24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

davasında aldığı kararla sırada bekleyen 1400 başvurunun yaratacağı ağır dava yükünden de kurtulmuş oldu. Lehe durum yaratmak u arada Kıbrıs Rum Yönetimi’nin de vatandaşlarının olası başvurularını önlemek üzere KKTC makamlarına başvuracak Rumlara 4 yıl hapis ve para cezası öngören bir yasa önerisini meclise sunduğunu belirtmek gerekiyor. İki kesimliliği güçlendirecek bu yeni kararın diğer başvurular için emsal oluşturması ise kapsamlı çözüm yerine bir oldubittiyle tüm sorunları çözme niyetinde olan GKRY’nin işini gerçekten de zorlaştıracaktır. GKRY’nin pek çok antidemokratik uygulaması dikkate alındığında gerçekten de vatandaşlarının başvurularını önlemeye çalışacağı ve başvuruda bulunanları –daha önce yaptığı gibi vatan haini ilan edeceği açıktır. Yine de engellemelere rağmen başvuru söz konusu C S olabilir. Bu noktada, AİHM kararının KKTC için bir avantaj oluşturabilmesi bakımından yeni mülkiyet yasası ile oluşturulan iç hukukun işlerlik kazanması önem arz ediyor. Nitekim aslında mahkeme, kararında çözüm yaratılması için toplam 6 ay süre tanıyor. Mülkiyet sorununun Tazmin Komisyonu’nun kararları doğrultusunda çözümlenebilmesi durumunda KKTC’nin hukuki işlemleri geçerlilik kazanmış olacaktır. Bu anlamda KKTC için yeni bir mücadele dönemi başlıyor. AİHM’in memnun edilmesi ile iç baskı arasında kalacak olan KKTC’nin yeni dönemdeki mücadelesi zorlu geçecek gibi görünüyor. Komisyon’un kararlarının uygulanabilmesi özellikle takas kurumunun işletilebilmesi için söz konusu olacak ciddi mali yükün karşılanması ise mücadelenin ilk adımı olacaktır. KKTC bütçesinde tazminatlar için özel bir fon ayrılacağı biliniyor, muhtemeldir ki Türkiye de bu fona katkıda bulunacak. Öte yandan devri mümkün olmayan araziler listesi de önümüzdeki dönemde AİHM’de açılacak yeni davalara konu olacak gibi görünüyor. Mülkiyet TRATEJİ 23 mek ve Kıbrıslı Türklerin Ada’nın kuzeyinde güvenli bir bölgede yaşamalarını sağlamak olduğu ihmal edildiğinde Türkiye’nin bugün karşılaştığı haksız durum ortaya çıkıyor. Ne var ki RumYunan ikilisinin propagandasının başarıya ulaşması nedeniyle dünyada sorunun başlangıcı, söz konusu katliamlar olarak değil de Türkiye’nin müdahalesi olarak görülüyor. AİHM de görev alanının dışına çıkarak ve hukuki yaklaşımı aşarak siyasi baskıların da etkisiyle bu görüşün devamına katkıda bulunmuş oluyor. GKRY’nin KKTC’deki Komisyon’a yapılacak başvuruları gerçekten de engelleyebilmesi durumunda ise kararın KKTC lehine yarattığı durum da işlerlik kazanmayacaktır. Elde edilen zafer(!) ise AİHM’de bekleyen başvuruların geçici süre askıya alınmış olmasından ibaret kalacak, KKTC’nin kendisini uluslararası sisteme dahil ettirmesi ihtimali ise bir başka bahara dek uzayacak, bunun maliyeti Kıbrıslı Türkler için yeni tavizleri gerektirecektir. [1] AİHM, Loizidu'ya mal iadesi ve 1974'ten beri malını kullanamadığı için 1 milyon 120 bin Avro tazminat ödenmesine hükmetmişti. [2] Aynı toplantıda Türkiye için Kıbrıs ile Avrupa Birliği arasında herhangi bir bağ kurulmayacağı konusunda da anlaşmaya varılmıştı.(!) (Bkz. ÇEÇEN, Anıl, Kıbrıs Çıkmazı, Toplumsal Dönüşüm Yay., 2005, s.145161) [3] “Ethniki Organososis Kyprion Aganositon” (Kıbrıs Ulusal Mücadele Örgütü) ülkiyet davalarının önünü kesmek isteyen KKTC, yeni M bir iç hukuk yolu oluşturdu. Bunu tanımayan GKRY, karşı bir yasa hazırlığı yapıyor. Rum Kesimi, bu tutumuyla siyasi hedefinden vazgeçmediğini ortaya koyuyor. hakkının kabul edilmesi ancak askeri tesisler ve kamunun kullanımında olan araziler için iadenin söz konusu edilmemesi, mahkemede KKTC aleyhine kararlar çıkmasına neden olacaktır. AİHM’in verdiği karar, KKTC’nin etkin bir iç hukuk oluşturabileceğinin ve dolayısıyla sistemin AİHM standartlarına uygun işletilmesi durumunda mülkiyet başvuruları için KKTC işlemlerinin hukuki yeterliliğe ve güvene sahip olabileceğinin kabul edilmesini mümkün kılan bir başlangıç oluşturmaktadır. Karar KKTC açısından yeni bir dönem yaratıyor ancak aynı durumun Türkiye için geçerli olduğunu ifade etmek güç. Nitekim mahkeme, verdiği kararla ihlallerden Türkiye’yi sorumlu tutmuş ve KKTC topraklarında Türkiye’nin idaresinin söz konusu olduğunu bir kez daha dile getirmiş oldu. AİHM’in Türkiye’yi Kıbrıs’ta işgalci olarak gören tavrı Londra ve Zürich antlaşmalarında düzenlenen garantörlük statüsüne aykırılık oluşturuyor. Nitekim, Türkiye’nin müdahalesi, Yunanistan ve Kıbrıslı Rumların desteği ile EOKA[3] terör örgütünün ENOSİS amacıyla Ada’daki Türklere yönelik olarak başlattığı toplu kıyımları engellemek üzere gerçekleşmişti. Türkiye’nin müdahale amacının adayı işgal ederek kendisine bağlamak değil de katliamları önle B S T R A T E J İ K İ T A P L I Ğ I İ Taliban Yazan: Ahmed RAŞİD SLAMİYET, PETROL VE ORTA ASYA’DA YENİ BÜYÜK OYUN Çeviren: Osman Akınhay EverestMozaik Yayıncılık, Kasım 2001, 412 Sayfa akistanlı yazar Ahmed Raşid’in Türkçe’ye çevrilen “Taliban İslamiyet, petrol ve Orta Asya’da Yeni Büyük Oyun” adlı kitabı; yüzyılın sonunda Sovyetlerin dağılımıyla tek kutuplu küresel bir kapitalizme yönelmiş olan dünyanın 11 Eylül’de sistemin simgesi olan İkiz Kulelere yapılan saldırının altyapısını oluşturan öğeleri sorgulayan bir içeriğe sahip. Sovyet işgalinin ardından tamamen bozulan iç dengeler ve dış aktörlerin bu ülke üzerine kurulu politikalarının sonucu olarak Afganistan, kısa süre içerisinde bütün dünyanın kabusu haline gelen “Taliban” hareketini doğurmuştu. Peki ama kimdi bu insanlar? Nasıl bir yapı üzerine böylesine önemli bir coğrafyada iktidarı ele geçirip, küresel bazda bir tehdit haline dönüşmüşlerdi? P Kendi içerisinde birbiriyle çelişen zıt karakterlerin hüküm sürdüğü bu ülke; Persler, Moğollar, İngilizler, Ruslar ve şimdi de uluslararası terörle mücadele koalisyonu altında Amerikalıların taraf olduğu bir güç politikasının sahnesi haline gelmiştir. Uzun yıllar Afganistan’da gazetecilik yapan, gerek yerel yöneticiler ve gerekse BM önderliğindeki girişimlere tanıklık eden, bunun da ötesinde gizemli yapısına aşırı hayranlık duyduğu bu ülkeyi bütün yönleriyle çok iyi etüt eden Raşid, son yirmibeş yıl içerisinde sıcak çatışmaların yaşandığı ve 1.5 milyon kişinin yaşamına mal olmuş olayları gözleme dayalı yorumlarla okuyuculara sunmaktadır. Afganistan merkezli gelişmelerde İslamiyet hep öncelikli yerini korusa da “petrol” yeni dünya düzeni kurulurken bölgesel ve küresel çatışmaların odağına yerleşmiştir. Özellikle Sovyet sonra sı düzen içerisinde Orta Asya’da enerji zengini ama aynı zamanda tutucu rejimlerin yarattığı yeni yapı, lidere dayalı bir yönetim modelini beraberinde getirmiş, küresel güçler de bu insanları kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktan geri durmamışlardır. Sovyet işgalinin ardından Kandahar’da ortaya çıkan Taliban hareketinin küresel boyutta bir güce ulaşmasında, Pakistan ki bu ülkedeki medreselerde yetişen pek çok öğrenci Afganistan’a geçerek, bütün ülkenin denetim altına alınmasında çok önemli rol oynamışlardı, Amerika, Suudi Arabistan gibi pek çok ülkenin sorumluluğu, katkısı bulunmaktadır. Raşid, Taliban hareketi içerisinde bu ülkelerin dış politikalarını da sorgulamaktadır. Kandahar’da 1994 yılında başlayan ve 2000’lerde Dostum birliklerinin saf dışı bırakılmasıyla ülkeye hakim olan hareket, aynı zamanda katı bir İslami yaşamı, kendine özgü siyasal ve askeri örgütlenmeyi, kadın ve çocukların yeri olmayan Taliban Kültürü nü yaratırken, ekonomisini uyuşturucu ticaretinin üzerine kurma gibi çelişkileri de barındırmıştır. Bu halkanın son boyutunda ArapAfganlar ve Usame Bin Ladin faktörü devreye girmiş, hareket Ladin kişiliğiyle bütünleşmiştir. Raşid, kitabın son bölümünü Orta Asya liderleriyle petrol baronlarının mücadelesine, Rusya, Türkiye ve İsrail merkezli boru hatları mücadelesine, Pakistan’ın Afganistan üzerine kurduğu politikaya, ŞiiSünni çatışmasında İranS.Arabistan faktörlerine ve Afganistan’ın geleceği üzerine öngörülere yer vermiştir. Kitap; ikiz kulelerin vurulmasıyla histeriye dönüşen “terörün” hangi zeminde oluştuğu, beslendiği kaynakları, sorumluluksorumsuzlukları bütün çıplaklığı ile gözler önüne sererken, iktidar hırsının sınır tanımazlığı, çıkarlar uğruna feda edilen halkları ve uygarlıklarıyla yakınuzak geleceğimizin hangi temel üzerinde şekilleneceğini de aktarmaktadır. Günümüzde yaşananları sağlıklı değerlendirebilmek için söz konusu yapıtın büyük katkısı olacaktır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear