Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Months
Days
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
AŞK OLSUN Aşk herkese lazım M G utlu, mutsuz, tutkulu, gizli, zehirli, büyülü... Aşk herkese lazım. Nasıl olursa olsun, aşk olsun... İR KANIMA/LÅT DEN RÄTTE KOMMA IN/LET THE RIGHT ONE IN Tatlı gençlik filmlerinin en kanlısı, kanlı vahşet filmlerinin en sevimlisi. Newsweek, New York Post ve Washington Times’ın yanı sıra Roger Ebert’in de 2008 seçkilerinde yer alan film, on iki yaşındaki Oskar ile sonsuza dek on iki yaşında kalan esrarengiz komşuları, vampir Eli’nin sıradışı ve benzersiz arkadaşlığını, gençlik, dışlanma ve bağlılık temalarıyla yoğuran, huzursuz eden, karanlık ama bir o kadar da yumuşak bir korku fantezisi. (Yön: Tomas Alfredson, İsveç, 114 dk) TEK ROM/35 RHUMS/ 35 SHOTS OF RUM Şairsinemacı Claire Denis’nin son filmi aile dramı türünde ve genel tonu öykü anlatımının önünde tutan önceki çalışmalarının izinden gidiyor. Film Fransız işçi altsınıfını ele alıyor ama bir baba ile kızın, Lionel ile Jo’nun gözünden aile bağlarına odaklanıyor. Jo babasına düşkündür ve annesinin intiharından sonra bu bağ iyice kuvvetlenmiştir. Ama sonra kız bir taksi şoförüyle dost olur, babası da orta yaşlı bir kadınla tanışır. Birkaç kez buluştuktan sonra, Jo’nun erkek arkadaşı iş için yurtdışına taşınmaya karar verince, babakız arasındaki ilişki kopma noktasına gelir. Filmin müzikleri İngiliz rock grubu Tindersticks’e ait. (Yön: Claire Denis, FransaAlmanya FranceGermany, 100 dk) İRAZ ÇİÇEKLERİ/KIRSCHBLÜTEN HANAMI/CHERRY BLOSSOMS HANAMI Almanya’nın en önemli sinemacılarından Doris Dörrie, Ozu’nun Tokyo Hikâyesi’ne saygı duruşu niteliğindeki bu filminde, yaşam, ölüm, sevgi, kaybetmek ve hayallerin peşinden gitmek üzerine kurulmuş ince, duygu yüklü ve derinden etkileyici bir hikâyeyle yeteneğini bir kere daha ortaya koyuyor. Karısı Trudi’nin ani ölümü, kısa ömrü kalan Rudi’yi derin bir kedere boğar. Karısını ne kadar az tanıdığını ve ona olan sevgisini pek gösteremediğini anlayan Rudi, kendini onun yıllardır yüreğini koyduğu bir hayali gerçekleştirmeye adar: Kiraz çiçeklerinin açtığı bahar festivalini görmek için Japonya’ya gitmek… (Yön: Dorıs Dörrie, Almanya, 126 dk.) Moretti’nin rol aldığı bu güzel film ölüm acısına farklı bir açıdan yaklaşıyor. Pietro, karısının ani ölümünden beri “sessiz bir kaos”un içine düşmüştür. Kızının ilkokula başladığı gün, Pietro onu arabasıyla okula kadar bırakır ve derslerin bitiş saatine kadar dışarıda bekler. Aynı şeyi ertesi gün ve daha sonraki gün de yapar. Patronları, çalışma arkadaşları, akrabaları önce onun derdini paylaşmak için ziyaretine gelirler ama sonunda kendi dertlerini paylaşmaya başlarlar. (Yön: Antonello Grimaldi, İtalya, 112 dk.) 2001 yılında, Antalya’nın Sirt Köyü’ndeki kadınların “sevişme grevi”nden esinlenen yönetmen Helmer, tatlı bir masalla neşeli bir romantik komedi karışımı bu filmi ortaya çıkarmış. Absürdistan, yolların ve zamanın ulaşamadığı, kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ köyüdür. Köye su getiren boru hattı iflas edince köy susuz kalır. Aklını çalıştıran köy kadınları, kocalarını boruları tamir etmeye ikna etmek için seks grevine giderler. Bu arada, köyün güzel kızı Aya, beşik kertmesi Temelko’ya boruyu tamir etmeye yardım etmezse ona varmayacağını söyler. Temelko da deliler gibi tek başına, boruyu tamir etmeye kalkışır. (Yön: Veit Helmer, AlmanyaAzerbaycan, 87 dk) THE BEAUTIFUL PERSON Christophe Honoré’nin, Aşk Şarkıları müzikalinden sonra Sarkozy’nin bir demecine tepki olarak çektiği ve Paris’te bir lisede yaşanan aşk entrikalarını konu alan bu son filminde, Louis Garrel bu sefer öğretmen rolüyle çıkıyor karşımıza. Annesinin ölümüyle birlikte, on altı yaşındaki Junie, öğretim yılının tam ortasında okul değiştirir. Yeni geldiği okulda ona yaklaşan erkeklerin en sessizi olan Otto’nun çıkma teklifini kabul eder. Ama çok geçmeden İtalyanca hocası Nemours’a âşık olur. Duygularına teslim olmak istemeyen Junie, ne mutluluğun ne de tutkularının götürdüğü yere gitmeye razıdır. Ona göre aşk sadece bir aldatmacadır. (Yön: Chrıstophe Honoré, Fransa, 97 dk) ABSÜRDİSTAN/ABSURDISTAN 35 GÜZEL İNSAN/LA BELLE PERSONNE/ K HJÄRTA/HEAVEN’S HEART Evlilik bir savaş alanı mıdır? Yoksa yalnızlığa karşı bir duvar mı? Tutku mu yoksa güven duygusu mu daha önemlidir? Simon Staho’nun Küçük Daisy’den sonra çektiği bu filmi, yirmi yıldır mutlu mesut yaşayan İsveçli iki evli burjuva çiftin, mutfak sohbetleri, oturma odası itirafları, yatak odası diyalogları ve gerilimli akşam yemekleri sırasında bu sorulara cevap arayışlarının hikâyesi. Bergman’ın Evlilik Yaşamından Sahneler’ini ve Liv Ullman’ın Sadakatsiz’ini hatırlatırcasına, zina tartışmaları yalanın, ikiyüzlülüğün ve kaçınılmaz bir sonun başlangıcı oluyor. (Yön: Simon Staho, İsveçDanimarka, 95 dk) Wajda’nın, geçen sene Oscar için aday gösterilen savaş efsanesi Katyn’den sonra çektiği, şubat ayında Berlin’de Altın Ayı için yarışan bu son filmi, Polonyalı yönetmenin daha önceki siyasi filmlerinden farklı bir yön izleyen, “kadın merkezli” bir psikolojik dram. Film, oturdukları küçük kasabanın doktoruyla evli alan ama mutluluğu daha genç bir erkeğin, Bogus’un kollarında arayan orta yaşlı bir kadının, Marta’nın öyküsünü anlatıyor. Her şey tam yolunda gider gibi görünürken Bogus, Marta için sulardan eğir otu toplamaya çalıştığı sırada, köklere dolanıp boğuluverir. (Yön: Andrzej Wajda, Polonya, 85 dk) CENNETİN YÜREĞİ/HIMLENS SAZLIKTA/TATARAK/SWEET RUSH SESSİZ KAOS/CAOS CALMO/ QUIET CHAOS İtalya’nın en iyi yönetmenlerinden Nanni 28. ULUSLARARASI İSTANBUL FİLM FESTİVALİ 15. SAYFA