Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
27 NİSAN 2007 CUMA bilim/vaziyet Fizikte ‘Büyük Çarpıştırma’da geri sayım CERN’de protonların çok yüksek enerjilerde çarpıştırılarak evrenin oluşumunun başlangıcı olarak kabul edilen Büyük Patlama’dan sonra saniyenin milyarda biri gibi çok kısa zaman aralığındaki şartların benzeri laboratuvar ortamında yaratılacak ve bu şekilde evrenin şu andaki durumuyla işleyiş mekanizmaları anlaşılmaya çalışılacak. Prof.Mehmet T. ZEYREK arlığımızın ve maddenin yapısını araştırma serüveni günümüzden yaklaşık 25003000 yıl önce eski Yunan filozofları ile başladı. Bu filozoflar gözlemlerine geleneksel mitolojik yaklaşımlara neden, nasıl soruları ekleyerek, gerçeği matematiksel bir yapıya oturtmayı da hedef aldılar. Empedocles, herşeyin toprak, hava, su ve ateşten oluştuğu kabulü ve aralarındaki ilişkileri anlamak ile işe başlarken, Democritus bölünemeyen anlamında atom fikrini öne sürdü, madde atom denen küçük yapılardan oluşuyor ise bunların dışında kalan her şey de boşluktur dedi. Çok daha sonraları, elektronun 1897’de gözlenmesi, atom yapısının 1911 yılında Rutherford tarafından gözlemlere dayanarak anlaşılması ve yüzyılın başında geliştirilen kuantum ve relativite teorileriyle, günümüzde maddeyi ve evreni anlama yolunda çok mesafe kaydedildi. Bu çalışmalarda maddenin temelini oluşturan birçok temel parçacık ve bunların etkileşimleri kuramsal ve deneysel olarak gösterildi. Geçen yüzyılın ortalarında modern atom yapısında, çekirdeğin de bir yapısı olduğunu, çekirdeği oluşturan proton ve nötron’un da ‘kuark’lardan oluşan bir yapıya sahip olduğunu anladık. Temel parçacıkların ve etkileşimlerinin incelenmesi kozmik ışınların etkileşimlerini incelemekle başladı, 1930’lu yıllardan sonra ise yeni kullanılmaya başlayan modern parçacık hızlandırıcılarında bu çalışmalar sürdürüldü. Bu serüven şimdi yaklaşık 20 yıl önce uluslararası bilim platformunda tasarlanan ve 2007 sonlarında çalışmaya başlayacak olan CERN’deki LHC (Large Hadron Collider=Büyük Hadron Çarpıştırıcısı) deneylerinde, yükselen bir bilimsel heyecan ve arzu ile sürecek. İsviçreFransa sınırı üstünde, Cenevre’de CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi) 12 Avrupa ülkesinin 1954 yılında kurduğu bir merkez. Şu anda 20 Avrupa ülkesi CERN’in üyesi. CERN’de temel araştırmaları, parçacık hızlandırıcıları dediğimiz makinalerde kurulan algılayıcılarda (dedektörlerde) yapılıyor. CERN’in gündemindeki en önemli proje, bu yılın sonlarında çalışmaya başlayacak yaklaşık 4 milyar dolar bütçeli LHC projesidir. CERN’deki deneyler büyük bütçeli ve çok fazla sayıda ülke, bilimadamı, öğrenci, mühendis ve teknisyenenin katıldığı mega bilim projeleridir. CERN’deki parçacık fiziği araştırmaları, bilim ve teknolojiye, dolayı ile insanlığın hizmetine çok değerli buluş ve kolaylıkları da sunuyor ve 50 yıldan fazla bir süredir Nobel ödülleri ile değerlendiriliyor. Bu teknolojik katkılar arasında World Wide Web’in keşfi, elektronik ve telekomünikasyon teknolojileri, bilişim teknolojileri, yeni malzemeler, süperiletken mıknatıslar, nükleer tıp uygulamaları ve yeni enerji kaynaklarını sayabiliriz. birleştirilmektedir. Bu dev cihaz 37 ülkenin 155 kurumunun, yaklaşık 2000 bilim insanın büyük bir bilimsel ve teknolojik ortaklığı sonucunda üretiliyor. Yağmur Ekim C Atama İçki içiyorum ama beni seçersen içkiyi bırakır, namaza başlarım. İstersen sakal bırakırım; istersen bıyıklarımı kırpık kırpık yaparım. Fethullah Gülen’i hemen Türkiye’ye getirir, kendime başdanışman yaparım. Birlikte her cuma Kocatepe Camisi’nde namaz kılar; cuma vaazını Fethullah’a verdirtirim. Çankaya’da ağırlayacağım ilk devlet başkanı senin George W. Bush’tan sonra en çok sevdiğin Celal Talabani olur. Sen de yanına Mesud Barzani’yi alır Köşk’teki yemeğe gelirsin. Sen nasıl ABD’nin ve AB’nin sözünden çıkmıyorsan, işte sana yemin ediyorum, hem vallahi hem billahi ben de senin filesini dolduramıyor, oğlu filosunu kuruyor! haline getirmektedirler. Dolayısı ile vatansever duyguları azalmakta, sözde evrensel sol adına emperyalizm ile bütünleşmektedirler. 14 Nisan Mitinginin verdiği mesajları doğru okumalıyız. Dakika dakika yaşadığım bu miting yalnızca laiklik mesajı vermedi. Kemal Atatürk devrimlerini savunan bir mitingdi. Yani emperyalizme karşı bir mitingdi. Zaten Batı’yı da tedirgin eden bu oldu. Dediler ki; eyvah Türkler gene vatanlarını savunacaklar. ‘Türkiye ikiye bölündü’ şeklindeki Batı değerlendirmesi aslında bizim ikiye bölünmemizi istediklerindendir. Halk Tayyip’e güvenmediğini açıkça belirti. Önce şunu açıkça söyleyelim. ABD’ye karşı cephesini almayan Türkiye, Tayyip’i Cumhurbaşkanı yapar. Mollaların iktidarını engellemenin yolu 367 falan olamaz. Büyük sorunların çözümü büyük yürek ister. Eğer hukuk içinde kalınarak Tayyip’in Çankaya’dan uzak tutulması isteniyorsa, elde bir sürü belge var. En önemlisi Tayyip’in ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin görevlisi olmasıdır. Kendi ağzı ile itiraf etmiştir. Muhalefet herhalde ABD’yi gücendirmemek için bu belgeyi gündeme getirmiyor. Anayasamızda yazmıyor ama Cumhurbaşkanı başka bir devletin görevlisi olamaz!” 17 14 Nisan mesajlarını sağır sultanlar duydu. Sığır sultanlar duymadı! VERİ TOPLAMA VE ÇÖZME Her çarpışma sonrası algılayıcılardan yılda yaklaşık 15 petabyte (1 petabyte=1. 000. 000. 000. 000. 000. bytes) kadar veri toplanacaktır. Dünyada bir yılda basılan tüm kitapların içerdigi veri bu miktarın 10.000 de biri düzeyinde hesaplanmaktadır. Bu büyük miktardaki verinin işlenme ve depolanma sorunu bu projenin üzerinde çok düşünülen bir konudur. Bunun çözümü Grid sistemlerinin kullanılmasından geçmektedir. Grid sistemi dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan bilgiişlem birimlerinin bir araya getirilmesi ile bilgi işleyen ve depolayan bir üst sistemdir. Grid kaynakları, yüksek enerji parçacık fiziği dışında tıp, biyoenformatik, nanoteknoloji ve meteorolojide de kullanılıyor. Protonların çok yüksek enerjilerde çarpıştırılması ile amaçlanan, evrenin oluşumunun başlangıcı olarak kabul edilen Büyük Patlama’dan sonra saniyenin milyarda biri gibi çok kısa zaman aralığındaki şartların benzerlerini laboratuvar ortamında yaratmak ve bu şekilde evrenin şu andaki durumunu ve işleyiş mekanizmalarını anlamaya çalışmaktır. Bu şartlar altına yeni parçacıkların ve oluşumların ortaya çıkması da bekleniyor. Bunlar arasında Higgs parçacığı, süpersimetrik parçacıklar, minyatür kara delikler, gravitonlar sayılabilir. Bu parçacıkların gözlenmesi ile evrenin işleyiş mekanizmalarını anlamak ve bir çok kuramsal çalışmanın geçerliliğini görmek ya da reddetmek mümkün olacaktır. Hızlandırıcılarda çok yüksek enerji ve çok yüksek yoğunluktaki parçacık demetlerinin sık V U satırların yazıldığı sırada, bu Başbakanın, bu milletvekillerine kimi Cumhurbaşkanı olarak atatacağı belli değildi. Ama, bu Başbakanın her köşedeki yalakalarının atamayı ayakta alkışlayacağı belliydi. Çünkü Türkiye’de bu işin adına demokrasi deniyor. Memlekette madem demokrasi var; Ozan Şentürk, bu Başbakana “Beni Cumhurbaşkanı olarak ata” diyor ve nedenlerini şöyle açıklıyor: “Birincisi, şu anda işsizim, bir işim olur. İkincisi, çok hızlı imza atarım. Dakikada 50 imzayı çalışırsam 100 imzaya çıkartabilirim. Ayrıca, önüme gelen kâğıtları hiç okumadan imzalama alışkanlığım vardır. Gönderdiğin kararnameleri şak diye imzalar, tak diye sana postalarım. Yasaları geri çevirmem. B sözünden çıkmam. Ulusal bayramlarda kutlama mesajı yayımlamam. Anıtkabir’e gitmem. Kendime mutlaka ama mutlaka dindar bir başyaver seçerim. Bulmakta zorluk çekersem; senin muhalefet şerhi koymana rağmen Yüksek Askeri Şura kararıyla ordudan atılmış birine bu görevi veririm. Beni seç. Her kalıba girerim. Beni ata. Çatlak ses çıkarmam. Memleket yıkılsa kulağımın üstüne yatarım. İstersen arabesk söyler, gazel bile atarım: Para olur, pul olurum. İpek olur, çul olurum. Beni Köşk’e çıkarırsan. Sana köle, kul olurum. Merak etme seen. Merak etme seeen!” Bu satırlar biterken bu Başbakan, baş yardımcısı Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı olarak atadığını açıkladı. Gazele devam: Merak etme seen! Yüksek Yerilim Hattı Başbakan’ın oğlu gemi aldı: Tayyip vatandaşın erdincutku?yahoo.com Tandoğan Ertan Urunga: “Onurumuz adına sözümüz var Ata’ya. O kutsal emaneti, ant içtik korumaya. Türk ulusu el ele geçit vermez yobaza. Doğru yoldan sapanlar çıkamaz Çankaya’ya! Yazın bir kenara: Göreceksiniz ki çıksalar da kalamayacaklar.” Görevli TANDOĞAN Mitingi; bu Başbakan’ın milyonları küçümsemesiyle asıl şimdi başlıyor! Cumhuriyetin değerlerine sahip çıkma bilinci dalga dalga tüm yurda yayılıyor. Sol gösterip sağ vurmaya kalkışan birilerinin de 14 Nisan’dan gereken dersi alması gerekiyor. Sonra adama “kendi düşen ağlamaz” derler! Bülent Esinoğlu ise bakın ne diyor: “Tandoğan’ın etkilerini sağ ve sol liberaller mitingin anlamını yalnızca irticaya karşı duran bir konuma indirgemeye çalışıyor. Evet, Türkiye’deki solun bir kısmı mitinge katılmadı. Bu tavırları ile dolaylı olarak irticayı desteklemiş oldular. ‘Yes be annem’ ve ‘Hepimiz Ermeni’yiz’ mitinglerine katılırken tereddüt etmemişlerdi. Bu süreç devam ederse bu örgütler demokrasi safsatası ile irtica ile bütünleşirler. Ama burada bir hataya düşmemeliyiz. Bu örgütler özde sol örgütler değildir. Bunlar düzenle bütünleşmiş sol içeriklerini paraya tahvil etmiş, emperyalizmin savunucuları haline gelmişlerdir. Tabanları vatanseverdir. Bu kurumların başına çöreklenen yöneticiler profesyonelleşmekte, yöneticiliği bir meslek ve geçim kapısı Kriter İstemi Sel: “14 Nisan’dan sonra AB kriterlerinin yerini Tandoğan kriterleri almıştır.” Düğün Şevket Çorbacıoğlu: “14 Nisan’da darbe provası değil Cumhuriyet Düğünü yapıldı!” Darbeci Mehmet Ali Kılınç: “Aman Allah’ım, ne kadar da çok darbeci varmış!” SANİYEDE 40 MİLYON ÇARPIŞMA LHC çalıştığı zaman 7 TeV’lik (TeV=Tera elektron Volt, ya da trilyon elektron volt, 1 elektron Volt, eV, elektronun 1 voltluk potansiyel farkıyla yaratılmış elektrik alanı içinde hızlanmasından kazanacağı kinetik enerji miktarıdır.) yüksek enerjili proton hüzmeleri, her saniyede 40 milyon kez çarpışacaktır. Bu çarpışmalar yerin yaklaşık 100 m derinliğinde çevresi 27 km olan bir halkada gerçekleşecek. LHC’de protonlar halkanın etrafına yerleştirilmiş yaklaşık 10.000 superiletken mıknatıs tarafından yönlendirilecek ve zıt yönlerde dönen protonlar kütle referans sisteminde 14 TeV’de çarpışacaklar. Çarpışma noktalarındaki dev algılayıcılar (dedektör sistemleri) bu çarpışmaları izleyecek ve kaydedecek. Parçacık fiziği deneylerinde küçük kütleli oluşları ve yüksek enerjileri nedeniyle çok uzun mesafelere gidebilen parçacıklar gözlenmeye çalışılıyor. Bu parçacıklardan bazıları kalınlığı metrelerce olan çok yoğun malzemelerden, örneğin kurşundan boşlukta gidercesine geçebilmektedir. Dolayısı ile detektörler, yoğun malzemelerden çok büyük hacimlerde inşa ediliyor. Bu yolla bu parçacıklar durdurulabilir ve incelenebilirler. LHC deneyinde inşaatı tamamlanmakta olan deneylerden biri olan CMS (Compact Muon Solenoid) detektörü, 21 metre uzunluğunda 16 metre çapı olan silindirdir ve ağırlığı yaklaşık 12.500 tondur. Detektör, karmaşık ve hassas sistemlerin bir araya gelmesiyle oluştu; ağırlıkları 200 ila 2000 ton arasında değişen parçalar yerin 100 metre altına indirilerek lıkla çarpışmaları sonucunda sürprizlerin de beklenmesi doğaldır. LHC makinasının en önemli ve bilim dünyasını heyecanlandıran tarafı da budur. STANDART MODEL Parçacık fiziğinde maddenin temel yapısını anlama yolunda geliştirilen, kuramsal ve gözlemlere dayanan birçok çalışma Standart Model adını verdiğimiz bir modelde birleştirildi. Tüm başarılarına karşın yine de bu modelin bazı temel sorulara yanıt veremediğini biliyoruz. Bunlardan en önemlisi maddenin temel yapıtaşlarının kütlelerinin nereden geldiği sorusudur. LHC’nin bu soruyu Standart Modelin öngördüğü şekilde yanıtlayacağı tüm camianin ortak görüşü. Bu yanıt Higgs adı verilmiş parçacığın gözlemiyle gerçekleşecek. Higgs parçacığı 1964 yılında Edinburgh Üniversitesi’nden Peter Higgs’in önerdiği temel parçacıktır ve Standart Modelde maddeye kütle kazandıran unsurdur. Evrendeki karanlık maddenin neden oluştuğu ve madde antimadde asimetrisinin nedenleri ile ilgili sorularımıza da LHC’nin yanıtlar bulmasını bekliyoruz. LHC’de proton çarpışmalarındaki ulaşılacak enerji ve parçacık demetlerinin yoğunluğu ve çarpışma sıklığı bugüne kadar ulaşılmış en yüksek değerler olacak. Örneğin, Amerika Birleşik Devletleri’nde Chicago’daki Fermi laboratuvarında (Fermilab) Tevatron isimli hızlandırıcıdaki proton çarpışmaları LHC’dekinden yaklaşık 7 kat daha az enerjilerde gerçekleşmekte. Suç Gülhan Elmas: “Ekşi Sözlük, Adnan Hoca’nın başvurusu nedeniyle kapatılıyormuş. Türkiye’de artık tarikat kurmak değil tarikatlar hakkında yazmak suç!” Orantısız Ali Özdemir: “Buğday ambarındaki tavuklar, iki koyun ve 1.85 boy. Bazılarının beyni ile boyu orantılı olmuyor.” Fark Eren Çep: “Beş kızla yakalanan Berlusconi, yakın dostuna dört hatun fark attı!” İlk diş tabibi kadınlarımız arülfünun Tıp Fakültesi Diş Tabipliği Şubesi'nden bu sene üç hanımla 28 efendi mezun olacaktır. Dün bir muharririmiz, mezun olacak Nurhayat, Talat ve Muammer hanımlarla görüşmüştür. Bu hanımlar mektebi bitirdikten sonra ne yapacaklarına dair sorulan suale şu cevabı vermişlerdir: “Hepimiz ayrı klinikler açarak diş tabipliği edeceğiz. Daha az yorucu meslekler varken bu mesleği neden tercih ettiniz? Dişçilik ilk nazarda belki çok maddi bir sanat olarak görünüyorsa da hiç de böyle değildir. Bir diş tabibi çalışırken her türlü zevklerini temin edebilir. Mesela dişçilik ne büyük bir güzellik zevki temin eder. Dişi düşmüş bir adama naturel bir diş uydurmak. Bu, Sanayii Nefise’nin (güzel sanatların) bir şubesidir. Bir diş üzerinde bir Türkiye de katılıyor Türkiye’deki deneysel yüksek enerji fiziği çalışmaları 1960’ların sonlarına gidiyor. Bu girişimler ODTÜ’de başladı, daha sonra Boğaziçi, Çukurova üniversitelerinde oluşturulan araştırma gruplarının katılımı ile günümüze kadar taşındı. Son yıllarda diğer üniversitelerimizde de benzer gruplar oluştu. Bu yıllar süresince Türk grupları CERN ve diğer laboratuvarlardaki deneylerine katıldı ve başarılı çalışmalar yaptı. Araştırma gruplarımız LHC deneylerinde de yer alıyor. Deneylere katkılarımız DPT, TÜBİTAK ve TAEK’in destekleriyle gerçekleşmekte.Türkiye’nin gözlemci üye statüsüne sahip olduğu CERN’e tam üye olması, ilgili bilim alanı mensupları tarafından sıklıkla gündeme getirilmekte. Kuşkusuz mali portresi bu kadar yüksek (yıllık yaklaşık 10 milyon dolar) bir uluslararası üyelik konusunda nihai karar mercii kuşkusuz Siyasi İradedir. Üyelik aidatı olarak ödenecek yüksek meblağın adil bir karşılığının bilimsel, teknolojik ve ekonomik katma değer olarak ülkemize geri dönebilmesini sağlayacak koşulların oluşturulması ve üyelik konusunun ondan sonra değerlendirilmesi, TÜBİTAK’ın 1990 yılından beri izlediği politikanın temelini oluşturdu. Bunun için o yıllarda hem deneysel hem de teorik yüksek enerji fizikçilerinin katılımıyla kurumsal bir yapılanma sağlandı ve CERN etkinlikleri desteklendi. Daha sonra LHC projelerinin planlanması evresinde Türkiye’deki grupların bu kapsamdaki iki büyük projeye, CMS ve ATLAS deneylerine girmesini, TÜBİTAK Başkanlığı CERN yönetimiyle yoğun müzakereler sonucu sağladı ve 1996 yılında bu projelere katılım anlaşmaları (MoU) imzaladı. Böylece Türkiye’deki gruplar, yıllık sadece 200 bin dolarlık bir giderle CERN’ün tüm ilgili etkinliklerinden yararlanıyor. 2006 yılının başından itibaren ise CERN ile ilişkileri yürütmek yetkisi TAEK’e (Türkiye Atom Enerjisi Kurumu) verildi. Avrupa’nın bilim ve teknoloji topluluğu CERN’e katılım çalışmalarının daha da ileriye götürülmesi, parçacık fiziği dalına özgün altyapının ve nitelikli insan yetiştirilmesi için kaynak aktarımının planlı bir şekilde uygulanması ve bu konunun bilim ve teknoloji politikalarımızda yer alması önemlidir. CERN (European Organization for Nuclear Research)Üye ülkeler: Belçika, Danimarka, Almanya, Fransa, Yunanistan, İtalya, Norveç, İsveç, İsviçre, Hollanda, İngiltere, Avusturya, İspanya, Portekiz, Finlandiya, Polonya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Bulgaristan. Gözlemci statüsündeki kuruluşlar ve ülkeler: UNESCO, Avrupa Komisyonu, Hindistan, İsrail, Japonya, Rusya, Türkiye, ABD. Bazı kaynak web siteleri: CERN: www.cern.ch; CMS: http://cms.cern.ch; Fermilab: www.fnal.gov; Interactions.org: www.interactions.org D Soldan sağa: Talat Hanım, Muammer Hanım, Nurhayat Hanım. mimar kadar çalıştıktan sonra tamamıyla mücessem (biçimlendirilmiş) bir diş yapmak şüphesiz ki, insana bir güzellik heyecanı verir. Sonra mütemadi (sürekli) ıstıraplar içinde kıvranan bir hastanın ıstırabını dindirmek, en mühim hayat makinesini tedavi etmek kadar insani bir hareket var mıdır? Şimdiye kadar diş çekerken güçlük çektiniz mi? Şimdiye kadar yüzlerce ve çok mütenevvi (çeşitli) dişler çektik. Hepsinde de muvaffak olduk. Bazıları kadın kuvvetinin diş çekmeye kâfi gelmediğini söylüyorlar. Halbuki bizim sarf edeceğimiz kuvvete manivela yardım ettikten sonra diş çekmek mesele bile değildir.” Tıp Fakültesi’nin Diş Tabipliği Şubesi talebesi önümüzdeki pazar günü saat üçte hocalarına bir veda müsameresi vereceklerdir. 19 Mayıs 1927 Perşembe