Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 Kânunusani 1933i 'Cumhunyet ^ ^ • •» • Bana da sorarsanız... Kâfir ve Bolşevik ı Ağaoğlu Ahmet Beye hücum ediyorsunnz» diyorsunuz. Ha • yn, Ahmet Bey, bunda yanlısmız var. Bakımz sizin bu manayı tevehhüm et tiğiniz cümlemizi aynen nakledelim: cVatanımızm üstönde bu mefhum • lan (yani devletçilik mefhumlarını) mütaleada bütün Türk'ler hep ayni derecede Oeri görüşlü olsaydı meselâ daha dün, inkılâbı yüriitenlerm ikî ayn fırka halinde kendi telâkkiierini karsı karsıya müdafaaya çalısbklannı gör mezdik.» Bu cümlede, sizin Serbest Fırkamza tariz ve sizin bu hrkadaki rolünüze tariz nerededir? Bu bir bahis hakkında bir mütaleadır. Buna ahnmamz ve sonra bize meb'usluklarmızı, encümen a • zalıklarmızı, meclisi idare azalıklannızı saymanız ve bunlan kendi vatanper verliğmiznı ve bizim de vatana alâ kanzhgımızm misalleri gibi almanız, sinîrlerr' tabifliğini muhafaza edebilen bir adamm isi değildir. Hem siz bu hizmetlerinizi, dua e • diniz ki bize karşı saydmız. Yoksa daha ablgan bir adam, sizin bu suallermizi ahr ve sonra size birer birer ce • vap verebüirdi. Meselâ derdi ki: Peld ama, Ahmet Bey, simdi o saydıgmız yerlerde niçin degil siniz? Niçtn Hakimiyeti Miüiye'ye başmakale yaznnyor sunuz? Niçin Büyük Miilet Medisinde aza değil siniz? Niçin Teşkilâh Esa«iye Encümeninde arbk ye riniz yoktur? Niçin Ankara'dan gitti • niz?... V. S. Fakat ben bunlan sormuyorum. Sormak ta vazifem değildir. Sizin Ser • best Fırka hareketmdeki rolünüz, emîn olunuz ki, benm için üzerinde durul mağa değer bir şey teskil etmez. Diger hizmetlerinize gelince, her yapılan hizmeti tevkir etmek borcumuzdur. Bu vazifemizi de kemalile yerine getirdigi • mizi yazılarmızda gördünüz. Bu hizmetlerden aynlma sebeplerinden de niçin bahsedelim. Ben sizm bu satnlannm okurken bunlardan yalnız birisini soraynn dedbn ve: Ağaoğlu Ahmet Bey Hâkimiveti Miüiye'den hakikaten niçin aynldı? Diye sordum. Aldığım cevabı ne siz sorunuz, ne de ben söyliyeyim! En iyisi Ahmet Bey, biz gene mevzua sadık kalabm. Çünkü bütün bunlar bana, en sonunda, mahza bir takım ithamlar yapmak için yazılmı» müret • tep bir tahrik zehabmı verdi. Dlkkat ettim. Bütün mevzular hakikaten hep bu neticeye sürükleniyor. Bizim yanlarımızda buna fazla imkân bulamaym ca siz hnkânlan kendiniz icat ediyor • sunuz. Meselâ bana Serbest Fırkacı dediniz. Bümem ne dediniz! diyorsunuz ve sonra tenkitlermizi hiç tereddüt etmeden sizce mühezem olan yere gö türüyorsunuz. Ben bir büyük tarize karşı bir küçük müdafaada bulundum. Bu sırada yazılarmızda bir efkân tahrik mahiyeb* aezdigim için de ümit ederim ki, kızmazsnuz. Çünkü ben: Bunlar bir jurnale benziyor! Dediğim zaman: Hayır, bunlar bir istidadv! Diyenler büe oldu. ŞEVKET SÜREYYA GÜNÜN AKİSL Boğaziçî ve Haliç neden sönüyor? Dünkü sabah gazetelerinaen biri, ilk sahifesinde şöyle bir ha* ber veriyordu: Şehir küçuluyor Yöl masraflarınm ağırlıgı buna manl oIuyOT Bu çifte »erlevhanm altındaki izahattan da anladık ki, Seyrısefain'in, Kadıköy Haydarpa*a Köprü hatlannda taşıdıgı yolcular, 932 senesinde eksilmenaiştir. Müşterisi azalan iki muessese var: Şirketihayriye ve Haliç firketi... Bence, serlevhadaki iddiayî çtt rütmek için altındaki bu iki «atırlık malumattan daha kuvvetli delil bulunamaz! Acaba Seyrisefain, Kadıkoy, Haydarpaşa taraflarında oturan lan bedava mi taşıyor ki möste risi azalmıyor da yenin, Haliçin yor? Boğaziçi'nin ve Halic'in derî • Ieri bu değildir. Eski mehtap safalarînln, k5r fez âlemlerinin diyarı olan Boğaziçi'ni, Şirketihayriyenin yirmi kuruşluk biletleri oldüremez. Onun ölümünü, bir devrin olümîinde, bir zevkin ölümünde, bir hatta vatanm ölümünde, Osmanli Şirketihayri yoîculan eksili Hover Rosvelt mülâkatı Yeni Reisicumhur, iktısat konferansını yakında toplamak istiyor Wa*hmgton 20 (A.A.) M. Ro J bu zatlar bu cihet hakkında bfr rtilâf husule gelemed'iği takdirde Hot&veA, Washington'a gelmis ve yüzver Rosevelt mülâkatmm semerelerce halk tarafından alkışlanmıştır. siz kalacağını söylemektedirler. M. Rosevelt, otoraobile binerek Herald Tribune gazetesinia Wabir otele inmiştir. Orada akşam ü shington nrahabirme gore M. Rose ieri kongredeki demokrat liderler velt, M. Hover ile müzakerede bule gccüsecektir. Ianmak tasavvurunun tngiltere'nin M. Rosevelt öğleden sonra May veya diğer milletlerin Amerika'ya Flower otelinde M. Stimaon He müolan borçları hakkında evvelce tatavere etmistir. Bu görüsme esnasmsarlanmif bir fikir mevcut olduğuna da müazkere ebülen mes'elelcr hakişaret edemiyeceğini demokrat fırkjnda hiç bir şey söylenmemektedir. kası Iiderlerine bildinniftir. M. RoWashington 20 (A.A.) Harp sevelt gerek tngHtere'ye, gerek başborçları mes'elesinin diinya iktuat ka milletlere ait borçlann ayni esaye para konferansında müazkere sa göre tetkik mevzuu olacagmı da eöilmesi hakkındaki tngiliz talebi söylemiştir. nin M. Hover ile M. Rosevelt ara sında yapılacak müzakerelerde tetGene bu muhabirin bfldirdigine kiık mevzuu olacağmı gösteren kuvgöre M. Hover iktısat konferansının vetli alâmetler vardir. toplanma zamamnm daha yakın bir tarihe tesadîif ettirilmesmi, hatta Ingiltere hükumetinm bu husu»1 nisan olarak tesbit olunmasım kuvta Amerikan hükumetine bazı tekvetle ictemektedir. liflerde bulunduğu haber alınmıştır. Zannolunduğuna göre M. Hover Yeni reisicumhurun etrafında bubu hususta diğer hükumetlerle miilunan kimseler M. Rosevelt'in borçzakere edilerek kararlaştırılmış bir lara ait iktısat konferansma müteharekette bulunulmasım da tavsiye aUik ijleri kanştirmağa iaraftar oledecektir. madığını ihsas etmektedirler, gene ıııııııınınııının!nııınıııi[nnHiıımmıım...1 Yirminci asırda kadınlar ve erkekler Himayeietfa! otomatik büfeler tesis edeceknıis. Bu sayede, hem işi başmdan asan adamlar, h«m de sofraya oturmaktan üşenen tembeller, ayak ustti kahvaltılarını çarçabuk yaparak vakit veya gayret sarfetmekten kurtulacak* lar. Zaten medeniyet ve onun şeytan çocuğu makine kadar insanlan hem çalışmıya, hem tembelliğe teşvik eden bir şey gö rulmemiştir. Pek yakında makineli ocaklar icat edilmesini bekliyebilirsiniz. Gramofon veya radyo kadar hafif portable, zarif bir aleti yemek odanızm bir köşesine kuracaksınız; yemek saariniz gelince bu aletin şurasına, burasına, biraz yumurta, yağ, pirinç, et veya zerevat koyacaksınız; küçük bir fişi elektrik cereyanına geçirecek ve on dakika bekliyeceksiniz. On dan sonra yemeğiniz hazırdır. Buyurunuz, kaşığinızt alınız ve tabağınızı alete yaklastırınız. Rahatsız edici hiç bir şey duymı yacaksınız: Ne koku, ne is, ne duman! Beş yasında bir çocuk bile bu aleti kullanabilecek, yemeğini kendi pişirip yiyebilecektir. Daha böyle çama*ır yıkanması, ortahk temizlenmesi gibi turlü ev i«leri için kim bilir ne amelî icatlar çıkacak. Hatta, gunün birinde, evinizde hiç kimse olmadığı halde kapıdan içeri girer girmez otomatik makineler sa • yetinde evin kendi kendine te mizlenmiş, yemeklerin kendi kendine pişmiş olduğunu gorecek siniz ve o zaman bir tek şikâye • tiniz kalacak: Yemekleri çîgnemek için ağzınızı oynatmak mecburiyeti! Günün binde, belki su tembel harcı medeniyet sizi o zahmetten de kurtanr, meraklanmayınız! Fakat bence medeniyet er kekten ziyade kadının rahatı için Çahsıyor: Bütün bu icatlar, uzun uzun makyajını yapması, giyinmesi, çaya ve sinemaya gitmesi, en sevgili dostlannı çekistirmesi için kadına bol vakit kazandırmak maksadiledir. Yirminci asır hiç süphesiz «kadın asn» dır ve erkekleri muharebelere, ihtilâllere surüklüyor, kadınlan da eğlenceye! Her devrra bir taknn keîimeleri vârdtr ki bu kelhneler, bash kalabakk Iarm agzmda, manalarmdan uzaklasarak, ya bir kolay kham malzemesi, ya tehevvürün, aczm, yahut avamfîrip • Iiğin maskesi olarak yerlesîr kahr lar. Falih Rıfkı'nm «roman» mda, vaktOe dervis VahdetTnm arkadası olan «31 Mart Hakkı», mahallesinin genç lermi seyhliğin ügasma kadar «Kâfir» diye itham eder. Şeyhligin ü^anndan sonra da, tekkesini spor kulubSne çe • muritlermi aza kaydeder ve o rava sokulmak istiven gençleri bu sefer «Bolsev3E» diye atlandırır. Şimdi Kadro'ya karşı da kolay ft • ham pesrnde gezenlerin, Agaoglu'nun ve Ağaoğlu'na benziyenlerin ddinde «Komfinist» kelimesi, 31 Mart Hakkı'nın lehçesmdeid Hham keümelet'ine benzer bir mahiyet almıştir. Ahmet Bey! Eğer hakikate varan yol o kadar dihnduz, o kadar p9r8zs8z oisaydı, bu hakikat denilen şey, harcıâlem olur kalırdı. EJer siz Parh'te Er> nest Renan'm kursusS önunde sene lerce ilâhiyat akideleri ve hmstiyan • hk tarihi okumussann, efter ben genç lifimnı bir kaç yılmı Moskova'da en fena feraite katianarak iktısat ve ce miyet flimlermi öğrenmeğe hasret • missem, bu haller, ne sizin, ne de be nim için bir c&rum teskil etmez. Çunku asıl krymet, bizim bu kursfiler ö • nânden memleketimîze getirecegmiiz hamulenin mahiyetme gore biçSecek tir. Siz ununuzu elemiş ve eleginizi ra • fuuza asmıs olduğunuz için, hayatmı zm muhasebesini yaparak sizi getirdi • giniz kıymetlerin tutan hakkmda, go • ruyorsunuz ki, tahminlere gutsıuek mumkün oluyor. Fakat biz memlekete ve rebîiecefnmizin henuz azamisini ver rnedik diye hamulemizm mahiyetinî tutup sadece bir klişe ile takdire kal kısmann, hafifiSrtir. Sizin ve sizin gibilerin srmdi beylik bv Hham ile tezyife çalıstıği adam, sizin olduğu kadar «Biz halis komunistleriz!» diyenlerin de ayni siddet ve tehevvörle hficum ve tezyifîne maruz dur. Her iki tarafın da kasti ve hede fi, onun beylik telâkkilere uymıyan kendi devrine ve kendi nesline hâs o lan mkılâo gör&su, yani manevî sah • siyetidir. Bana, sen inlalap yoiuna, m kılip mahkemeleri tarikile geldin! di • 70nunuz. Bunun sinri manasnu size reddederhn. Bdfnemlekette' sıgmta olan, miiHeci olan ben degilira sizsmiz! Bu memlekette çahsmak, emegile, fîkrile, reyile çalışmak hakkı bana, bu mem leketin Sz oğlu olmamdan gelir. Bu a rada, hatalanmız ve sevaplanmız ola • bıiir. Fakat memleketimize bagh kalmak ve ancak onun hayrı için çalış mak seciyemizin salabeti bizi terkebnedScçe, yerimiz, iste böyle gördüğunuz gibi, memleket hizmetleri safmdadır. Şimdi sizm kolayca tezyif «tmek i • çm kendinizde hak buldugunuz ada • mın, kendi eemiyet sartlarma uygun, ya ni bütün hâkim telâkküerden ayn, bir noktai nazara varmak için gecirdigi ruh mucadelesmin ve seciye imtihanı nin eger binde birine, sizin ancak nak • letmeğe ve ancak kopya etmege elve risli maneviyatmu maruz kalsaydı, muhakkak ki hurdehaş olurdu. Eger ben Rusya'ya gitmissem, oraya, memleketimin mektebinde tahsi limi ve mefnleketimin «iperlerinde va • zifemi bitirdikten sonra ve resmî mu vafakatle ve sizin bırakıp ta kaçtıfı • mz kardeşlerinizi, cehaletten ve katli âmdan kurtarmak için gittim. Sizm doğduğunuz, bnyudüğünüz fakat »onra bırakıp ta kaçhğmıs Karabai kale • sinm kapılannı yoklarsanız orada be • nim kannnı ve hahramı bulorsunuz. Benhn Ankara'ya gelmekligim ve Ankara'da vazife almaklıgnn asagı yukan sizin Ankara'dan gittiğiniz zamana rasgelmekle beraber, ben hiç bir za man sizin ne surada, ne de burada cephe ve vazivet ahnanun aleyhiniz • de bir delfl gibi almadım. Biz sizmle rnüsavi haklı vatandaş gibi munakaşa ediyoruz. Siz «bana Serbest Fırkadanım diye borç bırakmıslarsa, onu da ödemege mecburum. Taksitten baska, aynca «tamirab müteraadiye» ücreti ahyorlar. Bu kadar taahhüde ve sıkı teminata rağmen ceza da görüyorum! Müzehher'in odasuu kömursuz bırakamam; suyu kessinler! Kulaklanm, kapmın çıngîragmda... Her çalmısmda da ürperiyorum... Müzehher öksürüyor... Onu üzme • mek için, neş'eli görünuyorum... Içimin sıkmbsmı, bu çocuga da asılamakta ne mana var? Uzülürse, nöbet geliyor; öksürük, ara, durak vermiyor... Müzehher, beni neş'eli görünce, yataktan kalkmıyor. Biraz süphelenecek olsa, beni oyalamak için etrafımda dört dönecek, bir gölge gibi beni takip edecek. Halbuki ben, Müzehher'in kalkıp gezinmesmi istemiyorum. Yataktan çık maması, beni, biraz da sevindiriyor... Müzehher, ayaga kalkıp odalan bir dolaşsa, f ş l n dönecek, UOd d« eı*hklar koparmamak için, yumruklariU Para ve fktısat Komisyonu... Londra Avustralya Yolunda... Tayyarecî Hinkler'den 8 gündür haber yok!.. Berne 20 (A.A.) Evvelâ Bren dizi'ye gitmek ve oradan Avusturalya istikametmde nçusıma devam etmek 5zere 8 gün evvel Londra'dan havalanan tayyareci Hinkler hakkmda halâ hiç bir haber almmamıştır. Hinkler*! Berne alplarmda aramak üıere dün saat 11 de hareket eden tayyareci Hope ile Hinkler'den de hiç bir haber almmamıstır. Berne alplarmda hükum sSren siali hava, arafbrmalan daima gSçIeştir mektedir. Londra 20 (A.A.) Koybolan tayyareci Hmkler'i aramaga çıkan tayym • rect Hooe de Weterhorn mmtakasm • da kaybolmuştur. Londra 20 (A.A.) Kaybolan tayyareci Hope bulunmustur. Hope, dün Simplon vadisinde yere inmiştir. Imparatorluğunun ölümünde ara* malı... Boğazici günden güne ölüyor. Çünkü, Kandilli'den Babtaliye üç çifte kayıkla giden ak sakallı vezirler devrinde değiliz ve yeni Türk cemiyeti, eski Osmanlı'lartn yüz mumluk avizesine, küçük bir elektrik ampulünü tercih ediyor! . Kadıköy, Moda, Kalamv ta raflan ise günden güne canlan makta. Cünkü, Beylerbeyî nhtımında, Göksu kasrının önlnde, hâlâ yaz eğlencesi diye mı«r kebap edilirken, Süadiye plâjında yarı çıplak gençler, sıcak kumlar üstünde deniz ve günesle oynı yarak vücutlerini kebap ediyorlar! Kadıköy'ünde gece, sinemala rile, tiyatrolarile, sandal eğlen • celerile bir başka gündüzdür. Boğaziçi'nde ise, günes batınca, insanlar, karşılarına karanf il sak> sısı gibi kızıl ısıklı bir gaz lâm bası alıp uyuklarlar. Halic'e gelince: Durgun suia rile bir kâse ekşimiş çorbaya dönen bu müteaffin havuzun elrafında artık kimin ne isi olabilir?. fçinde palamutlarm bile zehir lenip öldiipü bu essiz liman, şimdi i^renç bir bataklıktır. Sahillerinde esatirî balık kadavralarî gibi yatan boş ve kara mavna • larile Haliç, köorüden gecerken ilisen gözleri bile tiksindiriyor! Ucuz bilet değil, bedava paso bile bu hastalığm reçetesi ola maz... YUSUF ZIYÂ Borçlar mes'eîesinîn mutlâka halli lâznnL Cenevre 20 (A.A.) Para ve ik tısat kongresini hazırlıyan komisyon, raporunu bitirmiştir. Komisyon bu raporunda hükumet • lerin büyük harp dolaynile birbirlerine olan boreları mes'elesmm halledilmesi lâzmı geldiğini. böyle oimadıgı tak dirde bu borçlann malî ve iktısadî kalkmma gayretine yrkılması ve yenilgteu imkânsız bir engel olacağmı b« • yan etmistir. Komisyon Londra'da toplanaeak &.^»at k<jnfftransınm «u asagıdaki mfihım ve esa#h mes'eleieri tetkik etmesi kap ett;'ği fikrinde btriunmuştur: 1 Beynelmilel para esas ve mik • vatuup hakikî surette ulah ve ktyrae tinin iadesi. 2 Krvmet ve satış fiatlan ara smda gittikce artan muvazenesizlik. 3 Kambiyolann mürakabesi Hak kmdaki tedbirlerin kaldınlması, ve kontenjan usullerine engel manialartn ted • ricî surette hafifletflmesi ve daha sonra büsbütün kaldırJması. Maarif mösteşarı Ankara 20 (Telefonla) Maarif miistesart Salih Zeki Bey bugün tstanbul'a hareket etmistir. 6aip tayyareci kadın bulundu Paris 20 (A.A.) Cenubi Afri ka'ya yapacağı seyahate devara etmek üzere ikincîkânunun 15 inde Oran'dan havalandıktan sonra ortadan kaybo • lan tayyareci Laydi Bailey Fransız Niger'inde kâin Tahoua'nm cenubi garbismde 20 kilometre kadar uzakta sag ve salîm olarak bulunmuştur. Laidy Bailey benzin mevcudünun hemen hemen tamamile tükenmiş ol masmdan dolayı yere mmege mecbur onnuştur. Ergani haftınde inşaai Ankara 20 (Telefonla) Ergani hattıntn inşasma devam t»dilm*»ktedir. Fırat nehrinden ErganPye doğru 50 kilometreHk mesafe dahiHnde çalısılmaktadrr. Bir müd'det sonra Ergani'ye ait kısrmlar da ihale olunacaktr. Bu kısımlar çok arızah olduğundan bu hattm insasi ancak iki sene zarfında bitecektir. r SERVER BED1 Matbuat balosu Senenin en muhteşem btdosa olan Matbuat balosa geleeek hafta bugün yani bayramtn ikîsine ve kânunasaninin yirmi *ekizine müsadif cumartesi günü aksamı Maksim salonlarında verilecektir. Matbuat balosunun mükemmeliyeti esasen herketin malumadur. Bilhassa bu defa müteaddit siirprizler, mükemmel iki cazbant, fevkalâde tuvaletler binlerce kotiyon ve bir çok tt riyat müesseseleri tarafından verilmiş hediyeler vardır. Davetiyelerini almıyanlarla baloya ait husuBat hakktnda malâmat iatiyenlerin telefonla 20087 Matbuat Cemiyetine müraeaat etmeleri lâzımdır. Fakat düne kad* bu;. bun'ann birini düşünüyor, aklıma getiriyor muydum ? Böyle düşünmeğe mecbur ohnak,. benim de gücüme gidiyor... Günahı, vebali, sebep olanlann boynuna obun... Ev mi arayayım? If pesinde mi koşayım? Müzehher'e mi bakayım? Niyazinin mektebi için mi çalısayım? Bunlann hepsinden gucü, hepsmden zoru, hepsinden acısı, günlük masraf lar için, ufak tefek borclan ödemek için elzem olan parayı tedarik edebil mek endişesi, helecanı, ve sonra da bulamamak tehlikesi, felâketi... Terkos taksitinin makbuzunu par maklanm arasında çeviriyor, çeviriyor, çeviriyorum! Bugün, taksiti vermeztem, suyu kesecekler... Uç gün sonra dahi ödeyecek olsam, aynca bir «açma parası» alacaklar... Vaktmde ödenmiyen borcun cezası... Onlarda, depozito param var. Her taksitte, csaat kirası» veriyorum. Yeai bir eve tasmacak olsam, eski kiracılar Gazi Hz.nin seyahatleri <Birind sahifeden maiatt) hur Hazretlerini hâmil olan Gülcemal vapuru saat 22 de Bandırma önünde demirledi. Vaktin geç olmasına ve havanın soğuk bulunmasma rağmen iskele ve civan büyük misafiri görroek ve selâmlamak îçin kalabalık bir halk ile dolmuştu. Şehir bastan basa elektrîkle tenvir edil mis ve bayraklarla süslenmişti. Gazi Hazretleri vapurda Vali lbrahim Etem Beyle Belediye Reisi Naoi Bey ve Fırka afcasından mürekkep Balıkesir heyetini, Bandırma kaymakamım, Konya meb'usu Tevfik Ftkret Beyi, kabul buyurdular. Reisicumhur Hz. vapurda bir müddet kaldıktan sonra refaketlerindeki zevat ile Bandırma'ya çıkarak treae bmdiler. Gece V«TI«I»"1»TI .«orıra Baağzmı bkayacak: A, taşmma hazırlığma mi baş ladınız, a yol? Küçük çini vazo, ne oldu?. Ağabey, kediler devirip kırma • smlar; diye sen mi kaldırdm? Niyazi, yoksa, senin marifetin mi? A... Kır • ımzı çiçeklikler de yok... E, şimdi çıldmmn! Portatif etajerler nerede?... Niyazi, biblolan aldın da, oyuncak mı yaptın? Eğer benim abanoz filimle mercan tavşanlanmı kvdın, kaybettinse vallahi lazanm... Bak arbk, elimden çekeceğin var! Niyazi, ablasına bir şey söyliyemi yecek ve korka korka yan yan benim yüzüme bakacak.., Ben de bir şey söyliyemiyecegim; yalnız, ikisile de göz göze gelmemek i* çin başmu başka tarafa çevireceğim. Eminim ki o zaman Müzehher, su* sacak, sormaktan vaz geçecek, sesmi çıkarmıyacak... Şayet soracak olsa bOe ben cevap vermiyeceğhn ki... ÇönkiasMS ^ Müıehher, kBçOk çfaj yaaoya &• ingiltere'de gr?p salgını Londra 20 (A.A.) tngiltere'de ve Galles memleketmde salgm balinde hnkSm sSren «rip neticesfnde geçen hafta 1041 kişi ölmoftur. Daha evvel • ki hafta zarfmda ölenlerin mlrtan 681 idi. Bühassa Londra'da ölenlerin miktarrnda hissolunur derecede bir teza • ynt vardır. Londra'da evveüd hafta 163 bu hafta 371, Liverpool'de evveHri hafta 23 bu hafta 41, ManchesterMe evvelki hafta 22 bu hafta 49, Portsmouth'U evvelki hafta 19 bu hafta 35, Biringham'da evvelki hafta 163 bu hafta 91 kisi öTmüstür. nm, en işlek caddelerde betondan bir aparüman oluvermiyeceği ne malum? Müzehher'in, bir surpriz gibi konsolumun üzerine bıraktrtbgı Yenice paketinde kalmıs «son elveda» iki sigaradan birini yakhm. Bu sigaralan içmek, bana, sefahet gibi geliyor... Uç gündür koklıya koklıya içtiğim bu sigaralan, bir daha almak nasip olabile cek mi? üç günlük sefahet kâfi, Macit! Sa na, kefil istemeden eyini kiraya verecek birini bul! Bu, gözü tok, içi genis, hayrı sever insam nerelerde arayım, bulayım? Kefil iâtemiyen bir mal sahibi de, hesabmı, kitabuu bilmiyen bir adam demek, de* ğil midir ? O halde, tutacağın evde tehlike var. Haftasma kalmaz, ya vakıf. icaresi, yahut vergi borcu için gelirler. Belki de Emniyet Sandığı, Nukudu Mevkufe, yahut ta baska aîacaklılar evi ~nezada çıkanrlar... Bana iyilik edecek bir insanın hakkında, ben, neler düsünüyorum! ^en, ba kadar aalaksn drğildia Maut! ispanya'da yeni bir kararname Madrit 20 (A.A.) Nesredüen bir kararnameye göre tspanya'da krallık zamanmda âyan azal'ema tayin edflen yahut abiz bulunduk • ları imtiyazlardan istifade eden zadegân mal ve mülklerine tasarruf etmekten, ziraat ensthüsfi menfaatme olarak menedilecektir. Bvmdan baska Jaen eyaletinde bulunan ve 1932 ağustosunun 10 unda çıkan fsyana karışmı* kîmselere ait olan 102 tarla veya çiftlik de müsadere olunacakhr. CUMHURİYErin tefrikan: 54 lıkesir'e hareket ettil"r. Doktor Neçet ömer Bey Reisicumhur Hz. ni Derince'de isblcbale giden Dr. Neş'et Omer Bey Gazi Hz. nin maiyetlerindeki tetkik heyetile beraber sıhhi tetkikat yaprmk üzere Bursa'ya gitmiştir. Mumafleyh Reisi cumhur Hz. nin seyahatleri müddetince kendilerine refakat edecektir. ruyorsun, değil mi? Bir hafta oluyor, fırbnalı bir geceydi... Sen, öksürukten uyanmış, benim, sofada dolaştığımı duymuş ta sormuşhın... Sana: Uykum kaçb! demiştim... Habrladın mı? Işte o gece ben, küçük çini vazoyu, masa* nin üzerinden bîr hırsız gibi ellerim titriye titriye aşırdım, eski bir bohcaya »ardım ve sabahleyin, daha siz uykuda iken evden çıkhm, dükkân dükkân, kapı kapı dolaşbm; adeta yalvararak, dilenir gibi satbm. Niçin mi? Vazonun yerinde duran boş, iyotlu pamuk sişe» si, sana, hiç bir şey sÖylemiyor mu? Dîyemiyecegim' Çünkü ona: Kırmın çiçeklikleri de, portatif etajerleri de, biblolan, abanoz filin Oe mercan tavsanlannı da, gene siz uynr> ken, gece yansı, ayaklanmm ucuna basarak misafir odasına girerek ellerim titriye titriye, bir mrtız gibi Tipi Dindi! Yazanz MAHMVT YESARİ Büyük babamm konağı, sonra Boğaziçi'ndeki bSySk yalımız, Nisanta • sı'ndaki konağumz... Han hisseleri... Dükkânlar... Bütün bu kıymetleri bilinmiyen, idaresizlik yfizünden sablan; küçük, manasız borçlar için elden çı karılan mallar... Şimdi bunlann hayali büe bana azap veriyor... Kendi kendirae habrlamaktan fazla, baskalannın hatırlatmalarından korkuyorum... Çünkü hatırlatırlarken gözlerinin iç> gülerek yüzüme bakıyorlar... Bu, gözlerin kahkahası, beni çıldırüyorl Maluun kadrini, krymetini büeceksin! Karanlık, izbe, batak kara tahta bir mahallede kara tahta, yıkık iki oda datm oisal... Günün bîrinde, bu kara tahta viran*