19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
•13 Teşrinisani Camhuriyef' 5 Abıhayat Bulundu! Yeni şapkalar j Bir Liranın Başından Geçenler,, Tefrika numarast: 27 Yazan: Kemal Ragıp •••• •ıı ı ı r Elbîselerde yenihatlar Ka p*? kaPıŞa içüen kü kıirtlu bir su... a Bîzde de yazın eşarp veyâ ^ maş parçalarını başa aradan mu . ayyen mesafeler bırakarak sarcnak ve bu şek'lde bir şapka vücude getiriliyordu. Gördüğünüz nümune onun çok mahirane yapılmış bir şek. Iidir. Üstü kalın kutnaştan altı ipeklidendir. Fakat şüphesiz yağmurlu ve bozuk havalar îç;n bu şapka tav«iyeye şayan değildir. Bursa (Hususî muhabirimîz • den) Bütün güzelliklere sahip olan Bursa'da bir de (Abıhayat) m çıktığını söylersem gülmeyiniz! Bir kaç gündenberi bütün Bursa'lılar; sokaklan çınlatarak dolasan satıcu lann ağzından şu sözleri işiAiyor lar: ( Bardağı kırk paraya . Binbir derde deva Abıhayat!...) Filhakika ovanın bataklık bir ye. rinde bulunan «Soğanlı» köy civa nndaki tarlalardan birinde (70) metre dermliğinden bir su cıkmış tır. Bu su; felce, cilt ve mide hastahklanna birebirmiş... Tarla sahibi kendisini şitndi, dünyanın en zenghı adamı olmağa namzet görüyor. Çünkü: Bugünden itibaren artık suyu para ile satmağa karar vermiştir. Bir kaç gündenberi sişeler, damacanalar, testiler ve bakraçlarla alman su artık hakikaten bir Abıhayat hükmüne girm's tir. Tarla sahibi suyun başma otur . muş; Abıhayat doldurtnaga gelenlerden para ahyor Bu su hakkında dmlediği hikâyelerin tesiri altında kalan bV arkadas beni de Abıha • yat'ın başma götürdü. Yolda rasgeldiğimiz sakaların yüzlerinde büyük bir menuniyet ve neş'e okunuyordu. Suyun çıktıgı yerden yol kenanna kadar bir boru uzatılmış. Abıhayat işte buradan akıyor. Borunun ba • sında her dakika değişen bir kala balık görünüyor. Bilhassa bu cSvara yakm olan Musevi aileleri kalaba lığın çoğunu teşkil ediyor. Bu soğuk sudan bâz de içtik. Oldukça ağır bir kükürt kokusu htssedilivor. Fakat kaplıca sulan gibi ağzı bo. nısturratıyordu. Su doldurma^a veya b'zim gîbi Sçmeğe gelenlerin her bhi ortaya bir fikh atıyor. Birl, suyun Bursa kap. lıcalanndan akan kullanılmış sularm yer altına nüf uz ederek kil tabakasina rasgelip tekrar meydana çıktığını söylüyor. Diğeri! suyun membai burada değü, Uludağ'ın zirvesinde olduğunu ve oradan bir mecra ile buraya akhğmı zannediyor. Bir başkası yetmiş metre de^ rinlikten gelen bu suyun hakikî bir Abıhayat olduğunu tahmrn ettiğinden bahsediyor, hulâsa herkes bir kulp takıyordu. B)z takacak kulp bulamadık. Bursa'ya döner dön > mez belediyenîn «u mütehassısı Suplıi Beye giderek: Abıhayat'tan haberdar mısı ^ nız, dedim. Evet! Cevabını almca buna ben de manır gibi oldum. Fakat Suphi Bey ilâve etti: Tahlil için bize de getirdî ler Henüz tahlil etmedik ama; tah min ediyorum ki: Suda radyo aktivite pek fazla... Halk bunun için suya rağbet ediyor. Maamafih umumi evsafı itibarile kaplıcalanmızin sularmdan farklı olmasa gerektir. Fakat kaplıcaiardan çıkan sularm toprağa nüfuz ile tekrar meydana çıktığı nazarîyesî doğru olmamali. dır. Bu da ayn bir madensuvu koludur diyorum. Bakalım tahlil ne • ticesi ne çıkacak?. Şkndi Bursa'daki manzara su . dur: HaTktn kısmı azamı bu su hakkmdaki şavialara kapılmış .. Sifa< bulacağız diye mütemadiyen bar dak bardak Abıhayat denilen bu kükürtlü suyu icîvor. Ama sifa ve, riyor mu, vermiyor mu? Orasmı bi. len yok... Belki de kendi kendine telkin yaparak sifa bulducn zannedenler çoktur. Su tahlil bir an evvel yapılarak netice meydana çıksa da halkı ya suyun basındam çeksek; yahut hakikaten faydalı bir su ise onu tanıtsak... MÜSA Doktora, tanrının günü 40 50 hasta gelip, gidi yor. Adam başma ikişer lira alsa dünyanın parsi eder, gene de gözleri benim gibi fakirin parasında Bunlann her birine girip çık • tıkça ayn para Allah, kimseye dert vermesin!.. Dünya değtetikçe, hastalıklar da çoğaldı. Hepsine birer at takmışlar ama hiç birisini anladıklan da yok.. Hele benimki?. Allah düsmanıma vermesin!. Ne oldu^u bir türlü anlaşilamadı. Doktor doktor dolasıyorum. K'rmisi ameli • yatsız gecmez, diyor. Kimisi de a meliyata lÜ7um yok. elektrikle iyi olur, diyor. Hiç birinm sözü ötekini tutmuyor. Bugün üçü, dördü de bh* araya toolanacak ta, ameliyat lâzım mı. değil mi, onu konuşacaklar .. Boynu bükülmüs, gözleri dalgın, camndan bezmiş bir ha'i vardı: Artık usandım Ameliyat mı olacak, ne olacak?. ölecek miyim, kurtulacak mıvım, ne olacaksa ol sa... Bu üzvntüden. hergün doktorlarm kapısında beklemekten bık • tım Etraftaki odalann her birine gî rip çıkan eksik değildi: Hastalar, hekimler, muavinleri, hizmetçi ka • dın.. Kimisinm alışık, kaygusuz yüriiyueü, kimisinin çekinçen. hastalıklı, matemli ayak sesleri birbirine kanşıyordu. Soförün kansina da sıra geldi. Doktorun odasına girince reçeteyi uzath. Doktor, başını kaldır"«dan: Neniz var?. Diye sordu. Hasta ben de&Uim, kmmdır. Getirdiniz mi buraya?. Hayrr efendim. Beni götürmeğe mî geldînîz?.. Hayır efendim. Oyle ise ne istîyorsunuz?. Kadın, reçeteyi biraz daha uzath. Doktor aldı, baktı: Peki?.. Faydanni gormediniz mi?. Daha kullanmadık ki.. Neden?. Nasıl kullanılacagını bilmîyo • rnz da.. lçilecek, demedik mi?. Dediniz ama günde kaç defa?. Ne zaman?. Çorba kasığı ile mi, kahve kaşıgı ile mi?. Yetneklerden evvel bire» tane hap vereceksiniz. Yemeklerden sonra da bh* f incan suyun içinde on damla öteki ilâçtan koyup hastaya içireceksiniz. Peki, teşekkür ederim efendim. Rahatsız ettim. Kadm çıkmak îçin yürüyordu. Tam kapının önünde yanına bir hizmetçi yaklaştı: Doktor Beybı vizitesini unuttunuz, galiba? Diye fısıldadı. Ne vizitesi?. Ren kendimi doktora göstermedim fei... Verdiği ilâ cın nasıl kullanılacagını sordum, o kadar... Doktorun hizmetçisi duvarda asılı duran bir levhayı gösterdi: Bakımz, burada da yazılı: ts tişare iki liradır. Ne demek, anlamadım... Doktora kendilerini muayene ettirmeden bh* mes'ele hakkında fikrini sormağa gelenler, bir şey danışanlar iki lira vermeğe mecburdur • lar. Ben bir şey danışmadıtn ki... Doktor Bey dün bize yazdıgı ilâcm nasıl kullanılacagını söylememiş ise kabahat benim değil ya.. Onu dün sormalıdınız. Mademki bugün tekrar geldiniz, bir başka hastanın yerine siz girdiniz. Yeniden iki lira vereceksiniz. Bu çekişme bir kaç dakika sürdü. Belki daha da sürecekti. Soförün kann evdeki çocugunu uzun müd det yalmz bırakmamak, bir ayak evvel buradan çıkm kurtulmak ıcın çantasını açtı. İki lira çıkardı Doktorun başına atar gibi fırlattı; kapıya dogru yürüdü. O iki liranın birisi bendim.. soğudu. Artık yazlık el. biselerle sokağa çıkamazsmız KışIık ağır mantolan da simdiden giymenizin "mkânı yok. O halde ka . lınca elbisel^rle ropmantolann tam mevsimidir. Bur'ara yün eşarp veya bovun kürkü ilâve etmek her kadının bütçesine eöre intihap edeceği bb usi'Mür. Soldan itibaren: 1 Bu elbise muhtelif renkte yünlüd**n yapılabilir. Korsaj ve etek. liğîndeki parcalar çok orijînaldir. Omuzları rağlan biçimVlir. Kalçalarda yanları sikan eteklik aşağıya doshu penisler. 2 Bozuk ve ya^muriu havnlar icin bu roptmanto şayani tavsiyedir. Manto büyük divasronal çizgili ku maştandır Yakanın açılan tarafı nın üstü açık renkte ipekli pike dendir. Kolun biçimi ve dirsekleriı kabarıklığı çok zarif duruyor. 3 ve 4 Bunlar bUTıassa genç kızlar için istifadeli modellerdir. Soldaki alelâde ekote bir kumaş • tandır. Ko*sajı erkek gömleği biçL mfadedir. Kalçaların üstündeki hatlara zanaran iki parçalı gibi duru • yorsa da hakikatte tek elbiseden iba. rettir Korsajın önündeki düğmeler çeliktir. Yaka ve kol kapakları pikedendîr. Safrdaki serjden bolero ve etekliktir. Kollar kısa ve kenarlan orijinal şekilde röverli, yaka da küçük ve zariftir. t Ev ve eşya Sefra crtüleri ortadan kalktı Asrî doşen miş evlerde artık sofra örtü. leri kullamlmı • yor. Ne beyaz ları, ne de renk. lileri. Fakat yemek masa lan da nümunesmi gördüğünüz veçhile son derece cilâlı ve parlak üstlü yapıhyor. Adeta muşamba gibi. Üzerine kazaen yemek döküle cek olursa si. linir «iİTnmez çıkmasi kolay olsun diye. Gerek ortada büyük tabağin Konacagı, ge rekse küçük tabaklann altına zarif keten brodeTili parçalar yerleştirî . liyor. Yalnız şunu ilâve edelim ki bu vazryet tabiî ancak yeni ev ku Ik'nci model pikeden gayet ori. jinal şekilde bir şapka. Ayni kumaştan büyük bk fiyan. baline konmuş eşarpiyle çok mükeTOmel gider. Bu şapka da aksine bilhassa bozuk havalar için tavsiyeye şa yandır. =^===^ [ Kadın ve hayat J Çalışan kadınlar Geçen defa genç kızlanmızm istikbalinden bahsetmiş ve onlann yapabilecekleri işler, intîhap ede ceklerî meslekler hakkında mütalealarımızı söylemiştik Bugün de çalısan kadınlann biz. d«*ki vaziyetlerini münakasa etmek istivoruz. tçtimaî havata atıldıkları andan itibaren kadınlar memleketirnizde müşkülât ve manilere tesadüf etmemekle, bilâki» kolaylık görmekle beraber vaziyetleri sıhhî ve mun. t, 7 am şerait altmda tesbit edilmemisti. Bunun tesbitmi Büyük Millet Meclisinin bu ictima devresinde çıkan'acak olan iş kanunundan bek liyoruz. Çünkü herkes bilV ki Avrupa ve 'Amerika'nm muhtelif memleket lerinde kadmlann m«»sai şartlan birŞjiV<.rinin ayni değildir. Ben, henüz kadınlann erkeklerle tam müsavj tutulması kanaatinde bulunan bir kadın degilim. Onun için kadınlarla erkeklerin yaradı îışlan itibarile farkh olduklannı itiraftan çekinmem. Zaten bünye m : zm teşrİhi ve diğer bazı hâdisat ta bunu gösteriyor. tş kanununda erkek ve ka^'n'a. gündelik çahşma saatlerinde n n fark bulunmasmı istiyecek değiliz. Çünkü çalışmağa alışmts kadınlann bugün erkeklerinki kadar mesaiye tahammülleri vardır. Yalnız orada faulunmasmı istediğimiz ve bulun duğunu ümit ettiğimiz noktalar şunIardir. 1 Kadınlara ber ay umumî hafta tatilinden maada aynca bir îki gün daha istirahat zamam bırak mak. 2 Hamie kadınlara doğurma dan evvel iki üç ay, doğurduktan şonra da nakahet devresini geçire. rsnıara tavsîye edîlebilîr. Yofesa şu zamanda eskiler büsbütün kullanıL maz hale gelmedikten sonra değiştrrebilir? kitn Hanımlara elişleri işlemeli keten masa örtüleri D Doktorun evinde çama»ı> yıkanı yordu. Orta yaslı, elleri civitten, tty dadan şismiş, morarmıs bir kadın çamasır kilinin önünde, sabahtan akşama kadar didindi, durdu.. Ortahk karardıktan bir iki saat sonra çamaşır bitti. Çamasırcı ka • dın, çarşafını eiverken evin hanınu aşağıya indi. Yıkanan çamaşırlara söyle bir göz gezdirdi. Kadına da* çıkardı, bir üra verdL O lira gene bendim!. Camaşırcı kadın, beş on kurus ta bahşiş verirler mi, diye ümide b ; le düşmedi. Onun baska derdi vardıHanımpfendiyi etekiedi: Güle güle kirletiniz, hanımci ğım... Allah ömürler versin .. Pek utanıyorum ama bir ricam var: Göğsümün şurassnda dermden derine bh ağn duyuyonım. Hele son günlerd« hiç eksik olmuyor.. Bazı geceler, bü* bütün artıyor. Hiç soluk alarnıyorum Yüreğim çarpıyor, çarpıyor, yerin den fırhyacak pîbi... Ne olur, sizht beyefendiye söyleseniz, bir kere ba* kar mı acaba?.. Doktor şimdi evde yok.. Olsa da bu saatte hastaya bakmaz. Gündüzleri saat fkiden altıya kadar geHrsiniz. öteki hastalar gibi sana d» bakar!. Çamaşircı kadımn boynu bükül dü. Hiç sesini çıkarmadı. Yolda kendi kendine söyleniyor» du: Gözlerini Allah doyursun!. Doktor Bey bu saatte hastaya bak mazmış. öteki hastalar gibi bana niçin gündüz gel, dediğini anlama dım mı sanki?. Vizhe almak için.. Tannnın günü kırk elli hasta gelingidiyor. Adam başına ikişer, üçer lira alsa: Dünyanın parası eder. Gen« de gözleri benim gibi fakir fıkaranm vereceği üç lira da . Sabahtan ak şama kadar ocağın başmda ne çektiğimi ben bîlirim. Kirlenini temiz • liyeceğim diye tırnaklanmın dibi kan içinde kaldı. Çıkardılar, büyük büyük bir lira verdiler. Yarın has • tayım dive gidecek olsam kocası ya» lan yanlış göğsümü dinliyecek; kim bilir iki lira mı istiyecek, üç lira mı?« Kendimi beş dakika hekime aöstermek için üç gün çamaşır yıkamalı..« tlâç parası da başka... *** Çama;ir*ı kadın, mahiT^nin bakkalmdan iki okka ekmek, on kurusluk yajr, iki yumurta, kömürcüden d< iki okka komür aldı; evine döndü. Kızı kapıdan karşıladı. Saçlan kıvnlmı*, trrnaklan cilâlı, kaşlan yolunmuf, dudaklan boyalı, gözleri sürmeli bir kız . Arkasmda da al üstüne mor dallı bir entari... Cırlak bir ses: Nerede kaldın, anne?.. Dur aman, kız!.. Düğünden, şenlikten gelmiyorum ya... öldün mü, kaldın mı, diye sorsana bir kere... Dağlar kadar çamaşır... Sabah ezamndan ta bu saatlere kadar yıkadım, yıkadım; bhmedi... Çamasırlann çoğu kirden azmış, ne renk ol • duğu belli değü . Ne kadar kay • natsam açılmıyor. Ben de hepsini ikişer kere sıktım, sıktım, çıkardım... Başkn türlü yetişilecek gibi değil ki... Hele ocaklan hiç çekmiyor... Du • mandan insan bh* adıtn ötesini gö söylemesmi de beceremiyor gibi idi: (Mabadi var) Çamaşırcının kızı 14 Samsun'da esnafın tezahüratı Harpten evvel pek çok kullanı lan keten masa örtüleri gene moda oldu. Malum ya eskiden ev kadın. larınm dolapları yatak ve masa örtülerinden tutunuz da en küçük mendillere vanncıya kadar bu çeşit eşya 3e dolu idi. Zaman onlann hep sini unutturdu. Şimdiki ev kadın IIIIIII1IIIIII1 llllillltllMIMIIIIlllllllllllllllltlllMtlllllllltllllMIIIIIIIIIIIIIIII lan bir tanesi eskirken otekini hazırhyabilirse ne mutlu. Nümunesmi koyduğumuz işleme keten örtülerin üstüne yapılacak renkli tezyinatı gösteriyor. Bu isletneler tabiatile koton perle ile yapılacaktır. IIIIIIIIMIIIIIMIIIIIIIIIMIIIIIIIIIHIIIIIIIIUIMIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIimill Bugünkümaç (Birinct sahifeden mabalt) kutianmağa çalışmalıyız. Eski tecrübelerimize bakarak Fener'in bugün kuvvetli takım çıkar masını ve Leviski'yi muhakkak yenmesin' bekliyoruz. cek kadar mezuniyet vermek ve bu mezuniyet müddeti zarfmda hiç olmazsa yevmiyesinin nısfını tediye etmek. 3 Çalısan çocuklu kadınlann çocuklannı onlann çalıştıklan müddet zarfmda bakacak, oyalıyacak •nüesseseler vücude getirmek. Bu müesseselerin Almanya'da küçük ve büyük çocuklar için mevcut olan . larınm plânlanndan pek mükem • mel istifade edilebiür. tçte çalışan kadınlann bAnayesi hakkında hükumetimizden ve rehberlerknizden istediklerimiz. Is ka. nunu l&yihasında bunlar mevcut değilse kanunun Meclisteki miizake • resi esnasında konulmasına delâlet edilmesini rica ederiz. Hadjye lclâl Leviski klübii Diskalifiye edi^di Sofya 12 (A.A.) Balkan muha biri mahsusumuz büdiriyor: Leviski kulübünün tstanbul'da yapa» cağı maçlar için yalnız Bulgar Fede • rasyonundan müsaade almakla iktifa ettiği ve asıl Sofya mıntakasmdan izin almadıgı anlasılnusfar. Leviski'nin hiç bir maç yapmamak üzere 3 ay müd detle diskalifiye edflnaesi kararUftı • nlmifbr. Faal vilâyet merkezlerimizden olan Samtun'da esnaf cemiyetleri çok mütesanit bir nizama maliktir. Bu cümleden olarak ayakkabıcı lar cemiyeti Cumhuriyet bayramı tezahüratına büyük mikyasta işti • rak etmiştir. Resmimiz esnafı tezahürat esnasında ve toplu baide gösteriyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle