Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 11 Şubat 1936 Küçük Hikâye Lurcie delarue Mordruns'ten Zâflarımız içerisinde en insanî olanı şüphesiz ki hasisliktir. Çünkü hasislik hesablanabilen ve bunun için de beyinde yaşıyan birşey olduğundan böyle bir zâfı niçbir hayvanda görmemize imkân yoktur. Mantıkî bir surette düşünüldüğü za man pek açık bir surette görünür ki zenginlik, lükse, eğlenceye, hemcinse yardıma, güzelliğe, süse veya hayırlı bir sâya tahvil olmazsa kendi kendine hiçbir kıyme't ifade edemez. Sahrada açlık ve susuzluktan ölürken bir torba altın bulmuş olan bedevinin hikâyesini bilmem siz de hatırlıyor musunuz? Bedevî, torbayı bulduğu dakikada hayatmı idame ettirecek bir gıda bulduğunu zannederek sevinir, fakat altınlan görünce büyük bir yeisle: «Eyvah!.. der, meğer sade altınmış!» Bu, mantıkî düşünen her insan için böyledir. Fakat hasis bir insan için paramn şu veya bu emele vardıracak bir vasıta olarak değil, kendi kendine de bir kıymeti vardır. Ve sahrada ölen bedevî eğer hasislik marazına büptelâ bir insan olsaydı paraları bulduğu anda sonsuz bir sevinc içinde kalır ve o dakikadaki felâketini unuturdu. Hasislik çok karışık bir illettir. Ârâzı her hasiste kendini başka türlü gösterir, Hasis demek sadece parayı seven adam, para harcetmek istemiyen adam demek değildir. Her hasisin kendine göre hususiyetleri vardır. Dostum Alix amcasını hiç tahlil etmemiş olduğu için onu alelâde bir hasis ve ondan para almanın imkânsız olduğunu zannederdi, fakat o da, bana bir gün anlattığı tecrübesinden sonra bu fikrinde yanıldığını görmüştü. Alıxın amcası hakkında başka türlü bir fikir beslemesine imkân yoktu. Ço cukluğundanberi o aile içinde yalnız bu amcanın parayı ne kadar sevdiğini anlatan ve bu marazî iptilâsınm nekadar gülünc surette tecelli ettiğini gösteren hikâyeler işitmişti. Taşrada küçük bir şehirde oturan amca, ecdadından kalma güzel ye kocaman bir evde tekbaşına yaşardı. Elbiseleri giyilmiyecek bir hale gel meden evvel üstünden çıkarıp atmaz ve bir yenisini almazdı. Para harcetmemek için yan aç, yan tok yaşardı. Senede bir kere yegâne masraf olarak yaptığı şey Paris seyahatiydi. Yeğenlerini görmeğe gelirdi. Alix ve kardeşleri amcalarınm her seyahatinde onun bu kusurunu ortaya koyacak fırsatlar icad ederler ve amcasının para harcetmek mecburiyetine düştüğü zamanlar bu masraftan kurtulmak için neler yaptığını görerek gülüşyp eğlenirlerdi. Amca, bahşiş vermek icab ettiği zaman cebine tek parmağını sokardı. Mahsus bu tek parmağı cebine sokardı ki para kesesini tutup dışan çıkaramasın.. demez unuttuğumu söyliyecektim. Bittabi neticede gidip gelme tünel paralannı vermek mecburiyetinde kalacak ve paralan verince de hırsından kuduracaktı. Parise geldiğinin ertesi günü onu sinemaya davet ettim. Yanımda yürüyor, ve bana bu filmi görmekten çok mütelezziz olacağını söylüyordu. Küçük şehrin gazetesinde bile bundan bahsedilmiş: «Komşum hergün okuduktan sonra gazetesini bana verir, ben o gazetede okudum» diyordu. Işim işti şimdi. Tünele gelince amcam berbad olacaktı. Ve hakikaten merdivenlerden aşağı indiğimiz zaman o, tahmin ettiğim gibi geri kaldı. Gişeye yalnız gideyim, diye bazı duvar ilânlannı oku yordu. Gişeye gittim ve koşarak geri döndüm: «Amca, amca dedim, kuzum bana 28 su ver... Paramı evde unutmuşum...» Amcamm bu söze söylediği ilk cevab şu oldu: «Koş, eve git te al getir.» «Vakit yok, dedim, biz gidip gelinciye kadar sinema başlar. Başını görmedikten sonra... Kuzum... Ne olur... Siz para veriniz.» Amcam bir tek parmağını yeleğinin ce bine koydu. Ne yapacaktı? Bütün dikkatimle ona bakıyordum. Hayır, kendisine nekadar da cebretse bir türlü ikinci parmağını cebine koyup para kesesini çıkarmasına imkân yoktu... Acaba onun kesesini bugün olsun göremiyecek miydim? Amcam gözlerini yumdu. Bir dakika belki öyle kaldı. Sonra gözlerini açtı. Karar vermişti. «Alix, dedi, ben de parayı unutmuşum. Eve dönelim.» Aman Alla hım... Bu benim tahminimin de fevkin deydi. Sinemaya gitmesini fevkalâde istiyordum. Ne yapacaktım? Ben de am cam gibi bu güzel filmi feda edemezdim ya!... Çantamı arajtırır gibi yaptım: «Buldum, buldum, diye bağırdım, çantamm dibinde birkaç para varmış.» Hasislik Mısırda büyük bir yangm oldu Dört yüz ev yandı, on kisi öldü Kahire 10 (AAJ Fahbe vilâyetinde Batra kasabasında dört yüz evi mahveden bir yangm çıkmış, on kişi yanarak ölmüş, yirmi kişi de ağır surette yaralanmışhr. Ölülerin ve yaralıların daha fazla olmasından korkulmaktadır. TEŞEKKÜR Sevgili eş ve validemizin vefatı münasebetile cenazesinde bulunmak ve yazile hatırımızı almak suretile elemimize iştirak eden muhterem ve yüce dostlarımıza teşekkür ve şükranlarımızı sunarız. Servet Hayrullah Semuh Yesari oğullan TEŞEKKÜR Kızım dürdanenin sol böbreği ilti hablanarak yedi ay evvel profesör Beh çet Sabit tarafından çıkanlmıştı. Bu kere sağ böbreğinde dahi taş hasıl ola rak idrarı münkati olup üremi olmağa başalmış olduğundan derhal profesörün ağuşu hazakatine terkedilerek kemal meharet ve sühuletle Şişli Şifa Yurdun da taş çıkarılarak az bir müddet zar Üsküdar Hâle Sineması fında kesbi afiy.et etmiştir. Gerek mü şarünileyh profesöre ve gerek yurdun King Kongun oğlu Her gece paydosta sinemamızın 5 nıiidür ve müstahdemlerine alenen tenünden Doğancılar, Karacaahmed, Nuh şekkür ederim. Rumelihisar No. 6 mütekaid kuyusu, Bağlarbaşı, Kısıklıya hususî tramvay vardır. Tevfik Ankoç RADVO ( B u akşamki program j İSTANBUL: 18 opera muslkisi 19 haberler . 19,15 karışık program (plâk) . 20 gitar plftk « 20,30 stüdyo, caz, tango ve orkestra grupları 21,30 son haberler. Saat 22 den sonra Anadolu Ajansmın ga* zetelere mahsus havadis servisl verllecek» tir. VİYANA: 17,10 gramofon . 17,50 Viyana serglsl ! zırlıkları 18 konuşma 18,25 konser 19,05 hikâyeler 19,30 fransızca ders 19,55 felsefe konuşması . 20,05 haberleıs hava raporu ve salre 20,15 konuşma 20,55 Olimpiyad kış sporlan . 21,05 VI yanada karnaval: Musiki ve eğlence 22,40 haftanın makalesi . 23,05 haberler 23,15 şarkılar 23,55 sualler ve cevablan 24^05 konuşma • 24,20 eğlenceli ikonser. BERLİN: 17,05 Şan ve plyano 17,35 eğlenoell yayın . 18,05 piyano musikisi 18,45 Olimpi. yad kış sporlan 19,05 Köntgsbergden * 20,50 giinün akisleri . 21,05 haberler 21,15 Lâypzigden . 23,05 haberler 23,25 Münlh, ten 23,45 Königsbergden. BUDAPEŞTE: 18,05 hatıralar . 19,05 Şan konserl20,15 oda musikisi 21,15 tiyatrolardan nakil . 22,05 haberler 23,10 tiyatrolardan nakll . 23.10 haberler . 23,45 opera orkestrası. BÜKREŞ: 18,20 gramofon . 20,45 meşhur şarkıcıların eserleri (gramofonla) 21,35 senfonik konser 22,35 haberler 22.40 konserin devamı . 23,15 eğlenceli konser . 23,50 al * manca ve fransızca haberler. LONDRA [Regionall: 20.05 haberler 20,35 şarkılar 20,55 Org konseri 21,20 saîon musikisi . 22,05 pl . yes 23 orkestra konseri . 24,05 haberler. 24,15 dans orkestrası 1,05 gramofonla dans musikisi 1.20 Droitwich. PARİS [Radio Paris]: 19.35 senfonlk konser . 22,35 haberler • 22.50 şarkılar 24,50 eğlenceli konser . 1,20 hafif musiki. ROMA: 17,25 Asmaradan nakil 18.20 dans or. kestrası . 19.30 yabancı dlllerde yayın . 20,05 haberler 20,25 ingilizce haberler • 20,45 fransızca haberler 20,55 Yunanis. tan için yayın . 21,20 haberler . 21,40 senfonik konser. Almanyanm yaptıracağı denizaltı gemileri Londra 10 (A.A.) Morning Post Alman denizaltı gemisi inşaatı programının haber verildiğinden daha üstün bir program olduğunu haber vermektedir. Almanya ayrıca, yüksek tonajlı de nizaltı gemileri de inşa etmektedir. ALi BABA HARUN REŞİD r ^ M İ L L İ SİNEMADA Türkçe sözlü muhteşem : Şark filmi Bugün ve bu akşam son olarak » Bugurj îstanbul halkı hazırlamnız Doktor RIZA ÜNVER Doğum ve kadın hastalıklan mütehassıs) Cağaloğlu, Nuruosmaniye caddesi No. 22 Mavi yapıya nakletmiştir Telefon: 22683 J" Ş E N D U L MAURıCE CHEVALİER JEANETTE MAC DONALD MAGDA SCHNEiDER ile WOLFF ALBACH RETTY tarafından çevrilen ve THEO LiNGEN ve HANS MOSER tarafından temsil edilen îrtihal Levazım sınıfımn kıymetli unsurla rından ve Millî Müdafaa îstanbul Yoklama komisyonundan mütekaid binba şı, Bay Hüsnünün damadı ve Emekli Cemal Kuyaşın ortağı Vasfi Durusan kalb sektesinden vefat ettiği teessürle bildiriliyor. Cenazesi Selimiyede Şerifkuyu sokağında 37 numarah kayınpe derinin hanesinden 11/2/936 salı günü öğleden evvel saat on birde kaldırılarak Karacaahmedde ailesi kabristanına defnedilecektir. BİR KIŞ GECESİNİN RUYAS S A R A Y sinemasmın seyircilerini ziyadesile memnun edecektir. filmi, bu perşembe akşammdan itibaren (VVinternachtstraum) JEAN KIEPURA'yı, TAUBER'İ, NELSON EDDY'yî, DENIS KING'İ, BING GROSBY' yi şehrimiz halkına ilk önce tanıtan MELEK sineması, şimdi de konserlerinde herbir koltugun 20 dolara satıldığı ve KARUZO dan sonra dünyanın tanıdığı en tatlı sesli ve sevimli yıldız MAGDA SCHNEİDER tarafından emıalsiz bir surette yaratılan Ş A H E S E R Sinemadan çıktıktan sonra artık acelem yoktu. Yürümeğe karar vermiştim. Amcama: «Amca, dedim, son paramı program veren kıza bahşiş olarak verdim. Yürüyerek döneceğiz. Benim için birşey değil ama sizin romatizmanız var da...» Amcamm yüzü kıpkırmızı olmuştu. Hakikaten romatizmah ayağını zahmetle sülüklüyordu. Bana baktı. baktı birdenbire çok mühiş birşey itiraf eden bir insan tavrile: «Alix, dedi, bir taksi çağır, kapıcıya parasmı verdirirsin. Ben sana 28 santim veremem. Biliyorum. Senin de otomobil tutacak kadar paran yoktur. Yemin ediyorum. Bu Jcfa hu p . , a J 1 a a ıia lade ederim. Hatta bugüne kadar bana yapmış olduğun avanslann hepsini de yann sana veririm. Beni iyi dinle, eve döner dön mez sana bir çek imzalanm.» «Bir çek mi?.» diye bağırdım. Hayretimden yere yuvarlanacaktım. «Anladm değil mi?... dedi, bir çek imzalamak, cebinden para çıkarmakla ayni şey değil. însan bir imza atar, geçer, gider, ne olduğunu görmez. Işte bana Alix bu amcadan para koFakat cebden para alıp çıkarmak.. Bileparmanın nasıl mümkün olduğunu ve bumezsin AIix ben cebimden para çıkanrnu nasıl öğrendiğini şöylece anlattı: ken ciğerlerimi parmaklarunla söküyor Amcamm çocukluğumuzda bizi muşum gibi oluyor!.» çok güldüren bu marazî hali büyüdüğüAlix güldü.. Sonra devam etti: müz zaman sinirimize dokunmağa başla Taksi ile eve girer girmez, amcam dı. Familyamızda cebi para gören yegâne bana oldukça yüksek bir rakamı olan bir insan o olduğu ve bekâr bulunduğu için o istese bize epey yardım edebilirdi, diye çek imzaladı. Sana daha şaşılacak birşey düşündüğümüz için ona karşı adeta bir söyleyim. Sıkıntılı zamanlanmızda ben nevi düşmanlık hissediyorduk. Bir kere amcama bir iki kere daha epey dolgun raParise bizi görmeğe geldiği vakit kara kamlı çek imzalattım. Evet şekerim, ha nmızı verdik, ondan intikam alacaktık. sisler işte böyle çeşid çeşid olurlar! Bir arkadaşım bana sinema için iki bilet Yazan: Türkçeye çeviren: hediye etmişti. Amcam sinemayı çok se Lurcie delarue Mordru» Süveyda H. verdi. Ve hasis olduğu için de kendi parasile hiçbir zaman gidemezdi. Bunun için kendisini davet edecektim. Ve o gidip gelme olarak tünel paralannı vennek %3 faizli, 1903 ihraçh Mısır Credit mecburiyetinde kalacaktı. Ben biliyor Foncier tahvillerinin 1 mart 1936 taridum. Ne zaman beraber sokağa çıksak, hinde yapılacak itfa çekimi üzerîne babir yerde para harcetmek içab etse, her şabaş ödenmesi tehlikesine karşı Os • zaman o bana: «Haydi kızun, üstümde manlı Bankası Galata merkezi ile Ye • para kalmamış, sen ver, sonra iade ede nicami ve Beyoğlu şubeleri tarafından rim» der ve hiçbir zaman da bu parayı pek iyi şartlarla sigorta edileceği, meziade ermezdi. Fakat bu defa ben ona ayni kur tahviller hâmillerinin haberi ol • şeyi yapacaktım. Bana parayı ver, der mak üzere ilân olunur. B E N J A M i N O G i G L i UNUTMA BENi Şehrimizde bugüne kadar aosterilen en büyük musiki filmi PERŞEMBE MELEK AKŞAMI Numarah biletler şimdiden satılmaktadır. Telefon: 40868 SİNEMASINDA NUKETTlN RfiM ATİ 7 M A DURMASI AGRJLAHININ F R A N S I Z tiyatrosunda MUNIR ve arkadaşları konseri Bu akşam saat 21 de Romatizma ağrısı ilk hissedildiği zaman, adaleler, yahut mafsallarda îertlik hasü olunca, uğuşturmamak şatile Sloan's Liniment sürünüz. Slo an's Liniment cevelâni demi uyandı rır, ağrıyan adalelere yeni kan getir;ir, marazın doğrudan doğruya müvelidi olan kan terakümüne tesir ederek istırabı imha eder. Uğuşturmağa lüzum yoktur, çünkü Solan's Liniment derhal nüfuz eder, ısıtır ve ağrıyı teskin eder. Küçük bir şişesi uzun müddet devam eder ve idarelidir. Umum romatizma ağrıları, lumbago, ayatik, arka ağrıları, burkulma ve umumiyetle mafsal ağrıları ve nevral jiler için Sloan's Linimenti tecrübe ediniz. B y k türkçe l f üü sözlU film T Ü R K Sinemasında A Q V A R (Tivoli Cambazhanesi) BlitUn istanbul koşuyor. Bu gece nöbetçi olan eczaneler sunlardır: İstanbul cihetindekiler: Aksarayda (Şeref), Alemdarda (Sırrî Rasim), Bakırköyünde (Hilâl), Beyazıdda (Asador Vahram), Eminönünde (Beşlr Ke^ mal, Cevad), Fenerde (Hüsameddin), Karagümrükte (Kemal), Küçükpazarda (Ne. cati), Samatyada (Erofilos), Şehremlnin. de (Nâzım), Şehzadebaşında (İsmail Hakkı). Beyoğlu cihetindekiler: Galatada (ffldayet), Hasköyde (HalkV, Kasımpaşada (Merkez), Sarıyende j f "R.UrKçüyan), (Güneş). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Büyükadada (Mehmed), Heybelide (Yıisuf), Kadıköy, Muvakkıthanede (Saadet), Kadıköy, Söğüdlüçeşmede (Osman Hulu. si), Üsküdar. İskelebasında (Merkez). Nöbetçi eczaneler Ç Çajırılar, konferanslar, kongreier") Kongreye davet Kızüay Beyoğlu İlçe Kolundanf Kızılay Beyoğlu kaza şubesiniri 193S senesi kongresi 14 şubat 1936 cuma günü saat 16 da toplanacağından yazılı azanın o gün ve saatte şube merkezine gelmelerl rica olunur. SiYAH İNCİ komedisi önümüzdeki perşembe akşamı büyük gala müsameresi olarak Fransız sinemacıhğının yaratbğı büyük temaşalı komedilerin en parlajh ve en fazla lüks ve ihtişamı olan MES'UD BİR NiŞAN Merhum Bay tzzet Halim Yağlıkçı kerimesi Bayan Neriman ile Merkez Bankası memurlanndan Salâhattin Almayın nişan töreni dün akşam her iki tarafın akraba ve dostlan huzurile To« katlıyan salonlannda icra edilmlştir. tarafeyne saadetler dileriz. > KadıkSy Hâlede SUMER sinemasında OSMANLI BANKAS1 L İ N İ M E N T gösterilecektir. Son derece muvaffak olmuş ve büyük bir zevk ve hararetle vücude getirilmiş olan bu mükemmel komedi JOZEFİN BAKERE ALBERT PREJEAN JEAN GALLAND gibi üç büyük artist tarafından temsil edilmiştir Halk Operetî Bu akşam saat20,30 da Dost YunanistaniB kıymetli artistleri Zozo Dalmas ve Kofinyotisin iştiraküe 1917 senesnde Rus ihtifâli esnansında Moskova ve Petersburgda bulunan Ingriltere baş konsolosu H. Bruc Lockhardt'ın «Agent Britanique» namındaki eserinden muktebes. Rus ihtilâlinin en heyecanh ve meraklı kısımlan bütün dünyada merakla grorulen film. ikinci bir «Alev Şarkısı» Baş yıldızlar: Kay Francis Leslie Hovard. ı N G i L i Z A J A N I Leblebici Horhor . Yakında T ü R K sinemasında yuvarlanmış duruyordu. Tab, elini başına götürdü, sonra aynada yüzünü muayene etti. Yarası pek hafifti. İskemle nin, önce duvara çarpıp hızmı orada al dığını tahmin etti. Çünkü iskemlenin a yaklanndan biri kırılmış, duvar boydan boya sıynlmıştı. Yüzünü yıkadı, başını üstünkörü sardı, sonra, tekrar salona avdet edip, oranm karmakarışık haline baktı. Yazıhanesinin bütün gözleri boşaltılmıştı. Daima kilidli duran ve içinde hususî evrakı bulunan göz kınlarak açılmış, içindekiler yere ve yazıhanenin üstüne dağılmıştı. Duvarda asılı duran küçük bir raf ta ayni akıbete uğramıştı. Onun da içinde ne var ne yoksa yerlere saçılmış duruyordu. Tab, yatak odasraın da ayni şekilde altı üstüne getirilmiş olduğunu gördü. Bütün çekmeceler açılmış, karıştırılmış, her kutunun içi yoklanmıştı. Yalnız gardroba dokunulmamıştı. Reksin odasmda el sürülen yegâne eşya, hırsızın ilk geldiği gün dokunmamış olduğu ikinci valizdi. Bu valiz yatağın üstünde duruvordu. O da acılmıs. icin • ^ ^ ^ ^ Yann akşam Fransız tiyatrosunda Gişe gündüz açıktır. Telefon: 41819 Fiatler: 35, 50, 60, 75, 100, 125. Loca: 300, 400, 500 Gece yansı, müfettiş Karver, yazıhanesinde eşyasını düzeltmek ve çıkıp gitmeğe hazırlanmakta iken, Tab, yara bere içinde odadan girdi. Karver: O ne? dedi, döğüştün mü? Hayır, döğüldüm. Karver, ev eşyamı satm aldığım mobilyacı aleyhinde takibat yapacağım. İskemleler hep akajurdan demişti, halbuki çürük çank jeylermiş. Kerver: Otur, dedi, bir parça rah'atsîz g3rünüyorsun. Sonra, birdenbire, şu sözleri ilâve ettij Yoksa hırsız ikinci defa olarak ziyaretine mi geldi? Tab, başını sallıyarak tasdik etd, sonra olup biteni tafsilâtile anlattı. Karver, Tabm söylediklerini dinle « dikten sonra ağır ağır: Beraber gidelim de, odayı bir muayene edeyim, dedi. Vakıâ bunun pek fayda vereceğini zannetmiyorum amma. Demek, hırsız, fotograflarınızı yırtmif öy •J le mi? Burası oldukça enteresan, (Arkan var) Yeni zabıta romanımız : 38 olabilirdi? Kanlı Bilmece Yazan: Edgar Wallace Şimdi eve gitmiyeceğim. Burada daha bir iki saatlik işim var. Bereket versin ki kimsenin gelip rahatsız etmesine imkân yok. Telefon işlemiyor, yolda bir ağac devrilmiş, telleri koparmış. Unut mayın Tab, Valtersin tevkifine dair bir iki satırdan başka havadis yazılmıyacak. ithama dair tek kelime, verdiği ifade hakkında tek ima yok. Sade ifade verdiği söylenecek, okadar. Tab, Jakın, bu saatte, gazeteden çıkıp gitmesine pek memnundu. Orada olsaydı, Tabın o gece gazeteye getirdiği havadislerin yavanhğına kızacaktı. Tab, gece onbir buçukta evine geldiği zaman yüreğinde tuhaf bir sıkıntı verdı. Ursulanın sakladığı sır acaba ne idi? Bu esrarengizliğe ne lüzum vardı? Ve bu esı rann daha büyük ve daha çirkin bir sır iOİan ihriyann ölümü ile ne münasebeti Kapıyı açarken bütün kiracılara aid umumî posta kutusunda bir telgraf gördü. Bu telgraf kendi adresine gelmişti. Napoliden, Reks imzasile çekilmiş bir telgraftı. Meali şuydu: « Mısıra gidiyorum. Tamamile iyileştim. Bir ay sonra döneceğim.» Tab, apartımanının kapısı önünde durdu, cebinden anahtannı çıkarmakla meşgulken bir gürültü işitir gibi oldu, fakat yukan katların birisinden gelmesi ihtimalini düşünerek aldırmadı. Anahtarı kilide sokarken, salonda bir ışığm parlayıp söndüğünü gördü. Daha doğrusu, içeride yanan bir ışık, kapının açıldığı anda birdenbire söner gibi olmuştu. « Bana öyle gelmiş olacak» diye düşündü. Fakat kapıyı ağır ağır kapatırken, içeride bir hırsız bulunması ihtimali aklına geldi. Bir saniye tereddüt etti, sonra salonun kapısını açtı. Gözüne ilk çarpan şey, bütün pancurlann kapalı bulunması oldu. Halbuki, kendisi, parcurlan açık bırakmışb. Ayni zamanda, kulağına, sık sık alman bir nefes sesi geldi. Elini elektrik düğmesine doğru uza tarak: Kimdir o? diye seslendi. Düğmeye dokunmasma vakit kalmadan, vücudüne bir şey çarptı. Tab hiç bir acı duymadı, yalnız müthiş bir sadme ile dizüstü yere çöktü, düşünmek ve hareket etmek imkânını bulamadı. Karanlıkta bir adamm ileri doğra atıldığını gördü, dışanda kapılar açılıp kapandı, merdivenden telâşlı telâşlı bir ayak sesi geldi, nihayet sokak kapısı kapandı. Tab, ancak sarsılmaz azim ve îradesi sayesinde, yerde dört ayak üstü durabiliyordu. Alnından gözüne doğru inen iplik gibi ince bir kan sızıntısı ve bundan mütevellid acı, nihayet onu kendine getirdi. Sallana sallana ayağa kalktı ve elektriği yaktı. voyğa.m mlbm mecerlm bdmdbraddml Tab, başma vurulan bir iskemle ile yaralanmıştı. İskemle, kapmın' yanma dekiler karmakarışık, etrafa serpilmişti. I Tabm altın saatile kordonu olduğu gibi yerinde duruyordu. Kasasınm kapağı kırılarak açılmış, içindeki para dışan çıkarılmış, fakat bir meteliğine bile el sürülmemişti. En nihayet Tab büsbütün garib birşey keşfetti. Yazıhanesinin gözlerinden bi rinde, bundan bir sene evvel, halalannın ısran üzerine çekilmiş kendi fotograf lan duruyordu. Bu fotografların saklı bulunduğu cüzdan açılmış ve fotografların her birisi dört parçaya ayrılmış, paralanmıştı. Bunlann parçalarını, başka kâğıdlar arasmda buldu. Hırsızın yaptığı yegâne zarar bundan ibaretti. Acaba aradığı ne idi? Tab, eşyası arasında, bir yabancı yı alâkadar edebilecek ne gibi şeyler bulunması muhtemel olduğunu düşündü. Reksin eşyası arasında da tama edilmcğe değer ne gibi birşey bulunabilirdi? Telefona yaklaştı ve Karverle görüşmek istedi; fakat Karverin kendisine, telefonunun bozukluğundan bahsettiğini hatırladu