23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

31 MART 2006 CUMA röportaj AYDINLANMA EMRE KONGAR KAFKASYA’NIN HIZLA GELİŞEN ÜLKELERİNDEN BİRİ OLDUKLARINI SÖYLEYEN ALİYEV: C Laikliğin Püf Noktası... farklı mezheplerin ve değişik ülke halklarının dinlerini yaşama biçimleri birbirlerinden farklı. Örneğin, Suudi Arabistan’ın, İran’ın, Libya’nın, Türkiye’nin, yani bu ülkelerde yaşayan Müslümanların din uygulamaları birbirinden değişik. Hakem kim? Nerede? ??? Peki, zaten bir din mensuplarının hangi kurallara uyacağı bile tartışmalıyken, bir de din ilkeleri ile devlet ilkeleri çatışırsa ne olur? Yanıt laiklikte: Laik ve demokratik ülkelerde, tek bir dinin ilkeleri, devlet yönetimine egemen kılınamaz. Çünkü devlet bütün dinlere, mezheplere, inançlara ve inançsızlara aynı uzaklıktadır ve hepsini korur. ??? Ama laikliğin ‘‘püf noktası’’ burada değildir. Laikliğin ‘‘püf noktası’’ , devletin asıl, belli bir inancın sahiplerini, o inancın lideri olduğunu iddia edenlerin baskısından korumasıdır. Asıl demokrasi, asıl laiklik, asıl ‘‘özgürlük sorunu’’, herkesin inancını, bir siyasal ya da dinsel liderin emirlerine göre değil, kendi özgür iradesine, vicdanına göre yaşayabilmesidir. ??? İnanç konularında hakem, inanç sahibinin vicdanıdır: Çünkü davranışlarının hesabını o verecektir, tek başına! İşte laikliğin ‘‘püf noktası’’, bireye bu özgürlüğün tanınmasıdır. ekongar?cumhuriyet.com.tr www.kongar.org 5 ‘Servetimiz bağımsızlığımız’ BARIŞ DOSTER B Kafkasya’nın her alanda hızla gelişen ülkesi Azerbaycan AKÛ Kafkasya’nın hızla gelişen ülkesi Azerbaycan, bir yandan petrol gelirlerini verimli kullanıp adil dağıtmanın yollarını ararken, bir yandan da başta Ermenistan’ın saldırganlığı olmak üzere, bir dizi sorunla uğraşıyor. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, bağımsızlığın ülkesinin en büyük serveti olduğunu belirterek artan petrol gelirlerini, bölgede öne çıkan konumlarını, birkaç yıl içinde Ermenistan’ın toplam bütçesine ulaşacak olan milli savunma bütçelerini ve yurtdışındaki Azerbaycan diyaspo rasını, dış politikadaki en önemli silahları olarak görüyor. Birincisi 2001 yılında gerçekleşen Dünya Azerbaycanlılarının 2. Kurultayı nedeniyle, 16 Mart’ta düzenlenen törenler kapsamında Baku’da görüştüğümüz Aliyev, ülkesinin topraklarının beşte birini oluşturan Dağlık Karabağ bölgesinin, 1992 yılından bu yana Ermeni işgali altında olmasının asla kabul edilemeyeceğini anlatıyor. ‘HER ALANDA GÜÇLENDİK’ Türkiye’yi 40 milletvekilinin yanı sıra, Marmara Grubu Vakfı’nın temsil ettiği kurultayda, ülkesinin gelişmesine yaptıkları katkı nedeniyle Marmara Grubu Vakfı Başkanı Akkan Suver ile Yönetim Kurulu üyesi Şamil Ayrım’a ‘‘Terakki Madalyası’’ takan Aliyev, her alanda güçlendiklerini vurguluyor. Ülkeleri dışında yaşayan Azer baycanlıların, bulundukları ülkenin siyasi ve iktisadi yaşamında güçlü, başarılı, saygın olmalarını, anavatanla bağlarını sıcak tutmalarını istiyor. Aliyev, içteki ve dıştaki Azerbaycanlıların birbirlerini destekleyip güçlendireceğinin altını çiziyor. Gerek Aliyev’in gerekse diğer yöneticilerin özenle ve özellikle ‘‘Azerbaycanlı’’ terimini kullandıkları, ‘‘Azeri’’ demekten kaçındıkları dikkat çekiyor. Azerbaycanlı kelimesinin daha kapsayıcı ve kucaklayıcı olmasının yanında, ülkenin çok da türdeş olmayan, farklı halkları da barındıran nüfus yapısı, bu akıllı tercihi zorunlu kılıyor. Ülkemizde hızını alamayıp ‘‘Azeriden çok Azericilik yapanların’’ hatta bu amaçla darbelere bulaşanların varlığı dikkate alındığında, Aliyev ve çalışma arkadaşlarının kullandığı terminoloji daha da anlamlı oluyor. ’inci yüzyıl Türkiyesi’nde 21 hâlâ laikliğin tanımını tartışmamız utanç verici. Ama ülkemde insanı çok daha fazla utandıracak olaylar da oluyor. Örneğin, Başbakan, kararnamesi olmayan bir Merkez Bankası Başkanı adayının türbanlı eşinin konumunu, kocası sanki resmen aday gösterilmiş gibi, bir hafta boyunca kamuoyunda tartıştırmakta ve kendisi de bu tartışmanın ateşli bir tarafı olmakta bir sakınca görmüyor. Laiklik tartışması ile türban sorunu birbirine bağlı. ??? Başbakan’ın laiklik anlayışı ile, tarihsel, toplumsal ve kuramsal, yani bilimsel laiklik anlayışı birbirini tutmuyor. Başbakan, ‘‘Devlet laik olabilir, birey laik olamaz’’ diyor. Oysa, tarih, toplum, kuram ve dolayısıyla bilim, ‘‘Birey, hangi inançta olursa olsun, laik de olabilir’’ diyor. Başbakan, ‘‘türban’’ ya da ‘‘sıkmabaş’’ denilen başörtüsü biçiminin ‘‘inancın (Müslümanlığın) gereği’’ olduğunu ve bir ‘‘özgürlük sorunu’’ niteliği taşıdığını söylüyor. Oysa sadece Türkiye’de değil, dünyada yaşayan milyonlarca Müslüman kadın ve erkek ‘‘türban’’ ya da ‘‘sıkmabaş’’ denilen başörtüsü biçiminin ‘‘dinin (Müslümanlığın) gereği’’ olduğunu ve bir ‘‘özgürlük sorunu’’ niteliği taşıdığını düşünmüyor. ??? Başbakan ve onun gibi düşünenler mi haklı, yoksa onlar gibi düşünmeyen milyonlar mı? Bu sorunun yanıtını kim verecek? Hakem kim? Nerede? ??? Biliyoruz ki aynı dinden olan Temel sorun: Dağlık Karabağ’ın işgali liyev, Dağlık Karabağ konusunda da ülkesi lehine bazı gelişmeler olduğunu söylüyor. ‘‘Halen muhtelif ülkelerde 46 sefirimiz var. Bunların 21’i son 2 yılda açıldı. Rolümüz giderek artıyor. Güçlü devlet, zengin ve mutlu millet, istikrarlı ve barışçıl bir bölge için çalışıyoruz’’ diye konuşan İlham Aliyev, Ermenistan’ı her olayda dışlayıp tecrit ettiklerini, bölgede Azerbaycan’a rağmen bir adım atılamayacağını öne sürüyor. Ermenilerin, işgal sonrasında her şeyi yok ettiklerini söyleyen Aliyev, ‘‘İki ülke arasında 12 yıldır ateşkes var. Biz bu sürecin olumlu şekilde sonuçlanmasını, soruna uluslararası hukuka uygun bir çözüm bulunmasını isteriz. Adımlarımız barış için, son ana dek buna çalışacağız, ama halkın ve ikti A darın da sabrı tükeniyor’’ diye konuşuyor. Erivan yönetimini, ‘‘işgalci, tecavüzcü, ırkçı, barbar’’ olmakla suçlayan Aliyev, Dağlık Karabağ’ın tarihi olarak kendi toprakları olduğunu belirtiyor. Aliyev, ‘‘Çözüm için, ülkemin toprak bütünlüğüne saygı, Ermenilerin işgal ettikleri topraklardan çekilmesi, kaçkın ve göçkün durumundaki halkımızın topraklarına dönmesi şarttır. Bölge için özerklik tartışılabilir ama ayrılığa asla izin vermeyiz. Bunun kabul edilmesinden sonra ikili ilişkiler başlayabilir’’ diyerek Erivan’ın ateşkes sürecini bozması halinde, kendilerinin de barış sürecini gözden geçireceklerini belirtiyor. ‘İŞGAL SONA ERSİN’ Bozuk ekonomi ve yaygın yoksulluğun yanı sıra, komşularının büyük bölümüyle arası açık olan Ermenistan’ın, işgali daha uzun yıllar sürdüremeyeceğini anlatan İlham Aliyev, işgalin sona ermesinin, Ermeni halkının da yararına olacağını söylüyor. Aliyev, ‘‘Bizim bölge ülkeleriyle de, İslam ülkeleriyle de aramız iyi. Ülkemizde farklı halklar yaşıyor. Farklı diller konuşuluyor. Farklı dini inançlara saygı gösteriliyor. Çünkü bu vatan hepimizin vatanı. Ermenistan ise ayrımcı, dışlayıcı. Orada başka millet yaşamıyor. Rusya da Ermenilerin bu saldırganlığından bıktı. Rusya’nın bizimle sınırı var ama Ermenistan’la yok. Türk Devletleri Zirvesi’nin de yeniden yapılmasını öneren Aliyev, bu işe sürekli ve kurumsal bir çerçeve kazandırılmasını arzuluyor. rmenistan son olarak Gürcistan’da Ahıska Türklerinin yaşadığı bölgede hak iddia etmeye başladı. Soçi’deki nüfusun yüzde 30’unu oluşturan Ermeniler de, Rusları sıkıştırıyorlar. Erivan herkesle sorun çıkarıyor, tek müttefiki İran diyen Aliyev konuyu özetliyor. E ‘Her konuda Türkiye ile çalışacağız’ AKP’NİN POLİTİKASINA TEPKİ İ Baku’dan izlenimler... zerbaycanlıların kurultayında söz alanların önemli bölümü de, Azeri kökenli Türkiye Türk’üydü. Özellikle de Kars ve Iğdır’dan gelen yurttaşlarımızın kökeni, Türkçelerinden kolaylıkla anlaşılıyordu. Bu durum, Türk ve Azerbaycan diyasporasının birlikte çalışmaya başladığını da gösteriyordu. Ayrıca, pek çok konuşmacının, Azerbaycanlıların buluştuğu, neredeyse bir Türk dünyası zirvesine dönüşen kurultayda, Rusça konuşması dikkat çekti. 50 ülkede 70 milyon Azeri, dünyada ise 200’den fazla Azerbaycan derneği bulunuyor. Aynı ülkede, aynı amaçla kurulan derneklerin birleşmesi istendi. Gürcistan’da yaklaşık 500 bin, Rusya’da ise 2 milyon Azerbaycanlı yaşıyor. A ? Kurultay İran’ı rahatsız etti. Baku’daki büyükelçisi bir Azerbaycan Türk’ü olan İran, milletvekilleri aracılığıyla rahatsızlığını iletti. ? Rejimin güçlü isimleri, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Ramiz Mehdiyev ve Cumhurbaşkanlığı Siyasi ve Sosyal İşler Şube Müdürü Ali Hasanov. Yurtdışındaki Azerbaycanlılardan, yani Azerbaycanlı diyasporasından sorumlu bakanlık, yetkileri ve bütçesiyle güçlü bir bakanlık. Başında da oldukça renkli ve sosyal bir kişi olan Nazım İbrahimov var. ‘‘İkili ilişkilerde, üçüncü ülkeyle ilişkiler bizi etkilemez. ABD’nin İran’a dönük bir niyeti varsa, biz bu işe yardımcı olmayız. İran da bizim aleyhimize işlere yardımcı olmasın. İran’ın vurulmasını istemeyiz, vurana da yardım etmeyiz’’ diye konuşuyor. lham Aliyev, babası Haydar Aliyev’in, ülkesi ile Türkiye’yi hep ‘‘bir millet, iki devlet’’ olarak nitelediğini anımsatarak 50 ülkeye yayılan Azerbaycan diyasporasının, başta Ermeni iddiaları ve saldırganlığı olmak üzere her konuda, Türk diyasporası ile birlikte çalışacağını ifade ediyor. ‘‘SSCB döneminde Azerbaycan bağımsız değildi, ama birçok alanda atılan adımlar bağımsızlık işareti veriyordu. Er geç bağımsız olacağımızı biliyorduk. 1991’de SSCB dağıldığında, en zor koşullarda olan ülkeydik. Haydar Aliyev 1993’te yönetime gelince istikrar sağlandı, dinamizm, gelişme başladı’’ diyen Aliyev, uzun yıllar Çarlık Rusyası’nın, sonra da SSCB’nin bir parçası olan Azerbaycan’ın, bağımsızlığın kıymetini bildiğinin altını çiziyor. ‘DÜNYANIN EN HZLI KALKINAN ÜLKESİYİZ’ na milli gelir hedefimiz 5 bin dolar. Zengin ve güçlü devlet olmaya çalışıyoruz. Petrol fonu önemli bir gelir kaynağı ve çok saydam bir anlayışla yönetiliyor’’ diye konuşuyor. Asya ile Avrupa’yı birleştiren bir köprü konumunda olduklarına işaret eden Aliyev, BakuTiflisCeyhan projesine ve babasının bu yöndeki emeklerine dikkat çekiyor. ‘YENİ KONUTLAR YAPIYORUZ’ Aliyev, ulaştırma ağını genişletmeye çalıştıklarını, bu çerçevede BakuTiflisKars demiryolunu çok önemsediklerini ifade ediyor. Pazar ekonomisinin ve özel sektörün önemine değinen Aliyev, bütçenin önemli bölümünü toplumsal gelişme için kullandıklarını, sosyal adaleti asla göz ardı etmediklerini vurguluyor. İlham Aliyev, bu konuya verdiği önemi şu sözlerle özetliyor: ‘‘Benim asıl sorumluluğum herkesin şerefli yaşamasıdır. Dağlık Karabağ bölgesinden gelen 1 milyon kaçkın ve göçkün için yeni konutlar yapıyoruz. Bir tane bile çadır kent kalmaması için çalışıyoruz. İşgal sona erdikten sonra o bölgedeki topraklarımızda da yeni, çağdaş şehirler kuracağız. Ermenistan hiçbir konuda bizimle rekabet edemez. Ermenistan’ın gelişme potansiyeli sınırlı ve ekonomik açıdan aramızda uçurum var.’’ ‘Atatürk’ün eğitimde attığı çağdaş adımlar yok ediliyor’ İstanbul Haber Servisi ‘‘Kavşaktaki Türkiye’nin Çözümleri ve Ulusal Eğitim Politikaları’’ konulu toplantıda AKP iktidarının eğitim politikaları eleştirildi. CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, ‘‘Atatürk’ün eğitimde attığı çağdaş adımların bugün bir bir yok edilmeye çalışıldığını’’ belirtirken İP Genel Başkanı Doğu Perinçek de, ‘‘Tarikat, cemaat, holding okulları kapatılmalı. Eğitim parasız olmalı’’ dedi. Şimşek CHP İstanbul Milletvekili Şimşek, İstanbul Eğitimciler Derneği’nce, Mecidiyeköy Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘‘Kavşaktaki Türkiye’nin Çözümleri ve Ulusal Eğitim Politikaları’’ konulu toplantıda yaptığı koPerinçek nuşmada, ‘‘Eğitimin bir ülkenin yapılanmasının temeli olduğunu’’ belirterek ülkenin ‘‘temelinin’’ yok edilmeye çalışıldığını söyledi. ‘‘Atatürk’ün eğitimde attığı çağdaş adımlar bugün bir bir yok edilmeye çalışılıyor’’ diyen Şimşek, ‘‘İstanbul’un Esenler ve Gaziosmanpaşa ilçelerindeki okullarda bir sınıfta 90 kişi bir arada eğitim görüyor. Öğretmenlerin sosyal ve ekonomik sorunları da göz ardı ediliyor. Tüm bu sorunlara karşın Milli Eğitim Bakanı ‘Eğitim altın çağını yaşıyor’ diyor. Bu nasıl altın çağ?’’ diye konuştu. ‘ZORUNLU EĞİTİM 12 YIL OLSUN DSP Genel Başkan Yardımcısı Hasan Macit de son yıllarda eğitim birliğinin bozulmaya çalışıldığını ifade ederek ‘‘1997 yılında zorunlu eğitimin 8 yıla çıkarılmasıyla atılan önemli adım, bu süreyi 12 yıla çıkararak devam ettirilmeli’’dedi. Macit, okulöncesi eğitimin, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yarım güne indirilmesini de eleştirdi. İP Genel Başkanı Perinçek ise Türkiye’nin bugün, devletsizleştirme, milletsizleştirme, vatansızlaştırma ve ordusuzlaştırma harekâtıyla karşı karşıya olduğunu ve ‘‘Türkiye’nin bir kavşaktan geçtiğini’’ dile getirdi. Türkiye’deki eğitimin çıkarcı ve holdinglere hizmet eden insanları yetiştiren bir felsefeyi izlediğini söyleyen Doğu Perinçek, ‘‘Türkiye’nin bu eğitim sisteminden kurtulması için önündeki tek seçenek kamucu ve halkçı eğitim. Tarikat, cemaat, holding okulları kapatılmalı. Eğitim parasız olmalı’’ diye konuştu. Babasının siyasetini uygulamakta kararlı olan ve babasından devraldığı üst düzey bürokratlarla çalışan İlham Aliyev, ‘‘Dünyanın en hızlı kalkınan ülkesiyiz. Geçen yıl 301 bin yeni işyeri açıldı. İşsizlik ve yoksulluk azalıyor. Sanayimiz gelişiyor. Bütçe son 2 yıldır yüzde 70 artıyor. 2003’te 1 milyar dolar olan bütçemiz, şimdi 4 milyar dolar, gelecek yıl 6 milyar dolar olacak. Kişi başı D EMEK Kİ, şimdiki Cumhurbaşkanı’nın yerine başka biri, örneğin AKP’ce seçilmiş bir kişi o mevkide oturuyor olsaymış, Türkiye çoktan ‘‘ılımlı İslam cumhuriyeti’’ olup çıkacakmış. Merkez Bankası başkanlığı için Köşk’e gönderilen üç adayın da geri çevrilecek nitelikte olması, iktidarın kadrolaşıp Cumhuriyeti bir an önce bütün mevzileriyle ele geçirme telaşını göstermiyor mu? Cumhurbaşkanı, herhalde o adayları ‘‘eşlerinin başı örtülü’’ diye geri çevirmedi. Türban, artık bir simge; gerisindeki zihniyetin, Cumhuriyetle inatlaşma ısrarının, İslamcı yaklaşımı devletin her kademesinde egemen kılma direnişinin dışa vurmuş belirtisi. Belki, gönderilen adaylar arasında eşlerinin başı örtülü olmayanlar da vardır. Ama, öyle anlaşılıyor ki, Çankaya’nın her zaman olduğu gibi titizlikle yaptığı inceleme, adaylardan üçü AÇI MÜMTAZ SOYSAL Sistemin Önemi... Vurulanlar, yani veto yiyenler de olsa, onların açığa çıkmış ve saklı tuttukları kimliklerini belli etmiş olmalarına bile aldırmadan, yaralananlara, kayıplara fazla üzülmeden Cumhuriyete çullanışa ara vermemek, savunucuları bezdirmek, en azından geri çekilmeye, mevzi kaybetmeye zorlamak. ??? nün de belirli bir kadrolaşma hamlesinin fedaileri olarak ileri sürüldüğünü göstermiş olmalı. Belki, yoğun mitralyöz ateşine karşı, siperlerden çıkıp hücuma geçirilen ilk saftaki askerler gibi. Vurulacakları biline biline. Hiç değilse karşıdakilerin kurşununu tüketmek için. ??? on aylarda uygulanan taktik az lbet, yılmamalı. Sonuna kadar S çok buna benziyor: Eldeki bütün E direnmek gerekiyor. ‘‘kuvve’’yi, dalga dalga, CumhuriUnutulmamalı ki, Çankaya’daki yetçi mevzilere doğru hücuma kaldırmak. gidicidir. Onun bu çullanışa karşı, kimilerine ‘‘aksi’’ görünme pahasına tek başına direnişinin ardından, belli iç ve dış hesaplar için ‘‘hasretle’’ beklenen ‘‘ılımlı İslam cumhuriyeti’’nin kapılarını açacak kişiyi oraya getirmek uğruna her şey yapılacak. O zaman, konuyu basit bir kişilik sorunu olarak görmeyip sistemin bütünü üzerinde derinliğine düşünmenin vakti geldi demektir. ‘‘Cumhurbaşkanını halk seçsin’’ düşüncesinden farklı bir şey bu. Çünkü, devlet başkanını halka seçtirme düşüncesi, savunucularından da belli olduğu gibi, ‘‘Halk, çoğunlukla tutucudur; öyle birini seçer’’ türünden bir varsayımın ürünü. Zaten, o düşünce bu değişiklikle de sınırlı kalmaz. Sorun, bunun çok ötesinde, ‘‘her ahval ve şerait’’te Kemalist Cumhuriyeti koruyacak, bunun için gerekli kuralları getirip sağlam güç dengelerini kuracak bir anayasa sistemini yeniden oluşturma sorunudur. Çünkü bu gidiş, tehlikeli olasılıklarla dolu. Edmund Stoiber: AKP’nin üyeliğini engelleriz MÜNİH (AA) Alman Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) Genel Başkanı ve Bavyera Eyaleti Başbakanı Edmund Stoiber, AKP’nin, Avrupa’daki muhafazakâr partileri çatısı altında toplayan Avrupa Halk Partisi’ne (EPP) üye olmasını engelleyeceklerini söyledi. Stoiber, Münih’te katıldığı bir toplantının ardından yaptığı açıklamada, ‘‘Türkiye’nin AB’ye katılmasının yanlış olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle AKP’nin (EPP’ye) katılmasına izin vermek, yanlış sinyal vermek olur’’ görüşünü savundu. EPP sözcüsü Javier Jimenez, bu konunun yarın akşam, Roma’daki EPP kongresinden önce konuşulacağını söyledi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear