22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET 22 Şubat 1936 Küçük Hikâye Ressamın modeli Jean onun girdiğini görünce ayağa kalknujtı. Kadın, içi banknotlarla dolu veda mektubunu, Jeanın suralına doğru fırlattı ve: Sizin paranıza ihtiyacım yok! diye haykırdı. Benzi sapsan olmuş, bütün vücudü zangır zangır titriyordu. Aklına gelen her deliliği yapacak vaziyette idi. Jeanın da sarardığını, öfkeden, heyecandan titremeğe başladığını görüyordum. Ne istiyorsunuz? Buraya niçin geldiniz? diye sordu. Ben bir fahişe muamelesi görmeğe katlanamam. Beni, yalvararak yanınıza aldınız, ben sizden bir şey istemiyorum. Şimdi beni muhafaza etmeğe mecbursunuz. Ben araya girmeğe mecbur oldum. Jozefine yaklaşarak, aheste aheste onu teskine, vaziyeti kendisine anlatmağa, onu iknaa çahştım. Bu gibi işlerde nasıl sözler söylenilirse onları söyliyerek, yola getirmeğe uğraştım. Nihayet, söyliyecek Iâkırdı kalmadı. Işin de kötüye varacağını gördüm; son bir çareye başvurayım dedim. Jean seni sevmiyor değil kızım, fakat ailesi onu evlendirmek istiyor, eh, malum ya... Sözümü bitirmeğe vakit kalmadı; Jozefin birdenbire silkindi: Ya!.. Anlaşıldı... Demek evleniyorsun öyle mi? Evet evleniyorum. Şayed evlenirsen, kendimi öldürürüm, anlıyor musun? Jean, omuzlarını silkerek: Öldür! Diye cevab verdi. Jozefinin yüzü kireç gibi bembeyaz olmuştu: Kafamı kızdırma, dedi, kendimi pencereden atanm. Bu söz üzerine Jean gülmeğe başladı, pencereye doğru ileriledi, kanadı açtı ve, birisine, nezaketle, yol gösterir gibi: Yol burada, buyurun efendim, dedi. Kadın, bir saniye, sabit, korkunç, deli bakışlı bir gözle ressamın yüzüne baktıktan sonra, bir çitten atlamağa hazırlanır gibi hız aldı, benim önümden, onun önünden geçti ve pencereden fırladı, gitti... Jozefinin vücudü boşlukta kaybol duktan sonra, bu pencerenin benim üzerimde yaptığı tesiri asla unutamıyacağım. Bu açık pencere bana bir saniye, sema kadar büyük, feza kadar boş göründü. Kendim de düşecekmisim gibi, aşağı bakmağa cesaret edemeden, gayriihtiyarî iki adım geriledim. Jean kendinden geçmiş, kımıldıyacak hali kalmamıştı. Zavallı kızı yukarı getirdikleri zaman, iki ayağı da kırılmıştı. Artık yürümesine imkân kalmıyan bu biçareyi, Jean, işte böyle feci şerait içinde nikâhlamış, duyduğu vicdan azabını unutmak, onun kendisine karşı beslediği bağlılığı, minnettar bir mukabele ile karşılamak istemiştir. *** Ortalık kararıyordu. Genc kadın üşüdü ve gitmek istedi. Hizmetkâr, tekerIekli hasta koltuğunu, kasabaya doğru ağır ağır sürmeğe başladı. Ressam, bir saattenberi bir kelime konuşmadığı kansının yanıbaşında yürüyordu. Çeviren: HAMDİ VAROĞLU Bu sabah Bütün müvezzilerde Ç ASKERLİK İŞLERİ Şubeye davet ) Plâj, yüzen, güneşlenen, dolaşan insanlarla dolu idi. Plâjın öbür ucundaki gazino, kırmızı, pembe, mavi, renk renk kadın roblanndan bir çiçek tarlasına dönmüştü. Daha ilerideki nhtım üzerinde, ne plâjın hayü huyuna, ne gazinouun kalabalığına kanşan, sakin, kendi halinde kimseler, akşam gezintisi yapıyorlardı. Bu sakın insanlann arasında, Jean Sümmer isminde, tanınmış, genc bir ressam da vardı. Yanısıra, bi' uşak, tekerlekli bir hasta koltuğunu yürütüyor, koltukta da hasta, genc bir kadın oturuyordu. Konuşmuyorlar, bakışmıyorlardı. Kadın: Biraz dursak, dedi. Durdular. Ressam, uşağın uzattığı açılır, kapanır iskemleye oturdu. Yanlanndan geçenler, onlara, acıyan gözlerle bakıyorlardı. Biraz ileride, iki delikanlı konuşuyordu: Hayır, yanlış. Ben ressam Summeri yakından tanırım. Peki ne diye bu kadını aldı öyley«e? Evlendikleri zaman kadın gene böyle sakattı, değil mi? Evte, sakattı. Ne diye evlendiğini bilmem. Belki de seviyordu, belki de budalalığından evlendi. Maamafih bu hâdise pek göründüğü kadar sade değildir. Bak, sana, Summerin macerasını, anlatayım. Hükmünü kendin ver. Bu gördüğün kadın, modeldir. Summerin atölyesinde çalışıyordu. Güzel, şık, ve rivayet edildiğine göre fevkalâde bir endama malikti. Insan, sık sık gördüğü güzel, cazibeli bir kadını nasıl severse, bizim ressam da bu kadına öylece âşık oldu. Ressamm bu aşkı, üç ay devam etti. Onu hakikaten sevdiğini zannediyor, onun her halini, her sözünü beğeniyor, beğenilen bir kadın karşısmda duyulan hevesten ibaret arzuyu, aşk diye belliyor du. Halbuki, bu kadın da öteki kadınlardan, bu model de öteki modellerden farksızdı. Jean, üç ay, bunun farkına varamadı. Yazı geçirmek üzere küçük bir ev kiralamışlardı. Bir akşam üçümüz bera berdik. Nefîs bir gece idi. Nehrin kenannda ufak bir gezinti yapalım dedik; çıktık. Sahil boyunca ilerliyor; kendimizi, suyun yüzünü bir ışık yağmurile yıkayan mehtabın hulyalı güzelliğine kapıp koyuveriyorduk. Birdenbire, Jozefin, hafif bir çığlık kopardı: Bak, bak! Koca bir balık sıçradı gördün mü? Jean bakmadan, görmeden: Evet yavrum, gördüm, dedi. Kadın hiddetlendi: Hayır, görmedin işte, arkan do rıüktü, nereden göreceksin." Jean, gülümsüyerek cevab verdi: Evet, doğru. Manzara öyle nefîs ki, başka hiçbir şeyi düşünmek istemi yorum. Jozefinde, konuşmak, durmadan çe ne yanştırmak ihtiyacı vardı. Jeanın Iâkırdı söylememesine itiraz etti; münakaşaya başladılar; ve nihayet iş büyüdü. Münakaşa, kavga ile, kavga dargınlıkla neticelendi. O geceden sonra, tam üç ay, ressamın evinde bir cehennem hayatı yaşanmağa başlamıştı. Jean bu kadınm elinde bir nevi esir olmuştu. Hergün, her dakika kavga ediyorlar, hatta dövüşüyorlardı. Nihayet, günün birinde, Jean, bütün eşyasmı topladı, tablolarını ucuz pahalı sattı ve kadına bir veda mektubu bırakarak evden ayrıldı. Doğru bana gelmiş, sığınmıştı. O ayrılık günü, Jeanla beraber, bizim evde oturmuş, derdleşiyor, onun vaziyetini konuşuyorduk. Saat üçe doğru kapı çalındı. Gittim açtım. Jozefin, fırtına gibi içeri daldı, bana çarparak yürüdü, geçti, doğru atölyeme girdi. Yeni Hayat bulacaksınız: 44 sayfa, 75 resim, 12 tablo en değerli muharrirlerfn yazılarile. 10 kuruştur. Eminönü Halkevi yıldönümü kutlulama programı Bugün saat 1 de talebe matinesi 23/2/936 pazar Merkez salonunda: Gündüz saat 15 te 1 îstiklâl marşı. 2 And içmek. 3 Söylev, Halkevi başkanı Agâh Sırn Levend. 4 Şiir, tstiklâl lisesi talebesinden Sevim Levend. 5 Konser. Bu tören radyo ile de yayılacaktır. Ayrıca Ankara Halkevinde yapılacak tören de radyo ile alınacaktır. Gece saat (20,30) da. 1 îstiklâl marşı. 2 Monoloğ, A) Ah şu kadınlar. B) Bir saat geç kalan adam. 3 Konser. Alayköşkünde gece saat 20,30 da 1 İstiklâl marşı, Halkevi koro heyeti. 2 Söylev, Gösterit şubesi başkanı Dr. Celâl Tahsin Boran. 3 Gösterit (Belkis) 4 perde, Gös terid şubesi amatörleri. Bu toplantıların çağrılan Eminönü Halkevinden ve Alayköşkünden ahna bilir. Bakırköy Askerlik Şubesinden: ^ 18 şubat 936 gününden itibaren yerli ve yabancı 332 doğumlu mükelleflerln ilk yok. lamalarile 307 ilâ 327 doğumlu ihtiyat eraİSTANBUL: tm mutad olan senelik yoklamalarma baş18 Tokatlıyandan nakil . 19 çocufc saatt. lanmıştır. Alâkadaranın bizzat veya bilHikâyeler 19,30 muhtelif plâklar (çocukvasıta veya tahriren şubeye müracaatleri. RADYO aksamki program J Yeni çıktı Elendi ve Uşak Tolstoy Haydar Rifat Nefıs bir hikâye 40 kuruş r, GARDEBİ Bu akşam Numerolarına başlamaları şerefine Şayanı hayret meddah TEPEBAŞU ]ar için) . 20 sea musikisl (plâk) 20,30 stüdyo orkestralan . 21 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu AJanamm gazetelere mahsus havadis servlsl veril»cektir VİYANA: 18,10 fransızca ders 18,30 çay musiklsi 19,20 halk şarkılannı öğrenellm . 19,45 spor haberleri, haberler, hava raporu ve saire 20.15 konuşma 20.30 operef yayını . 22,45 fllimlere dalr . 23,05 haberler 23.15 eğJenceli şarkılar 23,55 konuama 24,10 cazband takımı. BERLIN: 17.05 Kolonyadan 19,05 spor 19,20 pazar yerlnde bir dolasma 20,05 konserr Şuman'ın eserlerl 20,50 günün akisleri . 21.05 haberler 21,15 küçük radyo orkea. trası 23,05 haberler, 23,35 Lâypziğden . 1,05 dans orkestrası. BÜKREŞ: 18.06 askerî konser . 19.20 radyo orkes. trası 20,05 haberler . 20,20 Romanya musikisl 21,10 cazband takımı . 22,35 haber, Ier 22,50 eğlenceli konser 23,50 fransıar ca ve almanca haberler 24,05 e&lenceö konser. Viyana Ronacher dansöz kızları 4 ELİZAROFF un BÜYÜK GALA ARBO >FREDDIE GRETA ''Çy Ş\ JITHOLOMEW GARY COOPER MARION DAVIES Fransızca CORDERO nun parlak muyaffakıyetleri Biricik film 13 No. lu CASUS T U RK Kadıköy SÜREYYA sinemasında JOHANN LONDRA [Regional]: 20.05 haberler 20,35 salon musikisl . 21.05 eğlenceli konser 22.35 opera yayıru23,30 salon musikisl . 24.05 haberler . 24,15 jrramofonla dans musikisi 24,35 cazband takımı. PARİS [Radlo Parls]: 19,35 gramofonla eğlenceli konser . 90.35 opera parçalan 21.05 orkestra konserl . 22,05 Şan konserl . 22.35 haberler 22.50 konser . 24,50 dans orkestrası . 1,20 hafif musiki. ROMA: 18,20 eğlenceli konser 19.15 memleket yayını 19.30 yabancı dillerde yayın . 19,50 Esperanto dllinde haberler . 20.25 lngillzce haberler 20,50 fransızca haberler . 20.55 Yunanlstan için yayın 21,20 haber. ler . 21,40 opera yayını: Kaybolan ean. Sofraların evvelden aldırılması rica olunur Telefon : 42690 Bugün Yarın saat 17 de Bütün ÇİNGENE BARON Mevsimin en güzel Fransızca operetl STRAUTS'un dünyaca tanınmış meshur operetinden sinemasında Bağdad radyosu 1 martta çahşacak Bağdadda kuvvetli bir radyo Istasyonu vücude getirilmiştir. Bu istasyon 1 marttan itibaren çalışmağa başlıya caktır. Nöbetçi eczaneler Bu gece nöbetçi olan eczaneler junlardır: İstanbul clhetindekller: Aksarayda (Ziya Nuri), Alemdarda (Esref Neş'et), Bakırköyünde (Merkez), Beyazıdda (Sıtkı), Eminönünde (Beşir Ke. mal Cevad), Fenerde (Arif), Karayümrükte (Arif), Küçükpazarda (Hikmet Cemil), Samatya, Kocamustafapasada (Rıdvan), Sehrenüninde (A. Hanw»^ a»hJ«W«..«^ (Asaf). Beyoğlu clhetindekller: Galatada (Kapüçi), Hasköyd* (T«nl Türtciye), Kasımpaşada (Turan), Sanyer. de (Asaf), Şişllde (Macka), Taksimd* (ttlmad), (Kinyoli), (Tarlabası). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakller: Büyükadada (Merkez), Heybelid« (Tn suf), Kadıköy. Altıyolda (Merkez), Moda. da (Moda), Üsküdar, Selimiyede (Selimiye). VARYETE programı ile büyük MATİNE Üskiidar Hâle Sineması 20 şubat perşembe gününden itibaren Kasta Diva Marta Eggert Bugün | Tuna sahillerinde, Macar ovalannda En jfü zel Macar ve Zi;an müziği. Bastan başa raki, Çardaş, Zigan, Macar müzıgi.. Oynayanlar: ADOLF WOHOLBRUCKGA& RIEL GABRIOJOSE NOGUERO JACQUELINE FRANCELL DANIEL PAROLA sinemasında iki filim br e id n GUSTAV FRöHLiCH SiBiLE SiMiTZ Fevkalâde muvaffakivetle temsil edilen TAN KEMANLAR OLGA TSCHEKOVVA FRANZ HERTERiCH N ÇALARKEN Bugün bu filmin son günüdür. AŞK RUYASI Fransız Tiyatrosu Bugfin matina saat 16 da Bu akşam saat 20,30 da Dost Yunanistanın kıymetli artistlerl Zozo Dalmas ve Kofinyotisin iştiraküı Halk Opereti A Z A K TURANDOT Sokaklarda Sinema Gedikpaşa KATE DE NAGY PIERRE BLANCHARD tarafından orijinal Hlm 2 film birden A L B E R T P R E J E A N tarafından fevkalâde film ALT1N Beyoğlu Çiçeği SON Yarından itibaren Gişe gündüz açıktır. Telefon: 41819 Fiatlar: 35, 50, 60, 75, 100, loca 300, 400 Şen Dul Pek yakında BAYADER HAVA KAHRAMANLAR Tab gülerek elini uzattı. Garib adamsınız Yeh Ling, dedi. Sizi bir türlü anlıyamıyorum. Şarkh esrarengizliği. Kitablarda okumadınız mı? Tab, Yeh Lingin yanından ayrılırker., onun kendisile alay ettiği kanaatini ta şıyordu; fakat katili tanıdığına aid sözlerinin ciddî olduğuna emindi. Daha eve yaklaşmadan evvel, uzak tan Ursula Ardferni seçti. Bahçe kapı sının karşısında, yolun ortasında durmuş, elile ona selâm veriyordu. Arkasma gri bir rob giymişti, başında, yüzünü gölge içinde bırakan geniş kenarlı bir şapka vardı. Yaklaştığı zaman: Şimdi o kadar iyi silâh atıyorum ki, korktuğunuz zaman ne hal aldığınızı görmek için sizin tarafa birkaç kurşun sıkmak aklıma, geldi, dedi. Tab, genc kızın elini, kendi kolunun altına sıkıştırdı: Yeh Lingin bu husustaki sözleri ve fikirleri doğru ise, bu düşüncenizi tatbik eünediğiniz isabet olmuş! Demek Yeh Lingi gördünüz öyle mı? Beni çekiştirdi mı? Tab ciddiyetle, sonra gülerek: Sizin halk için bir tehlike oldugunuzu söyledi, dedi. Ursula, kolunu çekerek dedi ki: İki elinizi birden kullanırsanız bisikletinizi daha iyi idare edersiniz. Gelin «ize heliotropumu göstereyim. Bilhassa onu büyütmek için bir bahçe yaptırdım. Adeta yamyam bir çiçek, bütün öteki çiçeklerimi öldürüyor. Sonra mevzuu değiştirdi. Nasıl oldu da gelebildiniz dedi, çok meşgul değil* misiniz? Tab başını salladı: Filhakika çok enerjik bir suretle meşgul olmam için emir aldım. Son mesele hakkmda mı? Polisin yaptığından fazla birşey yapamam ya. Karver bütün ümidini kaybetmişe benziyor. Fakat o herşeyi saklıyan bir tiptir zaten. Peki hiçbir şey keşfedilmedi mi? Tab durakladı. Çelik iğneden bahset Bugün i P E K sinemasında zevki, dehşeti görülmemiş, duyulmamış, heyecanı karşısında titriyeceğiniz Frapsızca sözlü bir film: Aşk Vazife Zevk Neşe Heyecan ve kahramanlık filml.. Baş rollerde: MOREEN O'SULLİVAN LEViS 8TON ROBERT YOUNG VALLACE BERRY Ayrıca Paramount Jurnal ve Almanyada yapılan Kış Olimpiyadlan hayretlere değer teşkilâtı, dünya birincilikleri ve mfisabakalan T.I.C.I nm getirdiği mükemmel hususî film. miyeceğine dair Karvere söz vermişti, fakat Karver belki de bunun gazeteye yazılmamasını söylemek istemişti. Tab, genc kızm yanına oturarak anlattı: Elde edebildiğimiz yegâne delil, iki tane yepyeni toplu iğneden ibaret. Birini, cinayetten sonra koridorda, ötekini ikinci cinayetten sonra mahzenin kapısının ta yanında bulduk. İğnelerin iki8İ de hafifçe kıvrıktı. Ursula, düşünceli bir tavuJa onun yüzüne bakıyordu, aheste aheste: İki iğne mi? dedi. Ne garib şey. Bu iğnelerin nerede kullanıldığı hakkında hiçbir fikriniz yok mu? Ne Tabın, ne Karverin bu hususta hiçbir fikri yoktu. Genc kız devamla: Katilin siyahlı adam olduğu muhakkak, dedi. Ben cinayete aid bir rapor okudum, bilhassa Mösyö Stottun ifadesini gördüm. Yeh Lingle ben, kâğıdlarımızı aramak üzere Mayfielde geldiğimiz zaman, korkup kaçan kısa boylu adam Stottmus. Evet «kâîhdlarımızı» diyorum. Sırası gelmişken sorayım. Yeh Ling aradığını hakikaten buldu mu? Ursula başını eğdi. Ya siz, kendi aradığınızı? Genc kız dudaklarını ısırdı. Bilmiyorum, dedi. Kâh, buldu da benden saklıyor zannediyorum. Kendisi, bu kâğıdların içinde beni alâkadar edecek birşey bulunmadığına yemin ediyor. Fakat, zannederim yalan söylüyor. Onunla bu mesele hakkmda herhalde görüşmeliyim. Genc kızın bir eli, koltuğun püskülü ile oynıyordu; Tab bütün cesaretini topladı, bu eli tuttu. Genc kız mukavemet göstermedi. Ursula, dedi... Kolay değil... Benim kadar cür'etli bir adamın, sevdiği kadınin elini tutmak için bir çekingenlik duymıyacağı tahmin edılebilir... Kalbi de bir tayyare pervanesi gibi çarpmaz sanılır amma... Öyle değil mi? Ursula cevab vermedi; Tab, utana sıkıla tekrar «ttiı Öyle değil mi? Söyliyecek başka söz bulamıyordu. Nihayet genc kız, onun yüzüne bakmaktan çekinerek cevab verdi: Zannederim, öyledir. Sekiz günün yedisinde, kendisine mütemadiyen ilâm aşkedilmiş bir aktrisin de, böyle bir sahneyi görünce, hüngür hüngür ağlamak ihtiyacı duymaması icab eder sanılır. .* Öpmeyiniz... Turner görür... Tab, o lâhzayı, hiçbir zaman bütün vuzuhile hatırlıyamıyordu. Genc kızm buz gibi burnunun yanağına dokunduğunu, kendi dudaklan arasında da bir demet saç bulunduğunu hatırlıyor gibiydi. O esnada Turner: Yemek hazır matmazel, diye haber verdi. Yaşlı, somurtgan yüzlü bir adamdı bu. Tabın yüzüne bakmağa cesaret edemediği besbelli görünüyordu. Ursula, harikulâde bir cesaret ve soğukkanhlıkla: {Arkan par) Yeni zabıta romanımız : 49 Kanlı Bilmece Yazan: Edpar Wallace Şaka etmiyorum, dedi, katili tamdığımı söylüyorum. Kaç kere elimi uzatsam yakahyacak kadar yakinimde bu lundu. Çinli midir? Tekrar ediyorum, kaç kere yakalıyabilecek kadar yaklaştun. Fakat bir çok sebeblerden dolayı kendisinî ele veremem. Yeh Ling bir müddet düşündü, sonra devam etti: Birçok sebeblerden dolayı da kendisini öldürmeme lâyıktır. Siz Şimdi Mis Ardferni mi göreceksiniz? Öğleden sonra girmeyin. Gitseniz bile cümle kapısı tarafından gidin. Mis Ardfern silâh tı limi yapıyor. Evi tarassuda memur ettiğim adamlarımdan birisi, tarlalar cihetinde iken birkaç defa vurulmak tehli kesi atlartı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle