02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 Şubat 1936 CUMHURİYET Piyango dün çekildi 22,481 numara 35,000, 22,949 numara 15,000 lira kazandı Birçok biletler de amorti alacaklar. Keşideye bugün de devam edilecektir Tayyare piyangosunun yirminci tertib dördüncü keşidesi dün Beyoğlunda Asrî sinemada çekilmeğe başlamıştır. Bu keşidenin en büyük ikramiyesi olan 35 bin lira 22481 numaraya çıkmıştır. Bu numaranın 750 yukarı ve 750 aşağısındaki biletlerden nihayetleri (1) olanlar yirmişer lira amorti alacakları gibi' 15 bin liralık ikramiyeyi kazanan 22949 numaranın da 750 aşağı ve 750 yukarısındaki biletlerin sonları 9 la bitenler ve 12 bin liralık ikramiyeyi kazanan 2477 numaranın 750 aşağı ve 750 yu karısındaki biletlerin nihayetleri (7) olanlar da yirmişer lira amorti alacak lardır. Keşideve bugün de devam edilecek tir. Bugün çekilecek ikramiyeler ara sında bir tane de on bin lira vardır. 15 bin liralık ikramiyeyi kazanan biletin bir parçası Beyoğlunda Kurtuluşta Tepeüstünde kahveci Veli ile berber Istirati, arkadaşları Aleko, Andriko ve Mustafa isminde beş ortaktadır. 12 bin liralık ikramiyenin bir parçasını da îstanbul Kumandanlığı Satınalma komisyonunda kâtib îbrahim kazanmıştır. Dünkü keşidede ikramiye kazanan numaralar sıra tertibile aşa ğıdadır: Alman Japon askerî ittifakı Bir Fransız gazetesine göre muhakkakmış L'oeuvre gazetesJ, «Alman Japon muahedesi ve bunun neticeleri» başlığı altında neşrettiği bir yazıda, von Neu rathın, Londra seyahatinden ve bu se yahatin, Ingıliz zımamdarları üzerinde, bundan sonra hiçbir meselede Almanyanın sözüne ınanılamıyacağı yolunda bir tesir bıraktığından bahsettikten sonra, General Göring ile M. Reck arasındaki mülâkatın, bu tesiri izale edebilmekten çok uzak kaldığını anlatmakta ve ezcümle şöyle demektedir: Dil üzerinde çalışmalar Piyangoda 35 bin lira kazanan Beşiktaşlı Yorgi 15320 16071 16742 17800 18598 19175 19466 20223 20880 21945 22462 23015 23704 24459 25275 25731 26035 26421 27300 27714 28461 28952 29625 15504 15563 15771 16126 16299 16330 16754 16755 17264 17933 18047 18243 18642 18692 18718 19197 19253 19247 19634 19765 19858 20430 20475 20611 20936 20953 21045 22067 22074 22208 22466 22607 22694 23233 23471 23501 24134 24230 24294 24987 25029 25106 25288 25347 25410 25859 25870 25925 26122 26263 26281 26501 26509 26867 27395 27460 27510 27851 28233 28372 28664 28804 28856 29267 29366 29510 29704 29770 29831 15791 16455 17322 18559 18885 19444 19939 20703 21065 22335 22972 23545 24333 25194 25534 25929 26297 26876 27563 28418 28893 29593 16043 16495 17785 18575 19118 19449 20093 20755 21337 22453 23009 23694 24334 25195 25629 25954 26319 27279 27582 28458 28920 29609 35 bin lira 15 bin lira 22481 22949 12 bin lira 2477 1000 lira 8459 500 lira kazananlar 1071 2139 2263 3463 5786 10046 12673 13359 13453 16879 18537 19733 23793 30 lira kazananlar 168 719 1227 1599 2256 2990 3641 4186 4715 5321 5982 6593 6926 7338 8295 8977 9741 10957 11402 12340 13633 14501 15036 15547 16462 17660 18254 18872 20254 21013 21513 21693 22083 22492 23122 23891 24794 25953 26543 27867 28639 29245 186 744 1229 1604 2316 3102 3761 4250 4767 5477 6190 6604 7025 7480 8411 9173 10087 10992 11850 12393 13641 14527 15128 16224 16536 17773 18322 19020 20377 21031 21553 21784 22180 22565 23328 23956 24798 25959 26694 28064 28683 29698 263 803 1398 2111 2558 3253 3874 4473 4759 5525 6332 6744 7056 7751 8466 7261 10534 11129 11956 12403 14004 14776 15140 16232 16696 17991 18410 19121 20594 21160 21574 21838 22186 22752 23423 24334 24867 26081 27094 28134 28700 29704 297 881 1525 2165 2723 3211 3892 4542 4928 5573 6353 6821 7162 7910 8570 9449 10643 11234 12025 12590 14197 14789 15260 16353 16709 18176 18508 19307 20598 21186 21590 21850 22224 22964 23765 24494 24965 26158 27287 28267 28950 29775 667 1141 1545 2186 2760 3563 4004 4568 4934 5730 6471 6862 7211 8245 8628 9465 10799 11328 12057 12620 14199 14825 15385 16446 16785 18191 18621 19434 20608 21414 21620 21900 22254 22985 23841 24507 25273 26244 27299 28369 29043 29853 39 709 1196 1590 1520 1952 2142 3947 6657 7602 2215 9648 10048 11600 12950 14367 14477 2982 14541 15009 15438 15889 18066 18079 3639 19602 19791 21024 22040 23643 24790 4087 25487 26993 27349 4624 5131 5771 6581 46 1234 2257 2458 2798 3592 6911 4078 4882 4883 5287 5293 5396 7278 7513 7550 7551 8252 8279 8972 9282 9802 10463 11042 11344 11690 8250 8778 11705 11815 11978 12101 12551 12609 9611 14552 15984 16217 16374 16584 17757 10806 18402 18746 20041 20204 21444 21651 11329 21711 22402 24046 24185 24244 25301 12169 26665 26857 27035 29263 29489 29930 12907 14309 14832 95 213 296 459 583 12 15413 949 967 1060 1090 1091 1113 16459 2894 1617 2159 2221 2645 2866 16886 3266 3313 3079 3090 3139 3141 18248 4258 4318 4562 3422 4030 4228 18847 4591 4912 5027 5062 5088 5184 19436 5574 5793 5835 5903 5923 5957 20808 6209 6236 6268 6402 6440 6501 21466 6583 6937 70] 5 7089 7243 7297 21681 22075 7398 7634 7807 7814 8053 8204 22472 8242 8393 8567 8663 8936 9013 22988 9602 9912 10022 10044 9446 9585 10273 10281 10293 10834 10998 11200 23887 24616 11283 11287 11884 11901 12265 12275 12365 12495 12597 12615 12651 12694 25645 26334 12698 12892 13008 13059 13088 13140 27737 13409 13452 13681 13685 13780 13853 28600 13888 14241 14454 14476 14514 14559 29187 14596 14652 14780 14804 14934 15297 150 lira kazananlar 100 lira kazananlar 50 lira kazananlar DÜŞÜNMEK Kelimenin etimolojik şekli şudur: (') (2) (3) (4) (5) (6) (uğ f üd + üş + ün + üm + ek) (1) Uğ: Ana köktür. «Güneş» mefhumundan çıkan «aydınlık, parlaklık» manalarınm abstre olarak delâlet eylediği «zekâ» anlamına gelir. (2) Ü d : (. + d ) ; ektir. Ek olarak yapıcılık, yaptıncılık, yapılmış olmaklık anlamlarile mefhumu tecelli ettirir. Burada hemen ana kökün yanına gelmiş ol«General Göring, muhatabına, «me duğundan yapıcılık anlamjle ana kökteki zekâ mefhumunu tecessüm ettirmişdeniler», yani Lehistan, Almanya, Frantir. sa, Büyük Britanya ve İtalya arasında, (3) Üş: (. + ş ) ; ektir. Süjeden olgayrimedenilere, yani Rusya, Balkan milletleri, Küçük İtilâf devletleri ve bazı dukça uzakta, geniş bir sahaya delâlet şimal memleketlerine karşı yapılacak o eder. Faal bir halde olan zekânın zihinlan ittifakın bir an evvel tahakkuku icab de kalmıyarak etrafa yayıldığını anlatettiğini, bu sayede medenilerin, gayri mağa yarar. medenileri zaptedebileceğini söylemiş (4) Ün: (. + n ) ; ektir. Süjeye en tir. yakın, bitişik sahayı gösterir. Ancak, Göring, M. Becke, Lehistanın AI burada (üğ» ana süjesi, (ş) mıntakasına manyadan hiçbir suretle korkmaması lâ kadar yayılmış iken gene onun daha dar zım geldiğini söyledikten sonra, İngilte olan (n) mıntakasına doğru geri dönmereıun, Uzakşarktaki menfaatleri dolayı si düşüncesine mahal yoktur. Bu halsile Japonyaya bir dereceye kadar yak de (n) yakın mıntakasının başka bir sülaşmak zaruretinde bulunduğunu ilâve eye aid olması iktiza eder. O süje de: etmiştir. (5) Üm: dür. (V. f m), doğrudan Bu mülâkat Londrada ve Pariste, doğruya süje manasına gelen Türk söz Almanyanın, ne olursa olsun, Lehistanın elemanlarından biridir. Burada zekânın ittifakını temin hususundaki endişesinin oldukça geniş bir sahada tecellisinde tabir ifadesi gibi tefsir edilmişti. alluk eylediği süje veya objeyi gösterir. Diğer taraftan, Alman Dış îşleri Bo(6) Ek: Zekânın oldukça geniş bir kanlığı, tekzibe nekadar uğraşırsa uğraş sahaya yayılarak bir süje veya objenin sın, biz, kânunusanınin dördünde Tokio bitişiğinde tecellisi mefhumunu tayin ve da, Alman elçisile, Japon Dış îşleri Ba ifade eden, onu isimlendiren ektir. kanlığı arasında bir muahede imzalandı(Üğ + üd + Ü + ün f üm + Ş ğını kat'î olarak ifade edebilecek bir va ek = Üğüdüşünümek) sözünün baş taziyetteyiz. Bu muahede, «tedafüî ittifak rafındaki ana kök, kendisini tecelli ve unsurlarını havi bir dostluk muahedesi tecessürn ettiren ilk ek ile kaynaşmış, başdir.» taki vokal de düşmüştür; 5 numarah Bu havadis, esasen çoktanberi tasav unsurun da vokali düşerek kelime, son vur edilmekte olduğu için, kimseyi hay fonetik ve morfolojik şeklini alır: DÜrete düşürmiyecektir.» ŞÜNMEK. Düşünmek: Zekânın oldukça geniş bir sahada herhangi bir süje veya objenin yakınına nüfuz edici faaliyetinin ifadesidir. İzmirde dört kişi #** «Düşünmek» sözünü böylece analiz zehirlenerek öldü ettiktçgspora, bir de bu sözü kuran Türk 'Börnova" «İzmir» dil unsurlannın dilimizdeki kullanışlan(Sus.usî) Bura nı gözden geçirelim: da feci bir zehir I. ÜĞ lenme hâdisesi ol [V. + ğ (g, k, y, h)] duğunu telgrafla Bu ana kökün «zekâ» anlamını tembildirmiştim. Hâ disenin tafsilâtı şusil ettiğini türlü Türk lehçelerindeki şu dur: sözlerden anhyoruz: Adem Usta na I. Üğ = Akıl, hatıra, zihin; mında 32 yaslarınII. Ağın = Hatıra getirmek, anda genc bir fırıncı, mak, birini düşünmek. yeni bir fırın kiraIII. Ah = Saymak, okumak. lamış, tamirat yap Fırıncı Adem Ustcı IV. Öğ = Zekâ. tırmış, baştan başa badanalatmıştır. AV. Ok = Akıl. zekâ. dem Usta, ilk akşam 25 yaşlarındaki işVI. Ök = Akıl. fikir. çileri Süleyman oğlu Murtaza, Giridli VII. Öğ = Akıl, fehim, hatıra, Osman oğlu Mustafa, Mustafa oğlu Süzihin, şuur, iz'an. idrak. leyman ve 23 yaşlarında Mustafa oğlu Hasanla birlikte fırını yaktıktan ve akVIII. Ük = Akıl. şam yemeğini yedikten sonra uykuya IX. Öge = Âkil. dalmıştır. X. Uğuk = Akıl. Sabah olmuş, fırın açılmamış. halk İ. Büyuk Turk Lugati. «Osmanlı lehçetoplanmış ve nihavet içeriden bir t.a si»; Uygurika; Hurştd ve Ferahşad; Fekım iniltiler geldiği duyulunca kapılar leknamei Gulsehrî; Yunus Emre divanı; kırılmıştır. Hasanın yattığı yerden bir su Ahmed Haramî hikâyesi. n. Pekarski, Yakut dili lugati. tenekesi yanına 3'uvarlanmış bulunduIII. Pekarski. Yakut dili lugati. ğu ve kıvranmakta olduğu görülmüştür. İV. Büyük Türk Lugati. «Osmanlı lehçeDoktorlar, adliye ve zabıta erkânı ve si»; Uygur endeksi. tişmiş, tetkikat, feci bir neticeye var V. Büyük Türk Lugati. «Uygur lehçesi»; mıştır. İstanbuldaki TJygurca kuran terciimesi. Hasandan başkası, yani fırmın üst Vİ. Divanü LügatitTürk. kısmmda yatanların kâmilen zehirlen Vn. Radlof. «Osmanlı ve Uygur lehçeleri»; Türk Dili Lugati; Ibnümuhenna lugati. miş oldukları görülmüş. Hasan zorlukla VIIİ.Divanü Lugat.it.Türk. kurtarılmış ve hastaneye yatırılmıştır. IX. Divanü LügatitTurk. Hâdise, fırının her tarafmın kapalı X. Radlof, İV. «Uygur lehçesi. bulunmasından ve ocaktan çıkan du XI. Divanü LugatitTürk. manlarm bir mahrec bularak çıkama xrr. Radlof, İ. «Uygur lehçesi>. XIII. Radlof İ. «Uygur lehçesi». masmdan ileri gelmiştir. XIV. Radlof İ. «Uygur, Çağatay, Teleüt, Dört cesed, muayeneden sonra gö Şor, Lebet, Kırgız, Karahırgız, Küerik leh. mülmüştür. çeleri». Düşünmek sözü ve menşei üzerinde bir tahlil Insanları imrendiren at! Ankara Belediye ahırlarında bulunan asil bir atın çöp arabası çekmekten kur tulmasını istiyenlerin bu dileklerini dile alan Nalına Mıhına muharririmiz birçok yoksul asilzadelerin o ata gıpta etmiş olacaklarını yazdı. Bir takım atlann bir sürü insanları ötedenberi imrendirdiklerini bildiğim için nüktedan arkadaşımın sözünü pek doğru buldum: Büyük Iskenderin Bucephale adlı atı ölünce muhteşem bir cenaze alayı yapılmış ve atın gömüldüğü yere Cihangirin emrile Bucephale adını taşıyan koca bir şehir kurulmuştu. Adını bir mezar aşına bile yazdıramıyan milyarlarca * [Oğ + üt] Âdem oğlu var. Bunların çoğu bir BuAna köke yapıcılık, yaptmcılık, ya cephale olmak istemezler miydi? pılmış olmaklık anlamlarile yapışarak, Sezarın kendi ahırında yetiştirdiği at ana anlamı kendinde tecessüm ve tecelli ettiren (. + t «d») ekinin katılmasile a bahtiyar hayvanlardandı. Ayaklan' kurulan bu (Üğüt) sözile benzerlerinin insan ayağma bcnziyen bu at için Sezar, anlamlan, zekânın faaliyetlerinden biri, Romadaki Venus gentrbc mabedi önünde yani nasihat ve tavsiyedir. Nasihat ve bir abide yaptırmıştı. Eski ve yeni Ro tavsiye daha yüksek ve başkası üzerinde malılar içinde bu abideye karşı imreniş müessir olabilen bir zekânın verimlerin duyanlarm sayısi milyonları geçmez mi? dendir. Gene Roma Imparatorlanndan AuÜğüt, öğüt, öküt şekillerinin hepsi de türkçede «tavsiye, meşveret, nasihat» anlamlarınadır [1J. Ana kök kaynaşarak husule gelen «Üt» şeklinin ses değişmelerile şu manaları vardır: I. Ut. Utu = Fikir. II. Udum = Maharet. III. Udun = İstidad, hüner. IV. Ot = Huş, pent. V. Eteke, etike = Muallim, mürebbi. Görülüyor ki zekâ ve ondan çıkan manalar «Üğ» ve benzerlerinde olduğu gibi, «üt» ve benzerlerinde de kendini göstermektedir. Yalnız ana kökün vokali düşerek teşekkül eden: «Güt» sözü «Güt j mek» şeklinde «râyetmek, sevketmek, takib etmek, riayet etmek, tahayyül etmek, tasavvur etmek» manalanna gelir [2]. Bütün bu manalarda zekânın faaliyeti, tesiri ve hakimiyeti mefhumları besbellidir [3]. uste'ün sevgili jenerali Varus ta Volcu•s adlı bir ata âşık olmuştu, onun altından i bir timsalini gece gündüz koynunda taşırdı. At ölünce Varus ta öleyazdı ve dört ayaklı, yeleli, kuyruklu sevgilisinin cesedini Capritole'a gömdürdü. Gönüllerini aldıkları erkeklerin koynunda altın bir timsal olarak gezebilen kaç bahtiyar kadın vardır ve mukaddes bir yere tantanamerasimle gömülmeğe imrenmiyen kaç insan bulunabilir? Üğ ( + lenmek) = Akıllan mak. XII. Ök ( + lenmek) = Düşünmek, tefekkür etmek, kendine gelmek. XIII. Ök ( + lük) = Âkil. XIV. Oy [«ay» ve «uy» şekilleri de vardır] = Akıl, zihin, zekâ, hatıra, fikir, endişe, hayal. Bütün bu örnekler açıkça gösteriyor ki Türk dilinde (Üğ) kökü ve bunun vokal ve konson değişmelerile aldığı şekiller doğrudan doğruya «zekâ» anlamına gelmektedir. II. ÜĞÜT XI. Feci bir kaza Imparator Galigulanın Inçitatusunu da unutmıyalım, bu atın içinde bulundurul duğu ahırıri duvarlrı, mermerden, yemlikleri sedeftendi. Beline sarılan yamçı, en ıiymetli kumaştan yapılmış olup gemı de ıaştanbaşa elmasla bezenmiş som altmdandı. Atın yemi, altın kova içinde getirilir ve ona su değil, altın kadehlerle şarab erilirdi. Kaligüla, sık sık bu atı kendi iofrasına alırdı, elile altın yaldızlı arpa fedirirdi. Halbuki o devirde Romada »ir lokma ekmek bulamıyan binlerre inan vardı ve hükumet bu aç halka, günde /. N. DILMEN yüz gram zeytinyağile birer dilim çavdar [1] Radlof, I. «Osmanlı, Çağatay, Uy ıkmeği dağıtıyordu. gur, Kırgız lehçeleri». Tren, tayyare ve otomobil, atın değeI. Büyük Türk Lugati. «Uygur lehçesi*. n. Karaylm metinleri; Gazl Anteb dili. rini yüzde yetmiş nisbetinde azaltmıştır. İII. Türk dili lugati; derleme. Fakat atı andıkça içi sızlıyan yayalar geIV. Radlof, t «Uygur lehçesi»; Uygur ıe vardır ve dima var olacaktır. endeksi. V. Pavet de Courteille: Şark lehçeleri lu Elbet piyadegâni rehi saabı ihtiyac gati. Muhtacı esbü ester olur ister istemez [2] Kamusu Türkî; Ferheratanamei Sadi; CamiüLhikayat; Hurşid ve Ferahşad; M. TVRHAN TAN v. s. [3] Bu analizin alt tarafı yarınki sayımızdadır. İstanbul Maliye Tahakkuk müdür vekili Maliye müfettişi Hakkı Kâ mil, muamelâtı devir alarak dünden tibaren vazifeye başlamıştır. Eski müdür Talât. dün arkadaşlarma ve da ederek daire den ayrılmıştır. Mart ayı içinde Hakkı Kâmil muaddel kazanç vergisinin tahakkuk ettirilmesine başlanacaktır. Ankara 11 (A.A.) Hava tehlikesini dlen üyeler listesi: H487 Hüsnü Kaymakamoğlu Burdur tecimer 20, 11483 Süleyman orucoğlu Göncü 20, 11489 Etem Ruhi Yeşilyurd eczacı 20, 11490 Mustafa Kanrıcıoğlu tecimer 20, 11491 Süleyman H. Mahmud oğlu bakkal 20, 11492 Hüsnü fabrikacı İmam oğlu 20, 11493 Mehrred Ali Ke çecioğlu elbiseci 20, 11494 Ferid Torbah Karacaağac köyünden 20. 11495 Ali Rıza 25, 11496 Hafize Karakızlar kövün den 20, 11497 Hidayet 20, 11498 Murad 20, 11499 Receb Becar Aslanlar kövünden 20, 11500 Şükrü Aslanlar köyün den 20, 11501 Esad Özbekoğlu 20, 11502 Âyan Halil Tepe köyünden 20, 11503 Hindistanda zelzele oldu Aldıkaçtı Rüştü yeğenleri Samsun te Kalküta 11 (A.A.) Dün Bikar ilin, cimer 20, yardımı 100 lira, 11504 Hakkı de Muzafferpurda şiddetli yer deprem Kefeli Tecimer 20. 11505 Mustafa ve leri olmuştur. Korkuya kapılan ahali oğlu Fazıl keresteci 20, yardımı 80 lira, sokaklara dağılmışlardır. Nüfusça te 11506 İsmail Celâl ve Abdurrahman Halefat yoktur. Patnada da bir deprom mamî kardeşler tecimer 20, 11507 İsak duyulmuş ve burada zorlu bir deprem Levi tecimer 20, 11508 İbrahim halıcı olacağı önceden müneccimler tarafın 20, 11509 Hasan Mehmed Ali oğlu Çı dan söylenmiş olduğunu bilen halk pa rakman köyünden 29,56. 11510 İsmail Ali oğlu 33,15 şer lira vermişlerdir. niğe uğramıştır. Hayalleri genişledikçe, neş'esi de artıyordu: Hayatımı da tanzim etmeliyim.. Manasız serserilikten kurtulmalıyun. Paramı, idare ile harcarım. Nilüfere, rasgelişun, bir bakıma hiç te fena olmadı.. Bu yüzden temiz bir bekâr hayatı süreceğim. Pansiyondan kurtulacağım. Fakat neş'esi çok sürmedi. Kendi hulya alminde, pupayelken giderken, gözlerini kaldırmış, kahvenin camekânından sokağa bakmışü. Bu, kasdî bir bakış değıldi. Gözleri, kafasının içindeki renklerı, şekilleri görmekte devam ediyor, dışarının renkleri, şekilleri, ikinci plânda, sönük, silik karaltılar halinde kalıyordu. Ali Tunc, bu dalgın bakışlar arasında, vakit vakit uyanıyor gibiydi. Birdenbire, karşı kaldırımdan geçen bir genc kadın, onu sarsmıştı. Nişanhsı, «Sonnaz» hatırına geliverdi: Ben,«Solmaz» ı, unuttum. Gün lerdir semtlerine uğradığım, aradığım, sorduğum yok... Merak ederler... Kendine değil, sokağa hiddetlenmişti, garsonu çağırdı, parayı verip çıktı. kahveden düşün Îstanbul Maliye Tahakkuk Müdürlüpii Hava tehlikesini Frlen üveîer Aşk ve macera romanı lerdi. O tip kadınlar, kumar zevklerini tatmın için, daima elleri altında, hazır ve konforlu yerler bulundurmak isterler. Ali Tunc, kapıcıya bir lira bahşiş verdi: İkinci katı, tutmak niyetindeyim. Fakat bir kere evdekiler de gelsinler, görsünler. Ben, hafta içinde tekrar uğrarım. Sen, her ihtimale karşı ikinci kat için, başkalarına söz verme, olmaz mı? Bahşişi alan kapıcının çopur yüzü gül müştü: Senin güzel hatırın için, bir hafta değil, iki hafta da gezdirmem. Beklerim. Fakat Ali Tunc, bu teminata rağmen, iki lira bahşiş verenin, iki hafta beklemeden, hatta bir saat sonra bile apartımanı gezip tutabileceğini, iyice biliyordu. Hiç bozmadı: Teşekkür ederim,. dedi. Ali Tunc, apartımandan çıkar çıkmaz, caddeden Tepebaşma geçti, bir kahveye girdi. Dik merdiven çıkmaktan yorulmamıştı, yalnız kafasmın yorgunluğu, bü M'in viicudüne kesiklik verivorrin. Yazan: MAHMUD YESAR1 14 Ali Tunc, manalı manah göz kırpı yordu: Genc, güzel kadın, hem de zengin ie olursa... Kapıcı da kurnaz kurnaz gülüyordu: Bizim kan da böyle, diyor. Ali Tunc, garib bir ümidle titremişri: Bu apartımanı tutacak mı? Bizim karıya sorarsanız, niyeti varmış gibi... Aman tutsa, diye ayazmaya mum adadı. Karı aklı işte... Çopur yüzlü kapıcının serbest kanuşuSUndan. Ali Tunc lcarısının «nlcakta ol duğunu anlamıştı. Kocasının bir iki sö zünden kadının, kurnaz, açıkgöz oldu ğunu, Ali Tunc, sezinlemişti. Kapıcının karısından daha çok şeyler öğrenebile ceğini umuyordu. Ali Tunc, bu apartımandan ayağmı kesmeyi istemiyordu. Nilüfer, belki, hakikaten bu apartımanı tutardı. Bunda öyle «ekzantrik» bir kadın için, hiç te fevkalâde bir şey yoktu. Yeşil közlü kadının, Zülfi Şahinin evi gibi şüpheli yerlerde kumar oynaması, bu ihtimali Vnvvptlendirmpae Vâfi Bir sade kahve ısmarladı, o gün, başka ne yapacağını düşündü. Tünelbaşm daki apartımanla meşgul olmamağa karar vermişti. Onda, bir yanlışlık vardı, ve bu yanlışhğı kendi kendine bulup düzeltemiyecekti. Onunla uğraşmak boşuna vakit kaybetmek demekti. Galatasarayda sokak içindeki apartıman, Ali Tunca, yeni ümidler vermişti: Nilüfer gibi bir kadının, hususî, gizli bir apartımanı olmasına, olacağına şaşılamaz. Kocası veyahud dostu, kimi varsa, onun her türlü kaprisine, açık açık ta göz yumamazlar ya... Eğer birinci katı tutarsa, işim iş... Ben de ikinci katı tutarım. Umidleri yenilendikçe hulyalan da genişliyordu. Ali Tunc, hulyaya, kendini fena kaptırmıştı. Yeni eşyalar alacak, apartımanı, gayet sık döşeyecektı. Nilüferle, Semen dost olacaktı. Onun apartımana her gece geleceğini pek tahmin etmi yordu. Ali Tunc, kumar tiryakisi olmadığı, hatta hoşlanmadığı halde, poker, ılref r]ı. Ali Tunc, yeşil gözlü kadını mek istiyordu: Simdi yapacağım şeyleri düşüne yim... Azıcık ümide kapılarak yayılıp oturmak olmaz! Yapacağı iki şey vardı: Taksimde şoför Kadriyi bulup, hususî otomobili gu zetlemek, Zülfü Şahini görüp, ustalıkla ağzını aramak... Ali Tunc, şoför Kadriye pek bel bağhyamıyordu; bu, bir kısmet, talih işiydi. Mademki kısmet, talih en büyük ro!ü oynıyacaktı; onun erken ve geç olmasınm bir kıymeti, ehemmiyeti kalmıyordu; tesadüfe bırakmak, kısmetin, talihin yo lunu açık bırakmak demekti. Ali Tunc, Zülfü Şahini görmeğe karar verdi. Onun ağzmı, ustalıkla arıya caktı. Fakat Zülfü Şahinin kolay ökseye düşmiyeceğini biliyordu. Ali Tunc, Zülfü Şahinin kurnazhğından ürktüğü kadar da umuyordu. (Arkast var)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle