Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
13 HAZİRAN 2008 CUMA söyleşi C 11 Atatürk Cumhuriyeti gerçeğini kimse değiştiremez Sertaç EŞ İSTANBUL Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türkiye’nin adının önüne bazı sıfatlar konulmasına yasal kurumların izin vermeyeceğini, “Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet, geleceğimizin tek gerçeğidir ve onu hiçbir güç değiştiremeyecektir. Cumhuriyetimizi ve onun temel ilkelerini hiçbir güç kendisine biat ettiremeyecektir” dedi. Büyükanıt, Irak’ın toprak bütünlüğünün Türkiye için yaşamsal önemde olduğunu, geçmişte ikmalini katırla yapan terör örgütünün günümüzde kamyon konvoylarıyla bunu gerçekleştirdiğini vurguladı. Büyükanıt, Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı’na (ATASE) bağlı Stratejik Araştırma ve Etüt Merkezi (SAREM) tarafından, Harp Akademileri Komutanlığı Atatürk Harp Oyunu ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Ortadoğu: Belirsizlikler İçindeki Geleceği ve Güvenlik Sorunları” konulu uluslararası sempozyumun açılış konuşmasını yaptı. Türkiye’nin yanı sıra 52 ülkeden 124 uzmanın, Ortadoğu’nun geleceğini ve güvenliğini tartışmak üzere toplantıya katıldığını kaydeden Büyükanıt, “Medeniyetler Çatışması” adlı kitabıyla tanınan Huntington’ın ve birtakım stratejistlerin çağdaşlaşmaya ilişkin kuramlarına atıfta bulundu. Büyükanıt, soğuk savaşın ve bloklararası mücadelenin sona ermesiyle ve küreselleşmeyle yeni bir dünya düzeni arayışına gidildiğini belirterek, bunun, tehdit kavramını büyük ölçüde değiştirdiğini ifade etti. Tehdidin, belirsiz, çok yönlü ve çok boyutlu bir yapı haline geldiğini kaydeden Büyükanıt, yalnız bugün değil, geçmişte de tehdit olgusunun her zaman maniple edildiğini vurguladı. Son 15 yıl içinde Irak’ta iki kez savaş yaşandığını, Türkiye’nin geleceği açısından yaşamsal olaylar gerçekleştiğini anlatan Büyükanıt, Ortadoğu’daki gelişmelerin bölgenin ve dünyanın barışına ciddi şekilde etki ettiğini kaydetti. Gelişmekte olan ekonomilerin enerjiye olan ihtiyacının sürekli arttığını, sınırlı kaynaklar üzerindeki güç mücadelesinin bölgeyi istikrarsızlaştırdığını belirten Büyükanıt, 2030’larda enerji ihtiyacının yüzde 70 düzeyinde artmasının beklendiğine dikkat çekti. Büyükanıt, Ortadoğu’nun dünya petrolünün yüzde 55’ini, doğalgazın da yüzde 40’ını barındırdığını kaydetti. Büyükanıt, “Sanıyorum sadece bu rakamlar bile Ortadoğu’daki istikrarsızlığın nedenlerini anlama konusunda bir fikir veriyor. Şunları kendimize sormak durumundayız; acaba Ortadoğu’yu bu duruma getiren etnik, dinsel ve ideolojik çatışmalar mı, yoksa bu çatışmaları tetikleyen işlevi dış ve büyük çerçevede olan güçler mi?” diye konuştu. Genelkurmay Başkanı Büyükanıt, Ortadoğu sorunlarını değerlendirdi, Türkiye ile ilgili yaklaşımlara tepki gösterdi Türkiye güçlü kutupyıldızı Büyükanıt, çoğu Türkiye’nin müttefiki olan bazı Avrupa devletlerinin PKK’ye sağladıkları destek bağlamında, terörle mücadeleyle bağdaşmayan yaklaşım içinde olduğunu belirtti. Büyükanıt, şöyle konuştu: “Türkiye, terörle mücadele konusundaki kararlılığını her türlü platformda dile getirmektedir. Irak’ın kuzeyindeki terör örgütü kamplarına gerçekleştirdiğimiz hava ve kara harekâtları, terör örgütüyle mücadelemizdeki kararlılığımızın en önemli göstergesidir. Türkiye, hızlı ve öngörülemeyen değişimlerin yaşandığı Ortadoğu’da Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı ve uygarlık devrimlerini gerçekleştirmiş, bağımsız ve güçlü bir kutupyıldızı olarak gururla parlamaktadır.” Laik, demokratik bir ülke olan Türkiye’yi ihmal etmenin gereksiz risklere girmek anlamına geleceğini vurgulayan Büyükanıt, sorunun çözümünde bilimsel düşünce deneyimleri, demokrasi, uluslararası diyalog ve uzlaşma kültürünün etkin olmasını istedi. ‘Türkiye’ye isim takmaktan vazgeçin’ Büyükanıt, bu görüşünü 2007 ABD ziyaretinde Cheney’ye ilettiğini söyledi G TÜRKİYE’NİN KONUMU Türkiye’nin, istikrarsızlık ve bunalım alanlarının ortasında ve enerji kaynakları bakımından zengin bölgenin kesişme noktasında olmasının, jeostratejik önemini ve sorumluluğunu arttırdığını anlatan Büyükanıt, etnik ve mezhepsel çatışmaların yayılması ve bunun sonucunda bölgede büyük bir otorite boşluğu ve yeni kaos ortamının oluştuğunu belirtti. Büyükanıt, Ortadoğu’nun gelecek dönemde dünyanın ve Türkiye’nin dış politikasında öncelikli konuları arasında yer almaya devam edeceğini kaydetti. Orgeneral Büyükanıt, “Son zamanlarda Ortadoğu bölgesinde en fazla dikkat etmemizi gerektiren ve bünyesinde potansiyel tehdit unsurları barından ülke Irak’tır” dedi. Büyükanıt, Irak’a 2003’te başlatılan harekâtın bölgeyi doğrudan etkilediğini, savaşın başlangıcından bu yana milyonlarca Iraklının yer değiştirdiğini, birçoğunun mülteci konumuna düştüğünü anlattı. Büyükanıt, “Irak’ta meydana gelecek etnik ve dini bölünme Ortadoğu’nun bölünmesine ve yeni çatışmalara zemin oluşturabilir. Bunu iyi anlamamız gerekiyor. İnsanların birbirlerini katlettikleri bir coğrafyada tekrar birlikte ve istikrar içinde olmaları çok zordur. Tarih, bu hususun örnekleri ile doludur” dedi. Osmanlı döneminde Ortadoğu’da çeşitli etnik ve dinsel grupların yüzyıllara varan süreçte bir arada yaşadıklarını anımsatan Orgeneral Büyükanıt, “Ben olaya siyasi ve politik açıdan bakmak yerine, olayı sosyolojik açıdan değerlendirmek istiyorum. Bu çatışmalar neden ve ne zaman başladı, bu sorunların kaynağı ne? Kişisel görüşüm, bu sorunların Birinci Dünya Harbi sonrasında başladığıdır. Tarihi iyi okuyamazsak ne bugünümüzü, ne de geleceğimizi sağlıklı bir şekilde değerlendiremeyiz” diye konuştu. Büyükanıt, Kerkük’ün statüsünün referandumla tespit edilmesinin kararlaştırıldığı, teknik adımlar atılmadığı için bunun gerçekleşmediğini anımsattı. Harekâtın başında Kerkük’te devlet binalarının yağmalandığını, özellikle tapu kayıtlarının tahrip edildiğini belirten Büyükanıt, Irak’ta devam enelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Türkiye Cumhuriyeti’ne isim takılmasından vazgeçilmesini istedi. Büyükanıt, bu yöndeki düşüncelerini 2007 ABD ziyaretinde Başkan Yardımcısı Dick Cheney’ye de ilettiğini söyledi. Büyükanıt, sempozyuma verilen arada konuşmasıyla ilgili soruları yanıtladı. Büyükanıt’ın sorulara verdiği yanıtlar şöyle: “Cumhuriyet kimseye biat etmez” sözünüzü, laik yapıyı bozmak isteyenler var, anlamında mı söylediniz? Daha ziyade isim takmak... Ilımlı İslam gibi mi? Evet öyle. Onun kaynağı da Türkiye’nin içi değil. Dünyada hiçbir ülkenin İran falan hariç demokratik bir ülkenin önünde sıfat yoktur. Yani ABD’yi nasıl tanımlayacağız? Ilımlı Hıristiyan mı diyeceğiz yani? Böyle bir şey olmaz. Bu sefer ilk defa Osmanlı dönemine atıf yaptınız diye hatırlıyorum... Doğru. Tarih çok açık. Osmanlı egemenliği sırasında Ortadoğu’da mezhepler arasında bir çatışma olmuyor... O mücadele tarih boyunca vardır da bu hale dönüştü. Birinci Dünya Harbi’nden itibaren cetvelle hudutların çizilmesinden sonra... Buradan şöyle bir sonuç çıkar mı: Osmanlı tarihini inceleyelim, nasıl öyle olmuş tarzı... Hayır, ben sadece tarihte sabit olan bir gerçeği ifade ettim. Yorum yok. Az önceki soruya dönmek gerekirse, Türkiye’nin yasal organları açısından anayasa konusu. Bugün de (dün) önemli bir dava var. Anayasa Mahkemesi’nde türban davası, bu bitince de herhalde kapatma davası gündeme gelecektir... Konuşmanız konjonktüre denk geldiği için soruyorum... Bu sempozyumlar bir sene önceden planlanıyor, tarih olarak. Uluslararası sempozyumlarda. Siz konuşmanızı ne kadar önceden hazırladınız? Benim âdetim o. Bir çatı çizerim, sonra eklemeler yaparım, çıkarmalar yaparım. Bugün yazdığımı yarın silerim. Gece boyu çalıştım yani. O yüzden buklet haline getirmeyin. Orgeneral Büyükanıt Türkiye’ye kimsenin biat ettiremeyeceğini söylediniz, bununla dış mihrakları mı kastettiniz? Bakın, ben dedim ki bölgesel ihtilaflarda esas etkili olan dış mihraktır. Şimdi böyle bir paradoksla karşı karşıyayız. Bazı gerçekleri görüyoruz, telaffuz etmekten çekiniyoruz. Ben telaffuz ediyorum, yani kral çıplak diyorum. Bunun yaptırımı bu... Şimdi dış etkenler olmasa, dış mihraklar olmasa yine bazı çatışmalar olabilir mi? Evet olabilir ama böyle olmaz. Türkiye için Osmanlı modelini önerenler var... Benim asla ve asla Türkiye Cumhuriyeti dışında bir model hayalimden geçmez. Ben tarihi bir gerçeği söylüyorum. Biliyorsunuz Osmanlı tartışmaları var... O başka bir şey... Ben geçen yıl şubat ayında ABD’ye yaptığım ziyarette Cheney’ye de aynı şeyi söyledim. “Türkiye Cumhuriyeti’ne isim takmaktan vazgeçin” dedim. Olay buradan kaynaklanıyor. Bu konuda kitaplar da yazıldı. Graham Fuller bir kitap yazdı, “Türkiye bölgenin yükselen yeni yıldızı” diye... Ama siz onu tanıyorsunuz. Bazı haberler var gazetelerde, sizin bir davetiye çıkardığınız, seferberlik durumu... O çok eski. Soğuk Savaş döneminin eski konseptiyle ilgili. Halen geçerli bir şey değil. Eski konsept şu: NATO Varşova Paktı bağlamında Türkiye’nin bir kısmı Sovyetler tarafından işgal edilirse o işgal bölgesinde kalan yerlerde bir mukavemet olur. Bitti o. Şimdi böyle bir yapımız yok, çünkü ihtiyaç da yok. Yani Türkiye’yi kim işgal edecek? Konuşmanızda, “Gölge etmesinler başka ihsan istemem” dediniz, bununla neyi kastettiniz? Ben zaman kısıtlı olduğu için tam açamadım. Şimdi PKK’ye destek vermeyin hatta önle... Önlemiyor. Peki önleme. Bari yardım etme. Bazı kamyonlardan bahsettiniz, “Daha fazla bilgi veremem” dediniz ama belki şimdi verebilirsiniz... Ben “Daha fazla detaya girmem” dedim. Kuzey Irak’ta ikmalleri konvoylarla yapıyorlar. Katır yerine araba kullanıyorlar. “Kandil’e çek” deyince götürüyorlar. Böyle terörle mücadele olur mu? Sonra da “Teröre destek vermiyoruz” diyorlar. Bunu Barzani için mi söylüyorsunuz? Hepsi için. ABD ile sınır ötesi operasyonlar çerçevesinde işbirliğinde bir aksama var mı? Hiçbir aksama, hiçbir sıkıntı yok. İşbirliğimiz devam ediyor. Kolay değil bu mekanizma. Kendimizi iyi anlattık. Artık bizim bir ajandamızın olmadığını ABD anladı. Konvoylar nasıl yürüyor? Tabii benim söylediğim PKK ile mücadele bağlamında işbirliği. Tabii ki orada kim neyin kontrolünde, bunu bilemem. Bilmeden de bir şey söyleyemem. Barzani’nin söylem değişikliğinden bahsediliyor... Siz bu söylem değişikliğini mücadeleye ivme katacak bir unsur olarak görüyor musunuz? Gayet tabii, çatışmadan kimse fayda sağlamaz. Onları en iyi tanıyanlardan biriyim ben. Onlar da beni tanır, ben de onları tanırım. ‘Kimse biat ettiremeyecek’ Büyükanıt, bölgede sorunlarla boğuşan ülkelere destek sağlanması gerektiğini söyledi. Büyükanıt, şöyle devam etti: “Eğer destek sağlanmıyorsa, bizim deyimimizle diyorum ki, ‘Gölge etmeyin başka ihsan istemez’. Bazı Batılı stratejistlerce savunulan ‘medeniyetler çatışması’ ve ‘Haçlı seferleri’ gibi kavramların kullanılmasına, kalıcı bölgesel istikrar adına son verilmelidir. Bu konular gündemden düşürülmelidir.” Jeopolitik konumu, petrol ulaşım hatları, doğal su yolları, ulaşım hatları üzerindeki Türkiye’nin, laik ve demokrat yapısıyla bir istikrar ve denge unsuru olduğunu belirten Büyükanıt, şu değerlendirmeyi yaptı: “Son yıllarda, Türkiye’nin bu yapısını bozmaya çalışan bazı mihrakların ortaya çıktığını da endişeyle izliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin önüne birtakım sıfatlar takmaya çalışanların olduğunu görüyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin yasal organları buna asla izin vermeyecektir. Üzülerek ifade ediyorum, bu tür yaklaşımlar hepimizin ortak paydası olan demokrasi kavramının içine konularak Türkiye’ye dayatılmaya çalışılmaktadır. Hem Avrupa’nın hem de Ortadoğu’nun bir parçası olan Türkiye, laik yapısıyla İslam dünyasının tek örneğidir. Atatürk’ün kurduğu cumhuriyet, geleceğimizin tek gerçeğidir ve bunu hiçbir güç değiştiremeyecektir. Cumhuriyetimizi ve onun temel ilkelerini hiçbir güç kendisine biat ettiremeyecektir.” İsrailFilistin Türkiye’nin, İsrail ve Filistin’in güvenli ve tanınmış sınırları içerisinde yan yana yaşamalarını sağlayacak bir anlaşmayla çözümün sağlanmasını desteklediğini ve bu konuda aktif bir çaba içinde olduğunu belirten Büyükanıt, bazı aktörlerin bir tarafa yoğun bir politik destek verirken, diğer bazı aktörlerin diğer tarafa şiddet desteği sağladığına işaret etti. Büyükanıt, mücadelenin siyasi destek ile silahlı destek arasında kanlı bir sahneyi ortaya koyduğunu anlatarak, “Böyle ortamda barışı sağlamak mümkün değil” dedi. eden istikrarsızlığın güvenlik boyutu ile de Türkiye’yi yakından ilgilendirdiğini anlattı. Büyükanıt sözlerini şöyle sürdürdü: “Irak’ın toprak bütünlüğü, istikrar ortamının sağlanması, Türkiye için de hayati öneme sahiptir. Iraklıların insanca yaşamalarını büyük bir içtenlikle arzu ediyoruz. Ancak bu hususun kısa ve orta vadede gerçekleşme olasılığı konusunda iyimser değiliz. Mevcut yapının kalıcı hale gelmesi durumunda Irak, her türlü istikrarsızlığın merkezi durumuna gelecek ve Ortadoğu’da istikrara ulaşılamamasının temel nedenlerinden biri olacak. Bir ülke bu kadar kan dökülen ortamdan istikrara götürülemezse, bu konuda büyük endişe duyulur. Mezhepsel ve etnik çatışmaların bu denli yoğun olduğu ortamda barışa ve huzura ulaşılabilir mi?” Büyükanıt, Ortadoğu’daki sorunlar kapsamında İran’ın durumunu da değerlendirdi. Uluslararası baskı sonucunda İran’ın Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’nun ülkesinde denetleme yapmasını kabul ettiğini, ancak bunu anayasal sürecinden geçirmediğini vurgulayan Büyükanıt, İran’ın Türkiye ve tüm dünya tarafından hassasiyetle izlendiğini, Tahran’ın güven tesis etmesi gerektiğini bildirdi. Büyükanıt, Suriye’nin Ortadoğu’da güvenliğin tesis edilmesi ve sürdürülebilmesi açısından kritik ülkelerden bir tanesi olduğunu söyledi. Büyükanıt, Türkiye’nin öncülüğünde Suriye ile İsrail’in yeni bir diyalog sürecine girmesi gerektiğini vurguladı. Irak’taki istikrarsızlığın başta PKK olmak üzere terör örgütlerinin gelişmesi için uygun bir ortam yarattığını, ŞiiSünni çatışmasından terör örgütlerinin güçlendiğini anlatan Büyükanıt, “Tarihi bağlar, bu bölgedeki istikrarsızlığın her an Ortadoğu’ya yayılması tehlikesini ortaya koymaktadır. Ayrıca Ortadoğu genelinde Hamas, Hizbullah, Müslüman Kardeşler gibi örgütler de mevcut ortam içinde kendilerine yaşam alanı bulabilmektedir” dedi. Terörün 11 Eylül’den sonra ulusların gündemine geldiğini belirten Büyükanıt, “Ortadoğu’daki terörün amaçları, hedefleri ve ideolojileri birbirinden farklı olan terör örgütleri tarafından, bu örgütlerin uyguladıkları politikalara, dolaylı veya doğrudan bazı devletler destek sağlamaktadır” dedi. PKK’nin ikmali İsrail topraklarında yürütülen mücadeleye dikkat çeken Büyükanıt, şu değerlendirmeyi yaptı: “Bu bölgeye roketler, silahlar nasıl geliyor? Bunu düşünmemiz gerekir. İsrail tüm limanlarını kontrol altında tuttuğu halde bu silahlar bölgeye nasıl giriyor? Aynı soruyu PKK için de soruyorum? PKK bu silah ve patlayıcıları nereden buluyor? Soruna bölgesel değil, küresel açıdan bakmak gerekiyor. Uluslararası kuruluşlar ve kamuoyu bu konuda ne kadar hassaslar? Terör örgütü geçmiş yıllarda ikmalini katırlarla sağlarken bugün Irak’ın kuzeyinde bu ikmalin kamyonların oluşturduğu taşıt kafileleriyle yapıldığını biliyoruz. Durum böyleyken ‘teröre destek vermiyorum’ demek nasılsa... Bu konuda bildiklerimin hepsini bu sempozyum kapsamında açıklama şansına sahip değilim, ancak şunu açıkça söyleyebilirim, dışarıdan destek almadığı sürece terör örgütleri varlıklarını sürdüremez. Bu kesindir.” Başbuğ: PKK ile mücadelede İran’la koordineli hareket ediyoruz K Orgeneral Başbuğ. ara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ, terör örgütü PKK’yle mücadelede, İran’la koordineli operasyonlar düzenlendiğini söyledi. Başbuğ, “İran güvenlik birimleri kendi sınırları içerisinde bir operasyon başlattığında biz de aynı anda kendi topraklarımızda başlatıyoruz” dedi. Başbuğ, Harp Akademileri’ndeki sempozyuma verilen arada gazetecilerin sorularını yanıtladı. Başbuğ, terör örgütleri PKK ve PJAK’la mücadelede İran’la birlikte hareket ettiklerini açıkladı. Başbuğ “İran güvenlik birimleri kendi sınırları içerisinde bir operasyon başlattığında biz de aynı anda kendi topraklarımızda başlatıyoruz” dedi. Son 12 aydır bu koordineli hareketlere başvurmadıklarını ancak daha önce bu tür operasyonlar yapıldığını belirten İlker Başbuğ, bundan sonra da yapılabileceğinin işaretlerini verdi. Bu yıl terörle mücadelede sınır geçişlerine çok önem verdiklerinin altını çizen Orgeneral Başbuğ, örgütün sınır ötesi harekâtlarla büyük darbe aldığını söyledi. Başbuğ, örgüt içerisinde büyük bir dağınıklık olduğuna dikkat çekti ve PKK içindeki Suriye kökenliler ile Türkiye kökenliler arasında bir çatışma olduğunu belirtti. Başbuğ’un sorulara verdiği yanıtlar şöyle: TRT’den Kürçte yayın yapılmasının yararı olur mu? Bazı yayınlar var, ben söylemeyeyim. Biliyorsunuz. Onların çok büyük etkisi var. Eğer onların etkisini kırarsa, elbette yararlı olur. İran’la işbirliği yapıyor musunuz? İran’la istihbarat işbirliği yapıyoruz. Eşzamanlı ve koordineli konuşuyoruz, planlıyoruz. Bütün gücümüzle, imkânlarımız ölçüsünde Irak sınırını kontrol altında tutuyoruz. Birinci öncelik burası. İkinci öncelik İran sınırı. Yine de terörist grupların sızması olabilir. İçerde terörle mücadele bütün boyutlarıyla devam ediyor. Örgüt son harekâtlarla önemli darbeler aldı. Aralık ayından sonra özellikle, yönetimsel anlamda bir kargaşa var örgütte.