Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
4C haberler 13 HAZİRAN 2008 CUMA İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, “Ergenekon terör örgütü soruşturması”nda iddianamenin tamamlandığı şeklindeki haberin gerçeği yansıtmadığını açıkladı İstanbul Haber Servisi AKP’ye yakınlığıyla bilinen işadamı Ahmet Çalık’ın sahibi olduğu Sabah gazetesinde, “Ergenekon terör örgütü soruşturması”na yönelik iddianame tamamlanmamasına karşın, tamamlanmış, mahkemede okunmuş gibi sanıkların hangi suçtan kaç yıl hapis cezası istemiyle yargılanacaklarına dek birçok detay yer aldı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği’nce, yapılan yazılı açıklamada, “Ergenekon terör örgütü soruşturması”nda iddianamenin tamamlandığı şeklindeki haberin gerçeği yansıtmadığı belirtildi. İddianamenin tamamlanma aşamasında olduğu, toplam 104 kişinin gözaltına alındığı soruşturmayla ilgili olarak ek ifadelerin de alımının sürdüğü belirtildi. Örgüt üyeliğinden tutuklanan Rasim Görüm’ün ise gazetemize atılan bombalarla ilgili olarak sorgulandığı belirlendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yapılan açıklamada, bir gazetede yer alan iddianamenin tamamlan ’a yalanlama Sabah gazetesi, “Ergenekon soruşturması”na yönelik iddianamenin tamamlanmış, mahkemede okunmuş gibi sanıkların hangi suçtan kaç yıl hapis cezası istemiyle yargılanacaklarına dek birçok detaya yer verdi. Yıldırım, Zekeriya Öztürk’ün de aynı suçtan yargılanmasının istendiği ileri sürüldü. Habere göre, gazetemiz imtiyaz sahibi İlhan Selçuk için de örgüt üyeliği suçundan 10 yıl hapis cezasının istendiği iddia edildi. İddianame, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın tarafından ayrı ayrı yazılıyor. Bölümlerin tamamlanmasının ardından birleştirilecek olan iddianamenin 1500 sayfadan az olmaması bekle BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ Prof. Aydın Aybay 80 Yaşında... katıldı. Gerçekten, 1923 Devrimi’ni yapanlar, bağımsızlığın yanı sıra, devleti “laik ve demokratik Cumhuriyet” ilkesine göre yeniden kurdular; bunu yaparken, kültüre ve topluma da yeni bir içerik kazandırdılar. Niçin bu “yenilik”, bu “farklılık”? Prof. Aydın Aybay’ın “Şeriatı Hukuka Sokma Çabaları” adlı yazısı (Cumhuriyet, 13 Kasım 1999) okunmadan anlaşılmaz. Profesörün belirttiği gibi, 1923 Devrimi’ni yapanlar, Batı dünyasında olup biteni biliyorlardı; ama toplumumuzda dinseldünyasal kurallar ikiliği de sürüyordu ve buna son vermek gerekiyordu. Özetle, yaşam laikliği dayatıyordu. Egemenlik kuramı “milli egemenlik” diye adlandırıldığında, laik düzenin temeli atılır: Laiklik temelinde “öğretim birliği”, “yargı ve hukuk birliği” kurulur. Ne var ki, olan, sıradan bir laiklik değildir. Kurulan Cumhuriyetin bir hedefi vardı: “Çağdaş uygarlığa ulaşmak”! Laiklik, yalnız devleti değil, bireyi ve toplumu da yeniden biçimlendirme görevini yüklenince, ister istemez “radikal” ve “militan” bir renge bürünür; toplum, bir “kültür devrimi”ni yaşar. Bunun örnekleri görülür; ne var ki, 1950’lerden başlayarak “ihanet”e uğrar. Bugün yaşadığımız, işte bu ihanetin sonuçlarıdır. Ne var ki, bu ihanet değil, laiklik suçlanıyor. Ve Batı‘dan kimileri, aydın kisvesiyle geliyor, bu suçlamaya katılıyorlar. Şunun farkında değillerdir: Türkiye bir “İslamlaştırma” baskısı altındadır. Ancak, laikliğin geçerli olmadığı bir İslam toplumunda demokrasi rafta kalır; laik eğitimin bulunmadığı bir eğitim düzeninde de inanç özgürlüğü yoktur. Çağımızın hatırlatmalarıdır bunlar! Mustafa Kemal‘in 6 Mart 1922 tarihinde yaptığı bir seslenmesini de hatırlatmanın yeridir: “... Hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatlarıyla, yabancıların planlarıyla yükselebilsin?” Ey herifi naşerif anlıyor musun? te bir sonba1953’ har günüydü. Cumhuriyet’te bir ilandan, İstanbul Hukuk Fakültesi’ne birkaç medeni hukuk asistanı alınacağını öğrenmiş, dilekçemi vermeye gidiyordum. İstanbul Üniversitesi’nin, Beyazıt Meydanı’na açılan görkemli kapısından girerken, baktım Aydın Aybay. O da aynı arzuda... İkimiz de, elimizde diplomalarımız, içimiz umutlarla dolu, uzun bahçeyi geçip dev binanın üst katında fakülte kalemine girdik ve dilekçelerimizi verdik. Kısa bir süre sonra dil sınavından geçtik, ikimiz de “akademik kariyer”e girmiş olduk ve Mukayaseli Hukuk Enstitüsü’nde bir odaya yerleştik. İstanbul Hukuk Fakültesi ünlü kişilerin ve onların kürsülerinin ocağıydı. Bahtımıza Prof. Kemalettin Birsen düşmüştü. Ne var ki, enstitüde bir asistan vardı ki, ünü bütün fakültede yaygındı: İsmet Sungurbey! Onunla hemen kaynaştık ve “rahlei tedris”ine oturduk: İsmet Hoca’nın dilinde bir başka medeni hukuk canlanıyordu. Ondan çok şey öğrendik, ki anlatılması ayrı bir konudur... Nur içinde yatsın!.. Daha sonra kürsülerimiz değişti; ben, pek sevmemiş olacağım ki medenî hukuku da bırakıp anayasa hukuku dalında karar kıldım. Aydın Aybay ise, alanında çok başarılı çalışmalar yaptı, fakültede doçent, arkasından profesör oldu ve Türkiye’nin mümtaz hukukçularından biri olarak tanındı ve arandı. İstanbul Hukuk Fakültesi’nden emekli olduktan sonra da, yıllardır, Maltepe Üniversitesi’nde öğrencilerine durmadan, yorulmadan “ilminin balı”nı tattırır durur... Bir yandan da, gazetemizde, okurların aradığı bir kalemdir: Yurdumuzun sorunlarına, hukuk, tarih, felsefe ve siyaset ayırmadan eğilip çarpıcı yanıtlar verir. Konuşmalarından eksik etmediği “nükte”yi yazılarına da katarak... Ve Prof. Aydın Aybay, iki günden beri de 80 yaşındadır... ? Batı dünyasında, dinle devleti birbirinden ayırma yolunda Fransa’nın açtığı çığıra, 20. yüzyılın başlarında Türkiye de dığına yönelik habere dikkat çekilerek “İddianamenin tamamlandığı haberi doğru değildir. İddianame henüz Başsavcı Vekilliğine sunulmamıştır. Haberde yer alan bütün tespit ve iddialar gerçek dışıdır” denildi. Sabah gazetesinin haberinde, iddianamenin bir numaralı sanığının Veli Küçük olduğu, anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs suçundan yargılanmasının talep edildiği iddia edildi. Doğu Perinçek, Muzaffer Tekin, Fikret Emek, Oktay niyor. İddianame, sayfa çokluğu nedeniyle cilt haline getirilecek. Ayrıca Ergenekon davası için Silivri Cezaevi’ndeki 300 kişilik duruşma salonunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ve Beşiktaş‘taki Ağır Ceza Mahkemesi hâkimleri tarafından inceleme yapıldı. Örgüt üyeliğinden tutuklanan Rasim Görüm’ün ise Cumhuriyet gazetesi’ne atılan bombalarla ilgili olarak sorgulandığı belirlendi. Soruşturma savcısı Öz tarafından cezaevinde ifadesi alınan Danıştay saldırısı sanığı Osman Yıldırım, Rasim Görüm’ü fotoğrafından teşhis etti. Yıldırım, ifadesinde Cumhuriyet’e atılan bombaların verilmesi talimatının yüzbaşı Muzaffer Tekin’den geldiğini iddia etti. Tekin’in talimatı sonrası da Görüm’ün bombaları kendilerine verdiğini ileri sürdü. Görüm ise iddiaları reddederek, bahsedilen kişileri tanımadığını söyledi. Bunun üzerine Görüm’e, bu kişilerle çekilmiş fotoğraflarının gösterildiği ileri sürüldü. SIPRI: 2007, ABD’nin 2. Dünya Savaşı’ndan beri silahlanmaya en fazla para harcadığı yıl oldu ABD’den yeni silahlanma rekoru Osman İKİZ STOCKHOLM Dünya genelinde 2007 yılındaki askeri harcamaların 1 trilyon 339 milyar dolara çıktığı bildirildi. 2007, ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana silahlanmaya en fazla para harcadığı yıl olarak kayıtlara geçerken, Türkiye’nin askeri giderleri bir önceki yıla göre 14 milyon dolar geriledi. Stockholm Uluslarararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) 2007’deki askeri harcamalar, çatışmalar ve gerginliklerle ilgili yıllık raporu, dünyada askeri harcamaların son 10 yıl içinde yüzde 45 arttığını ortaya koydu. Geçen yıl silahlanma giderleri 2006’ya göre yüzde 6 artarak 1 trilyon 339 milyar dolara çıktı. Bu, dünyadaki üretimin yüzde 2.5’inin silahlanmaya gittiğini ve kişi başına düşen askeri harcamanın 202 dolar olduğunu gösteriyor. Soğuk Savaş’ın ardından, sanılanın aksine, askeri harcamalar her yıl biraz daha artıyor. Silahlanma yarışında, son 10 yılda harcamalarını yüzde 162 arttıran eski Doğu Avrupa ülkeleri başı çekiyor. Doğu Avrupa ülkelerinin geçen yılki harcamaları 2006’ya göre yüzde 15 artış gösterdi. Askeri harcamaların on yılda yüzde 86 artış ile tırmanışta olduğu bir diğer bölge de Kafkaslar, özellikle Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan. Rusya’nın 2007’deki askeri harcamalarında artış ise yüzde 13. Silah seslerinin kesilmediği Ortadoğu’da on yıl içinde askeri harcamalar yüzde 62 arttı. İsrail ile petrol zengini Müslüman ülkelerin Gayri Safi Milli Hasıla’ya (GSMH) oranla dünyada silahlanmaya en fazla harcama yapan ülkeler olduğu görülüyor. Silah piyasasında ABD’den sonra en büyük paya sahip olan Batı Avrupa’nın askeri harcamaları ise GSMH’den ayrılan pay dikkate alınarak hesaplanacak olursa düşük. Batı Avrupa’nın son on yıldaki askeri harcamalarında artış sadece yüzde 6. SIPRI’nın raporuna göre, geçmiş yıllarda silahlanma harcamalarında ilk 15 ülke arasında olan Türkiye’nin askeri giderleri 2007’de bir önceki yıla göre 14 milyon dolar gerileyerek, 11 milyar 66 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bunun GSMH’ye oranı yüzde 2.9. Yunanistan’ın 2007’deki askeri harcamaları ise 2006’ya göre 522 milyon dolar artarak 9 milyar 346 milyon dolara ulaştı. Bunun GSMH içindeki payı yüzde 3.8. ABD her zaman olduğu gibi askeri harcamalarda başı çekiyor. 2001’den bu yana askeri giderleri yüzde 59 oranında artmış olan ABD, geçen yıl 547 milyar dolar askeri harcama yaptı. ABD’nin dünyadaki toplam askeri harcamalar içindeki payı da yüzde 45. ABD’yi yüzde 45’lik askeri bütçeleriyle İngiltere, Çin, Fransa ve Japonya izliyor. Silah fabrikaları da silahlanma yarışına paralel olarak daha fazla silah üretiyor. Silah piyasası 100 büyük silah üreticisi tarafından kontrol ediliyor. 2006’da yüzde 9 artış göstererek 315 milyar dolara ulaşan silah üretiminin yüzde 63’ünü, 41 Amerikan şirketi pazara sürdü. 34 Batı Avrupalı silah üreticisinin pazardaki payı ise yüzde 29. 45.6 milyar dolarlık konvansiyonel silah pazarının üçte birini elinde tutan ABD’nin en büyük müşterileri, Güney Kore, İsrail, BAE ve Yunanistan. SIPRI Direktörü Bates Gill, raporu sunuş toplantısında çatışmalara çözüm arayışlarında devletlerin yanı sıra örgütlerin ve kişilerin de taraf olarak kabul edilmeleri gerektiğini söyledi. Gill, geleceğe yönelik tahminlerde bulunurken, yoğunlaşan ulaşım ve turizm nedeniyle insanlığın büyük bir salgın hastalık riskiyle karşı karşıya olduğu görüşünü de dile getirdi. Çin de korkutuyor B azı uzmanlara göre SIPRI’nın askeri harcamalarla ilgili tablolarında Çin ile ilgili rakamlar yanıltıcı. Uzmanlar arasında Çin’in hızla silahlandığının bilindiği, harcamalarının, resmi rakamların en az 23 katı olabileceği yolunda tahminler yürütülüyor. SIPRI’nın direktörü Bates Gill, “30 yıl sonra karşı karşıya kalacağımız durumla ilgili olarak hiçbir ciddi stratejist tahminde bulunamaz” derken, gelişmenin Washington, Tokyo ve Tayvan’da alınacak kararlara bağlı olduğunu söylüyor. Gill’e göre, eğer Avrupa Birliği, Çin’e yönelik silah ambargosunu kaldıracak olursa, Pekin’den hedeflerini açıklamasını isteme hakkı da doğacak. Pekin’in raporlarda görünmeyen faaliyetleri kuşku uyandırıyor. İngiliz savunma dergisi Jane’s Intelligence Review’da geçen ay yayımlanan bir habere göre, Çin Haynan Adası’nın güney ucunda nükleer başlık taşıyan denizaltılar için bir yeraltı üssü inşa etmekte. SIPRI uzmanları Çin’in Soğuk Savaş’ın bitiminden sonra stratejisini değiştirdiğini belirtiyorlar. Soğuk Savaş sırasında ülke içinden, Rusya ve Hindistan’dan gelebilecek tehlikelere karşı donanımlı olan Çin, durumun değiştiğini, yeni savunma stratejisinin okyanus, hava ve güneyden gelecek saldırılara karşı belirlendiğini gizlemiyor. Çin, yeni savunma politikasındaki ana çizgilerden birini ise ABD’den gelecek bir saldırı olasılığına göre belirliyor. Saldırıya maruz kaldığı takdirde öncelikle ayakta kalma stratejisi üzerine geliştirdiği savunma politikasına göre Çin, karşı saldırı için ABD’nin zayıf noktalarını hedef alacak demiryolu, gemi, denizaltı ve havadan atılacak nükleer başlıklı robotlarla teçhizatlanıyor. Sınır ötesi harekât AİHM’de Türk operasyonlarından zarar gördüklerini iddia eden Iraklılar Avrupa’da dava açtı Dış Haberler Servisi Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) Kuzey Irak’taki PKK terör örgütü hedeflerine yönelik operasyonlarının, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) gündemine taşındığı bildirildi. İngiltere’de yayımlanan Guardian gazetesinin haberine göre bir grup Kuzey Iraklı Kürt çiftçiyi temsil eden İngiliz avukatlar, TSK operasyonları sırasında meydana geldiği iddia edilen sivil kayıpların ve maddi zararların tazminini talep edecek. Gazetenin haberinde, Strasbourg’da açılan davaların “emsal” oluşturacağına ve NATO’nun en büyük askeri güçlerinden biri olan Türkiye’yi, sınır ötesi operasyonlara mahkeme önünde açıklama getirmek zorunda bırakacağına dikkat çekildi. Irak’ta bu mezalimin bir kısmına tanık oldum ve travma geçirmiş, yerinden olmuş siviller gördüm” diye konuştu. Başkanlığını, İngiltere Barosu İnsan Hakları Komitesi’nin başkanlığını da yürüten Kraliyet hukukçusu Mark Muller’in yaptığı KİHP’nin 1995 yılında AİHM’ye, Kuzey Irak’ta 7 çobanın öldürülmesiyle ilgili olarak Türkiye aleyhine yaptığı başvurunun kabul edildiği, ancak davada Türkiye’nin suçlu bulunmadığı kaydedildi. Bu davayla birlikte, Avrupa Konseyi üyesi ülkelerin, sınırları dışındaki, hatta Avrupa dışındaki insan hakları ihlalleri nedeniyle de yargılanabileceklerinin kabul edildiğinin altı çizildi. Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamada ise “bilindiği kadarıyla Kuzey Irak’ta sivil kayıp olmadığı, ama çiftlik hayvanlarını kaybettiğinden şikâyet eden bazı siviller bulunduğu” belirtildi. Guardian gazetesi haberinde, geçen sonbahardan beri ABD’nin istihbarat desteğiyle Kuzey Irak’a hava operasyonları düzenleyen TSK’nin, İran ordusuyla da eşgüdüm halinde hareket ettiği ve şubat ayında PKK hedeflerine yönelik kara harekâtı düzenlediği anımsatıldı. u veda yazısı Cumhuriyet okurlarına ve de tabii gazetede 16 yıl birlikte çalıştığım arkadaşlarıma… Kolay değil 16 yılımı geçirdiğim kurumu terk etmek. Bunları yazarken boğazım düğümleniyor. İlk gazeteye başladığım günü anımsıyorum… Sonraki yılları… Cumhuriyet’te çalışırken yitirdiğimiz sevgili dostlarımı, büyüklerimi; Berin Nadi’yi, Uğur Mumcu’yu, Ergun Balcı’yı, Mehmet Kemal’i, Mustafa Ekmekçi’yi, Ahmet Taner Kışlalı’yı, Oktay Kurtböke’yi, Ali Ulvi’yi ve daha birçok değerli meslektaşımı anımsıyorum. Ergun Balcı, filtresini kopardığı sigarasıyla koridordan laf atarak yürürdü. Mehmet (Kemal) Ağabey, benim odada soluklanır ve sonra yoluna devam ederdi… ??? Profesyonel gazeteciliği Cumhuriyet’te öğrendim. Daha önce genel yayın müdürlüğünü yaptığım günlük Aydınlık gazetesi bu mesleğe başlamam için ilk adımdı. Sonra Milliyet’e ve Cumhuriyet’e yazı dizileri hazırladım. 1 Kasım 1992’de Cumhuriyet’in Cağaloğlu binasının kapısından içeri girdim ve giriş o giriş. Tabii o zaman da bu gazetede yıllardır çalışanlar bulunuyordu. Başta İlhan Ağabey olmak üzere, Hikmet Çetinkaya, Şükran Soner, Abdülkadir Yücelman bu gazetenin en kıdemlileri olarak gazeteye katkılarını sürdürüyorlar. ??? Bu 16 yıllık Cumhuriyet’teki son ve en B SIFIR NOKTASI ORAL ÇALIŞLAR zor yazım. Çok değişim taraftarı olmama rağmen tutucu bir tarafımın olduğunu söyleyebilirim. Cumhuriyet’ten ayrılmaya karar vermem kolay olmadı. Günlerce düşündüm taşındım. “Sıfır Noktası” başlıklı köşemdeki değerlendirmeleri beğenmeyenler, tepki gösterenler oldu. Tehdit edenlerle bile karşılaştım. Bu tepkilerin gazete okurlarının küçük bir kesimini temsil ettiğini biliyorum. Benim bazı düşüncelerime katılmasalar bile Cumhuriyet okurlarının ezici çoğunluğunun düşüncelerin özgürce açıklanmasından yana olduklarının tanığıyım. Benim gazetedeki varlığımı bir düşünce zenginliği sayanlar, bana zor zamanlarda destek veren okurlar, bu köşeyi canlı tutmamı sağladılar. ??? Cumhuriyet’e başladığım ilk yıllardaki sıkıntıları hatırlıyorum. Uzan grubu geçmişten kalan alacakları için icra memurlarıyla birlikte gazetenin kapısına dayandığında, icracıları gazeteye sokmamak için direnmiştik. Yıllarca maaşlarımızın çok küçük bir bö Bir Veda Yazısı... lümünü alarak ayakta kalmaya çalışmıştık. İlhan Ağabey, “Çocuklar gazete 80 bine çıksın, düzlüğe ulaşırız” diyordu. Cumhuriyet şimdi İlhan Selçuk önderliğinde düzlüğe çıkmış durumda. Artık gazete kâr ediyor… ??? 16 yıl önce bu gazetenin kapısından Aydın Engin’le birlikte girmiştik. Aydın, 12 Eylül öncesi dönemde Politika gazetesinin, ben de Aydınlık gazetesinin genel yayın müdürleriydik. Hikmet Çetinkaya, Aydın’la birlikte çalıştığımız odaya gelir ve “Bir Maocuyla bir Sovyet taraftarının aynı odada yıllar sonra buluşması bir haberdir” diyerek laf atardı. Rahmetli Ergun Balcı, “Ben de Troçkistim dostlar” diyerek sohbete katılırdı. ??? Abdullah Öcalan’la 1993 yılında Bekaa’da yaptığım söyleşi 10 gün boyunca gazetede yayımlanmıştı. Aynı yıl Kemal Burkay’la da bir söyleşi yapmıştım. Bu iki söyleşiyi kitap haline getirince hakkımda dava açıldı ve Terörle Mücadele Yasası’ndan 2 yıla mahkum edildim. Bu dönem dahil her dönemde Cumhuriyet bana sahip çıktı. İlhan Ağabey’in o zor günlerdeki desteğini ve sonraki desteklerini hep şükranla anmaya devam edeceğim. ??? Genel Yayın Müdürü İbrahim Yıldız’ın, Yazıişleri Müdürü Mehmet Sucu’nun, Haber Müdürü Hakan Kara’nın, İdare Müdürü Hüseyin Gürer’in, Akın Atalay başta olmak üzere hukuk bürosunun, burada adlarını tek tek saymam mümkün olmayan yazar ve muhabir arkadaşlarımın, idarecilerin ve idarede çalışan arkadaşlarımın hep yardımlarını gördüm. Cumhuriyet bir okul. Ben bu okulda uzun bir eğitimden geçtim. Gazeteciliğe devam edeceğim. Demokrasiyi, özgürlükleri, insan haklarını, farklılıklarımızı bir zenginlik olarak yaşamaya olan inancımı her koşul altında savunmayı sürdüreceğim. ??? Anılarımla yaşamayı severim. Cumhuriyet’te öylesine çok anılarım var ki… Onları bir zenginlik olarak yanımda götürüyorum. Sevgili Cumhuriyet okurları... Sevgili gazeteci arkadaşlarım… Bir gün yeniden bir yerlerde buluşmak umuduyla sizlere veda ediyorum. Hepinize teşekkür ediyorum… Sevgiyle kalın… oralcalislar?cumhuriyet.com.tr 13 YIL ÖNCE DE DAVA AÇILMIŞTI Davaların açılmasına önayak olan Londra merkezli Kürt İnsan Hakları Projesi (KİHP) icra direktörü Kerim Yıldız, gazeteye yaptığı açıklamada, “Bize Türk top ateşi ve bombardımanının sivil ölümlerine ve yaralanmalarına sebep olduğu ve hayvanlar, tarlalar ve mülklere zarar verdiği söylendi.