Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Gülen suratlı Fuatavni Tweet atmaya başlar başlamaz “Korkma titre geliyor koşun” hissiyatıyla takip edilen Fuat Avni, LManyak dergisinde Nuri Çetin’in aynı adlı köşesindeki çizgi haliyle bu sefer güldürüyor. Leman'dan tanıdığımız Nuri Çetin, LManyak’ta iki sayıdır Fuat Avni’yi çiziyor. Aslında kendisi de epey komik bir internet personası olan Fuat Avni’nin nasıl da bugüne kadar karikatürünün yapılmadığına hayret ederek çizmeye başlamış. Sarı gülen suratıyla anında fark edilen Fuat Avni, Çetin’in çizgilerinde politikacılarla yaşıyor. Söylediğine göre biraz otosansür de yok değil. 10 yıldır çizdiği karikatürleri Gevşek adını verdiği bir kitapta toplayan Çetin’le Fuatavni tipi ve karikatürlerini konuştuk. Gerisini kendisi anlatıyor. ONDAN ŞüPHELENEN YOK Bu kadar enteresan bir karakterin mizah dergilerinde şimdiye kadar pek fazla ele alınmayışı da garipmiş. Ben çizeyim diye düşünürken fark etim. Eşyanın tabiatından dolayı illa ki biriki politik dokundurma içeriyor öykü ama asıl niyet bu değil. Zaten iktidara milyon tane eleştiri yapılıyor, benim yaklaşımım işin makara tarafından olsun istedim. “Böyle bir adam var, burunlarının dibinden herkese haber uçuruyor ve nasıl bulamazlar bunu ya” diye düşünerek çiziyorum öyküleri. Daha da saçmalaştırmak için normal insanlar arasında sarı renkli bir internet gülen suratı (yok mu şu A) olarak çizdim fuatavni’yi. Öykü, haliyle o ayki politik gündemle ilgili oluyor. Fuatavni’nin atığı tweet'lerden bir çıkış noktası da bulabiliyorum. Benim öykülerimde Fuatavni genelde en büyük yalaka gibi davranıp herkesin gözü önünde onlara ihanet ediyor ve kimse ondan şüphelenmiyor. YANAĞIMDAN MAKAs ALIRLAR Çizerken küçük otosansürler uygulamıyor değilim. Çünkü öykünün içindeki bazı karakterler aynı zamanda iktidardaki gerçek politikacılar. Aklıma çok komik şeyler geliyor ama bu muhterem şahsiyetleri o 4 MİZAH Sinem Dönmez @sinemdonmez şekilde çizersem yanaklarımdan makas alırlar diye çekiniyorum. Çizdiğim tipin hikâyesi ne kadar sürer bilemiyorum. Fuatavni’nin ve iktidardaki siyasilerin akıbetine göre paralel (Ooo paralel dedim A) gider muhtemelen benim çizdiğim de. DERGİ ORTAMININ TADI Karikatür çizmeye üniversitede başladım. Okuduğum iktisat bölümü “Hayat böyle lezzetsiz bir şey lan galiba” hissiyatı vermeye başlamıştı. Sonra 2003’te Penguen’in amatör toplantısına gitim. Dergi ortamını ve çizerleri görüp işin tadını da alınca “Hayat öyle bir şey olmayabiliyormuş lan galiba” diye sevinçle abandım çizgiye. Penguen’de amatör başlayıp Kemik, Lombak, Fermuar dergilerinde çalıştım. Halen Leman’da hatalık, LManyak’ta da aylık periyota çalışıyorum. sIKILIRsAM öLDüRüRüM Karikatür çizmek daha özgür bir şeyken tip çizmek sınırlayıcı oluyor. Her karikatürde baştan bir evren yaratıp, espriyi çakıp, o kareyi kapatıp çıkıyorsun. Sonra diğer kare yine sonsuz olasılıkla başlıyor. Tip çizerken içinde yaşadığı evren, zaman dilimi, karakterler belli olduğu için o kadar özgür bir şey değil. Eğer öykü çiziyorsanız kurgulanması da mesele. Bir de şöyle bir ters matematiği var tip çizmenin. Çizer olarak aynı şeyi çizmekten gitgide sıkılabiliyorken okurlar her macerada daha da benimseyip seviyor o karakteri. Şikayetçi değilim, ikisini de seviyorum. Sıkılırsam karakteri öldürürüm, başka bir şeye başlarım. Keyif benim değil mi? DERGİYLE RADYO MİZAHI FARKLI Yedi yıldır Rock FM 94.5 Rabarba radyo şovunda Mesut Süre’nin daimi konuklarındanım. Hata içi akşam 17.00 20.00 arası, ben hatada bir gün katılıyorum. Her karikatürcü gibi içine kapanık, ağzını bıçak açmaz biriydim. Mesut’la arkadaşlık pekiştikçe keyili bir hal aldı radyo benim için. Karikatür espri bulurken, çizerken çok fazla ön çalışma istiyor, çalışırken insanı gerginleştirebiliyor. Ama radyo Mesut’un bulduğu şahane “sıfır hazırlık” formatı ve “komik adamların arkadaşlığına güvenme” mantığıyla çok rahat ve neşeli. Rabarba spontan gelişiyor ve dallanıp budaklanıp başladığımız konudan fersah fersah ötede sonlanıyor. O yüzden radyo, dergi mizahçılığıyla değil ama dergi içinde çalışırkenki çizer muhabbetiyle karşılaştırılabilir belki. Her iki ortamda da gözümden yaşlar gelip, karnım ağrıyana kadar gülmüşlüğüm var. SERSERİ BİR KELİME Karikatür albümüm Gevşek mart ayında çıktı. 10 yıldır çizdiğim karikatürlerden bir seçki. Güzel bir hissiyat yaşatıyor insana albüm. Haftalık mizah dergileri doğal olarak gelip geçici. Oradaki işlerin en iyilerini imbikten damıtarak topladığın kitap daha kalıcı bir şey. Ele geliyor. Ama kitaba isim bulmak pis bir girdap hakikaten. İmla kılavuzunu elime alıp bir gün boyunca hoşuma giden kelimelere baktım. Biraz sarsak, kirli, dergi karikatürcülüğüne yakışır serserilikte bir kelime arıyordum. Gevşek kelimesi hoşuma gitti. Evde anlamını yitirene kadar tekrarladım kendi kendime. Sonunda “Tamam bu” dedim, kapağı çizdim. Çok da süper mizah dergisi ismi olur aslında Gevşek. 21 HAZİRAN 2015