Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
23 ŞUBAT 2007 CUMA bilim/vaziyet Kültür, zekânın gelişimini tetikliyor Nilgün ÖZBAŞARAN DEDE umatra ormanlarında yetişen neesia meyvesinin yağlı ve lezzetli çekirdekleri var. Fakat üzerlerindeki tüyler cildi yakıyor. Duke Üniversitesi Biyolojik Antropoloji ve Anatomi Bölümü primat uzmanı Carel van Schaik’in gözlemlediği orangutanlar için bu hiç sorun değil. Hayvanlar, ağızlarına aldıkları bir dal parçasıyla, meyvenin içindeki çekirdekleri ayıklıyor. Aynı gruptaki diğer orangutanlar da bu tür dalları alet olarak kullanıyorlar. Fakat Sumatra’nın diğer bölgelerinde veya Borneo’da incelenen diğer orangutanlar ne alet kullanıyor ne de neesia meyvesinden yararlanıyorlar. Bunun açıklaması şu: Maymunlardan biri tekniği bulmuş, diğeri bunu bu maymundan öğrenmiş ve becerisini yavrularına aktarmıştı. Ve bu da kültürdür diyor Van Schaik. Çünkü bu yenilik, genetik sebebi olmadan gelenekleşmiştir. İnsansı maymunlardaki kültür üzerine Van Schaik ile İngiltere ve ABD’li bilim adamları birkaç ay önce Amerikan Bilimsel Gelişme Birliği’nin (AAAS) konferansında tartışmıştı. İngiltere’deki St.Andrews Üniversitesi’nden Andrew Whiten, şempanzelerin ve orangutanların çeşitli geleneklere sahip olduklarını ve bunun elli yıl önce asla tahmin edilemeyeceğini söylüyor. Whiten’in Bossou’daki şempanzelerde izlemiş olduğu "dövme tekniği" gibi öğrenilmiş davranış biçimleri, sadece belli bölgelerde gelişmiş. Şempanze ağaca çıkıyor ve iri bir palmiye dalı kopararak ağacın tepesine vuruyor ve palmiye dalı en sonunda besleyici bir bulamaca dönüşmekte. Yağmur Ekim C Kanaltürk zavallılar sıra kendilerine geldiğinde seslerini duyuracak kimse bulamamıştı! “Mali gözaltı”na alınan gazetecilerden Tuncay Mollaveisoğlu Kanaltürk’te “Yoksulluk ve Yolsuzluk” programı yapıyor. “Zenginlik ve Yorgunluk” programı yapsa ve yorgunluktan otomobilinde bayılan Başbakan’ı yağlayıp yıkasa ondan iyisi olmayacak; yurtdışı gezilerde Başbakan’ın uçağında cam kenarına oturtulacak. Ama Tuncay; yolsuzlukların peşine düşmeyi görev edinmiş. Belgelerle konuşuyor; belgeleri konuşturuyor. Her programdan sonra mutlaka bir dava açılıyor. Hem de trilyonlarca liralık davalar. Bugüne dek yargılandığı davaların hepsini kazanmış. Gündeme getirdiği Solun yeni sloganı: Dünyanın bütün hizipçileri birleşin! saldırmayacağını söyleyip ortamı yumuşatmaya çalışıyor. Bülent Esinoğlu da bu durum için “Bir yere kadar ortaçağ bir yerden sonra postmodernizm” diyor ve ekliyor: “Amerika ne kadar güçlü ise söylediği o kadar doğru. Bizim Amerikan işbirlikçilerinin demokrasileri de işte bu mantığa dayanıyor. Amerika çöktükçe bu mantık da çöküyor. Sen; benim ülkeme geleceksin, gırtlağıma oturacaksın, ben kendimi savunduğum zaman ırkçılık yapılıyor diye bağıracaksın.” Putin’in Avrupa Güvenlik Toplantısı’nda yaptığı konuşmanın Türkçe’ye çevrilmesi ve tam metin olarak Türkiye Cumhuriyeti Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sayfasında yayımlanması, “kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla” sözünden daha öte bir anlam taşıyor olmalı! Amerika daha çok sömürü peşinde koşarken Rusya, Çin ve Hindistan kafa kafaya verip konuşuyor. Bülent Esinoğlu, “Unutmayın artık ‘kaybedenler kuralı değiştirir’ kuralı işlemektedir” diyor. İsmet İnönü’nün, “Dünya yeniden kurulur ve Türkiye de yerini alır” sözü güncelleşiyor. Emperyalizmin işbirlikçilerine duyurulur! 17 Telefon dinlemeye standart geliyormuş. Demek ki, herkes eşit dinlenecek! S İSLAMCI AKP iktidarının hoşuna gitmeyen Kanaltürk televizyonunun yönetici ve çalışanları “mali gözaltı”na alındı; Maliye Bakanlığı, tüm bankalara resmi bir yazı yazarak, Kanaltürk’te program yapan kişilerin 20042006 yılları arasındaki hesap dökümlerini istedi. Yapılan bu iş, pis bir iş! Pis bir iş, çünkü sözüm ona bir şirkete yönelik inceleme, şirketin kuruluşundan önceki dönemi ve şirket ortağı olmadan ekrana çıkan gazetecileri de kapsıyor. Türkiye’de böylesi bir rezalet görülmedi. Ve yine Türkiye’de muhalif medyayı susturmayı amaçlayan böylesi bir olay karşısında medyanın genelinde böylesi bir vurdumduymazlık hiç yaşanmadı. Medyanın cici beyleri unutmasın ki; Hitler, komşularının kapısını çaldığında sesini çıkarmayan yolsuzlukların bir teki bile yargı önüne geldiğinde asılsız çıkmamış. Hepsi doğru. Tuncay, yolsuzluklarda “Görünmez Holding”in dosyalarını inceliyor. Hemen her büyük ihalenin altından bu holding çıkıyor ve bu holdingin adamları ne tesadüf ki bu Başbakan’ın düne kadar bir hiç olan yakınları, dostları. Tuncay son dosyasında, Maliye Bakanlığı’nın yasadışı yoldan kurduğu “özel veri bankası”nı deşifre etmiş bulunuyor. Karşımıza bir şantaj şebekesi çıkıyor. Askerlerin, gazetecilerin, politikacıların banka hesapları didiklenmiş, seçim öncesi yandaş medyada kullanılmak üzere hazırlanıyor. Evet Türkiye’de pisliğin ötesinde; hukukun ırzına geçilmiş durumda. Medyanın cici beyleri ise suskun! Susun bakalım; Hitler, kapınızı çaldığında acaba sesinizi kime duyuracaksınız! Farklı geleneklere sahip olan primatlar sadece şempanzeler değil. Sumatra ormanlarındaki orangutanları inceleyen primat uzmanı Carel von Schaik, orangutanların ve gorillerin de kültürleri olduğunu savunuyor. su diyor Stoinski. Peki maymun grupları arasında niçin bu kadar büyük farklılıklar söz konusu? Carel van Schaik bu sorunun yanıtını Sumatra ormanlarında bulduğuna inanıyor: Bireylerin birbirleriyle daha fazla vakit geçirdikleri yerlerde, daha fazla yenilik görülmekte. Mesela bir ağaç dalıyla Neesia meyvelerini ayıklayan orangutanlardaki ilişki, sadece anne ve yavruyla sınırlı değil, yetişkinler de yem arayışı sırasında birbirleriyle daha fazla vakit geçiriyorlar. Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Finduk Nami Tepe: “Aganigi, naganigi nedir? Fındığı elinde kalan Karadenizli üreticinin ilk seçimde AKP’ye vereceği oylardır. Yersen!” 40 FARKLI DAVRANIŞ MOTİFİ Daha geniş bölgelere yayılmış gelenekler de söz konusu tabii. Mesela ağaç veya taşla ceviz kırmak gibi. Batı Afrika’da yaşayan tüm şempanzelerde görülen bu gelenek, gerekli malzemelerin bulunmasına rağmen doğu bölgelerinde görülmez. Doğal ortamda yaşayan şempanzelerde bilim adamları bugüne dek öğrenilmiş kırk farklı davranış motifi saptadıklarını söylüyorlar. Orangutanlarda bunlar yirmi beş kadar. Fakat bilim adamları geçen yıl doğada yaşayan goriller arasında ilk kez alet kullanımını gözlemlediler. Kongo’nun kuzeyinde yaşayan dişi bir goril, bir ağaç dalıyla önündeki su birikintisinin derinliğini ölçtükten sonra ağaç kütüğünden bir köprü yaparak üzerinden geçmişti. Goriller hakkında çok az veri bulunduğu için Atlanta Hayvanat Bahçesi’nden Tara Stoinski, Amerika’daki hayvanat bahçeleriyle anket yaptı. Sonuç: 370 hayvandan oluşan 24 maymun grubunda kırk sekiz farklı kültürel davranış gözlemlenmiş. Hatta aynı hayvanat bahçesindeki gruplar arasında bile farklılıklar söz konu Ortaçağ gibi GÖZÜNÜZDE, ortaçağ koşullarını canlandırın; dünyanın halini düşünün. Ardından, günümüzden birkaç yüzyıl sonrasına gidin ve bugünü düşünün. Bülent Esinoğlu düşünmüş, 21. yüzyılın başlarına ilişkin şu saptamayı yapıyor: “Dünyanın tamamı bir Amerikan devleti idi. Herhangi bir yerden aldığı haraç tehlikeye düşerse, orada asayişin bozulduğuna karar verilirdi. Amerikan ordusu oraya gider ve asayişi temin etmek üzere demokrasi ihraç etmek için insanları öldürür ve başkanlarını da asardı.” Ortaçağdan günümüze süzülüp gelen demokrasi, insan hakları, özgürlük bunların hepsi palavra. Yeni Dünya Düzeni, feodaliteyi aratıyor ve Esinoğlu da “Günümüzde kim güçlü ise onun söylediği demokrasi oluyor; güçsüzlerin direnişi ise asilik sayılıyor” diyor. Rusya Devlet Başkanı Putin, Avrupa Güvenlik Toplantısı’nda tek kutuplu dünya düzenine yönelik sert eleştiriler getirip İran’a da arka çıktığını açıklayınca akla “Irak’ta Saddam’ı asan Amerika acaba Putin’i de asar mı” sorusu geliyor. Fakat bakıyorsunuz, dünyanın efendisi Bush, Putin’in resti üzerine İran’a Sırayla Doğan Kapkıner: “Başbakan ölü yıkama yerinin açılışını yapmış. Anlaşıldı diriler tamam sıra ölülere geldi!” ZEKÂYI GELİŞTİRİYOR Hayvanlar arasında kullanılan tekniklerin çok akıllıca olduğunu söyleyen Van Schaik, özel becerilerin öğrenilmesi için zekânın gerekli olduğunu vurguluyor. Ya da daha basit sözlerle "kültür akıllı kılıyor" diyor. Ama hepsi bu kadar değil. Kültür, bir toplulukta uzun vadede zekânın gelişmesine de yol açmakta. Bu da bazı insansı maymunların niçin iki ila üç yaşındaki bir çocuğun zekâsına sahip olduklarını açıklıyor aslında. Van Schaik, bir bonobo maymunu olan Kanzi’nin dilimizi bile anladığını iddia ediyor. Kanzi’den mesela masada duran çam kozalaklarını dolaba koyması istendiğinde bunu yerine getirebiliyor. İnsan gibi yetişen/yetiştirilen bir maymunda sosyal öğrenme, onu yakınlarından daha yüksek bir zekâ seviyesine taşıyan bir motor olabilir diye düşünüyor Van Schaik. Hayvanat bahçesinde büyüyen orangutanlar da bakıcılarını örnek alarak özel yetenekler ediniyorlar. Örneğin kafeslerinden daha kolay kaçabiliyorlar. Oysa doğada yaşayanlar arasında alet kullanan orangutan sayısı daha azdır. Van Schaik kültürün zeki kıldığını söyleyen teorisiyle, insan evrimi için de bir açıklama bulduğunu sanıyor. "Bunun için mucizelere gerek yok." Zekânın kökleri bundan 14 milyon yıl önce yaşamış olan insansı maymun ve insanın ortak atasına kadar iniyor. Son bulgulardan anlaşıldığı üzere daha o zamanlar bile kültürel davranış biçimleri vardı. Dolayısıyla da zekânın gelişimi ilk aşamadaydı. Evrim insansı atalarımızda iki milyon yıl önce savanlarda yaşamaya başlayınca daha hızlı gelişmeye başlamıştı. Van Schaik’e göre insanlar memelileri yakalayıp, parçalamak için birlikte çalışmak, alet üretmek ve stratejiler geliştirmek zorundaydılar. Bu koşullar ise daha fazla yenilik getirmişti. Ve zekânın gelişimi git gide hızlanmıştı. Tiraj Savaş Ünlü: “Gazeteler yemek kitabı vereceklerine çeyrek ekmek arası ince bir dilim peynir versinler; o zaman görün tiraj patlamasını!” Petrol Akif Kökçe: “Akdeniz’de petrol arayıp Rumları kızdırmayalım! Yeni Petrol Yasası’nı fark ederlerse Anadolu’da da petrol aramaya başlarlar!” Anket Bilim, düşünceyi de görünür kıldı B eyin araştırmacıları uzun bir süredir bir insanın beyin etkinliklerinden, düşünceleri hakkında neler öğrenebileceğini merak ediyorlardı. Bugüne kadarki araştırma sonuçları, mesela basit hareketlerin beyin etkinliklerinden gayet iyi okunabildiğini göstermişti. MaxPlanck Kavramve Sinirbilimleri Enstitüsü’nden JohnDylan Haynes ile birlikte çalışan İngiliz ve Japon bilim insanları, şimdi soyut süreçlerin de (örneğin: kararlar, planlar) beyin etkinliklerinde izlenip izlenemeyeceğini araştırdılar. Bu amaçta hayvanlarda bulunmayan matematik yetisinden yararlanılmış. Araştırmacılar deneyler sırasında katılımcılara basit matematik soruları vermişler. Örneğin iki sayıyı toplama ya da çıkarma işlemi gibi. Denekler daha sayıları görüp, işleme başlamadan önce araştırmacılar deneklerin, soruları ne şekilde çözeceklerini %70 doğruluk payıyla, fonksiyonel manyetik rezonans tomografisiyle izledikleri beyin etkinlerinde okuyabildiklerini söylüyorlar Current Biology dergisinde. Soruları kapalı alan denekler, hangi sayıları toplayacaklarını veya çıkaracaklarını bilmiyorlardı. Araştırmacılar bu şekilde deneklerin ne yapacaklarını beyin etkinlerinden okuyabileceklerinden emin olmuşlar. Sayılar ancak birkaç saniye soru ekranda görünmüş ve denekler istedikleri soruyu cevaplamışlar. "Özgürce alınan kararların prefrontal korteksin orta kısmında, talimatların ise yan kısımda depolandığı tahmin ediliyordu. Bu tahminleri deneylerimizle kanıtladık diyor Haynes. Şimdiye kadar görülemeyeni, görünür kılmak "Multivar AKP’yi açık ara önde gösteren seçim anketlerini yaptıran şirketin yöneticisinin, hükümet tarafından Merkez Bankası Başkanı yapılmak istendiğini ancak veto yediğini biliyor musunuz? Yönetim İlker Çamkır: “Blair’in Türkiye ziyareti ile çıkarılan ‘British Petrol Yasası’ ve Gül’ün ABD ziyareti ile ‘Irak’ta aşiretlerle görüşebiliriz’ sözü sayesinde nasıl yönetildiğimizi anladık!” yant Motif Tanıma" olarak isimlendirilen yeni bir yöntemle mümkün olmuş. Düşünceyi okumak için bir bilgisayar, beyindeki karakteristik etkinlik motiflerini tanıyacak şekilde programlanmakta. Bildik yöntemlerden farklı olarak burada kişilerin niyetlerini öğrenmek için, farklı beyin bölgelerindeki ölçümler kombine edilmekte. Yöntemin bu kadar iyi işlemesi, beynin işleyiş biçimiyle ilgili. Deneyler, amaçların sinir hücrelerinde değil, sinirsel etkinlik içinde, mekânsal dağılım gösteren motiflerde depolandığını göstermekte. Böylece beyinde bölgesel ağırlık noktaları izleniyor: Önde bulunan bölgeler, soruların cevaplanmasına kadarki düşünceleri işlerken, arkadaki bölgeler denekler hesaplamaya başladıktan sonra etkinleşmekte. Yani beynin bir bölgesinde amaç olarak depolanan davranışlar, yerine getirilebilmeleri için beynin başka bir yerinde kopyalanması gerekmekte. Araştırmayla elde edilen sonuçlar, yöntemin klinik ve teknik alanda daha iyi uygulanabileceğini göstermekte. Bugün bile bilgisayar destekli protez veya beyinbilgisayar arayüzleri sayesinde felçli insanların yaşamları kolaylaşmakta. Fakat bunlar daha çok hastanın yapmak istedikleri hareketleri okuyorlar. Yani hastalar sadece düşünceyle protezleri veya bilgisayar imlecini hareket ettirebiliyorlar. Oysa yeni araştırma son derece karmaşık düşüncelerin bile beyin etkinliklerinden okunabileceğini gösterdi. Yöntem şimdilik sadece manyetik rezonans tomografisiyle işliyor. Elektroansefalografi görüntüleme tekniğine daha sonra aktarılacak. Kadınların nümayişi ...Süt Damlası müdürü Dr. Safiye Ali Hanım’ın istifası, garip bir vaziyet ihdas etmiştir (yaratmıştır). Dr. Safiye Ali Hanım kendisinden istifa sebeplerini soran gazetecilere; “Beni süt hırsızlığıyla itham ettiler. Nasıl durabilirdim?” demektedir. Dr. Safiye Ali Hanım’ın yerine tayin edilen Dr. Fuat Bey dün mezkur (adı geçen) müesseseye gitmiştir. Safiye Ali Hanım da devriteslim muamelesini icra etmek üzere müesseseye gelmiştir. Safiye Ali Hanım orada yatmakta olan çocukların validelerine de veda etmiştir. Fakat bu veda hadisesi pek müessir (etkileyici) olmuş, orada toplanmış olan tahminen 60 kadar kadın kucaklarına çocuklarını alarak; “Doktorumuzu isteriz” diyerek bağırmışlar, müteakiben bir kafile halinde evvela Safiye Ali Hanım’ın evine, müteakiben Matbuat Cemiyeti binasındaki Himayei Etfal İstanbul merkezine gelerek bağırıp çağırmışlardır. “Biz Dr. Safiye Ali Hanımı isteriz” demişler; kendilerini karşılayan cemiyet katibi Haydar Bey hazırım. İcap ettikçe bana geliniz” demiştir. Kadınlar müteakiben idarehanemize kadar da gelmişler ve çok sevdikleri doktorlarından ayrılmamalarını temin için bizim de tavassutumuzu (aracılığımızı) rica etmişlerdir. ...Yaptığımız tahkikata nazaran Safiye Ali Hanım’ın mevzubahis ettiği süt hırsızlığı meselesi şudur; Bir gün Himayei Etfal merkezi heyetinden Saim Bey, bir dişçinin yanında iken bir zat gelmiş, süt buhranından bahsetmiş. Orada bulunan bir adam da; “Ben yarım lirayı verip, sütü Süt Damlası'ndan buluyorum” demiş. Saim Bey, keyfiyeti idare heyetine haber vermiş. Tahkikat yapılmış, icap edenler isticvab edilmiş (sorguya çekilmiş). Bu sözü söyleyen adamın çocuğuna süt bulamadığı için Süt Damlası'na süt veren müteahhidin müesseseye süt verdiği zaman bir miktar fazla getirerek parası mukabilinde (karşılığında) verdiği anlaşılmış ve meselede bir suistimal olmadığı tesbit edilmiştir. 21 Şubat 1927 Pazartesi hanımlara hitaben; “Ben size cevap vermeye salahiyettar (yetkili) değilim. Merkezi heyet toplansın, söyleyeyim” demiş, kadınlar bir müddet kaldıktan sonra gitmişlerdir. Dr. Safiye Ali Hanım, evine giden ve Süt Damlası önünde kendisine karşı tezahüratta bulunan hanımlara; “İstifamı geri almaklığım kabil değildir. Fakat sizin çocuklarınıza elimden geldiği kadar yardım ve muavenete