28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

22 ŞUBAT 2008 CUMA ekonomi PARİS’TEN UĞUR HÜKÜM Parayı Türk bankaları verdi Migros’u İngiliz fon aldı Koç Holding, Migros’taki yüzde 50.8 hissesini 1.977 milyar YTL’ye İngiliz BC Partners’in kontrol ettiği Moonlight Capital’e sattı. Finansmanı İş, Garanti ve Vakıfbank sağlayacak. Ekonomi Servisi Koç Holding, Migros’taki yüzde 50.8 hissesinin uluslararası bir girişim sermayesi şirketi olan İngiliz BC Partners tarafından kontrol edilen Moonlight Capital’e 1.977 milyar YTL bedelle sattı. Türkiye’nin perakende devleri arasında yer alan Migros’un satışında satın alma finansmanı da, aralarında İş Bankası, Garanti ve Vakıfbank’ın olduğu Türk bankalarından sağlanacak. Koç Holding Migros’taki yüzde 50.8 hissesinin BC Partners’in kontrol ettiği Moonlight Capital’a satışı için sözleşme imzaladığını açıklarken gerekli onaylar alınarak anlaşmanın 34 ay içinde tamamlanması bekleniyor. Holdingin İMKB’ye yaptığı açıklamada Açıklamaya göre alıcı Moonlight, anlaşmanın tamamlanmasının ardından SPK tebliğleri doğrultusunda azınlık hissedarlara çağrıda bulunulacak. Satın almada Turkven özel sermaye şirketinin ve DeA Capital’in de azınlık hissedarlar olacak. BC Partners’ın kıdemli ortağı Francesco Conte, Migros’un Türkiye’deki ilk yatırımları olduğunu belirtti. Migros’un şu anda yüzde 49.17’si IMKB’de işlem görüyor. C Yasak mı, Yarar mı? rilen mücadele radyo ve televizyonun ayrılmasını engellemiyor, her iki kurumda özerklik kavramını, bağımsızlık ilkesine dönüştürmeyi başarıyorlardı. 1987’de başbakan Jacques Chirac, sosyalist cumhurbaşkanı François Mitterrand’ın vermesi gerekli bir taviz sonucu, kendince piyasa ekonomisine katkıda bulunarak, Fransız televizyon tarihinin ilk ve 28 yıl tek kanalı olarak yaşamış birinci kanalı TF1’ni özelleştiriyordu. Sektör çalışanları bu iki tarihi vesileyle sokaklara dökülmüş ve çeşitli eylemler düzenlemişlerdi. ??? Geçtiğimiz 13 Şubat’ta Paris’in en tanınmış caddelerinden, Chanel, Dior, Gucci, Hermes, Yves SaintLaurent ve benzerleri gibi tümü zenginlik ve lüks kokan mağazalarla süslü Avenue Montaigne caddesi sakinleri, turistler alışılmadık bir manzarayla karşılaştılar. Saat 14’ten itibaren Seine nehriyle ChampsElysée caddesi arasına yayılan Avenue Montaigne’yi baştan başa, şarkılar söyleyip, sloganlar atan, istemler, sendika pankartları taşıyan rengarenk 5000’i aşkın bir topluluk kaplamıştı. Tüm France Télévision, Radio France, TV5, France 24 ve Radio France Internationale çalışanlarının neredeyse yarısı, sendikalısı, sendikasızıyla lüksün merkezini doldurmuştu. Ekranlar kararmış, mikrofonlar sessizleşmişti. “İmparator, kamu yayıncılığına dokunma!” uyarısı hazretin kulağına ulaşmıştı. Gazetecisi, teknisyeni, sekreteri ve diğer çalışanlarıyla sektör bu “güzel” düşüncenin garantisini istiyordu. Reklamları kaldırmakla yalnızca France Télévision’da 850 milyon ile 1.2 milyar avro arası bir bütçe açığı çıkacaktı. Bu yekun kimden ve nasıl karşılanacaktı? Kaliteli programla izleyici yüzdesi arasında doğrudan bir mantık yoktu. Piyasa ekonomisi şaşılığını giderecek gözlüklerin vasisi kim olacaktı? Yürüyüşten birkaç saat sonra bizzat Kültür ve Komünikasyon Bakanı Christine Albanel, sektörün hamilerinden dışişleri bakanlığı temsilcileri ve cumhurbaşkanının sözcülerinin de katılımıyla sektörün sendika temsilcilerini yürüyüş güzergahına birkaç yüz metre mesafedeki makamında ağırlıyordu. Kamu yayıncılığı kuruluşlarının özelleştirilmeleri hiçbir biçimde söz konusu edilmeyecek, bağımsızlıklarına dokunulmayacak, bütçelerinden tek kuruş kesinti yapılmayacak, açıklar büyük oranda ilgili özel sektörün ödeyeceği vergi, cep telefonları ve internet reklamlarından ve belki de kısmen vergi mükelleflerinden karşılanacaktı. İktidar partisi UMP’nin Meclis Grubu Başkanı JeanFrançois Copé başkanlığında 19 Şubat günü faaliyete geçen, mesleki uzmanlar, aralarında komünist ve merkez milletvekili ve senatörlerin de olduğu bir komisyon Cumhurbaşkanına en geç Mayıs ayı sonuna kadar ayrıntılı bir rapor sunacaktı. Kuyuya atılan taştan cevher çıkarma eylemini gözetmek ise sektör çalışanları ve kamuoyuna düşüyordu. Ne dersiniz, sizce reklamsız bir televizyon “Yasak mı, Yarar mı?” ugur.hukum@gmail.com 9 SATIŞ ARABASIYLA BAŞLADILAR İsviçre Migros Kooperatifler Birliği ve İstanbul Belediyesi’nin girişimleri ile 1954’te kurulan ve yolculuğuna İstanbul’da tüketim maddelerini tüketicilere 45 satış arabasıyla ulaştırarak başlayan Migros’un çoğunluk hisseleri 1975’te Koç’a devredildi. 1989 sonunda 2 büyük ilde 34 mağazayla hizmet vermeye başladı ve 1991 ‘de halka açıldı. Yurtiçinde 65 M, 58 MM, 30 MMM, 273 Şok, 3 alışveriş merkezinde hizmet veren Migros, yurtiçinde 7 coğrafi bölgede, yurtdışında Baku’da 3, Moskova’da 15, Kazakistan’da 3, Sofya’da 2 Ramstore’de olmak üzere 2002 yılı sonunda ulaştığı mağaza sayısı 452 adet oldu. 300 MİLYON MÜŞTERİ Bugün itibarıyla 1 milyon 81 bin 765 metrekare kapalı alana sahip olan Migros, Türkiye’de 220 Migros, 247 TANSAŞ, 462 Şok, 8 Macro Center, 3 5M’den oluşan 940 mağaza ve Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan ile Makedonya’daki 15 Ramstore ile birlikte yurtiçi ve yurtdışında toplam 955 mağazayla hizmet veriyor. Migros’ta çalışan sayısı 14 bin, yıllık müşteri sayısı ise 300 milyon civarında bulunuyor. Migros’un geliri borçları kapatacak Koç Holding, bundan sonraki süreçte otomotiv, dayanıklı tüketim, enerji ve finans olmak üzere 4 ana sektöre odaklanacağını açıkladı Ekonomi Servisi Koç Holding Üst Yöneticisi (CEO) Bülent Bulgurlu, holdingin Migros hisse satışıyla açık pozisyonunu kapatmış ve mali yapısını daha da güçlendirmiş olacağını bildirdi. Migros’un yüzde 50.8 hissesinin Moonlight Capital S.A’ya satılmasıyla ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan Bulgurlu, Migros’un satışından elde edilen 1.977 milyar YTL’nin önemli bir kısmının holdingin borçlarının ödenmesinde kullanılacağını, geriye kalan kısımla ise yeni yatırımlar yapılabileceğini söyledi. Bulgurlu, Migros’un Koç Holding’in en değer verdiği ve Türkiye’nin en önemli şirketlerinden biri olduğunu vurgulayarak satış konusunda Migros yatırımcılarına ve müşterilerine “müsterih olun” mesajı verdi. Bulgurlu, Migros çalışanlarının da devir sonrasında görevlerine devam edecekleri konusunda alıcı şirketle prensip anlaşmasına vardıklarını belirtti. Bulgurlu, strate SIRADA SİGORTA SATIŞI VAR Koç Holding CEO’su Bülent Bulgurlu, Yapı Kredi Sigorta’nın satışıyle ilgili bir çalışmaları bulunduğunu da belirterek “Finansal hizmetler değil, sigorta işleriyle ilgili. Şu an çalışma safhasındayız. Karar oluştuktan sonra açıklanır’’ dedi. Bulgurlu, bu çalışmanın yatırım değil, satış üzerine olduğunu söyledi. jilerini sürekli gözden geçirerek gerektiğinde bundan sonra da radikal adımlar atmaktan çekinmeyeceklerini ifade etti. Bulgurlu, Migros’un satışı ile Migros’a bağlı şirketlerin de dev redildiğini aktardı. Bulgurlu, holdingin Migros satışına rağmen cirosunu, 2008’de sadece organik büyüme ile 81 milyar YTL’ye çıkarmayı planladığınıi bildirdi. Resmi işsizlik oranı yüzde 10.1’e çıktı, her beş gençten biri işsiz ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İşsizlik yükselişe geçti. Ekimkasımaralık döneminde bir önceki yılın eş dönemine göre 0.5 puan artan işsizlik oranı yüzde 10.1’e çıktı. Genç nüfusta işsizlik oranı 1 puan artarak yüzde 20, tarım dışı alanda işsizlik oranı 0.4 puan artarak yüzde 12.6’ya yükseldi. Toplam işsiz sayısı 2 milyon 350 bin kişi olurken, “iş aramayıp çalışmaya hazır olan” bir milyon 670 bin kişi ile birlikte gerçek işsiz sayısı 4 milyon 20 bini, işsizlik oranı ise yüzde 16.2’yi buldu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun açıkladığı ekim kasım aralık aylarını kapsayan 2007 Kasım dönemi Hanehalkı İşgücü Araştırması’na göre Kasım 2007’de ortaya çıkan tablo şöyle: Bir ayda işsiz sayısı 85 bin artarken çalışanların sayısı 368 bin kişi düştü. İstihdam oranı 1.4 puan azalarak yüzde 42.1’e, işgücüne katılma oranı 1.3 puan azalarak yüzde 46.9’a indi. Bu arada TÜİK tarafından “işsizlik rakamları aşağı doğru düzeltildi”. uralarda delinin biri sürekli kuyuya taş atıyor. 40x40 akıllı da sürekli çıkartmaya çalışıyor. Atılan taşlar bir tane olsa, bir derece. Adam neredeyse günde, hadi bilemedin haftada bir, atıyor Allah atıyor... Destursuz, desteksiz, dizginsiz, “BEN bilirim, BEN ederim, BEN yaparım”, deyip atıyor... Hangi birine yetişecek akıllı ve akil adamlar? Yeter artık bu kadar taş, diye haykıranların sesinin yankısının, bir başka deyişle “protesto”nun gücüne göre de deli, “Peki, bir bilgeler komisyonu kuralım, incelesin bakalım kuyudaki son taşımı...” diyebilecek kadar da olgun (!) ve demokrat da davranabiliyor. Ancak bazen attığı bir takım taşların cevher taşıyabileceğini, en azından tartışmaya değebileceğini de görüyoruz. Çünkü bu diyarda yalnızca “kuyudan taş çıkartan” akil adamlar olarak da yaşanmıyor! ??? Türk basınının ‘solduyu’lu organlarında bile “Sarkozy’den reklam yasağı” başlıklı bir haber görünce dayanamayıp yazmaya karar verdik. Şimdi soralım bakalım: “Çikletli çikolatalı, çamaşır ve meyve sulu, en İyi, en Böyük, en Eski, en, en, en’li boyalı basın, vs... ilanlarının ekranı, programları ikiye, dörde, sekize böldüğü bir (kamu) televizyon, radyo mu istersiniz? Tertemiz, eğitici, uyarıcı, yaratana ve izleyene saygılı programların, filmlerin gösterildiği, kamu çıkarının gözetildiği, titizlikle korunduğu bir televizyon ve radyo mu?” Ve tabii ki bu soruları yazılı ve elektronik basınyayın için de sorabilirsiniz. Ütopyaya niçin sınır koyalım ki? İmkansızı isteyelim ki, imkanlının imkanları genişlesin... En azından kamuya ait televizyon ve radyolarının reklam denen kapitalizmin bayrağı, tüketim ejderhasının ateş kusan ağzı susabiliyorsa, bunun adına “yasak” demek acaba (barış) içinde (bir arada) yaşamaya mahkum olduğumuz liberal ekonomi ve serbest rekabet dünyasına pranga takmak anlamına mı gelir? Yoksa teneffüs ettiğimiz havaya azıcık oksijen katacak bir “yarar” mı sağlar? ??? 5. Cumhuriyet’in ilk imparatoru, 4. Bonaparte her fırsatta yumurtladığı reformlarından birini daha iki hafta önce ortaya atınca, ortalık karıştı. Adam kamuya ait televizyonlarda reklama son vereceğini açıkladı. Ardından da “Solcular yıllarca çığırtkanlığını yaptı, ama onlar yapamadı. BEN yapacağım” deyip ekranlardan gevrek gevrek sırıttı. Kamu odyovizüel (görselişitsel) sektörü çalışanları tarihlerinde görülmemiş oranda sokaklara döküldü. “Reklamımı isterim!” diye değil, “Kamu yayıncılığına dokunma!” diye... 1974’te devrin yeni ve pek liberal cumhurbaşkanı (hani 2001’de Türkiye karşıtı ideolojik Haçlı seferini başlatan adam) Valéry Giscard d’Estaing ayağının tozuyla, ORTF’i (Office Radiodiffusion Télévision Française) dağıtıp tozu dumana katıyordu. ORTF 1964’te General De Gaulle’ün Fransız önce radyo ve sonra televizyonunu özerkleştirmek amacıyla oluşturduğu kurumdu. (Bir cins Fransız TRT’si!) 1974’te başta ORTF çalışanlarının seferberliği olmak üzere ve B azının başlığını ben de beğenmedim. Simetrik, asimetrik.. bunların yerine Türkçe sözcükler bulmak, kullanmak gerekir. Bakışımlı, bakışımsız sözcükleri, çoğunluk için anlam taşımıyor; oturmuş, yaygın kullanılan sözcükler değil. Hemen her alanda kişiler arasında bilgi dengesizliği, bilginin simetrik olarak dağılmaması söz konusu. Bilgi farklılığı, asimetrik, bakışımsız dağılım, kuşkusuz bilgi yoksunlarının zararına işliyor, olumsuz sonuçlar doğuruyor. Finans sektöründe bilginin asimetrik oluşu, taraflar arasında dengesiz dağılım, gerek kişiler, gerek sektör ve gerek genel ekonomi açısından daha tehlikeli, olumsuz sonuçlar doğuruyor. Genelde finans sektöründe asimetrik bilginin iki olumsuz sonucundan söz edilir. Yanlış seçim ve etik olmayan kötü kullanım... Tasarruf, birikim sahipleri, yatırımcılar bilgi farklılığı, bilgi yetersizliği nedeniyle hatalı seçim yapabilirler, yanlış yatırım araçları seçebilirler; kaynaklarını iyi, verimli kullanmayacak kişi ve kurumlara aktarabilir, sonuçta hem kendileri kayba uğrar; paralarını geri alamazlar, hem de ekonomi değer yaratmadan yoksun kalır. Kaynaklar, etik değerlerden yoksun kişilerin eline de geçebilir; toplumsal, ekonomik Y YORUM ÖZTİN AKGÜÇ Finansal Pazarlarda Bilginin Simetrikleştirilmesi re, formüllere, grafiklere, teknik analiz, direnç noktaları alanları gibi kavramlara, stres testi, opsiyon, forward, future, swap, put, call, hedge gibi sözcüklere karşın, teknik bilginin ve/veya analiz yetisinin yeterli olmadığı ya da kullanılmadığı anlaşılmaktadır. Daha kötüsü etik kurallara uyulmadığı, kamunun yanlış bilgilendirildiği, bilgi kirliliği yaratıldığı, riskli işlemlere girişildiği, kısa sürede yüksek kâr açıklayabilmek için üçüncü kişilerin paraları ile adeta kumar oynandığı, riskten kaçınma tekniklerinin spekülatif (vurgunsal kâr) amaçla kullanıldığı gözlemlenmektedir. Finans kurumlarında toplanan kaynakların hem yanlış hem de etik değerlere aykırı biçimde kullanılması asimetrik bilginin riskini arttırmaktadır. Bu kötü kullanımın bedelini de, yanlış kişilere oy verme dışında belki başka günahı olmayan kişiler ödemektedir. Finans sektörünün temel amaçlara ters düşebilecek şekilde de kullanılabilir. ??? Finans sektöründe, bilginin asimetrik oluşunun doğurduğu olumsuz sonuçları önlemek gerekir. Bunun aracı da finasman kurumlarıdır. Finans kurumları, daha açık bir deyişle finans kurumlarının yöneticileri toplanan kaynakları yeterli teknik bilgi çerçevesinde, etik kurallara uygun biçimde yöneteceklerdir. Asimetrik bilginin kaynak kullanımında doğurabileceği sakıncalar, finans kurumları tarafından engellenerek kaynakların iyi kullanımı, gönenç (refah) artışına katkıda bulunacaktır. Günümüzde finansal pazarlarda krizler, çalkantılar, moda deyişle türbülans finansal kurumların iyi yönetilmediğini ve denetlenmediğini ortaya koymakta, kanıtlamaktadır. Görüntüsel reklamlara, bilgisayarlar, dizüstü bilgisayarlara, modelle işlemlerini yerine getirmemesi, bir durgunluğun, bir bunalımın tetikçisi olmaktadır. ??? Yatırım kararlarında belki etkili olabilecek genel kuralları anımsatayım. Bir alanda yüksek getiri, yüksek verim vaad ediliyorsa, orada yüksek risk söz konusudur. Yatırımcı parasını yitirebilir, sonuçta vaat edilen verimi elde edemeyebilir. Verim, getiri vaadi artıyorsa, risk de artıyor demektir. Hem yüksek getiri hem riskin olmaması, bunlar ancak politikacıların ilgilendiği çok özel alanlarda söz konusudur. Bir paranın hem faizinin hem de değerinin düşük ya da düşme eğilimi göstermesi genelde söz konusu değildir. Hem gelir hem servet kaybına uğramak, akılcı bir davranış olamaz. Çoğu zaman zararın neresinden dönülürse dönülsün kârdır kuralı geçerlidir. Yatırımcı daima elternatif maliyeti, fırsat maliyetini göz önünde tutmalıdır. Bir ülkenin dış borcu yüksek, sürekli cari işlemler açığı veriyor ve parası rezerv para niteliğinde değilse, faizin yüksek olması doğal ve gereklidir. Önemli olan kaynakların hem ekonomi, hem birikim sahipleri açısından iyi kullanımıdır. Ancak başarılı, etik kurallara uyan bir yönetim böyle bir bağdaşımı gerçekleştirebilir. Arçelik ve Vestel devler arasında 2.6 trilyon dolarlık büyüklüğe erişen tüketici ürünleri sektöründe en büyük 250 firma sıralamasında Arçelik 127, Vestel 162. oldu Ekonomi Servisi Toplam cirosu 2.65 trilyon dolara ulaşan tüketici ürünleri sektörünün devleri arasına Arçelik 127’nci, Vestel ise 162’nci sıradan girdi. Uluslararası denetim firması Deloitte, “Tüketici Ürünleri Sektörünün Küresel Güçleri” başlıklı raporunda sektördeki gelişmeleri değerlendirdi. 2006 verilerine göre en büyük 250 şirketi bir önceki yıla göre yüzde 8.4 büyüme sağladı ve toplam satışlarda 2.65 trilyon doları geçti. Sektörün en büyük 250 şirketi listesinde ilk sırayı 101.4 milyar dolarlık net satışla Altria Grubu, ikinci sırayı 91.6 milyar dolarlık net satış rakamıyla HewlettPackard, üçüncü sırayı ise 90.5 milyar dolarlık net satışıyla Samsung Electronics aldı. Arçelik 4.9 milyar dolarla 127’nci olurken Vestel de 3.7 milyar dolarla 162’nci sırada yer aldı. AfrikaOrtadoğu bölgesinde tüketim ürünleri firmaları arasında Arçelik en büyük 2, Vestel ise en büyük 3. firma olarak yer aldı. Arçelik, dünyanın en büyük 10 beyaz eşya ve elektrikli küçük ev aletleri firması arasında 6. sırada yer aldı. Vestel ise en hızlı büyüyen 50 tüketim ürünleri firması arasında 32. sırada yer aldı.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear