Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
ıe MEHMET ALTAN yıllık bir aradan sonra iktidara ge|cn Fransız sosyalizmi, I986gcnelseçimlerine çok az bir zaman kala, çok uzun bir sure daha geri gelnıemek ü^ere iktidardan gitmcınck için nclcr yapılması gerektiğini umutsuzca tartışıyor. Sosyalist Parti'nin, 15 ve 16 aralık tarihlerinde, ttvry'de düzenlediği "Modernleşme ve Sosyal (îelişme" adlı toplanlıda Başbakan I.aıırenı Fabiııs, "Kemer sıkırıa politikasınu son verecegine dair söz vermedigini" bir kez daha yinelcdi. Herhangi bir muhafazakâr hükümetin uyguladığı teknik önlemlerden pek farklı olmayan "kemer sıkma" uygulamaları, bir yandan işsizliği arttırırken bir yandan da alırn gücünün düşmesine yol açıyor. Nitekim Fransa'da geçtiğimiz yıl içinde işsizlcrin sayısında yaklaşık 300 binlik bir artış oldu. Fransız sosyalistleri, çok radikal bir programia iktidara gelip, kriz halindeki kapitalist bir ülkede sosyal demokrasinin çaresizliğini l'ark etmelerinden sonra, politikalarım 180 derece değiştirdilcr. Bir yanda enflasyonu, öte yanda dış ödemeler dengesi açığını büyütmesi üzerine, Keynes'ci politikalara son verildi. Eskiyen ve rekabet gücünü günden güne yitiren sanayii modernleştirme programı yürürlüğe konarak, sermaycyi rahatlatma amaçlandı. Bir yandan da sosyalist partiye oy vermiş kitlelcrden devamlı olarak kemer sıkmaları istendi. Sosyalist hükümetin, tabanını hızla yitirdiği Fransa'da, Mitterrand ve neoliberal görünümlü genç Başbakan Fabius, mevcut politikaların devamında kararlı görünüyorİar. Bu inatçı tutuma eleştirilcr, sadece parti dışından değil, içinden de büyüyürek devam ediyor. örneğin, aralık ayının ortasındaki parti toplantısında sosyalist liderlerden biri "Hükümetin hâlâ patronlarla, işçiler arasında bir lercih yapamadıgını" söylcdi. Mitterrand ve hükümetin genel seçimlerde bütün umudu, yitirilen sol desteği, merkezdeki liberal seçmenin desteğini kazanarak gidermek. Mamafih, solun desteğini yeniden kazanmak için her sey yapılıyorsa da, demeçlerde, önerilerde hep liberal bir hava verilmeye özen gösteriliyor. lşverenlerin kâr etmesinin bütün ekonominin temeli olduğu sık sık tekrarlanırken, girdiğimiz yıl içinde işverenlerin sırtında bir yiik olduğu ileri sürülen işletme giderlerinin azaltılmasına çalışılıyor. Mitterrand, demeçlerinde devletçi bir uygulamadan değil, karma ekonomiden yana olduğunu her defasında açıklıyor. Amaç, merkezdeki liberal oyların desteğini sağlayarak, genel seçimlerden "en az ziyanla" çıkmak. StYASET 85 G aullizmliberalizm de öldü, yaşasın merkezdeki seçmene oynuyor müdahalesini "genel çıkarlar" için kaçınılmaz saymıştı. Devletçilik, müdahalecilik, merkeziyetçilik, de Gaullecülüğün vazgeçilmez özellikleriydi. Gaullizm, politik ve sosyal hayatta yukarıdaki görüşleri uygularken, dış politikada "bagımsızlık" kavramına büyük önem veriyordu. Amerika'ya karşı Fransa'nın ulusal çıkarlarını kıskançhkla koruyacağı bir Avnıpa beraberliğini geliştirmeyi amaçlıyordu. Nitekinı, 1966yılındadeGaulle Fransa'nın NATO'nun askeri kanadından çekilmesine karar vermişti. Jacques Chirac ve Cumhuriyet İçin Birlcşme (RPR) adlı partinin diğer önde gclenleri, verdikleri demeçlerle gerek iç politikada, gerek dış politikada Gaullizmle taban tabana zıt görüşler ileri sürüyorlar. örneğin ekonomik hayatta devletin müdahalelerini asgariye indirmesini öneriyorlar. Dış politikada Amerika'ya bağımlı bir "orlak Avrupa savunması" öneriyorlar. Bunların dışında, kasım ayında Grenoblc kentinde yapılan Cumhuriyet için Birlik Partisi Genel Kongresi'nden sonra parti yönetiminde büyük değişiklikler oldu. Başka bir deyişle, partinin yönetimi şimdiye kadar olduğu gibi de Gaulle ve onun mirasçısı Pompidou döneminde önemli görcvler yüklenen eski politikacılardan değil, parti lideri ve Paris Belediye Başkanı Jacques Chiracı kimselerden oluştu. Paris belediye yönetiminde de aynı doğrultuda düzenlemelere gidildi. Kısaca RPR'de Gaullizm öldü, Chirac dönemi acıldı. Teınellerini aydınlanma çağında, Locke, Montesquieu gibi düşünürlerin görüşlerinden alan liberalizm, Fransız ihtilali ile zirveye ulaştı. Kişisel özgürlükler, serbestce görüş ve fikir bildirme, yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrılarak, devlet gücünün kanunla sınırlandırılması; vatandaşın devlete karşı yeni düzenlemelerle korunması, kanunları yapıp, hükümeti denetleyen meclislerin genel seçimlerle gelmesi ve devletin ekonomiye mUdahaksinin azaltılması, liberalizmin temel uygulamalarıydı. Böyle yeni bir "izm"in belirmesinin nedeni, burjuvazinin artık "rüştünü ispat etmiş" olmasıydı. Aristokrasiye karşı burjuvazi hareket alanını genişletirken, çalışanlar için aynı şeyler söz konusu edilmiyordu. örneğin, Benjamin Constant ve Tocqueville'in liberalizmin teorisyenliğini yaptığı Fransa'da, Le Chapelier kanunu işçilerin örgütlenerek haklarını savunmalarını yasaklıyordu. Bunca zaman sonra Fransa'da liberalizmin tekrar, hem sağ ve hem sol tarafından Fransa'da bütün siyasi güçler el üstünde tutulmasının, ülkeye özgü nedenleri var. Bunlardan ilki, Fransa'da sağ ve solun yaklaşık eşit oranlarda oy toplaması. Biraz daha fark yaparak seçim kazanmak için, asgari müşterek liberalizm olarak beliriyor. Böylece sol, sosyal demokratların, sol liberallerin ve merkezdekilerin oylarım alabileceğini umuyor. Sağ ise sosyal demokrasiye oy vermiş, ancak gidişattan pek menınun olmayan ıhmhları kendine çekeceğini hesaplıyor. Liberal görünümlü sağ ve sosyal demokrasinin, hesaplarının liberalizmle sona ermediğini söylemek gerek. Sosyal demokratlar komünistlerin, geleneksel sağ da aşırı sağın oylarım kapmak için zaman zaman liberal görüntüyle çelişse de bir ikinci politikayı usul usul yürütüyorlar. Ayrıca, Fransa gibi bir ülkede, sağ ve sol arasında öyle çok büyük farklar yok. Hele ekonomik kriz dönemlerinde, sosyal demokrasi "pastayı büyütecek" reçetelere sahip olmadığı için, zaman zaman iki taraf arasındaki nüanslar bile kayboluyor. tki tarafın kavuştuğu ortak nokta, liberalizm olarak beliriyor. Bir başka nokta, teknolojinin, toplumların sosyolojik yapılarını çok hızlı ve radikal biçimde değiştirmesi. tstatistikler, Fransa'da ve diğer sanayileşmiş ülkelerde, işçi sınıfınm gerileyip, orta sınıfların büyüdüğünü gösteriyor. Başka bir ifadeyle, teknolojik gelişme, sanayi toplumlarını "orta sınıflaştırıyor." Orta sınıflara denk düşecek politikalar ise, kriz dönemlerinde sosyal demokrasi özelliğini kaybettiği için, liberalizm olarak ortaya çıkıyor. Liberalizmin temel çizgileri sağ ve sol tarafından kabul edilmekle beraber, asıl farklılık ekonomik politikalarda beliriyor. Sol liberalizm, yukarda kısaca değindiğimiz gibi, karma ekonomi ile sosyal devletin yer aldığı bir tablo olarak anlaşılıyor. Ancak, karma ekonomi anlayışını Türkiye'de bugüne kadar gelen uygulamalardan çok daha farklı, özel sektör ağırlıkh bir karma ekonomi olarak anlamak gerek. Sağın anladığı neoliberalizm Amerika ve lngiltere'de uygulanan politikalardan pek farklı değil. Vergilerin azaltılması, bürokratik yapının önemli reformlarla değiştirilmesi, üretim sektörlerindeki devlet ağırlığının mümkün olduğunca sınırlandırılması, özetle devletin rolüııü asgariye indirmek biçiminde beliriyor. Bunun nasıl uygulanacağı konusunda Giscard d'Estaing'in 19 aralıkta yaptığı bir konuşma iyi bir örnek: Sağın ağır toplarından d'Estaing'e göre genel seçimlerin kazanılmasının ardından yürürlüğe konacak liberalizm "bırakınız geçsinler" ilkesine göre değil "bırakınız kursunlar" ilkesinden hareketle uygulanacak. Seçimlerin hemen ardından, fiyatların devlet tarafından belirlenmesi uygulamasına son verilecek, şirketler tarafından ödenen her türlü vergi, harç, resim gibi ödemelerin oranlarında önemli bir azaltma yapılacak, şirketler sosyal sigortaya katkı zorunluğundan kurtarılacak, bugüne kadar yapılmış millileştirmelerin geri çekilmesi için bir takvim oluşturulacak, Fransız Merkez Bankası'nın bağımsızlığını kuvvetlendirecck bir yasa çıkarılacak, ekonominin denetimini olanaklı kılan 1945 tarihli yasa iptal edilecek ve telcvizyonun tekelden kurtanlması sağlanarak bütün bu amaçlarla yeni düzenlemeler yapılması gerekecek. De Gaulle'cü mirası terk eyleyen Chirac, liberalizmle, Rcaganizmi aynı aıılamda kullanıyor. Ancak de Gaullecü oyları da kaçırmamak için liberalizm sözcüğü yerine "özgürlüklere dönüş" sloganını kullanmaya dikkat ediyor. özetle, sosyal demokrasinin çıkmazından sonra, de Gaullecülük de Fransa'da öldü. Bakalım liberalizm sahnede ne kadar kalacak? By By Gaullizm Fransa'da sosyal demokrasi kendi çıkmazlarını göre göre, liberalizme çark ettiği sırada, dc Gaullccü sağın da, aynı yöne dümen kırdığı gözleniyor. . Fransa'da, iki temel sağ partiden biri olan "Fransız Demokrasisl Içln Birllk" (UDF) çok öncelerden beri liberal olduğunu söylüyor. Her ne kadar, son zamanlarda, liberalizm konusunu çok daha fazla işliyorlarsa da, asıl herkesi şaşırtan de Gaullccü partideki gclişmeler. Bugün de GaullecU gdeneğe, Jacques Chriac liderliğindeki, "Cumhtıriyet tçin Birleşme" (RPR) adlı parti sahip çıkıyor. D&ha doğrusu bugüne kadar sahip çıkıyordu. Son zamanlarda, partinin lideri tarafından yapılan açıklamalar ve genel seçimler için yayımlanan program, Fransa'da sosyalizmden sonra de Gaullecülüğün de öldüğünü gösteriyor. Dc GaullccUlugu çok kaba hatlarıyla "Her şeyden önce devlet" formülüyle özetleyebiliriz. Bu akım, her zaman devlelin oynadığı rolü büyük onem vermiş, kamu