18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 Haziran 1933 Cumhtmyef SON TELGRAFLAB l^Edebigat San'at ve gaye \ Almanya tahdidi teslihat işinin tehirine razı değil Fransîzlar «Aklı selim Cenevre konferansmın eylul ayına bırakılmasını emrediyor» diyorlar Paris 27 (A.A.) Havas ajansi bildiriyor: M. Henderson ile M. Paul Bonkur, görüşmeleri ve silâh ları bırakma konferansı divanımn toplanması matbuatm nazarlarını gene Cenevreye çevirmiştir. Silâh ları bırakma konferansında çıkmış olan müşküller izale edilmemiş ve M. Henderson hiçbir netice elde edemeden Londraya dönmüştür. Bu netice karşısmda gazeteler M. Makdonalt ile hemfikir olarak Londradaki anlaşamamazhkları Cenevrede çıkacak anlaşamamazlıklarla bir kat daha vahimleştkmemek icabettiği ve en akilâne hal suretinin »ilâh konferansını eylule bıraktnak olduğu mütaleasında bulunuyorlar. Bu miinasebetle Ekselsiyor gazetesi diyor k i : «Sitihları bırakma konferansmın Londra konferansı ile ayni ı a m " a mesaisine tekrar başlaması nv"m kün müdür, temenniye şayan mıdır? Aklıselim, buna menf i olarak cevapveriyor. M. Henderson son 15 gün zarfında silâhları bırakma knnfe ransı divanını Londrada toplamak için çok çalıştı. M. Makdonalt, kendisine Jeoloji miizesinde ufacık bir yer bile göstermekten imtina etmek suretile şimdiki müşküllerin daha ziyade vahimleştirilmemesi muvafık olacağını ihsas etti. Akıl ve basiret, silâhları bırakma konferansmın eylule bırakılmasını âmirdir. Fakat hukuk müsavatı dolayısile Alrr™ada şiddetli bir aksülâmel hâsıl olmasından korkuluyor. Ve hiç kimse en iptidaî mantıkın emretmekte olduğu bir şeyi teklif etmeğe cesaret etmiyor. Acaba Almanya, ahval ve vukuatın etnretmekte olduğu tehir keyfiyeti karşısında muhalif bir vaziyet almıyacak kadar siyasî basiret göterebilecek mi?» eçende «İstenilen bir edebiyat» baslığı altında yazdığım bir ma kaleye «Vakit» ve «Milliyet» gazeielerinde üç muharrir tarafmdan cevap verildi. San'atta «finalisme», yani gaye aramanın muasır bflgilerle telif edilemiyeceğini ve «fert:», «cemtyet» gibi mefhumlartn kaba bir spekulisyonundan doğan «içtimaî suı'at» fifcrtnin eskiliğini anlatmağa cahsan bu makalemin esasına, üç muharrir de yanasrmvarak, yalnız meselenin umumî havast içinde dolasmakla kaldılar. Yazıda çok hilekâr bir unsur telâkki ettiğim kelimelere ve tabiriere aldan mamak için, hersevden e w e l kendi fî • kirlerime biraz daha ışık vermek iste • rim. 1. Milliyetperver, mkılâoçi bir san'atm doğmasını en çok özlivenlerden biri de benim. Hiç kimseye bu duygumdan şüphe etmek saJâhiyetinî ver • mem. Fiumenin müdafii olan bir D'annunzio vr Alsace Lorrainm müdafii olan bir Barres edebiyatı, Fransaya ve Italyaya, ordulan ve donanmaları ka • dar faydalı olmuslardır. Dilerim ki Tiirkivede de milliyetperver, cumhuriyetçi, halkçi ilâh.. gayelerimize göre bir edebiyat doğsun; fakat inhisarcı değilim. fstemem ki, millivetperv«r bir Maurice Barresin yanında fert ruhunun en hücra köşelerini avdmlatan ve dünyanm kendine malettiri Proost sribi bir san'atkâr da çıkmasın! Belki, Fransanm »erefini yukseltmekte biri cemtyetçi, öteki de ferdivetçi divebileceğiniz bu iki muharrir de avni derecede âmil olmuslardır. CKaldı ki ben bu tasnifi de çok iptidaî buluyorum.) 2. Muastr, yani bugim beynehnilel revacı olan bir estetik, san'ata mutlaka bir gaye tavininden çekinir. Barres veya Maurras gibi an/'aneciler ve mürteciler, Hitler gibi ırkçdar, Mant gibi smıf kavgasından baska dava tanımıyanlar, yahut milliyetçilikle sosyalizmi telife çalışanlar, bize bir estetik akide örneği veremezler. Çünkii beserî bir ölçüde kiymetler! yoktur ve akideleri hususî tecn'ibe hudutianm asamarmstır. Sonra, «Milliyet» te bir muharrirm dilediei gibi, bunlann gayelerhti bırakarak usullerini ve vasitalarmi alamayiz. Cünkü usul ve vasrta gayeve göredir: Bü yükadaya vapurla gidilir, otomobtlle değil! **» Gene bu üç muharrirden birinin imasma göre ben galiba Fransız kühürünim tesiri altmda kalıyormusum. Bu süphe de birkaç noktadan yanlıs. Eğer Fransız kültürü diye birşey varsa, bu, bı'zim icine girmeğe calıştığımız Greko • Lâ t'n m^Henivetinin en büyük caota bir örneğidir. Orada sağ ve sol dediğiniz fikh c^evanlannm fn jreni* zavivede tekâmullerini ve tenkitlerini bulabilirsiniz. Ikincisi de her millffte bu cereyanlar ve tenkitleri vardır. Nihavet. hakikatten ve ilimden bahsedivorsak heryerde bu aynidir: Fransada bir müs"!'*>«in üc zavivesi mecmuu iki kaime değil midir? Fransada su ıstnmea buhar olmuvor mu? fKaldı ki ben Fransada da zıddı nıa giden bir sürü fikir cereyanlarmm düsmanıyım!) Haydi, kör milliyetciliğm alevhme, Hitleı memleketrnden bir vesika arayalım. Savısızdır. tste bir tane. Alman • cadan tercüme edilen bir eserdem [11 herkesin anlıvabileceği şu parçayı dilimize de çevîrevnn: «Farzedı'nîz ki M. Dvırxt>d îsminde bir adam kalksm da kendi hesabına, aklî. ahlâkî, umumiyetle harsî kıymette bir si»t»m vanstn ve b" sistemin içinde en yüksek kıvmetler Durand Efen dive has oisun. Kafatasınm ölcüsü. derisinrn ve saçlannm rengi ideal \>i~ ölçü ve ideal bir renk halrne eelsin. Hı><usî tabitleri birer fazılet sayıUm ve dijrer insanlar bu ölcüden uzaklaştıkca /daha asapı telâkki edilsinler. Bu zat b«r seyi methetmek isterse «Durand gibi» de sin: zemmetmek isterse «Durtand gibi değil» desin. Gazeteler başka]annın aleyhine ne yazarsa bu zat man^n; fakat [ 1 ] Le socialisme constTiıctit de Man S. 226. \ gibi dadımın koltuğuna vererek annemin halasmın evine yolluyorlar. Bizi halamın torunu küçük Selin karşılıyor. A!.. Meral gelmiş!.. diye se vinçle boynuma sarıhyor. Ağlama mak için dudaklarımı ısırıyorum. Dadım neş'eli olmağa çahşarak <tBak Selin H. sana misafir getirdim. Haydi beraber oynayınız. Yeni oyuncakların filân varsa kardeşine göster etni?> diyor. Selin elimden tutarak beni zorla yukarıya odasına sürüklüyor. «Bak nelerim var?» diye oyuncaklarını öniime diziyor. İçimden bu oyuncaklan tekme liyerek kırmak, ilk defa yabancı hğını hissettiğim bu evden kaçmak, gizli bir köşeye saklanarak hıçkıra hıçkıra ağlamak geliyor. Selin beni dürtüyor ve soruyor: •sBeğenmedm mi? Niye öyle somurtup bakıyor Mısır hattını kârla İHEM NAL1NA MIHINA işletmek mümkündür Dünya kös dinlemişı Dün akşam Iskenderiyeden limanı • mıza hareket eden Ankara vapurunda 146 Mısırli yolcu bulonduğu 4elsisle ge'en malumattan anlaşılmıştır. Mısır seferlerinin devamına bütün denizeflVr hararetle taraftar bulunmak tadtr. Bu hususta vapurcular birliği idare heyeti azasından Hakkı Bey demiş • tir ki: * ' « Haricî seferleri yapan gemilere kömiir yüzde elli tenziiâth olarak ve rildiğinden İskenderiye seferleri Mersin gibi dahilî hatlardan daha az masraf hdır. İskenderiye seferlerinin Mısıra ihra • eatrmizı birkaç misli arttırdığı muhak katır. Evvelce bu ihracat rakip kumpanyalann ağtr tarifeleri yüzünden ehem mivetli surette sarsılıyordu. İskenderiye hattının zaran diye ortaya alılan iddialar muhtacı tetkiktir. Yazın İskenderiye hattına çalışan vapurlann hasılâtile masarifi bazan müsavi, bazan ise varidat kısmı daha fazla o'maktadır. İhrarat mevsimi gectikten sonra işler azalacağından masrafı daha az vetait çiıştırmak veyhut çalışan vesitin sefer adedini on bes günde bire veya yirmi günde bire indirmek suretile hatta ha • zineden hiçbir yardım olmaksızın t* • kenderiye hattını idame etmek miim kiindür. Sonra, hesap işlerinde Seyrise fair idaresinin diğer hatlarile bu haricî seferleri kartstırmamak lâztmdır. Zaten posat vapurculuğu şirketi de bu gibi zarar etmiyen ve memleket iictısadıyatına çok faidesi olan haricî hatlar ihdastm nazan dikkate alacaktır. İcap ederse hükumetin, diğer memleketlerde olduğu gibi prim vererek bu işkri temin ettirmesi muvafık olduğu kanaatindeyiz. Biz, tskenderiye hattının ihdasından evvel de bu işin faideli olacafinı söylemistik. Zaman noktai na zanmızm doğruluğunu teyit etmiştir.» iiyük Harp, dönyada büyük d«« ğişikliklere «ebep oldu. Hudutlar değifti, devletler değisti, âdetler değişti, tabiatler değtfb', x«vkler değişti, ahlâk değişti. Hdâsa, kmrp, başta Avrupa olmak üsere yalms dâa» yanın çehresini değil, ruhunu d» değiştirdi. Bu yüzden yeni b» tabtr bile peyda oldu, «Harp lonrası» tabiri... Dimya harpten önce, harpten sonra diy* tarihî bir fasıla ile ikiye ayrıldı. Tarik kitaplarında nasıl 1453 te İstanbtrit» Türkler tarafmdan fethi bir zamanın bitimi ve diğer bir zamanın başlanyıcı addediliyorsa, Ümumî Harp te işte öyl« oldu. Harpten evvelki insanlar hassa* insanlardı; harp sonrası insanlannda hassasiyet eksilmiş, kalpler kahlafHHŞ, teessür ve heyecan azalmıştır. Eskiden, bütün Avrupayı müteessir ve müte heyyiç eden vak'alar, şimdi kayitsic • likle karşılamyor., Belli ki beşeriyet, •*• kiden sinhleri geren vak'alara şimdt «lışmıs ve aldırmaz olmuştur. Eskiden Makedonyada siyasî cinay«N ler yapıldıkça kıyamet kopardt, bütün devletler ayaklanv, teşebbüslerde ba lunurlar, Babıaliyi srfcıştınrlardı. 3334 sene evvel Bükreşte Mihailan» itminde biri Bulgar komitacıları tarafmdan öldürülmüştü. O zaman Romanya ile birlikte, bütün Avrupa Bulgaristan aleyhine kıyam ederek Sofyadaki Vir hoven komitasmm tecziyesini istemiş • lerdi. Hatta Romanya ile Bdgarista* arasında harp vukuu ihb'malleri bile ha» stl olmuştu. Şimdi aylardanberi Sofyada, her karanlık hatta aydmlık gece, bir cmayct doğuruyor, bir mokitacı eK kana bo • yarayor. Fakat, bo hal Avrupada d« • ğil, Bulgaristanm komşularmda bile teessür ve heyecan uyandırmıyor. Gai«teler, bu haberleri üç«r beş«r satırla yazıp geçfviriyorlar. Makedonyanın Sırbistan ve Y tana verilen kınmlannda da Bulgar mitacıları, arastra, 3334 sene Bükreşteki siyasî cinayeti andıran vak'a< lar yapıyorlar. Fakat bu kanlı hâdisc • ler de, bir lci nota ve protettodan sonra unutulup gidiyor. Son camanlarda Sofya haHnna, Makedonya dağlarmı kana boyayan ihtilâl günlerine benzer günler yafatan k«» mitacılarm azgmlığı karsısında, Bulgar hükumeti ciddî tedbirler ittihaz etmcM, baska devletler, müdahale söyle dw • sun, ağızlannı bile açnuyacaklar... Belli ki d&nya ko* dnrfemiştir, b«*riyet heyecana ve kana kanık*amiftır. Vurdum duymas oimuçtur. Bunun için de vapurlar İskenderiyede üç gün yatacaklarına büyük bir transit merkezi olan Port Saide uğramalıdırlar Birinci âahifeden mabat riyeyi «lır ve pazartesi sabahı İskenderiye limanında bulunarak buradan da yolru ve eşyayı alıp hareket ederlerse, Türkiye, Yunanistan, Romanya, Bul • gariftan ve Rusya limanlan için dünyanm muhtelif yerierinden Port Saide gelen transit fşyasının mühim bir kısmını alır ve şimdiki gibi tskenderiyeden hamulesiz gelmezler. Vapurlanmızın bu tariki ihtiyar etmelerinde üç mühim faide vardır: 1 Vapurlanmız fazla yüklü gelir, hattm varidati artar. 2 Bulgaristan, Romanya ve Rusya limanlanna olan transit eşyanra tstanhulda aktarması yapılmasından memleketimizde faaliyeti ticariye artar, Türk işcisi kazanır. 3 Türkiye limanlanndan gelip Seyrisefainin Istanbul ve îzmir liman lanndan yüklediği mütenevvi mahsu lâbmızm Suriye, FiKstin, Hicaz, Irak, Hindistan ve Japonyaya ait kıtımlan nın da Port Saitte aktarmasını yapmak mümkündür. Bu da limanlanmızdan vapurlanmızın daha çok hamule ile kalkmaiannı temin hasılâtmı tezyit eyliyecektir. Gümriik muamelâtında da çok hassas bulunmahyız. Gelecek ecnebilere azamî kolaylıklar gösterilmesi suretile fazla seyyah celbine çahşılarak gerek vapur • lar varidatmın artınlması gerekse millî iktısadiyatımız namına memlekete mühim kazançlar temini mümkündür. ııııııımııııtımıııııııımııııııııııımııiHiııtiNinıiffliıın M. Venizelosta Selâniğe gidecek Rusya, Japonyayı Protesto etti Eski Başvekil; M. Çalda Japonya, Rus arazisine rise cevap veriyor esker mi çıkarmış? Ankara 27 (Hususî) Muhalefet razeteleri M. Venizelosun Basveki n'n Selânikte irat etmiş olduğu nutka cevap teşkil eden beyanatını dercedi • yorlar. M. (Çaldaris) bugünkü fena hali ve şeraiti (Venizelos) hiikumetine atf ederek onu sefahet hükumeti diye tavsif ettiğmden (M. Venizelos) un delfller serdetmek suretile hükumetinin yap mıs olduğu masarifatı yiiksek bir millî »ktısat ve hayat esbabımn icap ettirdi ğini, ve ziraî mahsullerin memieket içinde yetiştirilmesi maksadmın temini uğiupria çok masraflar ihtiyar edildiğmi »öy'emiş, kendi malî sivasetinin ilmî kansat mab&ulü olup çok doğnı çıktığmı isb.it elmiştir. (M. Venizelos) Başvekilin nutkuna lâzım gelen ce^aplan Selânik halkı muvacehesinde vereceğini beyan eylenvşlir. Mo.kova 27 'A.A.) Tas ajansi bildin'vor: 21 haziran tarihinde Japonyanm Moskora sefiri M. Ohta, Hariciye Ko miser muavini M. Sokolnikovya Kam çatkaHa Krontzki burnu mıntakası.ida vukua ytlen ve sahilden atıldığı iddia olunar. lurşunlala üç Japon bahkçısının ölmesile net'Velenen hâdise dola • yısile hir prote«toname vermiştir. M. Otha, ayni 2amanda Kamçatkada kâin Petrorav loskadaki Japon konsolosanesi kâtibinin tahklkat yapmak üzere Tasikase toroidosile vak'a mahalline gitmesine miUaade edilmesini talep etmiştir. M. îokolnikov hükumet namına bu taatte Sovyet hükumetinin bu hâdise hakkında şimdiye kadar hiçbir haber almad;^mı ve şavet M. Othanın vermiş olduğu habttr teeyyüt edecek oJursa mücriırlerin derhal cezalandınlacak lannı .«öylemiştir. Japon konsolosanisi kâtibinin bir harp gemisile seyahat et • m « i teklifi bertaraf edildikten sonra M. Sokolnikov ile M. Otha, konsolo • sane kâtibinin bir ticaret gemisile se yahat etmesi hususunda mutabık kal • mışlardır. Ayni zamanda mahallî Sovvet memurlanna hemen vak'a mahallinde tahkikata girişmeleri için emir vermişlerdir. Bir müddet sonra Tatsikase torpidogirişmiş olduğu tahkikat ve takibatı ve Japon konsolosanesi kâtibinin seyahatini beklemeksizin Sovyet kara sulanna girmiş ve mürettebatından bir kısmını Sovyet topraklanna çıkarmış olduğu anlaşıl • mıştır. Karaya çıkan Japon mürettebah sahilde tahkikat icrasına girişmişlerdir. Bu hâdiseler dolayısile M. Sokolnikov, 26 haziranda Japon sefirile yeni bir mülâkat yapmış ve bu mülâkat esna • sır>da kendisine bir beyanname tevdi ederek Japonlann iddialarmın asılsız olduğunu ve Sovyet hükumetinin bütün bu iddialan siddetle protesto ettiğini bildirmiştir. Ege 144 yolcu ile gitti Seyrisefam idaresinin «Ege» vapuru dün limanımızdan 144 yolcu ve 86 ton muhtelif ihracat eşyası alarak tskenderiyeye hareket etmiştir. Vapurun başlıca hamulesi tütün, fındık, yapağı ve balık konservesidir. «Ege» asil Mısır hamu?esini yolda uğnyacağı tzmir ve Pire limanlanndan alacaktır. Bozüyükte yangın Kereste fabrikası dün ™ * gene tutuştu Bozüyük 27 «Hususî Muhabi rimizdenr Bugün öğleden sonra Bozüyük k?reste fabrikasın daki talaşlar kızısarak ates al • mıştır. Bu sırada şiddetli bir rüz gâr esmekte olduğundan ateş fabrikanın müdiriyet binasına sirayet etmiştir. Müdiriyet binası tama men yanmış, fakat atesin önü alınamamıştır. Yançının büyüme • mesi için büyük bir gavret sar fedilmektedir. KÂMRAN kim bu yazılarm doğnı olup olmadığını arastırırsa vatan haini telâkki olunsun. Kendine mahsus bir «Durand» bayrağı icat etsin ve bu bayraktaki renkIerin dünyanın en güzel renkleri olduğunu iddiaya kalksm. Kemeri»';n ü*t;;"de şu yazı okunsun: «Yaşasın Durand'», her fırsatta su nakaratı tekrar etsin: «Durand herşeyin fevkındadır!». tste böyle bir adatnı ya gülünç buluruz, vahut ta tımarhaneye tıkanz! Fakat Durand Efendinin yaptığinı hirkaç milyon insan birden yaoarsa bu hareketin nekadar gülünç «^"ğ'TPH »ncftk »»»kt»" bakanlar görebilirter.» " ? tnkılâp muzesı Ankarada büyük bir müze yapılacak Ankara, 27 (A.A.) C. H. Fırkası umumi idare heyeti bugün toplandı. Yozgat vilâyeti idare heyetile Günan kaza idare heyeti reisinin yeni seçimi tasdik edildi. Ankarada bir inkılâp müzesi kurulmasına dair hazırlanan teklif konuşuldu. Teklif, büyük inkılâbımızın büyük hatıralarını toplayip canlandırarak bütün nesillerin gözleri önüne sermek lüzumunu tatbika çıkaracak kıymette görüldii. Teklifteki esaslar dahilinde gerek kendisi tarihî bir kıymeti haiz olmak ge»ek tarihî bir manavı temsil veya ifade etmek suretiyle rrüzenin her kırma yarar vesikalar resimler, eserler ve hatıralann şimdiden derlenmeğe başlanab'mesi içjn hir derleme plânı yapılması ve toplama usulleri konması muvafık görülmüştür. Bu işin bütçesi yapılacak ve bir derleme yeri hazırlanacaktır. tnki lâp müzesi için esas olan bina me selesi sonra konuşulacak ve teşhır plânı da esas binanın tespitinden sonra kararlastırılacaktır. M. Paoanastasiunan veni nutha. Selânikte bülunan (M. Papanasta siu» da M. Çaldarisin nutkunun muavven bazı noktalanna cevap vererek hüknmeti itham vc siddetle hücum etmiş ve hiikumetin ahalive ve biibassa mn bacirlere vermis olduru vaitlerde sebat etmediğinden iflâs halinde bulunduğunu sövlemiştir. ' Atina 27 (Hususî) Hükumet meKafîli (Çaldairs) in nutkunun efkârı umumiyede hâsıl etmiş olduğu hüsnü tesirden çok nikbindirler. tntihabatta büyük bir ekseriyetle hükumet namzetlerir;n kazanacaği kanaatî izhar ediliyor. Bu mehafiün iddialarına göre mu hacirler ve yahudilerin reyleri şimdiden hükumet namzetierine verilmiş adde dilebilir. fcler halde (Venizelos) un perşembe akşamı irat edeceği nutuktan j>onra intihap neticeleri hakkinda daha kat'î tahminler serdi kabil olacaktır. Tebrik ve teşekkür telgratları Ankara 27 (Telefonla) Yeni Lehistan Reisicumhuru Hs. nin iktidar mevkiine gelmeleri üzerine Reisicumhur Hz. ile Lehistan Reisi • cumhuru Hz. arasnda tebrik v e teşekkür telgrafları teaiti edilmiştir. Dfiyunu umumiye komiseri Ankara 27 (Telefonla) Düyunu umumiye komiserliğine tayin olunac Ali Rıza Bey perşembe günü Parise hareket ed'ecektir. Ankara 27 (Telefonla) Heyeti Vekile bugün toplanmıştır. Bu içümada Seyrisefain idaresinin yerine kaim olacak yeni teşkilât kadrolannın tetkik edildiği tahmin olun>maktadır. M. Venizelosun mıtku h*>klerilyor. sunun Sovyet memurlannm DDnkO heyeti vekile içtimaı Cumhuriyet Nüshası 5 Kuruştur j Türkiye 14(P Senelik £ Altıayhk 7 0 Üç aylık 400 150 Bir ayhk Hariç i ç i n M. Çaldarisin bir teması Atina 27 (Hususî) Başvekil dîm öğleden sonra zabitlerin hususî bir içtlmaında bulunarak beyanatta bulun inustur. Başvekil Atinaya hareket etmiştir. Zabitler Başvekilin beyanatmdan memmın görünmüşlerdir. Ankarada 7 dGkkân yandı Ankara 27 (Telefonla) Dün gece sabaha karşı Karaoğlan çar şısı dvannda bir iskembeci dükkâ nından yangın çıkmış, o sıradaki 6 diikkân yandıktan sonra söndüriil miiştür. Bir delilik ve bir «mani» halme gelen her fikir bundan daha az gülünç de • ğildir. Sevgili Nâzrm Hikmeti tevkif |Ankara 27 (Telefonla) Cum • haneye gönderen ifrat, mahiyetini de huriyetin 10 uncu yıldönümü mü ğiştirerek, sevgili Behçet Kemali de Banasebetile Ankarada acılacak inkılâp kırköy şifahanesine yollayabilir. Türk erçisi için hazırlikl&ra baîlannv'tır. înlnlâbı din softasmm da, fikir softası İnkılâp sergisi İsmet Paşa Kız nın da düsmantdır ve Türk hem milli / Enstitüsünde acılacak, binanın bütün yetperver, hem de ... insandır! katları bu sergiye tahsis olunacaktır. PEYAMİ SAFJ ^Cumhuriyetin 10 uncu yıldö\ nümünde acılacak sergi şeraiti) Kr. Kr. 8 0 yoktur Büyük hikâye: 3 Yazan: Perihan ömer üölge Çiçeğı iki giinlük hülâsa Yenl evlenmişler. Kadın gizli tuttugu bir defteri kocasma gösıermek istemiy&T. Fakat ısran üzerine nihayet defteri vermeğe mecbur oluyor. Adam defteri okumıya başlıyor: 3 Mayıs Doğduğum zaman yüzüme bir kelebek konmuş. Etrafımdakiler bunu hayra yorarak bana «Gölge çiçeği» lâkabını takmışlar. Bu lâkabı en ziyade seven ve fcullanan babam olmuş. Evimize annemin akrabası olan Namık Bey ve oğlu sık sık gelirlerdi. Babamın halinden anlıyordum ki o bu Namık Beyin ziyaretlerinden hoşlanmıyordu. Ve sadece hoşlanmamazlıkla kalmıyor. sinirinden günden güne zayıflıyor, hastalanıyordu. lUhayet bir gün, bir cuma günü, baba mın odasından bir cismin sukutuna ben zer bir patırtı duyuldu, koştum. Babam yere düşmuştü. »Baba.. Baba!..» diye bağırdım. Cevap vermedi. Yüzüde hep ayni acılık, ayni sarılık vardı. Ae'ıyarak ba ğırmıya başladım. Baba.. Baba.. Babacığım... Arkamdan başka bir çığhk cevap veriyor: Eyvahlar olsun!. Adamın yü reğine indi. Sakat adam dayamr mi o kadar üzüntüye?. Birden bütün korkuncluğile haki kati anlıyorum, dadımın kollarında çırpınarak dışarıya sürüklenirken: Babam öldü babam öldürdü babamı!. diye bağıırıyorum... Daha o aksam beni eski bir bobça Bir tarafa büzülüp için için ağ 'halamın odasına doğra koşuyorum. lamamda devam ediyorum. Yeni arKapının önüne doğru gelince biraz kadaşlarım bana hiç aldırış etmrden durup dinliyorum. oyunlarına devam ediyorlar. Dadım kesik kesik bir şeyler an Nihayet, en küçükleri olan erkek latıyor. Fakat sesi o kadar boğuk çocuk başını bana doğru kaldırarak çıkıyor ki ne söylediği dışarıdan ansoruyor: «Bu neden böyle durma laşılamıyor. dan zırlıyor da bizimle beraber oy Kapıyı aça>rak içeri giriyorum, ve namıyor?» dadımın kucağina atılarak hıçkırötekiler birbirlerine bakışarak mağa başlıyorum. Zavallı kadın da gülüşüyorlar. Kızlann büyüğü elini koca gövdesi sarsıla, sarsıla benimle bana doğru siper edip küçük kardeberaber ağlıyor. Beni göğsüne bas tırıyor, saçlarımı okşuyor. Yüz bu şine gözlfiini açarak dudağını ısı rıyor. Selin de büyük bir hanım hali larak «eve gidelim, eve gidelim» ditakınmağa gayret ederek: «Sahi ye büsbütün coşuyorum. Feride teykardeş!. Niye böyle durmadan ağzem beni zorla dadımın kollarından lıyorsun?. Gel bizimle beraber oy ayırıyor: nasana? Vallahi neş'emizi kaçırıyor« A!.. Ayıp? Hiç senin gibi küçük hanımlara böyle ağlamak ya sun* diyor. Bu söylenen sözler, bu gülüşme raşır mı?» diyor, gene Selminin yanına ler fena halde kibrime dokunuyor. götürüyor. Odada ikisi kız, biri erkek üç yabancı çocukla karşılaşınca i Bir daha niye zı»lıyor*un dedirtmemek icin bütün gayretlmle susma büsbütün sıkılıyorum. ğa çahşıyorum. Ve o günden sonra Teyzem giderken nasihat ediyor: sun?» kimsenin yanında ağlamıyurum. Fa<Bak, Selminin komşuları da gelDudaklarım titriyerek: «Ben dadıkat o kadar somurtgan, o kadar miş, haydi hep beraber oynayın.> mı istiyorum» diye oditdan kaçıp, neş'esiz bir çocuk oluyorum ki benden hiç bir arkadaşım hoşianmıyor, hiç biri benimle konuşmuyor. A ı a • larında konuşurlarken bile yanla • rına gidersem hemen susuyorlar. Zaten ben de hiç birine ısınamıyor, eskiden biraz sevdiğim Selminden de büsbütün soğuyorum. Dadıma hergün ceve ne zaman döneceğiz?» diye soruyorum ve ba yabancı insanlara büyük derdimi duyurmamağa uğraşarak akşama kadar sessiz sessiz dolaşıyorum. Benim yegâne tesellim gece oluyor. Onu, müşfik bir dostu bekler gibi bek liyorum. Bütün gün küçük yatağı mın hasretini çekiyor, daha akşamdan (uylfum geldi» demcğe başh • yorum. Dadım «buna ne oldu?. Eıkid«n uyutuncıva kadar akla kaıayı seçerdim. Simdi nerede ise gündüzd«n yatacak.. diye hayretlerde kalıyor. Çok erken yatttğım için beraber yatamıyor, beni soyup yatağa bıraktıktan sonra kalfaların vanına iniyor. MabaJi ttar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle