25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

tUndtenin 1938 CUMHUBlYET Şimdi yaşıyan, lâkin kendisi kiistıfa uğrayan bir güneşin hicranı kanıyor Atatürk yüksek bir askerdi: Ordulan zaferden zafere götürmeğe alışkın bir avkerl.. Biiyük büyiik kütleler ODUB «Ol!» dediği yerde sevine sevine ölürlerdi. «Kal!» dediği yerde çelik bir siper gibi dimdik dururlardı. Bu kudretinden dolayı daima galib geldi, hiçbir barbde mağlub olmak acısını latmadı. Gene Atatürk, dâhî bir diplomatta. Medeniyet âlemini idare eden âmiilerin birbirile mütecanis veya birbirile zıd mahıyetlerini görmekte ve o tecanüslerle o tezadlardan Türk yurdu için faydalı olacak cereyanlar yaratmakta bütün dünyayi bayran eden bir kiyaset gösterdi, ateşi su ve suyu ateş yapmak kabilinden mu vaffakiyetler eîde etti. Fakat onu tarihten evvel ve sonraki devirlerin yegânesi olarak teşhis ettiren, gelecek asıriara da o suretle Unıttıracak olan karakteristik tarafı inkılâbcılığıdır. Biz Türkler, bu, büyüklerden büyük, dâhilerden dâhî, yükseklerden yüksek adamın askerî ve siyasî cephelerde yarattığı harikalan daima hayretle, minnetle yad etmeiten geri kalmıyacağız. Tarih de kendisini pek mümtaz bir kumandan, çok mahir bir diplomat olarak kaydetmeği vazife tanıyacakbr. Lâkin biz ve tarih jnun mkılâbci şahsiyeri önünde bilhassa riikua varacağız. Çünkü Atatürk adınm daima muzaffer bir askeri, daima muvaffak olmuş bir siyasiyi teşhis ettinnekten çok daha ziyade inkılâba bir dehayı temsîl ettiğine üpbe yoktur. İnkılâbcı, lakimi müstakim, aczi kudret, zukneti nur, fururu iimid yapan, yapabilen insan demektir. B a if, ne »ıva, ne bo*dır. Kalıb«kctt>, damara kan, ölüye can vennek gibi birsey olduğu için her hv kılâbada tabir caizse bir hâlik kudreti buîunmak lâzım gelır. Işte Atatürk mılyonda değil, milyardd bir adama nasib oknıyan o kudretin azamî derecesine sahib bulunuyordu. Tarihte hiçbir inkılâba onunla eşit olamaz. Çünkü tarihin kaydettiği inkılâblar, ekseriyetle içtimaî şartlann ve zaruretlerin muhassılası olup atılgan bir zekânm o muhassılayı benimsemesıle tahakkuk etmiş. veya işlek bir dimağın, cesur bir iradenia hamlesi halinde tezahür etanekle beraber tek bir mevzua inhisar eylemiştir. Halbuki Atatiırk oıuhitten istifade ederek değil, muhiti meramına ram ederek inkılâblannı yapmış, yaşataış ve o ınkılâblann herbirini coşkun bir hayatiyet içinde istikbale yadigâr bırakmıştır. İnkılâblar diyoruz. Çünkü Atatürk bir inkılâb yapmadı, birçok inkılâb yaptı ve bunlan güneşe bağlı yıldızlar âlemi gibi hayrete değer bir insicam içinde Cuınhuriyet rejimine raptetti. Biz Türkler, bu inkılâb manzumesinin içinde yaşadığımız için nasıl dâhiyane kurulmuş bir insicam âleminde bulunduğumuzu hakkile idrak ve ihata edemeyiz. Fakat gelecek nesiller İnkılâbcı Atatürkün yarattığı kâınatı çok büyük bir hayTetle temaşa edecekler ve onu, belki bizim duyduğumuzdan daha büyük bir heye canla takdıs edebileceklerdir. inkılâbcı içimizde, ışığı lâhzada hatırladığmnız sima, Harbiye mektebindeki genc Mustafa Kemal oluyor. Çünkü inkılâba Atatürkün nüvesi o çok zeki, o çok hassas ve o çok cesur gencdir. Fakat yalnız zekâ, yalnız hassasiyet, yalnız cesaret bu ayarda bir inkılâbcmın tarih sahnesine doğabilmesi için kâfi değildır. O halde Harbiyeli Mustafa Kemalin şahsiyetinde istikbalin Atatürkünü bulmak için bu gencin daha ne gibi meziyetler, hasletler ve kıymetler taşıdığını araşbrtnak lâzım gelir. Biz bu yolda tarihî vesikalara dayanarak bir incelemeye girişince Harbiyeli Mustafa Kemalin riyaziyeye, Te felsefeye çok meraklı, edebiyata candan bağlı ve hrtabete son derece mütaid bir genc olduğunu görüyoruz. BunJar zekâ, hassasiyet ve cür'etle birleşince büyük bir inkılâbcı olabilmek knkânmı müjdeler. Çünkü riyaziyede kâmil bir ihbsas realistliği, edebiyat zevki beşerî duygularla ve muhitle saoıimî alâkayı, hitabet sevgisi de nıha hitab etmek melekesini doğunır. îşte Mustafa Kemal tahsil âleminden hayat merhalelerine bu yüksek kabiüyetler ve kıymetlerle geçti. Müspet ilimlerle çok meşgul olduğu için hayale tatnamile bigâne idi, hurafelere düşmandı, yalnız hakikati seviyor, hakikati düşünüyor ve hakikati anyordu. Edebiyab candan sevdiği için çirkinlikten müteneffirdi. Muhiti ve muhit ile ilgili olan herşeyi güzel görmek üriyordu. Zulüm, riya, yalan, hıraz!ıL, nıeskenet ve bunlara benzer rterey onu iğrendiriyordu. Şürde, nesirde olduğu gibi hayatta da bediî denilecek faziletleı bnlmak işbyaVını tafiyordu. Hitabet zevki ve nıerakı, onda cîü;undüklerini hararetle, heyecanla açıga vurmak ve muha tablannı kendi emellerine, elemlerine, ülkülerine ortak etmek kudretini temin ediyordu. Mustafa Kemal böyle bir hüviyetle hayata kanştı. Daha ilk acbmda isitbdadm darbesine uğnyarak sürgüne gittiği için fazilete, adalete ve hürriyete aşkı gene ilk adımda coşup taştı ve o, beniız genc bir yüzbaşı iken rezileti fazilete, zulmü adalete, esareti hürriyete kalbedecek şümullü bir inkılâbın temellerini kurmağa basladı. tçtimaî hakikatleri bütün çıplaklığile görebilen bu çok değerli Türkün önünde büyük ve çok büyük bir mevzu vardı: Turklüğün istıkbali!.. Müstebid sultanlar, Türkün yalnız hakkını, şerefini değil, av lını ve tanhini de inkâr ediyorlardı. Türk kendi yurdunda esirdi. Ondan yalnız vergi alıyorlar ve şu hududda, bu hududda sık sık kanını dökmesini istiyorlardı. Bu vaziyette Türkün istikbali olmak şöyle dursun, o masum ve mazlum milletin hali de mevcud sayılamazdı. Yazan: M. Turhan Tan Atatürk yaratBiz Türkler, onun tığı harikaları minnetle yad etmekten geri kalmıyacağız mek ı'stiyordu. Bu düşünce ile, ansızın kalktı, Mısıra ve oradan Yunanistana geç. ti, gizlice Selâniğe geldi, tanıyıp güvcndiği kimselerle görüştü, Vatan ve Hürriyet Cemiyetinis bir şubesini de orada kurdu. Saray, zekâsındaki keskinliği ve talâkatindeki enginliği yakmdan görüp anladığı çünkü Mustafa Kemal Abdulhamidın iradesile Yıldız sarayında bir müddet hapsolunmuştu genc erkânıharb yüzbaşısınm Suriyeden uzaklaştığını haber alınca telâja dü?tü, her tarafa telgraflar yağdırdı ve bu meyanda Selânik'teki ordu kumandanlığına da tebliğler yaptı, Mustafa Kemal büyük bir tehlike geçiriyordu, fakat onun yüksek fahsiyetine meftun olanlar ryi bir plân çevirdiler, kendisini bir badireye uğramaktan kurtardılar. Mustafa Kemal biraz sonra gene Selâniğe geknek imkânmı buldu, Hürriyet ve Vatan Cemiyetinin îttihad ve Terakki adı altında çalıjmasına muvafakat gös terdi ve Mejrutiyet inkılâbını yarataniann başında bulundu. Demek ki genc zabit, büyük bir inkılâbcı oksak yolunda pek kuvvetli ve pek şerefli hamleler yapmışt;, büyük bir eserin vücude gelmesinde ârrul olmu^tu. Fakat o, müstebîd idarenin Me^ruti yete çevrilmesile Türk yurdunun kurtulacağına inananlardan değildi, bu değişikliği ancak «büyük inkılâblar» a doğru atılîjîr adım sayıyordu. Şu kadar ki McSseler onu, inkılâb düşüncelerinde uzun bir zaman uzak kalarak milletine askeri dehâsile hizmette bulunmağa icbar :ttiğinden kendisindeki inkılâbcı ruh bir hayli müddet intizar vaziyetinde kaldı. Trablusgarb, Balkan harblerile Büyük Savaş sırasında genc inkılâbcı yalnız asker olarak rol oynadı ve birçok harikalar yaratarak milleti kendine hem hayran, minnettar bırakrj. tünde yeni rejımın kurulması inkılâb hamlelerinin en mühimmini teşkıl \e bu pek biıyük hâdisenin vukuu malum olduğı^ veçhile 29 teşrinievvel 1923 tarihıne tesadüf eder. As:rlarca devam eden saltanat usulü T nün bir çırpıda kaldırılması dıle kolay ge * lir. Lâkin Avrupada buna benzer inkılâblann ne sürekli ve kanlı mücadelelerle vukua getirilebildiğini ve meselâ Fransada cumhuriyetin ne şekide kurulup yaşatıldığını düşünürsek, Ispanyada kurul* raak istenilen, yahud kurulmu; göriinen cumhuriyetin geçirdiği ve geçirmekte olduğu safhalan gözönüne getirirsek Mu*tafa Kemalin yaptığı inkılâbın azametini kavnyabiliriz. Büyük inkılâbcı bu büyük işi başanrken ancak dehasından ilham ve cür'et al* dı, altı yüz yıllık saltanat müessesesini parmağının bir ijaretile ortadan kaldırdı. Çünkü o müessesenin tefessüh ettiğini çoktan anlamış ve bu anlayışını Tük milletide vuzuhla anlatmağa muvaffak ol* rauştu. O yalnız «gerekli» olan §eyi söyledı ve millet kendısine inandığı için pek müşkül göriinen bu inkılâb pek kolaylıkla tahakkuk etti. tnkılâblar manzamen Büyük inkılâbcmın bir inkılâblar manzumesi yaratmaya karar verdığini söylemiştik. Saltanatın ilgası o manzumenin kuvvetli bir dıl'ı olmakla beraber d»*yapılacak çok işler vardı. Mustafa Kemal hilâfet müessesesini kaldırmakla raanzumeyi ve cumhuriyet rejnnini kuvvetlendırdi. Sıra jimdi içtknaî, iktısadi ve harsî inkıTâblara gelmışti ve bunlarm ya pılmasile o mubarek manzume tekemmül etmiş olacaktı. Atatürk, ölümden kurtardığı, hürriyete ka\uşturduğu milletini emin bir istikbale, mutlak bir refaha ve ikbale de mazhar etmek için inkılâb plânının hızla tatbik edilmesini gerekli gördüğünden tek mekleb ve tek mahkeme, japka, kadınm hürriyeti ve umumî hayata iştiraki, yeni Türk alfabesi gibi biribirinden mühim ve her birinın yapılması uzun emekler sarfını müstelzun inkılâbları vücude getirdi. Arkasından dil ve tarih inkılâblannı yarattı. Bu değişikliklerin her birini Atatürke candan bağlı ve onun tnutlaka iyi gördüğüne, iyi düjündüğüne, iyi yaptığına mutekid ol maktan dolayı şevkle, sevincle alkışlıyanbizler, benhğimize şöyle bir göz gezdirdi* ğimiz zaman müphem, kanşık ve uhrevî denilecek kadar renksiz bir hayattan ı?ıklı, vazıh ve mes'ud bir âleme intikal ettiğimizi anlıyoruz ve Atatürkün bir inkılâb manzumesı için yeni bir devlet yarattığı na kendimizi şahid tutarak iman ediyonız. Fakat ne bedbanhz ki bîzi zulmetten nura, hiçlikten varlığa götüren Büyük Adamm aramızdan çekilip gittiğini gör dük. Şimdi içimizde ışığı yaşıyan, lâkin kendi küsufa uğrıyan bir güneşin hicranı kanıyor. Bizim gözlerimız o güneşe ba ka baka kapanmalıydı. Ne yazık ki o güneş, kapandı ve bizim gözlerimız şimdi kanlı yaşlar doke doke onun aziz hayalini, matemli ufuklarda boş yere arayıp duruyor. AUmızm son portrelerindea Vıri: Acar motöründe Cihan, Törke dütmanken .., Büyük Savaş, Türk yurdunu perişanlığa ve Türk milletini esarete sürükliyecek bir jekilde bitip de galıb milletler, istilâ görmiyen topraklanmızı da paylaşmak hırsile harekete geçince dâhî asker, yenibaştan inkılâbcı hüviyetini takındı, yıllardanberi tasarladığı plân dairesinde iş görmeğe koyuldu. Fakat bu sefer, çifte ve hatta üç cepheli hüviyetle hareket etmek lâzımdı, çünkü Türk yurdunu düşman ordulan çiğniyordu, bütün cihan Türke düşman görünüyordu, padışah pcs'ünu kurtarmak hulyasile düşmanlara yardakçılıkta bulunuyordu. Mustafa Kemal bu vaziyette hem askerî, hem siyasî, hem de inkılâbcı dehâsını zemin zemin ve zaman zaman kullandı. Hiç yoktan var ettıği ordularla düşman ordulannı denıze doktü, siyasetteki kiyasetile dostlar ve müttefıkler elde etti, yurdu felâketten ve milleti esaretten kurtardıktan sonra inkılâba ruhunun butün kudretile Türk mılletinin önüne geçerek biçbir devirde görülmiyen, hiçbir mkılâbcıya nasib olmıyan inkılâblar yarattı. Bu inkılâblann başında saltanatm ilgası vardır. Bizzat Mustafa Kemalin Büyük Millet Meclisine verdiği takrir üzerine 2 teşrinisani 1922 de verılen bir kararla bu iiga keyfiyeti tahakkuk etmiş ve saltanatın lâğvı Cumhurıyetin kurul masına zemin hazırlamıştır. O zernın üs Inkılâbın ilk müjderi Mustafa Kemal bu elim hakikati hertürlü acılıkLarile kavradıktan sonra en doğru yolu seçti, sultanlar. ve saltanatı yıkmak karannı alarak geniş bir programa müstenid siyasî bir ihtilâl cemiyeti kurdu. Bu' teşekkülün adı «Hürriyet ve Vatan Cemiyeti» olup Mustafa Kemalin ileride yaratacağı inkılâblann müjdesi bu cetnıyetin adında pırıldar. Genc inkılâbcı Şamda temelini attığı cemiyetin bir şubesini de Yafada açtı. Fakat Suriyedeki faaliyeti kendi arzusuna göre kâfi bulamıyordu. Teşkilâtı genişlet Büyük Şef scyahatlerinden birinde Bir şiikran borcu Bununla beraber inkılâbcı A'atürkü anlıyabildiğimız kadar tasvir etmek bir şükran borcudur. Bu borcu onu kaybettiğimiz su kara günlerde gözlerimizden yaş doke döke bdemeğe çalışırken ilk M. TURHAN TAN Atatiirk Dil Kurultayı içtimalannda Büyük Ata, Meclis kttrsüsünde tarih! nnruklarından birini okurken.» Ulu Önder, General Ismet tnönü ile bir mnsafahada
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear