25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 Şutiat 1936 CTTMHURİYET Klf HİKÂY&, V • c AŞKA MEML LER D ÇOCUKLAR ) Kış bilmeceleri 1 Ktştn bekledi ditrtdik, Soğuğa göğüs gerdi!.. Fakat çürük gövdesi • Yazın eriyiverdi?... Kardan adam!.. 2 Kucak dolu pamuğu Sıkttm, bir yumak oldu!.. Savurdum; arkadaşım Onu tırtında buldu?... Kartopu 3 Binsen yambaşında Bulayorsun uzağı: Pamuk üstünde gider, Budur yerin uçağı?.. Kızak!.. 4 Bir borunun içinden Geçer $ıcak bir buğu!.. Bu hüner ısüıyor Bütün çoluk, çocuğu?.. Kalorifer f AMYAMLAR ARASINDA SW % Bir vakitler dünyayı dolaşmıya çık mış olan Necati Yılmaz cihanın ücra köşelerinde bir çok korkunc ve meraklı maceralar geçirmiştir. Bunlardan bir tanesini, Sumatra adasında cereyan etmiş olanını onun ağzından çıkmış olduğu gibi anlatıyoruz: Bana Toba gölünün kenarında Holandahların Batak ismini verdikleri halkın oturduğu civarda bir ev tahsis ettiler. Benim gibi gezgincılığe alışmış olan bir adam orada pencereye geçip sabahleyin güneşin doğuşunu, akşamleyin de batışını seyretmekle vakit geçirecek değil ya.. Etrafta yüksek dağlarda, he nüz balta girmemiş ormanlarda gezmeğe can atıyordum. Ne ise bu gezintileri tehlikesizce atlattık. Fakat bir gün Toba gölünün ortasmdaki Samozir adasında kaplan avlamak hevesine düştüm. Lâkın o adadaki tehlike sade kaplanlar değilsızmış kalmışım. Gelip beni uyandırdı ve o yattı. Nöbet beklerken tabiî gözlerim ufukta, kulaklanm kirişte idi. Birde ne göreyim, bizden bir kilometre uzakta bir takım .dumanlar havaya yükseliyor. Bataklar muhakkak izimizi keşfetmişlerdi. Derhal Heindriki uyandırdım. lşi çarçabuk kendisine anlattım. Müşterek bir kararla tekrar şimale doğru ilerlemeğe devam ettik. Lâkin biraz sonra hiç beklemedi ğimiz bir sürprizle karşılaştık. Önümüze Çin seddi gibi aşılması kabil olmayan yüksek bir duvar çıktı ve şimale gitme mize imkân bırakmadı. Geriye dö'nemiyeceğimiz cihetle ya şarkı yahut da garbı tercih edecektik. Garbı daha mu vafık bulduk. Heyhat, yanılmışız. Öğleye doğru ormanın kenanna yaklaştrğı mızı gördük .Ihtiyatkârane ağaclann arasından başımızı çıkardık. İki yüz metre kadar ileride Bataklann karargâh kur muş olduklarını görmiyelim mi! Haydi gerisin geriye! I meraklı şeyler] Amerikada bu küçük yavrular sade otomobil kullanmağa merak etmekle kalmamışlar, ayni zamanda caddelerde gidis gelif usullerini öğrenmeğe de kalkmtşlardır. Işaret memurlarınm huzurunda ders görüyorlar. Tarzanı taklid edeyim derken.. Sinemada sık sık görüyozur. Vahşî hayvanlar ve orman kralı bir Tarzan var. Aslanlara, fillere, timsahlara ve sa, ir vahşi hayvanlara söz geçiriyor. Altı yaşında Albert Reasoer isminde bir Amerikalı çocuk sinemada gördüğü bu hayalî macerayı hakikat yapmıya özenmiş, babasının evinden kaçarak Pinos Altos ormanlanna iltica etmiştir. Ba bası tabiî derhal zabıtaya müracaat etmiş, polisler kendisini takibe çıkmış 1 |FAV0AU BİLGÎLER Dünya kütübhaneleri Cenubî Amerikada Arjantin hükumetinin merkez istatistik bürosu bütün dünya kütübhanelerinde mevcud ki ablar hakkında bir tetkik yapmıştır. Bu tetkike göre, dünya üzerinde büyük ve umumî olarak 1041 kütübhane var dır. Bunların içindeki kitablann sayısı ise 143 milyondur. Avrupa kıt'asında Bilmeceyi çözenler di. Orada Bataklann yamyamlannın köyleri vardı. Bir kere ellerine düştün mü berbattı. Benim aklımda bir de yaşlı Holandalı arkadaşım vardı:Heindrik. O Bir hayli cebrî yürüyüş yaptıktan sonnunla birlikte ertesi sabah yerlilerin pi ra mola verdik, ağaclardan kopardığı rog dedikleri kayıklardan birine bindik mız yemişleri yiyerek hem açlığımızı, Ve adaya doğru yol almıya başladık. hem de susuzluğumuzu giderdik. Bu seHava güzeldi onun için bir kaç saat fer mütemadiyen şarka doğru yürümeğe te adaya vâsıl olduk. Çıkışımızı uzak başladık. Akşam olmuş, karanlık basmiştan birkaç yerli gördü. Lâkın baştan a tı. Biran birdenbire Heindrikin elini om§ağı çeşid silâhlarla mücehhez olduğumu zumda hissedince gene bir tehlike ile za da dikkat ettikleri cihetle ne yalnız karşılaştığımıza hükmettim. Çünkü bu başlanna, ne de diğer arkadaşlannı top hareket onun felâkete uğradığımız zamanlayıp bize hücum etmeğe pek cesaret gös lar yaptığı klâsik hareketti. Derhal onun teremediler. Gündüz sık ağach mıntaka gözlerinin istikametine baktım ve ileride larda sabahtan akşama kadar boşuboşu sağda iki parlak ve yuvarlak göz gör Müthiş bir kaplanın gözleri.. na taban teptikten sonra geceyi orada düm. geçirmeğe karar verdik. Ormana hâkim Geri çekilecek bir vaziyette değildik. bir tepedeki kayalıkta çadırlarımızı kur Geriye bir adım atsak hayvan üzerimize duk. Mükemmel bir ateş te yaktık. Nö fırlıyacaktı. Nişan alıp silâh atmak ta betleşe uyumağa bfşladık. Tam ikinci müşküldü. Fakat ondan başka yapaca nöbeti bitiripte tatlı uykuya dalmak ü ğımız işte yoktu.Konuşamıyorduk.. O zere idim ki Heindrik dışandan seslendi: nun için Heindrikin ne yaptığını bilmi 670 kütübhane ile 57 milyon kitab, Asya kıt'asında 23 kütübhane, 4 milyon kitab, Afrıkada 3 kütübhane, 340 bin kitab vardır. Geri kalan 345 kütübha ne ve 82 milyon kitab Amerikadadır. Resimli fıkra Bir kolun başına gelenler Dinle! diye bağırıyordu. Baştan aşağı kulak kesildim. Hakikaten uzaktan uzağa tamtam sesi geliyor du. O vakit hemen dışarıya fırladık. Ateşte Heindrikin yüzünün sapsan olduğunu görüyordum. Hiç şüphesiz benimki de öyle idi. Çünkü tamtamlann gece yarısı ötmesinin sebebini pekâlâ anlıyacak derecede oralann aşinası idık. Yamyam Bataklar, adalarına ayak basan yabancıları yani bizi yemeğe karar vermişlerdir. Heindrik elini omzuma koydu: Şimale doğru kaçmaktan başka çare Meğer kaplan benimle uğraşırken o yok, dedi, zira oralarda köy falan yok da av bıçağile can alacak yerlerini delik rur.. Yalnız izimizi kat'î surette ortadan deşik etmiş.. Yaralanmı çadır bezile sa kaldırmak lâzımdır! np sarmaladık. İki gün daha ormanda Hemen ateşi söndürdük. Tüfekleri kaldıktan sonra bizi aramıya çıkmış başlarında Holandalı bir zabit bulunan yermizle en lüzumlu eşyadan bazısmı sırt lıyarak ormana daldık. Bu kaçışla ihti li müfrezeye rasgeldik. Kaplana yem mal yamyam Bataklann elinden kur olmaktan kurtaran talih bizi Batakların tulmuştuk. Artık tamtam sesi işitmiyor sofrasında kavurma şeklinde yenmekten duk. Fakat ormanda karşımıza vahşi de kurtarmıştı. Brostazi hastanesinde bir haftalık bir hayvanlar çıkarsa ne yapacaktık. Ne ise korktuğumuz pek başımıza gelmedi. nakahet devresi geçirdikten sonra Su Yalnız çakal falan gibi hayvanlann u matra adasından aynldım. Heindrikle zaktan seslerini duyduk. Anlaşılan pek sarmaş dolaş acıklı bir vedadan sonra yoaç değıllerdi ki bize hücum etmek değil, la çıktım. yaklaşmadılar bile! Üç dört saat mütemadiyen şimale doğru yürüdük. NihaNiçin fotoğrafını çektirmemiş? yet ortalık ağarmağa başlaymca HeinAnnesi Oğlum, bu kadar zamandır drik: resmini çektirmek istiyordun. Fotğraf Çak şükür, dedi, bir felâkete uğ haneye kadar gittin de neye resmini alramadan sabaha eriştik. Mademki etraf dırmadm? aydmlandı, bundan sonra tehlike yok Oğlu Nasıl çektiririm anneciğim tur. Gel şuracıkta birazcık uyuyalım! altı kart için üç lıra istedi. Bir de üstü Madem ki öte tarafta uykuyu yarım ne yüzünü buruşturma, tebessüm et, bırakmıştım. Sıra bende idi. Yorgunluk gül, dedi. Ben de kızdım, dışarı fırla tan bir saat kadar sarhoş gibi hareketsiz dım. Bundan aşağı yukarı üç asır evvel tngilterede Kral Charles isminde bir hükümdar vardı. Bunun akibeti çok feci oldu. Başı balta ile kesilerek idam olundu ve onun taraftarlarından Marki Mon yordum. Ben, tüfeğimi doğrultmak iste :rose de ayni şekilde öldürüldü. Hükümdim. Hayvan başına gelecek akıbeti keşfetti. Derhal üzerime atıldı. Dipçikle göksüne dayanıyor, lâkin hınltı ile ağzının boynuma yaklaşmasına, tırnaklarının vücuduma geçmesine mâni olamıyordum. Aman yarabbi, o ne müdhiş bir andı. Artık son dakikalarımın gelmiş olduğuna hükmettiğim bir sırada baktım. Hayvanırf kafası düştü. Tırnaklan gevşedi. Heindrik beni çekti aldı ve ihtiyaten kaplanm kalbine bir darbe daha indirdi. Bilmeceyi doğru halledenlerden bize fotoğraf gönderenlerin resimlerini basmıya devam ediyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazanmış olmak değildir. Mükâfat kazananların îsimleri her ay başı neşrolunan büyük listeye yazılır. Soldan sağa sıra ile: 1 Bakırköy ikinci ilk okul Erdoğan. 2 Antalya Yenikapıda kahveci Nedim kazinosunda Nazım. 3 Bulgaristanda Zara Razgradda Şükrü Arif. 4 Bitlis ikinci okul 281 Turgud Yüksel. 5 Büyükçekmece Mimar Sinan ilk okulu 96 İbrahim Erol. 6 Kadıköy birinci orta okul tarih öğretmeni oğlu Fazıl. 7 Isparta Hacızade mahallesi Debbağ sokağı 51 Nezihe. 8 Elâziz üçüncü okul 365 Niyazi Okaygün. 9 Niğde orta okul 258 Kadriye İbrahim. 10 Kadıköy 7 nci ilk okul Nermin. 11 Tekirdağ Namık Kemal okulu Necmeddin Başaran. 12 Gebze Lutfi Çavuşun oğlu Turgud. 13 Nığde Sakarya ilk okul 536 Necdet Sağın.^ 14 Alpullu Nermin Önder. 15 Yalvaç orta okul 136 Ali Rıza Bilgiç. Münasebetsiz zamanda hastalık Birinci mektebli Ah, sorma başıma gelenleri.. Soğuk almışım, iki gün dı şarı çıkamadım. İkinci mektebli Daha iyi ya, mektebi asmışsmdır.. Birinci mektebli Bilâkis. Hastalı ğım cumartesi ile pazara tesadüf etti de sinemadan mahrum kaldım. lar, birkaç günlük araştırmalardan sor ra yaramazı birçok kemiklerle dolu bil mağaranm içinde bulmuşlardır. Albert macerasını şu şekilde anlat mıştır: Burada bir ayı ile ahbab oldum. Hatta buna ahbablık ta denemez. Adeta benim hizmetkârım gibiydi. Sabah, akşam beni yalıyarak temizliyordu. Di ğer hayvanlar da ziyaretimize geliyor lardı. Hep beraber yeyip içiyor; gülü yor, oynuyorduk! Anlaşılıyor ki küçük Albert ya rüya görmüş, yahut ta hayaline kanad vererek uydurma şeyler hikâye etmiştir. Kendisine tabî lâzım gelen muamele yapılmış, kulağı çekilerek mektebe gön derilmiştir. C Şubat bilmerr YAZISIZ HİKÂYE Yukarıdaki şeklin gözlerine öyleharfler koyunuz ki gerek soldan sağa ve gerekse yukandan aşağıya okunduğu zaman şu kelimeler meydana çıksın: 1 Vücudümüzdeki uvuzlardan biri. 2 Bir emir. 3 Bir renk. Ve merdiven teşkil eden dört gözde alfabeden bir harf dört defa tekrar lansın. Bu bilmeceyi doğru çözenlerden birinciye 5 lira, ikinciye 2 lira, üçüncüye münasib bir hediye takdim oluna : cak, diğer yüz kişiye muhtelif mükâfatlar verilecektir. Bilmeceyi çözenlerden bize fotoğraf gönderenlerin resimleri de^ gazeteye basılır. Cevablar şubatın soni gününe kadar yukandaki cetvel üzeri^ ne doldurularak <Cumhuriyet Çocuk ı Sahifesi> adresine yollanmalıdır. Yazdığımız şartlara riayet etmiyenler ve] geç kalanlar hedij'e kazanamazlar. dar ölüsü olduğu için Kral Charlesin cesedine hürmet eden halk, Marki Montroseun cesedinden bunu da esirgedi ve onun vücudünü parçalıyarak İskoçyadaki dört şehrin kapılarma astılar. Markinin dostlarmdan biri biçarenin kollarından birini ele geçirmeğe mu vaffak oldu ve uğur saydığı için çelik bir kutunun içini kadife kaplatarak kolu oraya yerleştirdi. Markinin dostu 5lünce elden ele dolaştı. İngiliz gazete lerinin yazdıklarma göre bu kol geçenlerde Londrada bir arttırma salonunda müzayedeye konulmuş ve yarım İngiliz lirasında bir Amerikalmm üstünde kalmıştır. Kolu alan Amerikalı ne yapaca ğmı söylememiştir. Kol yarım îngiliz lirasından fazlaya çıkmadığına göre hemen hiç artıran olmamış demek? Öyle ya, herkes kesik kolu başına belâ mı alacak?.. Amerikalı da bu işi muhakkak tuhaflık olsun dıye yapmıştır, Beklenilmiyen zamanda ayağa takılan kayak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle