26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Herkes İçin Sağlık MART 2011/ 7 Söyleşi Performansla çalışan Tüccar mı demek? Dr. Seha Akduman (Göğüs Hastalıkları): Doktor olmak bir kere çok zor bir şey. Liseden başlayan bir süreç. Bu süre boyunca hiçbir şey yapamıyorsunuz. Yarıyıl tatilini bırakın, yaz tatiliniz bile diğerlerinden az. Sonra uzman olmaya çalışıyorsunuz, asistanlık eğitimiz başlıyor ki bu süreç de çok zor. Ben 3 güne 1 nöbetle başladım ki gün aşırı nöbet tutan cerrah arkadaşlarımız var. Eve gitmek bile çok lüks bir şey asistanlığımızda. Başından bizi bir gazla yetiştiriyorlar; “siz doktorsunuz, özverili çalışacaksınız, insan hayatını kurtarıyorsunuz.” Biz başından beri maneviyatı güçlü insanlar olarak yetiştiriliyoruz. Özverinin, maneviyatın bu kadar yüksek olduğu yerde bir şey yaparken ne kadar kazanacağınızı düşünmek kadar basitçe bir şey yok. İşi bu kadar ucuzluğa, basitliğe dökmenin tek amacı var, oy kazanmak. Bunların hepsinin tek nedeni oy; oy için halkla karşı karşıya getirmek. Çünkü halk doktor yakını olmadan, doktor olmanın ne kadar zor olduğunu bilmiyor. Bana geldiği zaman 2 tık tık yapacaksın diyor. O 2 tık tıkı ben yapabilmek için kaç yıl okudum. mizde bir yere tekabül ediyor. İnsan yaşamının, emeğin giderek değersizleştirildiği, altının boşaltıldığı, piyasa koşullarına açıldığı bir yere doğru gidiliyor. Bu da çok tehlikeli bir nokta. Bu noktada bir pozisyon almak gereği hissettim. Oğuz biraz abarttı gerçi. Herkesin yapması gereken bir şeyi yaptım ben. Yani toplumun direnen damarlarının yanında durmak, bir hobi ya da kerhen alınan bir tutum değil, bir görev, bir sorumluluk olmak durumunda. Dr. Pınar Acar (Nöroloji): Fakülteyi bitirdikten sonra bir mecburi hizmetimiz var. Tamam gideceğiz, bu ülke için çalışacağız ama sonuçta bizler de yetişkin bireyleriz, kendi düzenimizi kurmak istiyoruz. Oraya gittikten sonra, bize tamam şu tarihte şuraya gideceksin, şunu yapacaksın diye bir plan koymamıza sürekli engel oluyorlar. Aslında sağlık alanında, vatandaşların gerçekten hiç para vermeden sağlık hizmetini alabiliyor olması gerekmez mi? Dr. Özant Helvacı (İç Hastalıkları): Bizim esas çıkış noktamız, farklı ifade etsek bile, vicdanımız. Çünkü biz bir insana zarar vermek istemiyoruz. Bir hastaya 10 dakika baktığımız için bir şeyini atlamak istemiyoruz, bu sistem yüzünden insanlara zarar gelmesini istemiyoruz. Bu yüzden bu sistemi tamamen reddediyoruz. Bu sistem, insanın sağlığını satın alınır bir şey gibi görüyor. Holding değil tıp fakültesi derken de, bunu kastediyoruz. Bizim amacımız para basalım, hastane müdürümüz para sayma makinesi alsın, kar edelim falan değil. Bizim amacımız, buraya hasta gelen insanlar sağlıklı çıksınlar. 45 hastane gezdikten sonra buraya gelen hastalar var. Biz yolu en son tıp fakültelerine düşen hastalarımızın bu sistemden dolayı mağdur olmalarını istemiyoruz. Çünkü bu sistem böyle giderse, 5 dakikada hasta bakılırsa sağlık sorunları atlanmaya başlayacak. Bunun olmasını istemiyoruz. Bu işi yaparken ortada bir cüzdan olmasını istemiyoruz. Saygın Kamacı / bas gitar (Ortopedi): Biz bu mesleği onuruyla yapmak istiyoruz. Doktorluğun adeta bir şövalye ruhuyla yapıldığı dönemlerdeki gibi yapmak istiyoruz. Baskı altında olmak istemiyoruz. Biz müzikle katkıda bulunduk bu eyleme. Başka arkadaşlarımız başka şekillerde katkıda bulundular, herkes bir şekilde bir şeyler yaptı ve birlik olabildik. Amacımız buydu zaten, birlik olabileceğimizi göstermekti. Birliğimizi de sağladığımızı düşünüyoruz ve giderek daha fazla bilinçleniyoruz doktorlar olarak. Doktorlar artık gücünü görmeye başladı. Artık biz bu sistemin oyunu olmayı, parçası olmayı reddediyoruz. Çok amiyane bir tabir olacak belki ama biz asla sağlığın peşkeş çekilmesini istemiyoruz. gün, hiç lafı geçmediği, özellikle dikkat ettiğimiz halde, çıkan haberlere baktık; ilk yorum şu: “Çok kazanıyorlar, paraları az geldi demek bu ara onun için eylem yapıyorlar.” Para kazanmamız da gerekiyor. En uzun süre okuyanlardan biriyim, kazanmam da gerekiyor benim. Buna niye itiraz ediyorlar. Polis maaşından, İETT şoföründen daha az maaş alıyorum. Ve riskli bir iş yapıyorum. Cerrahi bir branştayım, en riskli vakaların alındığı gruplardan biriyiz biz de, ama o riskim oranında para kazanmıyorum. Sürekli şu söyleniyor; hasta sağlığı ile uğraşıyorsun, dikkatli olmalısın. E bir dolmuş şoförü de 20 kişiyi taşıyor, o kişilerin hayatı da ona emanet, ne biçim araba kullanıyor görüyorsunuz. Şunu demek istiyorum, toplumun hiçbir kesimine bize uygulanan baskı, diğer mesleklere uygulanmıyor. “...Giderek cepten harcamaların artacağını söylememiz gerekiyor. Çünkü insanlar gerçekten bunların farkında değiller...” “...Biz yolu en son tıp fakültelerine düşen hastalarımızın bu sistemden dolayı mağdur olmalarını istemiyoruz. Çünkü bu sistem böyle giderse, 5 dakikada hasta bakılırsa sağlık sorunları atlanmaya başlayacak. Bunun olmasını istemiyoruz. Bu işi yaparken ortada bir cüzdan olmasını istemiyoruz...” Oğuzhan: Aynısını başbakan da söylüyor. Onur Hacettepe Band’in davulcusudur. O doktor değil. Ben bu eylem için Onur’u aradığımda tabii ki varım dedi. Doktor olmayan biri olarak Onur’un da görüşünü almamız gerek diye düşünüyorum. Onur Yıldız: Ben iletişim fakültesi öğrencisiyim. Oğuz bu öneriyle gelince koşulsuz kabul ettim. Çünkü toplumun bütününde bir takım sıkıntılar yaşıyoruz. Hepimiz kendi yaşam alanlarımızda pek çok sıkıntıyla karşı karşıya kalıyoruz. Bu da bütünsel olarak değerlendirdiği “...20 kişilik kapasitesi olan bir dolmuşa 50 kişiyi bindirirseniz ne olur? Kaza riski vs artar. Bir hastaneye kapasitesinin üzerinde hastayı yüklediğiniz zaman, komplikasyon riski, yanlış ilaç vb. bunların hepsi artacak...” Oğuzhan: Çok güzel bir örnek gerçekten. 20 kişilik kapasitesi olan bir dolmuşa 50 kişiyi bindirirseniz ne olur? Kaza riski vs artar. Bir hastaneye kapasitesinin üzerinde hastayı yüklediğiniz zaman, komplikasyon riski, yanlış ilaç vb. bunların hepsi artacak. Ebru: Klinikte yaşanan sorunları aktardılar arkadaşlar ama ben halk sağlıkçı olduğum için sağlık sistemi boyutuna ilişkin şeyler söylemek istiyorum. Bundan sonra kendi özlük haklarımızın yanı sıra sağlık sisteminin nereye gittiğinden de bahsetmemiz gerektiğini düşünüyorum. Belki önce kendi farkındalığımızı bu konuda yükseltmek, ardından da örneğin aile hekimliği ile koruyucu sağlık hizmetlerinin nereye gideceğini, kamu hastane birliklerin ne anlama geldiğini, ileride üniversite hastanelerinin devlete bağlanmasının ne gibi sonuçlar doğurabileceğini, giderek cepten harcamaların artacağını söylememiz gerekiyor. Çünkü insanlar gerçekten bunların farkında değiller. Performans yasasına ve bu eyleme ek olarak sağlıkta olup biten her şeyi bütünlüklü olarak ele alıp, insanlara da bunu böyle anlatmamız gerektiğini düşünüyorum. Doktor ne demek? Kalbimizden kopuyor bu şarkı sana Sanmasınlar işimiz para ve pulla Puan ve performansla ölçülmez asla Hiçbir zaman pes etmeyiz bu davamızda Doktor lazım mı? Doktor nerede? Doktor geldi mi? Doktorrrrrrrrrrrr Doktor ne demek? Doktor ne demek? Performansla çalışan tüccar mı demek? Doktor ne demek? Doktor ne demek? (Vurgulu) Performansla çalışan tüccar mı demek? Söz: Dr. Oğuzhan Karcı Müzik: Athena Dr. Alper Sarı (İç Hastalıkları): Halkla olan ilişkimizi maaşlarımız üzerinden götürmeye çalışıyor Sağlık Bakanlığı. Anne babamız bile bu rakamı yanlış biliyor, daha çok maaş aldığımızı düşünüyorlar. Bakanlığın resmi sitesinde bile 4.5 5 bin TL. maaş alıyor görünüyoruz. Şimdi biz bu eylemleri yaparken, maaş üzerinden hiçbir şey konuşmadık ama haberlere baktık ki sonuç yine bizim maaşlara denk geldi. Anne–babamız bile aldığımız maaşı daha yüksek sanıyor
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear