Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
DÜN GİTTİLER “Dün gittiler... İstanbul’un Türk ahalisi bu beş senelik davetsiz misafirlerin çekilip gitmesini vakardan ayrılmayarak, fakat kalbi heyecan ve saadetten taşarak seyretti. Beş sene evvelisine nazaran ne kadar büyük bir fark... Bu kadar çok vakanın, bu kadar felaketin, bu kadar saadetin beş senelik bir zaman içine sığabileceğine insan kolayca inanamıyor. Beş sene evvel bugünlerde felaket haberlerinin hepsi birden gelmişti. Yaldızlı tebliği resmilerin sakladığı hakikatler bir iki gün içinde meydana çıkmıştı. Filistin’de korkunç bir hezimete uğramıştık. Bir milyonluk ordudan düzen altında beşon bin kişiden başka bir şey kalmamıştı. Balkan Cephesi yarılmış, bizimle merkezî Avrupa arasındaki ulaşım kesilmişti. Alman ordusunda dahili dağılma başlamıştı, mağlubiyet bir emri vaki halini almıştı. Kendi gemimizi kurtarmaktan başka çaremiz kalmamıştı. Araya vasıtalar girdi. Mondros Mütarekesi’ni akdettik. O zamanki şeraite göre bu mütareke azami bir muvaffakiyet teşkil ediyordu. Bütün düşman âlemi bizimle böyle bir mütareke akdedildiğinden dolayı hasedinden köpürdüler. Bir İngiliz amiralinin akdettiği bu mütarekeyi diğer devletlerin tanımamasından bile bahsedildi. Vatanperver bir hükümet belki de ustaca bir siyasetle yangından birçok şey kurtarır, mütarekeye harfiyen uyulmasını garanti altına alabilirdi. Fakat saray daha ilk hamlede kalenin anahtarlarını düşmana teslim etti. Mütarekename gereğince İstanbul’a ilk gelen İngiliz zabitleri Çanakkale müdafaasını yaratan büyük bir milletle temasa geldiklerini fark etmişlerdi. Ortada bir Türk dostluğu havası vardı. Fakat karşılarında ihanetkâr bir hükümdar, zelil bir hükümet bulunca her şey değişti. Yürüyebildikleri kadar yürüdüler. Ortada mütarekenamenin vaaz ettiği kayıtlardan hiçbiri kalmadı. Anadolu’da mukavemet uyanınca işgalin kahır ve keyfi yönetimi biraz hafifledi. Meydanın zannedildiği kadar boş olmadığı sabit olmuştu. Bunun üzerine son ölüm darbesini indirmeye karar verdiler. Düşündüler, taşındılar. İstanbul’un işgalini ve buna bağlı bütün o dahili entrikaları tertip ettiler. Muvaffakiyeti ceplerinde addettikleri için zulüm ve tazyikte son dereceye kadar ilerlemeyi caiz buldular. Planın boşa gittiği sabit olunca baskının şiddeti kendi kendine azaldı. Anadolu’da mukavemet günden güne arttı. Bunun üzerine haydut denilen adamların elini sıkmakta tereddüt edilmedi. Bizim taleplerimizde bazı haklı noktalar keşfolundu. Kuvvetimiz büyüdükçe 24 Eylül günü trenle Ankara’ya getirilen esir Yunan askerleri. 300