25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

4 Olağan kurultayda Zeki Sezer yeniden genel başkanlığa seçildi. Sezer PM listesinde 13 vekilden 6’sına yer verdi C haberler BİR BAKIMA SERVER TANİLLİ 24 AĞUSTOS 2007 CUMA DSP’de Ecevit’siz ilk kurultay DSP Genel Başkanı Zeki Sezer kurultayda yaptığı konuşmada, “Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhuriyetin, laikliğin gereğine göre hareket edeceğiz” dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) DSP Genel Başkanı Zeki Sezer, partisinin 7. olağan kurultayında yeniden genel başkanlığa seçildi. DSP’nin “Ecevit’siz” ilk kurultayının açılışında bir konuşma yapan Sezer, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili olarak “Aynı dayatmayla karşımıza çıkıyorlar. Biz de gerekeni yaparız. DSP, sağduyuyla ama ülkenin, milletin, cumhuriyetin ve laikliğin gereğine göre hareket edecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın’’ mesajı verdi. Sezer, “13 akil adam” olarak nitelendirdiği milletvekillerinin “130 kişilik iş yapacağını” söylerken “Fildişi kulelerde solculuk yapanlara inat halktan kopmayacağız. Solun bitmesinden medet umanlar var, sol bitmedi, bitmez” dedi. DSP’nin 7. olağan kurultayı Atatürk Spor Salonu’nda yapıldı. Kurultaya katılan Rahşan Ecevit alkışlarla karşılandı. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de kürsüye çıktığında “kurucu genel başkanları” Rahşan Ecevit’i selamlarken milletvekillerini de “Orada 13 akil adam oturuyor. 13 arkadaşımız aslanlar gibi 130 kişilik iş yapacak” diye selamladı. Sezer, konuşmasının başında “Ecevit’siz ilk kurultayda hüzünlü olduklarını” vurgularken “Nur içinde yatıyor. Halkı onun ışığında yürümeye kararlı. Rahat uyu Ecevit, biz şimdi parlamentodayız” dedi. “Seçimlere girmemelerine karşın 22 Temmuz’da DSP’nin üzerine düşeni özveri dahilyaptığını” vurgulayan Sezer, yerel seçimlerle ilgili hedeflerini açıkladı. dığını’ ve Ankara’yı susuz bıraktığını” söyledi. Sezer salonda bulunan Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen’in “karınca gibi” çalıştığını söylerken partililer ayağa kalkan Büyükerşen’ı alkışladı. Sezer, “Önümüzdeki dönem hedefimiz bütün Türkiye’yi Eskişehir yapmak” dedi. ALKTAN KOPMAYACAĞIZ’ Sezer, “Atatürk nasıl düşünürse, Ecevit de öyle düşünüyordu, biz de öyle düşünmek zorundayız” mesajı verdi. “Fildişi kulelerde solculuk yapanlara inat halktan kopmayacağız” diyen Sezer, “Sürekli ‘bu solcular bir araya gelemez’ denildi. Bunu yıktınız, yanlış propagandaları tersyüz ettiniz, sizi kutluyorum. Şimdi top ayağımızda, DSP’ye olan ilgi, sevgi her geçen gün artıyor. İktidar olma sırası DSP’dedir” dedi. “Yerli demokratik sol olarak evrensellikten de ulusalcılıktan da asla vazgeçmeyeceklerini” vurgulayan Sezer, toplumun her kesimini kucaklayacaklarını, inançlara saygılı bir devlet millet ilişkisi kurulmasına öncülük edeceklerini söyledi. Bazı gazetelerde “DSP küllerinden yeniden doğacak mı’’ içerikli yazılar yer aldığını anımsatan Sezer, “Doğduk... Bu toplantı, bu salon, bu coşku, çoktan doğduğunuz göstergesi” dedi. Cumhurbaşkanı seçimi konusunda iktidar partisinden ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan daha önce söyledikleri gibi davranmasını, uzlaşı ve diyalog aramasını beklediklerini vurguladı. Bir Hedefe Doğru, Bir Adım Daha... ma kılığında kadınlar arasında yaygınlaştırdığı ve dayattığı bir icat. Batılılaşma ve laikliğe düşmanlığın bir aracı; bir dinsel simge. Türkiye, bununla savaşıyor: Anayasa Mahkemesi ve Danıştay, okullarda ve üniversitelerde yasaklamıştır; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de bunu evrenselleştirmiştir. Gül’ün eşi de Çankaya’ya çıktığında, bu türbanı ile ne yapacaktır? Çünkü, bulunacağı ortam, bir laik kamusal alan. Eşinin türbanı, Abdullah Gül’ün kimliğinden, kişiliğinden soyutlanamaz. Böylece, türbansızlık kamusal alan için bir zorunluluktur; Çankaya, bireysel dinsel tercihin sergilenmesine olanak vermez, veremez. Gül’ün türban aşkı pek köklü de: Geçenlerde kızının Bilkent’teki kep giyme töreninde, ona türban taktırmıştır ki, kışkırtıcı duygulardan kendini kurtarması güç olacağa benzer. Bir konu da şudur: Abdullah Gül, Çankaya’da, Erdoğan’ın gönderdiği atama kararnamelerini Çankaya’nın süzgecinden geçirecek mi, yoksa hemen imzalayacak mı? Meclis’ten gelecek AKP patentli yasalar için de böyle mi olacaktır? Bunun, akla getireceği pek vahim sorular var. Hele, Çankaya’ya dindar bir cumhurbaşkanının gelip oturması ile emperyalizmin “Ilımlı İslam Devleti”nin yerleşmesi için yollar daha da açılmış olmayacak mı? ? Sorular, sadece bunlardan ibaret değil! Sıradan olmayıp bekamızı da ilgilendiriyor hepsi de. Açıkça söyleyelim: Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığı, derinden derine insanı düşündürüyor. Onunla, siyasal İslam, pek tehlikeli bir hareket, bir hedefe doğru bir adım daha atmıştır. Askerler, yani ordu, bunların üstünde pek duruyor. Peki siviller? Yoksa sivilleri ilgilendiren, orduya, askerlere dönüp ağzını bozarak saldırmak mı? Yolunu ve yönünü kaybetmiş bir güruh görüyoruz ki, böyle bir çılgınlık içindedirler. Dünyamızın ve yurdumuzun tehlikelerle dolu olduğu bir sırada, onlar daha da tehlikeli olabilirler... ‘H Rahşan Ecevit’e büyük ilgi Kurultaya katılan Rahşan Ecevit alkışlarla karşılandı. DSP Genel Başkanı Zeki Sezer de kürsüye çıktığında “kurucu genel başkanları” Rahşan Ecevit’i selamlarken milletvekillerini de “Orada 13 akil adam oturuyor. 13 arkadaşımız aslanlar gibi 130 kişilik iş yapacak” diye selamladı. (Fotoğraflar: AA) siyaseti mafyanın kucağına atmaktan kurtaralım, seçim barajlarını düşürelim, seçim döneminde paraları etkin kullanalım diyecektik.’’ İktidar hedeflerine vurgu yapan Sezer, demokratik bir anayasa gereği üzerinde durdu. Seçim yasalarının değişmesi, barajın düşürülmesi ve seçim ittifaklarının yasal duruma getirilmesini isteyen Sezer, eğitim ve işsizlik sorunları konusunda da değerlendirmeler yaptı. Sezer, “12 yıllık kesintisiz eğitim dönemini önümüzdeki dönemde, yine demokratik sol gerçekleştirecek. Meslek eğitimi imam hatip liselerine endeskleniyor. İmam hatip liselerinde okuyanları incitmek aklımın ucundan bile geçmez. Gerektiği kadar imam hatipli yetişecek. Sadece oraya takılıp kalıp, gençlerimizi mesleksiz bırakmaya bu hükümetin de Başbakan’ın da hakkı yok” dedi. ‘GELİŞMEYE İHTİYAÇ VAR’ Zeki Sezer, şunları söyledi: “Ama olmadı hayal kırıklığı yarattı, bir önceki Cumhurbaşkanlığı süreci milleti gerdi, şimdi aynı dayatmayla karşımıza çıkıyorlar, oysa Türkiye’nin gerilmeye değil, gelişmeye ihtiyacı var, biz de gerekeni yaparız. Uzlaşı, diyalog arasalardı, eğer bize gelselerdi biz hazırlıklıydık. Demokratik anayasal değişiklikleri de, seçim yasalarıyla ilgili değişiklikleri de birlikte gerçekleştirelim diyecektik. Siyaset şimdi pahalı hale geldi, pahalılaştıkça kirlendi, gelin 897 DELEGE OY KULLANDI Olağan kurultayda 1141 delegeden 897’sinin oy kullandığı seçimde 33 oy geçersiz sayıldı. Zeki Sezer 854 oy alırken diğer aday DSP İstanbul Bahçelievler İlçe Örgütü Üyesi Metin Baş ise 10 oy aldı. Zeki Sezer, Parti Meclisi (PM) listesinde 13 milletvekilinden 6’sına yer verdi. Emrehan Halıcı, Hasan Macit, Hasan Erçelebi, Mustafa Vural, Recai Birgün ve Süleyman Yağız PM listesinde yer alan isimler oldu. ‘AĞUSTOSBÖCEĞİ GİBİ’ Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in 3 dönemdir bu görevi yaptığını anımsatan Zeki Sezer, “Gökçek’in ‘ağustosböceği gibi saz çal ANKARA/İSTANBUL (Cumhuriyet) Emin Çölaşan’ın Hürriyet’teki işine son verilmesinin, AKP iktidarına uygun bir medya şekillendirmesinin önemli adımlarından birisi olduğuna dikkat çeken basın meslek örgütleri, seçim öncesi muhabir kademesinde başlayan işten çıkarmaların, seçim sonrasında daha üst görevlerdeki muhalif isimlere yöneldiğini vurguladı. Çölaşan’ın Hürriyet gazetesindeki işine son verilmesi, basın meslek örgütlerinin tepkisini çekti. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu tarafından yapılan yazılı açıklamada, “Türk basınının önemli yazarlarından Emin Çölaşan’ın muhalif yazıları nedeniyle işine son verilmesini içimize sindiremiyoruz. Kendisinin her zaman yanında olacağımızı bildiriyoruz. Uzlaşma, hoşgörü gibi mesajların çokça verildiği bugünlerde böyle bir uygulama, iktidarbasın ilişkilerinde önümüz ‘Endişe verici süreç’ deki döneme ilişkin endişelerimizi artırıyor ” denildi. Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Başkanı Ahmet Abakay, “Çölaşan’ın işten çıkarılması, diğer muhalif yazarlara uyarıdır” değerlendirmesini yaptı. “Çölaşan’ın Hürriyet te görevine son verilmesi, AKP iktidarının bu gazete üzerindeki baskısının sonuç vermesidir, iktidara yandaş olmayan yazarın cezalandırılmasıdır” diyen Abakay, “Bu olayla basın özgürlüğü, bağımsız gazetecilik fikri yara almıştır” vurgusunu yaptı. Türkiye Gazetciler Sendikası (TGS) Başkanı Ercan Sadık İpekçi “Seçim öncesinde işten çıkarmalar başlamıştı ama daha alt düzeyde, muhabirler arasındaydı. Ama, iktidara uygun bir medya şekillenmesinin istendiğinin sinyalleri o zamandan veriliyordu. Seçimden sonra ise bu kez daha büyük taşlar yerinden oynamaya başladı. Endişelendirici bir sürece doğru gidiliyor” diye konuştu. DSP’nin Kurucu Genel Başkanı Rahşan Ecevit de yaptığı açıklamada, Çö laşan’ın işine son verilmesine tepki göstererek “Basın özgürlüğüne büyük bir darbe indirilmiştir” dedi. G9’u oluşturan TGS, ÇGD, TGC Ankara Temsilciliği, Diplomasi Muhabirleri Derneği, Ekonomi Muhabirleri Derneği, Foto Muhabirleri Derneği, Parlamento Muhabirleri Derneği, Profesyonel Haber Kameramanları Derneği, Avrupa Gazeteciler Birliği Türkiye Temsilciliği ve HaberSen de ortak bir kınama metni yayımladı. LTUĞ’UN İŞİNEDE SON VERİLDİ Tirajı 100 binin üzerinde olmasına karşın kısa bir süre önce kapatılan, Doğan Grubu’nun muhalif yayın organı Gözcü gazetesinin yerine kurulan Sözcü’de de Çölaşan ile aynı gün gazetenin deneyimli yazarlarından Kurtul Altuğ’un işine son verildi. Ağustos günlü gazetelerde, olan biteni apaçık öğrendik: Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı’na adaylığı ilan edildi. Günlerdir ertelenen haberin sonunda birkaç aday bekliyorduk. Öğrendik ki, Abdullah Gül’le yarışacak başka biri yokmuş partisinde. Elimizde yalnız bir gül, kokusu ve dikeni ile tek bir gül var... Geniş bir çevrede, sevinci anlatmak da mümkün değil. Gazetelerde, Cumhuriyet’in ve onun yanı sıra birkaç gazetenin dışında, yazı köşelerinde, neredeyse sevinçten çalıp oynayacaklar. Ne bir tahlil, ne bir kritik! Çankaya’ya bir cumhurbaşkanı çıkarılacak ya, işte o “tahlil ve kritik” görevine şimdiden sarılan dürüst ve yurtsever kalemlere katılıp bir şeyler söyleyelim... ? Gülümüzün kokusu ve dikenleri üstüne şu birkaç özelliği kaydedelim. Türkiye’de, bir cumhurbaşkanının, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ile bir sorununun olmasını düşünebilir misiniz? Abdullah Gül’ün bir dinci çevrede “bilfiil” çalıştığını bilmeyen yoktur: Onun Refah Partisi ve Fazilet Partisi’ndeki uğraşları hep hatırlanır; ama o yıllardan “Cumhuriyet’in temel felsefesi”ni benimsediğini gösteren bir örnek de yoktur. Gül’ün, Cumhuriyetle hesaplaşmadan vazgeçmeyen tarikat ve cemaatlerle yakınlığı da bilinir. Cumhurbaşkanı olduğunda, Abdullah Gül nasıl bakacaktır bu geçmişe? Melih Aşık’ın “Açık Pencere”sinden öğreniyoruz (Milliyet, 14.8.2007): Yeniçağ gazetesinin, Gül’ün, 1992’deki bir konuşmasından alıp yayımladığı bölümlerden inciler... Gül, Atatürk ilkelerini dayatma olarak niteliyor... Her yerde aynı heykeller var, diyor... Laikliği tehdit olarak tanımlıyor... Bir sokak adamının değerlendirmelerinden neresi ile ayrılıyor bu sözler?.. Abdullah Gül’ün bir başka sorunu da, eşinin türbanı; başörtüsü değil, düpedüz türbanı... Türban, gerici bir güruhun, Müslüman Kardeşler’in, İslam dünyasında örtünme adına, bir ünifor 15 Dinci yapılanma ‘korsanlara zemin hazırladı’ İstihbarat raporları özellikle 2001 yılından sonra KKTC’deki üniversitelerde Ortadoğu bağlantılı radikal dinci eğilimlerin giderek tırmanmakta olduğunu gösterdi. Bahadır Selim DİLEK ANKARA Ercanİstanbul seferini yaparken Atlasjet’e ait bir uçağın Türk yurttaşı Mehmet Reşat Özlü ve El Kaide tarafından eğitildiği ortaya çıkan Filistin uyruklu Suriye yurttaşı Mommen Abdül Aziz Talikh tarafından kaçırılması, KKTC için sürpriz olmadı. KKTC’de özellikle son dönemde Türkiye’ye bağlı olarak hızla gelişen dinci yapılanmaların, “uçak korsanlarına ideolojik zemin hazırladığı” yorumları öne çıkarken, istihbarat raporları özellikle 2001 yılından sonra KKTC’deki üniversitelerde Ortadoğu bağlantılı radikal dinci eğilimlerin giderek tırmanmakta olduğunu gösterdi. madı. Bu bağlamda dikkat çeken bir başka nokta ise hava korsanlarından Özlü’nün geçen yıl KKTC’de Susurluk hükümlüsü Yaşar Öz’ün kumarhanesinde çalışması bilgisi oldu. Ancak KKTC’li yetkililerden edinilen bilgilere göre, geçen mayıs ayında MİT ve ABD Gizli Servisi CIA’nın yaptığı uyarıların ardından, KKTC polisi, özellikle Filistinli, İranlı ve Suriyeli öğrencileri yakın takibe aldı. Yürütülen araştırmalar sonucunda Özlü ve Talikh’in aynı evde kaldığı bilgisine ulaşıldı. KKTC’de özellikle Arap asıllı üniversite öğrencileri büyük miktarlarda paralar ödeyerek, çok sayıda öğrencinin kalabileceği büyük evler kiralıyorlar. Bu evlerde genelde ya aynı ülkeden gelen arkadaşlar ya da aynı sosyal çevreden gelenler barınıyor. Bu evlerde yaz aylarında Filistin, Suriye, Ürdün ve Lübnan’dan gelen misafirlerin kalması da dikkat çekerken, İstihbarat raporlarına söz konusu öğrencilerin yanlarında Türk öğrenciler ile birlikte “din sohbetlerine” katıldığı bilgisi yansıdı. KKTC muhalefetine yakın kaynaklar ise KKTC’deki dinci yapılanmanın önünü açan ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a yakınlığı ile bilinen Din İşleri Başkanı Ahmet Yönlüer’in istifa edip siyasete atılmak için zemin yoklamasının da, adadaki dinci yapılanmanın siyasette çok daha etkin olmasının önünü açacağını dile getirdiler. A ürk Tarih Kurumu Başkanı Profesör Doktor Yusuf Halaçoğlu’nun “Kürtler Türktür, Aleviler de Ermenidir” sözleri haklı olarak birçok çevrede tepkilere neden oldu. Bazıları şaşırdılar. Türk Tarih Kurumu Başkanı nasıl böyle konuşur diye. Bazıları da onun Ermeni Sorunu üzerine yaptığı açıklamalardan çok mutlu oluyorlardı. Son söylediklerinin de eski söyledikleriyle bir tutarlılığı olduğunu görmeliyiz. Önce Yusuf Halaçoğlu’nun açıklamalarının gazetelere nasıl yansıdığına bir bakalım. Ne demiş Türk Tarih Kurumu’nun anlı şanlı Başkanı: “Halaçoğlu, Kürtlerin Türkmen kökenli, Kürt Alevileri’nin ise Ermeni kökenli olduğunu iddia ederek, ‘Kim olduğunuzu bileceksiniz. Mesela bugün Türkiye’de bir Kürt sorunu olduğu söyleniyor. Kürtlerle ilgili birtakım sözler sarf ediliyor. Araştırmalarımda şunu gördüm ki, pek çok Kürt dediğimiz insan aslında Türkmen asıllıdır. Yapısal olarak diyorum ama. Bununla beraber bir şeyi daha ifade ediyorum, söyleyeceklerim fantezi değil, bugün Kürt olarak bilinen hatta hatta Alevi Kürt olarak bilinen insanlar Ermeni’den dönmedir. TİKKO’nun içerisinde yer alan, PKK’nin içerisinde yer alan insanlardan birçoğu bunlardan. Ve bizim zannettiğimiz gibi TİKKO ve PKK hareketi Kürt hareketi T SIFIR NOKTASI ORAL ÇALIŞLAR Halaçoğlu İşte Budur şıyordu. Zaman içinde bu topraklara SünniHanefi Türkler egemen oldular. Bazı etnik yapılar tamamen yok olup, eriyip giderken, bazıları da bu egemen etnik ve dini yapıya karıştılar. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan birçok kavim, etnik yapı sonunda SünniHanefi Türk’e dönüştü. Bazı etnik ve mezhepsel yapılar ise varlıklarını korudular. Yıllarca uğradıkları ağır zulümlere karşın Aleviler ayakta kaldılar. Osmanlı İmparatorluğu döneminde özerk bir yapıya sahip olan Kürtler, yörenin en eski milliyetlerinden birisi olarak yaşamaya devam ettiler. ??? Yusuf Halaçoğlu’nun elinde de mutlaka bu dinsel ve etnik geçişlere ilişkin belgeler vardır. Türk Tarih Kurumu Başkanı olarak bu olanaklara sahip. Burada sorun, bu farklılığa nasıl yaklaştığı ve nasıl okuduğudur. “PKK’liler ve TİKKO’cular Ermeni’dir” değerlendirmesi bize çok yabancı bir değerlen değil. Bütün bunları yabancı arşiv belgeleri ile o tarihlerde yapılmış birtakım araştırmalara dayanarak söylüyorum’ diye konuştu.” Halaçoğlu, konuşmasının ardından eleştirilere cevap verirken yaptığı basın açıklamasıyla iddialarını sürdürdü. Elinde belgeler bulunduğunu söylemeye devam etti. Halaçoğlu, tartışmalara yol açan konuşmasında, asıl olarak, “Anadolu bir kültürler mozaiğidir” değerlendirmesine tepki gösteriyordu. Hani Türkeş derdi ya “Ne mozaiği ulan mermer”. İşte onun gibi bir şey. Anadolu’nun zengin bir dinler, milliyetler, mezhepler, kültürler mozaiği olduğu doğrudur. Anadolu, yüzlerce medeniyete beşiklik etmiştir. Buradan kimler gelip kimler geçmedi ki! Yakın tarihimizi bile karıştırsak, hepimizin aile köklerinde değişik etnik bağlantılar olduğunu görebiliriz. Bu topraklarda çok yakın tarihlere kadar Ermeni’si, Rum’u, Süryani’si, Arap’ı, Kürt’ü, Türk’ü, Çerkez’i, Gürcü’sü birlikte ya dirme değil. “Ermeni dölü” faşist literatürün önemli simgelerindendir. Keza, “Kızılbaşlık” da egemen dincimilliyetçi kültürün hedeflerindendir. 1997 yılında Genelkurmay Başkanlığı’nın davetlisi olarak Güneydoğu’da PKK ile çatışma alanlarını dolaşıyorduk. Gittiğimiz birçok yerde bize brifing veren korucular, “PKK’liler Kürt değil Ermeni dölüdür” şeklinde değerlendirmeler yapıyorlardı. Buna biz gazeteciler tepki gösterdik, bu ırkçı yaklaşımını duymak istemediğimizi belirttik. Onlar sonuç olarak eğitimsiz koruculardı ve çatıştıkları PKK’nin kendilerinden olmadığını ifade etmek için böyle bir söylem tutturmuşlardı. Bunu bir gün Türk Tarih Kurumu Başkanı’nın yapacağını kim düşünebilirdi? Benim için sürpriz olmadı. Her türlü kötülüğü din ve millet temelinde açıklamaya çalışmak, bildiğimiz ilkel milliyetçiliğin tipik özelliklerindendir. Halaçoğlu bu kez de şaşırtmadı… Kendisine bu açık sözlülüğü için teşekkür mü etsek acaba? İnsanları, toplulukları, dini ve etnik kökenlerine göre değerlendiren bir Türk Tarih Kurumu Başkanı, herhalde şimdiye kadar kimseye bu kadar batmamıştı. İlkel milliyetçilik böyle bir şeydir… Ne zaman, nerede kimi vuracağı belli olmaz… oralcalislar?cumhuriyet.com.tr İSLAMİ RADİKALİZM Raporlara göre, Suriye, Ürdün, Filistin, Lübnan ve Mısır gibi ülkelerden gelen öğrencilerin oluşturdukları grupların içinde Irak’ta faaliyet gösteren örgütlerle bağlantılı isimlerin bulunması, KKTC’deki üniversitelerde “İslami radikalizm” konusunu gündeme taşıdı. Bu gruplar, özellikle Türkiye’den gelen öğrencileri de aralarına çekerken, özellikle Arap öğrencilerin KKTC’ye soktuğu paraların yakın takibe alınmaması sıkıntı yarattı. Özellikle KKTC’deki kumarhanelerin Ortadoğulu öğrenciler arasında ilgi odağı olmasından dolayı, söz konusu öğrencilerin KKTC’ye soktukları büyük miktarlarda paraların takip edilmesi mümkün ol
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear