26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

6/MART 2011 Söyleşi Ayda 540 saat çalışıyorlar. Nöbet ertesi izin hakları yok. Günde 100’ü aşkın hastaya bakıyorlar. Kamuoyuna yansıtılanın ve bilinenin aksine net 1450, ek ödemelerle birlikte 1700 lira maaş alıyorlar. Asistan hekimler, üstlendikleri ağır yükün yanı sıra şimdi de tıp fakültesi hastanelerinde uygulanmaya başlanan ve vatandaşın alacağı sağlık hizmetinin niteliğini tümüyle olumsuz etkileyecek olan “performans sistemine” ve “Sağlıkta Dönüşüm Programı”na yönelik mücadele veriyorlar. Mutlu SERELİ KAAN Ankara’da tıp fakültelerinde görev yapan asistan hekimler 31 Ocak’tan itibaren tıp fakültelerinde de uygulamaya geçen “performans sistemi”ni protesto etmek amacıyla 25 Şubat’ta iş bıraktılar. Ankara’daki tüm tıp fakültelerinden ve çeşitli hastanelerden yaklaşık 2 bin kişinin katıldığı eylem, son zamanların en coşkulu eylemlerinden biriydi. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nin bahçesinde gerçekleştirilen eylem kapsamında, Hacettepe’deki asistan hekimlerden oluşan ”Hacettepe Band” grubu sözlerini performans sistemine uyarladıkları popüler şarkılardan oluşan bir konser verdi. Athena’nın “Holigan” şarkısının uyarlanmış hali olan “Doktor Ne Demek?”; hem dillere pelesenk, hem de eyleme slogan oldu. Asistan hekimlerin sorunlarını dinlemek üzere, bu coşkulu eylemi organize eden komite ve mesajlarını müzikle birleştirerek daha etkili hale gelmesini sağlayan yaratıcı Hacettepe Band üyeleriyle konuştuk. Burada bulunan ekibi tanıyabilir miyiz? Dr. Oğuzhan Karcı / solist (Psikiyatri): Burada şu anda bulunan arkadaşlarımız, Hacettepe’de asistan olan ve 25 Şubat eylemini düzenleyen arkadaşlarımız. Eylemlerin ana itirazı performans sistemi mi? Dr. Ebru Çayır / solist (Halk Sağlığı): Aslında Sağlıkta Dönüşüm ile ilgili genel bir çerçeve var. Biz performansı merkeze alarak yaptık bu eylemi ama 13 Mart’ta Sağlıkta Dönüşüm’e yönelik bir eylem olacak. Herkes İçin Sağlık Doktor ne demek? Dr. Volkan Atmış (İç Hastalıkları): Sağlıkta dönüşüm başladığından beri, primer olarak hep doktorlar üzerinden yürüdü. Artık son aşamada performansı üniversiteye uygulayacağız dediler. Normalde kimi zaman bir, bir buçuk saatte gördüğümüz hastaları 35 dakikada görmemizi istediler. Biz 35 dakikada göremiyoruz hastaları. Burası 3. basamak bir yer. İnsanlar sorunları halledilmediği için buraya geliyorlar. Birşeyler yapmamız gerektiğini düşündük. Bir tarih belirledik, hastalarımız mağdur olmasın diye randevularımızı ona göre ayarladık. Doğumhane, ameliyathane, acil servisler, yoğun bakımlar devam etti. Sonra Ankara Üniversitesi’ne ulaştık, Gazi’ye ulaştık. Devlet hastanelerinin de bundan çok mağdur olduğunu gördük. “...İnsanlara “tam gün”ü benimsetebilmek için “istediğiniz hocaya istediğiniz rahatlıkla gidebileceksiniz” şeklinde mesajlar verildi. Doktor seçme hakkı her zaman vardı. Bu yeni olan bir şey değil...” Müzikle ifade etme aşaması nasıl oldu? Oğuzhan: Müzik her zaman iyi bir araçtır. İnsanlara iyi hitap etmeyi sağlar. Bizim bu eylemi yaparken mutlaka dikkat çekmemiz gerekiyordu ve yanına yaratıcı bir şeyler eklememiz gerekiyordu. Bazı parçaların sözlerini değiştirmeyi, uyarlamayı düşündüm. İnsan inandığı bir şey olduğu zaman da çok zorlanmıyor. Çok kolay değişti, çok hızlı oldu sözleri yazmak. Sağlıkta Dönüşüm programı hekimhasta ilişkisini nasıl etkiledi sizce? Dr. Murat Cinel (İç Hastalıkları): Sağlıkta dönüşüm programı çıktığından beri hastalarla çok karşı karşıya kaldık. Hastaların algısı çok değişti. Artık bir miktar saygınlığımızı da yitirdik. Hastaların sözel hatta fiziksel şiddetine maruz kaldığımız dönemler artmaya başladı. Hastalar çok fazla provokeler. Yapılan propagandalar nedeniyle büyük bir kısmı sağlık alanında yapılanlardan memnun olduğunu dile getiriyor. İnsanlara “tam gün”ü benimsetebilmek için “istediğiniz hocaya istediğiniz rahatlıkla gidebileceksiniz” şeklinde mesajlar verildi. Doktor seçme hakkı her zaman vardı. Bu yeni olan bir şey değil. Biz bunları halka anlatmaya başladığımız zaman tepki almaya başladık, çünkü bilmiyorlar. Per formans sistemi eğitim ve araştırma hastanelerinde uygulanıyordu zaten. Açıkçası biz de başımıza gelmeden, çok fazla onların ne yaşadığını bilmedik. Orada çalışan doktor arkadaşlar bize kırgınlar. Onların hepsinden özür diliyoruz. Çünkü insan başına gelmeden bunu anlayamıyor. Çok duyarsız kaldık ilk başta. Şimdi onlarla da ilişkimiz düzeldi. Onların da bu eylemlere dahil olmak istekleri var. Bir de bu propaganda sürecinde hep hekimlerin aldıkları paralar gündeme getirildi. Mesela biz bu eylemi yaparken, itici olmasın diye kesinlikle hiçbir pankartımızda aldığımız ücretlere vurgu yapmadık. Merak ediyorum, bizim kaç para aldığımızı düşünüyorsunuz? Ne kadar alıyorsunuz? Murat: Bizim aldığımız net maaş 1450 lira, döner sermaye ile birlikte 1700 lira civarında bir para. İnsanlar bizim 5 ila on milyarlar düzeyinde maaş aldığımızı düşünüyorlar. Doktorlar 45 yıldır aynı parayı alıyor. Evet, zar zor geçiniyoruz ama aldığımız para nedeniyle umutsuz değiliz. Bu nedenle biz bu eylemde para vurgusu yapmaktan özellikle kaçındık. Bu eylemleri yapmamızın ana nedeni kesinlikle aldığımız ücretlerin azlığı değil. Ya da önceden fazla alıyorduk, şimdi daha az alıyoruz değil. Dr. Şermin Güven Meşe (iç hastalıkları): Başbakanın bir uzman doktor benim kadar maaş alıyor şeklinde açıklamaları var. Performans sisteminde her hastanın bir puanı var. Ben dahiliyeci olarak girişimsel bir işlem yapmıyorum, benim puanım baktığım hasta sayısıyla Peki, sağlık ortamının genel durumuna ilişkin bakışınız nedir? Üniversitelerdeki durumun, bir işleyişin parçası olduğunu düşünüyor musunuz? Şermin: Üniversitelerin anlamının ve yapısının bozulduğunu düşünüyoruz. Üniversitelerin sağlık sektörü içinde çok ayrı bir yeri vardı bugüne kadar. Zor hastaların geldiği, akademik çalışmaların yapıldığı, bilimsel yayınların yapıldığı, hepsini geçti eğitim veren yerler. Tıp fakültesi dediğimiz yerde doktor yetiştiriyorsunuz, performansla birlikte nasıl doktor yetiştireceksiniz? Eğitim kısmı da sekteye uğramış oluyor. Biz bir şekilde kendimizi kurtarıp gideceğiz. Yeni gelenler ne yapacak. Gelecek neslin tıp eğitimi çok kötü olacak. Bu ülke nerede doktor yetiştirecek, onu düşünüyorum. orantılı. Bu performans sisteminin dediği, belli bir puan toplanacak ki, ek ödeme alabilsin doktor ya da hastane. Bir hastaya günde en az yarım saat 45 dakika vakit ayırabiliyorduk biz. Ek gelir alabilmemiz için hasta sayısının artması gerekiyor. Benim alabilmem için 100 hasta bakmam gerekiyor. Bakılabilir: kapıdan girer hasta, ilk şikayetini söyle, söyler, yazarsınız bir ilaç, gider. Kontrole çağırmazsınız bile. Yaklaşık 8 yıldır toplumu bizden izole ettiler. Bu noktada ne yapmak lazım sizce? Dr. Tuba Aslan (Kulak Burun Boğaz): Buradaki en fazla hasta potansiyeline sahip polikliniklerden biri bizimki. Bizim muayene süremiz daha kısa sürer, 10 dk.’da hastanın tüm KBB muayenesini yapabilirsiniz. Ama hasta danışmaya gelince, yarım saate uzar bir hastanın işi. Yaklaşık 8 yıldır toplumu bizden izole ettiler. “Doktorların keyifleri yerinde, rahatlar, zaten çalışmayı hiç sevmezler. Kulaklarından tuttuk getirdik bunları, çalışmaya zorluyoruz, şimdi sesleri çıkıyor” diyorlar. “Paraları az geliyor, onun için” diyorlar. Biz eylem yaptığımız Asistan hekimlerden oluşan ”Hacettepe Band” grubu sözlerini performans sistemine uyarladıkları popüler şarkılardan oluşan bir konser verdi. Athena’nın “Holigan” şarkısının uyarlanmış hali olan “Doktor Ne Demek?”; hem dillere pelesenk, hem de eyleme slogan oldu.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear