17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 23 İkincikânun 1936 Dünün Genci Anlatıyor Sermed Muhtar Alus Yakın maziden maceralar 50 I gibi de güzel, 1 5 1 6 yaşmda bir hu riymiş... Sultan Aziz kazaskerlerinden Beyler30, 35 yıl kadar oluyor. Merhume beyli bir Idris Molla varmış. Bu îdris refika vefat etmiş. Bekânm ve hiç ev Molla da Sultan Mahmudun mu, Sul lenmek taraftan da değilim. Geziyorum, tan Mecidin mi Şeyhülislâmlanndan tozuyorum. Rahatım yerinde, başım bilmem hangi mollanın oğluymuş. Işte dinç, keyfim keyif. bulduğu bu fındık kurdu, o İdris MollaGelgelelim valide, teyze bana musallat nın torunu imiş; kızmın kızıymış. mı musallatlar. Gece, gündüz dillerinde Fakat diişmez kalkmaz bir Allah... şu nakarat: Onlarda da bir vakitler Beylerbeyinde Allah rahmetliye o kadar ömür yalılar, koruda köşkler, Horhorda ko vermiş. Ölenle ölünmez; kırk yıl bekâr naklar, Rumelinde çiftlikler, îstanbulda da durulmaz. Keşiş misin sen?.. Armu hanlar, hamamlar gırlayken Idris Moldun sapı var, üzümün çöpü var diye ince lanın vefatı üzerine gidişatlan teker meeleyip sık dokuyorsun amma erkek kıs ker olmuş. Kızın babası hayırsız çıkmış. mı, kırkına gelince artık zor evlenir. Malın, mülkün topunu har vurup harman Bazan: (Canım acelesi yok, vaktimiz savurmuş... var!), bazan: (Münasib birşey bulun Adam, kumara düşkünmüş; işrete sun, benim de gözüm tutsun da..) diyip müptelâmış; Beyoğullarında mantonita geçiyordum. tutarmış. Hulâsa, kaynatasından ne miBizimkilerin elli yıllık bir tanıdıklan ras kaldıysa hepsini satıp satıp yemiş. vardı: Usküdarh Zağfer Hanım. Taze bir dulla boynu bükük iki masum Bu Zağfer Hanım, 60, 65 lik. Rah bırakarak, kırkını bulmadan gürleyip metli büyük valide zamanındanberi eve gitmiş... Prens Pol, müzenin küsad resmini yaparken gelip gidenlerden. Sabah demez, akşam Zağfer Hanım diyor ki: Belgrad (Hususî) Burada epey Gerçekten san'at sevenlerin gitgide art demez, zırt zırt damlar; gecelerce kalır. Vakıâ ölmüş baba ile, yanmış yah zamandanberi hazırlanmakta olan Prens ması, memleketin her mmtakasında yeni Her gelişinde paket paket tütün aldırtır; ile öğünülmez. Geçmişe mazi, yenmişe Paul müzesi büyük törenle açılmıştır. yeni müzeler ihdası, eski abidelerin muşişe şişe Vefa bozaşj ısmarlatır. Sevdiği kuzu derler. Bunlan böyle uzun uzadı Kral Milân sokağmdaki yeni Kral sarayemeklerden sarmısaklı yahni, puf bö ya anlatmamın, ince eleyip sık dokuma hafazası için teşkilât yapılması, her türlü yının, bu işe tahsis edilen salonlan, müreği, hurma tatlısı gibi birini veya ikisini, mm sebebi, kızın ailesinin yüksek, kibar, teveffa Kral Aleksandr tarafından, ölü artistik ve tarihî eserlere karşı gittikçe büyalvarıp yakanp yaptırtır. Tıkabasa göğ görmüş geçirmiş bir aile olduğunu söylemünden pek az evvel, müze emrine hedıye yüyen bir alâkanm uyanması, Yugoslavdeye atar. İmtilâ olup avuçlarla karbo mek... Kibara dokun geç, bayağıya saedılmişti. yanın, san'at hayatında yükselmeğe doğnata, bazan da bardak dolusu İngiliz km geç derler. Kenann dilberi nekadar Yugoslavya payitahtının en büyük ru attığı büyük birer adımdır. tuzuna dayanır... nazik olsa nazeninim olamaz. müzesi olmak üzere vücude getirilen bu Musiki, resim, ve edebiyat hususîannHulâsa, aç gözlü, dil ebesi, kırk ev Birden sesini yükseltti: müessesenin banisi Kral Naibi Prens da da, ayni araştırmalar ve ayni gayretkedisi bir kadm. Bununla beraber bunlan muhtac, Paul olduğu için müzeye de onun ismi Guya beni delicesine sever, benim gö yoksul, yevmüncedid nzkın cedid bir ler görülmektedir. Yugoslavyanın, san'at zümün içine bakar, üstüme titrer. Göriir haldeler sanmayın ha!.. Horhordaki ko verilmiştir. Bu müzede Yugoslavjada hayatındaki hakikî ifadesini bulmasinda meydana çıkarılan asan atika, tarihî esergörmez, bunışuk elini dudaklanma danağın hamam dairesini enkazcıya yıktır ler, muasır Yugoslav ve ecnebi san'at e büyük bir rol oynamış ve oynamakta oyar: dılar ama yanındaki 8 1 0 odalı koskoca serleri bir araya toplanmış ve heyeti u lan Prens "Paulun bütün himmeti ve te Öp bakayım!.. Seni böyle koca selâmlık bölüğü kale gibi duruyor; top mumiyesi fevkalâde çeşidli ve zengin bir siri, ince zevkli bir kolleksiyoncu sıfatile aslan edinciye kadar neler çektik, neler atsan yıkamazsın... Her tarafı döşeli da~ kolleksiyon vücude getirmiştir. muhtelif müesseselere hediye ettiği eski çektik, onu anneciğin ve teyzeciğinle ba yalı. Halılar, seccadeler, muşambalar Yeni müzenin artistik kıymeti çok büna sor! ve yeni eser kolleksiyonlanndan ibaret yerliyerinde. El ulağı olarak bir Arab Fatih elmas divitten çıkardığı kalemle yazıyordu Çarnaçar elini öperim. Memnun o bacılarile bir de ahretlikleri var. Allaha yüktür. Kral Naibi tarafından hediye e değildir. Prens Paul, Yugoslavyanm, Her dilde birkaç manalı kelimeler «,dan gayri benim oğlumu baştan çıka * dilen muasır Yugoslav ve ecnebi üstadlalur: şükür namerde muhtac olmadan, alâ san'at yollannı araştırmakta bulunduğu vardır. Daha doğrusu bir takım kelimeler «np mühmeli esrar ilka edip hatm şerirınm eserlerinden mürekkeb kolleksiyon Var ol evlâdcığım, el öpenlerin küllü hal geçiniyorlar. larm yanısıra, Stobi ve Trebeniçede yapı bir devirde her türlü san'at tezahürünü ve lugat, ıstılah, mecaz, kinaye suretlerile «fine inkisar getirdiklerini, garib macunçok olsun. Toprağı kadar yaşa, rahmetli Ardından, başladı kızı tarife: lan hafriyatta meydana çıkan asan atika, san'at hamlesini sistematik bir tarzda teş başka başka manalar ifade ederler. Me j ; ve afyondan mü Haydarcığıma ne vakit Yasinişerif okuselâ kazan, kazmak masdanndan kazıcıj Vallahi karşıdan bir gör, (hakkm Anversteki fahrî Yugoslav konsolosu M. sam, hemen arkasından sağlığın, selâmemanasına ismi faildir. Fakat biz o keli «rekkeb nice acib mükeyyifata alıştırdıkvarmış Zağfer teyzeciğim!) diye alnı Armild Lecore tarafından hediye edilen tin için sana da bir (Ayetülkıirsi) oku meden içinde çamaşır kaynatılan, aşure «lannı haber aldım. Imdi sen anda ne mın ortasını öpmezsen adam değilim. Belçika ressamlarınm çok güzel tabiolan rum. Bir gün unuttuysam iki gözüm ö pişirilen nesneyi anlarız. Bu nesneye kı «maslahat için konup durursun ve ne Şöyle biraz anlatayım da bak dinle... bulunmaktadır. nüme aksın!.. zan denilmeyıp te kazan denilmesi ıstıla «beklersin? Bunun gibi fezahat anlaşılYaşı 15, taş çatlasa 16... Neden.mi biMüzenin en değerli eşyasmdan birisi, Zağfer Hanımın da derdi günü benim liyorum? O da senin gibi elime doğdu, hî tasarruflardan olup kazıcılığına rağ «maz mı? Eğer muttali olup ta tecahül bir daha mürüvvetimi görmek, bana fın hatta ilk kundağını ben sardım. Bir haf Kral ailesine aid olup Prens Paul Ura men kazmaya kazan denilmemesi de öy«ediyorsan bundan eşed hiyanet olur mu? dıkkurdu gibi bir kız bulmak.. Yemin, ta o dünyaya geldi, ertesi hafta küçük fından, teşhir edilmek üzere müzeye tevIedir! «Mesalihin intizamı için sana siyaset etdi olunan on ikinci asırda yazılmış bir înkasem, kesrail: Lâkin lugavî, ıstılahî kinaî ve meca görümcem kurtuldu. Ihsanda şimdi da «tirmek muktazi idi. Lâkin oğlumun şe cil nüshasıdır. Bu Incilin sahifeleri minzî manalar haricmde cinaî mefhum taşı Vallahi, bu karıcığını ben bulaca ha tüy tüs bile yok... Boy uzun, vücud «refi ve senin ecdadmın yüzü suyu için yatürlerle süslü olup harikulâde güzeldir. yan kelime var mıdır? Tarihi bir vak'a ğım!.. Billâhi seni hiç kimsecikler değil, narince; narince dediysem değnek gibi delâletile biz bu soruya. müspet cevab «affettim. Fermanım odur ki o bedbahtben evlendireceğim!.. Bu düğününde değil, ince kemikli... Çekik çekik kaş Yugoslavya san'at üstadlan arasında veriyoruz ve örnek olarak ta «Hazf» i <:lann napak vücudleri mutlaka hazfolukalburla su taşıyacağım alimallah!.. lar, kara üzüm gibi gözler, hafif buğ heykeltraş Meçroviçin eserleri, müzede cn gösteriyoruz. Bu kelimenin manası ma «na. Sen benim itimad ettiğim abdi muhOlur, molur diyip ya başka odaya ka daysı ten, hokka gibi ağız, içinde iki sıra fazla yer tutmaktadır. Ecnebi san'alkârlum olduğu üzere «silip çıkarmak» tır. «lisimsin. Kazıye, senin tedbırine tefviz çar, ya da sokağa fırlarım. inci... Gülerken dudaklannın yukarı lanndan, bilhassa, Derain, Sickert, GauMüsveddeler üzerinde yapılan azaltma «olundu. 01 nabekârlann hiyanetleri saO sıralarda, bir akşam eve gelip ba yukan bir kıvnlışı var, yanacıklannda guin, Stir, Renair gibi üstadlann eserleri Iara, çoğaltmalara eski kâtibler «hazf «bit ve zâhir olup velinimetlerine ve mahkayım ki Usküdarh Zağfer Hanım ge bir gamzeler belirtişi var, yalnız o, on görülmektedir. ve isbat» derlerdi. Mecazî olarak gönül «dumlanna bednamlık kasdettikleri ta ne validenin, teyzenin karşısına geçmiş; bin altın değer... Prens Paul, 1927 de kendi teşebbüsiiki parmağının arasında sigara, burunlaArkasından, aklına, ferasetine geçti: işlerinde de kullanılır ve söz gelimi: «•ayyün etmiştir. Bu takdirde savap ol le kurulan muasır sanayi müzesine kıy nna girmiş ,çene sallayıp duruyor. Kaş Maşşallah maşşallah, o cahil yaşın«Filânın aşkını yüreğimden hazfettim» «dur ki bir tedarik edip macunla veya larını, gözlerini oynata oynata, kafasını da akh öyle evvel, öyle evvel ki; öyle de metli bazı kolleksiyonlar hediye etmişti. denilir. «esrarla veyahud gayri tarikle ikisini dahi salhya sallıya, yavaş sesle, heyecanlı ferasetli, öyle de ferasetli ki, leb deme Bu kolleksiyonlar, o müzenin kuruh'şunKelimenin lisan tarihinde delâlet ettiği «aletta'cil hazfeyleyesin. Bana bundan da ilk adım olmuştu. heyecanh birşeyler anlatıyor. cinaî mefhuma gelince: Bu, iki tablo ve '<mühim maslahat ve yüce hizmet yoktur. den leblebiyi anlıyor. Karşına al, diledi" İnce zevki ve san'at işlerindeki derin Kendimi göstermeden sıvışayım der iki vesika ile gösterilebilir. Tablonun biri «Mezburların ahvalini ve oğlumun mağini sor, hepsine çıtır çıtır cevab versin... vukufu bu eserlerle tezahür etmiş olan ken beni gördü; hemen yerinden sıçra Amasyada simdi Kışlayeri denilen yük <<cun, afyon, haşhaş ve haplan ne key Okuması, yazması mı?.. Hoppala!.. Prens Paul, şimdi de, Yugoslav san'at dı: sekçe mevkideki Veliahd saraymda vü«fıyatla tenavül ettığini, ne zaman baş « Nereye kaçıyorsun?.. Gel, geç Kaç senedir mektebe gitti, okumanın hayatına yeni bir hamle vermiş oluyor. cud buluyor. Veliahd, Fatih Sultan Meh«.ladığını yazasın. Kemali ihtiyat ve farti kurra hafızı oldu... Gece gündüz elinden karşıma bakayım. Sana söyliyeceklerim Yugoslavyanın, birlik hareketindenberi medın oğlu Beyazıddır. Yanında birçok kitab düşmüyor; romanlan, gazeteleri var!.. adamlar vardır. Bunlardan biri, gene «teyakkuz üzere olasın ki bu emrime senhakikî san'at ifadesini bulmak ve büyük «den gayri kimse muttali olmaya». ezbere almış gibi okuyor... Ya yazısı, ya Gene bir elini dudaklanma dayamış, şehzadenin kulağına eğilerek soruyor: artistik eserlere karşı sistematik bir alâka 10 muharrem 881 ötekile sımsıkı eteğimi yakalamış, beni yazısı... Ben cahil bir kadınım, pek anMüzedeki tarihî eserlerden birisi Sultanım, afyona rağbet var mı? çekiyor... Biraz evvelki o hararetli ha lamam ve lâkin gözüm kör değil, Alla uyandırmak hususunda sarfetmekte bu Veliahd Beyazıd mürebbisi Fenarî Beyazıd, odadaki kalabalığı boş gözraretli sözlgri, meğerse gene bizim ev ha şükür görüyor. Yazısı tıpkı dizilmiş lunduğu gayret bu müze sayesinde yeni çi etmiş ve bu hareketlere daima yardımlerile uzun uzun süzüyor, mırıldanıyor: zade Ahmed Bey, hazfin manasım pek da bulunmuştur. Birkaç gün evvel rjı,ılan lenmiye dairmiş. inci... A, dur, az kaldı unutuyordum. bir safhaya girmiş bulunmaktadır. Bu ve kendi ismini taşıyan Prens Paul müiyi anlamış ve aynile şu cevabı vermiştir: Gönlüm hap değil, macun ister! Asıl lâkadar (yani alâkadar) o Raayacası da mükemmel mi ınükemmel, gayret, esasen, gerek bütün dünyanın na zesinden başka, onun himayesi aliında «Şehzadei namdar hazretlerinin ne » O da hazır sultanım. Abdurrah lan sensin, dinle! diye girişti: zan dıkkatini celbeden asan atika araş «dimlerinden Mahmudu namahmud ve fransızcayı bir konuşsun da gör; Be daha birçok san'at müesseseleri va'dır. man kulun henüz yapmıştır. Taze taze Bana öyle bir fındık kurdu bulmuş, «Abdurrahman nam kimesnelerin vaci yoğlundaki frenk kızlanndan ayırd ede tırmalan, gerek eski Yugoslav san'atı Açılış töreni yapılan bu müze, Yugos tenavül edin! öyle bir fındık kurdu bulmuş ki Istan Beyazıda macun sunan Mahmud ad «bülhazf olduklarından giderilmeleri ne hakkında yapılan derin ve sürekli tetki lavyanın en büyük ve en zengin müzesi obulda bir taneymiş. Adam evlâdı, sütü bilirsen alnımı kanşla. lı bir gençtir. O macunu hazırlıyan da «veçhile müyesser ise tehir olunmaya dekatla, semeresini vermeğe başlamıştı. lacaktır. temiz, edebli ve terbiyeli, ayın on dördü (Arhan var) Müeyyed zade Abdurrahmandır. Bun«yu ferman buyurulmuştu. Bu bedbahtlar Veliahdin en yakm dostlandır, nedim «lann dediklerinden ziyade ettiklerinde leridir. Dejenere sehzadeye afyon yut «şüphe olmayıp saadetlu Padışahımm turarak, esrar çektirerek, şarab içirerek «nzayı şerifi üzere amel olunduğu süd « çılgın hamleler yaptırırlar ve o çılgınlık A.dei seniyyeye orzolunur.» devresinde bol bol bahşiş olarak har vuBende rup harman savururlardı. Kaba bir tabir'Ahmed le ifade edelim: Halvet dedikleri gizli Faciayı başka cephelerden incelemek' meclislerde davulu şehzade çalardı, par lüzumsuzdur. Şehzade afyon yutuyor, sayı Mahmudla Abdurrahman toplardı. macun kullanıyor. Fakat ona birşey deikinci tablo îstanbulda, Topkapı sara nilmiyerek hizmetkârları hazfolunuyor. ymda görülür, bu tabloda tek bir sima Bu, ne dereceye kadar âdil bir muamelevar: Fatih Sultan Mehmed, kırmızı du dir, bilinmez. Lâkin şurası muhakkaktır dakları üzerine kıvnlan ince burnunda, ki Beyazıd, babasının gösterdiği şiddet kiraz üstüne yapısmış papağan gagası ten ürkmemiştir, Mahmudla Abdurrahhususiyeti sezilen bu ellilık hükümdar, manm hazfinden sonra da macunlarını 'son derece kızgındır. Elinde tuttuğu bir «tenavüle» devam etmiştir. kâğıdı ara sıra okumakta ve sonra buruşM. TURHAN TAN turmaktadır. Fatih Sultan Mehmed bir müddet bu kızgın ve kırgın vaziyette kalıyor, sonra kalkıyor, altın kakmalı piştahtasının önüne bağdaş kuruyor, elmaslı divitten çı On paralık bir şey alırken bile kardığı kamış kalemle uzun bir kâğıd ü mutlaka yerli malını tercih et ve zerine şu satırları yazıyor: al. Çünkü yerli mah senindir. Romanya Kralı Karol bu hafta içinde Yugoslavyaya gıtti. Bu seyahatten Ulusal ekonomi ve «Fenarî zade Ahmed Beye hüküm ki: Bir taraftan deniz silâhlannı azaltmak için konferanslar toplanıp neticesiz maksadı Yugoslavya Devlet Naibile görüşerek Habsburgların Macaristan taharttırma kurumn «Oğlum Beyazıdın hızmetinde bulu tma drinüp dönmemeleri meselesmi görüşmekti. Karolun zıyareti şerefine kü müzakerelerle meşgul olurken diğer taraftan da her memleketin harb gemisi «nan Mahmudla Müeyyed zade Abdurçük Kral Piyer tarafından bir av partisi tertib olundu. Resımde Kraliçe Maria imaline mahsus tezgâhları harıl harıl işliyor. İşte, Kiel tezgâhlarından denize «rahmanın envaı hususiyatla fesadların indirilen yeni bir Alman denizaltı gemisi.. U. 19.. ile küçük Kralı ve Karolu arabada av partisine giderlerken görüyorsunuz. İdris Mollanın torununun hikâyesi Tarihten Yugoslavyada güzel yapraklar bir müze açıldı Fatih son derece hiddet Kral Naibi Prens Polun ismini taşıyan bu tnüzede dost millete aid birçok tarihî eserler toplandı içinde şunları yazıyordu «Oğlum Bayazıdı baştan çıkaran Mahmudla Abdurrahmam bir tedarik edib alettacil «Hazf» eyliyesin!» Küçük Kral Piyerin tertib ettiği av partisi Almanların yeni denizaltı gemisi Yurddaş
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle