02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
(Baştamfı 1 inci sahifede) Sen kalk bakalım, dedi. 929 senesinde muntazam pasaportla Amana gittim diyorsun. O vakit 1 5 1 6 yaşında bir adamdın. Çocuktun. Anan var; kar deşin var. Onlar gitmediler de seni niçin gönderdiler? Bir miras meselesi için gittim. Fa kat evrakta noksanhk olduğu için birşey alamadım. Vekâleti geri döndererek nok sanlann ikmalini istedimse d» bir daha bana gelmedi. Garib olduğum için ge çinmekten âcizdim. Boş durmamak için Mahmudun delâletile terzilikte çahştım Terzilikten aldığım para kendimi geçindirmediğinden biriktireceğim para ile memleketime dönmek için 78 ay kadar da şoförlük yaptım. Senden büyük kardeşlerin var. Miras meselesini onlar takib edemezler miydi? Orada halamm oğlu Mahmud vardır. Onun yardımile mirası alırsan ahrsm, alamazsan geri gelirsin, dediler. Harclık bulamadım, çahştım di yorsun. Memleketten yol parası olsun getirtemedin mi? Halleri, vakitleri söylendiği gibi iyi değildir. Esasen para istemeği de münasib görmedim. Halamın oğlu çalış, ka zan, dedi. Bana iş te buldu. Kardeşinle, ananla muhabere eder miydin? Ederdim. Fakat para meselesin den bahsetmedim. Hâkim bu ciheti Uzeyre de sordu. Üzeyir şu cevablan verdi: Biz Arifle baba bir kardeşiz. A nalanmız ayndır. Ona düşen miras dayısındandır. Beni alâkadar etmiyor. Arifin büyük kardeşi ise askerde; bir kar deşi sağır; biri de çobandır. Bu sebeble Arifi gönderdik. Veraset hücceti nok san olduğundan bize iade etti ve Suriyede kaldığı müddetçe bizden para istemedi. Ali Saibin tecziyesî istendi mefhumile Türkiyedir. Türkiye nedir? Bütün dünya muva cehesinde «daima ileriyi ideal edinen; yürüyen bir rejim ülkesi değil mi? Şu halde Atatürkün Türkiye ve Türkiyenin rejim mefhumlarile birleşmesi dolayısiledir ki davamız büyük bir rejim davası dır. tan CUMHURÎYET 7 Şubaf 1936 Bütün Türkiye davacı! Işte davamız böyle bir dava olduğu içindir ki davacı sıfatile karşınızda yalnız ben bulunmuyorum. Karşınızda benimle beraber davacı olarak Türkün büyük kütlesi vardır. îstiklâl Muharebesi şehidleri davacı dır, Çanakkale ölüleri davacıdır. Beşi ğinde ana ninnisi dinliyen Türk yavrusu davacıdır. Dağarcığı omzunda, tarlası başında çalışan Türk delikanlısı davacıdır. Askerdeki nişanlısına çevre ören Türk kızı davacıdır. Türkiyenin dağları; taşları davacıdır. Bütün Türk; bütün Türkiye davacıdır. Bu davacıların elleri huzurunuzda bulunan şu adamların ya kalarındadır. İşte davamız bunun içindir ki büyüktür! Vereceğiniz karar bunun için büyük olacaktır. Tarih sizlerden; verdiğiniz karardan bahsederken büyük hâkimlerin büyük karan diye bahsede cektir. Rejim; sizin vereceğiniz kararla bir kat daha kuvvetlenecektir. Türk inkılâbı bu kararın aydınlatacağı yolda kendisini dünden daha emin; daha kuv vetli sanacak ve öyle yürüyecektir. Davamızın mahiyetini kısa hatlarla izah etmeğe çalıştıktan sonra karşınızda suçlu olduklarını iddia ve ispata çalıştığım şahıslarla biraz iştiğal etmek lâzımdır. Maznunlar kimlerdir? Hüviyet ve karakterleri hakkında kısaca malumat arzedeyim.» majum. Cçmal Paşa ne oldu? Binaen aleyh çoluğumuza çocuğumuza istikbal de yaşanacak, geçinecek kadar bir ser vet yapmaktan daha akilâne bir hareke yoktur. Milletin parası milletindir. Bu biı rüşvet değildir.» Baha Arıkan Ali Saibin Haçoya ya zılmış müteaddid mektubları olduğunu Ali Saibin Suriyeden kaçan serserilere melce yaptığını söyledikten sonra sözüne devam etti: 1 « Ali Saib daima: «Artık hükume kuvvetlendi. Atatürk hükumetin kuvve tine istinad ediyor. Bizler gibi vaktile kendisini muhafaza edenlere ihtiyacı kalmadı. Bizi uzaklaştırmak istiyorlar» dermiş. Büyük Millet Meclisi için de şunları söylemiş: «Biz sekiz kişiyiz. Kime işa ret edersek onu istediğimiz tarzda hare ket ettiririz.» Türk, Kürd bahsinde de şunlan söylermiş: «Ben Kürdüm. Bunu inkâr etmem ve bilâkis bununla iftihar ederim. Kürd ler olmasaydı Türkiyeyi Rus ve Erme niler ta Akdenize kadar istilâ ederlerdi.» Emniyeti Umumiye arşivlerinde bu lunan bu raporları yüce heyetıniz her istediği zaman getirtmek ve okumak hakkına maliktir. Ali Saibin karakteri hakkında bu arşivlere istinaden okuduğum şu cümlelerden başka ilâve edecek bir şeyim yoktur.» meğe çalışmış ve nihayet düşman safına geçmiştir..» Baha Ankan bu hainle; avenesinin mel'anetleri hakkında uzun uzadıya iza hat vermiş; Etem mel'ununun Cumhuri yet arşivlerinde saklı bulunan elyazıl beyannamesini okudu. Suikasdcileri Tür kiyeye kolaylıkla sokacak vasıtaları ha zırlamak için Haleb, İskenderun ve An takyaya yapılan seyahat ve talimatı anlatan Baha Arıkn sözüne şöyle devam etti: « Düşmanlar 935 senesi başından ben Türkiyeye suikasd için birçok defalar adamlar sokmak imkânını bulmuş larsa da muvaffakiyetsizlik karşısınd tekrar Suriyeye dönmek mecburiyetin de kalmışlardır. Bu hamlelerden biri Yahya ve arkadaşlarıdır. Bu suikasd hakkında on beşe yakın ve biribirini te yid eden muhtelif kaynaklardan muhtelif haberler alınmıştır. Para ve silâh veriliyor Dost bir devletin teşkilâtı; Atatürke karşı hazırlanan suikasd tertibatmdan bizi ağustos 935 içinde haberdar etmiştir. Bu malumat yedi aydanberi hüku metimizce takib edilen bu iş hakkında Cumhuriyet arşivlerinde mevcud malu matı tamamen teyid etmektedir. Cum huriyeti dışta temsil eden resmî bir ma kamımızın 935 tarihli raporu da göze çarpacak vaziyettedir.» Baha Arıkan iddiasınm bu kısımla rında mühim vesikalardan bahsetti. Mahfuz bulunan mektublardan parçalar o kudu. Bu arada Etemin Amanda tev kif edildiği haberleri üzerine Eşrefin bir arkadaşına yazdığı ve Emniyeti Umu miyede mahfuz bulunan mektubdaki şu cümleyi de zikretti: « Oğlum; sağ olursan görürsün. Eşref kılıcla başlamış olduğu tarihi gene kılıcla kapatacaktır.» Türkiye aleyhindeki teşekküller Maznunlar ın tahlili Yahya 50 lira için mi gitmiş? Reis Yahyayı kaldırdı. Kaçırdığın Nadide için 75 lira sarfettiğini söylemiştin. 125 lira istendiğine göre geriye kalan elli lirayı da bulamaz mıydm. 50 lira için kaçak olarak Suriyeye niçin gittin? Ben elli lirayı bulacağımı bilsey dim 100 lira verseler gene gitmezdim. Ifadende Suriyede senin için 6 Suriye lirası topladıklarını, fakat memlekete dönmek üzereyken hırsızlara çaldırdığını söyledin. Bu ciheti hazırlık tahkikatında niçin söylemedin? Orada lüzum görmediler; sorma dılar. Ben de sormadım. Sen burada kendiliğinr^n ne diye söyledin? Mahkemede bütün hakikati baştan niheyete kadar anlatırken onu da doğru olarak ifade ettim. Reis bundan sonra Müddeiumumiye tevsii tahkikat talebinde olup olmadığını sordu, Müddeiumumî böyle bir isteği olmadığmı söyledi. Müdafaa mevkii de böyle bir talebde bulunmadı. tddianamenin okunmast başlıyor Iddia makamı bir suretini mahkemeye tevdi ettiği 95 sahifelik iddianamesini serde basladı. « Büyük hâkimlerim! Kaç celse denberi rüyet ettiğiniz bu dava; herhangi bir komplo davası olmaktan çok u zaktır. Size, büyük Türk milletine ve bütün dünya efkârına; bu davanın yüksek ve modern bir rejim davası bulun duğunu cesaretle ilân ediyorum. Davamız niçin rejim davasıdır? Çünkü; Atatürke el kaldırmak istenmiştir. Binaenaleyh herşeyden evvel Atatürk nedir? Ve kimdir? Bunu bilmek lâzım. Burada uzun uzadıya Osmanlı tarihinin ıstırablarmı, Büyük Harbin fecaatlerini, Mütarekenin karanhk günlerini anlat mak istemem. Çünkü; kütübhaneler al mıyacak kadar uzun olan bu maceraları arzetmeğe ne benim zamanım, ne de ta kib ettiğimiz davanın bünyesi müsaid değildir. Hem bütün bu ıstırab günlerini sizlere, bütün bu vakayiin içerisinde kavrulmuş büyük Cumhuriyet hâkimlerine, anlatmağa da lüzum yoktur. Çünkü; bizzat hepiniz ayn ayrı bu karagünleri ya şamış, görmüş, geçirmişsinizdir. Yalnız: «Davamız rejim davasıdır. Çünkü Ata türke el kaldınlmıştır» dedim. Bunun için Atatürkü kendi görüş zaviyemden i zah etmekliğim lâzım gelir. Ben Atatürkü bizim gibi fani bir mahluk saymıyo rum. Atatürkün bizim gibi yiyen, içen fiziyolojik bir mahluk olmaktan daha başka bir mevcudiyet olduğuna kaniim. Bence Atatürk bir şahsiyeti maneviye dir. Her camianın varlığından süzülerek ortaya çıkan bir manevî benliği vardır. Baha Arıkan bundan sonra maznun lar hakkında ayrı ayrı izahat verdi. îlk olarak Yahyadan başladı. îzahatına son verirken Yahyanın hertürlü fenalığa müstaid bir adam olduğunu söyledi. Baha Arıkan Azize dair izahatını da şöyle bitirdi: « Türkiyede yapılacak herhangi bir suikasde Azizden daha iyi bir ele man bulunamaz!» Arif için de: « Mazisi itibarile kanşık olan Arif hertürlü fenalığı yapacak bir tıynettedir» dedi. Şemseddine dair izahat sırasında da dedi ki: « Bence maznunların en korkuncudur. Tahsili itibarile daha mafevk işler görmesi mümkün olan Şemseddinin na hiye müdürlüğünü kabul etmesi sebebini; 0 civarda çiftliğini idare etmek hususuna atfetmekteyse de bu bana kanaat verir bir mahiyette değildir. Muhteristir. Birdenbire parlamak ister. Meb'usluk sev da ve hayalleri peşinde koşar. Polis müdür muavini Behçet raporunda kendisinin Türk Alevilerinden olduğunu söylüyor. Gerek tercümeihali ve gerekse âmirinin masası gözünden resmî evrak aşırmak; rüşvet isnadile muhakeme altına alınmak gibi hareketlerile insana dürüst bir va tandaş hissini vermemektedır.» Baha Arıkan İdrisin hüviyetini anlatırken: «Kurnazdır. O kadar kurnazdır ki; mahkemede bile kendisini masum bir adam haline sokabilecek noktalan dü şünmüş ve (suyu anladım amma kasdi nedir?) diyecek kadar safiyet gostermeğe çalışmıştır. Rejimin tamamen aleyhindedir. Çarşaf ve peçenin kalktığını be ğenmez. Tekke ve medreselerin kalkmasından şikâyetçidir. Atatürkün bir an evvel ölmesini can ve gönülden özlediğini her yerde açıkça söyliyen İdris suikasd için mükemmel bir unsurdur.» demiştir. Ali Saibin şahsiyeti Atatürk bütün Türhiyedir Işte Atatürk bence 17 milyon Tür kün maddî ve manevî varlıklarının sü zülmüş bir benliğinden başka birşey de ğildir. Atatürk Türkiye ve Türkün bizzat kendisidir; maddî ve manevî bütün va Ali Saib hakkında da şu beyanatta bulundu: « Gergüklü; 303 doğumludur. 1 andarma zabitliği yapmıştır. İstiklâl Mü cadelesinde uhdesine düşen vazifeyi görmüş; meb'us olmuştur. îstiklâl mahke mesi azahk ve reisliğinde bulunan Ali Saibin karakteri hakkında zatî bir ka naatim yoktur. Ancak Emniyeti Umu miye arşivlerinde bulunan bazı notlan arzetmeği faydalı görüyorum. Raporlardan birinde «Suikasdci Çerkes Yahyanın yakm tanıdığı olan Çer kes Hasan ve binbaşı Kâmil Beyler bu işle kendilerinin filen bir alâkası yoksa da vaktile Çerkes Etemin kendilerine bu babda bazı ifşaaatta bulunduğunu ve A1 Saib meselesinin doğru olduğunu söylemişlerdir.» Müddeiumumî gene ayni arşivlerde mahfuz bulunan ve son gün lerde alınan diğer bir raporun 7 nci sa hifesini de okudu. Bu raporda şöyle bir fıkra vardı: «Kürd rüesasından Haço Ağa ile Kürd münevveranından meşhur yüzbaşı Tevfik Cemilin ifadesine naza an Ali Saib Gerküklü bir Kürddür. Babası Kürd, Hayderanh aşiretindendir. lyevm Gerkükte Abdülmecid Ağa Hayderanh gibi birçok akrabaları var dır. Hatta bir gün Haçoya demiş ki: Bu millet yani Türk milleti adam olmaz. >izim sonumuz yoktur. Önde gidenler Baha Arıkan bundan sonra asıl davanın esasına girişmeden evvel Türkiye aleyhinde çalışan teşekkülleri anlatacağı nı, bundan sonra da suikasd hâdisesinin tarihçesini yapacağını söyledi ve iddia sına şöyle devam etti: « Kürdlerin Hoybon, Ermenilerin Taşnak, Çerkeslerin Çerkes Teavün ce miyeti veya Çerkes Cemiyeti Edebiyesi Yahyanın faaliyetini takib namlarile müteşekkil cemiyetler ve te Baha Arıkan, bu bahisle de mühim şekküllerle Türkiyeden firar eden vatan ve esaslı izahat verdikten sonra esas hâhainleri bugün Suriye topraklannda Türdiseye geçti ve dedi ki: kiye aleyhine çalışan külü teşkil etmek « Muhakemeleri görülen maznuntedir.» ların şüphesiz üzerinde en çok durulmaBaha Arıkan, Hoyboncuların iki cepsı lâzım gelen Yahyadır. Onun için evheden hareket ettiklerini, Haço İbrahimvelemirde işe Yahyadan başlıyacağız.» paşazade Halil Bey, Diyarbekirli Ce Yahyanın ilk yakalandığı Künbetirde milpaşazade Ekrem, Kadri, Bedri ve bir, Andrinde bir, Maraşta bir, Ankara Şamda Naim Nizameddin Kibarın bu zabıtasında beş, bir tahkikat sırasında ise teşekkülün liderlerinden olduğunu, bu tesekiz defa ifadesine müracaat olunmuş şekkülün firarilerle müşterek bir prog tur. ramı bulunduğunu, ikinci Hoybon teşekBaha Ankan; bu ifadeleri ayn ayn külünün münhasıran Kürdlük davası tatetkik ettikten sonra Yahyanın Türkiyekib eden müfrit milliyetperverlerden te den kaçışından itibaren yakalanışına karekküb ettiğini, bu cemiyetin ileri gelen dar safhalan bir silsile halinde anlattı. azasından Hazneli Şeyh Ahmedin CumBaha Arıkan bu beyanatında suikasdın hur Başkanımızla, bazı büyükleri öldürne şekilde kararlaştırıldığını da şöyle izah mek teşviklerinde bulunduğunu herkesin etti: bildiğini, Fransanın Suriye Komiseri « Hayfada 6 ay kadar kalan YahM. Martelin Ankarayı ziyaretinde ya pılan teşebbüs üzerine adı geçen bu ada ya bir gün kendisinin Amana avdeti mın hududdan uzaklaştırıldığmı, fakat bu için Davide gelen bir mektubdan haberuzaklaştırılmanm da zâhirî olduğunu söy dar olarak derhal Amana hareket et ledikten sonra, Taşnak komitası hakkın miştir. Amanda gene ayni kahvede buluşulmuş ve Çerkez Etem; Yahyaya: da malumat verdi. «Yapacağımız işin zamanı geldi.» diye Taşnakların karan söze başlamıştır. Bir ihtilâl, bir bomba, bir anarşist te Etemin direktifleri şekkülü olan Taşnaklann şu suikasd te Yahyanın itirafına göre Çerkes Eteşebbüsü meydana çıkınca bilâkis faali yetlerini artırdıklarını, 28 teşrinievvel min o esnada kendisine suikasd işini açperşembe günü öğleden sonra saat on se tığını anlıyoruz. Çerkes Etem Yahyaya kizde Halebde Basmacıyanın evinde ya demiştir ki: «Şama hareket et. Şamda pılan içtimaı anlattı. Cumhuriyet Emni Yakubla Ateş Mehmedi bularak onları yeti Umumiyesinin dosyalarında mahfuz Amana getir.» Bu iş için de 2 îngiliz bulunan bu içtima zabıtnamesine göre ve lirası vererek Yahyayı göndermiştir. Yahyanın itirafına nazaran Halebden rilen karar şudur: Şama geldiği zaman Yakub ve Ateş «Bugün Çerkeslerin muvaffak olamaMehmedle tanışmış bulunuyordu. Der dığı işi Ermeniler başarmalıdır. Atatür hal hareket ederek Şama gitmiş; Çerkes kün şahsı yanaşılmaz bir kale mahiye kahvesinde Yakubla Ateş Mehmedi butinden çıkmıştır. Ona da suikasd imkânı larak Şama getirmiştir. Gene Hamdanın mevcud olduğu bu son teşebbüsle tahakkahvesinde toplanmışlar, Etem bunlara: kuk etmiştir. Bu teşebbüsün akim kalma«Türkiyeden mektub aldım. Atatürke sı, bunun ademi imkânını ispat etmez. juikasd için Türkiyeye gideceksiniz.» Belki teşebbüsteki tertibatın noksanlığma demiş, Türkiyede bu işi idare edenlerin veya vasıtaların ihanetine delâlet eyler.» Ali Saib, Maraşlı idris, Çokad nahiye Bu içtima nihayetinde üç komisyon temüdürü Şemsettin olduğunu söylemiştir. şekkül ettiğini de izah eden Baha Arıkan Etem busırada Ariften de bahsetmiş ve Çerkeslerin kurdukları cemiyetleri de Arif için aynen şunlan söylemiştir: anlattı. Reyhaniyede doğan bu cemiyetin « Bu çocuk yapılacak suikasddan asıl gayesinin Türkiyede suikasdler te min etmek olduğunu; rüyet edilen şu sui haberdardır. Onun evine giderek orada kasd işinin de bu cemiyetin tertibi eseri saklanacaksınız. Bilâhare Ali Saibin ve•eceği emir üzerine harekete geçecek bulunduğunu anlattı. Baha Arıkan bu hususta uzun uzadı ,îniz.» ya izahat verdikten sonra bu suikasd te şebbüsünün de Büyük Halâskâra yapılmak istenen teşebbüslerin bir devammdan ibaret olduğunu tasrih etti ve bu sebebledir ki işi mebdeinden başlıyarak müta lea etmeği faydalı buldu: On beş dakika ara verildikten sonra ikinci celse açıldı. Baha Ankan iddianamesini okumağa devam etti. Baha A n kan Yahyanın; Ali Saib, Şemsettin ve idris isimlerini ortaya nasıl attığı üzerinde bilhassa tevakkuf etti ve bu noktada: « Büyük, sarsılmaz vicdanlarmıza hitab ediyorum. Kuşçubaşı Eşrefi tanı « yan; Çerkes cemiyeti azalarmdan bah seden; boksör Edibi söyliyen adam, Yahya Türkiyede büyük adam olarak Yahya niçin itiraf etti yalnız Ali Saib ismini mi biliyormuş? Baha Arıkan maznunların itirafları Buna ben inanamıyorum ve 17 milyon karşısındaki pisikoloji bir düşüncenin de, luk Türk kütlesi içinde inanacak tek kimbir müddeiumuminin vazifelerinden biri se bile bulunamaz. olduğunu kaydederek Yahyanın niçin, Haydi; bir an için diyelim ki Yahya, nasıl itiraf ettiği noktası üzerinde durdu tazyik eseri olarak Ali Saibin ismini orve: « Yahya dayak ve işkence tesirile taya attı. Ya Çokak nahiyesi müdürü itirafta bulunmuş adam değildir. Yahya nün ismini ne diye ortaya attı? Kendisi insanî ve beşerî duygunun tesirile itirafta Ceyhana tâbi Karamezar köyündendir. bulunmuştur. Muhtelif suallerle işin için Meselâ kendi nahiye müdürünün ismini den çıkamayınca muhbir vaziyetinde ol verebilirdi. Çokak nahiyesi müdürünü manın cezasını hafifleteceğini düşünmüş nereden bulup çıkardı? tür. Onun içindir ki Yahyanın itirafatı mantıkî bir silsile takib etmektedir. Kaldı ki; bu itirafat damdan düşer gibi de scylenmemiştir. Yahya; Andrinde tutulduğu gün; meselâ Ali Saib işini kanş tırmamıştır. Yahya hergün malumatin dan bir zerre vermiştir.» Baha Arıkan Yahyanın ifadelerini tahlilden sonra maddî delilleri de ele alarak; Suriyeye geçmenin bir âşıktaşlık işi olmadığını anlattı: « Bütün bunlar insanm aklını durduracak derecede birbirine girift tesa düfleıdir., Yahya Suriyeye âşıktaşlık i çin değil, hususî bir tertib altında gitmiştir.» Baha Arıkan; birinci gizli celsede dinlenen ajan İzzetin ifadelerini tekrar etti. Ve bu sırada; bu celselerde dinlenen sözlerin canlı şahidler olduğunu söyliyerek: « Muhterem avukat Hâmid Şev ket; bana her zaman derlerdi ki; davada bürhanm var mı? İşte bürhanlarım bu canlı şahidler!» Dedi ve iddiasma şöyle devam etti: « Bugünkü gizli celsede dinlenen iki şahid de Receb kaptanın evindeki toplantıyı; suikasd için yapılan yeminleri şittiklerini söylemişler ve Yahyanın bu husustaki itiraflannı da tamamen ve mantıkan teyid etmişlerdir.» Baha Arıkan uzun uzadıya izahatla; tahlillerle Yahyanın itiraflannı muhte if hâdiseler ve vesikalarla karşılaştırdık an sonra, dedi ki: « Bu adam bir sığır çobanıdır. Sonradan yalan dediği ifadelerine bakınız. Bu adam Çerkes cemiyetini biliyor, ne rede toplandığını biliyor, azalarım biliyor; teşkilâtmı biliyor; birçok isimler veriyor; haberler veriyor. Sonra da yalandır diyor. Verdiği ifadelerin hepsi hakiattir. Yahya bunlan bilmeden nasıl uydurabilir? Yahyanın; «uydurdum» dediği isimleri bile; bize üç ay sonra Fransız sefarethanesi vermiştir. Rica ederim. Vicdanlarmıza dehalet ederim, aziz hâkimler! Milletin vicdanına de halet ederim. Bana hiç bilmediğim Eyfel kulesi hakkında benden izahat isteseler; nasıl verebilirim?» Baha Ankan; Yahyanın Suriyeye geçtiqini; kendisinin Üzeyrin evinde kaldığını; İdrisle konuştuğunu, Kıntaraya gittiğini; oradan Amana geçtiğini, İd risin Mercisultandaki Yakubla beraber bulunduğunu inkâr etmesi gibi tesadüflerle; Yahyanın Manol ile tanışmasını, Etemle görüşmesini yemin sahnesinin mevcudiyetini; silâhların mevcud oldu ;unu ve Yahyanın bütün itiraflarınm hacikate tamamen mukarin bulunduğunu ekrar etti. Receb kaptan mektubu okumuş ve bu arkadaşlara ikramda bulunmuştur. Ayn. zamanda: «Bu işin ucunda ölüm vardır Tedbirli hareket ediniz. Yakalanırsanız idam edilirsiniz» demiştir. Bundan sonra Maraşlı Hamdiye bir demet Suriye evrakı nakdiyesi vermiştir Yahyanın tahminine nazaran bu para bin Türk lirasıdır. Bundan sonra Receb kaptan konso lun gözünü çekerek Hamdi de dahil olmak üzere her birine birer tabanca ve içerisinde onar fişek bulunan otuz şarjor ve on beş Suriye lirası vermiştir.» Baha Arıkan Yahyanın hududu na sıl geçtiğini, nasıl yakalandığını da uzun uzadıya anlattıktan sonra muhtelif ifadelerini tahlile koyuldu. Bu tahlilleri sırasında Yahyanın evvelki ifadelerine ve itiraflanna nazaran muhakemedeki ifa delerinin birçok tenakuzlarla dolu olduğunu söyledi. Baha Arıkan bütün bu tenakuzları tesbit ederek karşılaştırdı ve iddiasını serdederken heyecanlanarak: « Bütün bu tesadüfler silsilesi Yahyanın mı başına gelmiştir? Davamız büyüktür. Aziz re is!» dedi. Ve Yahyanın suçlu olduğundaki kanaatinin kat'î olduğunu tekrar etti. yok mu idi? Yahya bu isimleri uyduramaz mıydı? Ne diye bir Adanadan, bir Marastan isimler ortaya atıyor? Şu cihete de nazarı dikkatinizi celbederim. Farzedelim ki Yahya «büyük adam kim vardır?» sualinden bıkarak Ali Saib ismini ortaya atmış olsun. Ali Saib ismi 80 küsur sahifelik zabıta evrakının 24 üncü sahifesinde muharrerdir. Ondan sonra zabıtta kendisine mütemadiyen «başka büyük adam kim var?» sualleri sorul •* muştur. Uydurmak kabiliyetinde olan Yahya bir başka ismi daha ne diye ortaya atmamıştır? Kaldı ki Yahyanın Amana gittiği ve yemin ettiği maddî de lillerle tesbit edildikten sonra bu husustaki itiraflan doğru addedip te isim üzerindeki itirafını kabul etmemek için hiç bir sebeb te mevcud değildir. İkinci celse Yahya yalan »öylememistir Nitekim Ankara Emniyet Müdürü Sadri; Yahyanın Ali Saib ismini ortaya nasıl attığını da sarahaten göstermiştir. Yahyanın ifadelerinde bu isimleri ortaya atması doğrudan doğruya hakikatin; vakayiin bir ifadesidir. Yahya itirafatında yalan söylememiştir. Hakikati itiraf et miştir. Başka türlü olmasına da imkân ve ihtimal mevcud değildir. Yahya en son sırrımı da söylüyorum demiş. Ondan sonra; ortaya bir kelime atmamıştır.» Baha Arıkan Üzeyrin ve Arifin itiraflannı da kelime kelime tetkik ederek; bu itirafların müştereken birleştiği noktalan tahlil etti. Ve hakikati derece derece ortaya çıkarmağa vardıklannı anlattı. Baha Arıkan maznunlardan Arifin ifadelerini tahlil ederken: « Arif ifadelerinde en samimî olanıdır. Hatta Yahya bile; yüksek huzu runuza çıkmadan evvel ifadelerinden rücu etmek istemiş ise de Arif yüksek huzurunuza çıkıncıya kadar bütün itiraf larında ısrar etmiştir. Ancak haklanndaki ihtilâttan mem nuiyet karan refedildikten sonradır ki ifadelerini değiştirmiş; inkâra sapmıştır. Üzeyirle muvacehelerinde de; Üzeyir Arifin söyledikleri için sadece «o çocuktur bilmez!» demiştir. Bütün pisikoloji uleması şunda ittifalc derler ki şehadet dimağ üzerine in'ikâs eden flu bir aynadan ibarettir. Şehadet daima bu tarzda dimağa aksetmiş flu bir aynaya benzetilebilir.» Baha Arıkan bu mukaddemeden sonra İsmail ile Şabanın ifadesi arasındaki mübayenetten bahsetti ve bu münasebetle küçük bir istitrat yaptı: «Farzedelim ki zabıta memurları tazyikte bulundu ar. Zabıta bunlan döverek söyletmiş olsaydı bu küçük mübayenetleri halletmesıni bilmez miydi? Şu küçük mübaye netler de gösteriyor ki zabıtada alınan fadeler tamamen maznunlann ağzından çıkmış ve şu sahifelere intikal etmiş olan hikâyelerdir.» Nahiye müdürünün ifadeleri Maznunlardan Şemsettinin ifadelerine geçen Baha Arıkan; nahiye müdürünün fadeleri arasından deliller bularak anlattı. Baha Arıkan suikasdcılarm Üzeyrin evine gelip gelmedikleri hakkındaki de ıllerini uzun uzadıya izah etti ve dosyada mevcud olan 19 ağustos tarihli vesika üzerinde ısrar etti ve dedi ki: « Vesika Üzeyrin Andrin müddeiumumiliğine verdiği istidadır. Bunda diyor ki: «Benim dostum var, düşmanım var. Benim için evinde kaçakçılan, şunu bunu saklıyor, diyorlar. Şimdiden haber vereyim ki; böyle iddia ve ihbar olursa aslı yoktur!» Aziz reis! Ortada suç lmadan böyle istida verilir mi? Üzeyir buna karşı diyor ki: «Harunla davalı « yım. İftira etmesi ihtimaline karşı yap * tım.» Halbuki bu Üzeyir Harunla 7 8 senedir davalıdır. Şimdiye kadar aklma gelmemiş te iftira edeceğinden 19 ağus osta mı şüphelenmiş? Hayır! Mesele o değildir. Suikasdcılar gelmiş; Üzeyrin îvinde misafir olmuşlar ve bu hal de büün köyde şayi olmuştur. Üzeyir bu vaziyeti görerek aklınca bir kurnazlık ya|>» Suikasdcilere yemin ettiriliyor Etemin mel'anet teşebbüsleri « Bir lâhza için Millî Savaş gün lerine kadar geri gidelim. O günlerde Mütareke devrinde şu veya bunun ço cuğunu dağa kaldırmak ve fidyeinecat mukabilinde geri vermek gibi şekavet hareketlerile meluf Etem adında birisine tesadüf ederiz. Millî Mücadelenin ilk günlerinde meydanı boş bularak önüne geleni asıp kesmek ve soymak teşebbüs lerinde bulunan bu adama artık dur, demek zamanı geldiği vakit millî hakimiyetin teessüs etmiş ve millî ordunun ku rulmuş olduğu zamanlardır. Etem; millî ordunun ve millî hakimiyetin önüne geç Suikasd bu suretle kararlaştıktan sonra hareket zamanı gelmiş; hareket günü Etem bunlan istasyon müdürü İzzetin evine götürmüştür. 3 odalı küçük bir ev olan bu binada Reşid; Etem ve diğer suikasdı yapacak kimselere aptes aldırdıktan sonra: «Yapacağınız işin icrası rasmda ölümden kaçmıyacağınıza ve herhangi suretle yakalandığınız takdirde bu işi idare edecek olan Ali Saib ve İdrisi meydana vermiyeceğinize ve meşru hile yollarına sapmıyacağınıza ve bu işten asla geri dönmiyeceğinize» diye yemin ettirmiştir. Bu yeminde Maraşlı Çerkes Hamdi de bulunmuştur. Bundan sonra Yahya e başta Hamdi olmak üzere arkadaş an Duma kazasma giderek Çerkes E emden almış oldukları bir mektubu Reeb kaptana vermişlerdir. Yahyanın söylediği isimler Baha Ankan bundan sonra Yahya nm ortaya attığı isimler üzerine nakli kelâm etti ve Üzeyir, Arif, Şemsettin, İdris, Şaban, İsmail ve Ali Saib isimlerini ne şekilde; nasıl ve ne zaman ortaya at:ığını tetkik ve tahlil etti. Baha Arıkan ddiasının bu kısmında: « Haydi diyelim ki Ali Saib ismini söyledikten sonra diğer isimleri de o havaliden söylemek istedi. Adana ve havalisinde tanınmış olan başka adamlar (Arkan 9 uncu aahitede) ,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle