Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CÜMHURIYET 12 Şubat 1936 KUçük Hikâye |Beklenmiyen netice] Claude Farrerö'den Matiniquede Fort de Francede idim. Fena halde canım sıkılıyordu, zira kok tellerle melez kadmlar benim hesabıma geçmiş aşklardı. Dağlara tırmanmak*4çinse çok ihtiyardım. Bir akşam deniz kıyısına, hava almağa çıkmıştım. Limana üç direkli bir gemi girdi. Duguay Trouni mekteb ge misini hemen tanıdım. Birdenbire genc leşen ve gürültü dolan Fort de Franceyi beyaz kasketler ve altın düğmeli mavi ceketler istilâ etmişti. Trasaya oturmuş, bu genclerin geçi şini seyrediyordum. îçlerinden biri, bir gönül kadar güzeldi masama yaklaştı ve cynique olmağa gayret ederek, nerede kadın bulabileceğini sordu. Biraz oturup birşey içmesini rica ettim, sonra isterse gidip kadın bulabilecegimizi söyledim. Bana bir bahşış vermesini berta raf etmek için de ona kartımı uzattım. Muhatabım kartımı aldı ye kibarca bir selâmla kendisini tanıttı. İsmi Kont de Fleuracti. Akşam yemeğini beraber yedik. Bi raz sonra Kont bana vadimi hatırlattı. Şöyle bir dolaştık. Melez kadınlar bize, daha doğrusu ona bakıyorlardı. Delıkanlı çiğ çığ yenecek kadar güzeldi. Fakat bana o kadar serbest serbest yanaşan bu bebek kadmlara karşı o okadar utangaç idi ki, üç çeyrek saat geçtiği halde daha hiçbir kadınla tanışamamıştı. Bana utana utana göz ucile bakmasından anlıyordum ki yardımıma ihtiyacı vardı. Koluna girerek: Anlıyorum, dedim.sokak kızlanndan hoşlanmıyorsunuz. Fakat azizim, burası Fransa mı? Şu gördüğünüz kızlar en a«ağı tabakadan değildirler. Fakat ne olursa olsun, mademki zevkinize göre bir kadmı kendi evinde ziyaret etmek isti yorsunuz, öyle yaparız!.. Fort de Francedeki bütün genc melezIer istediklerile münasebette bulunurlar ve gene evlerinde yatarlar, aile ocağın dan aynlmazlar. Bunun için canınız is teyince bir kızı gidip pekâlâ evinden alabilirsiniz. Gerçi soğuk ta karşılanabilır siniz amma bu o kadar enderdir ki ! Gayet güzel bir küçük kız hatırıma geldi. Bu harika idi!.. Belki biraz fazlaca şişmandı, o kadar.. Kontu bu kıza götürüyordum. Ma yotte bu, genc kızın ismi idi pek u zakta oturmuyordu. Zaten Fort de Fran cede hiç kimse uzakta oturmaz ki! Mayottein evinin önüne geldiğimiz vakit sokak kapısını açık bulduk. Tabiî zili çalmadan içeri girdık. Merdıven, bizi alt kattaki salona götürüyordu. Fort de Francede bu salonlar her işe yarar, misafir odası, yemekhane, ilâh.. Saatime baktım, tam on birdi. gecenin bu vaktinde daha herkes oturur uzun uzun konuşurdu. Bu itibarla, lâmbanın başına toplanmış bir ailenin bulunduğu salona uluorta düşmekten korktum. Halbuki, tesadüf bu ya, alt kattaki salon boştu, lâmba hâlâ yanıyordu. Fleurac: Yatmış olsalar gerek, dedi. Bakalım, diye cevab verdim, bir kere girelim deYerlilerin evlerinde, alt kattaki salondan sonra bir yatak odası gelir; öbür odalar yukarıki kattadırlar. Fakat ekse riya alt kattaki yatak odası, bütün odalann en iyisi olduğundan umumî men faat namına evin en güzel kızına tahsis edilir. Bu odanın kapısını ittim. Yanan dört tane mum etrafı aydınlatıyordu. Bu aydmlık pek gözümü kamastırmadı. Çünkü yatakta yatan küçük Mayotteyi gördüm. Konta: Susun, dedim, uyuyor. Kücük Mayotte uyurken fevkalâde güzeldi. Sırtüstü yatmış, ellerini göğsünde kilidlemiş, gözleri sımsıkı kapalıydı. Bembeyaz yüzünde bir melek tebessü mü vardı. Konta dönerek: Dostum, dedim, yapılacak iki şey yok. Siz odada kalın. Emin olun kız uyanınca buna hayret etmiyecektir. Fakat ya anası, babası gelirse? Orasına ben bakanm; sizin ne üstünüze gerek. Halkevleri balosu Delikanlı kaldı. Fakat Mayottinin yanına varır varmaz «aman!...» diye bir îstanbul Halkevleri sosyal yardım şubeleri adına 15 şubat cumartesi akşamı ses duyuldu. Bağıran genc kız değil, Fleurac idi. Perapalas oteli salonlannda bir balo veVe Kont ceketini alıp koşa koşa kaçtı. rilecektir. Onu bir daha görmedim. Afallamış kalmış, uyuyan kıza bakıyordum. Kontun haykınşı da onu uyandırmamıştı. Elimi alnma götürdüm. Tüylerim ürperdi. Kız uyuyor değildi, öl müştü. Adalardaki sırlı hastalıklar insanı böyle çabuk götürürler. Odada yanan dört mum da ölünün başma konulan kandillerdi. Amerikanın Clark Üniversitesi profe sörlerinden Robert Goddard saatte 700 mil süratle seyreden ve ok gibi havaya fırlıyan bir roket Demiryollar dergisinde okunduğuna (hava fişeği) icad göre, Aydın hattı devlet eline geçince etmiştir. 1 evvelâ halkın ihtiyacına cevab vermek Bu roket torpi zaruretini hisseylemiş ve böyle hareket şeklindedir. 12 ka etmiştir. Tarifeler indirilmiş, trenler çodem uzunlugunda ve ğaltılmış, otomobillerin temin ettiği fay dalar daha ziyadesile halka temin edil 9 kadem boyundamiştir. Meselâ bir Aydınlı ne isterdi? Sa dır. Boş olduğu za32 kilodur. bah Aydından kalksın, akşama kadar îz man mirde işini görsün ve gece Aydına dön Mahrukat olarak 27 sün.. Izmjrde otel masrafı ve saire gibi kilo benzin ve mayi lüzumsuz masraflar yapmasın. hava taşımakta diı. Bunlar müvel Işte bu temin edilmiştir. Bir îzmirli Mister Goddard ve icad ettiği hava fişeği nin gene ayni şekilde Aydmda işini gör lidülhumuzalı gazin mesi de temin olunmuştur. Bunların ya iştial edici kısma hücumu sayeseinde selebileceğini ümid etmektedir. pılmasından elde edilen netice şirket i müthiş bir gürültü ile ateş almakta ve roRoketin pervaneye de ihtiyacı yoktur. daresine devlet idaresinin galebesini gös ket te arkasında bir duman bırakarak Hava boşluğunda yalnızbaşına seyreden termiştir. seyretmektedir. Dr. Goddard tecrübe yegâne motör olan bu aletle Dr. God Devlet hatta haziran 1935 te sahib ol lerini, hertürlü kazalara meydan verme dard şimdiye kadar balon ve tayyarelenn muş, fakat bir ay hattı şirket devlet he mek için Rosvvellde ıssız bir yerde yap çıkmağa muvaffak olamadıklan irtifalasabına idare etmiştir. Bu ay içinde bütün maktadır. Roketler yüksek bir kule ü ra gerek adam, gerekse fen altleri yolla mümkün olacağını söylemektehatta yolcu adedi 75,594 tü. Doğrudan zerinden koyuverilmektedir. Dr. God mak doğruya devlet idaresine geçtiği zaman dard roketin 50 mil kadar havaya yük dir. temmuz ayında yolcu adedi 74,795 ti. Yalnız 3 gün kaldı Bu birinci ay yolcu ve tren tarifeleri üBüyük Türkçe sözlü film zerinde değişiklikler yapılmış ve birden bire ikinci ay yolcu adedi 1 13,642 ye ve üçüncü ay 137,287 ye kadar yükselmiştir ki yükseliş hemen hemen yüzde yüz T Ü R K S İ N E M A S I N D A derecesindedir. Yurdda ekonomi alanında ucuzluk teKadıköy Kadıköy min etmeği gaye edinen hükumetin BUGUN demiryolu ücretlerinde yaptığı ucuzluğun ne netice verdiğini gösteren ve bu neti Bütün dünyada birinciliği ilân edilen büyük eserin en netis ceyi çok büyük belâgatle ifade eden raorijinal asıl nüshasını Hale'de görebüeceksiniz. kamlar demiryolu işlerinde devlet ida resinin şirket idaresine üstünlüğünü de ayni belâgatle söylemektedir. Yüzde yüz tezayüd Aydın hattmda yolcu nakliyatı bir misli çoğaldı Saatte 1120 mil süratle uçan roket RADYO akşamki program j 18 oda musıkisi . 18 haberler 19,15 o peret musikili fplâk) . 20 keman solo. Studyo sanatkârlan tarafından • 20,30 stüdyo caz tango ve orkestra grupları * 21.30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu ajansmın gazetelere mahsus havadisi servLsi verile cektir. VIYANA: 17,10 gramofon . 17,50 Avusturyalı bes « tekârların eserleri . 19,10 konuşma, esperanto derse, haberler, hava raporu ve sa ire 20,15 tarıhî konuşma . 20,35 olimpiyad kış sporlan . 21 senfonik konser . 22,55 eğlenceli yayın 23 05 haberler 23 15 askerî feonser 24.15 konuşma . 24,25 gramolon 24.55 eğlenceli konser. BERLİN: 17,05 gezintl, bir memur n^mzedile mülâkat 17,50 şarkı ve musiki . 18,45 ollm. piyad haberleri 19.05 Franfurttan 20.50 günün aklsleri . 21,05 haberler . 21,20 Frankfurttan 21.50 radyo orkestrası 23,05 haberler 23,25 Münihten . 23,45 Kolonyadan. BUDAPEŞTE: 18,05 gramofon 19 35 salon orkestrası 21,15 orkestra konseri . 22.20 haberler 22,25 orkestra konserinin devamı 23 35 cazband takınu 24.20 çingene orkestrası. BUKREŞ: 18 05 konser 20,20 gramofon . 21,20 çlf. te piyano ile klâsik musiki 21.50 şan konseri . 22 15 eğlenceli konser 22,35 haber ler 22 40 konserin devamı 23 50 fransizca ve almanca haberler . 24,05 eğlenceli konser LONDRA TRegionall: 20,05 haberler . 20 35 askerî konser 21 05 karışık musiki yayını 21,35 salon musikisi 22 20 orkestra konseri . 23,05 salon musikisi 23,55 konuşma . 24,05 haberler . 24.35 dans orkıestrası. PARİS [Radio Paris]: 19.35 senfonik konser 22.35 haberler 22.50 plyes . 24,50 eski dans havalan 1,20 hafif musiki. ROMA: 19.30 yabancı dillerde yayın 20 05 ha berler, almanca konferans 20,25 ingilizce haberler 20,50 fransızca haberler . 20 55 Yunanistan için yayın 21,40 opera: Aşk eksirl. *** 12 şubat 936 çarşamba günü saat 17 de Hikmet Bayur ve 14 şubat cuma günü ayni saatte Bay Receb Peker tarafından verilecek İnkılab derleri İstanbul radyosu tarafından nakledilecektir. Bu gece nobetçi olan eczaneler şunlar « dır: istanbul cihetindekiler: Aksarayda (Barim), Alemdarda (Eşref Neşet), Bakırkoyunde (Hilâl), Beyazıdda (Cemil), Eminönünde (Mehmed Kâ7im), Fenerde (Vitali), Karagümrukte (M. Fu ad), Küçükpazarda (Yorgi), 8amatjada (Teofilos), Şehreminlnde (A. Hamdl), Şehzadebaşında (Asaf). Gala^ada (Karaköy), Hasköyde (Yenl Türkiye), Kasımpasada (Turan), Sanycr de (Asaf), Şişlide (Nargileciyan), Taksim. de (Ertuğrul), (Dellasuda), (S. Barona* . yan). Usküdar ve Kadıköyündekiler: Kadıköv Eskiiskele caddesinde (Büyük)', Kadıköy Yeldeğirmeninde fücler), Üskü dar Çarşıboyunda (Omer Kenan). Bejroğlu cilMtmdeMler: ÎSTANBUL: • V A RYE T E H A L E' de <Tiv :"n e.; c bI H A L E' de r MARTHA EGGERTH'in büyUk filmi BugUn ayrıca : KASTA DİVA BugUn Beklediğiniz GUndUr. Çok kıymetli hediyeler arasmda f FORViL ) Paris müstahzarahndan pudra ve parfömler tevzi olunacaktır. H ^ Yarın akşam BUyllk gala mUsameresi olarak J O S E F İ N E ALBERT PREJEAN ve SÜMER Sinemasında B A K E R JEAN GALLAND Nöbetci eczaneler Siyah inci, emsalsiz muganniye, dansöz, komediyen artist 12 şubat çarşamba Bugün Sinemasında TAM * * » A Saat 15 te Taksimde Cumhuriyet Meydanında, Elektrik Şirketi sergisin de, elektrik fırınının tatbikatı gösterilecek ve bu meyanda gelenler arasmda kur'a çekilerek bir HARRY BAUR ALiCE FiELD HAYAT HGILARI ' •! ELEKTRİK ALETİ hediye edilecektir. «Herkes girebilir» Fransız Tiyatrosu JEAN GABiN ANNA BELLA BUYUK İHTİLÂL A S T A Bugünden itibaren a«B««BB^BlMB«BB«B««BaB«««iBM«BM A R T H A E G G E R T H ve P H L İ P S Biletler evvelden alınabilir. Telefon : 42851 Şarkılı komedi müzikali başlıyacaktır. Büyülc temaşalı ve sonderece zengin ve muhteşem olan bu film, seyirciler için jröz ve kulak ziyafeti olacaktır. S İ Y A H ile beraber temsil ettikleri İ N C İ ^ ^ ^ ^ ^ KADIKÖY Almanca orijinal • W #% Kopyası SÜREYYA SİNEMASINDA D İ V A H O L M£ S YARIN AKŞAM MELEK ve Halk Opereti Bu akşam saat 20,30' da Umumî arzu üzerine Dost Yunanistanın kıymetli artistleri Zozo Dalmas ve Kofinyotisin iştirakile Yeni FOX JURNAL ilâveten: Miki Mavs Tel. 43374 Cuma akşamı: Beyoğlu Çiçeği Gişe gündüz açıktır. Telefon: 41819 Fiatler: 35, 50, 60, 75, 100, 125. Loca: 300, 400, 500 [ GARBO MARCH İNGİLİZ AJANI Çardaş Fürstin FREDRIC ANNA KARENIN GRETA B E N J A M i N O GiGLi A GDA S C H N E J D E R j Ayvalık zeytinciliği ve zeytinyağcı lığı hakkmdaki bir havadise cevaben Awalık Ticaret Odasmdan uzun bir mektub aldık. Neşriyatımız, Ticaret Odasmı muhatab tutmadığı ve alâkadar etmediği için neşrine lüzum görmedik Ayvalık Ticaret Odasının bir mektubu 12 nci mektebde balo verilecek Kadıköy 12 nci ilkmektebde fubatm 15 inci gecesi mekteb himaye heyeti tarafından bir balo verilecektir. UNUTMA BENi san'atı ve gUzellik şaheserini zevkle göreceksiniz. Numaralı biletler satılmaktadır. Tel. 40868 tarafından ilâh! bir surette yaratılan senenin en büyük musikili tilmi (^ÇaŞırılar, konferanslar, konpreİeT) Eminönü Halkevınden: 14^2/1936 cuma günü saat (17,30) da E vimizin CağaloğlundaM merkez salonunda profesor Kadri Raşid tarafından «Çocukları gecici hastalıklardan koruma> konulu bir konferans verilecektir. Bu konferana için çağrılık yoktur. Bütun yurddaşlara a * çıktır. Konferans MELEK SINEMASI Böyle Bir Film Takdim Edebilmekle lftihar Eder. Rus ihtilâlinin en heyecanlı ve doğru vakalan Beyaz Rus ordulannın teşkili Entelicens Servisinin faaliyeti, kanlı müsademelsr, o zamanki Ingiliz ve Rus hükumet adamları ve meraklı bir aşk macerası Yıldızlar: K A Y F R A N C I S L E S L 1 E H O V A R D • 1912 senesinden 1918 seresine kadar Rusyada Ingilterenin baş tonsolosu olarak bulunan H. Bruce Lockhardt'ın bütün dünyayı altüst eden kıtabından muktabes Ç YENİ ESERLER Demiryollar Dergisi Cuma Akşamından itibaren Evet, diye cevab verdi. Sonra salona girdin, başına san dalye ile vurdular değil mi? Odada hiç ışık yok muydu? Hayır, hiç yoktu. Merdivende, sahanlıkta filânda ışık yok muydu? Önünden telâşla fırladı geçti değil mi? îskemle darbesinin verdiği sersemliğe ragmen bunu hatırhyorsun değil mi? Tab, bu sualden hiç birşey anlamadan cevab verdi: Evet, hırsızm odadan çıkbğını, ve aprtıman kapısmın gürültü ile kapandığını hatırlıyorum. Karver, yalnız kendinin halledebileceği o garib stenografi ile, defterbe bir takım işaretler not ediyordu. Simdi, Tab, cevab vermeden evvel iyice düşün, dedi. Landerin valizinde, dayısına aid vesikalar, yahud başka eşya, Trasmere ile velev uzaktan alâkası olan birşey var mıydı? Çünkü bu ziyaretlerden maksad bu olduğuna, ve sizin odanızda yapılan araştırmalann, aranan şey ele T U R K S ı N E M A S I N D A nünde bulunuyorlardı. Karverin ısmarladığı otomobil, sokağın köşesinde göründü, ayni zamanda başka bir otomobil süratle geldi, kaldınmın kenannda durdu. Içinden, pijamalı bir adam çıktı. Bu, Mösyö Stottu. Alelâcele giyinmişti, hayatında ilk defa olarak kıyafetine çekidüzen vermemişti. Karverin kolları arasına adeta düşercesine atıldı, ağzını, sucan çıkmış bir balık gibi açtı, kapadı. Nihayet lâkırdı söylemeğe muvaffak olduğu zaman, sesi gıcırtılı çıkıyordu: Gene geldiler! Gene geldiler! diyebildi. Devlet Demiryollan idaresi tarafından neşredilmekte olan Demiryollar Dergisinln 132 nci sayvsı bırçok faydalı makale ve mtu lumatı ıhtiva ettiği halde intişar etmiştir. tarlar yiyeceğini hesab etmiş, fakat teşekkür beklemeği aklına bile getirmemişti. M. Stott diyordu ki: O Karver olacak adama söyle dim lâf aramızda, Karver zekâsız, kabas4aba bir adamdır, zabıtayı bugünkü hale getirenlerden birisidir dedim ki: «Benden, bundan fazla malumat bekle* meyin, inkisarı hayale uğrarsınız.» Dinliyenlerden biri sordu: Karver size ne cevab verdi > M. Stott geniş omuzlarını silkerek, muammalı bir tarzda: Ne cevab verebilirdi ki? Dedikten sonra, söyliyeceği söze e m hemmiyet veren bir adam tavrile kaba 4 rarak: Benim fikrime kalırsa, dedi, bu iş ciddî bir kimseye tevdi olunsaydı, şu saatte katil tutulmuş ve idam bile edilmiş bulunurdu. Masanm başmda oturan iş adamla * rının hepsi bu noktada müttefiktiler. Yeni zabıta romanımız : 39 Kanlı Bilmece Edgar Wallace Galiba çehrem hoşuna gitmemiş olacak. Canını sıktığım bütün haydudlan hatırlamağa çalışıyorum. Bu hırsız, genc Harri Bitler olamaz, çünkü bu herifin hâlâ hapiste bulunması lâzım; Lov Sorki de değildir. Çünkü yanılmıyorsam, hapisanede iken papaz oldu, şimdi bir misyoner heyetinin başındadır. Beni, gencüğime doymadan öteki dünyaya göndermeğe olsa olsa bu iki kişi karar verebilir. Karver kat'î bir ifade ile: Hayır, bu işi yapan bu iki kişinin ikisi de değil. Aparhman kapısını açıp içcri girdiğin dakikadan itibaren kendinden geçeceğin dakikaya kadar olup biteni bana bir kere daha, etrafile anlat bakayım. Evvelâ şunu söyle, içeri girdikten sonra apartımanm kapısını kapadm mıydı? . hayretlet I geçirildikten sonra yapıldığına kat'iyyen eminim. Zaten, içeri girdiğin zaman hırsızm senin odanda bulunması da bunu ispat eder... Senin odayı sonraya bırakmış. Tab, zihninde Reksi evirdi çevirdi, ona aid olan eşyayı hatırlamağa çalıştı, nihayet: Hayır, dedi, hiç böyle birşey hatırlamıyorum. Karver, başını iğdi, sonra ayağa kal karak: Pekâlâ, dedi, şimdi size gidelim ve odayı bir muayeneden geçirehm. Hâ dise ne zaman oldu? Aşağı yukan yanm saat evvel, belki biraz fazla. Sonra saate bakarak ilâve etti": Hayır, daha doğrusu bir saat evvel. Hatta size telefon etmek te istedim. Teleforf bozuk. Zaten ne zaman lâzım olsa mutlaka bozuktur. O derecede ki, hissi kablelvukula hareket etsem, telefon her bozuldukça, bir misli fazla memur kullanırdım. Bu sırada polis karakolunun kapısı ö 21 Mösyö John Stott, kendi isminin Trasmere vak'asına karıştınlmasının, içtimaî mevkiini düşürmek şöyle dursun, bilâkis yükselttiğini büyük bir memnuniyetle görmüştü. Bu cinayetle çoktanberi artık alâkadar olmıyan gazeteler, gerçi, onun bu işte oynadığı rolü unutmuş görünüyorlardı; fakat, Tobynin evinde hergün topla nan bir meclis, Mösyö Stottun, elindeki malumatı zabıtaya haber vermek husu sundaki kararını alkışlarla karşılamışlardı. Bu malumat, o zamana kadar, ancak birkaç tüccara, onlann kanlarına, karılarının akrabasma, hizmetçilerine, hizhiet çilerin akrabasma, bunlann her birinin ayn ayn kendi ahbablanna ve onlarm mü nasebette bulunduğu kimselere söylenmişti. Bir gün, Mösyö Stott, Tobynin evinde: Benim hesabıma bu iş kapanmıştır, dedi. Zabıta pek fena hareket etti. Ne şefler, ne küçük memurlar bana teşekkür bile etmediler. Vakıâ Mösyö Stott hiçbir zaman teşekkür beklemiş değildi, hatta sokak kapısmın her çahnışında uzun müddet için bir mahkumiyet karan haberi almak korkusile titremişti. Kendisini, bu kötü vaziyete sokan Elinei günde iki defa koğmuş, iki defa tekrar çağırmıştı. Adliye ile alâkası olan herkesten hiç olmazsa sert ih (Arkaa var)