22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Yazdığım ilk üç kitapta tutuklanmaktan korktum İsmail Saymaz, Türkiye’de sayısı gittikçe azalan ‘marka’ muhabirlerden. Özellikle Gezi ile ilgili haberleriyle devlet şiddetini gözler önüne seren Saymaz, yeni kitabı Ali İsmail / Emri Kim Verdi kitabında davanın tüm hikayesini anlatıyor. Yıl 2004. Yer Radikal Gazetesi. Henüz Radikal’in kadrosunun darala darala bir köşeye sığacak kadar küçülmesine birkaç yıl daha var. Spor servisi olarak kültürsanat ile istihbarat servisinin arasında bir yerdeyiz. Yüzüm istihbarata bakacak şekilde oturuyorum. Yaşıtım sayılabilecek, gazetenin genç muhabirlerinden İsmail’in masası solumda kalıyor. İstihbaratın en uzak köşesinde, bir sütunun dibinde ayrıksı bir yerde oturuyor. Sütunun duvarına posterler asmış. Röportajlarını kaydettiği teybi masanın üzerinde, bizimkisi gibi onun da masası genelde dağınık. Bazen yüksek sesle müzik dinliyor diye uyarıyoruz. Zira spor servisinde maç açık, hiçbir şeyi kaçırmamamız lazım. Hoparlörden kulaklığa geçerken ‘Hep maç, hep maç. Nereye kadar’ diye dalga geçiyor. Çok ilgilenmese de merak etmeden duramıyor: Kimin maçı var? Kaç kaç? İyi hatırlıyorum. İstihbarat servisinin haşarı çocuğu gibiydi İsmail. Haberlerini kabul ettirirken, haber tartışırken, habere giderken, haberden dönerken... Hep itirazı vardı. Radikal diğer gazetelere göre hep daha sessiz sakin çalışılan bir yer olageldi. İsthbarat servisinde en çok henüz stajyerlikten muhabirliğe yeni geçmiş olan İsmail Saymaz’ın sesini duyardınız. ‘Bakın efendim, size görüşünüzü soruyorum. Görüş belirtmezseniz siz bilirsiniz. Ben haberi her halukarda yapacağım. Evet efendim, biliyorum vali olduğunuzu. Tamam ama vali olmanızın konuyla bir ilgisi yok ki...’ Buna benzer konuşmaları, hatta seslerin yükselip bir süre sonra bağrış çağrışa dönen diyalogları İsmail’in masasından hep duyardınız. İşinden edilmekle tehdit edilmeye, ‘sen benim kim olduğumu biliyor musun’lara filan hiç tahammülü yoktu. Eray Özer Fotoğraf: Yiğit Günel binlerce haber girdi ve o hâlâ Radikal’de. Bugün artık Türkiye’nin insan hakları ve yargı alanında en önemli muhabiri ve haberlerini hâlâ internet haberciliği yapan Radikal’den ulaştırıyor okurlarına. İsmail’in Radikal’de zirveye ulaşan habercilik hikayesi memleketi Rize’de başlıyor. Kafa Dergisi’nin ocak sayısında ‘İsmail Reis’in ölümü’ başlıklı yazısında detaylı bir şekilde anlattığı üzere, 1990’ların ortalarında Rize’de genç ama tanınan bir ülkücü. Gazetecilik, daha doğrusu yazıp çizme merakı da o yıllara rastlıyor. İlk yazısı 1994’te Rize’de yayın yapan bir dergide yayımlanıyor. Sonra 1999’da üniversite için Konya’ya gelene kadar Rize’de yazmadığı dergi, gazete kalmıyor. Önceleri ‘İsmail Reis’ olarak, son yıllarda ise sosyal demokrat İsmail olarak yazılarına devam ediyor. Keşke daha dikkatli olsaydım, dediği haberler var. Ama yok denecek kadar az. Çünkü İsmail "Haberler konusunda çok kuşkucuyum" diyor. Haber yazarken her şeyden kuşkulanıyor, her haberi birkaç kaynaktan doğrulatmaya çalışıyor. Ali İsmail cinayetinde emirkomuta çok net Ali İsmail Korkmaz davasını başından bu yana takip eden muhabirlerden birisi. Dosyaya hakim. O nedenle birikenlerin artık ‘omzunda bir yük’e dönüştüğünü söylüyor. ‘Yazmasam olmazdı’ diyor. Ayrıca orada olup bitenin yazılması gerektiğine inanıyor. Çünkü o tekmenin sadece Ali İsmail’e değil, tüm toplumsal muhalefete, hak arama mücadelesine atıldığını düşünüyor. Üstelik bunun hiyerarşik emirkomuta zincirinin bir parçası olarak gerçekleştiğine inanıyor. Atanların kim olduğu, kimden emir aldığı, emirkomuta zincirinin nereden nereye uzandığı belli. 3 MAYIS 2015 PORTRE 15 YAŞINDA RADYO PROGRAMI YAPTI Sonra ben ayrıldım. İsmail Radikal’de kaldı. Hem de ne kalma. Araya sekiz kitap, yüzlerce, 10
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear