Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 HAZİRAN 2008 CUMA haberler AYDINLANMA EMRE KONGAR C Anayasa Mahkemesi: “Türkiye Cumhuriyeti’nin Felsefesi Vardır” Bu uygulamanın ardında “çoğulcu demokrasiyi” “çoğunluk diktatörlüğüne” dönüştüren siyasal İslamcı iktidar vardı tabii ki. ??? Türkiye’deki bu süreç İran’ı andırıyordu: Önce komünistlerle dincilerin ittifakı ihtilal yapmış, düzene el koymuştu. Dinciler, yüksek mahkemeleri ele geçirmişti. Zamanı gelince Dinciler Komünistleri kesmişti. En sonunda da referandum yapılarak (son derece demokratik(!) bir biçimde) İran İslam Cumhuriyeti ilan edilmişti. ??? Türkiye de, İran’ın yolunda ilerlediği bu dönüşümün tam ortasındayken, Cumhuriyet’in felsefesi olmadığı tezi ortaya atıldı. Böylece, insanlığı dinin boyunduruğundan kurtaran tüm bir Aydınlanma felsefesi ile bilimselliğin önünü açan, ampirisizm ve deneyselciliği getiren Pozitivist felsefe yok sayıldı. Oysa Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş süreci, kan ve gözyaşıyla yoğrulmuş insanlık tarihinin tüm birikimini özümlemiş ve bunu “laik ve demokratik devlet biçimi” olarak özetlemiş felsefi bir çözümü yansıtıyordu. ??? İşte Anayasa Mahkemesi’nin son kararı, Türkiye Cumhuriyeti’nin “Demokratik, laik bir sosyal hukuk devleti” olarak özetlenmiş bulunan kuruluş ve var oluş felsefesini bir kez daha onaylamıştır. Anayasa Mahkemesi’ne karşı gösterilen ölçüsüz ve sert tepkiler ise, insanlığın 20. yüzyılda Almanya’da ve İran’da yaşanan trajedilerini anımsatmaktadır. Anayasa Mahkemesi’nin son kararı, sadece Anayasa HukukuSiyaset ilişkilerini değil, Türkiye’nin kuruluş ve var oluş felsefesini de kapsayan bir karardır. 5 Şüphelinin kimliği hâlâ belirsiz Hrant Dink’in katil zanlısı O.S’ye gözcülük yaptığı öne sürülen kişi, güvenlik kamerası kayıtlarında görülüyor Polis, cinayetin işlendiği dakikalarda olay yerinde uzun süre bekleyen, telefon görüşmeleri yapan, cinayetin ardından da izini kaybettiren kişinin kimliği belirlemeye çalışıyor. İstanbul Haber Servisi Hrant Dink cinayetiyle ilgili ortaya çıkan güvenlik kameralarının görüntülerinde, Dink’in katil zanlısı O.S.’nin yanında olduğu öne sürülen ikinci bir kişi görülüyor. Olayın gerçekleştiği dakikalarda, olay mahallinde uzun süre bekleyen, telefon görüşmesi yapan ve O.S.’nin kaçış güzergâhında güvenlik kameralarına takılan kişinin kimliği henüz tespit edilemedi. Görüntülerdeki kişi, önce Agos’un önünde uzun süre bekliyor ve cinayetin ardından ara sokaktaki inşaata girip kayboluyor. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Dink’in 19 Ocak 2007’de katledilmesinden birkaç dakika önceki görüntüleri Agos’un karşı köşesindeki bankanın güvenlik kayıtlarında yer alıyor. Kayıtlarda, O.S.’nin ve kimliği bir türlü tespit edilemeyen bir kişinin de görüntüleri bulunuyor. O.S, saat 12.53.04’te ATM kayıtlarına giriyor, saat 12.58.00’de de aynı güzergâhta dolaşmaya devam ettiği görülüyor. İşadamı Abidin Cevher Özden, Teşvikiye Camisi’nde kılınan öğle namazının ardından düzenlenen törenle Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağı verildi. Törene Özden’in eşi Mukadder Özden ile oğulları, çok sayıda işadamı ve seveni katıldı. AGOS’UN ÖNÜNDE DOLAŞIYOR Kayıtlar Dink’in 14.40.04’te bankaya girdiğini ve burada sıra numarası aldıktan sonra dışarıya çıktığını gösteriyor. Saat 14.53.12’de kaldırımın kenarında, sırtını Agos’a dönmüş ama zaman zaman arkasını kontrol eden bir kişi göze çarpıyor. Bu kişi bir ara görüntüden çıkıyor, sonra yüzünü Agos’a dönmeden geri geri yürüyerek bankanın önüne geliyor ve telefon görüşmesi yapıyor. Dink, 14.53.51’de ikinci kez bankaya geliyor. Dink bankaya girdikten sonra söz konusu kişi telefonu kapatıp görüntüden çıkıyor. Dink içeride 5 dakika kalıyor. Bankadan çıkışı 14.57.36’da ATM kamerasında görüntüleniyor ve saat 14.57.44’te gözler Agos’a çevriliyor. NŞAATA GİRİP İZLERİNİ KAYBETTİRDİLER O.S.’nin Şafak Sokak’tan kaçışı 14.59.14’te bir işyerinin kameralarına takılıyor. O.S.’nin kaçışın ardından aynı yöne iki kişi geliyor. Bu kişilerden birinin, gözcü olabileceği şüphesi bulunan kişi olduğu görülüyor. İki kişi, O.S.’nin gözden kaybolmasının ardından, sokak üzerindeki inşaata giriyor. Polis, olay yerinde bulunan herkesin ifadesine başvurdu. Şafak Sokak’taki inşaatın kalfası, bu iki kişinin inşaatta çalışmadığını söyledi. Aradan yaklaşık 1.5 yıl geçti ancak gözcülük yapmış olabileceği şüphesi uyandıran bu iki kişinin kimliği tespit edilemedi. Kastelli toprağa verildi İstanbul Haber Servisi Banker Kastelli olarak bilinen işadamı Abidin Cevher Özden, Teşvikiye Camisi’nde kılınan öğle namazının ardından düzenlenen törenle Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağı verildi. Törene Özden’in eşi Mukadder Özden ile oğulları, çok sayıda işadamı ve seveni katıldı. Kadıköy Kuşdili Caddesi Efes Çarşısı’ndaki bürosunda pazartesi günü intihar eden işadamı Abidin Cevher Özden’in cenaze törenine Özden’in oğulları Ahmet Nedim Özden, Deha Özden, Bozkurt Özden, üvey oğulları Necdet Bahadır, Süleyman Cemil Bahadır’ın yanı sıra işadamı Erol Aksoy, Faruk Süren, Kaya Çilingiroğlu, Erdoğan Demirören, Yılmaz Ulusoy ile çok sayıda yakını katıldı. Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Ahmet Nedim Özden, babası ile oğulları arasında tartışmaların yaşandığı yönünde çıkan haberlerle ilgili olarak, aile arasında bu tür tartışmaların olabileceğini, babasının intiharını beklemediklerini söyledi. Gazetecilerin “Ağabeyiniz Cemil Bahadır’ın bugün gazetelere verdiği ilanda, bazı menfaat gruplarından bahsediliyor. Siz biliyor musunuz” sorusuna Özden, kendisinin 15 yıldır Bolu’da yaşadığını, bu konular hakkında fikrinin olmadığını dile getirdi. EMİRÖREN: MEKTUBU GÖRMEDİM Nedim Özcan’a ağabeyi Cemil Bahadır’ın ilanındaki, “Servet avcısı evli erkeklerden menfaat sağlamayı kendine iş edinmiş kişiler yüzünden kendine kıydın” şeklindeki ifadelerin anımsatılması üzerine Özden, babası hakkında yaklaşık 67 ay önce magazin basınında bir sevgilisinin olduğu haberinin çıktığını söyledi. Özden’in kendisine veda mektubu bıraktığı öne sürülen işadamı Erdoğan Demirören ise Özden ile en son 23 ay önce görüştüğünü belirterek “Özden’in bana bıraktığı ifade edilen evrak savcılıkta. Elime geldiği zaman açıklama yapacağım” dedi. İntiharın ardından Özden’in geride bıraktığı ve mahkeme kararıyla incelenmek üzere Kriminal Polis Laboratuvarı’na gönderilen mektupların tamamlanan inceleme işlemlerinin ardından, mektupların Özden’e ait olduğu ortaya çıktı. ĞLUNDAN İLGİNÇ İLAN Özden’nin oğlu Cemil Bahadır’ın gazetelere verdiği ilanda yer alan, “Tefe ve tefeciler, servet avcısı evli erkeklerden menfaat sağlamayı iş edinmiş kişiler yüzünden kendine kıydın, böyle bitmemeliydi” ifadeleri ise dikkat çekti. İ Türkiye Cumhuriyeti’nin “demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti” olarak varlığı, içten ve dıştan sistemli bir saldırı altında: İçte dinci politikacılar, dinci politikacılardan nasiplenen işadamları ve bir zamanlar güya solcu olduklarını iddia eden eski goşistler, anarşistler ve darbeciler, tarikatlar, cemaatler, feodal toprak ağaları, tarikatların ağına düşmüş olan gecekondulular, şeyhler, şıhlar, müritler, din tacirleri, etnik bölücüler, teröristler… Dışta, Türkiye’yi kullanmak isteyen ABD, AB ve Türkiye’deki demokratik, laik düzeni kendileri için bir tehlike olarak gören teokratik, totaliter İslam Dünyası… ??? Sovyetler Birliği çöktükten ve Soğuk Savaş bittikten sonra başlayan Küreselleşme döneminde, Amerikan hegemonyası Doğu Avrupa’yı, Balkanlar’ı, Kafkaslar’ı ve Ortadoğu’yu “böl ve yönet” ilkesine uygun olarak yeniden biçimlendirme kararı aldı. ABD’nin kuyruğundan giden AB de bu programa katıldı. Türkiye’nin de bu programdan etkileneceği, pek çok yerde yayımlanan, Amerikan askeristratejik dergileri kaynaklı, bölünmüş Anadolu haritalarıyla ilan edildi. ??? Atatürkçüler ve laikler darbeci, ulusalcılar gerici ilan edildi. Demokrasi, sadece siyasal İslamın totaliter dünya görüşünün yayılmasının adı oldu. Siyasal İslama karşı çıkan herkes antidemokratik olarak damgalandı. ??? İşte iktidarın bütün Türkiye’yi dinlediği, sabahın köründe kapısı çalınanların gözaltına alındığı, emniyet güçlerinin dinlemesi ve izlemesindeki katillerin cinayetler işlediği polis devleti bu ortamda yeşerdi. D ekongar?cumhuriyet.com.tr; www.kongar.org O ‘Gerilla savaşı tarihe karıştı’ FARC’ı silah bırakmaya çağıran Hugo Chavez rehinelerin de koşulsuz olarak serbest bırakılmasını istedi Dış Haberler Servisi Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez, Kolombiya Devrimci Silahlı Kuvvetleri’ne (FARC) 40 yıldan uzun süredir hükümete karşı verdikleri mücadeleyi sonlandırma ve elindeki rehineleri serbest bırakma çağrısı yaptı. ABD ve bölgedeki en önemli müttefiki olan Kolombiya hükümeti tarafından FARC’a yardım etmekle suçlanan Chavez, yayımlanan haftalık televizyon programında “Gerilla savaşı artık Latin Amerika’da tarihe karışmıştır” dedi. ABD’nin gerilla hareketini Latin Amerika’yla ilgili terör iddialarını desteklemek üzere kullandığını kaydeden Chavez, FARC’ın yeni lideri Alfonso Cano’ya hitap ederek “Artık silah bırakma ve bölge ülkelerinin de katılacağı barış görüşmelerini başlatma zamanı geldi” diye konuştu. FARC’ın aralarında kadınların, hasta ve yaşlıların bulunduğu rehineleri koşulsuz olarak bırakmasının önemli bir “insani jest” olacağını söyleyen Chavez, “Kolombiya’da demokratik yollarla seçilmiş yönetimi devirmeye çalışmanın meşru olmadığını” belirtti. TAM Vakfı, Cenevre’de temsilcilik açtı CENEVRE (Cumhuriyet) Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı’nın Cenevre Bürosu, düzenlenen bir açılış bir kokteyl ile faaliyetlerine başladı. ABD, Yunanistan, İsviçre, Azerbaycan, Çin ve Ürdün büyükelçilerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda diplomatik temsilcinin katıldığı kokteylde, Federal Almanya BM Cenevre Daimi Temsilcisi Büyükelçi Dr. Reinhard Schweppe, BM Cenevre Daimi Temsilcisi Büyükelçi Ahmet Üzümcü, Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı Direktörü Prof Dr. Faruk Şen ve Türkiye Araştırmalar Merkezi Vakfı Cenevre Temsilcisi Kadir Uğur konuşmacı olarak yer aldı. Almanya’da 23 yıldır faaliyet gösteren Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Vakfı’nın çalışmalarını yakından izlediğini belirten Schweppe, göç, insan hakları ve ekonomi alanlarında önemli çalışmalar yapan böyle bir kurumun Cenevre’de Birleşmiş Milletler nezdinde temsilcilik açmasını sevinçle karşıladığını söyledi. New York ve Viyana’nın ardından Cenevre’de açtıkları temsilcilik ile Birleşmiş Milletler bağlantılı çalışmalarını daha yoğun hale getirmeyi hedeflediklerini belirten TAM Vakfı Direktörü Faruk Şen de, “Dünya Ticaret Örgütü ve Dünya Çalışma Örgütü gibi kuruluşlara ev sahipliği yapan Cenevre kentinde, İsviçre, Almanya ve Türkiye’yi çok iyi tanıyan Kadir Uğur gibi saygın bir ismi temsilci olarak kazanmaktan mutluluk duyuyoruz” diye konuştu. İsviçre’de turizm alanında çalışan bir işadamı olan Kadir Uğur, 30 yılı aşkın süre Almanya’da yaşadı. TAM Cenevre Temsilcisi Uğur, 7 yıldır İsviçre’de bulunuyor. KOLOMBİYA: SÜRPRİZ Kolombiya Adalet ve İçişleri Bakanı Carlos Holguin, açıklamayı sürpriz olarak karşıladıklarını belirterek “Chavez gerillaların başlıca savunucularından ve müttefiklerinden biri. Umarım FARC bu sözleri duyar” dedi. ürk Silahlı Kuvvetleri, ihtiyaçlarını karşılamada “dışa bağımlı” bir yapıdan, “yerli üretime” dayalı bir yapıya geçiyor. Hemen bütün savunma alanlarında, yurtiçi ARGE destek ve üretimleriyle, ciddi bir savunma sanayii reel sektörü yaratıldı ve pek çok savunma sanayii ürününe de dış ülkelerden istek var. Geçen yıl 420 milyon dolarlık dışsatım gerçekleştirildi! Savunma Sanayii Müsteşarı Murad Bayar, mezun olduğu ODTÜ ElektrikElektronik Bölümü’nde, 40. kuruluş yıldönümü nedeniyle bir konuşma yaptı ve “Silahlı Kuvvetler Komuta Kontrol Merkezi’nin elektronik haberleşme yeteneği, dünyanın en üstün sistemlerinden biridir, bu sistem hiçbir Avrupa ülkesinde yok ve bütünüyle yerli üretimdir” dedi. Hava Kuvvetleri Komutanlığı da bütün askeri üslerle elektronik ve görüntülü bağlantı halinde... Elektronik yazılımda büyük bir başarıma ulaştıklarını, örneğin bir Kobra helikopterinin içini, silah sistemlerini tamamen boşaltıp yerli yazılım ve sistemlerle donattıklarını ve uçurduklarını belirten Bayar’a göre, TSK’nin kullanmaya başladığı ilk insansız uçaklar da yerli şirketler tarafından geliştirildi; daha gelişmiş insansız uçaklar yıl sonuna kadar TSK’ye teslim edilecek; yerden görünmeyecek ve yüksekte uçacak daha büyük ve son derece gelişmiş teknolojilere sahip insansız uçakların üretim projesi de hızla ilerliyor... T CUMA YAZILARI ORHAN BURSALI Anlaşılan Türkiye, insansız uçak üretiminde dünyanın sayılı ülkeleri arasına girecek... ??? Müsteşar, her yıl, savunma ihtiyaçlarının içeriden yerli üretimle karşılanma oranını arttırmaya yönelik bir strateji izlediklerini belirtti, büyük savunma projeleri için ana yüklenici şirketlerle çalıştıklarını anlattı ve “Politika olarak, yüklenici ana şirketlere, projenin yüzde 20 ile 70 arasında bölümlerinin mutlaka alt yüklenicilere, uzmanlaşmış KOBİ’lere verilmesini şart koşmaya başladık. Örneğin simülasyon cihazı üretiminde yüzde 70 alt yüklenici olarak çalışan 19 KOBİ var” dedi... Her geçen yıl yerli ARGE miktarı artıyor, SSM projeleri olarak, halihazırda 600 milyon dolarlık ARGE (araştırmageliştirme) yürürlükte: “Bu süreçte bilginin oluştuğu adresleri dikkatle izliyor ve üretim sürecinde de üretimin nerelerde yapılması konusunda da aktif davranıyoruz.” Bayar, İtalyanlarla yeni yapılan Kobra helikopterleri anlaşmasına göre, ortak üretimin yanı sıra, helikopterin bütün görev Yerli, Yüzde 41.6! En Gelişmiş Komuta Kontrol Merkezi bilgisayarı sistemlerini de yerli üreteceklerini ve silah sistemlerini yerleştireceklerini belirtirken “Amerikan şirketleri bizim bu şartımıza uymadıkları için elendiler” dedi... ??? Murad Bayar, Savunma ve Havacılık dergisinin son sayısında yayımlanan söyleşide de ilginç noktalara değindi. Buna göre: * TSK’nin savunma sistem ihtiyaçlarını yurtiçi karşılama oranı, 2006’da yüzde 37 iken 2007’de yüzde 41.6’ya ulaştı. 2011 yılında yüzde 50’ye ulaşacağız... * Stratejik hedefte, savunma silahları ve hizmetleri ihracatının 3 yıl içinde 1 milyar dolara çıkması var... 1997’de bu rakam 138 milyon dolar idi. 2007’de 420 milyon dolar oldu. * SSM, bugüne kadar, yerli şirketlerce ve üniversitelerce gerçekleştirilen toplam 91 ARGE projesini destekledi. 38 proje tamamlandı, 53 proje sürüyor. * Bugüne kadar gerçekleştirilen ARGE projelerinin ağırlıklı alanları: Kriptoloji, elektronik, uzay/havacılık, Aviyonik, sis tem entegrasyonu, C41SR sistemleri, modelleme ve simülasyon, MilGem (Milli Gemi projesi çok kapsamlı sürüyor), sensörler ve bilişim... Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın ana politikası, savunma sistemlerinin tedarikinde, azami ölçüde Türk sanayisinin katılımını sağlamak ve savunma sistemlerinde dışa bağımlılığı azaltmak... Bayar, tamamen dışalıma bağlı bir savunma politikasının, kısıtlamalar nedeniyle zorluklarını yaşadığımızı (Kıbrıs müdahalesi) belirtti; ortak üretim modelinde de yine dışa bağımlılığın sürdüğünü, şimdi ise mümkün olduğunca özgün üretim modelinin hedef alındığını ve teknolojisinin tamamen bize ait olmasına gayret edildiğini dile getiriyor. ??? ODTÜ’de dinlediğim Bayar, konusuna tamamen egemen, yanında çalıştırdığı insanları da en kısa sürede en uzman düzeyine çıkartmayı hedefleyen, ulusal üretime odaklanan bir profil çiziyordu! Nitekim politikaları ve yaptıkları da bu profile uygun! Türkiye’nin ekonomi ve pek çok bakanlığı, böyle bir anlayışla “iş üreten” üst düzeyde uzmanlarca yönetilseydi, Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu koşulların çok ötesinde uygar ve temel sorunları çözmüş bir yapıya kavuşabilirdi, düşüncesini doğuruyor, SS Müsteşarlığı’nın anlayışı ve politikaları... obursali?cumhuriyet.com.tr ‘ATOM BİSİKLETİ’ Chavez, “Alo Başkan” programında, İran ile ortak kurdukları bisiklet fabrikasını sergiledi. Chavez, ABD’nin bu fabrikanın nükleer tesis olduğu iddiasına yanıt olarak tur atarken “atom bisikletlerinden birini, ABD Başkanı Bush’a hediye edeceğini” söyledi. (AP)