Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
6 Akademi 30 Aralık 2017 Cumartesi Eşitsizlik bataklığı Alper Duman Bölüşüm iktisada geri döndü. Klasik iktisatçıların temel meselesi olan gelir ve servet bölüşümü 20. yüzyıl boyunca kenara itildikten sonra bir kez daha iktisatçıların ana çalışma sorunlarından biri haline geldi. Bu iki kanaldan gerçekleşti. Birincisi, ana akım iktisatçılar dahi artık bölüşümün büyüme dinamiklerine içsel bir olgu olduğunu keşfedip bunu üst üste modellemeye başladılar. Öyle ki artık Uluslararası Para Fonu dahi yüksek eşitsizliğin ülkelerin uzun dönem büyüme performansını düşürdüğünü gösteren yayınlar yapar oldu. İkincisi, özellikle Thomas Piketty ama daha öncesinde Tony Atkinson ve Branko Milanovic gibi iktisatçılar dünya çapında eşitsizlik verilerini bir araya getirerek uzun dönemde ülkeler arası ve ülke içi eşitsizliklerin seyrini ortaya koydu. Bu kısa yazıda iki ana temamız olacak. Bahsi geçen dönemde en yoksul fertlerin gelirlerine ve gelir paylarına ne oldu? En zenginler nasıl daha fazla zenginleşti? Veri kaynaklarımız Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) Gelir ve Yaşam Koşulları Anketleri ile World Wealth and Income Database (Dünya Servet ve Gelir Dağılımı Veritabanı, WID)1 olacak. l En yoksul %40’lık grup Şekil 1’deki grafik son 10 yıllık dönemde en yoksul iki %20’lik gruba odaklanıyor. Bu grupları temsilen küçükten büyüğe gelirler sıralandığında ortada kalan temsili bireylerin gelirlerini, yani medyan gelirleri kullandık. En yoksul %40’lık grup asgari ücretten çok daha düşük bir gelirle hayatta kalmaya çalışmaktadır. Bunun temel nedeni bu gruptakilerin düzenli bir gelir kaynaklarının olmamasıdır. İşsiz, ücretsiz aile işçisi veya engelli olan bu insanların dayanakları geçici işlerden elde ettikleri yevmiyeler veya devlet/sosyal transferler(i)dir. Bahis konusu kesim çocuk, yaşlı ve yetişkin ayrımı yapmadan 32 milyon kişidir. Bu insanların mevcut durumu uzun dönemli bir yoksulluk tuzağının içinde olduklarının da göstergesi gibidir. Bu iki grubun toplamı yaklaşık 8 milyon haneden oluşmaktadır. Hane başına yıllık geliri 10 bin TL olarak alırsak, toplamda 80 milyarlık bir gelirden bahsediyoruz. Bunun devlet tarafından garanti edilmesi, iktidar adayı bir muhalefet için birincil bir program hedefi olmalıdır. Ödenmeyen vergilerin tutarı2 ya da her yıl açıklanan ve sermaye sınıfına transfer anlamına gelen teşvik paketlerinin büyüklüğü hesaba katılırsa, bu hedefin gerçekleştirilmesi hiç de zor değildir. 0.27 0.25 0.23 0.21 0.19 0.17 0.15 Şekil 1: Yoksullar ne kadar yoksul 0.27 0.25 0.23 0.21 0.19 0.17 0.15 Şekil 2: Zenginler daha zengin, yoksullar daha yoksul 0.27 0.25 0.23 0.21 0.19 0.17 0.15 Şekil 3: Diğer ülkelerle karşılaştırma l Zenginin payı Yoksulların hali harap iken zenginler ne âlemdedir? Şekil 2’de görülen grafiği WID veritabanındaki bilgilerle çizdik. Öncelikle belirtelim ki bu verilerle TÜİK’in açıkladığı veriler uyuşmamaktadır. Bunun nedeni WID araştırmacılarının TÜİK verileri üzerinde yaptığı düzeltmelerdir. Sözgelimi, TÜİK verilerinde en zengin yüzdelik dilimlerin gelirleri saklanmakta; faiz, gayrimenkul ve sermaye gelirleri gizlenmekte ya da çok düşük miktarlarda beyan edilmektedir.3 Şekil 2’de açıkça görüldüğü gibi Türkiye’de en zengin %1’in gelirden aldığı pay, en yoksul %50’nin aldığı paydan çok yüksektir. 2016 için bu paylar sırasıyla %23.4’e %14.6’dır. Üstelik aradaki makas gittikçe açılmaktadır. Sermaye sınıfının farklı fraksiyonlarının (TÜSİAD ve MÜSİAD gibi) AKP iktidarından açık ve örtük memnuniyetlerinin temelinde bu gelişme yatmaktadır. En zengin %1 kabaca 800 bin kişiye tekabül ediyor. Sermaye sınıfı, aileleri ve yönetici kadrolarıyla zaten toplamda an cak bu kadardır. l%1’in geliri niye bu denli şişkin? En zengin %1’in gelirlerini bu denli şi şirmesinin arkasında üç temel etken yatmaktadır. Birincisi, reel ücretlerin artmaması ya da çok az artması; bununla birlikte emeğin ulusal gelirdeki payının azalmasıdır. Emeğin GSYH’den aldığı pay 1999’daki tepe noktası olan %67.5’tan 2014’te %43’e gerilemiştir. Bu durum sermaye sınıfına giden müteşebbis gelirlerini artırmaktadır. İkinci temel etken, özellikle finansallaşma sayesinde finansal gelirlerin hızla büyümesidir. Bankaların sahipleri olan sermaye sınıfı aynı zamanda toplam mevduatların yarısına da sahip 120 bin kişilik grubun içindedir. 2016 itibarıyla banka kârları, 37.5 milyar TL ile, tüm 500 büyük sanayi işletmesi kârlarını aşmıştır. Öte yandan toplam mevduatın yarısına denk gelen yaklaşık 800 milyar TL’nin bir yıllık getirisi %10 faiz ile 80 milyar TL etmektedir. Dikkat edilirse bu rakam en yoksul %40’lık kesimin toplam gelirine eşit ?KİMDİR Alper Duman, ODTÜ İktisat Bölümü’nü bitirdi. İktisat doktorasını University of Massachusetts, Amherst’den aldı. İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde öğretim üyesidir. Türkiye Ekonomisi, Kalkınma Ekonomisi, Sosyal ve Ekonomik Ağlar gibi dersler veriyor. Ekonomi politik, firma teorisi, kurumsal iktisat ve ağ teorisi ilgi alanları arasındadır. tir. Yani 120 bin kişinin sadece faiz geliri bile en yoksul %40’ın toplam gelirine denktir. Üçüncü etken, hızla artan gayrimenkul rantlarıdır. En zengin %1’lik grup bu rantların aslan payını almıştır. TÜİK verilerine göre gayrimenkul gelirleri toplam gelirlerin sadece %3.4’ünü oluşturmaktadır. Aslında gerçek bundan bir hayli uzaktır. Basit bir hesaplamayla kira verilen %30 civarı konutun (25 milyon daire varsayımıyla) yani 8 milyonun en az %25’inin bu en zengin %1’e ait olması beklenir. Yıllık 6.000 bin TL kira geliri ile (özellikle düşük tuttuk kirayı) 48 milyar TL yıllık gelir demektir. Dolayısıyla en zengin %1’in sadece gayrimenkul geliri dahi en yoksul %20’nin toplam gelirinden oldukça fazladır. Şekil 3, ülkemizdeki gelir eşitsizliği bataklığını çarpıcı bir biçimde ifade etmektedir. Oligarkların ülkesi Rusya’dan, eşitsizliğiyle nam salmış Güney Afrika Cumhuriyeti’nden ve yolsuzlukla anılan Mısır’dan dahi kötüdür durum. İktisatçıların hem teoride hem de pratikte gelir ve servet eşitsizliğini düzeltecek alet ve edevatıvardır. İş bunları kullanabilecek siyasi ve toplumsal iradenin ortaya çıkmasındadır. n 1 World Wealth and Income Database, “Income inequality, Turkey, 19942016”, http://wid. world/country/turkey/, erişim tarihi 21 Aralık 2017. 2 T.C. Maliye Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre Kasım 2017 itibarıyla tahakkuk etmiş ama tahsili yapılmamış 143 milyar TL vergi geliri bulunmaktadır. Bkz. T.C. Maliye Bakanlığı Muhasebet Genel Müdürlüğü, “2017 Yılı Genel Bütçe Gelirlerinin İller İtibariyle Tahakkuk ve Tahsilatı”, https://goo.gl/d5nh4C, erişim tarihi, 21 Aralık 2017. 3 Bu düzeltmelerle ilgili daha ayrıntılı bilgiler için bkz. Facundo Alvaredo, Lydia Assouad, Thomas Piketty, “Measuring Inequality in the Middle East 19902016: The World’s Most Unequal Region?”, WID.world Working Paper Series No. 2017/15, Eylül 2017, https://goo.gl/LDGuXn, erişim tarihi, 21 Aralık 2017.