27 Kasım 2024 Çarşamba Türkçe Subscribe Login

Catalog

Solda Eskişehir’i işgal eden Yunan ordusundan üç subay karargahları önünde (20 Temmuz 1921). Sağda Mustafa Kemal, cepheye yiyecek ve cephane taşıyan devecilerle Ankara Gölbaşı’nda sohbette (6 Mart 1921). CEPHEDEN HABERLER Batı Cephesi’nde hareketli günlerin yaşandığı 1921 yılının mart ayında, İnönü Savaşlarının kilit ismi İsmet Paşa, Meclis’te ordunun vaziyeti hakkında şu bilgileri veriyordu: “Arkadaşlar, iki üç ay aranızdan ayrıldıktan sonra size cephelerden daha müsait haberler ve daha hayırlı müjdelerle geliyorum (Teşekkür ederiz sadaları). Bize sulh şartlarını kabul ettirmek için, zulüm dünyasının elinde en kuvvetli olan Yunan ordusu (Kahrolsun sesleri), bugün sükunetle söyleyebiliriz ki, Anadolu’yu istila etmek ve bize cebren muahedeyi [Sevr Antlaşması’nı] kabul ettirmek vazifesini ifa edemeyecek bir vaziyete girmiştir (Alkışlar). Bu vaziyet, Yunan ordusunun büsbütün zayıflamış ve kuvvetten düşmüş olmasından değildir. Belki daha ziyade hazırlanmaktadır ve pek büyük bir kazancı elinden kaçırmamak için son kuvvetlerini sarf etmeğe, son kuvvetlerini toplamağa başlamıştır, telaşlı bir vaziyettedir ve bu vaziyet ise, bir nefere kadar tenezzül etmiş ordumuzun bugün dağlar gibi, dünyaya heybet salan bir haşmetle cepheye dayanmasındandır (Alkışlar). Bundan bir sene evvel mütareke veya sulh müzakeresine başlandığı zaman dünyanın insafına ve dünyanın merhametine istinat eden, merhamet uman bir vaziyetten başka bir şey yoktu. Bugün murahhaslarımız Londra’da, ordularımız cephede olduğu halde müzakereye girmişlerdir. Cephelerimiz vardır, ordularımız vardır, müdafaa ediyoruz ve müdafaa edeceğiz. Bir nefere kadar tenezzül etmiş olan bu silahlı kuvvetleri dahilde ve hariçte ehemmiyet verilecek bir haşmet ve intizam ile Büyük Millet Meclisi yapmıştır. Büyük Millet Meclisi’nin orduları dahilde ve hariçte ve her cephede herkese hürmet telkin edecek bir azamettedir. Ordulara ait olan bu maruzatı ehemmiyetle söylerken, ordumuzu teşkil eden fertler ve zabitlerin, bütün dünyanın milletlerine, bütün dünya tarihlerine heybet salan celadet ve basaleti maaziyadetin haiz olduklarını size temin ederim (Alkışlar, varolsun sadaları). Emier dinlerler, düşmana karşı gider dururlar, her manevrayı yaparlar ve emir aldıkları zaman düşman siperlerine girmek için, düşmana hücum etmek için hiçbir şeyden sakınmazlar. Omuzlarında bulunan yüklerin ağırlıklarını tamamen anlamışlardır. Henüz ifa olunacak çok vazifelerimiz vardır. İnşallah ordularımız, milletimize ve tarihine karşı hiçbir milletin ordusuna karşı kıyas kabul etmeyen ağır vazifelerini yüz akıyle yapacaklardır (İnşallah sesleri). Ve hepimiz göz nuru dökerek varımızı yoğumuzu sarf ederek, yetiştirmek istediğimiz ordumuzun semeratını, hizmetini, maaziyadetin iktifa edeceğiz (İnşallah sesleri, alkışlar).” (TMBB Zabıt Ceridesi, İ: 1, 1.3.1337, c. 2, s. 8) 228
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear