Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21 NİSAN 2006 CUMA spor NEYMİŞ ABDÜLKADİR YÜCELMAN BEŞİKTAŞLI OSCAR CORDOBA: YAŞANAN BAŞARISIZLIKTA EN BÜYÜK PAY BİZİMDİR C Haluk Bey... 19 Hiçbirimiz masum değiliz... CİHAN ÖZCAN Beşiktaş’ın Kolombiyalı kalecisi Oscar Cordoba kimi zaman eleştirildi, kimi zaman kurtarışlarıyla alkışlandı. İstanbul’a o kadar çok alıştı ki Türkiye için ‘‘İkinci vatanım’’ diyor. Üstelik bir yerli futbolcu kadar Türkiye’yi ve Türk futbolunu tanıyor. Beşiktaş’ın son dönemlerdeki başarısızlığı için ise ‘‘Suçlu biziz’’ diyerek sorumluluğu futbolcu arkadaşları adına üstleniyor. Cordoba’ya yönelttiğimiz sorulara aldığımız samimi yanıtlar şöyle: Bir kalecinin ‘olmazsa olmaz’ niteliği nedir? Oscar Cordoba Bir kaleci için en büyük tehlike korkudur. Pozisyonlara girmekten korkmayacaksın. Düşmeye, topa ters girmeye çekinmeyeceksin. Kalecilerin en zor mevkide oldukları da unutulmamalı. Birebirde hata yapmanız en olası pozisyondasınız. Bu bakımdan kendinize güveninizin de üst noktada olması lazım. Bir gol yeseniz bile ikincisini yememeniz önemli. Hemen o golü unutmak, etkisinde kalmamak işin püf noktası. Korkmamak Beşiktaş’ta olası mı? Burada Karar yöneticilerin ve teknik heyetin. Yöneticilerle oturarak kahve içmemiz gerekiyor. Sanırım kahveler Kolombiya’dan geliyor. b eşiktaş’ta kalmak istiyorum. taraftarın tepkisinden söz ediyorum. Sizi nasıl etkiliyor? Yukarıda bahsettiğim korkunun taraftar korkusuyla bir ilgisi yok tabii ki. Ancak hata yaptığımda sorunum kendimle ilgili oluyor. Bu hatayı nasıl yaptım diye düşünüyorum. Ayrıca, taraftarın tepkisi de son derece normal. 3 yıldır doğru dürüst gitmeyen bir şeyler var. F.Bahçe ve G.Saray’ın arkasında kaldık. Durum böyle olunca da strese giriyorlar ve bu şekilde dışarı yansıtıyorlar. Ancak, 90 dakika boyunca bizim için en iyisini yapıp maçtan sonra eleştirilerini gerçekleştirmeleri lazım. Başarıların gelmemesini neye bağlıyorsunuz? Bir oyuncunun takımın istenilen düzeye ne F. Bahçe’yi yeneriz... F.Bahçe ile de olası bir kupa finali var... Türkiye Kupası bizim için son derece önemli. Bu sezonu bir şeyler kazanarak kapatmak istiyorsak son şansımız. Ne UEFA var, ne de ligde şampiyonluk. Kupayı kazanmaktan başka çaremiz yok. Konsantrasyonumuz yerinde olursa Fenerbahçe’yi yeneceğimizi düşünüyorum. Ümit Karan en korktuğum forvet demiştiniz. Önünüzde bir G.Saray derbisi var... Sanıyorum ki Ümit o maçta oynayamayacak. O bakımdan sevinçliyim, bu maçta ayağıma tekme yemeyeceğim. Sonuçta bir derbi karşılaşması. Bence güzel bir maç olacak. İki taraf da kazanmak için varını yoğunu ortaya koyacaktır. Bizim ligde iddiamızın kalmaması önemli değil. Sonuçta bir derbi ve kazanmak için oynayacağız. G.Amerikalılar Türkiye’de uzun süre kalmamasına karşın siz yıllardır buradasınız... Bunda en büyük etken benim hayata ve mesleğime bakış açım. Sadece burada değil Arjantin’de, Kolombiya’da, İtalya’da da aynı şeyi yaptım. Elimden gelen en iyi çalışmayı yapıp, hiçbir şeyi sakınmadan sahada ortaya koydum. Bence burada bu kadar uzun süre kalmamda, yöneticilerin, teknik adamların bana sahip çıkmasında sahada vermem gereken her şeyi vermiş olmamın yattığını düşünüyorum. (Fotoğraflar: VEYSEL BALKAYA) den gelmediğini söylemesi çok zor. Farklı gözle görürsünüz. Ancak, sahada olanlar bizleriz. En büyük suç bizim. Genel olarak sahada oynayanlardan tribündeki taraftara herkes suçlu. Bir takımın en büyük avantajı kendi evinde yaptığı maçlardır. Son yıllarda kendi sahamızda yaşanan olaylar nedeniyle çok cezalar aldık. Bunlar hep olumsuz etkiledi. İç saha avantajımızı iyi kullanamadık. Süper Ligi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bence çok fazla stres var. Beklentiler çok fazla. Bu da ortamı gerginleştiriyor. Hemen her hafta herhangi bir takımda kafası bandajlı bir oyuncu görmek olası. Hakemlere de çok fazla saldırılıyor. Taraftar ve oyuncular daha sakin olmalı. Hakemin kararı ne olursa olsun değişmez. Bence hepimiz bir hafta hakem forması giyip maç yönetmeliyiz. O zaman onların da neler çektiğini anlayabiliriz. Hakemleri ailelerinin dışında seven olduğuna inanmıyorum. Cordoba sezon sonunda ne yapacak? Daha önce de defalarca dile getirdiğim gibi Beşiktaş’ta devam etmek istiyorum. Tabii ki karar yöneticilerin ve teknik direktörümüzün. Yöneticilerle masaya oturup birer kahve içmemiz yeterli olur. Ancak kahveler Kolombiya’dan geliyor galiba. Tabii bu işin şakası. Eğer Beşiktaş bana ‘kal’ derse buradayım. Olmazsa Boca Juniors’a gidebilirim. Sonuçta benim iki evim var. Birisi burası, diğeri ise Boca. Geçen sezon Kadıköy’de 34 kazandığınız maçta kırmızı kart görerek oyun dışı kaldınız. Pancu’nun performansı korkuttu mu? O maçta gördüğüm kırmızı kart beni gerçekten çok üzdü. Kariyerimde o maça kadar hiçbir derbi karşılaşmasında kırmızı kart görmedim. İki defa beni geçen oyuncuları indirip kart gördüm ama doğruydu. Geçen yıl gördüğüm kart ise açıkçası saçma sapandı. Pancu kalede inanılmaz bir performans gösterdi. 1 numarayı aldı. Ama kaleyi alacak diye hiç korkmadım. Sırt numarasının önemi yok. Formamda 2000 de yazsa çıkar oynarım. ğız ve kulak birbirine o kadar çok yakın ki işbirliği içinde olmaları gerekiyor. O nedenle de ‘‘Ağzından çıkanı kulağın duyuyor mu?’’ derler. Ama bizde özellikle ağız ayrı konuşur kulak ayrı dinler. Kulak ayrı dinleyince de takıyye yapan da olur, ne söylediğini anımsamayan da. Kısacası bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olup çıktık. Bilmemek ayıp değildir, ama toplumumuzda nedense ayıp sayılır. Bilgiçlik taslamak bize özgü, ama ne yapalım ki böyle gelmiş böyle gidiyor. Gidiyor da dil torbaya girmediği için de toplum birbirine giriyor. Elin oğlu çıkıyor ortaya dilediği gibi konuşuyor, eline kalemi alan da dilediği gibi yazıyor. Spor medyamız tüm hukuk kurallarını göz ardı ederek sadece tiraj ve reyting peşinde koşuyor, günlük eyyam içinde sadece kulüpleri, onların yönetici ve başkanlarını değil, milyonlarca insanı birbirine kırdırıyor. Futbol Federasyonu, Deniz Barış olayında taraf olduğunu artık açık açık konuşurken, federasyonun atama ile görevlendirdiği Tahkim Kurulu da başkanın sesi olmaya devam ediyor. Deniz olayında ilk önce ‘‘Federasyonun tek taraflı sözleşmesi dışında başka sözleşme tanımayız’’ diyen Tahkim Kurulu’nun, Yargıtay’ın kararını hiçe sayan Haluk Ulusoy Federasyonu’nun da izinden giderek federasyonun Deniz’e verdiği cezayı onaması ise hukukun gugukluğunu gösteriyor. Deniz yeniden tahkime gidecekmiş.. kapıdan dönmek için mi? Deniz’in, başvuracağı yerin artık tahkim olmadığını bilmesi gerek. Onun gideceği yer Yargı A tay’ın gösterdiği yerdir. Fenerbahçe’nin Manisa’da yapacağı maçın çok gergin geçeceği belliydi. Manisa Valisi, bu maçta güvenliğin sağlanamayacağını, maçın İzmir’e alınmasını istemiş olmasına karşın Haluk Ulusoy Federasyonu ısrarla maçı Manisa’da oynattı. Maçın sonunda parayla tutulan bir kişinin taraftarları provoke etmesi sonucu saha karıştı, sonuçta Manisa polisinin gücü tribündeki taraftarlara söktü. TV’de izledim, babasının yanında koşarak kaçan çocuğun yüzündeki ifadeyi görünce lanet okudum, sporu bu hale getirenlere... Peki bu maçı valinin uyarısına karşın ısrarla Manisa’da oynatan Haluk Ulusoy Federasyonu’na kimse hesap sormayacak mı? Vali o ilin en büyük mülki amiri değil mi, devlet adına o koltukta oturmuyor mu, Cumhurbaşkanı’nı temsil etmiyor mu?.. Ama Haluk Bey, Manisa Valisini, yani devleti de tanımıyor. Bu gücü acaba kimden alıyor, o da ayrı bir konu. Haluk Bey’in akrabası Yıldırım Demirören’in çıkışına ne demeli. Demirören diyeceğini dedi, bombaları patlattı, ortalık toz duman oldu. Yıldırım Demirören’in toplumu geren konuşmaları en yaşlı kulübümüz Beşiktaş’ın başkanına yakışıyor mu? İşin suyu çıkmıştır, olay çıkaran çıkardığı ile, konuşan konuştuğu ile kalıyor. İsviçre maçında birkaç tekmeleşme dışında ne oldu? Kimsenin burnu kanamadı, ama FIFA tarihin en büyük cezasını verdi. Biz bu kafa ile nasıl gideriz Avrupa’ya? Belki dürtmelerle, desteklerle, öyle veya böyle bir şekilde gideriz de, orada kalır mıyız? Hiç sanmıyorum... VILLAREAL 50 BİN NÜFUSLU BİR İLÇE Kasabada mucize Spor Servisi Villareal bu sezon özellikle Şampiyonlar Ligi’nde yakaladığı çıkışla taraflı tarafsız herkesin takdirini topluyor. La Liga’da ortalama bir performans sergilemesine karşın tarihinde ilk kez mücadele ettiği Devler Ligi’nde aldığı sonuçlarla kendisinden katbekat fazla bütçeli takımlara karşı meydan okuyor. Avrupa vizesini geçen sezon La Liga’nın ikinci yarısında ortaya koyduğu performansla cebine indiren Sarı Lacivertli takım çeyrek finalde eşleştiği İtalyan devi Inter’i evinde yıkarak tarihi bir başarıya imza attı. Valencia’ya 65 kilometre uzaklıkta 50 bin nüfuslu bir kasaba takımı olan Villareal, evindeki maçlarını 23 bin kişilik kapasiteli El Madrigal’de oynuyor. 1923 yılında kulübün kurulmasıyla beraber inşa edilen stadın 17 bin kişilik bölümünün kombine olması halkın takımının her zaman yanında olmasının en somut göstergesi olarak duruyor. İlk kurulduğunda amacını oyuncu yetiştirmek ve sadece futbolda değil bütün branşlarda İspanya’da ses getirmek olarak belirleyen İspanyol kulübü 1997 yılında Fernando Roig Alonso’nun başkan seçilmesiyle bu hedefini yavaş yavaş değiştirdi. Yeni başkanın İspanya’nın en zengin iş adamlarından biri olması Villareal’in bambaşka bir profile bürünmesini de beraberinde getirdi. Bu bağlamda La Liga’da ve Avrupa’da başarı sağlamak için kolları sıvayan Alonso, Güney Amerika’daki iş bağlantılarını bu alana aktararak yetenekli isimleri kadrosuna kattı. Bu isimler arasında Sorin, Forlan, Figuorea ve kaleci Viera yer alıyor. En dikkat çeken ise takımını sahada adeta bir maestro şefi gibi yöneten yıldız oyuncu Juan Roman Riquelme...Aynı zamanda İnter’li Veron’un akrabası olan Riquelme Arjantin Ulusal Takımı’nın da vazgeçilmezi. Ve Maradona’nın gerçek vârisi olarak gösteriliyor. Villareal bu sezon, Avrupa futbolunda göz ardı edilemeyecek bir fenomen. Ve yaptıkları bundan sonra yapacaklarının da garantisi gibi duruyor. KARATE FEDERASYONU BAŞKANI DİNÇER TÜRKMEN ‘GSGM mezhepçilik yapıyor’ CUMHUR ÖNDER ARSLAN Karate Federasyonu Başkanı Dinçer Türkmen Alevi kimliği nedeniyle AKP iktidarınca atanan Gençlik ve Spor Genel Müdürü tarafından ‘istenmeyen adam’ ilan edildiğini söyledi. İktidara geldikten sonra Türk sporunda kadrolaşma çalışmaları yaptığı gerekçesiyle eleştirilen AKP hükümetinin şimdiki hedefinin Karate Federasyonu olduğunu belirten Türkmen, ‘‘Bize karşı ‘yıldırma politikası’ uygulanıyor’’ dedi. Son seçimlerde iktidarın adayı olduğu öne sürülen Aydoğan Çelik’i geçerek federasyon başkanı olan Türkmen, Gençlik ve Spor Genel Müdürü Mehmet Atalay’ın istediği yönetim alt kadrolarını oluşturmadıkları için zor günler yaşadıklarını kaydederek, ‘‘Daha önce de 3 ay hak mahrumiyeti cezası almıştım. Federasyonumuza yapılan fiili eylemlerin tespiti doğrultusunda sorumluların hakkında idari ve yasal soruşturma açılmasını devlet büyüklerimizden istiyoruz’’ diye konuştu. Türkmen göreve geldikten sonra adeta ‘Bizden olmayan ve bize rağmen seçilen bir başkan’ muamelesi gördüğünü vurgulayarak, ‘‘Alevi kimliğim nedeniyle ben ve federasyonum çeşitli yaptırımlara maruz kalıyor. Ancak spor, siyasi ve dinsel ayrımcılığı kabul etmeyen bir alandır. Mehmet Atalay federasyon alt kurullarındaki isimleri kendi istediği kişiler olmadığı için onaylamayıp iki kez geri çevirdi. Ben de camia zarar görmesin diye isteğim dışında ve liyakatli olmadıkları halde onun istediği isimlerden yeni listeler oluşturarak sorunu çözmeye çalıştım’’ dedi. ‘ÖZERKLİĞİ KABUL ETMEDİK’ Özerkliği kabul etmeme nedenimiz 2007’de ülkemizde düzenlenecek Avrupa ve Dünya Karate Şampiyonalarıdır. Federasyonumuz, devletin maddi desteği olmadan bunları başaramaz. Kazandığımız başarıları Mehmet Atalay’ın elinin tersiyle çevirmesini anlayamıyoruz. Başkaban Erdoğan, medeniyetler mozaiğinden bahsederken genel müdürün böyle bir ayrımcılık yapması çok ilginç. Halil krallığa koşuyor Spor Servisi Almanya Birinci Ligi (Bundesliga) takımlarından FC Kaiserslautern’de oynayan ulusal futbolcu Halil Altıntop, önceki deplasmanda FC Nürnberg’e attığı 2 gol ile gol krallığında iddiasını sürdürüyor. Halil, karşılaşmanın 20. ve 48. dakikalarda attığı 2 gole rağmen takımının mücadeleden 32 yenik ayrılmasını önleyemedi, ancak ligde attığı toplam 18 gol ile bugüne kadar 20 gol atan Miroslav Klose’ye (Werder Bremen) yaklaştı. Yakın takipçisi Dimitar Berbatow ise 16 gol ile 3. sırada bulunuyor. Halil’in takımı 27 puanla 16. sırada ve hala düşme hattında bulunuyor.