26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

StYASET 85 11 narak) kamu harcamalarında (sağ partilerin arzu ettiği ölçüde olmasa da) önemli kısıntılar yaptılar. Geçen 1984 yılı içinde, bütçe açığındaki büyümenin durması, dış ticaret fazlası ve dış ödemelerde dengenin sağlanması, "Üçüncü Yol"un sağladığı ümit verici gelişmeler olarak yorumlanıyor. Ancak entlasyon dUşürülcmedi. Bunda, ortalama %6 dolayında tutulması aruzlanan genel ücret artış oranının %810'u bulmasının payı var. Merkezi toplusözleşmelcr sisteminin çökmesi ve "ücret dayanışması" politikasının uygulanamaz hale gelmesinden sonra, devalüasyonla güç kazanan ve satışlarını %15 oranında artıran ihracat sanayilerinde, hükümetin kabul edebileceği oranların çok üzerindc ücret zaınları yapıl ması, Maliye Bakanı Feldt'in başlıca endişe kaynağı. şiğinde mi? savaşı gen'in ifadesiyle proje, "ekonomik demokrasi sorununun çözümü olnıaktan çıklı ve emeklilerin geleceğini güvenlik altına alma aracı haline geldi..." LO yöneticileri yasanın değiştirilip, geliştirilmesini savunurken; Başbakan Palme: "Bu bir ilk adım değil, adınıın kendisidir" diyerek konuyu kapatmaktan yana olduğunu açıkça ifade ediyordu. demokrasi, tam istihdam ve refahın eşit olarak paylaşılması gibi geleneksel hedeflerine bağlı kalmak istiyorsa, 'kamu sektörüne yatırımlar'dan vazgeçmelidir. Diln doğru olan politikalar, bugün geçerli değildir. Ne yazık ki, sosyal harcamaların ve transferlerin kısılması gerekir." Bir hafta sonra aynı gazetede yayımlanan makalelerinde LO'ya bağlı beş iktisatıçı ("Beşler") şu yanıtı veriyorlardı: Kriz, talep fazlalığından değil, aksine yetersizliğindcn kaynaklanıyor. Esas sorun, kötiı kapasite kullanımıdır. Kamu harcamalarının kısıtlanması, işsizliğin körüklenmesi sonucunu verir. LO'nun, "Altılar"a verdiği yanıt daha sertti: " Altılara göre, ekonomimizdeki kötülüğün kaynağı gereğinden büyük bir kamu scktörü, gereğinden guçlü sendikalar ve gereğinden yüksek üeretlerdir. Bunun için kamu harcamalarının kısılntasını ve ücretlerin ne olacağma devletin karar vermesini istiyorlar... Reçeteleri muhafazakârların reçeteleriyle yakın akrabadır. Her ne kadar işsizlikten yana değilseler de, işsizliğe yeterince karşı değiller." mesini talep etmemeleri gerekecekti. Feldt, "Uçüncü Yol"unu savunurken, "Io9 dolayındaki enflasyonun kırılmasının temel hedef olduğunu söylüyor ve şöyle diyordu; "Maliye ve para politikaları enflasyonun azaltılması bakımından büyük bir önem taşır... Enfiasyonla mücadele yalnızca istihdamı güvence altına alma ve ekonomide dengeyi sağlama aracı değildir... Işsizliği giderici yatırımlar dışında, enflasyon azaltılması kadar gelir dağılımı açısından olumlu sonuç veren pek az başka önlem vardır." "Muhafazakârlardan farkımız" Ni.san 1983'te, sosyal demokrat maliye politikasının açıklandığı aynı metinde Feldt, partisinin izlediği politikanın muhafazakâr politikalardan farkını şöyle açıklıyordu: "Muhafazakâr hükümetler için enflasyona karşı mücadele, çoğu kez, toplumdaki zayıf grupların aleyhine ve iyl durumdakilcrin lehine bir politika izlemenin bahanesi olmuştur. işsizlikten, bazen, ücretleri ve maliyetleri düşürmek ve sendikal orgütleri zayıtlatmak için yararlanılınıştır. Isveç hükumetinin enfiasyonla mücadele etmesinin nedeni ise ... uzun vadede istih Akıllarını kaçıranlar Feldt, gcçen yılın sonlarına doğru, uluslararası bir toplantıda konuşurken, söz konusutoplu sözleşmeleri yapan taraflan "akıllarını kaçırmış olmakla" itham etti ve hükümetin ekonominin çökertilmcsine seyirci kalmak niyetinde olmadığını söyledi. Bu sözleriyle toplusö/leşme yapma hakkına önemli kısıtlamalar getirilebileceğini anlatmak istiyordu. Maliye Bakanı'nın izlediği ekonomi politikaları, kamu harcamalarının kısılması ve ücret artışlarının durdurulmak istenmesi, LO çevresi tarafından şiddetle eleştiriliyor. LO iktisatçıları Kudolf Maidneı ve Anna Hedborg'un şu sözleri LO'nun muhalefet gerekçesini özetliyor: "Tam istihdamın sağlanması sorunu sendikaların değil, devletin sorumluluğudur. Devlet genel talebi ya da kamu sektöründe iş olanaklarını artırarak istihdam sorunlarıııı ço/ebilir." İşçilerin reel ücretlerinde üst üste sekiz yıldır azalma, SAP ile LO yöneticileri arasındaki gcrginliği bir hayli artırmış bulu nuyor. Eylül 1984'tcki son SAP kongresinde Başbakan Palme bu konuda şunları söylüyordu: "Başarılı olnıanuz için önemli biı ön koşul, sendikalarla işbirliğidir. Sendikalarla ilişkilerimizde bazı sürtüşmeler olduğu bir gerçektir. Ne var ki, sendikalar bir çıkar grubu olarak sendikal sorunlarda; daha geniş bir sorumluluğu olan SAP ise siyasal kararlarda son söze sahiptir... Bu yıl ücretlerde ortalama %5 oranında artış olması konusunda anlaşmaya vardık. Bu sınır, gerçek ücretlerdeki azalma vc kârlaıdaki artış dikkate alındığında, diışük görülebilir. Ancak uluslararası piyasada rekabet gücüne sahip olabilmemiz açısından bu sınır... hayati bir önem taşıyor." (Dagens Industri, 23.10.1984) Partideki "Kırmızı Güller"in çeşilli saldınlarına maruz. kalan, "Beyaz Güller"in komutanı Maliye Bakanı Feldt, ekim ayında bir dergiye verdiği beyanatla yine şimşekleri üzerine çekti. Bu mülakatta Feldt şöyle diyordu: "Kapitalizmin, kuşkusuz ki büyük zaafları var. Ne var ki, kapitali/.me bir alternatif gösterebilmiş değiliz... Bir parti, politikada yalnı/.ca 'anli' olarak kendi kendini yıpratırsa, durum vahim dcmektir." Bu yazıda yansıtmaya çalıştığımı/ gibi, Isveç Sosyal Demokrat Partisi çok faıklı, neredeyse taban tabana zıt anlayışların bir arada yaşadığı; canlı bir şekilde tartışıldığı ilginç bir dönenı geçirmekte. Bu durumu "Pusulası olmayan parti!" sözleriyle eleştirenlere Parti Sekreteri Bo Toresson'un verdiği yanıl şu; "Tek bir yazar ya da yazarlar grubu gerçeği aydınlatabilse ve herkesin kabul edebileceği çözümler önerebilse, sorunlar ne kadar kolay çözülürdü... Ne yazık ki, dünya o kadar açık seçik değil. Siyasi hareketimiz içinde farklı okullar var... Ve ne mutlu ki, hareketimiz içinde canlı bir. tartışma yapılabiliyor." (LoTidningcn,sayı 36/83). "Sarı kaplı" kitap Taıtışma, parti iktidara geldikten sonra da sürdü. Sosyal detnokrat bir bolge gazetesinin yöneticisi olan Berndl Ahlgvisl "sarı kaplı" bir kitap yayımladı. Ahlqvist, öteden beri bııyumeci politikaların 1930'larda geçerli olduğunu; ama o zaınan enflasyon değil deflasyon, ne bütçe nc de dış ödemeler açığı olduğunu; şimdi istikrar politikaları izlennıesi gerektiği goruşıınü savıınuyordu. Parti içi eğitim programına alınan bu kitabı elestiriıken, LO Başkanı Stig Malm şöyle diyordu: "Tıpkı dostu Milton Friedman gibi, sözde üretiın faktörlerinin, koşullarını kendileri seçmeye hakları olan, etten kemikten insanlar olduklanrfı unutuyor... Geıçeklikten kopuk teorileri yalnızca, cvet yalnızca Şili'de uygulanabilir!" LO iktisatçıları da "sarı kaplı kitap"a karşı bir "kırmızı kaplı kitap" yayımladılar. İstikrar değil, büyüme politikalarının gerekli olduğunu savunan kitabı, daha öncc komünist olup, sonradan sosyal deınokrasiye transfcr olan, İsveç'in önde gelen Marksist iktisatçılarından Bo Guslafsson, "sosyal demokraside hâlâ gerçek vc köklü bir radikalizmin nıevcudiyetinin kanıtı" olarak nitcliyordu. SAP yönetimi ise, eskiden Çin eğilimli Komünist I'artisi SKP'ye üye ıken sonradan Feldt'in yakın yardımalarından biri olan Klas Kklund'un makalelerinden oluşan "mavi kaplı" bir kitap yayımladı. Bu kitapta: "1970'lerin ikinci yarısı ve 1980'lerde yüksek oranda enflasyon, yüksek oranlı işsizlikle birlikte görüldü... Geleneksel genişleme politikaları ve yüksek enflasyonla işsizliği gidermek artık olanaksız. Enfiasyon arttıkça, işsizlik de buyüyor. lşsizliğe karşı mücadelenin enllasyona karşı mücadele ile birlikte yürütülmesi gerekiyor" deniyordu. "Mavi kaplı" kitaptaki görüşler, sosyal demokratların iktidarda uygulamaya başladıkları ekonomi politikasına uyuyordu. SAP yönetimine görc, uluslararası deneyimler genişleme politikalarının cnflasyonu artırarak uretim ve istihdamın daha da daralmasına; istikrar politikaları da ceşitli sosyal sorunlara ve kaynak israfına yol açıyordu. Bu deneyimler dikkate alınarak Maliye Bakanı Feldt'in çizdiği ve "Üçüncü Yol" olarak adlandırılan, "hem istikrar, hem genişleme" politikası benimsendi. Bu politika ana çizgileri ile şuydu: istihdam sorununun çözumü için ücretlerde ve genel hayat standardında eerilemenin sineye çekilmesi zorunluydu. Üretimin artırılması ve dış ticarci açığının kapatılması için de devalüasyon; işçilerin de devalüasyonun yol açtığı ücret kayıplannın gideril STICi MAI.M "Kırmızı Güller"in başta gelen temsikisi, Sendikalar tederusyonıı Ba$kam, hükümeün kamu harcamalarının sınırlanması ve iicret artışlarımıı durdıırulmast politikasını şiddetle eleştiriyor. Tasarının parlamentoda görüşülmesi sırasında basına yansıyan çok ilginç bir olay, tunıuyle hevessiz Maliye Bakanı Feldt'in sıra kupağına karaladığı mısralar oldu. Feldt'in "Ücretliler Fonu Allahın cczası bir beladır / Her nasılsa bu belayı başımıza sardık" şeklinde cevirebileceğimiz kafiyeli mısralannın fotoğrafı crtesi günkü gazetelerde yayımlanıyordu. İstikrar mı, genişleme mi? Isveç sosyal demokratları arasında, bir yanda Maliye Bakanı Feldt'in temsil ettiği "liberal" kanat ile, ötc yanda LO Başkanı Slig Malm'ın çevresinde toplanan "radikal" kanat arasındaki kamplaşmayı ortaya çıkaran, ikinci bir temel ayrılık konusu ise, i/lenecek ekonomi politikası oldu. Bu konuda ortaya çıkan görüş ayrıhklarını izleyebilmek için biraz gerilere, sosyal demokratların henüz muhalefette oldukları 1981 yılma gitınek gerekiyor. Bu tarihte sosyal dcmokrat iktisatçılar içinde bulunulan krizin niteliğini tartışmaktadır. 1970'lerin ikinci yarısından itibaıen Isveç ekonomisinde artan bir dengcsizlik söz konusudur. ödemeler dengesinde önemli açık vardır. Enflasyon, dünya ortalamasının üzerindedir. Sınai verimlilik duragandır. Bütçe açığı gidcrek büyümektedir. Sanayi ve ticarette kârlılık kötüdür ve Isveç sanayiinin uluslararası rekabet gücü zayıflamıştır. Parti organlarından Arbetel gazetesinde yaytmlanan bir makalelerinde 6 partili iktisatçı ("Altılar"), krizin yüksek tüketim, yani talep fazlalığından kaynaklandığı teşhisini koyarak şöyle diyorlardı: "Sosyal OLOF PA1.MF. liafbakan'ın temel \orıısıı, iklisadi polilikada sağlanan haşarıların seçimleri kazanmaya yelip yeimeyeceği. dam sorununu çözmek ve bunahmdan çıkmak için tek çare oluşu ve enflasyonun gelir dağılımı açısından kabulü ınümkün olmayan sonuçlaı doğurmasıdır. Enfiasyonla mücadele metoduınuz da muhafazakârlardan f'arklıdır. Biz, çatışma yoluna gitmiyoruz. Biz, işbirliği ve dayanışma sağlamaya çalışıyoıuz." Tabii ki, muhafazakâr yazarlar Feldt'e şu soruyu yöneltmekte gecikmiyorlardı: "Acaba Feldt, Thatcheı'in antienflasyonist politikayı zayıfları daha da ezmek için uyguladığına gerçekten inanıyor mu? O zaınan acaba Thatcher yeniden seçilme şansını tehlikeye atıp, üstelik (Feldt'e gftre) savunucusu olduğu lngiliz işverenlerinin birçoğunu iflas tchdidiyle başbaşa bırakmıyor mu?" Önce devalüasyon Sosyal demokratlar iktidara gelir gelmez, sanayiinin uluslararası rekabet gücünü artırmak amacıyla (iki yıl önce sağ koalisyon hükumetinin yaptığı %10 oranındaki devalüasyonu şiddetle eleştirmiş olnıalarıııa hiç bakmaksızın) %\6 oranında devalüasyon kararı aldılar. Ardından, kamu sektörünün mali durumunun güçlendirilmesi için, (vergilerin artırılmasından kaçı
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear