26 Haziran 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

10 8 AĞUSTOS 2009 CUMARTESİ Sergi Ateşin Oyunu Sadberk Hanım Müzesi’nde yer alan ‘Ateşin Oyunu’ adlı sergi, 15. ve 17. yy arasında İznikli çini ustalarının elinden çıkmış nadide eserlerden oluşuyor. Türkiye’nin ilk özel müzesi unvanını taşıyan Sadberk Hanım Müzesi, çok özel bir sergiye ev sahipliği yapıyor. Sadberk Hanım Müzesi ve Ömer M. Koç koleksiyonunda yer alan, Erken Osmanlı dönemi İznik çini ve seramik örnekleri ile başlayıp 17. yüzyıl eserleri ile tamamlanan sergide 330 parça eser yer alıyor. İlk kez bir arada, toplu olarak sergilenen eserler, İznik çini ve seramik sanatının gelişiminin açıkça izlenebilmesine olanak tanıyor. Sergi, 11 Ekim’e dek sürecek. (Tel: 0 212 242 38 13) Fransa’da Türk mevsimi: “Kahve bahane, sohbet şahane” demiş Sait Faik. Fransa’da 2010’a kadar sürecek Türkiye Mevsimi’nin ilk kapsamlı programı Türk Kahvehanesi’ydi. Yokuşa sürülen Türkiye Fransa ilişkilerinde içilecek bir kahve, tadılacak bir lokum geleceğe yönelik en köklü yatırım olacak... Kahve bahane “Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır...” Var olmasına vardır da, her kahve içen “ahde vefa”yı tanır mı acaba? Veya her kahve UĞUR “kırk yıllık hatır” izi bırakır acaba? Hele hele bu HÜKÜM mı kahvenin sunulduğu yer 20092010 Fransası olursa... Biraz ‘acı’, ancak yine de hoş bir ‘sade kahve’ lezzetiyle girildi “Fransa’da Türkiye Mevsimi”ne. Bu mevsimin ilk kapsamlı programı da Paris Tuileries Bahçesi’nde 17 Temmuz – 8 Ağustos tarihleri arasında çeşitli kültürel faaliyetler içeren “Café Turc / Türk Kahvehanesi”ydi. 1 Temmuz’da başlayan ve 31 Mart 2010’a kadar sürecek olan “Fransa’da Türkiye Mevsimi” sanki bir “zoraki misafirlik”. Diyeceksiniz ki hangi 40 yıllık hatır, 400 yıllık hatırımız olması gereken bu büyük dost ülkeye “kahve” de, “Café” de bizden gitmemiş miydi? Elbette! Hatta geleneksel siyasetçileri, sanatçıları, yargıçları, doktorları, askerleri, bilim insanlarıyla hemen hemen tüm seçkinlerinin derin bir saygı ve sevgi duyduğu “Türkiye ve dostluğu” neredeyse 4 yıllık bir süreçte, üstünden “çekirge sürüsü geçmiş tarla” misali çorak bir alana dönüştü. Fransız liberal sağının açtığı gedikten giren aşırı ve milliyetçi sağın büyüttüğü çelişkiler yumağı kısa zamanda her iki ülkenin de çok bilmiş, popülist “en hipermemleketsever”lerinin (!) himayesinde belki de 40 veya 400 yıl sürmeye aday bir güvensizlik, bir çatışma rotasına oturdu. “Café Turc”te ikram edilen kahveler, lokumlar, tişörtler, enfes gösteriler, güzel insanlar, özgün kültür ve sanat ürünleri tek tek ziyaretçilerde nasıl bir art lezzet, belleklerinde nasıl bir iz bırakacaktır, çatışma rotasını değiştirmeye ne kadar yarayacaktır bunu zamanla göreceğiz... Mahalle Mahalle bir “Taşınabilir Sanat” projesi ve altı genç fotoğrafçının “Mahalle” kültürünü sorguladıkları bir sergi. Kartal Bülent Ecevit Kültür Merkezi’nde yapılan serginin küratörlüğünü Refik Akyüz ve Serdar Darendeliler üstleniyor. Sergi, Silva Bingaz, Korhan Karaoysal, Sevim Sancaktar, Yusuf Sevinçli, Serkan Taycan ve Kerem Uzel’in mahalle temalı çalışmalarından oluşuyor. Sergi kapsamında Kartallılarla gerçekleştirilen mahalle konulu fotoğraf atölyesinin sonuçları da izlenimi sunulacak. (Tel: 0 216 353 00 21) Romanları”nın 10 davul ve 10 zurnalı özgün konseriyle yapıldı. Yaklaşık bin kişinin izlediği şölen Fransa’da yaşayan Türk ve Fransız müzisyenlerin oluşturduğu geleneksel Türk Halk Müziği ağırlıklı Aksak Anatolia konseriyle sürdü. Dört konser maratonu 22 günlük yoğun programda Çarşamba, Cumartesi ve Pazar sabahları da olmak üzere her gün saat 16.30’dan itibaren atölyeler (kukla, dans, karagöz, maske, ritim, kitap süsleme) vardı. Ancak Tuileries bahçesinin “Sanglier Karesi” köşesini her akşam şenlendiren ve toplam 45 bin meraklıyı çeken faaliyet saat 20.00’de başlayan konserlerdi. Açış töreni ve konserinden sonra 19 Temmuz’da sahneye önce sema/bale gösterisiyle Ziya Azazi ve ardından Bulgar kaval ustası Krassen Lutzkanov ve Alter Quintet çıktılar. 20’sinde aynı sanatçıya ilaveten akordeon virtüozu Jasco Ramic ve La Tregua topluluğu seyircileri çoşturdular. Aralarında Zeki Çölaş’ında bulunduğu Haidouti Orkestar 22 Temmuz’da Balkan ezgileriyle ortalığı çınlattı. Gitarist ve besteci Önder Focan 23 Temmuz’da “Swing A La Turc” takımı ve tarzıyla, 24 Temmuz akşamı da Türk Jazzı’nın uluslararası eşsiz sesi Sibel Köse ile bir “Klasikler Çeşitlemesi” sundu. Ertesi akşam sahneye çıkan Okay Temiz ve kemanıyla Nedim Nalbantoğlu seyircilere unutulmaz bir gece yaşattı. Okay Temiz üstad 26 akşamı bu istisnai keyfi dünya perküsyonları buluşmasında Xavier Desandre ve Minino Garay ile sürdürdü. İki Fransalı Türk ve Bulgardan oluşan Trio Anatolia (Zeki Çölaş, Doğan Ertener ve Krassen Lutzkanov) 27 Temmuz’da, Fransa’da Seçme eserler 25,5 hektarlık arazisiyle Paris’in en büyük, en eski ve tipik parkı olan Tuileries Bahçesi’nin Concorde meydanına bakan Batı ucunun bir köşesinde “Orangerie Müzesi” yer alır. Orangerie Müzesi’ne 100 metre mesafede, bahçenin Seine nehrine paralel kısmında bulunan “Sanglier Karesi” denen 1200 m²’lik alanının bir kısmına monte edilen “Café Turc”ün plan ve yaratımı dünyaca tanınmış, Ağa Han ödüllü Türk mimar Han Tümertekin’in kaleminden ve Fransız mimar François Pin’in desteğiyle çıktı. İki tahta çatı altına kurulmuş geleneksel “Türk Kahvehane / Çay Bahçesi”ni andırır, saydam, 50 santim yükseklikte ahşap bir set üzerinde 600 m²’lik sevimli ve sıcak yapının ortasında dans etmeye veya gösteri yapmaya yarayan, yine tahta zeminli üstü açık bir de boş alan mevcut. Kapalı çatılardan birinin altında yaklaşık 200 kişi ağırlayabilecek kademeli banklar ve konserlerde kullanılan tam teçhizatlı bir sahne yer alırken, öteki çatının altına da Türk hamur tatlılarından bir seçkinin sunulduğu, yastıkşiltelerle desteklenmiş sedir, tabure, koltuk ve sehpalar yerleştirilmiş. Aynı mekanda Türk tasarımcı Tanju Özelgin’in üç farklı boyutta alçak ve yuvarlak sehpa/masası, fotoğraf sanatçısı Cemal Elden’in “İstanbul Emotions” başlıklı seçme eserleri sürekli sergilendi. Açılış 18 Temmuz’da Kudsi Erguner yönetiminde “Les Bohèmes de Thrace / Trakya yaşayan en tanınmış Türk ve dünya müziği sanatçısı Senem Diyici ve eşi gitarist, besteci, düzenlemeci Alain Blessing 28 Temmuz’da, aralarında solist olarak Fransalı Türk Hacer Toruk’un da bulunduğu Strasbourg’lu Maliètes Topluluğu 3031 Temmuz’da Café Turc sahnesinden Türkiye ve Balkanların özgünlüğünü yansıttı. Atlı tiyatro/dans topluluğu Zingaro’nın benzersiz kurucusu, önderi Bartabas hem Paris Quartier d’Eté şenliği çerçevesinde hazırladığı, yeni gösterisi “Lever de Soleil / Güneş Doğuşu”nu iki kez de 31 Temmuz ve 7 Ağustos tarihlerinde Café Turc faaliyetleri dahilinde Sanglier Karesi/Türk Kahvehanesi’nin arkasındaki alanda sahneledi. 1 Ağustos’ta Birol Topaloğlu ve arkadaşları Tuileries Bahçesi sakinlerine hora teptirirken, Nedim Nalbantoğlu Triosu da 2 Ağustos insanların şenliğine şenlik kattı. Genç ve başarılı oyuncu, yorumcumüzisyen Hacer Toruk’un Trio Tzan’ı 3 Ağustos’ta, aralarında adı uluslararası Jazz semalarında başarıyla duyulmaya başlayan, kontrbasçı Emek Evci’nin de olduğu Balkanart grubu 4 Ağustos’ta ve Fransız ve Amerikan Jazz standartları kadar geleneksel Türk müziğinden esinlenen 4 Fransız cazcıdan oluşan Spiral Quartet de 7 Ağustos’ta Café Turc faaliyetine kısır ufukları, önyargıları aşan boyutlarda renk ve lezzet taşıdılar. 56 Ağustos tarihleriyse müzik ve edebiyatı birleştiren Nurinisa Eroğlu ve Bülent Okan yönetimindeki “Kahve Bahane” projesine tanık oldu. Ve bu göğüs kabartan faaliyetler dizisi 8 Ağustos’ta başladığı gibi Türkiye Romanları’nın kaynayan, kaynatan kanı ve heyecanıyla sona eriyor. Bu kez de Tuileries sakinlerini aynı gün içinde 4 maraton konserle çoşturan Selim Sesler olacak. Tiyatro Tiyatro Kedi en sevilen oyunlarıyla Tiyatro Kedi, Yıldız Köşkü Mabeyn Bahçesi’nde sezonda büyük ilgi gören oyunlarını sahneleyecek. 12 Ağustos’ta Haldun Dormen, Tarık Pabuççuoğlu, Atılgan Gümüş ve Ebru Cündübeyoğlu’nun rol aldığı Kibarlık Budalası, 13 Ağustos’ta Nedim Saban, Füsun Önal, Tarık Papuççuoğlu’nun rol aldığı Figaro’nun düğünü, 14 Ağustos’ta da Türk Edebiyatı’nın başyapıtlarından biri Reşat Güntekin’in Çalıkuşu adlı eseri sahnede olacak. Politikanın yıktığını kültür inşa etsin Paris Belediyesi’nin verilerine bakılırsa Tuileries Bahçesi yılda 10 milyonun üstünde, yaz aylarında ve hafta sonlarında artan bir rakamla günde ortalama 50 bin ziyaretçi ağırlıyor. Fransa’da Türkiye Mevsimi’nin Fransa’daki çalışkan Genel Koordinatörü Özlem Ece’nin ifadesiyle faaliyetlere, hava durumu ve tatillere göre günde ortalama 300 ila 400 kişi arası insan Café Turc’e katılıyormuş. Bu sayının duruma göre binin üstüne de çıktığı olmuş. Önemli olan Sait Faik’in enfes deyişiyle “Kahve bahane, sohbet şahane”nin oluşması. Zorlaşan, yokuşa sürülen TürkiyeFransa ilişkilerinde içilecek bir kahve, tadılacak bir lokum, duyulacak bir nota, okunacak bir nokta; damakta, gözdekulakta, bellekte kalacak bir lezzet, bir izlenim, bir görüntü, bir fikir geleceğe yönelik en köklü yatırım olacak. Özlem Ece’nin deyişiyle “Paris’te bir tohum atıldı. Dileriz ki bu tohum yeşerir, ağaç olur, meyve verir.” Canı gönülden dileğimiz dün olduğu gibi bugün de politika ve ekonominin yıktığını eğitim ve kültür yeniden inşa etsin. Fransa’da Türkiye Mevsimi ve Türk Kahvehanesi’ne ilişkin ayrıntılı bilgilere aşağıdaki web sitelerinden ulaşabilirsiniz. http://www,saisondelaturquie.com http://www.rfi.fr/actutr/articles/115/article742.asp Han Tümerte kin Doğum tarihiniz, yaşadığınız ülke, ailenizin maddi durumu, hatta tarlada yetiştirdiğimiz çeltik başarı oranınızı ne kadar etkileyebilir dersiniz. Malcoml Gladwell’e göre, IQ ne kadar yüksek olursa olsun başarının ardında yatan gerçek nedenler bambaşka. Tüm bunları sıradışı bir kitapta anlatmış Gladwell. Outliers sıradışı bir başarı öyküleri kitabı. ‘Outlier’ sözcüğü marjinal olarak da ifade edilebilir ancak yayınevi Mediacat, ‘Çizginin dışındakiler’ olarak kazandırmış Türkçe’ye SİNEM kitabı. Time, Gladwell’ı DÖNMEZ en etkileyici 100 kişi arasına koymuştu daha önceki kitaplarıyla. Gladwell’in kitabında gerçekten şaşırtıcı başarı öyküleri var, ancak çoğu araştırma konusu Amerikalılar üzerinden örneklendiriliyor. En önemli dezavantajı bu. Yine de anlaşılmaz değil. Kitap başarılı olmak istiyorsanız şu şekilde davranmalısınız didaktikliğini içeren bir kişisel gelişim kitabı değil. Ancak hem ebeveynlere hem de başarılı olmanın sırrını kalıplarda arayanlara farklı bir bakış açısı sunuyor. Gladwell kitabında başarının anahtarını iki anahtarlıkta sunuyor. İlki fırsat, ikincisi miras. Gladwell’a göre başarı, alıştığımız şans, üstün zeka, hırs gibi Başarının anahtarı bir tane mi? özelliklere değil de, zamanlamaya, ailenin yapısına ve çok pratik yapmaya bağlı. Örneğin size Kanada’daki hokey takımlarında ilk sırada yer alan takımın kadrosunun doğum tarihleriyle ilgili şaşırtıcı bir gerçeği açıklıyor. Kadronun 25 kişisinin 14’ü ocak, şubat ve mart aylarında doğmuş. Bunun ne astroljiyle ne de kaderle ilgisi var. Nedeni, seçmelerin 1 Ocak’ta yapılması. 1 Ocak’ta seçilmiş olan küçük bir hokey oyuncusu, kendisinden ay olarak küçük olanlara göre daha koordinasyonlu. Ve bu avantajdan ötürü daha çok çalışma şansı bulmuş. Gladwell ayrıca zamanlamanın neredeyse en önemli şey olduğunun altını çizerken, Silikon Vadisi yazılım milyarderlerinin 195355 yılları arasında doğmasının tesadüf olmadığını söylüyor. Onlar, kişisel bilgisayar devriminin gerçekleştiği 1975 yılında bu döneme uygun yaşta ve tecrübedelerdi. Bill Gates şanslıydı çünkü okuduğu lisede bir bilgisayar vardı. 1975’e kadar bolca pratik yapmıştı ve 1955 doğumlu yani 20 yaşındaydı. Bir de 10 bin saat kuralı var. Gladwell, hangi iş olursa olsun, 10 bin saat pratik yapılmadıysa başarılı olunamayacağını iddia ediyor. Gladwell üstün zekanın tek başına bir işe yaramadığını da kanıtlıyor. Üstün zekanın tek başına işe yaramadığını, ailenin çocuğu nasıl yetiştirdiğini de işin içine katıyor Gladwell. Bunun örneğininde de 195 IQ’suyla dünyanın en zeki insanlarından biri olan Chris Langan’la, ünlü fizikçi robert Oppenheimer’ı karşılaştırıyor. Her ikisi de zeki, her ikisi de agresif. Ancak biri hiç tanınmıyor, diğeri 2. Dünya Savaşı’nda nükleer bomba geliştirmeye öncü oluyor. Oppenheimer’ın farkı dünyadan istediklerini almakta maharetinin olması. IQ’yu doğuştan gelen yetenek, bilgiyi sosyal ustalık olarak tarif ediyor. Bunu Annette Lareau adlı bir sosyoloğun araştırmasıyla kanıtlıyor Gladwell. Lareau, çocukları 3. sınıfa giden zengin, yoksul 12 aile seçiyor ve onları uzun bir süre boyunca izliyor. Ortaya iki yetiştirme tarzı çıkıyor. Biri çocukları birey olarak kaale alarak onlara sorular sormayı, topluluk içinde konuşmayı, lafa karışmayı öğretiyor. Diğerinin sistemi ise çocukların yaptıklarını kendilerinin yaptığından ayrı tutmak ve önemsiz bulmak. Bu da ilerdeki başarılarını tabii ki etkiliyor çocukların. İkinci anahtarlık olan miras bölümünde yaşadığınız toplumdan gelen alışkanlıklarınızın hayattaki başarılarınızla paralelliği konusunu açıyor Gladwell. Ve kitabın en ilginç bölümü; Kore Havayolları’nın bir zamanlar en çok kaza yapan uçakları... Kültürel mirasın önemine dikkat çeken Gladwell, uçak kazaları sonrasında kara kutu incelemelerinde ortaya çıkan yanlış anlaşılma sorunlarına başka bir açıdan bakıyor. Pilot ve copilotlar arasındaki hiyerarşik durum, bazı ülkeler açısından saygı anlamına geliyor. Örneğin, havanın kötü olduğu bir günde uçaktaki pilot hata yapıyor. Ancak copilot, ona saygısızlık etmemek için onu kesin bir dille düzeltmiyor. ‘Acaba, hata yapıyor olabilir misiniz?’ minvalinde ipuçları vererek görevlerini yapıyorlar. Bu da nihayetinde kimi zaman ölümcül sonuçlara yol açabiliyor. Peki, çeltik ve buğday yetiştirmenin arasındaki farkın matematik başarısında rol oynadığını söylese biri? Dünyanın pek çok ülkesinden gelen çocuklara matematik testi yapıldığında sonuç hiçbir zaman değişmiyor. Birincilik Hong Kong, Singapur, Japonya, Güney Kore ve Tayvan’da. Bu bir tesadüf değil. Dilleri matematiğe daha uygun oldukları için kolay öğreniyorlar ancak sırları bu değil. Asyalıları Avrupalılardan ayıran şey, çalışmak konusundaki inat ve sabırları. Bu atasözlerinde de, okul tatillerinin kısalığında da belli oluyor. ‘Yılda 360 gün güneş doğmadan önce kalkabilen hiç kimse ailesini zengin etmekte başarısız olmaz’ diyor Çinli köylüler... C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear