25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 tkincikâmtn 1936 CÜMHURÎYdET Radyo merakh $eyler Dilenciler ve yapışkan kumusyoncular Dunyanın muhtelıf taıaflannda bircoİK insanlar işsizlikten yanıp karruluyorlar. Bazılan da çaresizlik neticesi binbir müşküle föğüs gerip hayatlannı kazanmıya çalışıyorlar. Meselâ Almanyada işsizlerin çoğu hergün sabahtan akşama kadar evleri, bürolan dolaşıp ufaktefek şeyler sa HiKAYE.. Manikanın Basına Gelenler... Eller uzakta çalar, Ben burada dinlerim!'.. Ahsederken parçalar Gönülden serinlerim!.. * «Bunun sanki nesi var, «Kolay şey!..» deme bana.. Kolaysa sen de çıkar Böyle birşey meydana!.. * Her aleti bilmece Bir makine kurulmuş!.. Düşünmüş senelerce Bir adam bunu bulmuş!.. Yıllarca sabah, akşam Uğraşmış vermiş emek!., Radyoyu yapan adam Çok akıllıymış demek!.. * Aklım ermiyor bugün, Çünkii küçiiktür çağım!.. Yarın ben bundan üstün Makine yapacağım!.. * tşte o zaman adım Kitablara geçecek!.. Diyecekler: mYaphğı jiBüyük hizmettir gerçeh!..i> şan alarak kolunun var kuvvetıle ayıya havale etti. Elı boşa gitmediğine nazaran ayı darbeyi yemişti. Lâkin omzunun üstünde bir tuhaf sıcaklık hissediyordu. Kan.. Ayıdan fışkıran kan.. Hayvan eskilerinden çok daha müthiş ve çok daha korkunc sesler çıkararak bağırıyor, ha fifçe sendeliyordu.. Heyhat aradan bir iki saniye geçer geçmez mücadele yeniden başladı. Eli de kesilmişti. Belindeki kemerile bir taraftan onu sıkıp fazla kan Fakat bu gürültü ne.. Bu sık sık solukaybetmemeğe gayret ediyor, bir taraf yan da kim?. Kuru dal ve yaprakların tan da kendi kendine söyleniyordu: arasında yumuşak, fakat büyükçe bir Guya, yavrucağımı kurtarmak için cisim ayaklarına dokundu. Manika anî yola çıkmıştım. Halbuki zavallı ölmeden bir sıçrayışla üç dört metro ilerıye fırladı. Muhakkak bir ayı.. Eskimolu sapsarı ol yetim kalacak! muştu. Hayvanı görmüyor amma, ho Gitgide ortalık büsbütün kararıyor murdanışını işitiyordu. Soğukkanlılığını du. Manika kendini koruyan ağaclarm kaybetmemeğe çalışarak kendı kendıne: arkasında yorgunluktan ve kan kaybet Dur bakalım, dedi. bu hiddet bel mekten cansız bir cesed halıne gırmişti. Ona rağmen kendisine cesaret vermekten ki böyle devam edıp gitmez! geri kalmıyordu: Kuru otlar, yapraklar tekrar hışırda Hayır, diyordu, ölmiyeceğim. Hasdı. Mıithiş fırtınalardan birinin devirmiş ta yavrumu kurtarmak, onun başında ağolacağı bir ağac kütüğünün arkasından kanlı ağzı ve korkunç dışlerıle boz bh hyan annesini yaşatmak için mutlaka yaayı bütun dehşetıle meydana çıktı. Biça şıyacağım! Bu sefer hücuma geçen Manika oldu. re Manikada bu koca hayvanla çarpışar Bir gözü körleşmiş ayının boynuna da cak ne ku\ vet, kudret, ne de mükemmel silâh vardı. Onun için karşıdaki sık ça küçük biçağını var kuvvetıle sapladı. O vakit hayvan evvelâ sendeliyerek lılığı kendisine hedef ittıhaz ederek kaçdüştü. Sonra tekrar dıkildi. Acıklı ve yamağa başladı. nık bağrışlarla olduğu yerde fml fırıl Ayı, birçoklarının zannettikleri gibi dönmeğe başladı. Karanhkta sağ gözüağır hareket eden bir hayvan değildir. nün panltısı bir projektör gibi alev saçı Eskimolunun hiç haberi olmadan ona yordu. Derken arabadan fırlamış bir çarpması ormanlar şenliğini fena halde denk halinde, bir külçe gibi birden yekızdırmıştı. On ayaklarını öne ata ata en re yıkıldı. hızh koşuculan geçecek bir süratle MaEskimolu bu sefer korkusuz ayının yanikayı takib ediyordu. Eskimoluyu ele geçirecek olursa hakkından gelebilmesi nına yaklaştı. Biçağını rasgele saplıyor için yalnız iki dakikacık kâfi gelecekti. du: Al hınzır hayvan.. Bu benim için.. Manika henüz çalıhğa erişememişti. Bu kızım için.. Bu da yaralanan kolum Fakat ayı ona yetişmişti. Eskimolu ağac kütüklerini siper alıp zikzakh bir daire için!. Ayı bu sayısız darbelerin altında evçizerek bu suretle bir müddet olsun onu velâ can çekişenlere mahsus tıtremeler, oyalamağı düşündü. Ayı gıttikçe kızıyordu. Hatta bu hiddet neticesi bir aralık deprenmeler gösterdi. Sonra birden haredurup yerden yeni yetişmek üzere olan ketsiz kaldı. Heyhat, Manikada kuvvet bir ağaccağızı iri dışlerile söküp kenara ve kudret gitgide tükeniyordu. Bir iki fırlattı. Sonra tekrar hücumlanna baş dakika sonra o da düşmanınm yanına ladı. Çepçevre dönerek koşmaktan birşey halsiz, mecalsiz uzandı. Esklmolu Manika, sabahtanberi ucu bucağı bıtıp tükenmek bilmiyen ormanm içinde koşup duruyordu. Maksadı ka ranlık basmadan kasabaya erışmek vc doktoru bulmaktı. Onun ıçin bütün kuv vetlerini toplayıp bacaklarına vermişti. Zavallı Manikanın küçük kızı, beş yaşındaki yavrusu tuhaf bir nefes darlığına tutulmuştu. Doktora buna belki bir çare bulur ümidile gidiyordu. çıkmıyacağına hükmetmiş olmalı ki ağacların arasından geçerek avını yakalama ğa karar vermişti, lâkin buna da boyu fazla uzun geliyor, alçak dalların altından geçerken boynunu iğmeğe mecbur oluyordu. Artık kuduracak dereceye gelmişti. Ağzmdan köpükler saçılıyor, attığı naralar bütün ormanda uzun akisler yapıyordu. Beri taraftan insan evlâ dı, canını dişine takmış, kendini sessiz ve sadasız müdafaaya çahşıyordu. Ağaclar arasındaki bu koşuşmalar epeyce devam etti. On dakika. Belki de fazla.. Fakat daha nekadar sürebilecekti. Eğer birkaç dakika daha tesadüfen biri geçmiyecek olursa Manika müthiş pençeler altında son nefesini verecekti. Bu sefer o bağırmağa koyuldu: îmdad, can kurtaran yok mu? Bu feryad ayının gözlerinde yenı bir hiddet kıvılcımı, yeni bir kızgınlık ateşi yaktı. Hücum usulünü değiştirdi. Bir sağdan, bir soldan atılmağa başladı. Avını tırnaklarile ya başından, yahud da omuzlanndan yakalamak istiyordu. Manika gitgide kudretten, kuvvetten düşü yor, ayaklarınin takati kesiliyordu. Ayının arka ayakları üstünde dıkiîe rek insan gibi yürümeğe koyuluşu tehlikeyi büsbütün artırmıştı. Bu suretle emeline belki daha çabuk vâsıl olacaktı. Manika artık herşeyi göze almanm sırası geldiğine karar vermişti. Belindeki küçücük biçağını çıkardı, hayvanın sol gözünü ni FAYDAL1 BTLGÎLER 1 Buhranın yaptıklan.. Paranın çok az olduğu şu sırada her memleket dışarıdan seyyah gelsin de, memlekete bıraz para gırsm, dıye ça lışıyor. Halbuki dığer memleketlerde buhran var, kımse dışarıya sevahat etmek değıl ya, ana vatan içinde bile güç dolaşıyor. Otedenberi dınlenme ve sevahat yerı olarak tanmmış memle ketler bıle gezgın gelmedığınden şikâyet edıp duruyorlar. Bir İsvıçre gaze tarak yahud bazı tıcarethanelerin reklâmlarını dağıtarak geçınmek yolunu tutmuşlar. Ev sahibleri, iş adamlan bunlardan bizar olmuşlar. Nıhayet Berlinli bir mü • tehassıs bu tacizcilerden kurtulmanın çaresini bulmuş. Kapıların zillerinin bazı tertibatla ancak yanlanndaki delikten atılacak bir para mukabili çalınabilmesinî temin etmiş. Birçoklan bu tertibatı yaptıktan maada zilin kenanna da atılan pa* ranm kat'iyyen geri verilmiyeceğini bil * ^ngiltere Kraliçesinin yeğenî Mis Mary Cambridge Londrada Claridges diren bir levha da asarak dilencilerden, reklâmcılardan ve tacizci satıcılardan kurotelinde geçen hafta verilen çocuk kıyafet balosunda... tulmuşlar. Kurtulmuşlar amma, lüzumlu birşey için gelip te yanlarında para bu Iunmıyanlar ne yapacaklar? Kapıyı tekmeliyerek mi açhracaklar.. Bunun tasasi da bizden ziyade Berlınlılere düşer sa nınm. Bilmeceyi çözenler Almanların iyi âdetleri.. Senelerdenberi Almanların muhteli'ı şimendifer istasyonlannda o şehrin, o kasabanın en meşhur şeyleri ne ise onlar satılır. Hoş birçok yerlerde, bizde de böyledir ya... Sapancada dizi dizi elmalar, Eskişehirde tesbihler, ağızlıklar... Fakat Almanlannkinin çoğu yiyeceğe tesi eskiden otel ve mısafırhane müş terılerının yüzde iki yuzunun yabancı olduğunu, halbuki şımdı misafırlerin ancak yüzde ellismi yabancıların teşkıl ettığıni yana yakıla anlatıydr. 1929 se nesınde İsviçrede 28,247 otel varmış. Bunun 8 bini işsizlikten kapanmış. Altı sene evvel bu otellerde 120 bın kişi ça hşırken bunların da 25 bıni açıkta kalAradan bir iki saat kadar geçmişti ki mış. kuru dalların gıcırdaması, kuru yaprak İsviçrelileri teselli edecek yalnız bir ların hışırtısı facia meydanına yeni bir şey var... O da bütün dunyanın buhmahlukun gelmiş olduğunu haber veri randan ıstırab çekmekte olduğu... El yordu. Çalıların arasından gene bir ayı bet bir gün gelip geçecek, geçecek ama, başı göründü. Lâkin bu seferki küçük bir ayı başıydı. Ay gökte epeyce yüksel biz kendimizden geçmeden geçse! miş, ortalığı oldukça aydınlatıyordu. Küçük ayı dili dişleri arasında bu ölü sükuÇocuk portreleri tüne mana veremiyordu. Anasile yanyana yatan kimdı? Onu anlamak istedi. Manika göğsüne tazyik yapan ağır bir cismin tesirıle birden gözlerini açtı. Karşısında ayı yavrusunu görünce halsizliğine fılân bakmıyarak tabanı kaldırıp koşmağa başladı. Koskoca ayı ile kanlı bir mücadeleden henüz yeni çıkmış olan Eskimolu onun küçücük yavrusunun önün de kaçmaktan başka kurtuluş çaresi görmemişti. Sabaha karsı güçhalle kulübe sine erişti. O kapıdan çıkarken ağlıyan annenin yüzü şimdi gülüyordu: Oh, dedi, küçük çok şükür uyudu, rahatladı! O anda Manikanın gözünden iki damla yaş düştü. Bu hem sevinç, hem de teessür yaşlan idi. Kendisinin kurtuluşuna ve yavrusunun iyi oluşuna sevinirken, annesiz kalan ayı yavrusunun hali içine dokunmuştu. Fakat o annesiz kalmasaydı, kendi kızı belki aylarca, senelerce boşuna «Baba! Baba!..» diye haykıracak tı. Eskimo bu düşünce ile müteselli ol du. Karısını ve çocuğunu bağrına bastı. Bilmeceyi doğru çözenlerden bıze iotoğraf gönderenlerin resımlerıni basmıya devam ediyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hedıve kazanrnış olmak demek değildir. Mukâfat kaza nanlarm isımlerı her ayın ilk hafta sında neşrolunan buyuk listeye yazılır. Soldan sağa sıra ile: 1 Galata Raşel han No. 56 Süley man. 2 Kadıköy Moda Raifbey apartı manı No. 10 Ender Guner. 3 Gazianteb Kurtuluş ilk okulu 88 Fehmi Yüksel. 4 Ankara Erkek lisesi 1007 Nejad 5 Elâzız Yenihan No. 40 Oğuz Sehm 6 Tzmit kâğıd fabrikası lnşaat mü hendısi oğlu Ayhan. 7 Elâziz orta okul Cemal Özer. 8 Bolu orta okul 385 Zeki Onart. 9 Tekırdağ Buyük Manikada bah çivan Ali. 10 Bursa Debbağ Ahmed kızı Meliha Heper. 11 Tarsus Duatepe okulunda Esad. 12 Gazianteb lisesi Gurbüz. 13 Gazianteb Tepebaşı mahallesi Halıd Zıya evmde Sabriye Yalçın. 14 Ankara Kız lisesi Bıhin Esad. 15 Kutahya Ağırceza azası Emin Gurçay oğlu Mecmeddin Gürçay. aid.. Meselâ Köningsbergde şarkî ya tuzlu eti, Lubbenauda küçük turşuları, Hanoverde anasonlu şurada kaynamış sucuk, burada bon ve saire.. Prushıyar pasta, jam • Yalnız şimdi Alman hükumeti bu işi arzu ve ihtiyara bırakmayıp her şehir • ve kasaba mahsulâtınm lokantalarının listesinde baş yeri işgal etmesini mec burî kılacakmış... Fena değil, Alman yayı gezerken insan midesini doldur » duğu kadar ekonomi ve coğrafya da öğrenecek... Fakat ipin ucunu kaçırıp fazla yememek ve karın ağrısına uğrama mak şartile! Ç îkjncikânun bilmecesi Burası neresidir. Yukarıki parçayı gazeteden kesip neresi olduğunu üzerine yazarak adresinizle birlikte bize gönderiniz. Bu bilmeceyi doğru çözenlerden bi rinciye beş lira, ikinciye iki lira, üçun cüye münasib bir hediye takdim oluna * cak, diğer yüz kişiye muhtelif mükâfatlar verilecektir. Bilmeceyi çözenlerden bize fotoğraf gönderenlerin resimleri de gazeteye basılır. Cevablar ikincikânunun son gününe kadar «Cumhuriyet Çocuk Sahifesi» adresine yollanmalıdır. Yazdığımız şartlara riayet etmiyenler ve geç kalanlar hediye kazanamazlar. Ortaköylü Abdurrahman kızı Gö'nül Yazıstz hikâye
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle