çalışma mevsirpıdir. Hele lisan dersleri için en müsaid za man şüphesiz ki kıştır. Hayatta ve her meslekte ilk şart olan lisanı ihmal et memek icab eder. Pratik bir usul sahibi bir Fransız bayanı müsaid şartlarla ders vermektedir. Gazetede <A> rumuzuna yazılmalıdır. nı önüne iğdi, dü§ünüyordu. Titrek ve masum bir sesle: Benim için bu zahmetlere, bu ü züntülere ve bu yorgunluklara neden katlanıyorsunuz? Anlamıyorum. Buraya da benim için mi geldiniz? Tabiî sizin için. Benim burada hiç bir işim yok. Neden sizinle meşgul olduğuma gelince, ne bileyim!... Sizi aramak, size yardım etmek, sizi bulmak, sizi bir can sıkıntısmdan kurtarmak beni bahtiyar ediyor. Bunun hakikî sebebini şimdilik ne siz düşününüz, ne ben düşüneyim. Yalnız siz, size bağh bir dostun yardımını kabul ediniz. Şu sırada böyle bir yardıma ve böyle bir dosta ihtiyacmız olmadığını da iddia edemezsiniz. Çünkü bunu bir çocuğa bile inandıramazsınız. Genc kız güldü. Fakat bu gülüş bir şimşek gibi geldi, geçti. Kenan ona biraz daha sokularak: Beni, size her türlü hizmetleri ifaya hazır bir dost olarak kabul ediyorsanız birşey soracağım. Sorunuz!.. Sizi ilk gördüğüm zaman sırrınızı polise anlatmanızı ve polisin yardımını temin etmenizi tavsiye etmiştim. Bunu neden yapmıyorsunuz? î KANUNDAN KACILMAZ Fransızca sözlü AŞK HEYECAN GÜZELLİK VE DEHŞET ŞAHESERİ Ayrıca : Paramount Dünya Haberlerinde Nevyork Londrayı tayyare ile 18 saatte geçen tayyareciler, bekçisiz deniz feneri ve Ispanya dahilî harbi v. s. ne ile meşgulsünüz ve ne yapacaksınız? Ben mi? Yaptığim bir tek müspet iş var: Polisin takibinden yakamı kurtardım. Sizi takib eden polisin! Adı nedir? Hani şu bizim eve gelen adajnın mı? Evet... Sizi kaçıran adam. Ismi Kadri. Gayesi benim vasıtamla sizi bulmaktı. Fakat şefile akdetriğimiz bir itilâf mucibince yarm akşama kadar benimle meşgul olmıyacak. Böyle bir mütarediye kemiz var. Nasıl mütareke? Ben onlann istedikleri zaman emirlerine amade bulunacağım. Onlar da beni rahat bırakacaklar!... Demek, onlarla beraber çalışmayı kabul ettiniz? Kenan genc kızm sesindeki gizli endişeyi okuyark güldü: Evet, amma bir şartla. Size aid hiçbir malumatı benden beklemiyecekler. Şimdi siz de bana şunu söyleyiniz. Bizim eve neden telefon ettiniz? Nermin tereddüd etti: Pek iyi bilmiyorum amma, galiba sizden bir nasihat istiyecektim. İsteyiniz öyleyse. îşte yanınızdayım ve emrinize amadeyim. Doğru. Fakat artık nasihate ihtiyacım kalmadı. Çünkü Pendiğe geldiniz artık, değil mi? Beni isticvab etmeyiniz. Peki. Hemşirem bir kadının telefon ettiğini söylemişti. Ben bu telefonun sizin tarafmızdan yapılmış olmasmı uzak bir ihtimalle düşündüm. Amma bana telefon edecek başka da kadın olmadığı için ne olur ne olmaz diye hemşiremi daima müteyakkız bulunmıya davet ettim. Bu ara başkomiser de telefon etmiş. Hatta galiba sizin evinizden çıktıktan sonra... Siz onu evde görmediniz mi? Geldiğini sezince hemen... Kaçtmız değil mi? Evet. Birşeyi çok merak ediyorum. Benim Pendiğe gideceğimi nereden tahmin ettiniz? Evinizde bulduğum bir telgraf parçasmdan ve bir de gazete müvezziinin sesinden... Ne demek î lArkast varî Mevsimin ilk büyük filmi gösteriliyor ! SiLViA SiDNEY Sırnmı size bile açmazsam bana ne dersiniz ? Bana açmanızı pek isterdim, amma ne yapalım... Ben sesimi çıkarmam. Fakat gene sizin polis himayesine girme nizi isterdim. Bana büyük bir emniyet gösteriyorsunuz. Benden hiç şüphelenmediğiniz anlaşılıyor. Sizin bir fenalık yapmağa asla muktedir olamıyacağınıza kaniim. Pendikteki beyaz ev Zabıla romanımız: 28 Fakat yarıyolda, orada polislerle karşılaşmak ihtimalini düşünerek vazgeçti. Kutsiyi istasyonda görememişti. Belki o, şimdilik kendisinin bu mesele ile bu derece yakmdan alâkadar olmasmı istemiyordu. İstese, elbet kendisini istasyonda arayıp bulacak ve davet edecekti. Bir ahçıda karnını doyurduktan sonra iskeleye doğru yürürken arkasmdan, şu dakika yeryüzünde işitilebilecek seslerin en tatlısı: Kenan Bey! Dedi. Nerminin sesi. Karanlık olduğu halde, onun birkaç saat ev\elkinden çok farklı, sinirli olduğunu sezdi. Nermin şimdi, Kenanın Kumbaracı yokuşundaki evinde ilk gördüğü günkü telâş ve heyecan içinde idi. $u birkaç saat içinde ne oldu acaba?. Hemen kolundan tutarak Nermini dar ve büsbütün karanlık sokaklardan birine soktu. Bu harekete karşı Nermin hiç ses çıkarmadı. Yalnız kendisini nereye gö~ türdüğünü sordu. Kenan: Ben de bilmiyorum. Fakat bizi dinliyen veya gözetliyen olursa bu tenha ve ıssız sokaklarda daha çabuk farkında oluruz. Neden korkuyorsunuz, sizi takib mi ediyorlar? Belki... Sizi etmiyorlar mı? Birden başını çevirdi ve dargın gibi: Hayır! diye cevab verdi. Bilmiyorsunuz amma ben söyliyeyim: Sizi takib ediyorlar. Acaba?.. Peki bana inanmaz mısınız? Yoksa böyle bir takibe ihtimal mi vermiyorsunuz? Genc kız cevab vermedi. Bir saniye sonra: Sizi neden takib ediyorlar?Diye sordu. Kenan: Sizi daha kolay bulmak için olacak!.. Diyince genc kız birden durdu; ba§ı f Peki amma, ben polise ne yim? Bunu siz bileceksiniz; ben bilemem. Çünkü başınızdan bazı vak'aların geçtiği meydanda. Kabahatiniz olmıyan bu vak'aları ya tamamen yahud kısmen anlatarak hem şüpheden kurtulmuş, hem tehlikelere karşı kendinizi müdafaaya hazırlamış olursunuz. Genc kızm sükutu Kenanı biraz kırdı; canını sıktı. Peki amma bunu yapmazsanız ne yapacaksınız? Şimdilik size birşey söyliyemem. Galiba hep bu şimdiliklerle vakit geçirmek istiyorsunuz. Bir daha söylerseniz size hatırlatacağım. Peki, siz söyleyiniz, ne yp.ptımz;
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle