Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
• Cumhmnyet '• 13 Teşrinisanİ Meşhur Casuslar Yazan: BERNDORFF Türkçeye çeviren: ABİDtN DAVER :isat: İSfE Meçhul haydut İznıir'in Hububat rekoltesi On beş gün içinde 100 bin tane YoYo yapıldı {Birind sahifeden mabait) Dükkânlardan birine daldım. Dükkân sahibi torna tezgâhının başmda idi. İşi tıkırında giden bir dük. kâncınm taşkm neş'esi içinde hem şarkı töylüyor, hem de 510 YoYoyu birden çıkarmağa uğrasıyordu. tlk sualimi tekmiledim tekmille . medim, anlatmağa başladı: lşler berbattı birader. . Uç aydır ev kirasi, iki aydır da dükkân kirası veremiyordum. Borç gırtlağı asmıştı. Nerede ise diğer bir çok arkadaşlar gtbi biz de dükkânı kapatacaktık. Bu YoYo'yu Allah gönderdi. Bir haftada ev kirasını, dük. kftn kirasını, bütün borçları ödedim. On beş gündür bütün Uzunçarşı YoYo yapıyor. İşi hep buna döktük. Nasıl mı başladık? Efendim başlayış ilk önce gizli oldu. Bir kaç tüccar, dükkânlardan bazılarını kapatmışlar, gizli gizli YoYo yaptır tnağa başlamışlar. Fakat böyle bir iş ne kadar gizli tutulur. Tabiî gördük ve biz de yapmağa başladık. Dün arkadaşlardan biri anlatı yordu. Çocuğuna bir YoYo yapmış, eve götürmüş. Efendim o günden sonra kayın valdesi oturma odasında gorünmez olmuş. Sık sık mutfağa gldip geliyormuş... Adamcağıza merak olmuş. Arkasmdan gizlice gidip bakmış... Mutfakta çocuğun YoYo'su ile oynamıyor mu? Ihtiyar kadın damadınm yamnda YoYo oynamağa sıktlmış olacak. Demek istediğnn, merak fazla. Merak fazla olunca rağbet te, satış ta fazla... 15 gün içinde çarşı e«nafı «i âşağı bir hesapla 60,000 70,000 YoYo y&ptılar. Arkadaşlardan 30 kadarı da dükkân kîrası vereeek pa raları olmadığı için evlerinde çalı şıyorlar. Onlarm yaptıklanm da hesaplarsak hiç düşünmeden 100.00C diyebiliriz. Bizim dükkânımız motSrlü. Gun. de 500 tane yapıyoruz. Car*ıda bizim gibi 7 dükkân var. Ustüste 3500 eder. 2000 tane de el iTe çalışan 20 dükkân için ayırırsak demek günde 5500 YoYo yapılıyor. Haydi bilemedin 5000. Düzünesini 2530 40 kurusa sattyoruz. Allah bin bin bereket versin kazanıyor, YoYo'yu icat edene, Utanbul'a getirene dualar ederek ge çinip gidiyoruz. Evet, haklısmız, şimdi çıkardığı. mız mallar Avruoa'nın mallarından aşağı... Fakat düşünün ki on beş gündür bu işi yapıyoruz... Hele bir beş, on gün geçsin, bakın, onlardan ryı yapıyor muyuz, yapamıyor muyuz, görürsünüz. Biz bunlan konuşurken torna tezgâhındaki YoYo'ların da işi bitmişti. Dükkân sahibi tezgâha yeni bir a1 ğaç parçası koyarken son sualiro * sordum: Sen de oynuyor musun? Motör sesini bastıracak kadat güriiltülü bir kahkaha atti: Oynuyorsun da lâf mı bira der, göbek atıyorum, göbek! CEVAT FEHMİ 1 Almanya'nın en müthiş ve en büyük casusu: Matmazel Doktör Muhterem kariler, >ize takdim etfciğim eser, hayalî bir roman değil; bir hakikattir. Matmazel Doktör denilen Alman cas"»u, korkunç bir kadın, fevkalbeşer bir mahluktur. Onun zekâsı, iraidesi, azmi, cür'etî, eesareri, soğuk kanhlıği, sür'at! intikali karsismda hayran olmamak kabil değildir. U mumî harpte «Imparatorun baş ca susu» unvanını kazanan bu esrarengiz kadınin korkunç maceralarını okuyup ta titrememek, heyecan duy mamak bnkânsızdır. Matmazel Doktör'ün yaptıklanm bitirmeden kitabı elimden bırakamadım. tşimi, gücümü birakıp bir hamlede okuduğum bu ve emsali meşhur maceralan sizin de benim gibi, merakla, heye canla takip edeceğmize, zerre ka dar şüphe etmiyorum. Belçika'lı mülâzim, Anne Marie Lesser'm sozlerini yutmadı. Yatağının içinde dikilerek avazı çıktığı kadar bağırdı. Yaralılar, endişe ve korka ile o tarafa dondüler, doktorlar, haatabakıcılar koşuştular. Mülâzim, durmadan: Tanıyorum, gayet iyi tanıyo rum. Bu kadın, Alman casusudur; meşhur Matmazel Doktör'dür; diye bağınyordu. Fransız erkânı harp yüzbaşisı hemen yatağindan fırladı: Arkadaş, dedi, eğer yanılmı yorsanız iyi bir av yakaladık demek tir. Franıız zabiti, tam bu esnada gürültünün sebebfni anlamak için ko • şup gelerek çadırdan içeri giren iki doktoru çağirdı: Bu kadım rutunuz. Casustur, dedi. A Daver Büyük bir heyecana kapılmıs olan Teskereci sıhbiye neferleri, sahra Belçika'lı mülâzim, vaktile bir defa hastane*inin ameliyat salonundan daha, ba kadınin easus olduğunu natd iki zabit getirmişlerdi. Bunlardan mevdana çıkardığını anlatmağa kalkış* biri brr Fransız erkânı harp zabfti b. Doktorlar, onu dinlemeğe baslarken idi. Cephe gerisinde otomobille bir hiç beklenmiyen bir vak'a oldu. emir götürürken omzundan şarap Anne Marie Lesser iğildi. Fransız neile yaraianmıştı.Otekî ise bir Franzabitinin, karyolanın a yak ucunda dusız alayı nezdinde irtibat zabitliği eden ran paltosunu, manevra kayısmı ve bir Belçika istihkâm zabrti idi. Ba kayışa takıh olan tabancasmı ânî bir cağma yediği bir tüfek kurşunu ile hamle ile kaptı, sonra, şiddetle çadıyere serilmişti. Teskereciler, yaralı zabitlerin uzandıklan teskereleri ça nn yanma saldnarak bezlerm aralığmdan fniayın cıktı ve otomobfllere doğru dıra bırakınca baş hastabakıeı, Frankosmaga başladı. Doktorlar peşine ta sız erkânı harbiye yüzbaşıst ile meşk.ldılar. gul oldu, Anne Marie Lesser de Bel Casusu tutun! diye bağrışarak koçika'lı mülâzimi boş yataklardan bişuyorlardı. rine yahrdı. OtomobiTIerin yanmda oturan iki Kadın, mülâzimin yastıklanm dünefer, ayağa kalkhlar, tüfenklerini kalzeltirken, ameliyat esnasındakî baydtrdılar. Kaçan kadtn bunlan gorünce gınhğı tamamen geçmiş olan ve yayıldınm gibi tola dondü, arkasmdaki rasına rağmen, kendini kaybetmiyebeyaz hasta bakıcı gömleğîni bir çe rek bütün havassına hâkim bvılunan kiste çıkardı ve kimsenin kendisinden mecruh bir sigara istedi: ümît etmediği bir kuvvet ve çeviklik Hemşire, dedi, lutfen bana bir gostererek fevkalâde bir sıçrayışla arasigara verrr misiniz? Sigara kutum daki parmakluh astı. Hamlesinin jiddeceketimîn cebîndadir. Hnden yere dSşmüştu. Fakat derakap Anne Marie Lesser, ceketin ce kalktt, brr yuz metro rökorcusuna ya bindeki sigara kutusundan bhr sigara I rasan bir sfir'atle on on beş metro ko» alarak Belçika'lı mülâzbne uzattı. sarak SnBndeki bir a$açlığa vardı. Arkasmdan sifâhlar patladı. Fakat mesaSonra kibriti çakarak sigarayı yak fenm kısaltgma rağmen kursunlar isamak için zabitin üstüne iğildi. Mübet etmedi: bilâkis kadınm âsap ve alâzim, birdenbire titredi, yiizü bemdalâhnı şiddetle kamçıladı. Anne Mabeyaz Jcesildi. hastabakıcı kadma rie Lesser kaçarken kendisini kovalı • dikkatle baktı, onun kibriti tutan eyanlarm ayak seslpîni ve bağr«malalini şiddetle iterek bagırdı: lartm duyuyordu. Sağ elinde, Fransız Nöbetçi, nöbetçi! Arkadaş » zabitinin rovelveri, sol omuzunda pallar! Çabuk koşun. Bu kadın Ahnan tosu olduğu haide, korunun içinde alaca*usudur.< bildiğine koşoyordu. Bu kosu, onun Yantnım acısindan kivranan için, hayat ve memat kosusuydu. Ko Fraınız zabiti telâşla tordu: rudan çıktıân zaman aksam olmağa Casus olan Kim? Nerede? baslamışh. önune çıkan bir yolu geçti, istikametîni deöistirerek top seslerine Bekika'Iı mülâztm, Anne Marie doğru Oerlemeğe basladı. Arastra u • Lesser'i gösterdi. zaktan gelen makineli tüfenk catırdı • Kadın, yüksek sesle yaralıya: larile kesilen top sesleri iyice duvulu Saçmalamaymız dedi. Betı Sayordu. Mermi cukurlarfle delikdesik libiahmer'e mensubum. Ta Cenubî olmns bir çayırhğı gectikten sonra karAmerika'dan geliyorum. sısma bir koru daha cıktı. Ağarhgm arBu sozü sSylerken taHı bir tebeskasında sırtlar, tepeler görünüyordu. nümle gülümsüyordu. Sonra, daha Kadın biraz nefes aldıktan sonra bunatlı bir sesle ilâve etti. lari ttrmanmafa hazırlandı. Azizim, sizin gözlerinize ha yaller gorünüyor, galfba? tki yüz raetre kadar yol almışh ki, Kadınm yüzü gülüyor, fakat kalbi arkadan, kendisini kovalıyanlann ne şiddetle çarpıyordu. Kendisini tanıfeslerı'ni duydu. Geriye dönüp bakmca yan Belçika'lı zabitin khn olduğımu sHâh davranmıs ve ateşe hazır vaziyette anlamıstı. Bu adam vaktile Brıncelles iki neferin kosa kosa geldiklerini gör(Brüksel) de flört yaptiği müiâzim dü. Hemen bir ağacin arkasına sak • Rene Austtn idi. Belçika'lı mülâzim, landı. Yanıbaşmda ağaçlarm seyrek daha o vakrt kendisinm casus oldu leştiği bir yer vardı. Askerler oraya geğımtt anlamış ve kadın, yuze yute, lince, kadm tabancasmı kaldırdı, silâh nehirde yük taşiyan bir Holanda duüstuste bir kaç defa patladı... bastna atlamak suretile elinden zor kurrulmuştu. (Mabadi var) Buğday, gecen seneye na Bir çobanı garip şekilde vurdu ve soydu zaran % 30 noksan... fzmir (Hususî) Sehrimiz Ticaret Odası Ege mıntakasının mu hammen 1932 hububat rekolteleri ve jreçen sene ile mukayesesi hak • kında mahallî ticaret odalanndan, ziraat müdürlüklerinden aldığı malumata istinaden bir istatistik tan zim etmiştir. Bu istatistik asağıda yazılıdır: Ege mıntakasının 1932 muham men istihsalâh buğday 252 mflyon 275 bin kilo, arpa 187 milyon kilo, nohut 8 milyon, bakla 21 milyon 860 bht, burçak 15 milyon 495 bin, çavdar 21 milyon 174 bin, yulaf 11 milyon 181 bin kilo, hashas 947 bin kilo, afyon sütii 45,355 kilo ve ipek kozası 57,110 kilodur. Mıntakanın 1931 senesi istihsalâtı: Buğday 362 milyon 326 bin, arpa 229 mîîyon 879 bin, nohut 11 milyon 462 bin, bakla 21 milyon 81 bin, burçak 22 milyon 162 bin, çavdar 22 milyon 758 bin, yulaf 4 milyon 580 bin, haşhas 11 mîlyon 504 bin, afyon sütü 348,793 kilo idi. Bu istatistiklere göre 1932 istih salâtından buğday geçen seneye nazaran yüzde 31, arpa yüzde 19, nohut yüzde 30 noksan, bakla yüzde 4 fazla, burçak yüzde 30 noksan, çavdar yüzde 7 noksan, yulaf yüzde 60 fazla, hashas yüzde 92 noksan, afyon sütü yüzde 87 noksan, ipek kozası yüzde 8 fazladır. Hasköy'de inekçi Fehmi Ef. nin çobanı Bayram Topane'de dururken yanma tanımadıği bir adam gelerek kendisine ayda 35 lira maaşlı bir iş vadederek vapura bindirip RumelU kavağı'na götürmüştür. Bu adam Bayram'ı Kavak'tan ötede ormanlık mıntakaya kadar götürmüş ve çahlık bir mahalle geldiği zaman onu ça • lılar üzerine yuv»|rlayıp üzerine hücum ederek bıcakla sağ ayağından, kolunun bir kaç yermden yaralamış, üzerindeki 75 lirayi alıp kaçmıştır. Gelip geçenlerden biri Bayram'ın yaralı olarak yattığını jandarmaya haber vererek hastaneye nakli temfn edilmistir. Meçhul adam taharri e dilmektedfr. Kırdığı şişe ile yaralandı Dun gece Kasimpaşa'da Hacıhüs* rev mahallesinde oturan Ziya Efendi Lsaminde biri Gölbaşı'ndaki 38 numarah meyhanede fazla sarho« ol mırş ve elmdeki rakı kadehini sıka rak kırmıştır. Neticede kınk camlar elini kesmiş ve çok kan zayi ettiğinden baygm bir halde hastaneye kaldırılmıştır. Beş kişi arasmda kavga Kahveciler şirket yşpacak mı? İzmir kahvecfler birliğinin, İzmir gümrüğüne gelmiş olan kahvelerin ithaline müsaade edilmesi yolundaki ricalanna, tkb'sat Vekâleti tarafmdan verilen cevap sehrimiz iktisadî meha • fjlinde de alâka ile karsılanmısbr. tk • b'sat Vekâleti, fzmir kahvecilerine bir şirket teşkil ettikleri takdtrde kendile rine bir kolayhk olmak üzere o şirket namına kahvelerinin ithaltne müsaade edilebileceği bfldirilmişti. tstanbul'da da alâkadar tacirler arasmda bu yolda bir şirket yapüması tasavvuru vardır. Ancak bu şnketm teşkili hususunda âeîl bir vaziyet gorülmemektedir. Piyasada mebzul miktarda kahve bulun maktadtr. Dün saat 12 de Atpazan'nda Hasan Ağanm hanında sakin Hidayet, İbrahim, Mustafa oğlu Emin, bahçıvan Yaşar'ın bir ahır mes'elesinden aralarında kavga çıkmıs ve Emin başmdan ağır surette yaralanmıştır. Kavgacıların hepsi tutularak adliyeye sevkedilmişlerdir. Mecbure'yi kaçırmış! Üskikfar'm Çefcme koyvnden Aziz oğlu Kadri ayni köyden 16 yaşındaki Mecbure'yi kaçırdığından takip edilmektedir. Kalörifer Münakasası İstanbul Belediyesi Karaağaç Müessesatı Müdüriüğünden: Muessesenin yeni memurin dairesi için yapılması Iâzım gelen kalörifer yirmi gün müddetle ve kapalı zarf usulile münakasaya konul • muştur. Bedeli kesfi 8932 lira 72 kurustur. lhalesi, teklif olunan bedeller haddi kifayede görüldüğü takdirde 29 teşrinisani 932 salı günü saat 14 te mfiessesede yapılacaktır. Resimler ve şartnameler «5» lira mukabil'nde müesseseden alınabilir. Talip olanlar yevmi mezkurda saat 13 e kadar alelusul yapılacak teklif zarflarım teklif olunan be • delin yüzde 7£ teminat akçesile müessese başkâtipliğine teslim etmelidirler. .«,..»•* , ^»^ »:»,**>*. iktisat talebesinin kongresi Yüksek tktisat mektebi talebe eemiyetinin senelik içtimaı bugün saat 11 de Ticaret Odası müzakere salonunda aktedilecektir. Yunanisian'a hayvan ihracati Yunan hükumeti hayvan ithalâtma karşı bir takım takyidat vazetmişti. Yunan'hlar şimdi tavuk, yumurta, kereste, fasulya ve hububat ithalâhm da şarta tâbi tutmuslardrr. Yunanistan'a bu nevi mallan ithal için mukabOinde Yunan emteasını ihraç etmek şartı konulmuştur. Avusturya sefaretinde resmi Sırp'lar özömlerimizden agır Avusturya'da kabul cumhuriyetin uamnin yıldönümS olduğu için dün sabah saat vergi alıyorlar Ankara'ya giderek Reisicumhnr Hazretlerine itimatnamesmi takdim eden yeni Yugoslavya sefiri M. Yaokovie dün şehrimize dönmüştür. Yeni Yugoslavya sefiri Ankara'da bulunduğu muddet zarfmda yeni bir sefarethane bman hazırlatmışhr. Ba • rada bir kaç gün kaldıktan sonra Ankara'ya gidecektir. Yugoslav sefiri geldi Tokat Tütün Inhisan İdaresinden: Tokat, Erbaa ve Niksar Tütün Inhisar idareleri ambarlarînda 931 ve daha eski seneler mahsuiünden mevcut olacak tütünlerin Tokat ve Erbaa'dan Samsun'a, Niksar'dan Unye'ye nakli 8/11/932 tarihinden itibaren 20 gün müddetle ve kapalı zarf usulile münakasaya vazolunmuştur. Münakasa şartnameleri her mahal Tütün Inhisan idarelerinden talep ve ahzedilir. Taliplerin yevmi ihale olan 28/11/932 tarihine musadif pazartesi günü saat on dörtte Tokat Tütün Inhisar idaresinde müteşekkil müzayede ve münakasa komisyonuna müracaat ve müzayede ve münakasa kanununun 10 uncu maddesi hükmüne tevfikan tanzim ve tahtim edilmiş teminat akçesini ve teklifnameyi havi kapalı zarflan tevd eylemeleri lüzumu ilân olunur. Yugoslavya hükumeti, memleketle rine ithal olunan üzüm ve incirleri, lüks eşyadan alman ithalât vergisine tâbi tutmakta idi. Sırp'lar Yunan fncir ve uzümleri hakkmda bu karan değiştir mişierdir. Memleketimizden giden S zum ve incirlere gelince eskisi gibi, luks eşyadan alman vergiye tâbi ola • caklardır. 11 de Taksim'deki Avusturya sefarethanesinde bir resmi kabul yapılmıs, Vali, Emniyet Müdürü, sehrimizde bolunan ecnebi konsoloslan ve Avusturya kolonisine mensup bir çok afleler hazır bulunmuştur. Bir Rus ilim heyeti geliyor Ticaret mektebi talebesinin tetkikatı Yüksek iktisat ve ticaret mektebi birinci devre talebeleri bugün hocalan üe birlikte zahire borsasmı ziyaret edecekler, borsada tetkikat yapacaklardır. Haber aldığrmıza nazaran bugünIerde maruf Rus edip, sair ve musikişinaslanndan mürekkep bir heyet memJeketimize gelecektir. Bu he yet mesnleketimizde edebiyata, mtrsikiye, külrüre ait tetkikatta bulu nacak, buradan tran'a, Efganistan'a ve Arabistan'a da giderek ayni su retle tetkikatına devam edecektir. İzmir Tayyare Cetııiyeti Şubesinden: Teşrinievvelin otuz birinci günü saat on altıda münakasası icra olunan tayyare (Majik) sineması inşaat ve tadilâtı için teklif edilen fiatlar haddi itidalde görülmediğinden münakasa 2 teşrinisani 932 taHhinden itibaren 21 gün müddetle temdit olunmuştur. ~* Kat'î ihale tesrinisaninin 22 inci salı günü saat 16 da İzmir Tayyare fubesinde kapalı zarf usulile yapılacağı taliplerin tamirat ve tadiIâta ait plân ve şartnameleri tefemıatile birlikte doğrudan doğruya lamir 0ıbesine muracaatle bedeli mukabilinde tedarik edebilecekleri ilân olunur. kadar hafif bir gürültü ki uyanık olmasa idim kabil degil işitemezdim. Sonra? Bunun kim olabHeceğini kendi kendime düşünüyordum. Bütün ev halkmin erkenden odalarına çekil diklermi biliyordum. Ayak sesleri yavaş yavaş odama doğru yaklaşı yorlardı. Işte o zaman hissettim ki müthiş, esrarengiz bir tehlike ile karşı karşıyaym. Adeta felce uğramış tım. Yerîmden kımıldanamıyordum. Sttnuk bİT ter bütün vücudümü kaplamıştı. Kapım agrr agır açılmağa başladı. Dışanda yanan lâmba söndürülmüştü. Binaenaleyh bir şey gormek itnkân haricinde idi. Kapının ardına kadar açıldığını yüzüme çarpan soğuk hava dalgasmdan anla dım. Bağırmak utedim. Bağırama dım. Bu suretle yandaki odada yatan karımi korkutmam ihtîmali de var dı. Derken karanlık içinde bir cep fenerinin ziyası parladı. Kendimi can havli ile yataktan yere «ttım. Ben bu hareketi yaparken başımın üzerinden bir şey vızlıyarak geçti. Kapıda duran adam seri adımlarla nzaklaşrı. Hanki Utikamette? Kat'î olarak söyllyemiyecegim. Bir .rey anhyamadım. Doktör, sonra ne yaptınız? Biraz bekled'm.Sonra kalkarak kapıyı kapattım. Elektriği yaktım. İşte o zaman başımın üzerinden vızlıyarak geçen şeyin ne olduğunu farkettim. Hançeri gördüm ve ölüm tehlikesi geçirdiğimi anladım. Sonra derhal bana telefon ettiniz, değil mi? Evet hemen beş dakika sonra... Mesai odama indim. Telefon ettim. Gttim Brus'u kaldırdım. Sonra bu raya çıktım. Tabancam elde sizir gelmenizi bekledim. Kocasını heyecanlı bir tavırla din liyen Madam Blis: Karyolaya saplanan kama benî de uykumdan uyandırdı, dedi. Yatağım şu duvarın öteki tarafındadır. Fakat ben böyle bir şeye ihtimal vermedim. Tekrar uyudum. Yarabbi bu ne korkunç bir hal.. Peki efendiler siz zevcimm bu kadar tehll^e ile muhat olduğu bir evde ikametine hâlâ nasıl müsaade ediyorsunuz? Onu himaye etmeniz Iâzım deği! nsiiîsr? Vans sSkunetle cevap verdV? iliabadi var) Kadıköy Malmüdürlüğünden: Cumhuriyet gazetesinin 4 teşrinievvel nushasında çıkan Şamil Paşa köşkünün enkazına ait ilân hatalıdır. Bu köçlnin bütün enkazı tatılacaktır. Istiyenlerin salı gunleri saat 14,5 buçukta müracaatleri. Bir suikast, ha! Oiur şey degil. Kadın kocasına doğru gitti. Kollarını onun vücudüne himayekâr bir eda ile sardı. Sonra »cstinii tekmil Iedi: Bu tesebbüsü yapan kim? Vans: Biz de kendi kendimize ayni suali sormaktayız, madam dedi, Bu tesebbüsü yapan kim? Eğer bilseydik burada yapacak pek fazla işimîz kalmıyacaktı. Onu silâhla taarruza kalktığı için tevkif edecek ve çekilip gidecektik. Siâhla taarruz mu? Ne oldu, Allah aşkına söyleyîniz! Vans masanın üzerinde duran kamayı gösterdi: Bizim bütün bildiğimiz bu kamayı karyola tahtasınm üzerinde saplı çrörmem'zden ibarettir. Siz i ceri girerken biz de doktordan hâdise hakkmda tafsilât istiyorduk. Vans doktora dönerek ilâve etti: Sizi dinliyoruz. Blis asabî bir hareketle sandal yasında doğruldu: Anlatılacak büyük bir şey yok, diye söze başladı. Odama yemekten biraz sonra çıktım. Yathm. Fakat uyuyamadım, kalktım. Bu sırada Mister Salveter odamm önünden geçerek yatmağa gidiyordu. Kendi sini mesai odama göndererek ban evrak ve vetaiki getirttim. Bunlan okuyarak vakrt geçirmeği düşünfi • yordum. Doktör biraz müsaade edm, kapı açık mı idi? Evet, yataktan kalktığım za man odanm havası değişsin diye ben açmıştım. Içerideki hava pek bunal tıcı îdi. Aşağıdan getirttğim evrak ta beni avutamadi. Nihayet lâmbayı sondürdüm, tekrar yattım. Bu sırada saat kaçtı acaba? On buçuk ile on bir arası idi zannederrm. Gece yansma kadar yan uyur, yarı uyanık bir halde kal dım. Uzerimdeki asabî hal gittikçe fazlalaşıyordu. Biçare Kil'i düşünmeğe başladım. Büsbütün uykum kaçtı. Derken merdivenden bir ayak sesi duyar gibi oldum. Hangi merdivende? Pek iyi söyl^yemiyeceğim. Her halde merdiven inert bir adamın a • yak sesleri değil, merdiven çıkan bir adamra gürültüsü idi. Fakat o 932 sene8İnin en güzel zabıta romanı: 13 temmuz cinayeti Yazan: S. S. VAN DİNE Evet... Kendisini bazı evrakı alıp getirmek üzere mesai odama göndermiştîm. Bu evrak nerede duruyordu? Yazıhanemde... Fakat Salveter'den şüphe... Bis kimseden şüphe etmiyo • ruz. Yalnız elde edilmesi mümkün olan malumatı topluyoruz. Her ne ise... Doktör Salveter'in zevceniz tarafmdan teveccüh ve alâka gören bir genç oldugtnra söy • liyecek olursam ne dersiniz? Nasıl ne demek istiyorsunuz?. itSyie bir şeyi bana sormağa nasıl cesaret ediyorsunuz? Doktör, ben bir vakıâdan bah«ediyorum. Hiddetlenmek için çok fena bir zemin ve çok fena bir za • man intihap ettiniz. ' Blis iskemlesinin üzerine çöktfi. Tercume eden: ÖMER FEHMİ Elleri ile yüzünü kapıyarak: Hakh olmanız mümkündür, dedi. Ben ona msbetie pek ihtiyanm. tşlerimle de pek fazla meşgulüm. Fakat bu boyledir diye delikanlının beni oldürmeğe kalkması hatıra getirilebilir mi? Belki . Kim bilir... Pekİ haydi diyelim ki o degil... Fakat kim? Siz k;mden şüphe ediyorsunuz? Bilmiyorum... B3miyorum. Bu sırada kapı açıldı, eşikte Madam Blis gözüktü. Sakîn görünüyordu. Biraz merak ve biraz da heye • canla sordu: Efendiler, bu vakit burada ne anyorsunuz? Markam cevap verdi: Zevcinize karşı bir suikast teşebbüsü vaki olmuş, Madam. Ken • disi teJefonla bize haber verdi.