01 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

SİvİL SİNEMA, İŞBİRLİKÇİ SİNEMAYA KARŞI Hayatında hiç seyirci ne düşünür diye ilm yapmamış. Televizyon dizilerinde durum biraz daha farklı. Fakat sinemada bu konuda tavizi yok. İstediği gibi yazıp, istediği gibi çekiyor. Filmlerinin gişe rekorları kırması gibi bir derdi de yok zaten. Hatta o kadar ki, "ilmimi birkaç milyon kişi izlese nerede hata yaptım diye düşünürüm" diyor. Bu anlamda sinemayı ikiye ayırıyor: Onun gibi, sadece içinden geldiği, aklına düştüğü gibi yapılan sivil sinema. Ve seyircinin tepkisini hesaplamaya çalışarak, izleyiciyle lüzumsuz bir işbirliği içerisine girmeye çalışarak üretilen işbirlikçi sinema. İşbirlikçi sinemaya bir sanat eseri olarak bakmıyor. ONUR ÜNLÜ Senaryo yazıyor, ilm çekiyor, dizi yönetiyor. Üstelik bunları başından bu yana bir arada yapıyor. Tembel gibi görünen aşırı çalışkanlardan. Aynı zamanda hem huzurlu hem de huzursuz gibi. Aklında sürekli hikayeler dolanıyor. Beş Kardeş dizisinin senaristi ve yönetmeni Onur Ünlü net, sakin ama aynı zamanda hiperaktif bir adam. Düşünceleri ve hikayeleri ondan önce gidiyor gibi. O ise bu hikayelerin hızına yetişmeye çalışıyor. Hani bazı insanlar vardır, yüzlerine bir huzur oturmuştur. Kimisine hayatının bazı zamanında sirayet eden o dinginlik böyle insanların yüzünden hiç eksik olmaz. Uzaktan bile belli ki iyi bir insan bu, dersiniz. Yazıya böyle girince, yazının kahramanıyla ilgili bir açıklama yapmam şart oldu. Onur Ünlü bu yazıyı yazmadan önce de arkadaşım zaten. Her yazıda karşımdaki kişinin olumlu yönlerine odaklanmayı tercih etsem de, bu defa bir miktar daha fazla sübjektif olabilirim. herkes kalkar onunla beraber gider. "Ben şuraya gidiyorum" der, insanlar peşine takılır. Fakat bunu zorlayarak yapmaz, acaba geliyorlar mı diye hayılanmaz. O gider, insanlar da onu sevdiği için takip eder. Onur tam öyle biri. Dizilerden, ilmlerden tanışıp arkadaş olduğu dar çevrenin ona sevginin yanında saygı da duyduğunu hemen hissedersiniz. O saygı "Haydi bana saygı gösterin" diye kazanılmamıştır. Aksine, içten gelen tevazudur ya, insanı büyüten. Öyle. Dikkati dağınık dedim. Bu dağı Tembel gösterip aşırı çalışkanlıktan vuruyor eray Özer @erayozer Fotoğraf: can eskier nıklığın iş söz konusu olunca aşırı konsantrasyona dönüştüğünü görürsünüz. Yani Onur’u elektrik faturasını yatırırken gözünüzde pek canlandıramazsınız ama mesela uyumadan üç gün senaryo yazdığını, sete çalıştığını düşünmek hiç de tuhaf gelmez. Zaten şu anda neredeyse böyle bir tempoda çalışmak zorunda. Zira Kanal D’de yayınlanan Beş Kardeş dizisini hem tek başına yazıyor, hem de yönetiyor. Hikayeyle ilgili danıştığı, yardım aldığı insanlar var elbet ama klavyenin GİZLİDEN GİZLİYE LİDER OLANLARDAN Lakin aklıma ilk tanışmamızı getiriyorum, hissiyatım değişmiyor. Onur yüzünde o huzur ifadesi eksik olmayan insanlardan. Fakat bir o kadar da huzursuz. Dikkati dağınık, tekrara tahammülü olmayan, boşuna konuşup enerji harcamayı lüzumsuz bulan biri. Fakat konu ona ilginç gelmişse susturmak mümkün değil. Mahallenizde, sınıfınızda, iş yerinizde bazı tipler vardır. Sessiz sedasızdır, olaylara çok müdahil olmaz gibi görünür ama gizliden gizliye liderdir. Hadi gidelim der, Beş kardeş setindeki karavanda bir yandan yazıyor, bir yandan diziyi yönetiyor. 21 HAZİRAN 2015 14
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear