23 Kasım 2024 Cumartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Doktorun makalesi, Başkan’ın konuşması CEM SUNGUR Kitaplarıyla büyük beğeni toplayan ve Harvard Üniversitesi’nde cerrah olarak görev yapan Dr. Atul Gawende bu kez The New Yorker’da yayımlanan “Maliyet Muamması” adlı makalesiyle dikkatleri üzerine çekti ve makalesi okunma rekorları kırmaya devam ediyor. Dr. Gawande’nin makalesinin başında hastayı bir ATM makinası gibi betimleyen fotoğraf yer alıyor. Yazısında davet üzerine gittiği Texas’ın McAllen şehrindeki bir özel hastanede edindiği izlenimlerden yola çıkarak ABD’de patlama tarzında artan sağlık harcamalarının nedenlerini irdeliyor. Amerikalılar kazandıkları her altı dolardan birini doktorlara, hastanelere veya ilaçlara ödüyorlar. Dr. Gawande ziyaret ettiği hastanedeki teknolojik altyapı yatırımının dünyanın en prestijli akademik merkezlerinden biri olan Harvard’da bile olmadığını fark ediyor. Oysa bu küçük şehir ve komşuluğundaki yerleşimlerde sosyoekonomik ve eğitim düzeyi düşük ve daha çok kronik hastalıklarla, HİV enfeksiyonu ve şişmanlıkla boğuşan kalabalık bir insan topluluğu yaşıyor. Dr. Gawande bu tür hastanelerin gerçekten bir mükemmeliyet merkezine dönüşmeleri halinde toplum sağlığı adına çok önemli kazanımlar sağlayacağını ama mevcut halleri ve misyonları ile gereksiz sağlık tüketimini körükleyen, sağlık harcamalarını karşılanamaz hale getiren pahalı yatırımlar olmaya devam edeceklerini belirtiyor. Dr. Gawande’nin bu makalesinin hemen ardından Başkan Obama sert virajlarla dolu yollardan geçirmek zorunda kalacağı sağlık reformunu yürürlüğe koymak için düğmeye bastı. Bu büyük değişimin yol açacağı yoğun muhalefeti aşabilmek için ilk büyük toplantısını Chicago’da Amerikan Tıp Cemiyeti (AMA) delegelerine seslenerek gerçekleştirdi. İnternette tam metnine ulaşılabilen bu konuşmadan önemli alıntılar şu şekilde: “Refaha giden yolculuğumuzda atmamız zorunlu olan bir adım da Amerika’da fırlamış olan sağlık hizmeti maliyetlerinin denetim altına alınması. Bugün sağlık hizmetleri için 2 trilyon dolar harcıyoruz; bizden sonra ikinci en fazla harcama yapan ulustan yüzde 50 daha fazla. Bu harcamaya karşın daha fazla sayıda vatandaşımız sigortasız, sağlık hizmetlerinin niteliği daha az ve daha sağlıklı değiliz. Bizden daha az para harcayan ülkelerin vatandaşları daha uzun süre yaşıyorlar. Hata yapmayın; sağlık harcamaları ekonomimiz için bir tehdit. Ailelerimiz ve işyerlerimiz için giderek ağırlaşan bir yük. Federal bütçe için bir saatli bomba. ABD için sürdürülmesi olası değil.” Hastalarla ilgili çarpıcı örnekler veren Başkan Obama sözlerini sürdürdü: “New Yorker’da yayımlanan yeni bir makalede McAllen’de komşu eyalete göre sağlığa iki misli para harcandığı yazıyor. Nedeni McAllen halkının daha hasta olması değil. Bunun iki nedeni var: Birincisi daha fazla tetkik ve hizmet sunuldukça daha fazla para ödenmesini sağlayan bir ödüllendirme sistemi. Ve bu odada bulunan birçok kişi ne demek istediğimi çok iyi biliyor. Bu hizmetin niteliğini değil niceliğini ödüllendiren bir sistem. Siz doktorları her birine çok fazla zaman ayırmasanız bile, daha fazla hasta görmeniz ve gerekli olmasa da daha çok MR ve EKG istemeniz için zorluyor. Bu model hekimlik mesleğinin amacından saparak bir iş haline dönüşmesine yol açıyor. Siz bunun için doktor olmadınız.” Çözüm üretirken ve daha iyi bir sağlık sistemi için değişim hedeflenirken bu denli açık görüş paylaşımları başarının vazgeçilmez unsuru olsa gerek. Deneyimler, anlaşılmayan ve sadece danışmanlarla paylaşılan değişimlerin reddedilmeye mahkum olduğunu defalarca gösterdi. cem.sungur@anadolusaglik.org figenatalay?yahoo.com 27 HAZİRAN 2009 CUMARTESİ 5 Yazın beslenmesine daha çok dikkat edin Yemeklerdeki suya dikkat Yemeklerde kullanılan su da çok önemlidir. Su pek çok mikroorganizmanın taşıyıcısıdır. Bebekler için kapalı su kullanmalı veya musluk suları mutlaka kaynatılmalıdır. Ayrıca bebeklerin çiğ olarak tükettiği sebze ve meyveler iyi kalitede bir suyla yıkanmalıdır. Bebeklerin beslenmesinde kullanılan biberon, suluk, tabak gibi malzemelerden uygun olanları kaynatmalı, diğerleri ise beslenme sonrası hemen temizlenmeli ve iyice yıkanmalıdır. Çünkü artık gıdalarda sıcağın da etkisi ile mikroorganizmalar çok çabuk ürerler. Havalar çok sıcak. Terlemeyle vücutta aşırı su kaybı olabilir. Bebekler ve çocuklar sıvı kayıplarını ifade edemeyecekleri için annebabaların çok dikkatli olması gerekir. Sıcakların aşırı arttığı günlerde sıvı alımı desteklenmeli. Çocuk beslenmesi her zaman özen ister. Hele de söz konusu olan iştahı az bir çocuksa, annenin tüm enerjisi bu uğurda harcanabilir. Havaların ısınmasıyla birlikte FİGEN çocuklarımızın beslenmesine daha ATALAY da çok dikkat etmemiz gerekli. Çünkü, aşırı terlemeyle vücutta sıvı kaybı olabilir ama bebek ve çocuklar bunu anlamazlar. Terlemeyle vücutta fazla su kaybının meydana gelmesi sonucu, bayılma hissi, bulantı, baş dönmesi gibi sağlık problemleri baş gösterebilir. Acıbadem Maslak Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Dr. Neslihan Korkmaz, yaz aylarında çocukların nasıl beslenmesi gerektiği hakkında şu bilgileri verdi: Bebekler ve çocuklar sıvı kayıplarını ifade edemeyebilecekleri için anne babaların çok dikkatli olması gerekir. Bu sebeple sıcaklıkların aşırı arttığı günlerde sıvı alımı desteklenmelidir. Terleme ile artan sıvı ihtiyacını karşılamak için anne sütü, su, süt, ayran, taze sıkılmış meyve suları, bitki ve meyve çayları tercih edilmelidir. Günlük 3 ana öğün tüketilmesi ve öğün atlamamak önemlidir. Kahvaltı günün en önemli öğünü olup kahvaltıda şekersiz marmelatlar, az yağlı peynirler, içecek olarak süt, taze sıkılmış meyve suları, ıhlamur ve kuşburnu gibi bitki çayları tercih edilmelidir. Yeterli ve dengeli beslenmenin önemi yaz aylarında da unutulmamalıdır. Et, yumurta ve kurubaklagil, süt ve süt ürünleri, sebzeler ve meyveler, ekmek ve tahıllar olmak üzere dört besin grubunda yer alan besinlerden imkanlar çerçevesinde her öğünde tüketilmelidir. Enerjisi yüksek hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, meyve tatlıları, dondurma gibi tatlılar tercih edilmelidir. Yaz aylarında bebekler için hazırlanan besinlere daha fazla önem göstermeliyiz. Hazırlanan besinleri buzdolabında saklamalı, beklemişartık besinleri kesinlikle kullanmamalıyız. Et ve süt grubu ürünlerin bozulma riski daha fazladır. Dışarıda ise açık olarak satılan besinler hijyenik bir şekilde hazırlanmadıkları ve doğru muhafaza edilmedikleri takdirde bebekler için güvenli değildir. Bu aylarda bebekleri korumak için kapalı olarak satılan hazır kaşık ve kavanoz mamaları tercih edilebilir. Gıdada miktar değil kalite Beslenmede önemli olan nokta, çocuğun ne kadar değil, ne tür gıdalar yediğidir. Özellikle iştahı az olan çocuklarda besin kalitesi yüksek gıdalar verilmeye çalışılmalı ve kesinlikle miktar için zorlama yapılmamalıdır. Miktarı çocuğun belirlemesine izin verilmelidir. ? Bebekler ve çocuklarda sıvı kaybı ? Yazın da dengeli ve yeterli beslenme Kitapsız tatil olmaz Tatilde kitap okumanın keyfi bir başka. Nasılsa okul yok, ders yok, erken yatmak yok. Rahatça, saatlerce kitap okuyabilirsiniz. Biz de size yeni çıkan bir kitabı tanıtarak, yaz okumalarınıza katkıda bulunmaya çalışalım. Christine Nöstlinger’in yeni kitabı “Aklından Düşünceler Geçen Çocuk”, Günışığı Kitaplığı’ndan çıktı. Kitabın kahramanı Rosalinde’nin yaşamı ona sürekli karışanlarla dolu: Annesi, babası, büyükannesi, bayakbabası, arkadaşı Fredi... Onu eleştirip öğütler veriyorlar. Oysa, Rosalinde’nin kafasının içindekileri, düşünce ve hayallerini kimsenin okumasına olanak yok! Ve Rosalinde mutlaka kaleci olmak istiyor. Kitapta, bir çocuğun aklından geçenleri, kurduğu hayalleri, onu biçimleyen düşünceleri mizah dolu bir dille anlatan Nöstlinger, yetişkinlerin söyledikleriyle yaptıkları arasındaki çelişkileri, çocuğun gözünden, ince bir alayla yansıtıyor. Çocukluktaki gözlem gücünü ve içtenliği işleyen yazar, nesilleri bir araya getirmeyi başarırken, toplumsal cinsiyet ve roller konularına da eleştirel bir gözle yaklaşıyor, düşünce ve ifade özgürlüğünün çocuklukta başlayan bir hak olduğuna işaret ediyor. Fenerbahçe Vapuru’nda Eğitim Atölyesi 6–10 yaş arası çocuklar, uzun yıllar İstanbullulara hizmet verdikten sonra Rahmi M. Koç Müzesi’ne demir atan Fenerbahçe Vapuru’nda, hem eğlenecek hem yaratıcılıklarını geliştirecekler. Temmuz ayı boyunca Fenerbahçe Vapuru’nda FaberCastell Creativity for Kids ürünleriyle gerçekleştirilecek çalışmalar kapsamında; 4 Temmuz Cumartesi günü ‘Yaratıcı Böcekler’, 25 Temmuz Cumartesi günü ise ‘Moda değişiyor’ adlı atölye çalışmaları yapılacak. Rahmi M. Koç Müzesi’ndeki atölye çalışmaları hakkında 0212 369 66 00 numaralı telefondan bilgi alınabilir. ? Bebek beslenmesi çok önemli Gazeteci Timur Soykan’ın kitabı Tanrı Misafirleri Oteli yayımlandı İnsan öyküleri koleksiyoncusu Radikal gazetesinde muhabirlik yaparken insan öyküleri kaleme alan Timur Soykan’ın arka sokakların insanlarını anlattığı “Tanrı Misafirleri Oteli” kitabı Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıktı. Yıllarca kentlerin yoksul ve aykırı tarafını gezerek insan öyküleri toplayan Timur Soykan yerli İndiana Jones’ları, amele profesörü, kravat saçlı ve ülkücü bıyıklı Ayşe’yi, inşaatlarda kalmak için heykeller yapan sanatçıyı, şarkı sözü dükkanı açan şairleri tanıdı. Bazı insanlar girişini bilmese, gelişmesini hatırlamasa, sonucunu önemsemese bile hayatlarını bir öykü gibi işler. Soykan’a çoğu zaman sadece dileyip yazmak kaldı. Tanrı Misafirleri Oteli’nde okuyacaklarınız hayatın hayal gücü, baş aktörlerin yaratıcılığı ve tamamı gerçek. Kitabın önsözünde şöyle diyor Soykan: “İstanbul’un ve başka kentlerin arka sokaklarındaki zorlu koşullara karşın bildiklerini okumuş, bütün engellere karşın tutkularında direnmiş, sıradanlaşmamış insanların öyküsü bu kitap. Mahalle aralarında unutulup yok olmamalı, sadece gazetede yazdığım kısa hikâyeleriyle de kalmamalıydılar. Belki hepsinin yaşamları aynı şeyi söylüyordu: İnsan güzeldir. İnsanların kıyısından geçmeye bile korktuğu sokaklarda da iyilik, sevgi hep vardır; hem de daha ‘harbisinden.’ Suçun içine doğmuş, ‘adam yaralama’ ve ‘hırsızlık’tan onlarca sabıkası olan adam, yoksul muhitin güvercinlerini, polisten dayak yeme pahasına besler. Nedenini sorunca küfürlü cümlelerinin arasında, ‘Hayvan sevgisi’ der. Biri çöplerden topladıklarından kazandığı parayı yemeden, içmeden biriktirip kimsesiz çocuklara bağışlar. Kumkapı sahilinde bir evsizin bir cebinde şarap şişesi, bir cebinde biberon, iç cebinde yeni doğmuş bebeği vardır. Arabaların camlarını silen bir ‘şarapçı’, kopardığı bahşişleri yetiştirme yurdundaki çocuğuna para göndermek için biriktirir. Sevgi dünyanın ‘kirli tarafında’ bir başka parıldar.” Miniklere arkeoloji atölyesi Shell’in düzenlediği bu yıl altıncısı yapılacak Arkeoloji Yaz Atölyesi bu kez de 712 yaş grubundaki çocuklara arkeoloji bilincini aşılayacak. Çatalhöyük’te düzenlenen atölyede, çocuklara, Çatalhöyük insanlarının yaşam biçimleri ve inançları anlatılıyor, Çatalhöyük Deneysel Arkeoloji Evi ve kazı yapılan alanlar gezdiriliyor, özel olarak hazırlanan 5x5 metrelik alanlarda kazı çalışmalarının yanı sıra kil ve resim çalışmaları yapılıyor. Programa katılan öğrencilere eğitim sonrası ‘kültürel emanetlerini koruyucusu’ sertifikası veriliyor. 1960’lardan beri kazı alanı olan Çatalhöyük, Türkiye ve yurtdışından pek çok arkeolog tarafından çalışma ve kazı alanı olarak inceleniyor. Çatalhöyük kazılarını 14 yıldır destekleyen Shell, ilk olarak 2004 yılında düzenlediği ilköğretim öğrencilerine yönelik yaz atölyesinde kazı alanında uygulandığı ve bir ay boyunca açık kalması nedeniyle dünyada bir ilki gerçekleştirmiş oldu. 2004 yılında Konya’nın çeşitli okullarından 490 öğrencinin ve köy muhtarı, belediye görevlisi ile velilerden oluşan 39 yetişkinin katıldığı proje, gösterilen yoğun ilgiden dolayı Türkiye geneline yayıldı. 17 Haziran’da başlayan ve 16 Temmuz’a dek sürecek olan ‘Arkeoloji Yaz Atölyesine Türkiye’nin her yerinden 712 yaş arası öğrenciler ücretsiz olarak katılabiliyor. Haftanın 6 günü açık olacak atölyede her gün farklı bir grup olmak üzere günde ortalama 20 25 öğrenciden oluşan gruplar çalışabilecek. Miniklere, Çatalhöyük insanlarının yaşam biçimleri ve inançları anlatılıyor, Çatalhöyük Deneysel Arkeoloji Evi ve kazı yapılan alanlar gezdiriliyor, özel olarak hazırlanan 5x5 metrelik alanlarda kazı çalışmaları, kil ve resim çalışmaları yaptırılıyor. Katılmak isteyen öğrenciler Gülay Sert’e gulay.sert@gmail.com mail adresinden ulaşabilir. İnsan inadına güzeldir Tanrı Misafirleri Oteli’nin röportaj öykülerinde sokakların dramını, cinayetlerini de bulacaksınız. Mutsuz sonlar, insan filmlerde tahammül edemese de hayatın gerçeği. Çünkü Soykan’a göre “Eksik anlatmak bazen yalan söylemektir.” Soykan diyor ki; “Binlerce insanın geçtiği bir yolun kıyısında bir adam yanar. İnsanlar sıcak evlerinden kar yağışının güzelliğini hayranlıkla izlerken sokakta bir insan donar. Sadece birbirlerini sevdikleri için öldürülürler. Muhabirlik yapmış birine neredeyse her semt, her sokak, kötü sonla bitmiş hayatları hatırlatır. Kötüler kazanır yine de bence insan inadına güzeldir.” Radikal gazetesinde editör olarak çalışmayı sürdüren Soykan’ın daha önce Demet Bilge Ergün ile birlikte kaleme aldığı Hrant Dink cinayetiyle ilgili Bir güvercinin katilleri/ Sapan adlı kitabı bulunuyor. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear