Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
Dr. Eren EROL TUSAM Orta Doğu Araştırmaları Masası Irak’ta gelinen nokta… C S TRATEJİ 23 yaşanan tüm sorunlar, başta ABD ve diğer batılı ülkelerin sonsuz desteğini arkasına alan diktatör yönetim ile halk arasında yaşanmıştı. Ancak, ABD’nin uyguladığı bu politikalar neticesinde ortaya çıkan etnik çatışmalar, ülkede yaşayanları etnikmezhepırk ayrımına göre kutuplaştırarak halkın arasında olan sevgi, uyum ve merhameti, kin ve nefrete dönüştürdü. Bu durumda meydana gelen çatışmalar, aslında ülkedeki güvenlik sorunundan değil, ülkeyi işgal eden yabancı güçlerin varlığından kaynaklanıyor. I rak’ı işgal eden ABD, ordu, polis ve güvenlik kurumlarının lağvedilmesine paralel olarak tüm kamusal kurumların işleyişini de sona erdirdi. Ortadan kaldırdığı devlet kurumlarının enkazı üzerinden, toplumsal gerilimi sürekli kılacak şekilde, mezhep ve ırk ayrımı temellerine dayalı olarak ordu dâhil olmak üzere tüm resmi daireleri yeniden yapılandırdı. ABD devlet kurumlarını yeniden yapılandırırken ülkede çıkacak herhangi bir etnik çatışmanın zamanlamasını ve gidişatını yönlendirebileceği, kendi kontrolünde tutabileceği bir yapı oluşturmayı planladı. Ancak, ilk etapta yüz kişi daha sonra da iki yüz kişinin ölümüne varan günlük etnik çatışma bilânçosu ABD’nin ülkedeki mezhep çatışmaları üzerindeki kontrolü tamamen kaybettiğini gösterdi. Dahası bu ABD’nin Irak’taki varlığına yönelik en büyük tehdide dönüştü. ABD, tehdidi ortadan kaldırmak için ülkedeki güvenliği sağlamak adı altında Irak’taki stratejisinde sürekli olarak yeni değişiklikler yapmak zorunda kaldı. Aslında tüm bu stratejilerin temelinde ülkedeki etnik kavganın –ABD kontrolünde sürdürebilir bir hal alması yatıyor. Bu bağlamda, 09 Nisan 2003 tarihinden bugüne dek "ülkedeki istikrarı sağlamak için" uyguladığı stratejilerini alternatif stratejiler ile defalarca değiştiren ABD, başarıya ulaşamadı. Çünkü Irak’taki varlığına yönelik tehdidi sona erdiremedi, ülke devam eden etnikmezhep çatışmaları üzerinde kontrol sağlayamadı. Ülkede patlak veren etnikmezhepsel çatışmalar ve ortaya çıkan direniş hareketinden doğan şiddet dalgası başta ABD olmak üzere Irak’ta yaşayan herkesi vurdu. ‘Duvar’la kökleşen ayrımcılık ABD’NİN ‘DUVAR’ STRATEJİSİ 9 Nisan 2003 tarihinden bugüne dek süren işgal boyunca yanlış stratejiler uygulayan işgalci ABD, Irak’ta uyguladığı hatalı politikalarını Azamiye duvarını örmekle sürdürmüş oluyor. Çünkü ABD’nin bu girişimi, ülkede süregelen şiddeti besleyecek ve ABD’nin bugüne kadar özellikle de Bağdat’ta uyguladığı planlarını başarısızlığa uğratan direnişçi gruplar, bu planın da başarısız olduğunu ispatlamak için her türlü şiddete yoğun biçimde başvuracaklardır. Ayrıca, bu tecrit duvarı sadece Azamiye bölgesiyle sınırlı kalmayacak, büyük ihtimalle Bağdat’ın diğer Sünni bölgelerini de kapsayacaktır. Bu uygulama, Bağdat’ı belirgin bir biçimde SünniŞii bölgesine ayırarak, şiddetin daha da artmasına yol açacak şekilde mezhep ayrımını derinleştirecektir. ABD’nin duvar stratejisi diğer yandan da Irak’taki "Sünni" ismini "direniş" isim ile özdeşleştirerek, Sünnilerin direniş hareketine katılımını artıracaktır. ABD’nin etnik ayrım temellerine dayanan duvar stratejisi, hem Amerika’nın Irak politikasının iflas ettiğini hem de Maliki önderliğindeki Irak Hükümetinin başarısız olduğunu gösteriyor. Bu bağlamda, ABD’nin uygulamaya koyduğu her hatalı stratejinin bedelini her defasında ödeyen Amerikan askerleri, bu planın da bedelini ödemeye devam edecektir. Nitekim ABD’nin Irak’taki üst düzey komutanlarının "ABD’nin Irak’taki asker sayısının artmasına rağmen durumun daha da kötüye gittiği gerçeğiyle karşı karşıyayız" açıklamaları da ülkedeki Amerikan askerlerinin düştüğü durumun vahametini net bir şekilde gösteriyor. Irak’ta ortaya çıkan bu tehlikeli tabloyu tersine çevirmeye çabalayan Bush, gerek Iraklılardan, gerek kendi komutanlarından, gerekse dünya kamuoyundan gelen "Irak’tan çekil" sözlerine kulak vermiyor. Irak’ta, 150 bin Amerikan askeri ve 50 bin yabancı lejyoner ile Iraklılardan oluşan 36 bin kişilik güvenlik gücünü destekleyen Bush idaresi, Kasım ayında yapılan parlamento seçimlerinden sonra Beyaz Saray’ın Irak politikasının başarısızlığa uğradığını kabullenmek zorunda. Bush idaresi, Irak konusunda tüm diplomasi yollarının desteklenmesi ve bu çerçevede Irak’ın geleceğinin Iraklılarca belirlemesine öncelik verilmesi şartıyla Irak’a komşu ülkelerin katkıları ile oluşturulacak bir stratejiyi yürürlüğe bir an önce koymalıdır. Aksi halde, Irak’taki mezhep çatışmaları, tüm çevre ülkeleri kapsayan bölgesel ve hatta sonraki aşamada kıtasal çatışmalara dönüşebilir. Irak’taki varlığını işlevsel olarak kullanamayan ve 2003’ten bu yana istikrar konusunda başarılı olamayan ABD, stratejilerine yenisini ekliyor. Öreceği duvarla Bağdat’taki bölgeleri ayırmayı, bu yöntemle şiddeti kontrol altına almayı uman ABD, ayrımcılığı kökleştiriyor. getirseydi, dünyadaki istikrarsız bölgelerde devam eden karışıklığı sükunete dönüştürmede kullanılırdı. Başka bir ifadeyle, anarşinin patlak verdiği yeryüzündeki tüm topraklarda bu yöntem uygulanırdı. Ayrıca Filistin’deki İsrail ordusuna karşı yürütülen direniş harekâtının kırılması amacıyla uyguladığı duvar metodunun İsrail açısından olumlu sonuç getirmediği ortadadır. Dolayısıyla, Bağdat’taki Azamiye bölgesinde ABD tarafından yapılan duvar, Irak’ın işgalinin başladığı günden bu yana uygulanan ve Irak halkının etnikmezhep ayrımına tabi tutulması ile başlayarak Irak’ta yaşayan halkı akrabalarından izole etmekle noktalandırılan "imha etme" siyasetinin bir parçasıdır. İşgal ile birlikte büyük güvenlik sorunları yaşayan Irak’ta hiçbir zaman bu denli etnikmezhep kavgası yaşanmamıştı. Geçmişte, Irak’ta ABD STRATEJİLERİ VE IRAK Deneme tahtasına dönüşen ABD işgali altındaki Irak, cinayetlere, işkencelere, tecavüzlere ve 21. yüzyıl insanının kabullenemeyeceği türden insanlık dışı uygulamalara sahne oluyor. ABD işgali ve Irak ordu ile güvenlik güçlerinin lağvedilmesiyle başlayan ABD’nin Irak’taki siyasi planı, alışıldık Amerikan usulüne uygun olarak daha sonra "egemenliği devretmek" sözüyle yirmi beş kişiden oluşan bir ülke yönetim konseyini bir kukla Irak Hükümetine dönüştürdü. ABD’nin Irak’taki siyasi planı, bu gelişmeyi Irak’ta bir saldırı sonrası... izleyen süreçte de iki seçim ve bir anayasa referandumu denemesini de içerir. Yanlış temeller üzerine kurulan bu denemeler tüm ülkeyi saran şiddet dalgalarına sebep oldu. ABD bu kez çatışmaları dindirmek için yeni stratejiler üretti. Yeni stratejilerin akıbeti diğerlerinden farklı olmadı. Irak’taki başarısızlık nedenlerini kendinde değil karşı tarafta arayan ABD, bu kez ördüğü duvarlarla sivil Irak halkını büyük cezaevlerinde tutmaya çalışıyor. ABD, bu duvarın Bağdat’taki Sünni silahlı milislerin saldırılarını önlemek amacıyla yapıldığını ileri sürüyor. Bağdat’ta süregelen şiddetin, örülen duvarlar ile azalacağını iddia eden ABD büyük yanılgı içerisinde. Eğer duvar yöntemi olumlu sonuç