Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
22 ARALIK 2006 CUMA bilim/vaziyet Con Ahmet Bey’in ZATÜLHAREKE’si yerinden kıpırdamadı! Osman BAHADIR BİRİNCİ YAZI Bir Mucit ve Bir İcat Daha! Jön Ahmet Bey, Darülfünun müderrislerine bugün makinasını ve icadını gösterecek. Afyonkarahisarlı Jön Ahmet Bey namında bir mucit, icat ettiği zatülhareke (kendi kendine hareket eden) makinalarını yüklenip İstanbul’a gelerek Darülfünun’a müracaat etmiş ve iddiasında; "Felsefede şüphe ve fende araştırma bir nura doğru koşma demektir. Velev ki mevhum (kuruntu) olduğu tasavvur edilse dahi, bir ilim adamının yorgun bir mucidi dinlemesi her halde o ilme bağlılığın icap ettirdiği vazifelerdendir. Maalesef bendeniz çeşitli tecrübelerimle anladım ki, Darülfünun kürsülerini işgal eden muhterem müderrislerimiz hayatı yalnız manivela (kaldıraç) kanununun merceğinden görmekte ve bunun ötesine çıkan iddiaları bir nevi hezeyan ve küfür telakki etmektedirler. Bendeniz diyorum ki, bugün manivela kanununa üstün gelen bir fenni hakikat bulunmuştur ve makinası da mevcuttur. İşte makinemi ilim ve fen erbabına iddiamı isbat sadedinde meydana koyuyorum. Bunu müteakip mütekamil (daha gelişmiş) kısmını da teşhir edeceğim" demektedir. Jön Ahmet Bey’in iddiasını nazarı itibara alan Darülfünun Divanı, Fen Fakültesi müderrisler meclisi huzurunda Jön Ahmet Bey’i iddiasını ispata davet etmiştir. Jön Ahmet Bey bugün saat 14’te icadını meydana koyarak Darülfünun Fen Fakültesi müderrislerine manivela kanunundan üstün bir fenni hakikatı bilfiil isbat eyleyecektir. Allah, işini doğru götürsün! İKİNCİ YAZI: Hikmet (Fizik) Kanunları Alt Üst mü Olacak? Con Ahmet Bey Dün Darülfünun’da Tecrübeler Yaptı. Con Ahmet isminde Afyonkarahisarlı bir zat, birkaç gün evvel Darülfünun’a müracaat ederek, mihanikte (mekanikte) yeni bir hakikat, bir kanun keşfettiğini ve buna dayanarak bir alet vücuda getirdiğini, Darülfünun müderrisleri huzurunda da denge ve manivela kanunlarını alt üst eden tecrübelerini yapmaya ve aleti teşhir etmeye hazır olduğunu iddia etmişti. Bu iddiayı, Darülfünun Divanı nazarı dikkate alarak Con Ahmet Bey’i dün tecrübelerini yapmak ve iddiasını isbat etmek için Darülfünun’a davet etmişti. Con Ahmet Bey dün Fen Fakültesi’ne gelmiş ve Darülfünun müderrislerinden müteşekkil bir heyetin huzurunda iddiasını tekrar etmiştir. Con Ahmet Bey, makinesinin ufak bir numunesini de getirdiğini ve tecrübeye hazır olduğunu söylemiştir. Con Ahmet Bey, dengede bulunan bir manivelanın, kollarından birisinin uzatılması veya kısaltılması halinde dengenin baki kalabileceğini iddia etmektedir. Aletini de bu esasa dayanarak vücuda getirmiştir. Yani Ahmet Bey, yoktan enerji yaratılabileceğini söylemektedir. Dünkü tecrübede Darülfünun müderrislerinden birkaç zat ve Mihanik (Mekanik) Enstitüsü reisi mösyö Mentere de hazır bulunmuştur. Con Ahmet Bey sandığından icat ettiği aletin numunesini çıkarmış, izahat vermiş ve fransızcaya tercüme edilen bu sözleri mösyö Mentere dikkatle dinlemiştir. Mucidin aleti, yan yana koyulmuş eşit çapta iki çarktan ibarettir. Bu çarklardan biri bir devir yaptığı zaman diğeri aynı zamanda bir buçuk devir yapmaktadır. Mucit, aletine bu hareketi ne suretle verdiğini gizlemekte ve bunun en mühim nokta olduğunu söylemektedir. Çünkü bu Fen âlemini altüst edecek bir keşifte bulunduğunu iddia eden Con Ahmet Bey dün Darülfünun’da dönmemekte inat eden makinesini işletmeye çalışırken. (Sağdan ikinci Burhanettin Sezerar, üçüncü Con Ahmet. o.b.) şartlar altında böyle bir hareketin dişli çarklar vasıtasıyla elde edilmesi mümkün değildir. Con Ahmet Bey çarkların her birine eşit miktarda ağırlıklar tatbik edilerek denge elde edilebileceğini iddia etmektedir. Mihanik Enstitüsü reisi mösyö Mentere dengenin temininin mümkün olabileceğini söylemiş fakat bu şartlar altında makinenin işleyemeyeceğini iddia ederek demiştir ki; "Her iki çarkına, düşey yönde eşit kuvvetler, mesela bir kiloluk iki kuvvet tatbik edelim ve dengenin tesis ettiğini kabul edelim. Eğer bir tarafa dengeyi bozacak surette bir parça fazla bir kuvvet, mesela bir iki gram ilave ettiğimiz zaman bu denge bozulur ve çarklar döner, yani makine harekete gelirse o zaman iddia isbat edildisini henüz tanımayanlara; "işte bu, işte bu!" diye izahat veriliyordu. Nihayet sandık açıldı, alet meydana çıktı. Bu, geçen seferki aletten başka bir şey değildi. Yalnız çarkları çıkarılmış, yerine iki yeni çark konmuş ve bunların da çevreleri yivli yapılarak uçlarına ağırlık takılacak olan iplik geçirilmişti. Con Ahmet Bey, bugün için makinesinin mükemmel bir numunesini getireceğini vaat etmiş olduğunu, fakat henüz ikmale muvaffak olamadığını, fakat bununla da tecrübelerin kolaylıkla yapılabileceğini anlatıyordu. Konferans salonuna Fen Fakültesi reisi Hüsnü Hamit, Elektroteknik müderrisi Burhanettin, Fizik Enstitüsü reisi mösyö Mentere ve diğer müderris beyler de geldiler. Alet yüksek bir yere koyuldu... GEREK! Yağmur Ekim C Koyun sürüsü gütse ne olacak? Tecrübeli çoban olacak. Çoban tecrübeli olsa ne olur, tecrübeli olmasa ne olur? Tecrübeli çoban yanındaki köpeğiyle birlikte koyun sürüsünü iyi yönetir, hayvanları iyi besler; tecrübesiz çoban kurda kuşa yem yapıp telef eder. Hayvanlarını iyi beslemişse, sürünün sahibi çobanın sırtını sıvazlar; hayvanları telef olmuşsa çobanın kıçına tekmeyi vurur. Koyun sürüsü, davar sürüsü, manda sürüsü, öküz sürüsü, keçi sürüsü fark etmez, bütün sürülerde çoban, sürü sahibine karşı sorumludur. Çobanlar, sürünün yanına kattıkları köpeklerini de bu yönde eğitir. Sürü sahibi çobanın, çoban köpeğin, AB treni raydan çıktı. Bizimkiler uçuyor! 17 Erdoğan seçime karşı çıkmış. Brüksel istemediği içindir! AYATINDA iki koyun gütmemiş olanlar erken seçim istiyormuş; aç tavuk kendini buğday ambarında sanırmış. Tut kelin perçeminden. Bir kere aç tavuk kendini buğday ambarında değil darı ambarında sanır. İkincisi artık aç tavuklar kendilerini ithal mısırla besleyip pek de güzel semiriyor! Şimdi sen al tavuğunu da git ulan! Yoksa. Al deveni de aprona çık ulan mıydı? Deveye “neden boynun eğri” diye sormuşlar, “görünen köy kılavuz istemez” demiş. Üstelik kılavuzu karga olanın burnu çok iyi koku alırmış! Kazma gibi adam, vur beline saksağanı! Gelelim asıl meseleye: Hayatında iki koyun gütmemiş olanlar erken seçim istiyormuş. İki koyun değil iki bin koyun H köpek de sürünün efendisidir. Çoban, sürü sahibine çok para kazandırırsa sürü sahibi sürüsüne sürü katar. Sürü büyüdükçe çoban da daha çok köpekle çalışmak ister. Çobanın şanı köpeklerinden belli olur! Yanında ne kadar çok köpeği varsa o kadar başarılı çoban olur! Evcil veya vahşi, hayvan sürülerinin güdülmesinde çobanların ve köpeklerin önemli bir yeri vardır. Şimdi başka bir konu: Tarih boyunca kimi ruh dengesi bozuk diktatörlerin insan topluluklarını hayvan sürülerine benzetip gütmeye kalkıştıkları görülmüştür. Ne var ki insanlar, kendilerine hayvan muamelesi yapmaya kalkarak kendini sürünün sahibi sananları yanlarındaki çobanları ve köpekleriyle birlikte tarihin çöplüğüne göndermiştir. Bundan böyle de gönderecektir! Yüksek Yerilim Hattı erdincutku?yahoo.com Gidişat Muzaffer Tanrıkul: “Birileri Tayyip’e, İnönü’nün ‘Sizi ben bile kurtaramam’ sözünü anımsatmalı!” Biz AĞ partilere göre sicilini hayli temiz buldukları CHP’nin ve DSP’nin genel başkanlarına seslendiklerini söylüyor Reşit Çağın ve “Siz kimsiniz” diye soran olursa “Biz; vatanının güvenliğini, refahını, huzurunu düşünen, evlatlarının bu topraklarda geleceğe umutla bakmasını isteyen ve bunları sağlayacak bir yönetimin işbaşına gelmesine çalışan sessiz çoğunluğuz” diyor. Reşit Çağın, Deniz Baykal ve Zeki Sezer’e “Ülkemizi asla layık olmadığına inandığımız böyle bir iktidardan bir an önce kurtarmak ve Cumhurbaşkanlığı seçimini bu Meclise yaptırmamak üzere lütfen gerekeni yapınız” derken iki partiye de ayrı ayrı ve birlikte birkaç öneri getiriyor: “CHP olarak; erken seçim teklifinizi hemen yapınız. Kabul edilmediği takdirde sinei millete bir an evvel dönünüz. Biraz daha gecikirseniz dönecek sine bulamayabileceğinizi unutmayınız. Meydanlar sizi bekliyor. DSP ile koordineli olarak, seçimden kaçan iktidara ulusal iradenin sesini dinletiniz. Sivil toplum kuruluşları harekete geçti bile! DSP olarak; Bülent Ecevit’in vasiyetinin gereğini yaparak, bilim adamı ve HAREKET TECRÜBESİ Cumhuriyet gazetesinin 16, 17 Mösyö Mentere dün de, iddia edilen şeyi izah ederek gelenlere dedi ki; ve 19 Kasım 1926 tarihli "Mösyö bunu yapabileceğini iddia nüshalarında yayımlanan üç ediyor. Biz kendisinden bir hareket yazıda, Afyonkarahisarlı Con (ilk tecrübesi istiyoruz. Sükunet tecrübegünkü yazıda Jön) Ahmet’in yaptığı si bir şey ifade etmez. Tekrar ediyoenerji üreten (ya da enerjisiz çalışan) rum, bu denge tesis etse de hiçbir makine, ilk sayfadan resimli olarak şey ifade etmez. Muhakkak bir hareket tecrübesi yapılmalıdır." haber konusu olmuş ve Con Ahmet Fizik Enstitüsü reisinin sözlerini Bey’in bu makine ile Darülfünun’da Burhanettin Bey tercüme etti ve ilayaptığı deneylere yer verilmişti. "Fizik veten dedi ki; yasalarını değiştireceği" belirtilen " Evet, çünkü dengede ve sükumakine, o zamanın üniversitesi nette vukua gelen (oluşan), hareket Darülfünun profesörlerinin halinde vukua gelenden büsbütün başkadır." önünde kıpırdamamıştı Fen Fakültesi reisi Hüsnü Hamit Bey de bile. etrafındakilere böyle bir şeyi yapmasının katiyyen mümkün olmadığını söylüyor ve diyordu ki; "Bu gibi şeyler dinlemeye bile mütehammil (dayanılır) değildir. Fakat memleketimizde şimdiye kadar böyle bir iddiada bulunan zat bu olduğu için burada kendisini dinliyoruz." S miş olur. Fakat bu mümkün değildir. Tahakkuk edecek olursa bütün mekanik prensipleri yıkılmış olur." Con Ahmet Bey işte bunun olabileceğini söylemiş ve tecrübenin daha mükemmel bir surette yaptığı diğer bir aleti üzerinde icra edilmesini istemiş, bu aleti yalnız izahat vermek için getirdiğini söylemiştir. Bu meraklı tecrübe Perşembe günü Darülfünun’da müderrisler ve mösyö Mentere önünde yapılacaktır. ÜÇÜNCÜ YAZI: Zatülhareke makine yerinden bile kımıldamıyor. Con Ahmet Bey’in İddiası Meğer Bir Efsane İmiş! Dün Darülfünun Konferans Salonu’nda İkinci Bir Tecrübe Daha Yapılmış ve Maalesef Fizik Kanunlarını Alt Üst Edecek Alet İşlememekte İnat Etmiştir. Fizikte yeni bir kanun bulduğunu iddia ederek Darülfünun’a müracaat eden Afyonkarahisarlı Con Ahmet Bey, iki gün evvel müderrisler huzurunda makinesi hakkında izahat vermiş ve asıl tecrübeyi düne ertelemişti. Dün saat 13.30’a doğru Fen Fakültesi bahçesi, fizik prensiplerini alt üst edecek olan (?) tecrübeleri görmeye gelen birçok meraklı kimselerle dolmuştu. Biraz sonra kapıda, sırtında tahta bir sandık taşıyan bir hamal, arkasından da Con Ahmet Bey göründü. Herkes merakla ona bakıyor, ken HEYECANLI BEKLEYİŞ Tecrübe başlayacaktı. Con Ahmet Bey’in kardeşi Ali Bey, beraber getirilen 50’şer gramlık iki ağırlığı çıkardı. Laboratuvardan getirilen hassas bir terazi ile bunların eşit ağırlıkta olmadığı meydana çıkınca herkeste bir hayret başladı. Con Ahmet Bey bu gramları bir eczahaneden aldığını iddia ediyordu. Nihayet Darülfünun laboratuvarındaki dirhemlerle tecrübenin yapılmasına karar verildi. Bütün gözler heyecanla alete çevrildi. Hareket ettirici kuvvet yerine geçmek üzere bir tarafa 25 gram, diğer tarafa da 10 gram koyan Con Ahmet Bey’in biraderi Ali Bey, çarklara iple bağlı olan ağırlığı eliyle aşağı doğru şiddetle çekerek aleti harekete getirmek istedi; yani bir ilk kuvvet veriyordu. Buna itiraz edildi. Fakat itiraza lüzum yoktu. Çünkü çarklar dönmek değil, yerinden kımıldamamıştı bile. Fizik kanunlarını alt üst edecek alet maalesef işlememekte inat ediyordu. Sorulan suallere Ahmet Bey, sırf aletin mükemmel olmaması yüzünden tecrübenin muvaffakiyet ile neticelenmediğini söylüyordu. Con Ahmet Bey üçüncü bir tecrübe daha yapacaktır. siyasetçi kimliğiyle tanınmış ve başarılı hizmetleriyle kendini kanıtlamış olan Yılmaz Büyükerşen’in iktidara geldiğiniz takdirde başbakan adayınız olduğunu açıklayınız. 2002 seçimlerinde ülkenin başına gelen ‘oy kazası’nın, 10 milyona yakın seçmenin sandığa gitmemesinden kaynaklandığını, bugün de AKP’nin yaşattıklarına ve iki koyun edebiyatıyla ülkeyi yönettiğini sanan liderine rağmen ‘Baykal oldukça CHP’ye oy vermem’ diyen bir kitlenin bulunduğunu, bu nedenle sol seçmene diğer bir seçenek olmak zorunluluğunuzu unutmayınız. CHP ve DSP olarak; seçimin erken yapılacağını dikkate alarak her iki parti de, il il yapılacak anketlere göre seçimde oy israfını önleyecek akılcı bir dayanışma içinde bölgesel ve sayısal bölüşümü yapıp, dokunulmazlığa ihtiyacı olmayan, dosyasız, sabıkasız, dürüst, bilgili, deneyimli ve idealist kişilerden oluşan milletvekili adaylarınızı ve gerçekçi iktidar programınızı belirleyiniz. Bu konularda elinizi çabuk tutmayıp, hâlâ eleştirilerle, uyarılarla, dileklerle oyalanarak Cumhurbaşkanlığı’nı da AKP’ye kaptırdığınız takdirde, bu milletin sizi asla affetmeyeceğini biliniz. Bizden söylemesi ve hatırlatması!” Deve Yolları Anıl Öçal: “THY’nin bilet ücretlerine kurbanlık deve harcı eklenmeli!” Güdüm Işık İşgüden: “Demirel’in, siyasetçi için kaz güdüm ölçeği vardı. Erdoğan çıtayı koyun güdümüne yükseltti. Daha yükseklerde deve güdüm vardı ama onu da havaalanında kestik.” Develer Akif Kökçe: “Kurban Bayramı yaklaşıyor. Kurban derileri Türk Hava Kurumu’na, kurban develeri Türk Hava Yolları’na!” İbrik Macide Tanır: “Papa, başbakanın hediye ettiği aptes alma ibriğinden çok etkilenmiş; kiliselere minare taktırtıp laikliğin tanımını yeniden yapacakmış!” Kamuran Çizer: “Limanlarımızı Rumlara açmayız. Limanları açsak da mallarından almayız. Mallarını alsak da yemeyiz. Yesek de helaya gitmeyiz!” Kararlı Kurban Yavuz Oymak: “Nobel Baba’ya 1 milyon Ermeni kurban ettik. THY müdürü 1 deve kesmiş çok mu?” Rabindranath Tagore şehrimizde lemşümul bir şöhrete sahip olan Hint büyük filozofu Rabindranath Tagore dün şehrimize geldi. Eserleri yeryüzünde medeni kavimlerin bütün lisanına tercüme edilmiş olan şair, İstanbul’da çok kalacak değildir. Hatta şehre bile çıkmıyor. Dün saat 14’te limanımıza vasıl olduğu vapurla bugün saat 14’te Mısır’a müteveccihen hareket edecektir. ...Muvakkat (geçici) bir zaman için de olsa, Romen vapurunun kamarası, bir şairin haclegâhı (gelin odası) manzarasını almıştı. Vapur rıhtıma yanaşmıştı; fakat Tagore’un kamarası öbür cihette (tarafta) idi ve pencereden yeşil Kandilli sırtları, Üsküdar sahilleri ve Karacaahmet’in sayısız servileri görünüyordu. ...Hind’in büyük şairi burada biraz durdu ve sözüne tekrar şöyle devam etti; “ Avrupa'da harpten sonra büyük değişiklik görmedim. Â Con Ahmet Bey ve Darülfünun 16, 17 ve 19 Kasım 1926 tarihli Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan Con Ahmet Bey’in zatülhareke (kendi kendine hareket eden) makinesi hakkındaki yazılar, bize Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki bilim ve düşünce dünyasıyla ilgili çok ilginç ve renkli bir pencere açmaktadır. Bir bilim insanı olmayan Con Ahmet Bey’in 1926 yılında Anadolu’nun bir şehrinde, Afyonkarahisar’da kendi kendine çalışan bir makine tasarlamış ve yapmaya çalışmış olması bile başlı başına önemli bir olaydır. (50 yıl kadar önce de Anadolu’nun bazı şehirlerinde uzaya füze göndermeye girişenler olmuştu). Con Ahmet Bey sonunda makinesini sırtlıyor ve icadını teşhir ve ispat etmek üzere İstanbul’un yolunu tutuyor. İstanbul’da Darülfünun’a başvuruyor ve makinesinin nasıl çalıştığını ilgili bilim insanlarından oluşan bir heyet önünde göstermek istiyor. Con Ahmet Bey’in makinesini onaylatmak için Darülfünun’a başvurması doğaldır, olması gereken şeydir ve bu aynı zamanda Darülfünun’un bilimsel otoritesinin toplum nezdinde oluşmuş olduğunu da gösterir. Fakat burada belki ilk bakışta Darülfünun profesörlerinin böyle bir makine deneyine katılması ve Con Ahmet’in bu girişimini ciddiye almış olması tuhaf bir davranış olarak görülebilir ya da bu olaydan hareketle Darülfünun’un bilimsel düzeyi konusunda küçümseyici bir bakış doğabilir. Ancak yazılarda görüldüğü gibi Darülfünun profesörlerinin bilimin temel ilkeleri konusunda belirsizlik içeren herhangi bir tutumları yoktur. Con Ahmet Bey’i huzurlarına kabul etmelerinin nedeni, insanların bilimsel ve teknolojik yeniliklere ve keşif ve icat girişimlerine yönelmesini teşvik etmektir. Amaçları, deneyin olumsuz sonuçlanacağını düşünmelerine rağmen, halk içindeki bu tür yaratıcı eğilimleri canlandırmak ve diri tutmaktır. Darülfünun’un Con Ahmet Bey’in makinasını denemesini izleme kararı almasının ardındaki asıl neden budur. Sıradan insanlara bile bilimle uğraşma, teknolojik yeniliklere kafa yorma ve bilimsel düşünceye yönelme konusunda cesaret vermek ve girişimlerini ciddiye almak. Bu gerçeği özellikle Fen Fakültesi reisi (dekanı) Hüsnü Hamit Bey’in sözlerinden açık olarak anlayabiliyoruz. Deneme tamamen bilimsel esaslara dayalı olarak yürütülmüştür. Profesör Mentere deneyin geçerlilik koşullarını çok net olarak deney sahibine ve izleyicilere açıklıyor. Bu da Darülfünun’un konuya sözünü ettiğimiz nedenlerle yaklaştığını gösteren bir başka kanıt niteliğindedir. Cumhuriyet gazetesinin, hafif esprilerle süslenmiş sağlam bilimsel duruşu da yazılarda çok açık olarak dikkat çekiyor. Ne yazık ki, bu yazıları yazanların isimlerini bilmiyoruz. R. Tagore (18611941) Evet bu feci harplerden sonra da insanlar maalesef değişmemişler!” “ İnsaniyetin istikbâli hakkında ne düşünüyorsunuz?” “ İnsanlar birbirlerine müsavi nazarlarla (eşit bakışlarla) ve her nevi tahakküm (egemenlik) hislerinden âzâde olarak bakmaya başladıkları zaman beşeriyetin (insanlığın) mesut istikbâlinden emin olabiliriz.” Rabindranath Tagore, bundan sonra memleketimiz hakkındaki düşüncelerini şöyle izah etti; “ Türkiye’de fikri ve ictimai (toplumsal) büyük inkılaplar olmuştur. Şark milletleri şimdiye kadar dini taassup yüzünden geri kalmışlardı. Türkiye reisicumhuru, fikri ve ictimai inkılaplarla da medeniyet yolunu gösterdi. Garp milletleri de, ancak bu yolda yürümek suretiyle bugünkü mesut hayatlarını temin edebilmişlerdir. Bu itibarla Türkiye’nin yaptığı inkılaplar, yalnız Türk milleti için değil, bilumum şark milletleri için de memnuniyet yaratan neticeler verecektir.” Filozofa, şehrimizde de bir konferans verseydi, hürmetkârlarının pek ziyade memnun kalacaklarını söyledik; “Görüyorsunuz rahatsızım, hastalığıma sebep de hemen her şehirde verdiğim konferanslardır diyebilirim” cevabını verdi. l 23 Kasım 1926 Salı